Geçmiş

knock (something)

"knock (something)" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 3 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
Colloquial
1	Konuşma Dili	knock (something) f.	(bir şeyi) eleştirmek
2	Konuşma Dili	knock (something) f.	(bir şeyi) yargılamak
3	Konuşma Dili	knock (something) f.	(bir şeye) kusur bulmak

"knock (something)" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 239 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	knock something down f.	yıkmak
2	Genel	knock something off the price f.	fiyatta indirim yapmak
Phrasals
3	Öbek Fiiller	knock through something f.	bir şeyi delip/kırıp geçmek
4	Öbek Fiiller	knock away (at something) f.	çarpıp/vurup durmak
5	Öbek Fiiller	knock something out f.	çalışamaz hale getirmek
6	Öbek Fiiller	knock something out f.	devre dışı bırakmak
7	Öbek Fiiller	knock away (at something) f.	sürekli vurmak/çarpmak
8	Öbek Fiiller	knock someone or something down f.	yere devirmek (güç kullanarak)
9	Öbek Fiiller	knock someone or something down f.	vurup yere sermek/yıkmak
10	Öbek Fiiller	knock something out f.	acilen bir şey ortaya çıkarmak
11	Öbek Fiiller	knock something out f.	hızlıca bir şey yaratmak
12	Öbek Fiiller	knock something out f.	hızlıca yazmak
13	Öbek Fiiller	knock something out f.	hemen yazmak
14	Öbek Fiiller	knock something off f.	hızlıca yazmak
15	Öbek Fiiller	knock something off f.	hemen yazmak
16	Öbek Fiiller	knock (someone or something) to (something) f.	(birini/bir şeyi bir şeye) vurmak/savurmak
17	Öbek Fiiller	knock (someone or something) to (something) f.	(birini/bir şeyi bir şeye/yere) çalmak
18	Öbek Fiiller	knock (someone or something) to (something) f.	(birini/bir şeyi bir şeye/yere) uçurmak
19	Öbek Fiiller	knock (someone or something) to (something) f.	(birini/bir şeyi) birden (bir şeye/yere) atmak
20	Öbek Fiiller	knock (something) to (something) f.	(bir şeyi) parçalara ayırmak
21	Öbek Fiiller	knock (something) to (something) f.	(bir şeyi) paramparça etmek
22	Öbek Fiiller	knock something to someone f.	bir şeyi birine isabet ettirmek
23	Öbek Fiiller	knock something to someone f.	bir şeyi vurup birine çarptırmak
24	Öbek Fiiller	knock something to someone f.	bir şeyi vurup birine denk getirmek/göndermek
25	Öbek Fiiller	knock against (someone or something) f.	(biri/bir şey) hakkında geçerli bir eleştiri
26	Öbek Fiiller	knock against (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) bir kusuru/eksiği
27	Öbek Fiiller	knock against (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) itmek
28	Öbek Fiiller	knock against (someone or something) f.	(birine/bir şeye) sürtünmek
29	Öbek Fiiller	knock against (someone or something) f.	(bir şeyi birine/bir şeye) çarptırmak
30	Öbek Fiiller	knock against (someone or something) f.	(bir şeyi birine/bir şeye) vurmak/vurdurmak
31	Öbek Fiiller	knock against (someone or something) f.	(bir şeyi birine/bir şeye) bindirmek
32	Öbek Fiiller	knock against (someone or something) f.	(birini/bir şeyi birine/bir şeye) hızla çarpmak/çarptırmak
33	Öbek Fiiller	knock against (someone or something) f.	(birinin/bir şeyi birine/bir şeye) toslatmak
34	Öbek Fiiller	knock up against (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) itmek
35	Öbek Fiiller	knock up against (someone or something) f.	(birine/bir şeye) sürtünmek
36	Öbek Fiiller	knock up against (someone or something) f.	(birine/bir şeye) çarpmak
37	Öbek Fiiller	knock up against (someone or something) f.	(birine/bir şeye) toslamak
38	Öbek Fiiller	knock up against (someone or something) f.	(birine/bir şeye) bindirmek
39	Öbek Fiiller	knock on (something) f.	(bir şeye) vurmak
40	Öbek Fiiller	knock on (something) f.	(bir şeye) küt diye indirmek
41	Öbek Fiiller	knock on (something) f.	(bir şeye) sertçe vurmak
42	Öbek Fiiller	knock on (something) f.	(bir şeye) hızlıca vurmak
43	Öbek Fiiller	knock on (something) f.	birinin (bir şeyine/yerine) vurmak
44	Öbek Fiiller	knock on (something) f.	(birinin (bir şeyine/yerine) çarpmak
45	Öbek Fiiller	knock on (something) f.	vurup (bir şeyinin) üstüne düşürmek
46	Öbek Fiiller	knock on (something) f.	vurup (bir şeyinin) üzerine devirmek
47	Öbek Fiiller	knock on (something) f.	çarpıp (bir şeyinin) üzerine düşürmek/devirmek
48	Öbek Fiiller	knock at (something) f.	(bir şeye) vurmak
49	Öbek Fiiller	knock at (something) f.	(kapıyı) çalmak
50	Öbek Fiiller	knock at (something) f.	(bir şeye) çarpmak
51	Öbek Fiiller	knock into (someone or something) f.	(birine/bir şeye) çarpmak
52	Öbek Fiiller	knock into (someone or something) f.	(birine/bir şeye) toslamak
53	Öbek Fiiller	knock into (someone or something) f.	(birine/bir şeye) bindirmek
54	Öbek Fiiller	knock into (someone or something) f.	(birine/bir şeye) çarptırmak
55	Öbek Fiiller	knock into (someone or something) f.	(birine/bir şeye) bir şeyle çarpmak/vurmak
56	Öbek Fiiller	knock into (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) üstüne düşürmek/itmek
57	Öbek Fiiller	knock into (someone or something) f.	(birine/bir şeye) çarpmasına sebep olmak
58	Öbek Fiiller	knock into (someone or something) f.	(birine/bir şeye) çarpıp/vurup bir şeye girmesine neden olmak
59	Öbek Fiiller	knock into (someone or something) f.	(birine/bir şeye) çarpıp/vurup bir şeye sokmak
60	Öbek Fiiller	knock into (someone or something) f.	(birine/bir şeye) çarpıp/vurup bir şeyin içine düşürmek
61	Öbek Fiiller	knock something off (of) someone or something f.	bir şeye vurup/çarpıp birinden/bir şeyden düşürmek
62	Öbek Fiiller	knock through (something) f.	(bir şeyi) delip/kırıp geçmek
63	Öbek Fiiller	knock through (something) f.	(bir şeyi) delip geçirmek
64	Öbek Fiiller	knock through (something) f.	bir şeyi kuvvetle atarak (başka bir şeyi) kırıp/delip geçirmek
65	Öbek Fiiller	knock through (something) f.	bir şeyi kuvvetle atarak (başka bir şeye) sokmak
66	Öbek Fiiller	knock through (something) f.	birinin (bir şeyi) kırıp geçmesine neden olmak
67	Öbek Fiiller	knock through (something) f.	(bir şeyi) kırıp birini diğer tarafa geçirmek
68	Öbek Fiiller	knock under (to someone or something) f.	(birine/bir şeye) teslim olmak
69	Öbek Fiiller	knock under (to someone or something) f.	(birine/bir şeye) boyun eğmek
70	Öbek Fiiller	knock under (to someone or something) f.	(biri/bir şey karşısında) yenilgiyi kabul etmek
71	Öbek Fiiller	knock under (to someone or something) f.	(biri/bir şey karşısında) pes etmek
Idioms
72	Deyim	knock the hell out of somebody/something f.	pelte gibi oluncaya kadar dövmek
73	Deyim	knock the hell out of somebody/something f.	ayakta duramayacak hale gelinceye kadar dövmek
74	Deyim	knock the hell out of somebody/something f.	ağzı burnu kanayıncaya kadar dövmek
75	Deyim	knock the hell out of somebody/something f.	pestili çıkıncaya kadar dövmek
76	Deyim	knock the hell out of somebody/something f.	eşek sudan gelinceye kadar dövmek/pataklamak
77	Deyim	knock the hell out of somebody/something f.	pestilini çıkarmak
78	Deyim	knock the hell out of somebody/something f.	bir güzel benzetmek
79	Deyim	knock the hell out of somebody/something f.	ağzını burnunu kırmak/dağıtmak
80	Deyim	knock the hell out of somebody/something f.	beynini dağıtmak/patlatmak
81	Deyim	knock the hell out of somebody/something f.	canını çıkarmak
82	Deyim	knock the hell out of somebody/something f.	canına okumak
83	Deyim	knock the hell out of somebody/something f.	öldüresiye dövmek
84	Deyim	knock/lick/whip something into shape f.	adam etmek
85	Deyim	knock the legs out from under someone/something f.	altını oymak
86	Deyim	knock the legs out from under someone/something f.	argümanı çürütmek
87	Deyim	knock something into shape f.	biçime sokmak
88	Deyim	knock something into a cocked hat f.	bir planı bozmak
89	Deyim	knock/lick/whip something into shape f.	biçim vermek
90	Deyim	knock something into shape f.	bir şeyi daha iyi duruma getirmek
91	Deyim	knock something on the head f.	bir şeyi yapmayı bırakmak
92	Deyim	knock something back f.	içki içmek/yuvarlamak
93	Deyim	knock/lick/whip something into shape f.	şekle sokmak
94	Deyim	knock something into a cocked hat f.	tekerine çomak sokmak
95	Deyim	knock the bottom out of something f.	(planlarını) alt üst etmek
96	Deyim	knock the bottom out of something f.	(plan) suya düşürmek
97	Deyim	knock spots off somebody/something f.	(diğerlerine) taş çıkarmak
98	Deyim	knock spots off somebody/something f.	(diğerlerinden) çok daha iyi olmak
99	Deyim	knock spots off somebody/something f.	(diğerlerine) taş çıkartmak
100	Deyim	knock something on the head [uk] f.	bir şeyin yanlış olduğunu göstermek
101	Deyim	knock something on the head [uk] f.	yanlış olan bir şeyi baştan engellemek/bertaraf etmek
102	Deyim	knock something on the head [uk] f.	bir şeyin başını ezmek
103	Deyim	knock something on the head [uk] f.	bir şeyin büyümesini baştan engellemek
104	Deyim	knock something on the head [uk] f.	yılanın başını küçükken ezmek
105	Deyim	knock something on the head [uk] f.	bir şeyi yapmamaya karar vermek
106	Deyim	knock (something) out of the ballpark f.	iyi iş çıkarmak
107	Deyim	knock (something) out of the ballpark f.	bir şeyi çok iyi yapmak
108	Deyim	knock (something) out of the ballpark f.	olağanüstü bir başarı elde etmek
109	Deyim	knock (something) out of the park f.	iyi iş çıkarmak
110	Deyim	knock (something) out of the park f.	bir şeyi çok iyi yapmak
111	Deyim	knock (something) out of the park f.	olağanüstü bir başarı elde etmek
112	Deyim	knock the bejesus out of (someone or something) f.	(birine/bir şeye) pelte gibi oluncaya kadar vurmak
113	Deyim	knock the bejesus out of (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) bir güzel benzetmek
114	Deyim	knock the bejesus out of (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) kırıp dökmek
115	Deyim	knock the bejesus out of (someone or something) f.	(birinde/bir şeyde) büyük kargaşa/telaş yaratmak
116	Deyim	knock the bejesus out of (someone or something) f.	(birinde/bir şeyde) büyük çalkantı yaratmak
117	Deyim	knock the bejesus out of (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) zora sokmak
118	Deyim	knock the bejesus out of (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) sıkıntıya sokmak
119	Deyim	knock the bejesus out of (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) canına okumak
120	Deyim	knock the bejesus out of (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) canını çıkarmak
121	Deyim	knock the bejesus out of (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) bozguna uğratmak
122	Deyim	knock the bejesus out of (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) hezimete uğratmak
123	Deyim	knock the bejesus out of (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) açık ara farkla yenmek
124	Deyim	knock (someone or something) out of (someone or something) f.	(bir şeyi) zorla (bir şeyin) içerisinden çıkarmak
125	Deyim	knock (someone or something) out of (someone or something) f.	(bir şeyi) vura vura (bir şeyin) içerisinden çıkarmak
126	Deyim	knock (someone or something) out of (someone or something) f.	(bir şeyi bir şeyden) vura vura silkelemek
127	Deyim	knock (someone or something) out of (someone or something) f.	(bir şeyi bir şeyden) vura vura çıkarmak
128	Deyim	knock (someone or something) out of (something) f.	(birini/bir şeyi bir şeyden) düşürmek
129	Deyim	knock (someone or something) out of (something) f.	(birini/bir şeyi bir şeyden) devirmek (birini/bir şeyi bir şeyden) vurup/çarpıp düşürmek
130	Deyim	knock (someone or something) out of (something) f.	(birini/bir şeyi) bir darbeyle (bir şeyden) düşürmek/devirmek
131	Deyim	knock (someone or something) out of (something) f.	(birini/bir şeyi) vurup/çarpıp bulunduğu yerden oynatmak
132	Deyim	knock (someone or something) out of (something) f.	(birini/bir şeyi) bir darbeyle yerinden/bulunduğu yerden oynatmak
133	Deyim	knock (someone or something) out of (something) f.	(birinin/bir şeyin bir şeyini ) bir darbeyle kaydırmak
134	Deyim	knock (someone or something) out of (something) f.	(birinin/bir şeyin bir şeyini) bir darbeyle oynatmak
135	Deyim	knock (someone or something) out of (something) f.	(birinin/bir şeyin bir şeyini) bir darbeyle bozmak
136	Deyim	knock (someone) out of (something) f.	(birini) bir darbeyle kendine getirmek
137	Deyim	knock (someone) out of (something) f.	bir darbeyle (birinin) bilincini yerine getirmek
138	Deyim	knock (someone) out of (something) f.	(birini) bir darbeyle uyandırmak
139	Deyim	knock (someone) out of (something) f.	(birinin) ağzından zorla/fiziksel güç uygulayarak (bir şey) almak
140	Deyim	knock (someone) out of (something) f.	(birinden) zorla/fiziksel güç uygulayarak bir bilgi almak
141	Deyim	knock (someone) out of (something) f.	(birine) zorla/fiziksel güç uygulayarak (bir şeyi) söyletmek
142	Deyim	knock (someone) out of (something) f.	(birini bir şeyden) elemek
143	Deyim	knock (someone) out of (something) f.	(birini bir şeyden) ekarte etmek
144	Deyim	knock (someone) out of (something) f.	(birini bir şeyden) bertaraf etmek
145	Deyim	knock (someone) out of (something) f.	(birini bir şeyden) saf dışı bırakmak
146	Deyim	knock (someone) out of (something) f.	(birini bir şeyden) çıkarmak
147	Deyim	knock the bejeebers out of someone or something f.	birini/bir şeyi eşek sudan gelinceye kadar dövmek
148	Deyim	knock the bejeebers out of someone or something f.	birini/bir şeyi fena halde benzetmek
149	Deyim	knock the bejeebers out of someone or something f.	birinin/bir şeyin pestilini çıkarmak
150	Deyim	knock the bejeebers out of someone or something f.	birini/bir şeyi iyi pataklamak
151	Deyim	knock the bejeebers out of someone or something f.	birinin/bir şeyin ağzını burnunu kırmak
152	Deyim	get/knock/lick somebody/something into shape f.	birini/bir şeyi adam etmek
153	Deyim	get/knock/lick somebody/something into shape f.	birini/bir şeyi şekle sokmak
154	Deyim	get/knock/lick somebody/something into shape f.	birini/bir şeyi yoluna koymak
155	Deyim	get/knock/lick somebody/something into shape f.	birini/bir şeyi düzene sokmak
156	Deyim	get/knock/lick somebody/something into shape f.	birini/bir şeyi toparlamak
157	Deyim	get/knock/lick somebody/something into shape f.	birine/bir şeye çeki düzen vermek
158	Deyim	knock somebody/something for six [uk] f.	birini/bir şeyi fena vurmak
159	Deyim	knock somebody/something for six [uk] f.	birini/bir şeyi yerle bir etmek
160	Deyim	knock somebody/something for six [uk] f.	birine/bir şeye darbe vurmak/indirmek
161	Deyim	knock somebody/something for six [uk] f.	birini/bir şeyi mahvetmek
162	Deyim	hit/knock something for six f.	krikette topu altı koşu kazandıracak kadar uzağa vurmak
163	Deyim	hit/knock something for six f.	krikette altı koşuluk vuruş yapmak
164	Deyim	knock oneself out (to do something) (for someone or something) f.	(biri için bir şey yapmak uğruna) kendini paralamak
165	Deyim	knock oneself out (to do something) (for someone or something) f.	(biri için bir şey yapmak uğruna) canını dişine takmak
166	Deyim	knock oneself out (to do something) (for someone or something) f.	(biri için bir şey yapacağım diye) bir tarafını yırtmak
167	Deyim	knock (something) into a cocked hat [uk] f.	(bir şeyi) suya düşürmek
168	Deyim	knock (something) into a cocked hat [uk] f.	(bir şeyi) gözden/itibardan düşürmek
169	Deyim	knock (something) into a cocked hat [uk] f.	(bir şeyi) yerle bir etmek
170	Deyim	knock (someone or something) into shape f.	(birini/bir şeyi) daha iyi duruma getirmek
171	Deyim	knock (someone or something) into shape f.	(birini/bir şeyi) biçime/şekle sokmak
172	Deyim	knock (someone or something) into shape f.	(birini/bir şeyi) adam etmek
173	Deyim	knock (someone or something) into shape f.	(birine/bir şeye) biçim vermek
174	Deyim	knock (someone or something) into shape f.	(birini/bir şeyi) yoluna koymak
175	Deyim	knock (someone or something) into shape f.	(birini/bir şeyi) düzene sokmak
176	Deyim	knock (the) spots off (someone or something) [uk/australia] f.	(birini/bir şeyi) alt etmek
177	Deyim	knock (the) spots off (someone or something) [uk/australia] f.	(birini/bir şeyi) yenmek
178	Deyim	knock (the) spots off (someone or something) [uk/australia] f.	(birinden/bir şeyden) üstün olmak
179	Deyim	knock (the) spots off (someone or something) [uk/australia] f.	(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak
180	Deyim	knock (the) spots off (someone or something) [uk/australia] f.	(birini/bir şeyi) cebinden çıkarmak
181	Deyim	knock something together f.	son anda bir şeyler yapmak
182	Deyim	knock something together f.	son anda bir şeyleri bir araya getirmek
183	Deyim	knock something together f.	hızlıca bir şeyleri birleştirip bir şey ortaya çıkarmak/yapmak
184	Deyim	knock something together f.	acele/telaş ile bir şey ortaya çıkarmak
185	Deyim	knock something together f.	yalapşap/derme çatma/gelişi güzel yapmak/ hazırlamak
186	Deyim	knock something/someone into shape f.	birini/bir şeyi daha iyi duruma getirmek
187	Deyim	knock something/someone into shape f.	birini/bir şeyi biçime/şekle sokmak
188	Deyim	knock something/someone into shape f.	birini/bir şeyi adam etmek
189	Deyim	knock something/someone into shape f.	birine/bir şeye biçim vermek
190	Deyim	knock something/someone into shape f.	birini/bir şeyi yoluna koymak
191	Deyim	knock something/someone into shape f.	birini/bir şeyi düzene sokmak
192	Deyim	knock the bottom out of (something) f.	(bir şeyi) temelinden sarsmak
193	Deyim	knock the bottom out of (something) f.	(bir şeyin) temelini sarsmak
194	Deyim	knock the bottom out of (something) f.	(bir şeyi) alt üst etmek
195	Deyim	knock the bottom out of (something) f.	(bir şeyi) mahvetmek
196	Deyim	knock the bottom out of (something) f.	(bir şeyi) baltalamak
197	Deyim	knock the props (out) from under (something) f.	(bir şeyi) temelinden sarsmak
198	Deyim	knock the props (out) from under (something) f.	(bir şeyin) temelini sarsmak
199	Deyim	knock the props (out) from under (something) f.	(bir şeyi) alt üst etmek
200	Deyim	knock the props (out) from under (something) f.	(bir şeyi) mahvetmek
201	Deyim	knock the props (out) from under (something) f.	(bir şeyi) baltalamak
202	Deyim	knock the socks off (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) alt etmek
203	Deyim	knock the socks off (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) yenmek
204	Deyim	knock the socks off (someone or something) f.	(birinden/bir şeyden) üstün olmak
205	Deyim	knock the socks off (someone or something) f.	(birinden/bir şeyden) çok daha iyi olmak
206	Deyim	knock the socks off (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) cebinden çıkarmak
207	Deyim	knock someone or something into shape f.	birini/bir şeyi daha iyi bir hale getirmek
208	Deyim	knock someone or something into shape f.	birini/bir şeyi hale yola koymak
209	Deyim	knock someone or something into shape f.	birini/bir şeyi adam etmek
Slang
210	Argo	knock over something f.	bir yeri soymak
211	Argo	knock over something f.	bir şeyi çalmak/aşırmak
212	Argo	knock something down f.	kafaya dikmek
213	Argo	knock something down f.	bir dikişte içmek
214	Argo	knock something down f.	tek seferde içmek
215	Argo	knock something down f.	(içki) devirmek
216	Argo	knock something down f.	(içki) yuvarlamak
217	Argo	knock something down f.	cebine koymak (para kazanarak)
218	Argo	knock something down f.	para kazanmak
219	Argo	knock the hell out of somebody/something f.	birini hırpalamak
220	Argo	knock the hell out of somebody/something f.	birine vurmak
221	Argo	knock the hell out of somebody/something f.	birini dövmek
222	Argo	knock the hell out of somebody/something f.	birini yumruklamak
223	Argo	knock the hell out of somebody/something f.	birine girişmek
224	Argo	knock the hell out of somebody/something f.	birini pataklamak
225	Argo	knock the hell out of somebody/something f.	birini haşat etmek
226	Argo	knock the shit out of somebody/something f.	birini hırpalamak
227	Argo	knock the shit out of somebody/something f.	birine vurmak
228	Argo	knock the shit out of somebody/something f.	birini dövmek
229	Argo	knock the shit out of somebody/something f.	birini yumruklamak
230	Argo	knock the shit out of somebody/something f.	birine girişmek
231	Argo	knock the shit out of somebody/something f.	birini pataklamak
232	Argo	knock the shit out of somebody/something f.	birini haşat etmek
233	Argo	knock the hell out of someone or something f.	birini/bir şeyi hırpalamak
234	Argo	knock the hell out of someone or something f.	birine/bir şeyi vurmak
235	Argo	knock the hell out of someone or something f.	birini/bir şeyi dövmek
236	Argo	knock the hell out of someone or something f.	birini/bir şeyi yumruklamak
237	Argo	knock the hell out of someone or something f.	birine/bir şeyi girişmek
238	Argo	knock the hell out of someone or something f.	birini/bir şeyi pataklamak
239	Argo	knock the hell out of someone or something f.	birini/bir şeyi haşat etmek