lonely - Türkçe İngilizce Sözlük

lonely

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

"lonely" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 19 sonuç

İngilizce Türkçe
Yaygın Kullanım
lonely s. yalnız
My biggest fear is having a lonely retirement.
En büyük korkum yalnız bir emeklilik geçirmek.

More Sentences
Genel
lonely s. tenha
We have a long lonely road to home.
Evimize giden yol uzun ve tenha.

More Sentences
lonely s. ıssız
My aunt lives in a lonely house in the country.
Teyzem taşrada ıssız bir evde yaşıyor.

More Sentences
lonely s. tek başına
He is planning to take a lonely journey to the east.
Doğuya doğru tek başına yolculuğa çıkmayı planlıyor.

More Sentences
lonely s. kasvetli
lonely s. kimsesiz
lonely s. garip
lonely s. yalnız (kimse)
lonely s. eşi olmayan
lonely s. arkadaşsız
lonely s. tek
lonely s. münzevi
lonely s. terkedilmiş
lonely s. herkesten uzak
lonely s. sıkıntı verici
lonely s. benzersiz
lonely s. yanında benzeri olmayan
lonely s. bir başına
lonely s. yalnız başına

"lonely" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 40 sonuç

İngilizce Türkçe
Genel
be lonely f. yalnız kalmak
I'd be lonely without you.
Sensiz çok yalnız kalırım.

More Sentences
be lonely f. yalnız olmak
Tom said that Mary was lonely.
Tom, Mary'nin yalnız olduğunu söyledi.

More Sentences
feel lonely f. yalnız hissetmek
The road is long and winding but I shan't feel lonely as long as I am able to act tough!
Yol uzun ve dolambaçlı ama sert davranabildiğim sürece kendimi yalnız hissetmeyeceğim!

More Sentences
get lonely f. yalnızlaşmak
You'll get lonely.
Yalnızlaşacaksın.

More Sentences
İfadeler
lonely and unhappy expr. yalnız ve mutsuz
She's lonely and unhappy.
O yalnız ve mutsuz.

More Sentences
Genel
lonely hearts i. yalnız kalpler
the lonely cowboy i. yalnız kovboy
a lonely island i. ıssız bir ada
be lonely for f. özlem duymak
feel lonely f. garipsemek
become lonely f. tenhalaşmak
become lonely f. yalnız kalmak
exceedingly lonely s. son derece yalnız
lonely-hearts s. yalnız kimse ile ilgili
lonely-hearts s. evlenmek isteyen kimse ile ilgili
lonely-hearts s. partner arayan kimse ile ilgili
very lonely zf. ıpıssız
Konuşma Dili
lonely man i. yalnız adam
lonely roads i. ıssız yollar
Deyim
a lonely little petunia in an onion patch i. bataklıktaki çiçek
a lonely little petunia in an onion patch i. bir ortamda sırıtma
a lonely little petunia in an onion patch i. ait hissetmediğin yerde bulunma
a lonely little petunia in an onion patch i. bir ortama yakışmama
a lonely little petunia in an onion patch i. kel alaka olma
plough a lonely furrow f. yalnız iş görmek
plough a lonely furrow f. kimseden yardım almadan hareket etmek
plough a lonely furrow f. kendi yolunu kendi çizmek
plough a lonely furrow f. farklı bir ilgi alanı olmak
plough a lonely furrow f. kendine ayrı bir yol çizmek
plough a lonely furrow f. diğerlerinden ayrı/farklı bir yolda yürümek/ilerlemek
plough a lonely furrow f. başkalarının yapmadığını yapmak
plough a lonely furrow f. kendi çizdiği yolda ilerlemek
plough a lonely furrow f. kendi yolundan gitmek
Konuşma
she's a little lonely out here by herself expr. burada kendi başına biraz yalnızlık çekiyor
I'm lonely expr. ben yalnızım
I'm lonely expr. yalnızım
Medya
lonely hearts s. (gazetede) yalnız kalpler sütunu ile ilgili
lonely-hearts s. (gazetede) partner bulma bölümü ile ilgili
lonely hearts s. (gazetede) partner bulma bölümü ile ilgili
lonely-hearts s. (gazetede) yalnız kalpler sütunu ile ilgili