Geçmiş

meşakkatli

"meşakkatli" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 23 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	meşakkatli	toilsome s.
2	Genel	meşakkatli	gruelling s.
3	Genel	meşakkatli	tedious s.
4	Genel	meşakkatli	onerous s.
5	Genel	meşakkatli	painful s.
6	Genel	meşakkatli	troublesome s.
7	Genel	meşakkatli	difficult s.
8	Genel	meşakkatli	arduous s.
9	Genel	meşakkatli	grueling s.
10	Genel	meşakkatli	labour s.
11	Genel	meşakkatli	laborous [obsolete] s.
12	Genel	meşakkatli	laborsome s.
13	Genel	meşakkatli	labourious s.
14	Genel	meşakkatli	laboursome s.
15	Genel	meşakkatli	laborious s.
16	Genel	meşakkatli	fiddly s.
17	Genel	meşakkatli	grievous s.
18	Genel	meşakkatli	mundane s.
19	Genel	meşakkatli	incumbrous [obsolete] s.
20	Genel	meşakkatli	fashious [scotland] s.
21	Genel	meşakkatli	fatigue s.
22	Genel	meşakkatli	fatiguing s.
23	Genel	meşakkatli	slavish s.

"meşakkatli" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 28 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	meşakkatli olma	laboriousness i.
2	Genel	önemli ve meşakkatli işler yapan kimse	yeoman i.
3	Genel	meşakkatli olma	fashiousness i.
Colloquial
4	Konuşma Dili	meşakkatli yoldan yapmak	do the hard way f.
5	Konuşma Dili	meşakkatli bir iş/görev	that's a tall order expr.
6	Konuşma Dili	meşakkatli bir rica/emir/istek	that's a tall order expr.
Idioms
7	Deyim	talihsiz/şanssız/aksiliklerle dolu/meşakkatli dönem	a rough trot [nz] i.
8	Deyim	meşakkatli şey	a hard egg to crack i.
9	Deyim	meşakkatli iş	long haul i.
10	Deyim	meşakkatli iş	a long haul i.
11	Deyim	meşakkatli iş/görev	labor of hercules i.
12	Deyim	meşakkatli iş/görev	a labour of hercules i.
13	Deyim	(zor/meşakkatli bir görevin) sonu/son kısmı	the home straight i.
14	Deyim	meşakkatli yol	the greasy pole [uk/australia] i.
15	Deyim	yükselmeye giden meşakkatli/zor yol	the greasy pole [uk/australia] i.
16	Deyim	meşakkatli iş/görev	labor of hercules i.
17	Deyim	meşakkatli bir iş/süreç	a long row to hoe i.
18	Deyim	meşakkatli olmak	be a tall order f.
19	Deyim	kendini güç/meşakkatli bir şeye alıştırmak	harden oneself to something f.
20	Deyim	meşakkatli/yorucu bir şeyin son safhalarında olmak	be in the short strokes f.
21	Deyim	meşakkatli olmak	be not a bed of roses f.
22	Deyim	bir şeyi meşakkatli yoldan yapmak/öğrenmek	do/learn something the hard way f.
23	Deyim	kendini (güç/meşakkatli bir şeye) alıştırmak	harden oneself to f.
24	Deyim	(bir şeyi) meşakkatli yoldan öğrenmek	learn (something) the hard way f.
25	Deyim	meşakkatli bir görev	it's a tall order expr.
26	Deyim	asıl zor/meşakkatli kısım	the rubber hits the road expr.
Slang
27	Argo	meşakkatli iş	bitch i.
28	Argo	meşakkatli durum	hairy situation f.