|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
olunan zaman veya mekandan farklı bir zamanı ve mekanı işleyen bir eser karşısında anlatılan yerde veya zamanda olunmadığının bilinmesine rağmen okurun istemli bir şekilde kendisini orada ve o anda imiş gibi hissederek eseri anlamaya çalışması |
the willing suspension of disbelief i.
|
|
2 |
Genel |
işte o zaman |
then only then zf.
|
|
3 |
Genel |
o zaman bile |
ever then zf.
|
|
4 |
Genel |
tam o zaman |
at that point zf.
|
|
5 |
Genel |
o zaman işte o zaman |
then only then zf.
|
|
6 |
Genel |
ancak o zaman |
only then zf.
|
|
7 |
Genel |
ancak o zaman |
only when zf.
|
|
8 |
Genel |
ancak o zaman |
only at that time zf.
|
|
9 |
Genel |
o zaman bile |
even then zf.
|
|
10 |
Genel |
ise o zaman |
if then bağ.
|
|
11 |
Genel |
peki o zaman |
well then ünl.
|
|
12 |
Genel |
iyi, tamam o zaman! |
aweel [scottish] ünl.
|
|
13 |
Genel |
o zaman dans! |
whoop-de-do ünl.
|
|
|
14 |
Genel |
o zaman dans! |
whoop-de-doo ünl.
|
|
15 |
Genel |
o zaman dans! |
whoopee ünl.
|
|
Phrases |
|
16 |
İfadeler |
o zaman durum değişir |
that puts another complexion expr.
|
|
17 |
İfadeler |
o zaman zarfında |
during that time expr.
|
|
Proverb |
|
18 |
Atasözü |
eğer onları yenemiyorsan o zaman onlara katıl! |
If you can't beat them, join them!
|
|
19 |
Atasözü |
eğer onları yenemiyorsan o zaman onlara katıl! |
If you can't beat 'em, join 'em!
|
|
20 |
Atasözü |
eğer onları yenemiyorsan o zaman onlara katıl |
If you can't lick 'em, join 'em
|
|
21 |
Atasözü |
o zaman gelince düşünürsün |
don't cross that bridge till you come to it
|
|
Colloquial |
|
22 |
Konuşma Dili |
git bul o zaman onu |
go find her then i.
|
|
23 |
Konuşma Dili |
o zaman öldük demektir |
then we're dead expr.
|
|
24 |
Konuşma Dili |
o zaman bir deneyelim |
then let's give it a try expr.
|
|
25 |
Konuşma Dili |
o zaman sana bir şey dokunmuştur |
then something didn't agree with you expr.
|
|
26 |
Konuşma Dili |
karar verilmiştir o zaman |
then it's decided expr.
|
|
27 |
Konuşma Dili |
o zaman onu git bul |
go find her then expr.
|
|
28 |
Konuşma Dili |
o zaman bunlar ne? |
then what are these? expr.
|
|
29 |
Konuşma Dili |
ve o zaman |
and then expr.
|
|
30 |
Konuşma Dili |
görüşürüz o zaman |
(I'll) see you then expr.
|
|
31 |
Konuşma Dili |
o zaman görüşmek üzere |
(I'll) see you then expr.
|
|
32 |
Konuşma Dili |
o zaman görüşürüz |
(I'll) see you then expr.
|
|
33 |
Konuşma Dili |
şu zaman itibaren/o zamandan beri |
from this/that time forth expr.
|
|
|
34 |
Konuşma Dili |
tamam o zaman |
go on then expr.
|
|
35 |
Konuşma Dili |
olur o zaman |
go on then expr.
|
|
36 |
Konuşma Dili |
devam et o zaman |
go on then expr.
|
|
37 |
Konuşma Dili |
eğer onları yenemiyorsan o zaman onlara katıl |
if you can't beat 'em expr.
|
|
38 |
Konuşma Dili |
(o zaman,) buna ne dersiniz! |
how/what about ˈthat (, then)! exclam.
|
|
39 |
Konuşma Dili |
(o zaman,) buna ne buyrulur! |
how/what about ˈthat (, then)! exclam.
|
|
40 |
Konuşma Dili |
(o zaman,) buna ne diyorsun! |
how/what about ˈthat (, then)! exclam.
|
|
41 |
Konuşma Dili |
(o zaman,) bu nasıl! |
how/what about ˈthat (, then)! exclam.
|
|
Idioms |
|
42 |
Deyim |
o zaman geldiğinde düşünmek |
cross abridge when you come to it f.
|
|
43 |
Deyim |
o zaman geldiğinde düşünmek |
cross your bridges when you come to them f.
|
|
44 |
Deyim |
o zaman geldiğinde düşünmek |
cross that bridge when (one) comes to it f.
|
|
45 |
Deyim |
o zaman geldiğinde düşünmek |
cross that bridge when (one) gets there f.
|
|
46 |
Deyim |
o zaman geldiğinde düşünmek |
cross that bridge when (one) gets to it f.
|
|
47 |
Deyim |
o zaman geldiğinde düşünmek |
cross that bridge when one comes to it f.
|
|
48 |
Deyim |
ben gideyim o zaman |
check, please expr.
|
|
49 |
Deyim |
(eğer) uslu duramayacaksan,(o zaman) dikkatli ol (davran) |
if you can't be good be careful expr.
|
|
Speaking |
|
50 |
Konuşma |
anlaştık o zaman |
so we have a deal expr.
|
|
51 |
Konuşma |
anlaştık o zaman |
then we have a deal expr.
|
|
52 |
Konuşma |
çıkıyoruz o zaman |
it's a date expr.
|
|
53 |
Konuşma |
cuma günü öğle yemeğinde görüşüyoruz o zaman? |
are we still on for lunch friday? expr.
|
|
54 |
Konuşma |
iyi o zaman aç bak |
well open it and see expr.
|
|
55 |
Konuşma |
o zaman ödeştik |
then we're straight expr.
|
|
56 |
Konuşma |
o zaman ödeşmiş oluruz |
then we're straight expr.
|
|
57 |
Konuşma |
o zaman öyle görünmüyordu |
it didn't seem so at the time expr.
|
|
58 |
Konuşma |
o ne zaman kalkar? |
what time does he get up? expr.
|
|
59 |
Konuşma |
o zaman ne olacak peki? |
what happens then? expr.
|
|
60 |
Konuşma |
o her zaman doğruyu söylemeli |
he should always tell the truth expr.
|
|
61 |
Konuşma |
o her zaman olayların kötü tarafını düşünür |
he always thinks bad sides of the things expr.
|
|
62 |
Konuşma |
o her zaman olayların kötü tarafını düşünür |
she always thinks bad sides of the things expr.
|
|
63 |
Konuşma |
o ne zaman kalktı? |
when did she/he get up? expr.
|
|
64 |
Konuşma |
o zaman biraz alabilirsin |
then you can have some expr.
|
|
65 |
Konuşma |
o her zaman doğruyu söyler |
he always tells the truth expr.
|
|
66 |
Konuşma |
o zaman öyle davran |
then act like it expr.
|
|
67 |
Konuşma |
o zaman durum değişir |
that alters the case expr.
|
|
68 |
Konuşma |
o buraya en son ne zaman geldi dediniz? |
when did you say he was here last? expr.
|
|
69 |
Konuşma |
neden o zaman? |
why then? expr.
|
|
70 |
Konuşma |
söyle o zaman |
you tell me expr.
|
|
71 |
Konuşma |
peki o zaman neden ağlıyorsun? |
so then why are you crying? expr.
|
|
72 |
Konuşma |
sen yap o zaman |
knock yourself out expr.
|
|
73 |
Konuşma |
tamam o zaman |
ok then expr.
|
|
|
74 |
Konuşma |
tamam o zaman |
alright then expr.
|
|
75 |
Konuşma |
(geçen zaman ile ilgili) o kadar oldu mu? |
has it been that long? expr.
|
|
76 |
Konuşma |
o her zaman geç alır |
he is always late expr.
|
|
77 |
Konuşma |
o her zaman geç alır |
she is always late expr.
|
|
Medical |
|
78 |
Medikal |
bebek ne zaman acıkırsa o zaman besleme |
demand feeding i.
|
|
Psychology |
|
79 |
Psikoloji |
orada-o zaman yaklaşımı |
there-and-then approach i.
|
|
Archaic |
|
80 |
Eski Kullanım |
… ki o zaman |
that bağ.
|
|
Slang |
|
81 |
Argo |
o zaman iyi bir fikir gibi gelmişti/görünmüştü |
slagiatt (seemed like a good idea at the time) expr.
|
|
Modern Slang |
|
82 |
Modern Argo |
o kadar zaman yok |
ain't nobody got time for dat! expr.
|
|
83 |
Modern Argo |
o kadar zaman yok |
ain't nobody got time for that expr.
|
|
84 |
Modern Argo |
peki o zaman hoşça kal |
alright bye exclam.
|
|