|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
çeşitli objelerden oluşmuş koleksiyon |
motley collection i.
|
|
2 |
Genel |
toprakta veya kayalarda oluşmuş derin ve geniş çatlaklar |
chasm i.
|
|
3 |
Genel |
açık zemin üstünde koyu renk kare desenlerden oluşmuş bir çeşit kumaş |
tattersall i.
|
|
4 |
Genel |
iki ya da dörde katlanmış yapraklardan oluşmuş kitap |
folio i.
|
|
5 |
Genel |
dört sesten oluşmuş vokal grubu |
barbershop quartet i.
|
|
6 |
Genel |
ilk oluşmuş hali |
earliest formed i.
|
|
7 |
Genel |
yeniden oluşmuş olma |
regenerateness i.
|
|
8 |
Genel |
bir bölge üzerinden sürekli geçilmesiyle oluşmuş doğal yol |
trackway i.
|
|
9 |
Genel |
geometrik şekillerden oluşmuş keskin çizgili resim |
hardedge i.
|
|
10 |
Genel |
çamur seli şeklinde oluşmuş kaya öbeği |
mudflow i.
|
|
11 |
Genel |
partenogenez ile oluşmuş canlı |
parthenote i.
|
|
12 |
Genel |
sert malzemeden oluşmuş iğne benzeri cisim |
spicule i.
|
|
13 |
Genel |
-den oluşmuş |
composed of s.
|
|
14 |
Genel |
bölümlerden oluşmuş |
episodic s.
|
|
15 |
Genel |
-den oluşmuş |
comprised of s.
|
|
16 |
Genel |
ısı etkisiyle oluşmuş |
plutonic s.
|
|
|
17 |
Genel |
önceden oluşmuş |
preformed s.
|
|
18 |
Genel |
borulardan oluşmuş |
tubular s.
|
|
19 |
Genel |
sadece eğrilerden oluşmuş |
agonic s.
|
|
20 |
Genel |
eğrilerden oluşmuş |
curvilinear s.
|
|
21 |
Genel |
parçalardan oluşmuş |
integrate s.
|
|
22 |
Genel |
kendi kaynakları ile oluşmuş |
self-made s.
|
|
23 |
Genel |
kendiliğinden oluşmuş |
self-created s.
|
|
24 |
Genel |
kendi kendine oluşmuş |
self-created s.
|
|
25 |
Genel |
ateş ısısıyla oluşmuş |
igneous s.
|
|
26 |
Genel |
küme veya yığınlardan oluşmuş |
clumpy s.
|
|
27 |
Genel |
yeni oluşmuş |
emerging s.
|
|
28 |
Genel |
geometrik şekillerden oluşmuş keskin çizgili resim ile ilgili |
hardedge s.
|
|
29 |
Genel |
üzerinde yara oluşmuş |
mounded over s.
|
|
30 |
Genel |
yeni oluşmuş |
oncoming s.
|
|
31 |
Genel |
-den oluşmuş |
compact s.
|
|
32 |
Genel |
fasiküllerden oluşmuş |
fascicular s.
|
|
33 |
Genel |
fasiküllerden oluşmuş |
fasciculate s.
|
|
34 |
Genel |
liflerle oluşmuş |
filamentary s.
|
|
35 |
Genel |
deniz hareketleri nedeniyle oluşmuş |
sea s.
|
|
36 |
Genel |
yarısı oluşmuş |
semiformed s.
|
|
|
37 |
Genel |
yarılma veya bölünme sonucu oluşmuş anlamını veren bir ön ek |
schizo- ök.
|
|
38 |
Genel |
yarılma veya bölünme sonucu oluşmuş anlamını veren bir ön ek |
schiz- ök.
|
|
Colloquial |
|
39 |
Konuşma Dili |
(bir şeyden) oluşmuş |
composed of (something) s.
|
|
40 |
Konuşma Dili |
birinden/bir şeyden oluşmuş |
comprised of someone or something s.
|
|
41 |
Konuşma Dili |
(bir şeyden) oluşmuş |
comprised of (something) s.
|
|
42 |
Konuşma Dili |
kendi içkini getir anlamındaki "bring your own" ifadesinin ilk harflerinden oluşmuş bir kısaltma |
byo expr.
|
|
43 |
Konuşma Dili |
kendi içkini/şişeni getir anlamındaki "bring your own booze/bottle" ifadesinin ilk harflerinden oluşmuş bir kısaltma |
byob expr.
|
|
44 |
Konuşma Dili |
kendi içkisini götürmek anlamındaki "bring your own" ifadesinin ilk harflerinden oluşmuş bir kısaltma |
byo expr.
|
|
Trade/Economic |
|
45 |
Ticaret/Ekonomi |
bankaların kredi mekanizması ile oluşmuş bulunmayan mevduat |
primary deposit i.
|
|
Law |
|
46 |
Hukuk |
iskoç hukukunda reform neticesinde oluşmuş dünyevi bir lordluk makamı |
titular i.
|
|
47 |
Hukuk |
iskoç hukukunda reform neticesinde oluşmuş dünyevi bir lordluk makamı |
lord of erection i.
|
|
48 |
Hukuk |
iskoç hukukunda reform neticesinde oluşmuş dünyevi bir lordluk makamı |
titular of erection i.
|
|
49 |
Hukuk |
iskoç hukukunda reform neticesinde oluşmuş dünyevi bir lordluk makamı |
titular of the teinds i.
|
|
50 |
Hukuk |
iskoç hukukunda reform neticesinde oluşmuş dünyevi bir lordluk makamı |
titular of the tithes i.
|
|
Politics |
|
51 |
Siyasal |
abd'de faaliyet gösteren ve hedeflerine siyasal reform yerine doğrudan eylem yoluyla ulaşmayı amaçlayan özerk eylemci gruplardan oluşmuş antifaşist bir politik aktivist hareket |
antifa i.
|
|
Technical |
|
52 |
Teknik |
bir çok parçanın birbiriyle kaynamasından oluşmuş birim |
weldment i.
|
|
53 |
Teknik |
iki veya daha fazla küçük dairenin birbirine geçmesiyle oluşmuş çember |
gimmal i.
|
|
54 |
Teknik |
molekülsel sıkışımla oluşmuş bileşik |
clathrate compound i.
|
|
55 |
Teknik |
önceden oluşmuş çatlak |
preexisting crack i.
|
|
56 |
Teknik |
tek bir tip modülden oluşmuş diziler |
arrays of one type of module i.
|
|
57 |
Teknik |
üst üste binmiş tahtalardan oluşmuş platform |
slicker i.
|
|
58 |
Teknik |
ayrı kısımlardan oluşmuş |
discrete s.
|
|
59 |
Teknik |
iki değerlikli bakırdan oluşmuş |
cupric s.
|
|
60 |
Teknik |
kemikten oluşmuş |
osseus s.
|
|
61 |
Teknik |
ortak eksen etrafında oluşmuş |
concentrical s.
|
|
62 |
Teknik |
-den oluşmuş anlamındaki sıfat yapan son ek |
-eous snk.
|
|
Textile |
|
63 |
Tekstil |
iplikte çok fazla bükülme nedeniyle oluşmuş zayıf nokta |
twit i.
|
|
Construction |
|
64 |
İnşaat |
yerinde oluşmuş kil |
residual clay i.
|
|
65 |
İnşaat |
duvarda oluşmuş basamak |
scarcement i.
|
|
Mining |
|
66 |
Maden |
iki madenden oluşmuş |
bimetallic s.
|
|
Medical |
|
67 |
Medikal |
cilt üzerinde oluşmuş doğum lekesi, pigmentli leke veya ben |
naeve i.
|
|
68 |
Medikal |
kaza ile oluşmuş travma |
accidental trauma i.
|
|
69 |
Medikal |
strese bağlı oluşmuş kapiller geçirgenlik |
capillary permeability aggravated by stress i.
|
|
70 |
Medikal |
tendonlardan oluşmuş |
tendinea i.
|
|
71 |
Medikal |
yeni oluşmuş büyüme |
neoplastic growth i.
|
|
72 |
Medikal |
küçük hücrelerden oluşmuş |
celluliferous s.
|
|
73 |
Medikal |
bez yapısından oluşmuş |
glandulous s.
|
|
74 |
Medikal |
glandül yapısından oluşmuş |
glandulous s.
|
|
75 |
Medikal |
ekimoz oluşmuş |
ecchymotic s.
|
|
Anatomy |
|
76 |
Anatomi |
kıkırdaktan oluşmuş kemik |
cartilage bone i.
|
|
|
77 |
Anatomi |
farklı bir kemikleşme ile oluşmuş çıkıntı |
epicleidium i.
|
|
78 |
Anatomi |
çok sayıda kol veya organdan oluşmuş |
common s.
|
|
79 |
Anatomi |
kıkırdak içi kemikleşme ile oluşmuş |
endochondral s.
|
|
80 |
Anatomi |
özellikle buzul aşındırması sonucu oluşmuş tepelere sahip |
mamillated s.
|
|
Pathology |
|
81 |
Patoloji |
deri altında oluşmuş tümör |
phyma i.
|
|
82 |
Patoloji |
mesanede oluşmuş (taş) |
cystolithic s.
|
|
Dermatology |
|
83 |
Dermatoloji |
epidermal dokudan oluşmuş |
epidermoid s.
|
|
Optics |
|
84 |
Optik |
yansıyan ışınların tek noktada toplanmasıyla oluşmuş olan (eğri, yüzey vb.) |
catacaustic s.
|
|
85 |
Optik |
yansımayla oluşmuş |
catoptric s.
|
|
86 |
Optik |
yansımayla oluşmuş |
catoptrical s.
|
|
Gastronomy |
|
87 |
Mutfak |
şerit/çubuk şeklinde kesilmiş çeşitli çiğ sebzelerden oluşmuş aperitif yiyecek |
crudites i.
|
|
Physics |
|
88 |
Fizik |
farklı elementlerin atomlarından oluşmuş eksimer |
exciplex i.
|
|
89 |
Fizik |
zincir reaksiyonda bir önceki setten doğrudan oluşmuş çekirdek dizisi |
generation i.
|
|
90 |
Fizik |
katot ışınlı tüpün izinde bulunan, rastgele girişim sebebiyle oluşmuş birbirine yakın yer alan belirgin süreksizlikler |
grass i.
|
|
Chemistry |
|
91 |
Kimya |
katyonu protonun nötr bir bileşiğe eklenmesi ile oluşmuş olan tuz |
onium compound i.
|
|
92 |
Kimya |
sodyum hidroksit çözeltisinden oluşmuş sodalı su |
soda lye i.
|
|
93 |
Kimya |
aynı molekülün farklı bölümleri arasındaki reaksiyon sonucu oluşmuş |
intramolecular s.
|
|
94 |
Kimya |
tribazik asitteki bir hidrojen atomunun metal atomu veya elektropozitif grupla değiştirilmesiyle oluşmuş (tuz) |
primary s.
|
|
95 |
Kimya |
aldozun oksitlenmesi ile oluşmuş karboksil içeren anlamını veren bir son ek |
-onic snk.
|
|
Biology |
|
96 |
Biyoloji |
bireyin, üreme hücresinde bulunan tam olarak oluşmuş bir organizmanın büyümesiyle geliştiğine dair teori |
theory of preformation i.
|
|
97 |
Biyoloji |
fotosentez ile oluşmuş madde |
photosynthate i.
|
|
98 |
Biyoloji |
kısmen kıkırdaktan oluşmuş |
semicartilaginous i.
|
|
99 |
Biyoloji |
büyük oranda sudan oluşmuş bir kas dokusu |
hydrostat i.
|
|
100 |
Biyoloji |
eşeysiz üremeyle oluşmuş, genetik olarak özdeş hücre veya organizma grubu |
clon i.
|
|
101 |
Biyoloji |
partenogenez ile oluşmuş embriyo |
parthenote i.
|
|
102 |
Biyoloji |
spermin embriyonun önceden oluşmuş ilk halini içerdiği şeklindeki eski bir teori |
spermism i.
|
|
103 |
Biyoloji |
bir dizi halka veya zincir şeklinde oluşmuş |
catenate s.
|
|
104 |
Biyoloji |
bir dizi halka veya zincir şeklinde oluşmuş |
catenulate s.
|
|
105 |
Biyoloji |
konak hücrede oluşmuş |
endobiotic s.
|
|
106 |
Biyoloji |
farklı türden oluşmuş |
heterologous s.
|
|
107 |
Biyoloji |
basil gibi oluşmuş |
rod-shaped s.
|
|
108 |
Biyoloji |
basil gibi oluşmuş |
baculiform s.
|
|
109 |
Biyoloji |
partenogenez ile oluşmuş |
parthenote s.
|
|
110 |
Biyoloji |
partenogenez ile oluşmuş embriyodan elde edilen |
parthenote s.
|
|
Astronomy |
|
111 |
Gökbilim |
yeni oluşmuş yıldız |
newborn star i.
|
|
112 |
Gökbilim |
evrenin ilk zamanlarında oluşmuş gezegen |
primordial planet i.
|
|
113 |
Gökbilim |
evrenin ilk zamanlarında oluşmuş yıldız |
primordial star i.
|
|
114 |
Gökbilim |
evrenin ilk zamanlarında oluşmuş |
primordial i.
|
|
115 |
Gökbilim |
evrenin ilk zamanlarında oluşmuş galaksi |
ancient galaxy i.
|
|
116 |
Gökbilim |
evrenin başlangıcında oluşmuş gaz bulutları |
primordial gas cloud i.
|
|
Botanic |
|
117 |
Botanik |
ağaç gövdesinin yüzeyinde yangın, hastalık vs. nedeniyle oluşmuş deformasyon |
catface i.
|
|
118 |
Botanik |
yeni oluşmuş ahşap |
xylogen i.
|
|
119 |
Botanik |
çeşitli kara yosunlarının arkegonunu saran, gövde ucundan veya ana gövdeden oluşmuş tüp |
marsupium i.
|
|
120 |
Botanik |
çeşitli kara yosunlarının arkegonunu saran, gövde ucundan veya ana gövdeden oluşmuş bir tüp |
perigynium i.
|
|
121 |
Botanik |
birkaç karpelin birleşmesiyle oluşmuş pistil |
compound pistil i.
|
|
122 |
Botanik |
(yangın, hastalık nedeniyle) ağaç gövdesi yüzeyinde oluşmuş deformasyon |
scar i.
|
|
123 |
Botanik |
tek tohumluktan oluşmuş meyve (üzüm, kiraz) |
simple fruit i.
|
|
Apiculture |
|
124 |
Arıcılık |
eklembacaklılarda kireçten oluşmuş sert kabuk parçası |
sclerite i.
|
|
Social Sciences |
|
125 |
Sosyal Bilimler |
akrabalık temelinde oluşmuş |
kin-based s.
|
|
Linguistics |
|
126 |
Dilbilim |
gerçek adın tersten yazılmasıyla oluşmuş mahlas |
ananym i.
|
|
History |
|
127 |
Tarih |
paralı askerlerden oluşmuş birliğin komutanı |
condottiere i.
|
|
Archaeology |
|
128 |
Arkeoloji |
genellikle kemik, çömlek parçası ve deniz kabuğu gibi kalıntılar içeren ve bir tarihöncesi yerleşimin varlığına işaret eden evsel atıklardan oluşmuş büyük höyük |
kitchen midden i.
|
|
129 |
Arkeoloji |
(paleontolojide) neredeyse tümüyle denizlalelerinin iskelet katmanlarından oluşmuş bir tortul kayaç |
rhodocrinite i.
|
|
Environment |
|
130 |
Çevre |
nehir ağzında oluşmuş birikintilere ait veya ilişkili |
fluviomarine s.
|
|
131 |
Çevre |
nehir ve deniz hareketlerinin sonucunda özellikle nehir ağzında oluşmuş (birikintiler) |
fluviomarine s.
|
|
132 |
Çevre |
nehir ağzında oluşmuş birikintilere ait veya ilişkili |
fluvio-marine s.
|
|
133 |
Çevre |
nehir ve deniz hareketlerinin sonucunda özellikle nehir ağzında oluşmuş (birikintiler) |
fluvio-marine s.
|
|
Geography |
|
134 |
Coğrafya |
kumdan oluşmuş yükselti veya tepe |
dune i.
|
|
135 |
Coğrafya |
orta derinlikte genellikle yerkürenin kabuğundaki çatlakları dolduran mağmanın soğuması ile oluşmuş kayalar |
hypabyssal rocks i.
|
|
136 |
Coğrafya |
su erozyonu sonucu oluşmuş yer altı kanalı |
katabothron i.
|
|
137 |
Coğrafya |
su erozyonu sonucu oluşmuş yer altı kanalı |
katavothron i.
|
|
138 |
Coğrafya |
yüzey erozyonu sonucu oluşmuş tepeler |
hills of circumdenudation i.
|
|
139 |
Coğrafya |
yeni oluşmuş kısa kanal |
cutoff i.
|
|
140 |
Coğrafya |
sürekli don bölgesinde yer alan ve hidrostatik basınç ile oluşmuş toprakla kaplı buz tepesi |
pingo i.
|
|
141 |
Coğrafya |
bir alandaki kayaların parçalanması ile oluşmuş toprak gibi gevşek malzeme |
geest i.
|
|
142 |
Coğrafya |
yamaçta doğal yollarla oluşmuş küçük seki |
sheeptrack i.
|
|
143 |
Coğrafya |
özellikle buzul aşındırması sonucu oluşmuş tepelere sahip |
mamillate s.
|
|
144 |
Coğrafya |
özellikle buzul aşındırması sonucu oluşmuş tepelere sahip |
mamillated s.
|
|
145 |
Coğrafya |
özellikle buzul aşındırması sonucu oluşmuş tepelere sahip |
mammillate s.
|
|
146 |
Coğrafya |
özellikle buzul aşındırması sonucu oluşmuş tepelere sahip |
mammillated s.
|
|
Geology |
|
147 |
Jeoloji |
çoğunluğu demirden oluşmuş meteor |
aerosiderite i.
|
|
148 |
Jeoloji |
los angeles'ta bulunan, 40 bin ila 8 bin yıl öncesini kapsayan dönemde içlerine hapsolmuş tarih öncesi hayvan ve bitkilerden fosil oluşmuş asfalt havuzları |
la brea tar pits i.
|
|
149 |
Jeoloji |
metamorfik kayaçta çevresindeki kayadan daha yakın zamanda oluşmuş kristalimsi yapı |
neoblast i.
|
|
150 |
Jeoloji |
buz kristallerinden oluşmuş kar |
firn i.
|
|
151 |
Jeoloji |
buz kristallerinden oluşmuş kar |
névé i.
|
|
152 |
Jeoloji |
yeni oluşmuş karada oluşan vadi |
consequent valley i.
|
|
153 |
Jeoloji |
yük kalkması ile oluşmuş eklem |
release joint i.
|
|
154 |
Jeoloji |
neredeyse tamamen deniz zambaklarının iskelet katmanlarından oluşmuş tortul kayaçlara verilen ad |
encrinite i.
|
|
155 |
Jeoloji |
kuvars ve epidottan oluşmuş bir taş |
epidosite i.
|
|
156 |
Jeoloji |
buz kütlesinin erimesi sonucu oluşmuş genellikle göl haline gelen çukur |
kettle hole i.
|
|
157 |
Jeoloji |
dağ zincirinden oluşmuş erozyon materyali |
molasse i.
|
|
158 |
Jeoloji |
hareket eden buzulun aşındırıcı etkileri ile oluşmuş, yalçın yamaçları bulunan u şekilli vadi |
glacial valley i.
|
|
159 |
Jeoloji |
britanya ve kuzeybatı avrupa'da devoniyen dönemde oluşmuş kalın bir tortul kayaç tabakası |
old red sandstone i.
|
|
160 |
Jeoloji |
kum, cüruf gibi malzemelerin kaynaşmasıyla oluşmuş volkanik kayaç |
peperine i.
|
|
161 |
Jeoloji |
bir jeolojik dönemde oluşmuş kayaçlar |
stage i.
|
|
162 |
Jeoloji |
göl kıyısında veya dibinde oluşmuş |
lacustrine s.
|
|
163 |
Jeoloji |
proterozoik dönemde oluşmuş dağları meydana getiren yer hareketlerinden |
algoman s.
|
|
164 |
Jeoloji |
proterozoik dönemde oluşmuş dağları meydana getiren yer hareketleriyle ilgili |
algoman s.
|
|
165 |
Jeoloji |
proterozoik dönemde oluşmuş dağları meydana getiren yer hareketlerinden |
algomian s.
|
|
166 |
Jeoloji |
proterozoik dönemde oluşmuş dağları meydana getiren yer hareketleriyle ilgili |
algomian s.
|
|
167 |
Jeoloji |
proterozoik dönemde oluşmuş dağları meydana getiren yer hareketlerinden |
algomic s.
|
|
168 |
Jeoloji |
proterozoik dönemde oluşmuş dağları meydana getiren yer hareketleriyle ilgili |
algomic s.
|
|
169 |
Jeoloji |
başka yerde oluşmuş |
allothigenous s.
|
|
170 |
Jeoloji |
başka yerde oluşmuş |
allothogenic s.
|
|
171 |
Jeoloji |
ateşle oluşmuş |
pyrogenous s.
|
|
172 |
Jeoloji |
ateşle oluşmuş |
pyrogenetic s.
|
|
173 |
Jeoloji |
ateşle oluşmuş |
pyrogenic s.
|
|
174 |
Jeoloji |
suda biriken maddelerden oluşmuş (tortul kayaçlar) |
aqueous s.
|
|
175 |
Jeoloji |
erken prekambriyen dönemde oluşmuş metamorfik kayaçlara ait veya ilgili |
archaean s.
|
|
176 |
Jeoloji |
erken prekambriyen dönemde oluşmuş metamorfik kayaçlara ait veya ilgili |
archean s.
|
|
177 |
Jeoloji |
erken prekambriyen dönemde oluşmuş metamorfik kayaçlara ait veya ilgili |
archaeozoic s.
|
|
178 |
Jeoloji |
erken prekambriyen dönemde oluşmuş metamorfik kayaçlara ait veya ilgili |
archeozoic s.
|
|
179 |
Jeoloji |
bulunduğu yerde oluşmuş |
authigenic s.
|
|
180 |
Jeoloji |
bulunduğu yerde oluşmuş (kaya, mineral) |
autochthonal s.
|
|
181 |
Jeoloji |
bulunduğu yerde oluşmuş (kaya, mineral) |
autochthonic s.
|
|
182 |
Jeoloji |
paleojende oluşmuş |
eogene s.
|
|
183 |
Jeoloji |
paleojende oluşmuş |
palaeogene s.
|
|
184 |
Jeoloji |
içinde bulunduğu kayaçlardan sonra oluşmuş |
epigenetic s.
|
|
185 |
Jeoloji |
sıcak ve sığ sularda oluşmuş mineraller ile ilgili |
epithermal s.
|
|
186 |
Jeoloji |
yeryüzünün altındaki derinliklerde oluşmuş |
hypogene s.
|
|
187 |
Jeoloji |
tahribat ile oluşmuş (peyzaj veya jeolojik oluşum) |
destructional s.
|
|
188 |
Jeoloji |
(volkanik kayaç) iç püskürük yoluyla oluşmuş |
intrusive s.
|
|
189 |
Jeoloji |
daha eski kayaçlardan mekanik etkilerle türeyerek oluşmuş (kayaç) |
deuterogenic s.
|
|
190 |
Jeoloji |
canlı organizmalardan oluşmuş (kaya, kayaç) |
organogenic s.
|
|
191 |
Jeoloji |
geç prekambriyen dönemde oluşmuş |
proterozoic s.
|
|
Art |
|
192 |
Sanat |
1900'lü yıllarda oluşmuş bir sanat grubu |
fauve i.
|
|
193 |
Sanat |
geometrik şekillerden oluşmuş keskin çizgili resim ile ilgili |
hard-edge s.
|
|
Printery |
|
194 |
Matbaa |
kağıdın uzun elekte oluşmuş hali |
web i.
|
|
Slang |
|
195 |
Argo |
alakasız parçalardan oluşmuş bir sistem |
kludge i.
|
|
196 |
Argo |
alakasız parçalardan oluşmuş bir sistem |
kluge i.
|
|
British Slang |
|
197 |
İngiliz Argosu |
(aşırı bira içilmesinden oluşmuş) meme çevresindeki yağlar |
beer tits i.
|
|