|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
birisinin parası olup olmadığından emin olmak |
see the color of someone's money f.
|
|
2 |
Genel |
parası olmak (bir şey için) |
afford f.
|
|
3 |
Genel |
birisinde parası olmak |
have money ledged with one f.
|
|
4 |
Genel |
çok parası olmak |
have a lot of money f.
|
|
Phrasals |
|
5 |
Öbek Fiiller |
bir dolu/sürü (parası/arkadaşı vb) olmak |
lousy with someone or something f.
|
|
6 |
Öbek Fiiller |
yeterince parası olmak |
run to f.
|
|
Colloquial |
|
7 |
Konuşma Dili |
çok parası olmak/para kazanmak |
hit the big time f.
|
|
8 |
Konuşma Dili |
daha çok parası olmak |
be better off f.
|
|
Idioms |
|
9 |
Deyim |
az parası olmak |
be on short commons f.
|
|
10 |
Deyim |
harcayacak çok parası/zamanı olmak |
have (something) to burn f.
|
|
11 |
Deyim |
hazırda bol parası/zamanı olmak |
have (something) to burn f.
|
|
12 |
Deyim |
çok parası/zamanı/yeteneği olmak |
have (something) to burn f.
|
|
13 |
Deyim |
ihtiyacından çok parası/zamanı/yeri olmak |
have (something) to burn f.
|
|
14 |
Deyim |
dünya kadar/bir dünya/aşırı/fazladan/kum gibi parası/zamanı olmak |
have (something) to burn f.
|
|
15 |
Deyim |
harcayacak çok parası/zamanı olmak |
have something to burn f.
|
|
|
16 |
Deyim |
hazırda bol parası/zamanı olmak |
have something to burn f.
|
|
17 |
Deyim |
çok parası/zamanı/yeteneği olmak |
have something to burn f.
|
|
18 |
Deyim |
ihtiyacından çok parası/zamanı/yeri olmak |
have something to burn f.
|
|
19 |
Deyim |
dünya kadar/bir dünya/aşırı/fazladan/kum gibi parası/zamanı olmak |
have something to burn f.
|
|
20 |
Deyim |
aç kalmayacak kadar parası olmak |
keep the wolf from the door f.
|
|
21 |
Deyim |
çok parası olmak |
have money to burn f.
|
|
22 |
Deyim |
çok parası olmak |
have deep pockets f.
|
|
23 |
Deyim |
çok parası olmak |
have money coming out of one's ears f.
|
|
24 |
Deyim |
dünya kadar parası olmak |
have money to burn f.
|
|
25 |
Deyim |
çok parası olmak |
not be short of a bob or two f.
|
|
26 |
Deyim |
ekonomik sıkıntı çekmeden yaşayabilecek kadar parası olmak |
be comfortably off f.
|
|
27 |
Deyim |
bir şey, yapmak için harcayacak çok parası, vakti olmak |
have money, time to play with f.
|
|
28 |
Deyim |
yapmak için kullanacak çok parası, vakti olmak |
have money, time to play with f.
|
|
29 |
Deyim |
dünya kadar parası olmak |
have more money than god f.
|
|
30 |
Deyim |
bok gibi parası olmak |
have gravy on one’s grits f.
|
|
31 |
Deyim |
parası bol aklı yok olmak |
have more money than sense f.
|
|
32 |
Deyim |
aklından çok parası olmak |
have more money than sense f.
|
|
33 |
Deyim |
çok fazla parası olmak |
be not short of a penny (or two) f.
|
|
34 |
Deyim |
yeri, parası, zamanı dar olmak |
be pressed/pushed for money, space, time f.
|
|
35 |
Deyim |
geçinecek kadar parası olmak |
make buckle and tongue meet f.
|
|
|
36 |
Deyim |
çok parası olmak |
be not short of a bob or two [uk/australia] f.
|
|
37 |
Deyim |
parası, yeri, zamanı az olmak |
be pressed/pushed for money, space, time f.
|
|
38 |
Deyim |
çok parası olmak |
be rolling in dough f.
|
|
39 |
Deyim |
çok parası olmak |
be rolling in it f.
|
|
40 |
Deyim |
çok parası olmak |
be stinking rich f.
|
|
41 |
Deyim |
bok gibi parası olmak |
be stinking rich f.
|
|
42 |
Deyim |
çok parası olmak |
have money to play with f.
|
|
43 |
Deyim |
harcayacak bolca parası olmak |
have money to play with f.
|
|
44 |
Deyim |
harcayacak çok parası/zamanı olmak |
have to burn f.
|
|
45 |
Deyim |
hazırda bol parası/zamanı olmak |
have to burn f.
|
|
46 |
Deyim |
çok parası/zamanı/yeteneği olmak |
have to burn f.
|
|
47 |
Deyim |
ihtiyacından çok parası/zamanı/yeri olmak |
have to burn f.
|
|
48 |
Deyim |
dünya kadar/bir dünya/aşırı/fazladan/kum gibi parası/zamanı olmak |
have to burn f.
|
|
Slang |
|
49 |
Argo |
bok gibi parası olmak |
have gravy on (one's) grits f.
|
|