Geçmiş

stacked

"stacked" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 10 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	stacked s.	yığılı
2	Genel	stacked s.	istifli
3	Genel	stacked s.	istif edilmiş
4	Genel	stacked s.	yığın
5	Genel	stacked s.	iri yarı
6	Genel	stacked s.	(istiflenmiş kart grubu) hileli
7	Genel	stacked s.	adaletsiz
8	Genel	stacked s.	usulsüz
Slang
9	Argo	stacked s.	koca memeli
10	Argo	stacked s.	büyük memeli

"stacked" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 83 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	stacked tripod template i.	yığılmış tripod platformu
2	Genel	stacked heel i.	(şerit görünüme sahip) deri topuk
3	Genel	be stacked f.	istiflenmek
4	Genel	be stacked up on top of each other f.	üst üste olmak
5	Genel	well stacked s.	iyi istiflenmiş
6	Genel	well-stacked s.	fiziksel olarak çekici
Idioms
7	Deyim	have the deck stacked against one f.	şans kendinden yana olmamak
8	Deyim	have the cards stacked against one f.	şansı yaver gitmemek
9	Deyim	have the cards stacked against one f.	şans kendinden yana olmamak
10	Deyim	have the deck stacked against one f.	şansı yaver gitmemek
11	Deyim	have the cards stacked against one f.	şans yüzüne gülmemek
12	Deyim	the deck is stacked against someone f.	(şartlar) aleyhine olmak
13	Deyim	have the cards stacked against f.	şansı yaver gitmemek
14	Deyim	have the cards stacked against f.	şans (birinden) yana olmamak
15	Deyim	have the cards stacked against f.	şans yüzüne gülmemek
16	Deyim	have the cards stacked against (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) şansı yaver gitmemek
17	Deyim	have the cards stacked against (someone or something) f.	şans (birinden/bir şeyden) yana olmamak
18	Deyim	have the cards stacked against (someone or something) f.	şans (birinin/bir şeyin) yüzüne gülmemek
19	Deyim	have the cards stacked up against (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) şansı yaver gitmemek
20	Deyim	have the cards stacked up against (someone or something) f.	şans (birinden/bir şeyden) yana olmamak
21	Deyim	have the cards stacked up against (someone or something) f.	şans (birinin/bir şeyin) yüzüne gülmemek
22	Deyim	have the deck stacked against f.	şans (birinden) yana olmamak
23	Deyim	have the deck stacked against f.	şansı yaver gitmemek
24	Deyim	have the deck stacked against f.	şans yüzüne gülmemek
25	Deyim	have the deck stacked against (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) şansı yaver gitmemek
26	Deyim	have the deck stacked against (someone or something) f.	şans (birinden/bir şeyden) yana olmamak
27	Deyim	have the deck stacked against (someone or something) f.	şans (birinin/bir şeyin) yüzüne gülmemek
28	Deyim	the cards are stacked in favor of (someone or something) expr.	kartlar/şans (birinden) yana
29	Deyim	the odds are stacked in favor of somebody/something expr.	kartlar/şans (birinden) yana
30	Deyim	the cards are stacked in favor of (someone or something) expr.	şansı yaver gidiyor
31	Deyim	the odds are stacked in favor of somebody/something expr.	şansı yaver gidiyor
32	Deyim	the cards are stacked in favor of (someone or something) expr.	(birinin) kazanma şansı/olasılığı daha yüksek
33	Deyim	the odds are stacked in favor of somebody/something expr.	(birinin) kazanma şansı/olasılığı daha yüksek
34	Deyim	the odds are stacked against me expr.	ibre benden yana değil
35	Deyim	the odds are stacked against me expr.	kazanmam/başarılı olmam pek mümkün değil. ibre benden yana değil
36	Deyim	the odds are stacked against me expr.	kazanma/başarılı olma ihtimalim düşük/zayıf
37	Deyim	the cards are stacked against somebody expr.	şansın birisinden yana olmaması
38	Deyim	the odds are stacked against me expr.	şansım yaver gitmiyor
39	Deyim	the cards are stacked in (someone's or something's) favor expr.	her şey (birinin/bir şeyin) lehine
40	Deyim	the cards are stacked in (someone's or something's) favor expr.	tüm şartlar (birinin/bir şeyin) başarılı olması için uygun
41	Deyim	the cards are stacked in (someone's or something's) favor expr.	tüm şartlar (birinin) bir şeyin lehine
42	Deyim	the cards are stacked in (someone's or something's) favor expr.	(birinin/bir şeyin) şartları başarmak için çok uygun
43	Deyim	the cards are stacked in (someone's or something's) favor expr.	(biri/bir şey) başarmak için tüm şartlara sahip
44	Deyim	the cards are stacked in (someone's or something's) favor expr.	kartlar/şans (birinden/bir şeyden) yana
45	Deyim	the cards are stacked in (someone's or something's) favor expr.	(birinin/bir şeyin) bu şartlarda başarılı olma olasılığı çok yüksek
46	Deyim	the odds are stacked in favor of (someone or something) expr.	her şey (birinin/bir şeyin) lehine
47	Deyim	the odds are stacked in favor of (someone or something) expr.	tüm şartlar (birinin/bir şeyin) başarılı olması için uygun
48	Deyim	the odds are stacked in favor of (someone or something) expr.	tüm şartlar (birinin) bir şeyin lehine
49	Deyim	the odds are stacked in favor of (someone or something) expr.	(birinin/bir şeyin) şartları başarmak için çok uygun
50	Deyim	the odds are stacked in favor of (someone or something) expr.	(biri/bir şey) başarmak için tüm şartlara sahip
51	Deyim	the odds are stacked in favor of (someone or something) expr.	kartlar/şans (birinden/bir şeyden) yana
52	Deyim	the odds are stacked in favor of (someone or something) expr.	(birinin/bir şeyin) bu şartlarda başarılı olma olasılığı çok yüksek
53	Deyim	cards are stacked against expr.	karşısında birçok zorluk/engel olma
54	Deyim	cards are stacked against expr.	her şey aleyhinde olma
55	Deyim	cards are stacked against (one) expr.	şans (birinden) yana değil
56	Deyim	cards are stacked against (one) expr.	her şey (birinin) karşısında/aleyhinde
57	Deyim	the cards are stacked against (someone or something) expr.	durum/şans (birinden/bir şeyden) yana değil
58	Deyim	the cards are stacked against (someone or something) expr.	durum (birinin/bir şeyin) lehine değil
59	Deyim	the cards/odds are stacked against somebody/something expr.	durum/şans/ihtimaller (birinden/bir şeyden) yana değil
60	Deyim	the cards/odds are stacked against somebody/something expr.	durum/ihtimaller (birinin/bir şeyin) lehine değil
61	Deyim	the deck is stacked against (someone or something) expr.	şartlar (birinin/bir şeyin) aleyhine olmak
62	Deyim	the deck is stacked against (someone or something) expr.	şans/durum (birinden/bir şeyden) yana olmamak
63	Deyim	the odds are stacked against (someone or something) expr.	(birinin/bir şeyin) hiç/neredeyse hiç şansı yok
64	Deyim	the odds are stacked against (someone or something) expr.	(birinin/bir şeyin) başarıya ulaşması çok zor/pek mümkün değil
65	Deyim	the odds are stacked against (someone or something) expr.	(birinin/bir şeyin) başarması pek olası değil
66	Deyim	the odds are stacked against (someone or something) expr.	şartlar (birinin/bir şeyin) aleyhine
67	Deyim	the odds are stacked in (someone's or something's) favor expr.	(birinin/bir şeyin) şansı yüksek
68	Deyim	the odds are stacked in (someone's or something's) favor expr.	(birinin/bir şeyin) başarıya ulaşması mümkün
69	Deyim	the odds are stacked in (someone's or something's) favor expr.	(birinin/bir şeyin) başarması olası
70	Deyim	the odds are stacked in (someone's or something's) favor expr.	şartlar (birinin/bir şeyin) lehine
71	Deyim	the odds are stacked in (someone's or something's) favor expr.	durum/şartlar (birinden/bir şeyden) yana
Speaking
72	Konuşma	the odds are stacked against me expr.	şartlar benim aleyhime
Technical
73	Teknik	stacked-job processing i.	yığılmalı iş işleme
Computer
74	Bilgisayar	stacked job i.	toplu iş
75	Bilgisayar	3d stacked bar i.	3b yığılmış çubuk
76	Bilgisayar	stacked line i.	yığılı çizgi
77	Bilgisayar	3d stacked line i.	3b yığılmış çizgi
78	Bilgisayar	3d stacked area i.	3b yığılmış alan
79	Bilgisayar	stacked corners i.	yığılı köşeler
80	Bilgisayar	stacked column chart autoformat i.	yığılı sütun grafik otomatik biçim
Telecom
81	Telekom	stacked antenna i.	ikiz anten
82	Telekom	hard-stacked s.	sıkı bağlı
Military
83	Askeri	stacked charge i.	şiddetlendirici yemleme barutu