Geçmiş

to bear

"to bear" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 75 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	bring something to bear on f.	bir şeyi uygulatmak
2	Genel	bring pressure to bear on f.	sıkıştırmak
3	Genel	bring pressure to bear on f.	zorlamak
4	Genel	be unable to bear up under difficulties f.	sıkıntıya gelememek
5	Genel	bring something to bear f.	baskı yapmak
6	Genel	bring something to bear f.	etkilemek
7	Genel	bring something to bear f.	tesir etmek
Idioms
8	Deyim	a cross somebody has to bear i.	kabullenilmesi gereken sorun
9	Deyim	a cross to bear i.	kabullenilmesi gereken sorun
10	Deyim	a cross somebody has to bear i.	katlanılması gereken külfet
11	Deyim	a cross to bear i.	katlanılması gereken külfet
12	Deyim	a cross to bear i.	katlanılması gereken durum
13	Deyim	a cross somebody has to bear i.	katlanılması gereken durum
14	Deyim	a cross somebody has to bear i.	yerine getirilmesi gereken sorumluluk/zor durum
15	Deyim	cross to bear i.	tek başına göğüslenen/üstlenilen sorumluluk
16	Deyim	cross to bear i.	tek başına üstlenilen/göğüslenen yük
17	Deyim	cross to bear i.	yalnız başına yüklenilmek zorunda olunan sorumluluk/yük
18	Deyim	cross to bear i.	yalnız başına kaldırılmak zorunda olunan sorumluluk/yük
19	Deyim	cross to bear i.	yalnız başına çekilmesi gereken çile/dert
20	Deyim	cross to bear i.	çile
21	Deyim	cross to bear i.	dert
22	Deyim	cross to bear i.	ağır sorumluluk
23	Deyim	cross to bear i.	ağır yük
24	Deyim	cross to bear i.	zor sorumluluk
25	Deyim	cross to bear i.	altından kalkması güç durum
26	Deyim	one's cross to bear i.	birinin çilesi
27	Deyim	one's cross to bear i.	birinin derdi
28	Deyim	one's cross to bear i.	birinin ağır yükü/sorumluluğu
29	Deyim	one's cross to bear i.	birinin kabullenmesi gereken sorun
30	Deyim	one's cross to bear i.	birinin tek başına göğüslemesi/üstlenmesi/altından kalkması gereken sorumluluk
31	Deyim	one's cross to bear i.	birinin yalnız başına yüklenmesi gereken sorumluluk/yük
32	Deyim	one's cross to bear i.	birinin sırtındaki yük/sorumluluk
33	Deyim	have a (heavy) cross to bear f.	(ağır bir/bütün) yükü/sorumluluğu tek başına üstlenmek
34	Deyim	have a (heavy) cross to bear f.	(ağır bir/bütün) yükü/sorumluluğu tek başına sırtlanmak
35	Deyim	have a (heavy) cross to bear f.	(ağır bir/bütün) yükü/sorumluluğu tek başına yüklenmek
36	Deyim	have a (heavy) cross to bear f.	(ağır bir/bütün) yükü/sorumluluğu tek başına üzerine almak
37	Deyim	have a (heavy) cross to bear f.	(ağır bir/bütün) yükü/sorumluluğu tek başına omuzlamak
38	Deyim	have a (heavy) cross to bear f.	(ağır bir/bütün) yükü/sorumluluğu tek başına taşımak
39	Deyim	have a (heavy) cross to bear f.	(ağır bir/bütün) yük/sorumluluk (birine) kalmak
40	Deyim	bring (something) to bear f.	baskı yapmak
41	Deyim	bring (something) to bear f.	güç uygulamak
42	Deyim	bring (something) to bear f.	zor kullanmak
43	Deyim	bring (something) to bear f.	silah doğrultmak
44	Deyim	bring (something) to bear f.	nişan almak
45	Deyim	bring to bear f.	tatbik etmek
46	Deyim	bring to bear f.	uygulamak
47	Deyim	bring to bear f.	uygulamaya dökmek
48	Deyim	have (one's) cross to bear f.	ağır bir yükün altına girmek
49	Deyim	have (one's) cross to bear f.	zor bir sorumluluk üstlenmek
50	Deyim	have (one's) cross to bear f.	altından kalkması güç bir sorumluluğu olmak
51	Deyim	have (one's) cross to bear f.	bütün sorumluluğu tek başına üstlenmek
52	Deyim	have your cross to bear f.	ağır bir yükün altına girmek
53	Deyim	have your cross to bear f.	zor bir sorumluluk üstlenmek
54	Deyim	have your cross to bear f.	altından kalkması güç bir sorumluluğu olmak
55	Deyim	have your cross to bear f.	bütün sorumluluğu tek başına üstlenmek
56	Deyim	have a (heavy) cross to bear f.	ağır bir yükün altına girmek
57	Deyim	have a (heavy) cross to bear f.	zor bir sorumluluk üstlenmek
58	Deyim	have a (heavy) cross to bear f.	altından kalkması güç bir sorumluluğu olmak
59	Deyim	have a (heavy) cross to bear f.	bütün sorumluluğu tek başına üstlenmek
60	Deyim	bring something to bear (on something) f.	(bir şeyin üstüne) silah doğrultmak/yöneltmek
61	Deyim	bring something to bear (on something) f.	(bir şeye) silah çekmek
62	Deyim	bring something to bear (on something) f.	(bir şeye) nişan almak
63	Deyim	bring something to bear (on something) f.	bir şeyi (bir şey üzerinde) kullanmak
64	Deyim	bring something to bear (on something) f.	bir şeyi (bir şey) üzerinde uygulamak
65	Deyim	bring (something) to bear f.	silah doğrultmak
66	Deyim	bring (something) to bear f.	silah çekmek
67	Deyim	bring to bear f.	(silah) hedef almak
68	Deyim	have a cross to bear f.	yükü/sorumluluğu tek başına üstlenmek
69	Deyim	have a cross to bear f.	yükü/sorumluluğu tek başına sırtlanmak
70	Deyim	have a cross to bear f.	yükü/sorumluluğu tek başına yüklenmek
71	Deyim	have a cross to bear f.	yükü/sorumluluğu tek başına üzerine almak
72	Deyim	have a cross to bear f.	yükü/sorumluluğu tek başına omuzlamak
Law
73	Hukuk	authority to bear arms i.	silah taşıma yetkisi
74	Hukuk	freedom to bear arms i.	abd anayasasının ikinci düzenlemesi ile teminat altına alınan bir hak
Military
75	Askeri	authority to bear concealed firearm i.	ateşli silahları gizli taşıma yetkisi