two - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

two

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"two" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 19 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
two i. iki
General
two i. iskambilde ikili
two i. iki rakamı
two i. 2
two i. ikili grup
two i. saat 2
two i. serinin ikinci elemanı
two i. iki yarısından birinde iki benek olan domino taşı
two i. iki gelen zar
two s. çift,iki
two s. iki tane
two s. iki adet
two zm. (bir şeylerin, birilerinin) ikisi
Trade/Economic
two i. iki dolarlık banknot
Technical
two i. iki
Textile
two i. iki beden giysi
two i. iki numara ayakkabı
Card
two i. ikili
Ottoman Turkish
two s. koşa

"two" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
two-faced s. iki yüzlü
General
two wing flying fish i. iki kanatlı uçan balık
twenty two i. yirmi iki
two winged insects i. iki kanatlı böcek
two facedness i. iki yüzlülük
two headed snake i. çift başlı yılan
two dimensionality i. iki boyutluluk
the lesser of two evils i. ehvenişer
two inseparable chums i. çifte kumrular
two dozen i. iki düzine
two thirds i. üçte iki
logarithm to the base two i. iki tabanına göre logaritma
bicycle built for two i. iki kişilik bisiklet
two party system i. iki partili sistem
a word or two i. iki çift söz
a matter of two dollars i. iki dolar meselesi
two piece suit i. iki parçalı elbise
two facedness i. riya
the last two i. son ve sondan önceki
a word or two i. iki çift laf
two dimensional model i. iki boyutlu model
two step i. iki adım
two weeks i. iki hafta
the father of two children i. iki çocuk babası
the father of two i. iki çocuk babası
two pages i. iki sayfa
two colors i. iki renk
a mixture of the two i. ikisi arası
a combination of the two i. ikisi arası
a blend of the two i. ikisi ortası
(someone/something) which is a blend of the two i. ikisinin ortası
a blend of the two i. ikisinin ortası
(someone/something) which is a blend of the two i. ikisi ortası
rowboat with two pairs of oars i. iki çifteli
rowboat with two pairs of oars i. iki çifte kayık
family with two children i. iki çocuklu aile
two equal pieces i. iki eşit parça
two equal parts i. iki eşit parça
a two-and-a-half lira coin i. iki buçukluk
two-seater i. iki kişilik araba
two-piece i. bikini
two-star petrol i. normal benzin
two-edged sword i. acem kılıcı
two-facedness i. ikiyüzlülük
two-way communication i. çift yönlü iletişim
two-piece suit i. döpiyes
two-chamber system i. çift meclis sistemi
one-two i. verkaç
two-way communication i. ikili iletişim
two-way radio i. alıcı verici
two-horse race i. iki başlı yarış
two-roomed house i. iki odalı ev
two-horse race i. iki başlı mücadele
two-piece dress i. döpiyes
two-facedness i. iki yüzlülük
two-horse race i. sadece iki kişi arasında geçen mücadele
two-piece i. döpiyes
two-timer i. ihanet eden
two-seater i. iki kişilik uçak
thirty-two i. otuziki
two-by-four i. iki birim kalınlığında tahta
two-family house i. iki ailelik ev
two-family house i. iki daireli ev
two millions i. iki milyon
two pairs i. dö per
two pairs i. iki çift
two-timer i. ikiyüzlü
two-layered bus i. çift katlı otobüs
two-layered bus i. iki katlı otobüs
two year experience i. iki yıllık deneyim
two out of five i. beşte ikisi
two pieces i. iki tane
last two years i. son iki yıl
two and a half i. iki buçuk
thirty two i. otuz iki
forty two i. kırk iki
twenty two i. 22
thirty two i. 32
forty two i. 42
fifty two i. 52
fifty two i. elli iki
sixty two i. altmış iki
sixty two i. 62
seventy two i. yetmiş iki
seventy two i. 72
eighty two i. 82
eighty two i. seksen iki
ninety two i. doksan iki
ninety two i. 92
two consecutive years i. iki sene üst üste
two hundred and fifty i. 250
two hundred fifty thousand i. iki yüz elli bin
two hundred fifty i. 250
two hundred and fifty thousand i. iki yüz elli bin
two-hour application i. 2 saatlik uygulama
two-hour application i. iki saatlik uygulama
two-faced person i. iki yüzlü kimse
two for each i. ikişer adet
two-seater i. iki kişilik taşıt
two hundred billion i. iki yüz milyar
only two hundred dollars i. sadece iki yüz dolar
two lines i. iki hat
two lines i. iki satır
two lines i. iki çizgi
two lines i. iki sıra
two third of the population i. nüfusun üçte ikisi
two types i. iki tür
two types i. iki tip
two types i. 2 tür/tip
two-week american vacation i. iki haftalık amerika tatili
the train on platform two i. iki numaralı perondaki tren
two-year license i. iki yıllık lisans
two-year license i. 2 yıllık lisans
two decades i. yirmi yıl
two hole paper perforator i. iki delikli delgi makinesi
two hole paper perforator i. iki delikli zımba makinesi
two of a kind i. tıpatıp
two of a kind i. benzer
number two i. iki numara
goody-two-shoes i. iyi/tatlı kimse
two thousand five hundred eleven i. iki bin beş yüz on bir
a two-person job i. iki kişilik bir iş
two tier cake i. iki katlı pasta
two-alarm apartment blaze i. alarm iki seviyesindeki daire yangını
two-grain spelt i. hayvan yemi olarak da kullanılan bir cins buğday
two-column layout i. her sayfayı çift sütun olarak düzenleme
two-year experience i. 2 yıllık deneyim
two-year experience i. iki yıllık deneyim
two-year experience i. iki yıllık tecrübe
two-year experience i. 2 yıllık tecrübe
two-slice toaster i. ikili ekmek kızartma makinesi
two-slice toaster i. iki dilimli ekmek kızartma makinesi
first two decades of the eighth century i. sekizinci yüzyılın ilk yirmi yılı
two-bedroom suite i. iki yatak odalı süit
two finger salute i. iki parmakla selam
two extra mags i. fazladan iki şarjör
two cups of tea i. iki fincan çay
a two-rakat prayer i. iki rekat namaz
two-for-one deal i. bir alana bir bedava
two-story house i. iki katlı ev
two-storey house i. iki katlı ev
two babies i. iki bebek
two babies i. 2 bebek
two plates of food i. iki tabak yemek
two cups i. iki kap
two vessels i. iki kap
two sides of the same coin i. aynı paranın iki yüzü
two faces of the same coin i. aynı paranın iki yüzü
two-up i. çift-para atma oyunu
two-digit numbers i. iki basamaklı sayılar
two-step verification i. iki aşamalı doğrulama
two bedroom flat i. iki odalı daire
two bedroom apartment i. iki odalı daire
number two i. saçın elektrikli tıraş makinesi ile kısa kesildiği bir model
thirty-two i. otuz iki elemanlı grup
thirty-two i. otuz iki birim
thirty-two i. arap rakamlarıyla otuz ikinin simgelediği numara
thirty-two i. serinin otuz ikinci elemanı
two-tier i. çifte standart
two tier i. çifte standart
twenty-two i. yirmi ikili grup
twenty-two i. serinin yirmi ikinci elemanı
two solitudes [canadian] i. kanada'da sosyal ve kültürel olarak birbirinden izole olan ingiliz ve fransız halk için kullanılan bir terim
two-a-day i. günde iki kez yapılan şey
two-facedness i. bulanıklık
two-facedness i. belirsizlik
two-man tent i. iki kişilik çadır
two-wheeler i. bisiklet
two-hander i. iki elle yapılan iş
two-holer i. iki kişilik tuvalet
two old cat i. iki kişilik bir tür top oyunu
two o' cat i. iki kişilik bir tür top oyunu
two-part [scottish] i. üçte iki
two-track i. atın ileriye doğru giderken boynunu veya vücudunu çevirmeden dönmesi
two-way street i. karşılıklı özveri gerektiren ilişki
two-child family i. iki çocuklu aile
bicycle-built-for-two i. iki kişilik bisiklet
may two-four i. victoria günü'nün kanada'daki gayri resmi adı
one-two i. bir araya gelince güçlü etki oluşturan ikili
one-two punch i. belirli bir sonuç elde etmek için peş peşe yapılan iki hareket
goody two-shoes i. süt kuzusu
goody two-shoes i. muhallebi çocuğu
two scoops of ice cream i. iki top dondurma
forty-two i. kırk iki sayısı
forty-two i. kırk iki birim
forty-two i. kırk iki nesne
forty-two i. kırk ikili grup
forty-two i. kırk ikili dizi
forty-two i. kırk ikilik miktar
forty-two i. kırk ikinci öge
forty-two i. kırk iki beden kıyafet
forty-two i. yirmi sekiz domino taşı ile oynanan bir oyun
sixty-two i. altmış iki
sixty-two i. altmış iki birim
sixty-two i. altmış iki nesne
sixty-two i. altmış ikili grup
sixty-two i. altmış ikili dizi
sixty-two i. altmış ikinci sıra
two-car garage i. iki arabalık garaj
divide into two f. ikiye bölmek
be caught between two fires f. iki ateş arasında kalmak
kill two birds with one stone f. iki işi birden görmek
be torn between two choices f. iki cami arasında kalmış beynamaza dönmek
stand on one's own two feet f. kendi yağıyla kavrulmak
shuttle back and forth between two countries   f. iki ülke arasında mekik dokumak  
seesaw between two opinions f. iki arada bir derede kalmak
be in two minds about f. birşey hakkında kesin bir karara varamamak
be in two minds f. bocalamak
have a word or two f. iki çift laf etmek
be of two minds about f. birşey hakkında kesin bir karara varamamak
make two f. ikilemek
put one's two cents in f. fikrini söylemek
walk for two miles f. iki mil yürümek
come between two friends f. iki arkadaşın arasına girmek
pull two people apart f. iki kişiyi zorla ayırmak
do number two f. büyük abdest yapmak
fold in two f. ikiye katlamak
fold in two f. ikiye kıvırmak
break in two f. ikiye bölmek (ekmeği vb)
rank number two f. ikinci sırada olmak
make a buck or two f. birkaç kuruş para kazanmak
two-time f. ihanet etmek
two-time f. faka bastırmak
two-time f. ikili oynamak
two-time f. aldatmak
have two spouses at the same time f. aynı anda iki eşe birden sahip olmak
be split into two parts f. ikiye bölünmek
be divided into two parts f. ikiye bölünmek
know a thing or two f. tecrübeli ve bilgili olmak
do two jobs at the same time f. iki iş birden yapmak
hear two gunshots f. iki el silah sesi duymak
raise two kids on one salary f. tek maaşla iki çocuğa bakmak
raise two kids on one salary f. bir maaşla iki çocuk büyütmek
raise two kids on one salary f. bir maaşla iki çocuğa bakmak
divide something into two equal parts f. yarı yarıya bölmek
divide something into two equal parts f. iki eşit parçaya bölmek
know a thing or two (about something) f. (bir şeyler hakkında) bir iki şey bilmek
triple one’s money in two weeks f. parasını iki haftada üçe katlamak
be killed two hours before the explosion f. patlamadan iki saat önce öldürülmek
go away for a week or two f. bir iki haftalığına gitmek
book a table for two f. iki kişilik bir masa ayırtmak
save the lives of two men f. iki adamın hayatını kurtarmak
reduce one's allowance by two dollars f. birisinin harçlığını iki dolar azaltmak/düşürmek
divide by two f. bir sayıyı ikiye bölmek
work in two-man teams f. ikili takımlar halinde çalışmak
work two jobs f. iki işte birden çalışmak
reduce someone's sentence from 10 years to two f. birinin cezasını 10 yıldan 2 yıla indirmek
be torn between two choices f. iki seçenek arasında kalmak
big two f. bir iskambil oyunu
sign a two-year contract f. iki yıllık kontrat imzalamak
sign a two-year contract f. iki yıllık kontrata imza atmak
sign a two-year contract f. iki senelik kontrata imza atmak
sign a two-year contract f. iki senelik kontrat imzalamak
sign a two-year contract f. iki senelik sözleşmeye imza atmak
sign a two-year contract f. iki senelik sözleşme imzalamak
sign a two-year contract f. iki yıllık sözleşmeye imza atmak
sign a two-year contract f. iki yıllık sözleşme imzalamak
two-track f. (at) ileriye doğru giderken boynunu veya vücudunu çevirmeden dönmek
be convicted of two counts of murder and two counts of conspiracy to commit murder f. iki cinayet işlemekten ve iki cinayet tasarlamaktan suçlu bulunmak
two channel s. iki kanallı
two fold s. iki katlı
two colored s. iki renkli
two sided s. iki kenarlı
having two parts s. ikili
in two minds s. kararsız
two party s. iki partili
as cross as two sticks s. huysuz
two speed s. iki vitesli
two cylinder s. iki silindirli
one or two s. birkaç tane
one or two s. birkaç
two wing s. iki kanatlı
two faced s. iki yüzlü
two faced s. yüze gülücü
two footed s. iki ayaklı
two lane s. iki şeritli
as cross as two sticks s. siniri tepesinde
with two oars s. çifte
one or two s. bir iki
one or two s. bir iki tane
two wheeler s. iki tekerli
two way s. çift taraflı
two eared s. iki kulaklı
two phased s. iki aşamalı
two winged s. iki kanatlı
two-color s. çift renk
two-color s. iki renk
two-page s. iki sayfa
with two children s. iki çocuklu
having two-components s. ikibileşenli
two-wheeled s. çift tekerlekli
two-phase s. ikifazlı
two-stage s. iki aşamalı
two-sided s. ikiyüzlü
two-faced s. riyakar
two-edged s. iki ağızlı
two-door s. çift kapılı
two-way s. iki doğrultuda
two-stroke s. iki zamanlı
two-handed s. her iki elini de kullanabilen
two-faced s. yüzlü
two-storey s. 2 katlı
two-storied s. iki katlı
two-up s. ikili
two-faced s. ikiyüzlü
two-storey s. iki katlı
two-fold s. iki katlı
two-edged s. iki yüzü keskin
two-bit s. değersiz
two-legged s. iki ayaklı
two-layered s. iki katlı
two-way s. iki yollu
two-channel s. iki kanallı
two-dimensional s. iki boyutlu
two-edged s. iki etkili
two-stage s. iki kademeli
two-by-four s. dört birim genişliğinde
two-children s. iki çocuklu
two-sided s. çift taraflı
two-sided s. çatal
two-handed s. iki elli
two-piece s. iki parçalı
two-fold s. 2 katlı
two-door s. iki kapılı
two-way s. çift yönlü
two-sided s. çift yüzlü
one or two of s. -in bir iki tanesi
two-edged s. iki anlamlı
two-dimensional s. ikiboyutlu
two-timing s. aldatan eş
two-timing s. eşini aldatan eş
two of a kind s. aynı iki tür
two-year s. iki yıl süreli
two-year s. iki yılda bir olan
two-year s. iki yıllık
two-hour s. iki saatlik
two out of three s. üçte ikisi
two piece of s. iki adet
two pieces s. iki adet
two piece of s. iki tane
two-bedroom s. iki yatak odalı
two-fold s. iki tür
two-tier s. iki katlı
two-tier s. iki kademeli
two pairs s. iki çift
two-a-penny s. üç kuruşluk
two-a-penny s. değersiz
two-gendered s. iki cinsiyetli
two-sexed s. iki cinsiyetli
two-month s. iki aylık
two-month s. 2 aylık
two-person s. 2 kişilik
two-pronged s. iki çatallı/yönlü
two side slit s. iki yandan yırtmaçlı
two-career s. iki kariyerli
two-year old s. iki yaşında
thirty-two s. otuz iki adet
two-tier s. çifte standartlı
twenty-two s. yirmi iki tane olan
two-a-day s. günde iki kere olan
two-a-day s. günde iki defa yapılan
two-a-day s. günde iki kez olan
two-by-twice s. küçük
two-by-twice s. dar
two-by-twice s. daraşmalık
two-dimensional s. yüzeysel
two-faced s. kafa karıştıran
two-faced s. bulanık
two-faced s. belirsiz
two-fisted s. iki elle tutulan
two-fisted s. iki elle kullanılan
two-fisted s. iki elle yapılan
two-foot s. 60 santimetre uzunluğunda
two-forked s. iki parçaya ayrılmış
two-forked s. çatal şeklinde
two-hand s. iki elle kullanım için tasarlanmış
two-hand s. çift el gerektiren
two-part s. çift taraflı
two-part s. iki kısımlı
two-part s. çift yönlü
two-way s. karşılıklı
two-way s. mütekabiliyete dayalı
two-way s. her iki tarafı da bağlayan
two-double s. iki kat
two-double s. çift
two-double s. iki büklüm
two-footed s. iki ayakla yapılan
two-man s. iki kişiden oluşan
two-man s. iki kişi tarafından yapılan
two-man s. iki kişi tarafından üretilen
two-man s. iki kişilik
two-man s. iki kişi tarafından yönetilen
two-man s. iki kişi tarafından kontrol edilen
two-minded s. bir şeye karşı tutarsız iki farklı tutum sergileyen
two-star s. orta kalite
two-three s. birkaç
two-three s. bir miktar
two-three s. iki üç
two-tone s. iki renkten oluşan
two-tone s. çift renkli
two-toned s. iki renkten oluşan
two-toned s. çift renkli
one-two s. verkaç yapan
one-two s. verkaçı andıran
one-two s. önemli ve temel bir şeyin veya kimsenin, peşinden gelen başka bir tanesiyle kombininden oluşan
forty-two s. kırk ikiye denk gelen
forty-two s. kırk ikilik
sixty-two s. altmış ikiye denk gelen
sixty-two s. altmış ikilik
two times zf. iki katı
in two shakes zf. bir çırpıda
in two ticks zf. hemen
in two zf. iki kısma
two times more zf. iki katı
for more than two thousand years zf. iki bin yıldan daha fazla bir süredir
in two shakes zf. çok çabuk ve kolaylıkla
in under two months zf. iki aydan az bir zamanda
two each zf. ikişer
two times zf. iki misli
in two shakes zf. hemen
two at a time zf. ikişer
two by two zf. ikişer ikişer
for two weeks to come zf. gelecek iki hafta içinde
in two minutes flat zf. tam iki dakikada
two times zf. iki kez
every two months zf. iki ay ara ile
in a day or two zf. bir iki gün içinde
for two pins zf. en sudan bir nedenle
in two shakes zf. bir lahzada
two by two zf. çifter çifter
over the last two decades zf. son yirmi yılda
two in a row zf. ikisi bir arada
two months ago zf. iki ay önce
two weeks ago zf. iki hafta önce
two years ago zf. iki yıl önce
one or two at a time zf. birer ikişer
two times a day zf. günde iki kez
in two rows facing each other zf. iki geçeli
in two steps zf. iki adımda
two-handedly zf. iki elini de kullanabilir bir halde
between two team zf. iki takım arasında
two weeks later zf. iki hafta sonra
every two day zf. her iki günde bir
two hours ago zf. iki saat önce
every two hours zf. iki saatte bir
once every two hours zf. iki saatte bir
once in two hours zf. iki saatte bir
once every two days zf. her iki günde bir
every two days zf. iki günde bir
once in two days zf. iki günde bir
once in two days zf. her iki günde bir
once every two days zf. iki günde bir
every two days zf. her iki günde bir
two weeks later zf. 2 hafta sonra
two consecutive years zf. iki yıl arka arkaya
two years in a row zf. iki yıl arka arkaya
two years in a row zf. iki yıl üst üste
two years in a row zf. iki sene üst üste
two consecutive years zf. iki yıl üst üste
within two months from zf. -den itibaren 2 ay içinde
two years at most/maximum zf. en fazla iki yıl
for a period of two years zf. iki yıllığına
for a period of two years zf. iki yıl süre ile
in the last two years zf. son iki sene içinde
first two zf. ilk iki
two seconds ago zf. iki saniye önce
two times a week zf. haftada iki defa
two times a week zf. haftada iki kez
two times a week zf. haftada iki kere
on two occasions zf. iki defa
in two days zf. iki gün içinde
two in one zf. ikisi bir arada
two times more zf. 2 kat fazla
for two days zf. 2 gündür
two times more zf. iki kat fazla
every two weeks zf. 2 haftada bir
every two days zf. 2 günde bir
every two months zf. iki ayda bir
every two years zf. 2 yılda bir
every two months zf. 2 ayda bir
two days before the meeting zf. toplantıdan 2 gün önce
only two months ago zf. sadece iki ay önce
once in two days zf. iki günde bir
two-blocks zf. tıklım tıklım
two-fold zf. iki misli
two-fold [scottish] zf. iki büklüm
in two ways zf. iki katlı bir şekilde
the two of us zm. ikimiz
the two (of them) zm. ikisi
thirty-two zm. (bir şeylerin, birilerinin) otuz ikisi
twenty-two zm. (bir şeylerin, birilerinin) yirmi ikisi
all two [dialect] zm. her ikisi
forty-two zm. kırk iki tanesi
forty-two zm. kırk ikisi
sixty-two zm. altmış ikisi
sixty-two zm. altmış iki tanesi
two peas in a pod expr. çok benzeşen iki birey
two peas in a pod expr. benzer iki şey
two peas in a pod expr. hık demiş burnundan düşmüş
Phrasals
fall between (two things) f. (bir şeyle başka bir şey/iki şey) arasına düşmek