up to (something) - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

up to (something)



"up to (something)" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 15 sonuç

İngilizce Türkçe
Colloquial
up to (something) expr. (belli bir standardı/beklentiyi) karşılayan
up to (something) expr. (belli bir standarda/beklentiye) ulaşan
up to (something) expr. (bir şeyi) yapabilen
up to (something) expr. (bir şey) yapmak isteyen
up to (something) expr. (bir iş) çeviren
up to (something) expr. (bir dolap) çeviren
up to (something) expr. haylazlık/sinsilik peşinde olan
up to (something) expr. (bi eşey) peşinde
up to (something) expr. (belli bir noktaya/seviyeye) ulaşmış
up to (something) expr. (belli bir noktaya/seviyeye) kadar gelmiş
up to (something) expr. en fazla (bir şey)
up to (something) expr. maksimum (bir şey)
up to (something) expr. (bir şey) yapan
up to (something) expr. (bir şeyle) uğraşan
up to (something) expr. (bir şeyle) meşgul olan

"up to (something)" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
General
be in something up to one's eyes f. yasadışı bir işin içinde olmak
give up something to somebody f. helal etmek
be in something up to one's eyes f. bir işe fena halde bulaşmış olmak
make something up to someone f. telafi etmek
keep something up to date f. modernleştirmek
keep something up to date f. güncelleştirmek
keep something up to date f. çağdaşlaştırmak
fly up to something f. (haritada/rakım olarak) daha yüksek bir yere uçmak
bend over to pick something up f. bir şeyi almak için yere eğilmek
Phrasals
end up (as)( something ) to become something f. sonunda (bir şey) olmak/yapmak
chalk something up (to something) f. tecrübesizliklerine, hastalığına vs. saymak
chalk something up (to something) f. tecrübesizliklerine, hastalığına vs. vermek
chalk something up (to something) f. tecrübesizliklerine, hastalığına vs. yormak
chalk something up (to something) f. tecrübesizliklerine, hastalığına vs. atfetmek
charge (something) (up) to (something) f. belli bir hesaptan veya kredi kartından ödemek/harcamak
charge (something) (up) to (something) f. bir ödemeyi şirketin vs. hesabına yazmak
charge (something) (up) to (something) f. bir ödemeyi belli bir hesaba yazmak
charge something up to someone or something f. belli bir hesaptan veya kredi kartından ödemek/harcamak
charge something up to someone or something f. bir ödemeyi şirketin vs. hesabına yazmak
charge something up to someone or something f. bir ödemeyi belli bir hesaba yazmak
chalk something up to something f. bir şeyin nedenini başka bir şeye bağlamak
hold someone up to something f. birini bir yere (pencereye vb) kaldırmak
see someone up to something f. birini yukarıya kadar geçirmek
reach something up to someone f. birine bir şeyi uzatmak/vermek
render something up to someone f. bir şeyi birine vermek
permit someone up to something f. bir yere çıkmasına izin vermek
pull something up to something f. bir şeyin yanına bir şeyi çekmek
hitch someone up to something f. birini bir yere/şeye bağlamak
see someone up to something f. birine yukarıya kadar eşilik etmek
work oneself up to something f. cesaretli bir şekilde/cesaretini toplayarak bir şeye hazırlanmak
trade up (to something) f. daha pahalısıyla/büyüğüyle takas etmek
train up to something f. idman yapmak
match up to something f. karşılık gelmek/uymak
build up to something f. yavaş yavaş bir şeye hazırlanmak
lead up to something f. (bir yere) açılmak
pull up to something f. (arabayla) bir şeyin yakınında durmak
nuzzle up to someone or something f. (özellikle bir hayvan için kullanılır) sırnaşarak burnunu vb sürtmek
slope up (to something) f. yukarı doğru uzanmak
lead up to something f. (yol) bir yere/şeye gitmek
count up to something f. belli bir sayıya kadar saymak
count up to something f. belli bir tutara ulaşmak
count up to something f. toplamda belli bir meblağ olmak
count up to something f. belli bir meblağa denk gelmek
face up (to someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) yüzleşmek
face up (to someone or something) f. (birinin/bir şeyin) karşısına çıkmak
face up (to someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) yüz yüze gelmek
go up to (something) f. (belli bir tarihe/zamana) kadar gitmek
go up to (something) f. (belli bir tarihe/zamana kadar) uzamak
go up to (something) f. (belli bir tarihe/zamana) kadar ilerlemek
go up to (something) f. (belli bir tarihe/zamana) kadar devam etmek
hold up to (something) f. incelemeyi/denetlemeyi (sorunsuz) geçmek
hold up to (something) f. bir zorluk karşısında direnmek/tutunmak
hop up to (someone or something) f. sıçrayarak/sekerek (birine veya bir şeye) ulaşmak
hop up to (someone or something) f. sıçrayarak/sekerek (birine veya bir şeye) gelmek
take up to (someone, something, or some place) f. yukarıdaki (birine/bir şeye/bir yere) taşımak
take up to (someone, something, or some place) f. yukarıdaki (birine/bir şeye/bir yere) çıkarmak
take up to (someone, something, or some place) f. yukarıdaki (birine/bir şeye/bir yere) bırakmak
take up to (someone, something, or some place) f. yukarıdaki (birine/bir şeye/bir yere) götürmek
take up to (someone, something, or some place) f. birine yukarıdaki (birine/bir şeye/bir yere) kadar eşlik etmek
take up to (someone, something, or some place) f. birine yukarıdaki (birine/bir şeye/bir yere) kadar yolu göstermek
take up to (someone, something, or some place) f. birine yukarıdaki (birine/bir şeye/bir yere) kadar rehberlik etmek
take something up to someone f. bir şeyi yukarıdaki birine götürmek
take something up to someone f. bir şeyi yukarıdaki birine bırakmak
take something up to someone f. bir şeyi yukarıdaki birine iletmek
warm up to someone or something f. birine/bir şeye ısınmak
warm up to someone or something f. birini/bir şeyi sevmeye başlamak
warm up to someone or something f. birine/bir şeye alışmaya başlamak
belly up to (something) f. (bir şeye) doğru yürümek
belly up to (something) f. (bir şeye) yaklaşmak
belly up to (something) f. (bir şeye) doğru ilerlemek
belly up to (something) f. (bir şeye) yanaşmak
belly up (to something) f. (bir şeye) yanaşmak
jump up to (something) f. (bir şeye) atlamak
jump up to (something) f. (bir şeyin) üstüne sıçramak
jump up to (something) f. (bir şeyin) üstüne zıplamak
offer something up (to someone or something) f. (birine/bir şeye) bir şey sunmak
offer something up (to someone or something) f. (birine/bir şeye) bir şey vermek
offer something up (to someone or something) f. (birine/bir şeye) teşekkürlerini, şükranlarını, minnetini sunmak
offer something up (to someone or something) f. (birine/bir şeye) bir şey takdim etmek
nuzzle up (to someone or something) f. (birine/bir şeye) sokulmak
nuzzle up (to someone or something) f. (birine/bir şeye) sarılmak
nuzzle up (to someone or something) f. (birinin/bir şeyin) yanına kıvrılmak
nuzzle up (to someone or something) f. (birinin/bir şeyin) yanına sokulmak
nuzzle up (to someone or something) f. (birine/bir şeye) sarılıp yatmak
breeze up to (someone or something) f. hızla (birinin/bir şeyin) yanına gelmek/gitmek
breeze up to (someone or something) f. kendinden emin bir şekilde (birinin/bir şeyin) karşısına çıkmak/yanına gitmek
breeze up to (someone or something) f. rahat bir şekilde (birinin/bir şeyin) yanına gitmek/gelmek
breeze up to (someone or something) f. elini kolunu sallayarak (birinin/bir şeyin) yanına gitmek/gelmek
stack up to someone or something f. benzer (biriyle/bir şeyle) kıyaslandığında yeterince iyi olmak
stack up to someone or something f. benzer (biriyle/bir şeyle) mukayese edildiğinde onun kadar iyi olmak/ona yetişmek
stack up to someone or something f. (birine/bir şeye) benzer olmak
stack up to someone or something f. (biri/bir şey) kadar iyi olmak
stack up to someone or something f. (biri/bir şey) kadar saygıdeğer/değerli olmak
put (something) up to (someone or something) f. (bir şeyi birine/bir şeye) tartışılması, değerlendirilmesi, karar verilmesi için sunmak
put (something) up to (someone or something) f. (bir şeyi birine/bir şeye) tartışılması, değerlendirilmesi, karar verilmesi için açmak
put (something) up to (someone or something) f. (bir şeyi birine/bir şeye) tartışılması, değerlendirilmesi, karar verilmesi için taşımak
put (something) up to (something) f. (bir şeyi bir şeye) açmak
put (something) up to (something) f. (bir şeyi) bir karar verme işlemine/sürecine açmak
act up to (something) f. (bir şey) seviyesinde hareket etmek
act up to (something) f. söz verilen seviyede/şekilde hareket etmek
act up to (something) f. (bir şeye) uygun hareket etmek
act up to (something) f. söz verilenleri yerine getirecek/karşılayacak şekilde hareket etmek
act up to (something) f. beklenen şekilde hareket etmek
act up to (something) f. (bir şeye) uygun hareket etmek
add up to (something) f. (bir şeyin) miktarına varmak
add up to (something) f. (bir şey) kadar olmak
add up to (something) f. (bir şey) kadar etmek
add up to (something) f. (bir şey) kadar tutmak
add up to (something) f. (bir şeyle) tutmak
add up to (something) f. (bir şeyle) denk olmak/gelmek
add up to (something) f. (bir şeye) uygun olmak
add up to (something) f. (bir şeyle) eşit olmak
run up (to someone or something) f. (birine/bir şeye) koşmak
run up (to someone or something) f. (birinin/bir şeyin) yanına koşmak
run up (to someone or something) f. (birine/bir şeye) kadar koşmak
back up (to something) f. (söylenen bir şeye) geri dönmek
back up (to something) f. (bir şeye) geri sarmak
back (someone or something) up to (something) f. (bir şeye) yaslanmak
back (someone or something) up to (something) f. (bir şeye) dayanmak
back (someone or something) up to (something) f. arkası (bir şeyle) bitişik olmak
back (someone or something) up to (something) f. arkası (bir şeye) bakmak
back (someone or something) up to (something) f. arka tarafta (bir şeye) sınırı olmak
back (someone or something) up to (something) f. (birini/bir şeyi bir şeye) itmek
back (someone or something) up to (something) f. (birini/bir şeyi bir şeye) doğru hareket ettirmek
back (someone or something) up to (something) f. (birini/bir şeyi bir şeye) doğru geri sürmek
back someone or something up to someone or something f. birini/bir şeyi birine/bir şeye itmek
back someone or something up to someone or something f. birini/bir şeyi birine/bir şeye doğru hareket ettirmek
back someone or something up to someone or something f. birini/bir şeyi geri birine/bir şeye doğru sürmek
beam someone or something up (to some place) f. birini/bir şeyi (bir yere) ışınlamak
beam someone or something up (to some place) f. (birini/bir şeyi) bir yere götürmek/taşımak/nakletmek
belly up (to something) f. bara yaklaşmak
belly up (to something) f. bara dayanmak
belly up (to something) f. bara yanaşmak
bring someone or something up to something f. birini/bir şeyi bir şeye yükseltmek
bring someone or something up to something f. birini/bir şeyi bir seviyeye getirmek
build up to (something) f. (bir şeye) yavaş yavaş ulaşmak
build up to (something) f. (bir şeye) aşama aşama ilerlemek
build up to (something) f. giderek (bir noktaya) doğru gelişmek
build up to (something) f. giderek (bir noktaya) doğru tırmanmak
build up to (something) f. giderek büyüyüp (bir şey) haline gelmek
build up to (something) f. gitgide gelişip (bir şey) halini almak
build up to (something) f. giderek büyüyüp (bir şey) halini almak
build up to (something) f. çığ gibi büyüyüp (bir şeye) dönüşmek
build up to something f. bir şeyin yolunu yapmak
build up to something f. bir şeye zemin hazırlamak
build up to something f. sözü bir şeye getirmeye çalışmak
build up to something f. bir şey demeye çalışmak
build up to something f. (bir durum) bir şeye doğru ilerlemek
build up to something f. (bir durum) bir şeye doğru gelişmek
catch up to (something or someone) f. (birini/bir şeyi) yakalamak
catch up to (something or someone) f. (birine/bir şeye) yetişmek
catch up to (something or someone) f. (biriyle/bir şeyle) arayı kapatmak
charge (something) (up) to (one) f. (bir şeyi birine) ödetmek
charge (something) (up) to (one) f. (bir şeyi birine) faturalandırmak
charge (something) (up) to (one) f. (bir şeyi birinin) hesabından almak
charge (something) (up) to (one) f. (bir şeyi birinin) hesabına yazmak/yazdırmak
connect someone or something (up) to someone or something f. birini/bir şeyi birine/bir şeye bağlamak
connect someone or something (up) to someone or something f. biriyle/bir şeyle biri/bir şey arasında bağlantı kurmak
connect someone or something (up) to someone or something f. biriyle/bir şeyle biri/bir şey arasında irtibat kurmak
connect someone or something (up) to someone or something f. birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle bağdaştırmak
connect someone or something (up) to someone or something f. biriyle/bir şeyle biri/bir şey arasında bağ kurmak
connect someone or something (up) to someone or something f. bir suçla biri arasında/bir suçluyla bir olay arasında bağlantı kurmak
connect someone or something (up) to someone or something f. bir olayı bir suçluya/bir suçu birine bağlamak
connect someone or something (up) to someone or something f. bir suçla biri arasında/bir suçluyla bir olay arasında bağlantı olduğunu iddia etmek
connect (up) to something f. bir şeye bağlanmak
connect (up) to something f. elektriğe bağlamak
connect (up) to something f. internete, şebekeye bağlanmak
connect (up) to (someone or something) f. (birine/bir şeye) bağlamak
connect (up) to (something) f. (bir şeye) karışmak
connect (up) to (something) f. (bir şeyle) alakası/bağlantısı olmak
connect (up) to (something) f. (bir şeye) bağlanmak
connect (up) to (something) f. (internete) bağlanmak
cozy up (to someone or something) f. (birine/bir şeye) sokulmak
cozy up (to someone or something) f. (birine/bir şeye) doğru kıvrılıp yatmak
cozy up (to someone or something) f. (birine/bir şeye) samimi davranmak
cozy up (to someone or something) f. fayda sağlamak amacıyla (birine/bir şeye) yakınlık göstermek
cozy up (to someone or something) f. (birine/bir şeye) yaranmaya çalışmak
cozy up (to someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) sıkı fıkı olmaya çalışmak
curl up to something f. kıvrılmak
curl up to something f. bükülmek
curl up to something f. dolanmak
curl up to something f. kıvrılıp yatmak
deliver something up to someone f. bir şeyi birine ulaştırmak
deliver something up to someone f. bir şeyi birine teslim etmek
deliver something up to someone f. bir şeyi birine vermek
deliver (something) up to (one) f. (bir şeyi birine) ulaştırmak
deliver (something) up to (one) f. (bir şeyi birine) teslim etmek
deliver (something) up to (one) f. (bir şeyi birine) vermek
feel up to (something) f. kendini (bir şey) yapacak kadar güçlü, enerjik hissetmek
feel up to (something) f. kendini (bir şeyi) yapabilecek gibi hissetmek
feel up to (something) f. (bir şey) yapacak gücü, enerjiyi kendinde bulmak
get up to (something) f. (bir şeye) kadar çıkmak
get up to (something) f. (bir şeye) kadar tırmanmak
get up to (something) f. (bir şeye) kadar gelmek
get up to (something) f. (bir şeye) kadar ilerlemek
get up to (something) f. (bir şey) yapmak
get up to (something) f. (bir şeye) ulaşmak
get up to (something) f. (bir seviyeye) gelmek
get up to (something) f. (bir şeye) ulaştırmak
get up to (something) f. (bir seviyeye) getirmek
give someone or something up (to someone) f. birini/bir şeyi (birine) teslim etmek
give someone or something up (to someone) f. birini/bir şeyi (birine) bırakmak
go up to someone or something f. birine/bir şeye yaklaşmak
go up to someone or something f. birine/bir şeye doğru gitmek/yaklaşmak
heat something up (to something) f. bir şeyi (bir seviyeye) kadar ısıtmak
heat something up (to something) f. bir şeyin ısısını (bir seviyeye) kadar getirmek/yükseltmek
hold up to (something) f. (bir şeyin) hizasına/seviyesine kaldırmak
link (someone or something) up to (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında bağlantı kurmak
link (someone or something) up to (someone or something) f. (birini/bir şeyi birine/bir şeye) bağlamak
live up to (something) f. (beklendiği/umulduğu/tahmin edildiği) gibi olmak
live up to (something) f. (beklentiyi) karşılamak
live up to (something) f. (beklenen/umulan/tahmin edilen) kadar olmak
live up to (something) f. (sözünü) tutmak
live up to (something) f. (verdiği sözü, üstüne düşeni) yerine getirmek
match up to (someone or something) f. (birine/bir şeye) karşılık gelmek/uymak
match up to (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) seviyesine erişmek
match up to (someone or something) f. (birine/bir şeye) eşit/denk olmak
match up to (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) seviyesinde olmak
match up to (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) dengi olmak
match up to (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) benzer özelliklere sahip olmak
match up to (someone or something) f. (biri/bir şey) kadar iyi olmak
measure up (to someone or something) f. (birinin/bir şeyin) beklentisini karşılamak
measure up (to someone or something) f. (birinin/bir şeyin) isteklerini karşılamak
measure up (to someone or something) f. (birinin/bir şeyin) beklediği standartta/seviyede olmak
measure up (to someone or something) f. (birinin/bir şeyin) beklediği/istediği düzeyde olmak
measure up (to someone or something) f. (birinin/bir şeyin) istediği niteliklere uygun olmak
measure up (to someone or something) f. (birinin/bir şeyin) istediği kriterleri karşılamak
measure up (to someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) aynı seviyede/düzeyde olmak
measure up (to someone or something) f. (birine/bir şeye) denk olmak
measure up (to someone or something) f. (biri/bir şey) kadar iyi olmak
nestle (up) to (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) yanına sokulmak/kıvrılmak
nestle (up) to (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) yanına kıvrılıp yatmak
own up (to something) f. (bir şeyi) itiraf etmek
own up (to something) f. (bir şeyi) kabul etmek
own up (to something) f. (bir şeyi) üstlenmek
permit up to (something) f. (bir şeye) çıkmasına izin vermek
permit up to (something) f. (bir şeye) tırmanmasına izin vermek
permit up to (something) f. (belli bir sayıya/miktara) kadar izin vermek
permit up to (something) f. (belli bir sayıyla/miktarla) sınırlamak
permit up to (something) f. (belli bir sayıdan/miktardan yukarısına) izin vermemek
pull up to (someone or something) f. (birine/bir şeye) çekmek
pull up to (someone or something) f. (birine/bir şeye) doğru çekmek
pull up to (someone or something) f. (birine/bir şeye) yanaşmak
pull up to (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) yanına çekmek
pull up to (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) yanına yanaşmak
put (one) up to (something) f. (birine bir şey) için gaz vermek
put (one) up to (something) f. (birini bir şey) için gaza getirmek
put (one) up to (something) f. (birini bir şeye) teşvik etmek
put (one) up to (something) f. (birini bir şey) yapmaya itmek/zorlamak
race up to (someone or something) f. (birine/bir şeye) doğru koşmak
race up to (someone or something) f. aceleyle (birine/bir şeye) gitmek
reach up to (someone or something) f. yukarıdaki (birine/bir şeye) doğru uzanmak
reach up to (someone or something) f. bir şeyi yukarıdaki (birine/bir şeye) doğru uzatmak
run up to (someone, something, or some place) f. (birine/bir şeye/bir yere) kadar koşmak
run up to (someone, something, or some place) f. hızla (birine/bir şeye/bir yere) kadar gitmek
run up to (someone, something, or some place) f. hızla (birine/bir şeye/bir yere) koşmak/gitmek
run up to (someone, something, or some place) f. (birinin/bir şeyin/bir yerin) yanına/önüne koşmak
run up to (someone, something, or some place) f. (birinin/bir şeyin/bir yerin) yanına/önüne gidivermek
rush up (to someone or something) f. aceleyle (birinin/bir şeyin) yanına gitmek
rush up (to someone or something) f. (birinin/bir şeyin) yanına koşmak
rush up (to someone or something) f. hızla (birine/bir şeye) kadar gelmek/ulaşmak
rush up (to someone or something) f. hızla gelip (birine/bir şeye) dayanmak
sneak up to (someone or something) f. (birine/bir şeye) gizlice/sinsice yaklaşmak
stand up to (someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı koymak
stand up to (someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı gelmek
stand up to (someone or something) f. (birine/bir şeye) kafa tutmak
stand up to (someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı çıkmak
stand up to (someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı direnmek
step up to (someone or something) f. (birine/bir şeye) yaklaşmak
step up to (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) dibine girmek
step up to (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) yanına/yakınına gitmek
step up to (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) tam önüne gitmek/geçmek
throw up to (someone or something) f. yukarıdaki (birine/bir şeye) doğru atmak/fırlatmak
throw up to (something) f. yüksekte (bir şeye/yere) atmak/fırlatmak
train up to (something) f. (bir şeye) hazırlanmak
train up to (something) f. (bir şey) için hazırlık yapmak
train up to (something) f. (bir şey) için idman yapmak
train up to (something) f. (belli bir seviyede) hazırlanmak
train up to (something) f. çalışıp (belli bir seviyeye) gelmek
train up to (something) f. (belli bir sıklıkta) egzersiz yapmak
train up to (something) f. (belli bir süreye kadar) egzersiz/idman yapmak
train up to (something) f. (bir şeye) hazırlamak
train up to (something) f. (bir şeye) çalıştırmak
train up to (something) f. (bir şey) için eğitmek
wake (up) to (something) f. (bir şeye) uyanmak
wake (up) to (something) f. (bir şey) yüzünden uyanmak
wake (up) to (something) f. (bir şey) nedeniyle uyanmak
wake (up) to (something) f. (bir şeyden) dolayı uyanmak
wake (up) to (something) f. uyanıp (bir şeyle) karşılaşmak
wake (up) to (something) f. (bir şeyi) fark etmek
wake (up) to (something) f. (bir şeye) ayılmak
wake (up) to (something) f. uyanıp (bir şeyin) farkına varmak
wake up to (something) f. (bir şeye) uyanmak/ayılmak
wake up to (something) f. (bir şeyin) farkına varmak
waltz up (to someone or something) f. kendinden emin bir şekilde (birine/bir şeye) yaklaşmak/yürümek/gelmek/gitmek
waltz up (to someone or something) f. yüzsüz bir şekilde (birinin/bir şeyin) yanına gelmek/gitmek
waltz up (to someone or something) f. utanmadan (birinin/bir şeyin) yanına gelmek/gitmek
wise up to (someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı ayık olmak
wise up to (someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı gözünü açmak
wise up to (someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı uyanık olmak
wise up to (someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak
wise up to (someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı ayık olmasını sağlamak
wise up to (someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı (birinin) gözünü açmak
wise up to (someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı uyanık olmasını sağlamak/uyandırmak
wise up to (someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı dikkatli olmasını sağlamak
work up to (something) f. yavaş yavaş (bir şeye) ulaşmak
work up to (something) f. aşama aşama (bir şeye) doğru ilerlemek
work up to (something) f. giderek (bir şeye) doğru gelişmek
work up to (something) f. giderek (bir şeye) doğru tırmanmak
work up to (something) f. (bir şeyin) yolunu yapmak
work up to (something) f. (bir şeye) zemin hazırlamak
work up to (something) f. sözü (bir şeye) getirmeye çalışmak
work up to (something) f. çalışarak (bir şey) haline getirmek
work up to (something) f. çalışarak bir noktaya gelmek/ulaşmak
work up to (something) f. çalışarak bir sonuca varmak
Phrases
the run-up to something expr. önemli bir olayın arifesi
the run-up to something expr. önemli bir olayın arifesinde
the run-up to something expr. önemli bir olayın öncesi
the run-up to something expr. önemli bir olayın öncesinde
Colloquial
be cracked up to be something f. olduğu anlaşılmak
be up to (something) f. (bir şey) yapmak
be up to (something) f. (bir iş) üstünde olmak
be up to (something) f. (bir şeyle) uğraşmak
be up to (something) f. (bir şeyle) meşgul olmak
be up to (something) f. (bir şeyler/işler) çevirmek
be up to (something) f. muzırlık peşinde olmak
be up to (something) f. (bir dolap) çevirmek
be up to (something) f. (bir şeye) istekli olmak
be up to (something) f. (bir şeye) gönüllü olmak
be up to (something) f. (bir şeyi) yapabilecek olmak
be up to something f. bir dümen çevirmek
be up to something f. bir işler çevirmek
I've had it (up to here) (with someone or something) expr. (biri/bir şey) burama kadar getirdi
I've had it (up to here) (with someone or something) expr. (biri/bir şey) illallah ettirdi
I've had it (up to here) (with someone or something) expr. (biri/bir şey) burama kadar geldi
I've had it (up to here) (with someone or something) expr. (birinden/bir şeyden) illallah ettim/dedim
I've had it (up to here) (with someone or something) expr. (biri/bir şey) yetti artık
I've had it (up to here) (with someone or something) expr. (birinden/bir şeyden) gına geldi
up to (doing something) expr. bir işin altından kalkabilecek durumda
up to (doing something) expr. (bir şeyi yapabilecek) durumda
up to (doing something) expr. bir işi becerebilecek halde
up to (doing something) expr. bir şeyi yapabilecek yeterlilikte/kabiliyette/yetkinlikte
Idioms
be up to chin in (something) f. boğazına/gırtlağına kadar batmak
be up to chin in (something) f. boğazına/gırtlağına kadar gömülmek
be up to chin in (something) f. boğazına/gırtlağına kadar batmış/gömülmüş durumda olmak
be up to one's chin in (something) f. boğazına/gırtlağına kadar batmak
be up to one's chin in (something) f. boğazına/gırtlağına kadar gömülmek
be up to one's chin in (something) f. boğazına/gırtlağına kadar batmış/gömülmüş durumda olmak
be up to ears in (something) f. boğazına/gırtlağına kadar batmak
be up to ears in (something) f. boğazına/gırtlağına kadar gömülmek
be up to ears in (something) f. boğazına/gırtlağına kadar batmış/gömülmüş durumda olmak
be up to one's ears in (something) f. boğazına/gırtlağına kadar batmak
be up to one's ears in (something) f. boğazına/gırtlağına kadar gömülmek
be up to one's ears in (something) f. boğazına/gırtlağına kadar batmış/gömülmüş durumda olmak
be up to your ears in something f. çok meşgul/işi olmak
be up to your ears in something f. başını kaşıyacak/kaşımaya vakti olmamak
be up to your ears in something f. işten başını kaldıramamak
be up to your ears in something f. bir dünya işle uğraşmak
be up to your ears in something f. işlerle sıkışık durumda olmak
be up to your ears in something f. boğazına/gırtlağına kadar işlere gömülmüş/batmış durumda olmak
bring (something) up to code [us] f. (bir şeyi/binayı) kanunlara/tüzüğe uygun hale getirmek
bring (something) up to code [us] f. (bir şeyi/binayı) kanunlara/tüzüğe uyacak şekilde değiştirmek
bring (something) up to code [us] f. (bir şeyi/binayı) kanunlara/tüzüğe uyacak şekilde geliştirmek
bring (something) up to code [us] f. (bir şeye/binaya) kanunlara/tüzüğe uyacak şekilde tadilat yaptırmak
bring something up to code [us] f. (bir şeyi/binayı) kanunlara/tüzüğe uygun hale getirmek
bring something up to code [us] f. (bir şeyi/binayı) kanunlara/tüzüğe uyacak şekilde değiştirmek
bring something up to code [us] f. (bir şeyi/binayı) kanunlara/tüzüğe uyacak şekilde geliştirmek
bring something up to code [us] f. (bir şeye/binaya) kanunlara/tüzüğe uyacak şekilde tadilat yaptırmak
be up to (one's) chin in (something) f. (bir şeye) boğazına kadar batmak
be up to (one's) chin in (something) f. … arasında kaybolmak
be up to (one's) chin in (something) f. (bir şeye) gömülmek
bring something up to code f. (eski bina, ev) yönetmeliklere uygun hale getirmek
be up to something f. bir iş/şey peşinde olmak
be up to doing something f. bir şeyi yapabilecek yeterlilikte/kabiliyette/yetkinlikte olmak
be up to doing something f. bir işin altından kalkabilecek durumda olmak
be up to doing something f. bir işi becerebilecek halde olmak
hand something up to someone f. bir şeyi daha üst pozisyondaki/mevkideki birine iletmek
be up to here with something f. bir şeyden gına gelmek
get up to here with something f. bir şeyden gına gelmek
chalk something up to experience f. deneyime vermek
be up to something f. dolap çevirmek
chalk something up to experience f. denemiş olmak
put someone up to something f. gaza getirmek
fess up to something f. hatasını kabul etmek/itiraf etmek
all dressed up with nowhere to go completely ready for something f. hazır şekilde ortada kalmak
open up to something f. kabullenmek
open up to something f. sıcak bakmak
get enough courage up (to do something) f. (bir şeyi yapmak için) cesaretini toplamak
get enough spunk up (to do something) f. (birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak
get enough guts up (to do something) f. (bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak
get the pluck up (to do something) f. (bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak
be up to one's eyeballs in something f. (yoğunluktan vb) bir şeye gömülmüş olmak
get enough nerve up (to do something) f. (bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak
be up to one' ears in something f. (yoğunluktan vb) bir şeye gömülmüş olmak
get enough guts up (to do something) f. (bir şeyi yapmak için) cesaretini toplamak
be up to your chin in something f. (bir şeye) gırtlağına kadar batmış olmak
get the pluck up (to do something) f. (birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak
open up to something f. (bir fikre) ısınmak
get the spunk up (to do something) f. (bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak
be up to one' ears in something f. (bir şeye) gırtlağına kadar batmış olmak
get enough nerve up (to do something) f. (birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak
get the nerve up (to do something) f. (bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak
get enough guts up (to do something) f. (birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak
get the courage up (to do something) f. (birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak
get the nerve up (to do something) f. (birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak
get the spunk up (to do something) f. (bir şeyi yapmak için) cesaretini toplamak
get the pluck up (to do something) f. (bir şeyi yapmak için) cesaretini toplamak
get enough nerve up (to do something) f. (bir şeyi yapmak için) cesaretini toplamak
get enough courage up (to do something) f. (bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak
get the guts up (to do something) f. (bir şeyi yapmak için) cesaretini toplamak
get the guts up (to do something) f. (birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak
get the spunk up (to do something) f. (birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak
get the guts up (to do something) f. (bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak
get the courage up (to do something) f. (bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak
get enough pluck up (to do something) f. (bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak
get the courage up (to do something) f. (bir şeyi yapmak için) cesaretini toplamak
get enough spunk up (to do something) f. (bir şeyi yapmak için) cesaretini toplamak
round up to something f. (en yakın tam sayıya) yuvarlamak
be up to your chin in something f. (yoğunluktan vb) bir şeye gömülmüş olmak
get enough courage up (to do something) f. (birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak
get enough pluck up (to do something) f. (birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak
be up to your eyes in something f. (yoğunluktan vb) bir şeye gömülmüş olmak
be up to your eyes in something f. (bir şeye) gırtlağına kadar batmış olmak
get enough pluck up (to do something) f. (bir şeyi yapmak için) cesaretini toplamak
get enough spunk up (to do something) f. (bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak
get the nerve up (to do something) f. (bir şeyi yapmak için) cesaretini toplamak
be up to one's eyeballs in something f. (bir şeye) gırtlağına kadar batmış olmak
pluck/screw/summon up (your/the) courage (to do something) f. (bir şeyi yapmak için) yeterli cesareti toplamak
pluck/screw/summon up (your/the) courage (to do something) f. kendine yeterli cesareti bulmak
pluck/screw/summon up (your/the) courage (to do something) f. cesaretini toplamak
pluck/screw/summon up (your/the) courage (to do something) f. gözünü karartmak
pluck/screw/summon up (your/the) courage (to do something) f. (bir şeyi yapacak) yürekliliği göstermek
summon up the courage to (do something) f. (bir şey yapmak) için cesaretini toplamak
summon up the courage to (do something) f. (bir şeyi yapacak) cesareti bulmak
draw (oneself) up (to something) f. tamamen dik durmak
draw (oneself) up (to something) f. dik durmak
draw (oneself) up (to something) f. dimdik durmak
end up (as) (something ) to become something f. önünde sonunda (bir şey) olmak
end up (as) (something ) to become something f. sonu (bir şey) olarak bitmek
be up to (one's) chin in (something) f. boğazına/gırtlağına kadar (bir şeyin) içinde olmak/kalmak
be up to (one's) chin in (something) f. çok fazla (bir şeyi) olmak
be up to (one's) chin in (something) f. (bir şeyin) içinde boğulmak
be up to (one's) chin in (something) f. (bir şeyden) başını kaldıramamak
be up to your ears in something f. boğazına/gırtlağına kadar bir şeyin içinde olmak/kalmak
be up to your ears in something f. çok fazla bir şeyi olmak
be up to your ears in something f. ilgilenecek çok fazla şeyi olmak
be up to your ears in something f. bir şeyin içinde boğulmak
be up to (one's) eyes in (something) f. (bir şeylerin) içinde/arasında kaybolmak
be up to (one's) eyes in (something) f. (bir şeylerin) içinde boğulmak
be up to (one's) eyes in (something) f. (bir şeylerin) içine gömülmek
be up to (one's) eyes in (something) f. (bir şeylerin) altında ezilmek
be up to (one's) eyes in (something) f. (bir şeyler) boyunu/başını aşmak
be up to (one's) eyes in (something) f. çok fazla (bir şeyi) olmak
be up to (one's) eyes in (something) f. (bir şeyden) başını kaldıramamak
be up to (one's) eyes in (something) f. gırtlağına kadar (bir şeye) batmak/(bir şeyin) içinde olmak
be up to (one's) neck in (something) f. boğazına/gırtlağına kadar (bir şeye) gömülmek
be up to (one's) neck in (something) f. boğazına/gırtlağına kadar (bir şeye) batmak
be up to (one's) neck in (something) f. (bir şeylerin) içinde/arasında kaybolmak
be up to (one's) neck in (something) f. (bir şeylerin) içinde boğulmak
be up to (one's) neck in (something) f. (bir şeylerin) içine gömülmek
be up to (one's) neck in (something) f. (bir şeylerin) altında ezilmek
be up to (one's) neck in (something) f. (bir şeyler) boyunu/başını aşmak
be up to (one's) neck in (something) f. çok fazla (bir şeyi) olmak
be up to (one's) neck in (something) f. (bir şeyden) başını kaldıramamak
be up to your neck in something f. boğazına/gırtlağına kadar bir şeye gömülmek
be up to your neck in something f. bir şeylerin içinde/arasında kaybolmak
be up to your neck in something f. bir şeylerin içinde boğulmak
be up to your neck in something f. bir şeylerin içine gömülmek
be up to your neck in something f. bir şeylerin altında ezilmek
be up to your neck in something f. bir şeyler boyunu/başını aşmak
be up to your neck in something f. çok fazla bir şeyi olmak
be up to your neck in something f. bir şeyden başını kaldıramamak
be up to your neck in something f. boğazına/gırtlağına kadar bir şeye batmak
be up to your neck in something f. boğazına/gırtlağına kadar bir şeye bulaşmak
be in something up to your neck f. boğazına/gırtlağına kadar bir şeye gömülmek
be in something up to your neck f. bir şeylerin içinde/arasında kaybolmak
be in something up to your neck f. bir şeylerin içinde boğulmak
be in something up to your neck f. bir şeylerin içine gömülmek
be in something up to your neck f. bir şeylerin altında ezilmek
be in something up to your neck f. bir şeyler boyunu/başını aşmak
be in something up to your neck f. çok fazla bir şeyi olmak
be in something up to your neck f. bir şeyden başını kaldıramamak
be in something up to your neck f. boğazına/gırtlağına kadar bir şeye batmak
be in something up to your neck f. boğazına/gırtlağına kadar bir şeye bulaşmak
be up to your eyes in something f. bir şeylerin içinde/arasında kaybolmak
be up to your eyes in something f. bir şeylerin içinde boğulmak
be up to your eyes in something f. bir şeylerin içine gömülmek
be up to your eyes in something f. bir şeylerin altında ezilmek
be up to your eyes in something f. bir şeyler boyunu/başını aşmak
be up to your eyes in something f. çok fazla bir şeyi olmak
be up to your eyes in something f. bir şeyden başını kaldıramamak
be up to your eyes in something f. gırtlağına kadar bir şeye batmak/bir şeyin içinde olmak
be up to your eyeballs in something f. bir şeylerin içinde/arasında kaybolmak
be up to your eyeballs in something f. bir şeylerin içinde boğulmak
be up to your eyeballs in something f. bir şeylerin içine gömülmek
be up to your eyeballs in something f. bir şeylerin altında ezilmek
be up to your eyeballs in something f. bir şeyler boyunu/başını aşmak
be up to your eyeballs in something f. çok fazla bir şeyi olmak
be up to your eyeballs in something f. bir şeyden başını kaldıramamak
be up to your eyeballs in something f. gırtlağına kadar bir şeye batmak/bir şeyin içinde olmak