|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
General |
|
1 |
Genel |
be in something up to one's eyes f.
|
yasadışı bir işin içinde olmak |
|
2 |
Genel |
give up something to somebody f.
|
helal etmek |
|
3 |
Genel |
be in something up to one's eyes f.
|
bir işe fena halde bulaşmış olmak |
|
4 |
Genel |
make something up to someone f.
|
telafi etmek |
|
5 |
Genel |
keep something up to date f.
|
modernleştirmek |
|
|
6 |
Genel |
keep something up to date f.
|
güncelleştirmek |
|
7 |
Genel |
keep something up to date f.
|
çağdaşlaştırmak |
|
8 |
Genel |
fly up to something f.
|
(haritada/rakım olarak) daha yüksek bir yere uçmak |
|
9 |
Genel |
bend over to pick something up f.
|
bir şeyi almak için yere eğilmek |
|
Phrasals |
|
10 |
Öbek Fiiller |
end up (as)( something ) to become something f.
|
sonunda (bir şey) olmak/yapmak |
|
11 |
Öbek Fiiller |
chalk something up (to something) f.
|
tecrübesizliklerine, hastalığına vs. saymak |
|
12 |
Öbek Fiiller |
chalk something up (to something) f.
|
tecrübesizliklerine, hastalığına vs. vermek |
|
13 |
Öbek Fiiller |
chalk something up (to something) f.
|
tecrübesizliklerine, hastalığına vs. yormak |
|
14 |
Öbek Fiiller |
chalk something up (to something) f.
|
tecrübesizliklerine, hastalığına vs. atfetmek |
|
15 |
Öbek Fiiller |
charge (something) (up) to (something) f.
|
belli bir hesaptan veya kredi kartından ödemek/harcamak |
|
16 |
Öbek Fiiller |
charge (something) (up) to (something) f.
|
bir ödemeyi şirketin vs. hesabına yazmak |
|
17 |
Öbek Fiiller |
charge (something) (up) to (something) f.
|
bir ödemeyi belli bir hesaba yazmak |
|
18 |
Öbek Fiiller |
charge something up to someone or something f.
|
belli bir hesaptan veya kredi kartından ödemek/harcamak |
|
19 |
Öbek Fiiller |
charge something up to someone or something f.
|
bir ödemeyi şirketin vs. hesabına yazmak |
|
20 |
Öbek Fiiller |
charge something up to someone or something f.
|
bir ödemeyi belli bir hesaba yazmak |
|
21 |
Öbek Fiiller |
chalk something up to something f.
|
bir şeyin nedenini başka bir şeye bağlamak |
|
22 |
Öbek Fiiller |
hold someone up to something f.
|
birini bir yere (pencereye vb) kaldırmak |
|
23 |
Öbek Fiiller |
see someone up to something f.
|
birini yukarıya kadar geçirmek |
|
24 |
Öbek Fiiller |
reach something up to someone f.
|
birine bir şeyi uzatmak/vermek |
|
25 |
Öbek Fiiller |
render something up to someone f.
|
bir şeyi birine vermek |
|
|
26 |
Öbek Fiiller |
permit someone up to something f.
|
bir yere çıkmasına izin vermek |
|
27 |
Öbek Fiiller |
pull something up to something f.
|
bir şeyin yanına bir şeyi çekmek |
|
28 |
Öbek Fiiller |
hitch someone up to something f.
|
birini bir yere/şeye bağlamak |
|
29 |
Öbek Fiiller |
see someone up to something f.
|
birine yukarıya kadar eşilik etmek |
|
30 |
Öbek Fiiller |
work oneself up to something f.
|
cesaretli bir şekilde/cesaretini toplayarak bir şeye hazırlanmak |
|
31 |
Öbek Fiiller |
trade up (to something) f.
|
daha pahalısıyla/büyüğüyle takas etmek |
|
32 |
Öbek Fiiller |
train up to something f.
|
idman yapmak |
|
33 |
Öbek Fiiller |
match up to something f.
|
karşılık gelmek/uymak |
|
34 |
Öbek Fiiller |
build up to something f.
|
yavaş yavaş bir şeye hazırlanmak |
|
35 |
Öbek Fiiller |
lead up to something f.
|
(bir yere) açılmak |
|
36 |
Öbek Fiiller |
pull up to something f.
|
(arabayla) bir şeyin yakınında durmak |
|
37 |
Öbek Fiiller |
nuzzle up to someone or something f.
|
(özellikle bir hayvan için kullanılır) sırnaşarak burnunu vb sürtmek |
|
38 |
Öbek Fiiller |
slope up (to something) f.
|
yukarı doğru uzanmak |
|
39 |
Öbek Fiiller |
lead up to something f.
|
(yol) bir yere/şeye gitmek |
|
40 |
Öbek Fiiller |
count up to something f.
|
belli bir sayıya kadar saymak |
|
41 |
Öbek Fiiller |
count up to something f.
|
belli bir tutara ulaşmak |
|
42 |
Öbek Fiiller |
count up to something f.
|
toplamda belli bir meblağ olmak |
|
43 |
Öbek Fiiller |
count up to something f.
|
belli bir meblağa denk gelmek |
|
44 |
Öbek Fiiller |
face up (to someone or something) f.
|
(biriyle/bir şeyle) yüzleşmek |
|
45 |
Öbek Fiiller |
face up (to someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) karşısına çıkmak |
|
46 |
Öbek Fiiller |
face up (to someone or something) f.
|
(biriyle/bir şeyle) yüz yüze gelmek |
|
47 |
Öbek Fiiller |
go up to (something) f.
|
(belli bir tarihe/zamana) kadar gitmek |
|
48 |
Öbek Fiiller |
go up to (something) f.
|
(belli bir tarihe/zamana kadar) uzamak |
|
49 |
Öbek Fiiller |
go up to (something) f.
|
(belli bir tarihe/zamana) kadar ilerlemek |
|
50 |
Öbek Fiiller |
go up to (something) f.
|
(belli bir tarihe/zamana) kadar devam etmek |
|
51 |
Öbek Fiiller |
hold up to (something) f.
|
incelemeyi/denetlemeyi (sorunsuz) geçmek |
|
52 |
Öbek Fiiller |
hold up to (something) f.
|
bir zorluk karşısında direnmek/tutunmak |
|
53 |
Öbek Fiiller |
hop up to (someone or something) f.
|
sıçrayarak/sekerek (birine veya bir şeye) ulaşmak |
|
54 |
Öbek Fiiller |
hop up to (someone or something) f.
|
sıçrayarak/sekerek (birine veya bir şeye) gelmek |
|
55 |
Öbek Fiiller |
take up to (someone, something, or some place) f.
|
yukarıdaki (birine/bir şeye/bir yere) taşımak |
|
56 |
Öbek Fiiller |
take up to (someone, something, or some place) f.
|
yukarıdaki (birine/bir şeye/bir yere) çıkarmak |
|
57 |
Öbek Fiiller |
take up to (someone, something, or some place) f.
|
yukarıdaki (birine/bir şeye/bir yere) bırakmak |
|
58 |
Öbek Fiiller |
take up to (someone, something, or some place) f.
|
yukarıdaki (birine/bir şeye/bir yere) götürmek |
|
59 |
Öbek Fiiller |
take up to (someone, something, or some place) f.
|
birine yukarıdaki (birine/bir şeye/bir yere) kadar eşlik etmek |
|
60 |
Öbek Fiiller |
take up to (someone, something, or some place) f.
|
birine yukarıdaki (birine/bir şeye/bir yere) kadar yolu göstermek |
|
61 |
Öbek Fiiller |
take up to (someone, something, or some place) f.
|
birine yukarıdaki (birine/bir şeye/bir yere) kadar rehberlik etmek |
|
62 |
Öbek Fiiller |
take something up to someone f.
|
bir şeyi yukarıdaki birine götürmek |
|
63 |
Öbek Fiiller |
take something up to someone f.
|
bir şeyi yukarıdaki birine bırakmak |
|
64 |
Öbek Fiiller |
take something up to someone f.
|
bir şeyi yukarıdaki birine iletmek |
|
65 |
Öbek Fiiller |
warm up to someone or something f.
|
birine/bir şeye ısınmak |
|
|
66 |
Öbek Fiiller |
warm up to someone or something f.
|
birini/bir şeyi sevmeye başlamak |
|
67 |
Öbek Fiiller |
warm up to someone or something f.
|
birine/bir şeye alışmaya başlamak |
|
68 |
Öbek Fiiller |
belly up to (something) f.
|
(bir şeye) doğru yürümek |
|
69 |
Öbek Fiiller |
belly up to (something) f.
|
(bir şeye) yaklaşmak |
|
70 |
Öbek Fiiller |
belly up to (something) f.
|
(bir şeye) doğru ilerlemek |
|
71 |
Öbek Fiiller |
belly up to (something) f.
|
(bir şeye) yanaşmak |
|
72 |
Öbek Fiiller |
belly up (to something) f.
|
(bir şeye) yanaşmak |
|
73 |
Öbek Fiiller |
jump up to (something) f.
|
(bir şeye) atlamak |
|
74 |
Öbek Fiiller |
jump up to (something) f.
|
(bir şeyin) üstüne sıçramak |
|
75 |
Öbek Fiiller |
jump up to (something) f.
|
(bir şeyin) üstüne zıplamak |
|
76 |
Öbek Fiiller |
offer something up (to someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) bir şey sunmak |
|
77 |
Öbek Fiiller |
offer something up (to someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) bir şey vermek |
|
78 |
Öbek Fiiller |
offer something up (to someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) teşekkürlerini, şükranlarını, minnetini sunmak |
|
79 |
Öbek Fiiller |
offer something up (to someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) bir şey takdim etmek |
|
80 |
Öbek Fiiller |
nuzzle up (to someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) sokulmak |
|
81 |
Öbek Fiiller |
nuzzle up (to someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) sarılmak |
|
82 |
Öbek Fiiller |
nuzzle up (to someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) yanına kıvrılmak |
|
83 |
Öbek Fiiller |
nuzzle up (to someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) yanına sokulmak |
|
84 |
Öbek Fiiller |
nuzzle up (to someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) sarılıp yatmak |
|
85 |
Öbek Fiiller |
breeze up to (someone or something) f.
|
hızla (birinin/bir şeyin) yanına gelmek/gitmek |
|
86 |
Öbek Fiiller |
breeze up to (someone or something) f.
|
kendinden emin bir şekilde (birinin/bir şeyin) karşısına çıkmak/yanına gitmek |
|
87 |
Öbek Fiiller |
breeze up to (someone or something) f.
|
rahat bir şekilde (birinin/bir şeyin) yanına gitmek/gelmek |
|
88 |
Öbek Fiiller |
breeze up to (someone or something) f.
|
elini kolunu sallayarak (birinin/bir şeyin) yanına gitmek/gelmek |
|
89 |
Öbek Fiiller |
stack up to someone or something f.
|
benzer (biriyle/bir şeyle) kıyaslandığında yeterince iyi olmak |
|
90 |
Öbek Fiiller |
stack up to someone or something f.
|
benzer (biriyle/bir şeyle) mukayese edildiğinde onun kadar iyi olmak/ona yetişmek |
|
91 |
Öbek Fiiller |
stack up to someone or something f.
|
(birine/bir şeye) benzer olmak |
|
92 |
Öbek Fiiller |
stack up to someone or something f.
|
(biri/bir şey) kadar iyi olmak |
|
93 |
Öbek Fiiller |
stack up to someone or something f.
|
(biri/bir şey) kadar saygıdeğer/değerli olmak |
|
94 |
Öbek Fiiller |
put (something) up to (someone or something) f.
|
(bir şeyi birine/bir şeye) tartışılması, değerlendirilmesi, karar verilmesi için sunmak |
|
95 |
Öbek Fiiller |
put (something) up to (someone or something) f.
|
(bir şeyi birine/bir şeye) tartışılması, değerlendirilmesi, karar verilmesi için açmak |
|
96 |
Öbek Fiiller |
put (something) up to (someone or something) f.
|
(bir şeyi birine/bir şeye) tartışılması, değerlendirilmesi, karar verilmesi için taşımak |
|
97 |
Öbek Fiiller |
put (something) up to (something) f.
|
(bir şeyi bir şeye) açmak |
|
98 |
Öbek Fiiller |
put (something) up to (something) f.
|
(bir şeyi) bir karar verme işlemine/sürecine açmak |
|
99 |
Öbek Fiiller |
act up to (something) f.
|
(bir şey) seviyesinde hareket etmek |
|
100 |
Öbek Fiiller |
act up to (something) f.
|
söz verilen seviyede/şekilde hareket etmek |
|
101 |
Öbek Fiiller |
act up to (something) f.
|
(bir şeye) uygun hareket etmek |
|
102 |
Öbek Fiiller |
act up to (something) f.
|
söz verilenleri yerine getirecek/karşılayacak şekilde hareket etmek |
|
103 |
Öbek Fiiller |
act up to (something) f.
|
beklenen şekilde hareket etmek |
|
104 |
Öbek Fiiller |
act up to (something) f.
|
(bir şeye) uygun hareket etmek |
|
105 |
Öbek Fiiller |
add up to (something) f.
|
(bir şeyin) miktarına varmak |
|
106 |
Öbek Fiiller |
add up to (something) f.
|
(bir şey) kadar olmak |
|
107 |
Öbek Fiiller |
add up to (something) f.
|
(bir şey) kadar etmek |
|
108 |
Öbek Fiiller |
add up to (something) f.
|
(bir şey) kadar tutmak |
|
109 |
Öbek Fiiller |
add up to (something) f.
|
(bir şeyle) tutmak |
|
110 |
Öbek Fiiller |
add up to (something) f.
|
(bir şeyle) denk olmak/gelmek |
|
111 |
Öbek Fiiller |
add up to (something) f.
|
(bir şeye) uygun olmak |
|
112 |
Öbek Fiiller |
add up to (something) f.
|
(bir şeyle) eşit olmak |
|
113 |
Öbek Fiiller |
run up (to someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) koşmak |
|
114 |
Öbek Fiiller |
run up (to someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) yanına koşmak |
|
115 |
Öbek Fiiller |
run up (to someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) kadar koşmak |
|
116 |
Öbek Fiiller |
back up (to something) f.
|
(söylenen bir şeye) geri dönmek |
|
117 |
Öbek Fiiller |
back up (to something) f.
|
(bir şeye) geri sarmak |
|
118 |
Öbek Fiiller |
back (someone or something) up to (something) f.
|
(bir şeye) yaslanmak |
|
119 |
Öbek Fiiller |
back (someone or something) up to (something) f.
|
(bir şeye) dayanmak |
|
120 |
Öbek Fiiller |
back (someone or something) up to (something) f.
|
arkası (bir şeyle) bitişik olmak |
|
121 |
Öbek Fiiller |
back (someone or something) up to (something) f.
|
arkası (bir şeye) bakmak |
|
122 |
Öbek Fiiller |
back (someone or something) up to (something) f.
|
arka tarafta (bir şeye) sınırı olmak |
|
123 |
Öbek Fiiller |
back (someone or something) up to (something) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeye) itmek |
|
124 |
Öbek Fiiller |
back (someone or something) up to (something) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeye) doğru hareket ettirmek |
|
125 |
Öbek Fiiller |
back (someone or something) up to (something) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeye) doğru geri sürmek |
|
126 |
Öbek Fiiller |
back someone or something up to someone or something f.
|
birini/bir şeyi birine/bir şeye itmek |
|
127 |
Öbek Fiiller |
back someone or something up to someone or something f.
|
birini/bir şeyi birine/bir şeye doğru hareket ettirmek |
|
128 |
Öbek Fiiller |
back someone or something up to someone or something f.
|
birini/bir şeyi geri birine/bir şeye doğru sürmek |
|
129 |
Öbek Fiiller |
beam someone or something up (to some place) f.
|
birini/bir şeyi (bir yere) ışınlamak |
|
130 |
Öbek Fiiller |
beam someone or something up (to some place) f.
|
(birini/bir şeyi) bir yere götürmek/taşımak/nakletmek |
|
131 |
Öbek Fiiller |
belly up (to something) f.
|
bara yaklaşmak |
|
132 |
Öbek Fiiller |
belly up (to something) f.
|
bara dayanmak |
|
133 |
Öbek Fiiller |
belly up (to something) f.
|
bara yanaşmak |
|
134 |
Öbek Fiiller |
bring someone or something up to something f.
|
birini/bir şeyi bir şeye yükseltmek |
|
135 |
Öbek Fiiller |
bring someone or something up to something f.
|
birini/bir şeyi bir seviyeye getirmek |
|
136 |
Öbek Fiiller |
build up to (something) f.
|
(bir şeye) yavaş yavaş ulaşmak |
|
137 |
Öbek Fiiller |
build up to (something) f.
|
(bir şeye) aşama aşama ilerlemek |
|
138 |
Öbek Fiiller |
build up to (something) f.
|
giderek (bir noktaya) doğru gelişmek |
|
139 |
Öbek Fiiller |
build up to (something) f.
|
giderek (bir noktaya) doğru tırmanmak |
|
140 |
Öbek Fiiller |
build up to (something) f.
|
giderek büyüyüp (bir şey) haline gelmek |
|
141 |
Öbek Fiiller |
build up to (something) f.
|
gitgide gelişip (bir şey) halini almak |
|
142 |
Öbek Fiiller |
build up to (something) f.
|
giderek büyüyüp (bir şey) halini almak |
|
143 |
Öbek Fiiller |
build up to (something) f.
|
çığ gibi büyüyüp (bir şeye) dönüşmek |
|
144 |
Öbek Fiiller |
build up to something f.
|
bir şeyin yolunu yapmak |
|
145 |
Öbek Fiiller |
build up to something f.
|
bir şeye zemin hazırlamak |
|
146 |
Öbek Fiiller |
build up to something f.
|
sözü bir şeye getirmeye çalışmak |
|
147 |
Öbek Fiiller |
build up to something f.
|
bir şey demeye çalışmak |
|
148 |
Öbek Fiiller |
build up to something f.
|
(bir durum) bir şeye doğru ilerlemek |
|
149 |
Öbek Fiiller |
build up to something f.
|
(bir durum) bir şeye doğru gelişmek |
|
150 |
Öbek Fiiller |
catch up to (something or someone) f.
|
(birini/bir şeyi) yakalamak |
|
151 |
Öbek Fiiller |
catch up to (something or someone) f.
|
(birine/bir şeye) yetişmek |
|
152 |
Öbek Fiiller |
catch up to (something or someone) f.
|
(biriyle/bir şeyle) arayı kapatmak |
|
153 |
Öbek Fiiller |
charge (something) (up) to (one) f.
|
(bir şeyi birine) ödetmek |
|
154 |
Öbek Fiiller |
charge (something) (up) to (one) f.
|
(bir şeyi birine) faturalandırmak |
|
155 |
Öbek Fiiller |
charge (something) (up) to (one) f.
|
(bir şeyi birinin) hesabından almak |
|
156 |
Öbek Fiiller |
charge (something) (up) to (one) f.
|
(bir şeyi birinin) hesabına yazmak/yazdırmak |
|
157 |
Öbek Fiiller |
connect someone or something (up) to someone or something f.
|
birini/bir şeyi birine/bir şeye bağlamak |
|
158 |
Öbek Fiiller |
connect someone or something (up) to someone or something f.
|
biriyle/bir şeyle biri/bir şey arasında bağlantı kurmak |
|
159 |
Öbek Fiiller |
connect someone or something (up) to someone or something f.
|
biriyle/bir şeyle biri/bir şey arasında irtibat kurmak |
|
160 |
Öbek Fiiller |
connect someone or something (up) to someone or something f.
|
birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle bağdaştırmak |
|
161 |
Öbek Fiiller |
connect someone or something (up) to someone or something f.
|
biriyle/bir şeyle biri/bir şey arasında bağ kurmak |
|
162 |
Öbek Fiiller |
connect someone or something (up) to someone or something f.
|
bir suçla biri arasında/bir suçluyla bir olay arasında bağlantı kurmak |
|
163 |
Öbek Fiiller |
connect someone or something (up) to someone or something f.
|
bir olayı bir suçluya/bir suçu birine bağlamak |
|
164 |
Öbek Fiiller |
connect someone or something (up) to someone or something f.
|
bir suçla biri arasında/bir suçluyla bir olay arasında bağlantı olduğunu iddia etmek |
|
165 |
Öbek Fiiller |
connect (up) to something f.
|
bir şeye bağlanmak |
|
166 |
Öbek Fiiller |
connect (up) to something f.
|
elektriğe bağlamak |
|
167 |
Öbek Fiiller |
connect (up) to something f.
|
internete, şebekeye bağlanmak |
|
168 |
Öbek Fiiller |
connect (up) to (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) bağlamak |
|
169 |
Öbek Fiiller |
connect (up) to (something) f.
|
(bir şeye) karışmak |
|
170 |
Öbek Fiiller |
connect (up) to (something) f.
|
(bir şeyle) alakası/bağlantısı olmak |
|
171 |
Öbek Fiiller |
connect (up) to (something) f.
|
(bir şeye) bağlanmak |
|
172 |
Öbek Fiiller |
connect (up) to (something) f.
|
(internete) bağlanmak |
|
173 |
Öbek Fiiller |
cozy up (to someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) sokulmak |
|
174 |
Öbek Fiiller |
cozy up (to someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) doğru kıvrılıp yatmak |
|
175 |
Öbek Fiiller |
cozy up (to someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) samimi davranmak |
|
176 |
Öbek Fiiller |
cozy up (to someone or something) f.
|
fayda sağlamak amacıyla (birine/bir şeye) yakınlık göstermek |
|
177 |
Öbek Fiiller |
cozy up (to someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) yaranmaya çalışmak |
|
178 |
Öbek Fiiller |
cozy up (to someone or something) f.
|
(biriyle/bir şeyle) sıkı fıkı olmaya çalışmak |
|
179 |
Öbek Fiiller |
curl up to something f.
|
kıvrılmak |
|
180 |
Öbek Fiiller |
curl up to something f.
|
bükülmek |
|
181 |
Öbek Fiiller |
curl up to something f.
|
dolanmak |
|
182 |
Öbek Fiiller |
curl up to something f.
|
kıvrılıp yatmak |
|
183 |
Öbek Fiiller |
deliver something up to someone f.
|
bir şeyi birine ulaştırmak |
|
184 |
Öbek Fiiller |
deliver something up to someone f.
|
bir şeyi birine teslim etmek |
|
185 |
Öbek Fiiller |
deliver something up to someone f.
|
bir şeyi birine vermek |
|
186 |
Öbek Fiiller |
deliver (something) up to (one) f.
|
(bir şeyi birine) ulaştırmak |
|
187 |
Öbek Fiiller |
deliver (something) up to (one) f.
|
(bir şeyi birine) teslim etmek |
|
188 |
Öbek Fiiller |
deliver (something) up to (one) f.
|
(bir şeyi birine) vermek |
|
189 |
Öbek Fiiller |
feel up to (something) f.
|
kendini (bir şey) yapacak kadar güçlü, enerjik hissetmek |
|
190 |
Öbek Fiiller |
feel up to (something) f.
|
kendini (bir şeyi) yapabilecek gibi hissetmek |
|
191 |
Öbek Fiiller |
feel up to (something) f.
|
(bir şey) yapacak gücü, enerjiyi kendinde bulmak |
|
192 |
Öbek Fiiller |
get up to (something) f.
|
(bir şeye) kadar çıkmak |
|
193 |
Öbek Fiiller |
get up to (something) f.
|
(bir şeye) kadar tırmanmak |
|
194 |
Öbek Fiiller |
get up to (something) f.
|
(bir şeye) kadar gelmek |
|
195 |
Öbek Fiiller |
get up to (something) f.
|
(bir şeye) kadar ilerlemek |
|
196 |
Öbek Fiiller |
get up to (something) f.
|
(bir şey) yapmak |
|
197 |
Öbek Fiiller |
get up to (something) f.
|
(bir şeye) ulaşmak |
|
198 |
Öbek Fiiller |
get up to (something) f.
|
(bir seviyeye) gelmek |
|
199 |
Öbek Fiiller |
get up to (something) f.
|
(bir şeye) ulaştırmak |
|
200 |
Öbek Fiiller |
get up to (something) f.
|
(bir seviyeye) getirmek |
|
201 |
Öbek Fiiller |
give someone or something up (to someone) f.
|
birini/bir şeyi (birine) teslim etmek |
|
202 |
Öbek Fiiller |
give someone or something up (to someone) f.
|
birini/bir şeyi (birine) bırakmak |
|
203 |
Öbek Fiiller |
go up to someone or something f.
|
birine/bir şeye yaklaşmak |
|
204 |
Öbek Fiiller |
go up to someone or something f.
|
birine/bir şeye doğru gitmek/yaklaşmak |
|
205 |
Öbek Fiiller |
heat something up (to something) f.
|
bir şeyi (bir seviyeye) kadar ısıtmak |
|
206 |
Öbek Fiiller |
heat something up (to something) f.
|
bir şeyin ısısını (bir seviyeye) kadar getirmek/yükseltmek |
|
207 |
Öbek Fiiller |
hold up to (something) f.
|
(bir şeyin) hizasına/seviyesine kaldırmak |
|
208 |
Öbek Fiiller |
link (someone or something) up to (someone or something) f.
|
(biriyle/bir şeyle biri/bir şey) arasında bağlantı kurmak |
|
209 |
Öbek Fiiller |
link (someone or something) up to (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi birine/bir şeye) bağlamak |
|
210 |
Öbek Fiiller |
live up to (something) f.
|
(beklendiği/umulduğu/tahmin edildiği) gibi olmak |
|
211 |
Öbek Fiiller |
live up to (something) f.
|
(beklentiyi) karşılamak |
|
212 |
Öbek Fiiller |
live up to (something) f.
|
(beklenen/umulan/tahmin edilen) kadar olmak |
|
213 |
Öbek Fiiller |
live up to (something) f.
|
(sözünü) tutmak |
|
214 |
Öbek Fiiller |
live up to (something) f.
|
(verdiği sözü, üstüne düşeni) yerine getirmek |
|
215 |
Öbek Fiiller |
match up to (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) karşılık gelmek/uymak |
|
216 |
Öbek Fiiller |
match up to (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) seviyesine erişmek |
|
217 |
Öbek Fiiller |
match up to (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) eşit/denk olmak |
|
218 |
Öbek Fiiller |
match up to (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) seviyesinde olmak |
|
219 |
Öbek Fiiller |
match up to (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) dengi olmak |
|
220 |
Öbek Fiiller |
match up to (someone or something) f.
|
(biriyle/bir şeyle) benzer özelliklere sahip olmak |
|
221 |
Öbek Fiiller |
match up to (someone or something) f.
|
(biri/bir şey) kadar iyi olmak |
|
222 |
Öbek Fiiller |
measure up (to someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) beklentisini karşılamak |
|
223 |
Öbek Fiiller |
measure up (to someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) isteklerini karşılamak |
|
224 |
Öbek Fiiller |
measure up (to someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) beklediği standartta/seviyede olmak |
|
225 |
Öbek Fiiller |
measure up (to someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) beklediği/istediği düzeyde olmak |
|
226 |
Öbek Fiiller |
measure up (to someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) istediği niteliklere uygun olmak |
|
227 |
Öbek Fiiller |
measure up (to someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) istediği kriterleri karşılamak |
|
228 |
Öbek Fiiller |
measure up (to someone or something) f.
|
(biriyle/bir şeyle) aynı seviyede/düzeyde olmak |
|
229 |
Öbek Fiiller |
measure up (to someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) denk olmak |
|
230 |
Öbek Fiiller |
measure up (to someone or something) f.
|
(biri/bir şey) kadar iyi olmak |
|
231 |
Öbek Fiiller |
nestle (up) to (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) yanına sokulmak/kıvrılmak |
|
232 |
Öbek Fiiller |
nestle (up) to (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) yanına kıvrılıp yatmak |
|
233 |
Öbek Fiiller |
own up (to something) f.
|
(bir şeyi) itiraf etmek |
|
234 |
Öbek Fiiller |
own up (to something) f.
|
(bir şeyi) kabul etmek |
|
235 |
Öbek Fiiller |
own up (to something) f.
|
(bir şeyi) üstlenmek |
|
236 |
Öbek Fiiller |
permit up to (something) f.
|
(bir şeye) çıkmasına izin vermek |
|
237 |
Öbek Fiiller |
permit up to (something) f.
|
(bir şeye) tırmanmasına izin vermek |
|
238 |
Öbek Fiiller |
permit up to (something) f.
|
(belli bir sayıya/miktara) kadar izin vermek |
|
239 |
Öbek Fiiller |
permit up to (something) f.
|
(belli bir sayıyla/miktarla) sınırlamak |
|
240 |
Öbek Fiiller |
permit up to (something) f.
|
(belli bir sayıdan/miktardan yukarısına) izin vermemek |
|
241 |
Öbek Fiiller |
pull up to (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) çekmek |
|
242 |
Öbek Fiiller |
pull up to (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) doğru çekmek |
|
243 |
Öbek Fiiller |
pull up to (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) yanaşmak |
|
244 |
Öbek Fiiller |
pull up to (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) yanına çekmek |
|
245 |
Öbek Fiiller |
pull up to (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) yanına yanaşmak |
|
246 |
Öbek Fiiller |
put (one) up to (something) f.
|
(birine bir şey) için gaz vermek |
|
247 |
Öbek Fiiller |
put (one) up to (something) f.
|
(birini bir şey) için gaza getirmek |
|
248 |
Öbek Fiiller |
put (one) up to (something) f.
|
(birini bir şeye) teşvik etmek |
|
249 |
Öbek Fiiller |
put (one) up to (something) f.
|
(birini bir şey) yapmaya itmek/zorlamak |
|
250 |
Öbek Fiiller |
race up to (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) doğru koşmak |
|
251 |
Öbek Fiiller |
race up to (someone or something) f.
|
aceleyle (birine/bir şeye) gitmek |
|
252 |
Öbek Fiiller |
reach up to (someone or something) f.
|
yukarıdaki (birine/bir şeye) doğru uzanmak |
|
253 |
Öbek Fiiller |
reach up to (someone or something) f.
|
bir şeyi yukarıdaki (birine/bir şeye) doğru uzatmak |
|
254 |
Öbek Fiiller |
run up to (someone, something, or some place) f.
|
(birine/bir şeye/bir yere) kadar koşmak |
|
255 |
Öbek Fiiller |
run up to (someone, something, or some place) f.
|
hızla (birine/bir şeye/bir yere) kadar gitmek |
|
256 |
Öbek Fiiller |
run up to (someone, something, or some place) f.
|
hızla (birine/bir şeye/bir yere) koşmak/gitmek |
|
257 |
Öbek Fiiller |
run up to (someone, something, or some place) f.
|
(birinin/bir şeyin/bir yerin) yanına/önüne koşmak |
|
258 |
Öbek Fiiller |
run up to (someone, something, or some place) f.
|
(birinin/bir şeyin/bir yerin) yanına/önüne gidivermek |
|
259 |
Öbek Fiiller |
rush up (to someone or something) f.
|
aceleyle (birinin/bir şeyin) yanına gitmek |
|
260 |
Öbek Fiiller |
rush up (to someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) yanına koşmak |
|
261 |
Öbek Fiiller |
rush up (to someone or something) f.
|
hızla (birine/bir şeye) kadar gelmek/ulaşmak |
|
262 |
Öbek Fiiller |
rush up (to someone or something) f.
|
hızla gelip (birine/bir şeye) dayanmak |
|
263 |
Öbek Fiiller |
sneak up to (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) gizlice/sinsice yaklaşmak |
|
264 |
Öbek Fiiller |
stand up to (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) karşı koymak |
|
265 |
Öbek Fiiller |
stand up to (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) karşı gelmek |
|
266 |
Öbek Fiiller |
stand up to (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) kafa tutmak |
|
267 |
Öbek Fiiller |
stand up to (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) karşı çıkmak |
|
268 |
Öbek Fiiller |
stand up to (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) karşı direnmek |
|
269 |
Öbek Fiiller |
step up to (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) yaklaşmak |
|
270 |
Öbek Fiiller |
step up to (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) dibine girmek |
|
271 |
Öbek Fiiller |
step up to (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) yanına/yakınına gitmek |
|
272 |
Öbek Fiiller |
step up to (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) tam önüne gitmek/geçmek |
|
273 |
Öbek Fiiller |
throw up to (someone or something) f.
|
yukarıdaki (birine/bir şeye) doğru atmak/fırlatmak |
|
274 |
Öbek Fiiller |
throw up to (something) f.
|
yüksekte (bir şeye/yere) atmak/fırlatmak |
|
275 |
Öbek Fiiller |
train up to (something) f.
|
(bir şeye) hazırlanmak |
|
276 |
Öbek Fiiller |
train up to (something) f.
|
(bir şey) için hazırlık yapmak |
|
277 |
Öbek Fiiller |
train up to (something) f.
|
(bir şey) için idman yapmak |
|
278 |
Öbek Fiiller |
train up to (something) f.
|
(belli bir seviyede) hazırlanmak |
|
279 |
Öbek Fiiller |
train up to (something) f.
|
çalışıp (belli bir seviyeye) gelmek |
|
280 |
Öbek Fiiller |
train up to (something) f.
|
(belli bir sıklıkta) egzersiz yapmak |
|
281 |
Öbek Fiiller |
train up to (something) f.
|
(belli bir süreye kadar) egzersiz/idman yapmak |
|
282 |
Öbek Fiiller |
train up to (something) f.
|
(bir şeye) hazırlamak |
|
283 |
Öbek Fiiller |
train up to (something) f.
|
(bir şeye) çalıştırmak |
|
284 |
Öbek Fiiller |
train up to (something) f.
|
(bir şey) için eğitmek |
|
285 |
Öbek Fiiller |
wake (up) to (something) f.
|
(bir şeye) uyanmak |
|
286 |
Öbek Fiiller |
wake (up) to (something) f.
|
(bir şey) yüzünden uyanmak |
|
287 |
Öbek Fiiller |
wake (up) to (something) f.
|
(bir şey) nedeniyle uyanmak |
|
288 |
Öbek Fiiller |
wake (up) to (something) f.
|
(bir şeyden) dolayı uyanmak |
|
289 |
Öbek Fiiller |
wake (up) to (something) f.
|
uyanıp (bir şeyle) karşılaşmak |
|
290 |
Öbek Fiiller |
wake (up) to (something) f.
|
(bir şeyi) fark etmek |
|
291 |
Öbek Fiiller |
wake (up) to (something) f.
|
(bir şeye) ayılmak |
|
292 |
Öbek Fiiller |
wake (up) to (something) f.
|
uyanıp (bir şeyin) farkına varmak |
|
293 |
Öbek Fiiller |
wake up to (something) f.
|
(bir şeye) uyanmak/ayılmak |
|
294 |
Öbek Fiiller |
wake up to (something) f.
|
(bir şeyin) farkına varmak |
|
295 |
Öbek Fiiller |
waltz up (to someone or something) f.
|
kendinden emin bir şekilde (birine/bir şeye) yaklaşmak/yürümek/gelmek/gitmek |
|
296 |
Öbek Fiiller |
waltz up (to someone or something) f.
|
yüzsüz bir şekilde (birinin/bir şeyin) yanına gelmek/gitmek |
|
297 |
Öbek Fiiller |
waltz up (to someone or something) f.
|
utanmadan (birinin/bir şeyin) yanına gelmek/gitmek |
|
298 |
Öbek Fiiller |
wise up to (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) karşı ayık olmak |
|
299 |
Öbek Fiiller |
wise up to (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) karşı gözünü açmak |
|
300 |
Öbek Fiiller |
wise up to (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak |
|
301 |
Öbek Fiiller |
wise up to (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak |
|
302 |
Öbek Fiiller |
wise up to (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) karşı ayık olmasını sağlamak |
|
303 |
Öbek Fiiller |
wise up to (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) karşı (birinin) gözünü açmak |
|
304 |
Öbek Fiiller |
wise up to (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmasını sağlamak/uyandırmak |
|
305 |
Öbek Fiiller |
wise up to (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmasını sağlamak |
|
306 |
Öbek Fiiller |
work up to (something) f.
|
yavaş yavaş (bir şeye) ulaşmak |
|
307 |
Öbek Fiiller |
work up to (something) f.
|
aşama aşama (bir şeye) doğru ilerlemek |
|
308 |
Öbek Fiiller |
work up to (something) f.
|
giderek (bir şeye) doğru gelişmek |
|
309 |
Öbek Fiiller |
work up to (something) f.
|
giderek (bir şeye) doğru tırmanmak |
|
310 |
Öbek Fiiller |
work up to (something) f.
|
(bir şeyin) yolunu yapmak |
|
311 |
Öbek Fiiller |
work up to (something) f.
|
(bir şeye) zemin hazırlamak |
|
312 |
Öbek Fiiller |
work up to (something) f.
|
sözü (bir şeye) getirmeye çalışmak |
|
313 |
Öbek Fiiller |
work up to (something) f.
|
çalışarak (bir şey) haline getirmek |
|
314 |
Öbek Fiiller |
work up to (something) f.
|
çalışarak bir noktaya gelmek/ulaşmak |
|
315 |
Öbek Fiiller |
work up to (something) f.
|
çalışarak bir sonuca varmak |
|
Phrases |
|
316 |
İfadeler |
the run-up to something expr.
|
önemli bir olayın arifesi |
|
317 |
İfadeler |
the run-up to something expr.
|
önemli bir olayın arifesinde |
|
318 |
İfadeler |
the run-up to something expr.
|
önemli bir olayın öncesi |
|
319 |
İfadeler |
the run-up to something expr.
|
önemli bir olayın öncesinde |
|
Colloquial |
|
320 |
Konuşma Dili |
be cracked up to be something f.
|
olduğu anlaşılmak |
|
321 |
Konuşma Dili |
be up to (something) f.
|
(bir şey) yapmak |
|
322 |
Konuşma Dili |
be up to (something) f.
|
(bir iş) üstünde olmak |
|
323 |
Konuşma Dili |
be up to (something) f.
|
(bir şeyle) uğraşmak |
|
324 |
Konuşma Dili |
be up to (something) f.
|
(bir şeyle) meşgul olmak |
|
325 |
Konuşma Dili |
be up to (something) f.
|
(bir şeyler/işler) çevirmek |
|
326 |
Konuşma Dili |
be up to (something) f.
|
muzırlık peşinde olmak |
|
327 |
Konuşma Dili |
be up to (something) f.
|
(bir dolap) çevirmek |
|
328 |
Konuşma Dili |
be up to (something) f.
|
(bir şeye) istekli olmak |
|
329 |
Konuşma Dili |
be up to (something) f.
|
(bir şeye) gönüllü olmak |
|
330 |
Konuşma Dili |
be up to (something) f.
|
(bir şeyi) yapabilecek olmak |
|
331 |
Konuşma Dili |
be up to something f.
|
bir dümen çevirmek |
|
332 |
Konuşma Dili |
be up to something f.
|
bir işler çevirmek |
|
333 |
Konuşma Dili |
I've had it (up to here) (with someone or something) expr.
|
(biri/bir şey) burama kadar getirdi |
|
334 |
Konuşma Dili |
I've had it (up to here) (with someone or something) expr.
|
(biri/bir şey) illallah ettirdi |
|
335 |
Konuşma Dili |
I've had it (up to here) (with someone or something) expr.
|
(biri/bir şey) burama kadar geldi |
|
336 |
Konuşma Dili |
I've had it (up to here) (with someone or something) expr.
|
(birinden/bir şeyden) illallah ettim/dedim |
|
337 |
Konuşma Dili |
I've had it (up to here) (with someone or something) expr.
|
(biri/bir şey) yetti artık |
|
338 |
Konuşma Dili |
I've had it (up to here) (with someone or something) expr.
|
(birinden/bir şeyden) gına geldi |
|
339 |
Konuşma Dili |
up to (doing something) expr.
|
bir işin altından kalkabilecek durumda |
|
340 |
Konuşma Dili |
up to (doing something) expr.
|
(bir şeyi yapabilecek) durumda |
|
341 |
Konuşma Dili |
up to (doing something) expr.
|
bir işi becerebilecek halde |
|
342 |
Konuşma Dili |
up to (doing something) expr.
|
bir şeyi yapabilecek yeterlilikte/kabiliyette/yetkinlikte |
|
Idioms |
|
343 |
Deyim |
be up to chin in (something) f.
|
boğazına/gırtlağına kadar batmak |
|
344 |
Deyim |
be up to chin in (something) f.
|
boğazına/gırtlağına kadar gömülmek |
|
345 |
Deyim |
be up to chin in (something) f.
|
boğazına/gırtlağına kadar batmış/gömülmüş durumda olmak |
|
346 |
Deyim |
be up to one's chin in (something) f.
|
boğazına/gırtlağına kadar batmak |
|
347 |
Deyim |
be up to one's chin in (something) f.
|
boğazına/gırtlağına kadar gömülmek |
|
348 |
Deyim |
be up to one's chin in (something) f.
|
boğazına/gırtlağına kadar batmış/gömülmüş durumda olmak |
|
349 |
Deyim |
be up to ears in (something) f.
|
boğazına/gırtlağına kadar batmak |
|
350 |
Deyim |
be up to ears in (something) f.
|
boğazına/gırtlağına kadar gömülmek |
|
351 |
Deyim |
be up to ears in (something) f.
|
boğazına/gırtlağına kadar batmış/gömülmüş durumda olmak |
|
352 |
Deyim |
be up to one's ears in (something) f.
|
boğazına/gırtlağına kadar batmak |
|
353 |
Deyim |
be up to one's ears in (something) f.
|
boğazına/gırtlağına kadar gömülmek |
|
354 |
Deyim |
be up to one's ears in (something) f.
|
boğazına/gırtlağına kadar batmış/gömülmüş durumda olmak |
|
355 |
Deyim |
be up to your ears in something f.
|
çok meşgul/işi olmak |
|
356 |
Deyim |
be up to your ears in something f.
|
başını kaşıyacak/kaşımaya vakti olmamak |
|
357 |
Deyim |
be up to your ears in something f.
|
işten başını kaldıramamak |
|
358 |
Deyim |
be up to your ears in something f.
|
bir dünya işle uğraşmak |
|
359 |
Deyim |
be up to your ears in something f.
|
işlerle sıkışık durumda olmak |
|
360 |
Deyim |
be up to your ears in something f.
|
boğazına/gırtlağına kadar işlere gömülmüş/batmış durumda olmak |
|
361 |
Deyim |
bring (something) up to code [us] f.
|
(bir şeyi/binayı) kanunlara/tüzüğe uygun hale getirmek |
|
362 |
Deyim |
bring (something) up to code [us] f.
|
(bir şeyi/binayı) kanunlara/tüzüğe uyacak şekilde değiştirmek |
|
363 |
Deyim |
bring (something) up to code [us] f.
|
(bir şeyi/binayı) kanunlara/tüzüğe uyacak şekilde geliştirmek |
|
364 |
Deyim |
bring (something) up to code [us] f.
|
(bir şeye/binaya) kanunlara/tüzüğe uyacak şekilde tadilat yaptırmak |
|
365 |
Deyim |
bring something up to code [us] f.
|
(bir şeyi/binayı) kanunlara/tüzüğe uygun hale getirmek |
|
366 |
Deyim |
bring something up to code [us] f.
|
(bir şeyi/binayı) kanunlara/tüzüğe uyacak şekilde değiştirmek |
|
367 |
Deyim |
bring something up to code [us] f.
|
(bir şeyi/binayı) kanunlara/tüzüğe uyacak şekilde geliştirmek |
|
368 |
Deyim |
bring something up to code [us] f.
|
(bir şeye/binaya) kanunlara/tüzüğe uyacak şekilde tadilat yaptırmak |
|
369 |
Deyim |
be up to (one's) chin in (something) f.
|
(bir şeye) boğazına kadar batmak |
|
370 |
Deyim |
be up to (one's) chin in (something) f.
|
… arasında kaybolmak |
|
371 |
Deyim |
be up to (one's) chin in (something) f.
|
(bir şeye) gömülmek |
|
372 |
Deyim |
bring something up to code f.
|
(eski bina, ev) yönetmeliklere uygun hale getirmek |
|
373 |
Deyim |
be up to something f.
|
bir iş/şey peşinde olmak |
|
374 |
Deyim |
be up to doing something f.
|
bir şeyi yapabilecek yeterlilikte/kabiliyette/yetkinlikte olmak |
|
375 |
Deyim |
be up to doing something f.
|
bir işin altından kalkabilecek durumda olmak |
|
376 |
Deyim |
be up to doing something f.
|
bir işi becerebilecek halde olmak |
|
377 |
Deyim |
hand something up to someone f.
|
bir şeyi daha üst pozisyondaki/mevkideki birine iletmek |
|
378 |
Deyim |
be up to here with something f.
|
bir şeyden gına gelmek |
|
379 |
Deyim |
get up to here with something f.
|
bir şeyden gına gelmek |
|
380 |
Deyim |
chalk something up to experience f.
|
deneyime vermek |
|
381 |
Deyim |
be up to something f.
|
dolap çevirmek |
|
382 |
Deyim |
chalk something up to experience f.
|
denemiş olmak |
|
383 |
Deyim |
put someone up to something f.
|
gaza getirmek |
|
384 |
Deyim |
fess up to something f.
|
hatasını kabul etmek/itiraf etmek |
|
385 |
Deyim |
all dressed up with nowhere to go completely ready for something f.
|
hazır şekilde ortada kalmak |
|
386 |
Deyim |
open up to something f.
|
kabullenmek |
|
387 |
Deyim |
open up to something f.
|
sıcak bakmak |
|
388 |
Deyim |
get enough courage up (to do something) f.
|
(bir şeyi yapmak için) cesaretini toplamak |
|
389 |
Deyim |
get enough spunk up (to do something) f.
|
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak |
|
390 |
Deyim |
get enough guts up (to do something) f.
|
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak |
|
391 |
Deyim |
get the pluck up (to do something) f.
|
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak |
|
392 |
Deyim |
be up to one's eyeballs in something f.
|
(yoğunluktan vb) bir şeye gömülmüş olmak |
|
393 |
Deyim |
get enough nerve up (to do something) f.
|
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak |
|
394 |
Deyim |
be up to one' ears in something f.
|
(yoğunluktan vb) bir şeye gömülmüş olmak |
|
395 |
Deyim |
get enough guts up (to do something) f.
|
(bir şeyi yapmak için) cesaretini toplamak |
|
396 |
Deyim |
be up to your chin in something f.
|
(bir şeye) gırtlağına kadar batmış olmak |
|
397 |
Deyim |
get the pluck up (to do something) f.
|
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak |
|
398 |
Deyim |
open up to something f.
|
(bir fikre) ısınmak |
|
399 |
Deyim |
get the spunk up (to do something) f.
|
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak |
|
400 |
Deyim |
be up to one' ears in something f.
|
(bir şeye) gırtlağına kadar batmış olmak |
|
401 |
Deyim |
get enough nerve up (to do something) f.
|
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak |
|
402 |
Deyim |
get the nerve up (to do something) f.
|
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak |
|
403 |
Deyim |
get enough guts up (to do something) f.
|
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak |
|
404 |
Deyim |
get the courage up (to do something) f.
|
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak |
|
405 |
Deyim |
get the nerve up (to do something) f.
|
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak |
|
406 |
Deyim |
get the spunk up (to do something) f.
|
(bir şeyi yapmak için) cesaretini toplamak |
|
407 |
Deyim |
get the pluck up (to do something) f.
|
(bir şeyi yapmak için) cesaretini toplamak |
|
408 |
Deyim |
get enough nerve up (to do something) f.
|
(bir şeyi yapmak için) cesaretini toplamak |
|
409 |
Deyim |
get enough courage up (to do something) f.
|
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak |
|
410 |
Deyim |
get the guts up (to do something) f.
|
(bir şeyi yapmak için) cesaretini toplamak |
|
411 |
Deyim |
get the guts up (to do something) f.
|
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak |
|
412 |
Deyim |
get the spunk up (to do something) f.
|
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak |
|
413 |
Deyim |
get the guts up (to do something) f.
|
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak |
|
414 |
Deyim |
get the courage up (to do something) f.
|
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak |
|
415 |
Deyim |
get enough pluck up (to do something) f.
|
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak |
|
416 |
Deyim |
get the courage up (to do something) f.
|
(bir şeyi yapmak için) cesaretini toplamak |
|
417 |
Deyim |
get enough spunk up (to do something) f.
|
(bir şeyi yapmak için) cesaretini toplamak |
|
418 |
Deyim |
round up to something f.
|
(en yakın tam sayıya) yuvarlamak |
|
419 |
Deyim |
be up to your chin in something f.
|
(yoğunluktan vb) bir şeye gömülmüş olmak |
|
420 |
Deyim |
get enough courage up (to do something) f.
|
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak |
|
421 |
Deyim |
get enough pluck up (to do something) f.
|
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak |
|
422 |
Deyim |
be up to your eyes in something f.
|
(yoğunluktan vb) bir şeye gömülmüş olmak |
|
423 |
Deyim |
be up to your eyes in something f.
|
(bir şeye) gırtlağına kadar batmış olmak |
|
424 |
Deyim |
get enough pluck up (to do something) f.
|
(bir şeyi yapmak için) cesaretini toplamak |
|
425 |
Deyim |
get enough spunk up (to do something) f.
|
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak |
|
426 |
Deyim |
get the nerve up (to do something) f.
|
(bir şeyi yapmak için) cesaretini toplamak |
|
427 |
Deyim |
be up to one's eyeballs in something f.
|
(bir şeye) gırtlağına kadar batmış olmak |
|
428 |
Deyim |
pluck/screw/summon up (your/the) courage (to do something) f.
|
(bir şeyi yapmak için) yeterli cesareti toplamak |
|
429 |
Deyim |
pluck/screw/summon up (your/the) courage (to do something) f.
|
kendine yeterli cesareti bulmak |
|
430 |
Deyim |
pluck/screw/summon up (your/the) courage (to do something) f.
|
cesaretini toplamak |
|
431 |
Deyim |
pluck/screw/summon up (your/the) courage (to do something) f.
|
gözünü karartmak |
|
432 |
Deyim |
pluck/screw/summon up (your/the) courage (to do something) f.
|
(bir şeyi yapacak) yürekliliği göstermek |
|
433 |
Deyim |
summon up the courage to (do something) f.
|
(bir şey yapmak) için cesaretini toplamak |
|
434 |
Deyim |
summon up the courage to (do something) f.
|
(bir şeyi yapacak) cesareti bulmak |
|
435 |
Deyim |
draw (oneself) up (to something) f.
|
tamamen dik durmak |
|
436 |
Deyim |
draw (oneself) up (to something) f.
|
dik durmak |
|
437 |
Deyim |
draw (oneself) up (to something) f.
|
dimdik durmak |
|
438 |
Deyim |
end up (as) (something ) to become something f.
|
önünde sonunda (bir şey) olmak |
|
439 |
Deyim |
end up (as) (something ) to become something f.
|
sonu (bir şey) olarak bitmek |
|
440 |
Deyim |
be up to (one's) chin in (something) f.
|
boğazına/gırtlağına kadar (bir şeyin) içinde olmak/kalmak |
|
441 |
Deyim |
be up to (one's) chin in (something) f.
|
çok fazla (bir şeyi) olmak |
|
442 |
Deyim |
be up to (one's) chin in (something) f.
|
(bir şeyin) içinde boğulmak |
|
443 |
Deyim |
be up to (one's) chin in (something) f.
|
(bir şeyden) başını kaldıramamak |
|
444 |
Deyim |
be up to your ears in something f.
|
boğazına/gırtlağına kadar bir şeyin içinde olmak/kalmak |
|
445 |
Deyim |
be up to your ears in something f.
|
çok fazla bir şeyi olmak |
|
446 |
Deyim |
be up to your ears in something f.
|
ilgilenecek çok fazla şeyi olmak |
|
447 |
Deyim |
be up to your ears in something f.
|
bir şeyin içinde boğulmak |
|
448 |
Deyim |
be up to (one's) eyes in (something) f.
|
(bir şeylerin) içinde/arasında kaybolmak |
|
449 |
Deyim |
be up to (one's) eyes in (something) f.
|
(bir şeylerin) içinde boğulmak |
|
450 |
Deyim |
be up to (one's) eyes in (something) f.
|
(bir şeylerin) içine gömülmek |
|
451 |
Deyim |
be up to (one's) eyes in (something) f.
|
(bir şeylerin) altında ezilmek |
|
452 |
Deyim |
be up to (one's) eyes in (something) f.
|
(bir şeyler) boyunu/başını aşmak |
|
453 |
Deyim |
be up to (one's) eyes in (something) f.
|
çok fazla (bir şeyi) olmak |
|
454 |
Deyim |
be up to (one's) eyes in (something) f.
|
(bir şeyden) başını kaldıramamak |
|
455 |
Deyim |
be up to (one's) eyes in (something) f.
|
gırtlağına kadar (bir şeye) batmak/(bir şeyin) içinde olmak |
|
456 |
Deyim |
be up to (one's) neck in (something) f.
|
boğazına/gırtlağına kadar (bir şeye) gömülmek |
|
457 |
Deyim |
be up to (one's) neck in (something) f.
|
boğazına/gırtlağına kadar (bir şeye) batmak |
|
458 |
Deyim |
be up to (one's) neck in (something) f.
|
(bir şeylerin) içinde/arasında kaybolmak |
|
459 |
Deyim |
be up to (one's) neck in (something) f.
|
(bir şeylerin) içinde boğulmak |
|
460 |
Deyim |
be up to (one's) neck in (something) f.
|
(bir şeylerin) içine gömülmek |
|
461 |
Deyim |
be up to (one's) neck in (something) f.
|
(bir şeylerin) altında ezilmek |
|
462 |
Deyim |
be up to (one's) neck in (something) f.
|
(bir şeyler) boyunu/başını aşmak |
|
463 |
Deyim |
be up to (one's) neck in (something) f.
|
çok fazla (bir şeyi) olmak |
|
464 |
Deyim |
be up to (one's) neck in (something) f.
|
(bir şeyden) başını kaldıramamak |
|
465 |
Deyim |
be up to your neck in something f.
|
boğazına/gırtlağına kadar bir şeye gömülmek |
|
466 |
Deyim |
be up to your neck in something f.
|
bir şeylerin içinde/arasında kaybolmak |
|
467 |
Deyim |
be up to your neck in something f.
|
bir şeylerin içinde boğulmak |
|
468 |
Deyim |
be up to your neck in something f.
|
bir şeylerin içine gömülmek |
|
469 |
Deyim |
be up to your neck in something f.
|
bir şeylerin altında ezilmek |
|
470 |
Deyim |
be up to your neck in something f.
|
bir şeyler boyunu/başını aşmak |
|
471 |
Deyim |
be up to your neck in something f.
|
çok fazla bir şeyi olmak |
|
472 |
Deyim |
be up to your neck in something f.
|
bir şeyden başını kaldıramamak |
|
473 |
Deyim |
be up to your neck in something f.
|
boğazına/gırtlağına kadar bir şeye batmak |
|
474 |
Deyim |
be up to your neck in something f.
|
boğazına/gırtlağına kadar bir şeye bulaşmak |
|
475 |
Deyim |
be in something up to your neck f.
|
boğazına/gırtlağına kadar bir şeye gömülmek |
|
476 |
Deyim |
be in something up to your neck f.
|
bir şeylerin içinde/arasında kaybolmak |
|
477 |
Deyim |
be in something up to your neck f.
|
bir şeylerin içinde boğulmak |
|
478 |
Deyim |
be in something up to your neck f.
|
bir şeylerin içine gömülmek |
|
479 |
Deyim |
be in something up to your neck f.
|
bir şeylerin altında ezilmek |
|
480 |
Deyim |
be in something up to your neck f.
|
bir şeyler boyunu/başını aşmak |
|
481 |
Deyim |
be in something up to your neck f.
|
çok fazla bir şeyi olmak |
|
482 |
Deyim |
be in something up to your neck f.
|
bir şeyden başını kaldıramamak |
|
483 |
Deyim |
be in something up to your neck f.
|
boğazına/gırtlağına kadar bir şeye batmak |
|
484 |
Deyim |
be in something up to your neck f.
|
boğazına/gırtlağına kadar bir şeye bulaşmak |
|
485 |
Deyim |
be up to your eyes in something f.
|
bir şeylerin içinde/arasında kaybolmak |
|
486 |
Deyim |
be up to your eyes in something f.
|
bir şeylerin içinde boğulmak |
|
487 |
Deyim |
be up to your eyes in something f.
|
bir şeylerin içine gömülmek |
|
488 |
Deyim |
be up to your eyes in something f.
|
bir şeylerin altında ezilmek |
|
489 |
Deyim |
be up to your eyes in something f.
|
bir şeyler boyunu/başını aşmak |
|
490 |
Deyim |
be up to your eyes in something f.
|
çok fazla bir şeyi olmak |
|
491 |
Deyim |
be up to your eyes in something f.
|
bir şeyden başını kaldıramamak |
|
492 |
Deyim |
be up to your eyes in something f.
|
gırtlağına kadar bir şeye batmak/bir şeyin içinde olmak |
|
493 |
Deyim |
be up to your eyeballs in something f.
|
bir şeylerin içinde/arasında kaybolmak |
|
494 |
Deyim |
be up to your eyeballs in something f.
|
bir şeylerin içinde boğulmak |
|
495 |
Deyim |
be up to your eyeballs in something f.
|
bir şeylerin içine gömülmek |
|
496 |
Deyim |
be up to your eyeballs in something f.
|
bir şeylerin altında ezilmek |
|
497 |
Deyim |
be up to your eyeballs in something f.
|
bir şeyler boyunu/başını aşmak |
|
498 |
Deyim |
be up to your eyeballs in something f.
|
çok fazla bir şeyi olmak |
|
499 |
Deyim |
be up to your eyeballs in something f.
|
bir şeyden başını kaldıramamak |
|
500 |
Deyim |
be up to your eyeballs in something f.
|
gırtlağına kadar bir şeye batmak/bir şeyin içinde olmak |
|