winner - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

winner

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"winner" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 20 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
winner i. galip
winner i. kazanan
General
winner i. ganyan
winner i. birinci
winner i. zafer kazanan kimse
winner i. galibiyeti sağlayan kimse
winner i. takdire şayan yetenek ve sıkı çalışma ile başarılı olan kimse
winner i. beğenilen kimse
winner i. takdir gören kimse
Colloquial
winner i. kazanmasına kesin gözüyle bakılan kimse veya şey
winner i. başarmasına kesin gözüyle bakılan kimse veya şey
Mining
winner i. kömür alnı madencisi
Geography
winner i. güney dakota eyaletinde şehir
Sport
winner i. galibiyeti sağlayan puan veya gol
winner i. müsabakayı kazanan kimse
Card
winner i. oyunu kazandıran kart
winner i. oyunu kazandırması beklenen kart
Wagering
winner i. birinci gelen
winner i. kazanan
winner i. bahsi kazanan kumarbaz

"winner" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 78 sonuç

İngilizce Türkçe
General
lottery winner i. piyango talihlisi
cup winner i. kupa galibi
medal winner i. madalya kazanan
winner takes all i. yalnızca başarılı rekabetçinin ödüllendirildiği çekişme
lottery winner i. loto talihlisi
winner of the week i. haftanın talihlisi
winner of the day i. günün talihlisi
winner of the month i. ayın talihlisi
the winner for the third consecutive year i. üçüncü kez peş peşe kazanan
prize winner i. ödül kazanan kimse
prize winner i. ikramiye sahibi
prize winner i. ödül sahibi
award-winner i. ödüllü kimse
award-winner i. ödüllü şey
award-winner i. ödül alan kimse
award-winner i. ödül alan şey
Phrases
winner winner chicken dinner expr. hadi iyisin, çorba parası çıktı
Colloquial
winner winner chicken dinner i. olumlu sonuçlanmış şey
a (real) winner i. kabul edilebilir bir plan/fikir
a (real) winner i. ideal bir plan/fikir
a (real) winner i. makul/geçerli bir plan
a (real) winner i. makul/geçerli bir fikir
a (real) winner i. uygun bir plan/fikir
a (real) winner i. gerçekten harika bir fikir (kinayeli)
a (real) winner i. gerçekten mükemmel/kusursuz bir plan (kinayeli)
a (real) winner i. başarılı
a (real) winner i. hayatı yolunda
a (real) winner i. işleri yolunda
a (real) winner i. birine gerçekten çok yakışmış/uymuş (kinayeli)
a (real) winner i. tam dengi (kinayeli)
vote-winner i. oy kazandıran eylem
vote-winner i. oy almayı güvence altına alan durum
winner winner chicken dinner expr. bir ödül kazanmak veya kazanmayı umma
winner takes all expr. kazanan her şeyi kazanır
winner takes all expr. kazanan her şeyi alır
ding, ding, ding, we have a winner! [cliché] expr. ve işte kazanan!
ding, ding, ding, we have a winner! [cliché] expr. yarışmanın kazananı belli oldu!
ding, ding, ding, we have a winner! [cliché] expr. ve doğru cevap!
ding, ding, ding, we have a winner! [cliché] expr. doğru cevap, kazandınız!
ding, ding, ding, we have a winner! [cliché] expr. soruyu bildiniz ve kazandınız!
winner take all expr. kazanan hepsini alır
w take (winner take) expr. iyi düşünce
Idioms
be onto a winner f. çok tutulacak olmak
be onto a winner f. çok tutulmak
pick a winner f. yararlı, uygun, başarılı olacak kişiyi/şeyi seçmek
pick a winner f. en iyisini seçmek
pick a winner f. başarılı olabilecek birini/bir şeyi seçmek
pick a winner f. yarışı kazanma olasılığı yüksek atı, kişiyi seçmek
pick a winner f. doğru ata oynamak
pick a winner f. çok iyi bir seçim/tercih yapmak
pick a winner f. doğru seçim/tercih yapmak
pick a winner f. doğru kişiyi/şeyi seçmek
be onto a winner f. başarılı olma yolunda olmak
be onto a winner f. başarıya doğru ilerlemek
sound like a (real) winner f. kulağa çok iyi gelmek
sound like a (real) winner f. kulağa harika bir fikir gibi gelmek
sound like a (real) winner f. kulağa harika/uygun biri gibi gelmek
sound like a (real) winner f. desene harika biri (kinayeli)
winner-take-all expr. kazanan hepsini alır
sounds like a winner! expr. kulağa harika/çok iyi geliyor!
Speaking
what if it's you? (the next winner) expr. (piyango) ya çıkarsa
Trade/Economic
winner bid i. ihaleyi kazanan tarafın teklifi
winner-takes-all markets i. kazananın her şeyi aldığı piyasa
Politics
winner-takes-all system i. çoğunluk oyu sistemi
winner-takes-all system i. oy çokluğu sistemi
winner-takes-all system i. oy çoğunluğu sistemi
Computer
hand winner i. eli kazanan
Sport
winner by default i. hükmen galip
ball-winner [uk] i. top çalan oyuncu
match-winner i. puan veya sayı alarak kendi takımına maçı kazandıran oyuncu
match-winner i. maçı kazandıran puan veya sayı
medal winner i. (golf turnuvasında) skorun yapılan toplam vuruş sayısı ile belirlendiği müsabakayı kazanan oyuncu
medal-winner i. madalya kazanan sporcu
medal-winner i. madalya kazanan
medal-winner i. madalya sahibi
run a close second to the winner f. burun farkıyla ikinci olmak
run a close second to the winner f. birincinin hemen ardından gelmek
Volleyball
service winner i. servis atanın kazanması