-etme - Turkish English Dictionary

-etme

Meanings of "-etme" in English Turkish Dictionary : 1 result(s)

Turkish English
General
-etme -faction suf.

Meanings of "-etme" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
ikna etme persuasion n.
Our task is one of persuasion.
Bizim görevimiz ikna etmek.

More Sentences
dans etme dancing n.
She enjoys dancing and horseback riding.
O dans etmeyi ve ata binmeyi sever.

More Sentences
iptal etme cancellation n.
The European Union must undertake to bring about the alleviation or cancellation of the debts of the poor countries.
Avrupa Birliği, yoksul ülkelerin borçlarının hafifletilmesini veya iptal edilmesini sağlamayı taahhüt etmelidir.

More Sentences
General
rahatsız etme disturbing n.
I'm sorry for disturbing you.
Rahatsız ettiğim için özür dilerim.

More Sentences
memnun etme satisfaction n.
I only did it for your satisfaction.
Bunu sadece seni memnun etmek için yaptım.

More Sentences
tahrip etme devastating n.
Logging has devastated the country's forests.
Ağaç kesilmesi ülkenin ormanlarını tahrip etti.

More Sentences
elde etme acquiring n.
There is no way of acquiring this other than having nationality one of the Member States.
Bunu elde etmenin Üye Devletlerden birinin vatandaşlığına sahip olmaktan başka bir yolu yoktur.

More Sentences
flört etme flirting n.
Mary spotted Tom and Conchita flirting together.
Mary, Tom ve Conchita'nın birlikte flört ettiğini gördü.

More Sentences
istismar etme exploitation n.
What consequences should be drawn from the exploitation of asylum procedures by terrorist networks, etc.?
İltica prosedürlerinin terör şebekeleri vb. tarafından istismar edilmesinden ne gibi sonuçlar çıkarılmalıdır?

More Sentences
ateş etme firing n.
They started firing.
Onlar ateş etmeye başladılar.

More Sentences
acele etme take your time n.
Take your time, or you may make some mistake.
Acele etme, yoksa hata yapabilirsin.

More Sentences
ihlal etme violation n.
We are of course opposed to the embargo, but we also oppose dictatorship and the violation of human rights.
Elbette ambargoya karşıyız ama aynı zamanda diktatörlüğe ve insan haklarının ihlal edilmesine de karşıyız.

More Sentences
kontrol etme controlling n.
The main procedure for controlling this trend in the current term is the n+2 rule.
Mevcut dönemde bu eğilimi kontrol etmeye yönelik ana prosedür n+2 kuralıdır.

More Sentences
pazarlık etme bargaining n.
She's good at bargaining the price down.
Fiyat düşürmek için pazarlık etmede iyidir.

More Sentences
tahrip etme destroying n.
Naturally, this fuel tourism also contributes to further destroying the environment.
Doğal olarak bu yakıt turizmi de çevrenin daha fazla tahrip edilmesine katkıda bulunuyor.

More Sentences
devam etme attending n.
Poverty prevented him from attending school.
Yoksulluk onun okula devam etmesini engelledi.

More Sentences
taklit etme mimicking n.
She was mimicking the various people in our office.
Ofisimizdeki çeşitli insanları taklit ediyordu.

More Sentences
nüfuz etme penetration n.
The pharmaceutical products which have the greatest market penetration via the Internet are for the overweight.
İnternet üzerinden pazara en fazla nüfuz eden farmasötik ürünler aşırı kilolular içindir.

More Sentences
göç etme immigration n.
Nevertheless, we cannot have immigration at any price.
Bununla birlikte ne pahasına olursa olsun göç edemeyiz.

More Sentences
inşa etme building n.
The law forbids the building of any skyscraper on this land.
Yasalar bu araziye gökdelen inşa edilmesini yasaklıyor.

More Sentences
yok etme destruction n.
The destruction of port employment will be added to the destruction of fisheries employment.
Balıkçılık istihdamının yok edilmesine liman istihdamının yok edilmesi de eklenecektir.

More Sentences
çaba sarf etme making an effort n.
Fadil was making an effort to share Layla's passions.
Fadıl, Leyla'nın tutkularını paylaşmak için çaba sarf ediyordu.

More Sentences
izole etme isolation n.
Don't enter the room of anyone in isolation without wearing a mask.
İzole edilmiş kişinin odasına maskesiz girmeyin.

More Sentences
teşvik etme encouraging n.
We need to open up the borders instead of encouraging this kind of fortress mentality.
Bu tür bir kale zihniyetini teşvik etmek yerine sınırları açmamız gerekiyor.

More Sentences
tahsis etme appropriation n.
We must secure the appropriations to the CFSP in 2003 in the light of new and essential tasks.
Yeni ve temel görevler ışığında 2003 yılında ODGP'ye tahsis edilecek ödenekleri güvence altına almalıyız.

More Sentences
kabul etme agreement n.
The Council has already reached a political agreement to accept the Commission draft.
Konsey, Komisyon taslağını kabul etme konusunda siyasi bir anlaşmaya varmıştır.

More Sentences
enjekte etme injecting n.
Injecting drugs has decreased in some countries and medical treatment of overdoses has improved.
Bazı ülkelerde uyuşturucu enjekte edilmesi azalmış ve aşırı dozda uyuşturucu kullanımının tıbbi tedavisi gelişmiştir.

More Sentences
test etme testing n.
The directive before us deals with the collection, testing, processing, storage and distribution of human blood.
Önümüzdeki direktif insan kanının toplanması, test edilmesi, işlenmesi, saklanması ve dağıtımı ile ilgilidir.

More Sentences
ikamet etme residence n.
Members of armed forces (excluding residence of military barracks) and women on child-care leave are included.
Silahlı kuvvetler mensupları (kışlalarda ikamet edenler hariç) ve çocuk bakım izninde olan kadınlar dahildir.

More Sentences
ifade etme phrasing n.
In phrasing it this way, the principle of subsidiarity is upheld.
Bu şekilde ifade edildiğinde, ikincillik ilkesi desteklenmektedir.

More Sentences
şikayet etme complaining n.
If you keep on complaining, I will get mad for real.
Şikayet etmeye devam edersen, gerçekten delireceğim.

More Sentences
enjekte etme injection n.
An example of genetic modification is the injection of fish genes into strawberries and tomatoes, a process which prevents these fruits from freezing.
Genetik modifikasyona örnek olarak, çilek ve domateslere bu meyvelerin donmasını engellemek için balık genleri enjekte edilmesi verilebilir.

More Sentences
ziyaret etme visitation n.
The prime minister's visitation to the region aroused some questions.
Başbakanın bölgeyi ziyaret etmesi bazı soru işaretleri yaratmıştır.

More Sentences
kabul etme acceptance n.
I warmly recommend the acceptance of this outcome of conciliation in tomorrow's vote.
Yarınki oylamada bu uzlaşma sonucunun kabul edilmesini içtenlikle tavsiye ediyorum.

More Sentences
teslim etme delivering n.
It is also why following and delivering on Monterrey is important.
Monterrey'i takip etmenin ve teslim etmenin önemli olmasının nedeni de budur.

More Sentences
ayırt etme discernment n.
Finally, it is irresponsible to teach very young children a policy of sex without discernment.
Son olarak, çok küçük yaştaki çocuklara ayırt etmeden seks politikasını öğretmek sorumsuzluktur.

More Sentences
elde etme achievement n.
It is the achievements today that count and this is on which we should base our judgment.
Önemli olan bugün elde edilen başarılardır ve kararımızı buna dayandırmalıyız.

More Sentences
ifşa etme disclose n.
He disclosed my secret.
Sırrımı ifşa etti.

More Sentences
ifade etme expression n.
Political freedom involves allowing the expression of opinions that we find disagreeable.
Siyasi özgürlük, hoşumuza gitmeyen görüşlerin ifade edilmesine izin verilmesini içerir.

More Sentences
pazarlık etme haggling n.
Haggling is common in markets.
Çarşıda pazarlık etmek yaygındır.

More Sentences
ilan etme announcement n.
May I point out that the announcement of partial operational readiness in Laeken is not simply of theoretical value.
Laeken'de kısmi operasyonel hazırlığın ilan edilmesinin sadece teorik bir değer taşımadığını belirtmek isterim.

More Sentences
seyahat etme traveling n.
He found the ring he lost while traveling.
Seyahat ederken kaybettiği yüzüğü buldu.

More Sentences
kendine mal etme appropriation n.
Cultural appropriation isn't a thing.
Kültürel kendine mal etme diye bir şey yoktur.

More Sentences
Common Usage
imha etme annihilation n.
restore etme restoration n.
tahliye etme discharge n.
tezahüratla ilan etme acclamation n.
imha etme disposal n.
ateş etme shooting n.
rahatsız etme disturbance n.
hayret etme astonishment n.
dikkat etme watch n.
örtbas etme whitewash n.
takip etme following n.
inkar etme abnegation n.
nefret etme abomination n.
iptal etme cancelation n.
General
deklare etme declaring n.
doğuya doğru inşa etme orientation n.
mahkum etme condemnation n.
not etme noting n.
göç etme expatriating n.
dikkat etme watch n.
araya ilave etme intercalation n.
tahrip etme ravaging n.
ihmal etme ignoring n.
yavaşça veya gizlice tecavüz etme (hak, mülk) encroaching n.
israf etme squandering n.
rafine etme refinement n.
yok etme extincting n.
nefret etme abomination n.
firar etme decampment n.
şaka etme jesting n.
niyaz etme entreating n.
iddia etme professing n.
iade etme remission n.
dava etme litigation n.
telefon etme telephoning n.
tespit etme establishment n.
heder etme waste n.
stop etme stop n.
eşlik etme concomitance n.
hizmet etme serving n.
karakterize etme characterization n.
etme making n.
istihraç etme educt n.
fedakarlık etme self sacrifice n.
monte etme mounting n.
birlikte hareket etme çağrısı eirenicon n.
grup halinde sözde ciddi bir maksatla seyahat etme junketing n.
yalandan yemin etme perjury n.
hasıl etme engendering n.
hadım etme emasculation n.
tekrar etme repetition n.
azat etme liberation n.
yolcu etme sendoff n.
buharla dezenfekte etme fumigation n.
yok etme extirpation n.
yerinden etme displacement n.
bir siper veya asker saffı boyunca ateş etme enfilading n.
fark etme perception n.
ateş etme fire n.
hayretini ifade etme exclaiming n.
rica etme conjuration n.
tecavüz etme entrenching on n.
teskin etme placation n.
tövbe etme abjuring n.
feda etme sacrifice n.
teşvik etme exhorting n.
tasvir etme representation n.
örnek teşkil etme epitomising n.
tatmin etme satisfying n.
taburcu etme discharge n.
örtbas etme whitewash n.
kendinden nefret etme self disgust n.
feragat etme abjurement n.
ifade etme emitting n.
yolculuk etme trekking n.
itiraz etme protesting n.
tecil etme reprieve n.
tahrip etme laying waste n.
takdis etme işi veya eylemi sacring n.
alay etme mocking n.
alay etme persiflage n.
esir etme enslaving n.
teslim etme submitting n.
teşhir etme exhibition n.
idam etme veya af yetkisi power of life and death n.
kıymet takdir etme valorization n.
yerle bir etme razing n.
yeniden tab etme redevelopment n.
tetkik etme canvassing n.
yok etme extirpating n.
tahayyül etme envisioning n.
yeniden keşide etme redrawing n.
kabul etme embracement n.
iade etme restituting n.
telhis etme epitomizing n.
devam etme persisting n.
feryat etme bawl n.
sırılsıklam etme drench n.
rica etme pleading n.
terbiye etme educating n.
işgal etme holddown n.
ikaz etme expostulating n.
tahmin etme forecast n.
içtinap etme eschewal n.
münakaşa etme flyte n.
ikmal etme replenishing n.
pır pır etme flutter n.
tetkik etme perusal n.
müstahkem bir yere merdivenle çıkıp hücum etme escalading n.
harap etme destruction n.
sterilize etme sterilization n.
tercih etme electing n.
önceden ikaz etme forewarning n.
kıymet takdir etme appraisal n.
göğüs göğüse kavga etme scrimmaging n.
sena etme eulogising n.
acele etme hurrying n.
takviye etme consolidation n.
tebessüm etme tittering n.
takviye etme padding n.
kelimelerle tarif etme word picture n.
içtinap etme eschewing n.
iptal etme stroking n.
tashih etme emending n.
aksini ispat etme rebuttal n.
ıslah etme emending n.
taklit etme personation n.
ustalıkla durumu idare etme finessing n.
haylazlık etme dallying n.
devlet hesabına seyahat etme junketing n.
ateş etme shoot n.
rahatsız etme harrowing n.
allahı inkar etme atheism n.
surat etme making face n.
altüst etme dislocation n.
sembollerle ifade etme embleming n.
devam etme progress n.
belli etme revelation n.
kabul etme acquiescence n.
kendi kendini ifade etme self relation n.
teyit etme verification n.
tevlit etme engendering n.
terk etme relinquishing n.
saygısızlık etme violation n.
inkar etme gainsaying n.
yabancı uyrukluğa kabul etme endenization n.
berbat etme bungle n.
feda etme abnegation n.
imha etme exterminating n.
itibar etme esteeming n.
dezenfekte etme disinfection n.
kendi kendini tayin etme self appointment n.
ateş etme gunfire n.
göz etme wink n.
kavga etme wrangling n.
dramatize etme dramatization n.
gıpta etme envying n.
elde etme derivation n.
surat etme mug n.
vatandaşlığa kabul etme enfranchisement n.
ciro etme negotiation n.
tebriye etme exculpating n.
yok etme effacement n.
muamele etme entreating n.
kabul etme acceptingness n.
tedavi etme eylemi sanation n.
arkadaşlık etme fraternization n.
sınırdışı etme deportation n.
etüt etme surveying n.
yerçekimiyle hareket etme gravitation n.
gayret etme endeavoring n.
ispat etme demonstrativeness n.
idare etme husbandry n.
vaftiz etme christening n.
yağma etme gut n.
eşlik etme escorting n.
tasavvur etme envisaging n.
dikkat etme heed n.
tahayyul etme envisaging n.
önceden ima etme foreshadowing n.
ispat etme durumu demonstrativeness n.
sorgusuz kabul etme acquiescing n.
feragat etme abnegation n.
riayet etme (kurallara/kanunlara) observance of n.
patırtı etme brulyie n.
inşa etme erection n.
başkalarının laflarını ve davranışlarını taklit etme lata n.
kategorize etme categorization n.
hulasa etme epitomizing n.
teşvik etme emboldening n.
tarif etme depiction n.
etkisini yok etme counteraction n.
istisna etme essoin n.
tesir etme effectuating n.
yemin etme swearing n.
icra etme performance n.
iftihar etme exulting n.
ziyan etme waste n.
kendi kendini idare etme self government n.
idare etme guidance n.
taksi ile seyahat etme taxying n.
alay etme japing n.
zengin etme enriching n.
seyahat etme journeying n.
kötürüm etme mutilation n.
telaffuz etme enunciating n.
dezenfekte etme disinfecting n.
kurban etme töreni sacrificial rite n.
sürekli şikayet etme kvetching n.
taciz etme solicitation n.
kaçamak ifade etme equivocating n.
müsaade etme empowering n.
senkronize etme sync n.
eziyet etme persecution n.
intibak etme adaptation n.
itham etme excoriating n.
meşgul etme engaging n.
gelir elde etme revenue generation n.
konsolide etme consolidation n.
tezyin etme enriching n.
titre etme titre n.
harap etme devastating n.
ikmal etme finishing n.
tekrar etme echoey n.
konu etme entreating n.
asarak idam etme gallows n.
ibraz etme exhibition n.
hareket etme moving n.
gözetip denetleyerek idare etme supervision n.
takip etme consecution n.
nefret etme disrelish n.
kabul etme (bir gerçeği) acknowledgment n.
altüst etme discombobulation n.
teşebbüs etme essaying n.
tayin etme (bir yerden başka bir yere) transfer n.
kendinden şüphe etme self doubt n.
ihraç etme eliminating n.
taciz etme harassment n.
hükümdara karşı sadakat yemini etme homage n.
kurban etme victimization n.
icra etme rendition n.
güneşli bir yere seyahat etme arzusu sunlust n.
ispat etme evincing n.
büyük bir kısmını yok etme decimation n.
tahrik etme abetment n.
ihata etme engirding n.
ziyaret etme call n.
müsaade etme toleration n.
tatmin etme fullfilling n.
tasdik etme affirmation n.
ihbar etme denouncement n.
hayal etme imagination n.
rekabet etme vying n.
tevdi etme entrustment n.
tard etme expulsion n.
izale etme extirpating n.
yasak etme enjoinder n.
ıslah etme chastening n.
temsil etme epitomising n.
tekrar işgal etme reoccupation n.
gayret etme endeavouring n.
idareli sarf etme economising n.
tedavi etme entreating n.
tehdit etme menacing n.
köleleri azat etme taraftarı emancipationist n.
iptal etme surrender n.
ateş etme pop n.
ispat etme evidencing n.
şikayet etme bellying n.
ihata etme engirdling n.
yolculuk etme peregrination n.
kem küm etme shuffle n.
tersyüz etme eversion n.
ısrar etme persistence n.
sarf etme expensing n.
bir tarafa doğru hareket etme lateroduction n.
sezgiyle elde etme intuitiveness n.
ekarte etme ouster n.
başkasından evvel işgal etme preoccupancy n.
söz etme mention n.
aşık etme enamoring n.
eziyet etme badgering n.
sitem etme expostulating n.
ateş etme discharge n.
imha etme effacing n.
kendi eylemi ile hakkını iptal etme estoppage n.
nüfuz etme permeation n.
tecavüz etme violation n.
yok etme suppression n.
hakkını ispat etme assertion n.
tahmin etme reckoning n.
telafi etme retrieval n.
bayram etme exulting n.
tembih etme enjoining n.
nefret etme loathing n.
teslim etme ceding n.
kötülük etme malefaction n.
uyrukluğa kabul etme endenization n.
doğruluğunu ispat etme authenticity n.
acele etme rush n.
topal etme laming n.
harap etme devastation n.
imal etme fabrication n.
çok memnun etme enrapturing n.
ihraç etme emitting n.
havale etme entrustment n.
talan etme direption n.
intibak etme acclimation n.
tasarruf etme economising n.
nefret etme execrating n.
atık yok etme bölgesi rubbish tip n.
teşhir etme exhibiting n.
mahrum etme deprivation n.
matem çanı ile ilan veya davet etme knelling n.
aşık etme enamouring n.
teslim etme surrender n.
icat etme excogitation n.
alay etme jeering n.
iptal etme taraftarı abolitionist n.
hayatta kalma ve faaliyete devam etme kabiliyeti ability to survive and operate n.
örtbas etme blackout n.
optimize etme optimizing n.
iç etme appropriation n.
örtbas etme palliation n.
muhakeme etme ratiocination n.
entegre etme integrating n.
deneyim etme experiencing n.
koordine etme durumu coordinateness n.
misafir etme entertainment n.
paket etme packing n.
aforoz etme ostracism n.
yardım etme boost n.
karmakarışık olma veya etme jumbling n.
teskin etme propitiation n.
karmakarışık etme embroiling n.
örnek teşkil etme exemplifying n.
kabul etme conceding n.
örtbas etme dissimulation n.
yeniden tercüme etme retranslation n.
tasdik etme verification n.
bertaraf etme eliminating n.
işkence etme torturing n.
amorti etme sinking n.
mahsup etme offsetting n.
yok etme ve tekrar inşa destruction and reconstruction n.
ihraç etme extruding n.
filtre etme leaching n.
tatbik etme exercising n.
halinden şikayet etme whine n.
taksitli alışverişi tercih etme layaway n.
egemenliğini kabul etme homage n.
bağırarak ilan etme acclaiming n.
itham etme accusation n.
temas etme contacting n.
teslim etme commitment n.
intihap etme electing n.
tahlil etme entreating n.
hizmet etme subservience n.
kendi eylemi vasıtasıyla hakkını iskat ve iptal etme estopping n.
kendini ifade etme self expression n.
canlı şekilde dans etme jigging n.
dikkat etme remark n.
ormanları tahrip etme deforestation n.
iptal etme overriding n.
iktibas etme excerption n.
tevdi etme enduing n.
rahatsız etme botheration n.
izah etme explicating n.
elimine etme elimination n.
tahrip etme kill n.
teşvik etme exhortation n.
tayin etme (para miktarını) assessment n.
ihraç etme exportation n.
haklarından mahrum etme disenfranchisement n.
mirastan mahrum etme disinheritance n.
çocuklar kabul etme acknowledgment of children n.
dramatize etme dramatisation n.
ayırt etme discrimination n.
dava sırasında vesika veya delil ibraz etme exhibiting n.
haset etme envying n.
dırdır etme bellyaching n.
odun temin etme wooding n.
kabul etme avow n.
ikamet etme (bir yerde) abode n.
birlikte hareket etme durumu concertedness n.
arz etme exhibiting n.
örnek teşkil etme epitomizing n.
teşvik etme incitation n.
sürekli şikayet etme kvetch n.
tavsiye etme presentation n.
ihya etme rejuvenation n.
açık etme airing n.
geride inşa etme setback n.
teşvik etme goading n.
hitap etme declamation n.
teşvik etme inducing n.
izhar etme evincing n.
terbiye etme edification n.
tasnif etme regimentation n.
iptal etme vitiation n.
alay etme taunt n.
tahrip etme obliteration n.
azat etme emancipation n.
istila etme pervading n.
yüz hayvan kurban etme adeti hecatomb n.
ikmal etme completing n.
suçsuzluğunu ispat etme justifying n.
rahatsız etme troubling n.
kurban etme sacrifice n.
mücadele etme conflict n.
pastörize etme pasteurization n.
teşvik etme incentive n.
terörize etme terrorizing n.
emanet etme deposition n.
tapınakta muhafaza etme enshrining n.
elde etme attainment n.
teshir etme enamouring n.
hareket etme start n.
altüst etme subversion n.
kör etme excecation n.
talim etme educating n.
vatandaşlığa kabul etme enfranchising n.
surat etme sulk n.
şikayet etme grumbling n.
ifraz etme excreting n.
temin etme providing n.
sena etme eulogizing n.
teslim etme handing over n.
yardım etme accommodation n.
kötü telaffuz etme slur n.
tövbe etme abjurement n.
yok etme exterminating n.
tesis etme institution n.
tekabül etme correspondence n.
pastörize etme pasteurellosis n.
telafi etme redemption n.
mantıktan nefret etme misology n.
yok etme eradicating n.
ifşa etme disclosure n.
filtre etme leach n.
iptal etme repeal n.
itaat etme subservience n.
yok etme effacing n.
rezil etme disgracing n.
bertaraf etme parry n.
hulasa etme epitomising n.
şikayet etme wingeing n.
icat etme origination n.
seferber etme mobilization n.
takip etme tracing n.
razı etme persuasion n.
değiş tokuş etme interchange n.
yeniden icat etme reinvention n.
yerini tayin etme localization n.
tadil etme emending n.
tasdik etme acceptingness n.
ciro etme (çek/bono) negotiation n.