all- - Turkish English Dictionary

all-

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "all-" in Turkish English Dictionary : 3 result(s)

English Turkish
Technical
all- pref. diğer anlamı veren ön ek
all- pref. farklı anlamı veren ön ek
all- pref. izomerik anlamı veren ön ek

Meanings of "all-" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
Common Usage
all n. tüm
know-it-all n. bilmiş
all the time adv. hep
all the time adv. her zaman
first of all adv. öncelikle
first of all adv. ilk önce
first of all adv. ilk olarak
all the way adv. sonuna kadar
General
all n. herkes
all n. tümü
all n. tümünü
all n. her şey
cure-all n. her derde deva
end-all n. son
all these developments n. tüm bu gelişmeler
all sorts n. her çeşit
all times n. tüm zamanlar
all the points n. tüm noktalar
all time high n. en yüksek seviye
all people n. bütün insanlar
all people n. tüm insanlar
all the people n. bütün insanlar
all the people n. tüm insanlar
all students n. tüm öğrenciler
all n. bütün servet
all kinds n. her çeşit
all kinds n. her tip
be all ears v. dikkatle dinlemek
be all ears v. kulak kesilmek
be all alone v. yapayalnız olmak
pull an all-nighter v. bütün gece çalışmak
exceed all expectations v. tüm beklentileri aşmak
tell all v. her şeyi anlatmak
all of adj. hepsi
all the adj. bütün
all adj. alayı
all adj. her
all alone adj. yapayalnız
all adj. tamamı
all-important adj. çok önemli
one-size-fits-all adj. herkese uyan
all manner of adj. her türlü
Common Usage
know-it-all n. ukala
all n. bütün
all of a sudden adv. ansızın
all of a sudden adv. aniden
first of all adv. en önce
all pron. hepsi
General
all in ballast n. tüvenan balast
all terrain vehicle n. arazi vasıtası
all clear n. tehlike geçti işareti
all fours n. dört ayak
a bit of all right n. mükemmel bir şey
all fools' day n. bir nisan
his all holiness n. patrik cenapları ekümenik patrik için kullanılır
scattered all over n. deli kızın çeyisi gibi
free for all n. birçok kişinin karıştığı kavga
all inclusive system n. her şey dahil sistemi
all sorts and condition n. her çeşitten
the unkindest cut of all n. en kötüsü
all genres n. tüm türler
all genres n. tüm kategoriler
all creation n. tüm evren
all fools' day n. nisan bir
jack of all trades n. on parmağında on marifet olan kişi
all segments of society n. toplumun tüm kesimleri
jack of all trades n. birden fazla işte başarılı olan
all or none principle n. ya hep ya hiç ilkesi
common to all n. orta malı
all manner of conversation n. her tavır ve hareket
all saints' day n. 1 kasım yortusu
the all round n. dört başı mamur
all star performers n. yıldız oyuncular
jack of all trades n. elinden her iş gelen
the worst of all n. en kötüsü
all n. hepsi
jack of all trades n. ticaret konusunda yetenekli
maid of all work n. her işi yapan hizmetçi
winner takes all n. yalnızca başarılı rekabetçinin ödüllendirildiği çekişme
all terrain bicycles n. arazi bisikletleri
all sorts of thing n. her türlü şey
all purpose flour n. çok amaçlı un
danger of all sorts n. her türlü tehlike
all rounder n. her alanda başarılı
all rounder n. elinden her iş gelen kimse
band of all times n. tüm zamanların en iyi (müzik) grubu
all the happenings n. tüm bu olanlar
all caps n. tümü büyük harf
all accessories n. tüm aksesuarlar
a free-for-all n. bar kavgası
all-points bulletin n. kaçak anonsu
all-time high n. tüm zamanların en yükseği
all-wave n. tüm dalga
all-weather aircraft n. her türlü hava koşullarında uçabilen uçak
all-rounder n. her alanda başarılı kimse
all-wave n. tam dalga
all-points bulletin n. suçlu anonsu
all-in price n. her şey içinde fiyat
all-wave receiver n. tüm dalgaları alıcı
all-air conditioning system n. havalı klima sistemi
all-risks n. tüm riskler
all-rounder n. her sahada mükemmel olan
all-out effort n. üstün gayret
a free-for-all n. mahalle kavgası
all-wheel bulldozer n. lastik tekerlekli dozer
all-purpose glue n. çok maksatlı yapıştırıcı
all-points bulletin n. arama bülteni
all-terrain vehicle n. her tür arazide kullanılan araç
a free-for-all n. birçok kişinin karıştığı kavga
all-in ballast n. tuvenan balast
all-hazards approach n. tüm-tehlikeler yaklaşımı
do-it-all inventor n. herşeyi yapan mucit
free-for-all n. tartışma
catch-all n. malzeme torbası
free-for-all n. herkese açık yarışma
hold-all n. çuval
know-all n. bilgiç
do-all n. uşak
jack-of-all-trades n. on parmağında on marifet olan kimse
free-for-all n. mahalle kavgası
catch-all n. öteberi torbası
hold-all n. bavul
free-for-all n. bar kavgası
jack-of-all-trades n. elinden her iş gelen kimse
do-it-all inventor n. elinden her iş gelen mucit
end-all n. esas amaç
free-for all n. meydan kavgası
save-all n. atık-önleyici
all n. ne var ne yoksa
all-hallows n. cadılar bayramı
all saints' day n. azizler yortusu
primate of all england n. canterbury başpiskoposu
all or none concept n. her şey veya hiçbir şey kavramı
all day daycare n. gün boyu bakım
all creatures n. tüm canlılar
revenues from all kinds of pari-mutuals n. müşterek bahis gelirleri
a cure-all n. her derde deva
all one's savings n. tüm birikimini
all-time best n. gelmiş geçmiş en iyi
dear all n. sayın arkadaşlar
a man for all seasons n. her devrin adamı
dear all n. değerli arkadaşlar
all things n. tüm şeyler
spend-all n. savurgan
spend-all n. tutumsuz
spend-all n. müsrif
spend-all n. mirasyedi
spend-all n. çultutmaz
people from all strata n. her kesimden insanlar
all-out slaughter n. kitlesel katliam
all-out slaughter n. kitlesel kıyım
all the points n. bütün noktalar
all kinds of measures n. her türlü önlem
all kinds of goods n. her türlü mal
all kinds of risks n. her türlü risk
all the time of the world n. dünyanın bütün zamanı
all branches of science n. tüm bilim dalları
all discussions/talks n. tüm görüşmeler
most popular jukebox model of all time n. tüm zamanların en çok tutulan müzik kutusu
one's all acts of vigilantism n. kural tanımaz tüm davranışları
all the trimmings n. tüm aksesuarlar
a catch-all term n. kapsamlı/kapsayıcı terim
all living creatures n. tüm canlılar
all living creatures n. tüm yaşayan canlılar
all units n. bütün birimler
all units n. tüm birimler
all the words in english n. ingilizce'deki bütün kelimeler
all fools' day n. 1 nisan şaka günü
all the pieces of the puzzle n. bulmacanın tüm parçaları
all the children in the world n. dünyadaki bütün çocuklar
all skin and bones n. bir deri bir kemik
all time low n. en düşük seviye
all seasons n. bütün mevsimler
all seasons n. tüm mevsimler
people of all ages n. her yaştan insan
all hands n. takım itfaiye çıkışı
all-seeing eye of god n. tanrının her şeyi gören gözü
people from all social strata n. toplumun tüm katmanlarından insanlar
all segments n. her kesim
all walks (of life) n. her kesim
all sections n. her kesim
all sections n. tüm kesimler
all walks (of life) n. tüm kesimler
all segments n. tüm kesimler
all fruits n. tüm meyveler
all-night party n. tüm gece süren parti
all the questions we asked n. sorduğumuz tüm sorular
all the questions we asked n. sorduğumuz bütün sorular
so say we all n. battlestar galactica evreninde amin
all hallow's eve n. azizler günü'nün arifesi
all-out attack n. topyekün saldırı
all that remains n. geriye kalan tek şey
all friends n. tüm arkadaşlar
win-at-all-costs attitude n. ne olursa olsun kazanmaya değer yaklaşımı
people of all ages n. her yaştan insanlar
that's all for now (tafn) n. şimdilik bu kadar (kısaltma)
catch-all n. çeşitli durumları ve olasılıkları kapsayacak şekilde tasarlanmış şey
catch-all n. öteberi çantası
ty-all [obsolete] n. bağ
ty-all [obsolete] n. ip
all a case n. ilgilenmeye değmeyen sorun
all nighter n. tüm gece süren proje
all nighter n. tüm gece süren etkinlik
all-day sucker n. lolipop
all-dayer n. tüm gün süren etkinlik
all-court press n. büyük çaba
all fives n. bir tür domino oyunu
all hands n. aynı amacı taşıyan herkes
all-nighter n. bütün gece süren şey
all-overs [dialect] n. kıpırtı
all-overs [dialect] n. kaşıntı
all saints' summer n. pastırma yazı
all-sliming n. göz büyüklüğü 200 olan bir elekten geçecek kadar ince öğütme
all threes n. üçün katlarının sayıldığı bir tür oyun
all-timer [us] n. olağanüstü kimse
all-timer [us] n. her şeyde en iyi olan kimse
know-all n. ukala
know-it-all n. bilgiç
know-all n. bilgiç
jack-at-all-trades n. elinden her iş gelen kimse
jack-at-all-trades n. her işten anlayan kimse
uptails all n. eğlence düşkünü kimse
uptails all n. zevk ve sefaya düşkün tip
uptails all n. gürültücü kimse
uptails all n. şamatacı kimse
uptails all n. eğlenti
uptails all n. şenlik
uptails all n. eğlence
uptails all n. keşmekeş
maid of all work n. her işi yapan kimse
maid of all work n. her işi yapan şey
maid-of-all-work n. tüm evin işini yapan temizlikçi
maid-of-all-work n. her işi yapan kimse
maid-of-all-work n. her işi yapan şey
heal all n. her derde deva
save-all n. bir tür mumluk
save-all n. şamdan
save-all [dialect] n. paragöz kimse
save-all [dialect] n. cimri kimse
save-all [dialect] n. kumbara
save-all [dialect] n. iş tulumu
save-all [dialect] n. tulum
save-all [dialect] n. önlük
do-all [obsolete] n. kahya
do-all [obsolete] n. genel müdür
crawl on all fours v. emeklemek
give one's all v. gayret göstermek
sit up all night v. sabahlamak
settle once and for all v. kesip atmak
lose all sense of shame v. ar damarı çatlamak
go all the way v. son haddine varmak
be all of a tremble v. zangır zangır titremek
go the way of all flesh v. ölmek
be all right v. uygun olmak
stay awake all night v. sabahı etmek
be all skin and bone v. kemikleri sayılmak
all greek to v. bir konuya fransız kalmak
make all sorts of excuses v. bin dereden su getirmek
free for all v. herkese açık yarışma
know all the answers v. ukalalık etmek
become all nerves v. sinir kesilmek
be up all night v. sabahlamak
go all the way with v. tamamıyla hemfikir olmak
put all the cards on the table v. düşüncelerini açıkça söylemek
sit up all night v. sabahı etmek
be all ears v. can kulağı ile dinlemek
go all shades of red v. renkten renge girmek
lose one's all v. varını yoğunu kaybetmek
draw all attention towards oneself v. tüm dikkatleri üzerine çekmek
be all smiles v. ağzı dört köşe olmak
beat all hollow v. yenmek
shout all at once v. bağrışmak
cut across all boundaries v. sınır tanımamak
fall on all fours v. dört ayak üzerine düşmek
be all right v. fena olmamak
go hot all over v. ateş basmak
be all keyed up v. endişe içinde olmak
give up all worldly things v. dünyadan elini eteğini çekmek
be all eyes v. gözünü dört açmak
exert all one's strength v. kıçını yırtmak
be all right v. zarara uğramamış olmak
be all keyed up v. çok heyecanlı olmak
be all square on the accounts v. alıp vereceği olmamak
go all the way with v. sevişmek
be all ears v. dikkat kesilmek
be all right v. iyi olmak
go all the way with v. birinin tüm isteklerini yerine getirmek
go all the way v. her naneyi yemek
be all in a fluster v. çırpınmak
sell all one has v. satıp savmak
stay awake all night v. sabahı bulmak
stake all one's money on one gamble v. rest çekmek
be on all fours v. domalmak
pull out all the stops v. elinden geleni yapmak
go to all lengths v. her çareye başvurmak
sit up all night v. sabahı bulmak
pull out all the stops v. var gücüyle çalışmak
go to all lengths v. her çareyi kullanmak
be left all by oneself v. ortalıkta kalmak
beat somebody all to pieces v. pöstekisini sermek
be all skin and bones v. kaburgaları çıkmak
let it all hang out v. koyvermek
let it all hang out v. boşlamak
let it all hang out v. kendini koyvermek
let it all hang out v. gevşemek
let it all hang out v. rahatlamak
do something all over again v. baştan almak (işi/konuyu)
put all of one's efforts in a job v. canla başla çalışmak
go all out v. canını dişine takmak
give it one's all v. canını dişine takmak
behave like a know it all v. hariçten gazel okumak
do all one can do v. elinden geleni yapmak
investigate all the characteristics of someone (or some subject) v. ıcığını cıcığını sormak
for all hell break loose v. kıyamet kopmak
make all kinds of excuses v. kırk dereden su getirmek
go all shades of purple v. renkten renge girmek
keep abreast of all the latest developments v. gelişmeleri takip etmek
be all up v. ayvayı yemek
be all up v. hapı yutmak
be all important v. hayati önem taşımak
be all important v. hayati önemde olmak
be all at sea v. afallamak
be all at sea v. şaşırmak
be all skin and bones v. bir deri bir kemik olmak
be all skin and bones v. kadidi çıkmak
be all for v. -e taraftar olmak
be all for v. -i candan desteklemek
be all-important v. hayati önemde olmak
be all-important v. hayati önem taşımak
be all broken up over v. -den çok üzgün olmak
reach an all-time high v. tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmak
be all together v. bir arada bulunmak
let it all hang out v. kafa dağıtmak
death (be) all around v. ölüm kol gezmek
clean out all the drawers v. tüm çekmeceleri boşaltmak
be all beat up v. bitip tükenmek
be all beat up v. çok yorulmak
be all beat up v. yorgun olmak
could not be saved despite all medical efforts v. yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamamak
could not be saved despite all the efforts deployed by v. yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamamak
lose all trace of v. izini kaybetmek
stay up all night v. sabahı bulmak
stay up all night v. sabahı etmek
stay up all night v. sabahlamak
despite all efforts can not be saved v. tüm çabalara rağmen kurtarılamamak
stay up all night v. bütün gece uyumamak
stay up all night v. bütün gece ayakta kalmak
reach all-time high v. tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmak
be at all-time high v. tüm zamanların en yüksek seviyesinde seyretmek
meet all the required standards v. istenen standartlara sahip olmak
discuss thoroughly (all aspects of) v. tüm boyutlarıyla tartışmak
start all over again v. sil baştan yapmak
sever all ties with v. bağını koparmak
sever all ties with v. bağlarını koparmak
sever all ties with v. bağı kopmak
carry all kinds of germs v. her türlü mikrobu taşımak
take all kinds of measures v. her türlü önlemi almak
pee all the time v. sürekli işemek
go off in all these other directions v. bambaşka yönlere gitmek
close all the way v. tam kapanmak
issue an all-points bulletin v. arama emri çıkarmak
go to all the trouble v. zahmete katlanmak
spend all of one’s money on drugs v. tüm parasını uyuşturucuya harcamak
get beat up all the time v. sürekli dayak yemek
be all of one mind about v. hemfikir olmak
be all of one mind about v. aynı fikirde olmak
lose all one’s money v. tüm parasını kaybetmek
howl all night long v. (köpek) bütün gece ulumak
not stop ringing all weekend v. (telefon) bütün hafta sonu susmak bilmemek
be all set to tell something v. kendini bir şey söylemeye hazırlamak
have all the makings of a first-class scandal v. tam anlamıyla birinci sınıf bir skandal olmak
regret having come (at all/in the first place) v. geldiğine geleceğine pişman olmak
have all sizes and colors in stock v. stokunda tüm ebatlarından/boylarından ve renklerinden bulunmak
extend all the way to v. -e kadar ulaşmak
put an end to all the madness v. tüm bu çılgınlığa bir son vermek
wake up all bruised up v. yara bere içerisinde uyanmak
make friends with all the people he/she work with v. (birlikte) çalıştığı herkesle/bütün insanlara arkadaş olmak istemek
sleep all day v. tüm gün uyumak
work all night v. tüm gece çalışmak
not to say anything at all v. bir kelime etmemek
not to say anything at all v. ağzını açmamak
puke all over the carpets v. halılara kusmak
be at an all-time low v. en düşük seviyesinde olmak
look at all possibilities v. tüm olasılıklara bakmak
get all the permits v. tüm izinleri almak
give all her love to her child v. tüm sevgisini çocuğuna vermek
examine all parts of something v. derinlemesine incelemek
deserve all of the credit v. her türlü övgüyü hak etmek
be all/completely alone (in the world) v. kimi kimsesi olmamak
make all the arrangements v. tüm ayarlamaları yapmak
be all over the news v. tüm haberlerde olmak
become all attention v. pürdikkat kesilmek
be on the computer all day v. bütün gün bilgisayarda takılmak
be on the computer all day v. bütün gün bilgisayar/bilgisayarın başında olmak
be on the computer all day v. bütün gün bilgisayarda olmak
be found guilty on all charges v. tüm suçlamalardan suçlu bulunmak
sit at home all day v. bütün gün evde oturmak
spend all year v. tüm yılı harcamak
have all facilities available v. her türlü imkana sahip olmak
can't help speaking highly of something/someone all the time v. anlata anlata bitirememek
say all in v. rest çekmek/demek (pokerde)
be known all over the world v. bütün dünyada bilinmek
all but certain v. hemen hemen emin olmak
exhaust all possibilities v. bütün imkanları tüketmek
shake all over v. tir tir titremek
shake all over v. tüm vücudu titremek
support someone in all aspects of something v. birisine bir şeyin her alanında destek olmak
support someone in all aspects of something v. birisine bir şeyin her alanında yardım etmek
become rich all at once v. köşeyi dönmek
tick all the boxes v. her şartı sağlamak
all out adj. bitkin
all white adj. apak
all of a piece adj. aynı tür
all agog adj. can atan
all manner of adj. her çeşit
all alone adj. kimsesiz
all weather adj. her havaya elverişli
all wood adj. komple ahşap
sick of it all adj. sıtkı sıyrılmış
black and blue all over adj. mosmor
all mixed up adj. allak bullak
all sorts of adj. türlü türlü
all in pieces adj. paramparça
beyond all bear adj. katlanılmaz
all wool adj. tamamen yünlü
all metal adj. komple metal
all adj. cemi
all around adj. dört taraftan
all of a piece adj. aynı
all knowing adj. herşeyi bilen
beyond all bear adj. dayanılmaz
all mixed up adj. karman çorman
all in adj. yorgun
all adj. katışıksız
all of a size adj. hepsi aynı büyüklükte
beyond all bearing adj. katlanılmaz
all in bits adj. paramparça
all mixed up adj. karmakarışık
all of adj. en aşağı
all in adj. her şey dahil
all out adj. yorgun
all over adj. bitmiş
all over adj. bitik
all powerful adj. mutlak güce sahip
all in adj. turşu gibi
of all sizes adj. küçüklü büyüklü
all adj. tekmil
for all the world like adj. tıpatıp aynı
all of adj. olanca
all in adj. çok yorgun
all powerful adj. çok güçlü
once and for all adj. ilk ve son olarak
all around adj. her yer
out of all proportion adj. tamamiyle nisbetsiz
out of all proportion adj. nisbetsiz
beyond all bearing adj. dayanılmaz
all adj. saf
all in adj. bitkin
beyond all bearing adj. çekilmez
all adj. bütün
all inclusive adj. her şey dahil
all purpose adj. her amaca uygun
all kinds of adj. her türlü
almost all adj. tamamına yakın
all adj. özbeöz
all time favourite adj. tüm zamanların en ünlü
all time favorite adj. tüm zamanların en ünlü
all time favourite adj. tüm zamanların en iyi
all time favorite adj. tüm zamanların en iyi
free from all defects adj. kusursuz
all-around adj. her alanda başarılı
all-seeing adj. her şeyi gören
all-duty adj. çok amaçlı
all-terrain adj. her arazide gidebilen
all-purpose adj. çok yönlü
all-inclusive adj. geniş kapsamlı
all-night adj. bütün gece süren (bir olay)
all-purpose adj. kullanışlı
all-around adj. mükemmel
all-out adj. bütün
all-purpose adj. çok kullanışlı
all-out adj. tam
all-wool adj. tamamen yünlü
all-purpose adj. pek çok işe yarayan
all-round adj. her sahada mükemmel olan
all-knowing adj. alim
all-inclusive adj. her şeyi kapsayan
all-inclusive adj. sadece seyahat ve konaklamadan fazlasını içeren tatil paketi
all-purpose adj. çok maksatlı
all-round adj. çok yönlü
all-wood adj. komple ağaç
all-time adj. başlangıçtan şimdiye kadar
all-wood adj. tümüyle ahşap
all-purpose adj. universal
all-embracing adj. her şeyi saran
all-weather adj. her havaya elverişli
all-around adj. pek çok yeteneği olan
all-knowing adj. bilmiş
all-knowing adj. her şeyi bilen
spread all through with adj. ile dolu