to oneself - Turkish English Dictionary
History

to oneself

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "to oneself" in Turkish English Dictionary : 5 result(s)

English Turkish
Colloquial
to oneself expr. kendi kendine
to oneself expr. tek başına
to oneself expr. kendi başına
to oneself expr. yalnız
to oneself expr. kendine

Meanings of "to oneself" with other terms in English Turkish Dictionary : 491 result(s)

English Turkish
Common Usage
come to oneself v. ayılmak
General
apply oneself to v. bütün dikkatini bir işe çevirmek
resign oneself to v. boyun eğmek
feel oneself obliged to v. kendini bir şeyi yapmaya mecbur hissetmek
be unable to bring oneself (to do something) v. nefsine yedirememek
resign oneself to v. boyun eğerek (birşeye) katlanmak
adapt oneself to v. kendini alıştırmak
wear oneself down to a shadow v. kendini helak etmek
abandon oneself to v. kendini kaptırmak
put oneself to expense v. masrafa girmek
reconcile oneself to v. razı olmak
lend oneself to v. yardım etmek
have oneself to thank for v. bir şeyin suçlusu olmak
attach oneself to v. katılmak
commit oneself to v. söz vermek
help oneself to v. aşırmak
adjust oneself to v. intibak etmek
submit oneself to justice v. adalete teslim olmak
wear oneself down to a shadow v. erim erim erimek
apply oneself to v. kendini bir işe vermek
lend oneself to v. yanaşmak
set oneself to do something v. koyulmak
devote oneself to v. kendini vermek
make oneself listened to v. söz geçirmek
read to oneself v. içinden okumak
help oneself to v. kendi kendine servis yaparak yiyeceklerden almak
confine oneself to v. yetinmek
picture to oneself v. tasarımlamak
abandon oneself to despair v. umutsuzluğa kapılmak
not to lay oneself open to criticism v. açık vermemek
endear oneself to someone v. kendini birine sevdirmek
address oneself to v. koyulmak
reconcile oneself to v. ısınmak
resign oneself to v. teslim olmak
devote oneself to v. vakfetmek
adjust oneself to v. kendini alıştırmak
endear oneself to somebody v. kendini sevdirmek
accommodate oneself to v. uyum sağlamak
be unable to contain oneself v. içi içine sığmamak
talk to oneself v. kendi kendine konuşmak
school oneself to v. öğrenmek
betake oneself to v. gitmek
help oneself to v. buyurmak
position oneself to do something v. zemin hazırlamak (bir şey yapabilmek için)
surrender oneself to v. kendini bir şeye vermek
be unable to contain oneself for v. yerinde duramamak
have (a question/remark) directed to oneself v. muhatap olmak
accommodate oneself to v. ayak uydurmak
be unable to bring oneself to v. kendine yedirememek
ally oneself to v. ile birleşmek
betake oneself to v. yolunu tutmak
keep to oneself v. insanlardan uzak durmak
keep to oneself v. sır saklamak
keep to oneself v. sokulgan olmamak
keep to oneself v. kendi halinde olmak
keep to oneself v. içine kapanmak
address oneself to v. kafasını takmak
address oneself to v. kafasına takmak
address oneself to v. kendini adamak
avail oneself of the right to v. bir haktan yararlanmak
avail oneself of the right to v. bir haktan faydalanmak
affiliate oneself to v. derneğe üye olmak
enjoy oneself to repletion v. doyasıya eğlenmek
fall over oneself to do something v. birşeyi yapmakta çok istekli olmak
keep one's true thoughts and feelings to oneself v. rengini belli etmemek
keep one's true thoughts and feelings to oneself v. renk vermemek
know how to behave oneself properly v. yol iz bilmek
worry oneself to death v. meraktan ölmek
be unable to bring oneself to say v. dili varmamak
resign oneself to v. kabullenmek
resign oneself to v. yakınmadan kabul etmek
worry oneself to death v. (üzüntüden/endişeden/meraktan) kendini yiyip bitirmek
reconcile oneself to v. alışmak
lend oneself to v. -e yardım etmek
position oneself to do something v. -e uygun pozisyona girmek
not to be able to make oneself understood v. derdini anlatamamak
fail to make oneself understood v. derdini anlatamamak
be unfair to oneself v. kendine haksızlık etmek
be unjust to oneself v. kendine haksızlık etmek
resign oneself to one's fate v. kaderine boyun eğmek
keep oneself to oneself v. başka insanların arasına karışmadan sakin bir yaşam sürmek
bring oneself to v. kandırmak
bring oneself to v. ikna etmek
do oneself to have the honour v. şeref addetmek
apply oneself to v. kendini adamak
adapt oneself to v. kendini yenilemek
adapt oneself to v. kendini bir ortama vb adapte etmek
adapt oneself to v. kendine çeki düzen vermek
mutter to oneself v. kendi kendine söylenmek
picture to oneself v. hayal etmek
picture to oneself v. tahayyül etmek
picture to oneself v. kafasında canlandırmak
wake up to oneself v. silkinip kendine gelmek
thrust (oneself) to the forefront v. kendini ön plana çıkarmak
exert oneself to the utmost v. elinden geleni yapmak
exert oneself to the utmost v. elinden gelen çabayı sarfetmek
keep oneself up-to-date with the latest developments v. yenilikleri takip etmek
keep oneself up-to-date with the latest developments v. son gelişmeleri takip etmek
commit oneself to v. kendini adamak
devote oneself to v. kendini adamak
lie to oneself v. kendine yalan söylemek
lie to oneself v. kendini kandırmak
want to make something for oneself v. kendisi için bir şeyler yapmak istemek
can't bring oneself to accuse someone v. birini suçlamaya içi el vermemek
want to turn oneself in v. teslim olmayı istemek
want to turn oneself in v. teslim olmak istemek
not be able to go to the bathroom by oneself v. kendi başına tuvalete gidememek
adapt oneself to v. ayak uydurmak
attach oneself to someone v. birine bağlanmak
bring one to oneself v. aklını başına getirmek
attract attention to oneself v. dikkatleri üzerine çekmek
reconcile oneself to living alone v. kendini yalnız yaşamaya alıştırmak
arrogate to oneself v. üzerine almak
arrogate to oneself v. kendine maletmek
arrogate to oneself v. hak iddia etmek
adapt oneself to v. uyum sağlamak
bring oneself to do something v. bir şeyi yapmak için cesaret bulmak
abandon oneself to despair v. ümitsizliğe kapılmak
Phrasals
turn (oneself to) v. (bir şeye kendini) adamak
attach oneself to v. asılmak
attach oneself to v. askıntı olmak
attach oneself to v. bağlanmak
address oneself to someone v. biri ile doğrudan konuşmak/görüşmek
address oneself to someone v. birine hitap ederek konuşmak
work oneself up to something v. cesaretli bir şekilde/cesaretini toplayarak bir şeye hazırlanmak
gather someone or something to oneself v. etrafında toplamak/bir araya getirmek
rededicate oneself or something to someone or something v. kendini bir şeye/birine tekrar adamak
commit oneself to something v. kendisini adamak
mutter something to oneself v. kendi kendine mırıldanmak
attach oneself to v. takılmak
gather someone or something to oneself v. yanına/önüne almak
address oneself to someone v. (birini) muhatap almak
reconcile oneself to something v. [zamanla) (çok da hoş olmayan) bir şeyi kabullenmek
plug (oneself) in (to something) v. (yerel bir ağa vb) bağlanmak
expose (someone, something, or oneself) to (someone or something) v. (kendini/birini/bir şeyi birine veya bir şeye) maruz bırakmak
expose (someone, something, or oneself) to (someone or something) v. (birine veya bir şeye kendi/biri/bir şey) hakkında özel bir bilgiyi açık etmek/ele vermek
expose (oneself) to (someone) v. cinsel organını (birine) teşhir etmek
expose (oneself) to (someone) v. (kendini birine) teşhir etmek
expose something (or oneself) to someone or something v. birine/bir şeye bir şeyi (veya kendini) açık etmek
expose something (or oneself) to someone or something v. birine/bir şeye bir sırrı açık etmek
expose something (or oneself) to someone or something v. kendini/bir şeyi ele vermek
express (oneself) to (someone) on (someone or something) v. (biri/bir şey) hakkında (birine kendini) ifade etmek
express (oneself) to (someone) on (someone or something) v. (biriyle biri/bir şey) hakkındaki görüşlerini paylaşmak
express (oneself) to (someone) on (someone or something) v. (biriyle biri/bir şey) hakkındaki fikirlerini paylaşmak
express (oneself) to (someone) on (someone or something) v. (biriyle biri/bir şey) hakkındaki düşüncelerini paylaşmak
express (oneself) to (someone) on (someone or something) v. (biri/bir şeyle) ilgili olarak (birine kendini) ifade etmek
express (oneself) to (someone) on (someone or something) v. (birine biriyle/bir şeyle) ilgili ne düşündüğünü söylemek
express (oneself) to someone on something v. bir şey hakkında birine (kendini) ifade etmek
express (oneself) to someone on something v. biriyle bir şey hakkındaki görüşlerini paylaşmak
express (oneself) to someone on something v. biriyle bir şey hakkındaki fikirlerini paylaşmak
express (oneself) to someone on something v. biriyle bir şey hakkındaki düşüncelerini paylaşmak
express (oneself) to someone on something v. biri/bir şeyle ilgili olarak (kendini) birine ifade etmek
express (oneself) to someone on something v. birine bir şeyle ilgili ne düşündüğünü söylemek
invite (someone or oneself) to (something) v. (bir şeye) davetsiz misafir olmak
invite (someone or oneself) to (something) v. (bir şeye) davet edilmeden/kendi kendine dahil olmak
invite (someone or oneself) to (something) v. (bir şeye) kendi kendini davet ettirmek
invite (someone or oneself) to (something) v. (bir şeye) davet edilmeden katılmak
fasten (someone, something, or oneself) to (someone or something) v. (kendini/birini/bir şeyi birine/bir şeye) bağlamak
fasten (someone, something, or oneself) to (someone or something) v. (kendini/birini/bir şeyi birine/bir şeye) tutturmak
fasten (someone, something, or oneself) to (someone or something) v. (kendini/birini/bir şeyi birine/bir şeye) yapıştırmak
fasten (someone, something, or oneself) to (someone or something) v. (kendini/birini/bir şeyi birine/bir şeye) iliştirmek
fasten (someone, something, or oneself) to (someone or something) v. (kendini/birini/bir şeyi birine/bir şeye) sabitlemek
accommodate (oneself) to (something) v. (kendini bir şeye) uydurmak
accommodate (oneself) to (something) v. (bir şeye) uyum sağlamak
accommodate (oneself) to (something) v. yeni bir otama/farklı kurallara veya beklentilere uyum sağlamak
accommodate (oneself) to (something) v. yeni bir otamı/farklı kuralları veya beklentileri benimsemek
accommodate oneself to something v. bir şeye adapte olmak
accommodate oneself to something v. kendini bir şeye adapte etmek
ally oneself to someone or something v. kendini biriyle/bir şeyle birleştirmek
ally oneself to someone or something v. biriyle/bir şeyle birleşmek
ally oneself to someone or something v. biriyle/bir şeyle birlik olmak
ally oneself to someone or something v. birine/bir şeye katılmak
ally oneself to someone or something v. biriyle/bir şeyle müttefik olmak
ally (oneself) to v. -e katılmak
ally (oneself) to v. ile birleşmek
ally (oneself) to v. ile birlik olmak
ally oneself to someone or something v. biriyle/bir şeyle birleştirmek
ally oneself to someone or something v. biriyle/bir şeyle birleşmek
ally oneself to someone or something v. biriyle/bir şeyle birlik olmak
ally oneself to someone or something v. birine/bir şeye katılmak
ally oneself to someone or something v. kendini biriyle/bir şeyle birleştirmek
ally oneself to someone or something v. biriyle/bir şeyle birleşmek
ally oneself to someone or something v. biriyle/bir şeyle birlik olmak
ally oneself to someone or something v. birine/bir şeye katılmak
ally oneself to someone or something v. biriyle/bir şeyle müttefik olmak
ally (oneself) to v. -e katılmak
ally (oneself) to v. ile birleşmek
ally (oneself) to v. ile birlik olmak
ally oneself to someone or something v. biriyle/bir şeyle birleştirmek
ally oneself to someone or something v. biriyle/bir şeyle birleşmek
ally oneself to someone or something v. biriyle/bir şeyle birlik olmak
ally oneself to someone or something v. birine/bir şeye katılmak
attach oneself to something v. kendini bir şeye bağlamak
attach oneself to something v. bir şeye asılmak
attach oneself to something v. kendini bir şeyle/grupla/kuruluşla ilişkilendirmek
attach oneself to something v. bir şeye/gruba/kuruluşa katılmak
attach oneself to something v. bir şeyin/grubun/kuruluşun bir parçası olmak
attach oneself to something v. bir şeye/gruba/kuruluşa takılmak
attach oneself to something v. bir şeyle/grupla/kuruluşla ortak çalışmak
betroth (someone or oneself) to (someone) v. (birini biriyle) evlendirmek
betroth (someone or oneself) to (someone) v. (birine) evlenme sözü vermek
betroth (someone or oneself) to (someone) v. (biriyle) evlenmeyi kabul etmek
betroth (someone or oneself) to (someone) v. (biriyle) sözlenmek
betroth (someone or oneself) to (someone) v. (biriyle) söz kesmek
betroth (someone or oneself) to (someone) v. (birine) evlilik sözü vermek
bring (someone or oneself) to (do something) v. (birinin/kendinin bir şey yapmasına) neden olmak
bring (someone or oneself) to (do something) v. (birini/kendini bir şey yapmaya) yöneltmek
bring (someone or oneself) to (do something) v. (birini/kendini bir şey yapmaya) teşvik etmek
bring (someone or oneself) to (do something) v. (bir şey yapmak) için cesaretini toplamak
bring (someone or oneself) to (do something) v. (bir şey yapma) cesaretini bulmak
bring (someone or oneself) to (do something) v. (bir şey yapma) azmini bulmak
bring (someone or oneself) to (do something) v. (bir şey yapma) azmine/cesaretine erişmek
commit oneself to someone or something v. kendini birine/bir şeye adamak
commit oneself to someone or something v. birine/bir şeye sadık olmak
devote oneself to someone or something v. kendini birine/bir şeye adamak
devote oneself to someone or something v. kendini birine/bir şeye vermek
endear (oneself, someone, or something) to (someone or something) v. (kendini, birini, bir şeyi birine/bir şeye) sevdirmek
endear (oneself, someone, or something) to (someone or something) v. (kendini, birini, bir şeyi birine/bir şeye) çekici kılmak
expose (someone, something, or oneself) to (someone or something) v. (birine/bir şeye) cinsel organını göstermek/teşhir etmek
gather to (oneself) v. (kendine) çekmek
gather to (oneself) v. bağrına basmak
gather to (oneself) v. kucaklamak
gather to (oneself) v. yanına almak/çekmek
inure (someone, something, or oneself) to (something) v. (birini/bir şeyi/kendini bir şeye) alıştırmak
inure (someone, something, or oneself) to (something) v. (birine/bir şeye/kendine bir alışkanlık) kazandırmak
lash (someone, something, or oneself) to (something) v. (birini/bir şeyi/kendini bir şeye) bağlamak
lash (someone, something, or oneself) to (something) v. (birini/bir şeyi/kendini bir yere) sabitlemek
rededicate (oneself) to (something) v. (kendini bir şeye) yeniden adamak
rededicate (oneself) to (something) v. (kendini bir şeye) tekrar adamak
resign (oneself) to (something) v. (bir şeye) boyun eğmek
resign (oneself) to (something) v. (bir şeyi) kabul etmek
resign (oneself) to (something) v. (bir şeye) boyun eğerek katlanmak
resign (oneself) to (something) v. (bir şeye) teslim olmak
resign (oneself) to (something) v. (bir şeyi) kabullenmek
say to (oneself) v. (kendi kendine) söylemek
say to (oneself) v. içinden söylemek
say to (oneself) v. (kendi kendine) konuşmak/mırıldanmak
say to (oneself) v. (kendi kendini) telkin etmek
say to (oneself) v. (kendini) bir düşünceye odaklamak
treat (someone or oneself) to (something) v. (birine/kendine bir şey) ısmarlamak
treat (someone or oneself) to (something) v. (birini/kendini) bir şeyle ödüllendirmek
treat (someone or oneself) to (something) v. (birini/kendini bir şeyle) şımartmak
Phrases
a skill one can use to support oneself n. altın bilezik
for (a/some) reason(s) best known to (oneself) expr. kendince nedenleri olsa gerek
for (a/some) reason(s) best known to (oneself) expr. kendince nedenleri vardır herhalde
for (a/some) reason(s) best known to (oneself) expr. bir nedenle
for (a/some) reason(s) best known to (oneself) expr. neden bilmem
for (a/some) reason(s) best known to (oneself) expr. nedenini anlamadım ama
for (a/some) reason(s) best known to (oneself) expr. nedenini bir tek kendi bilir
for (a/some) reason(s) best known to (oneself) expr. kendine göre/kendince bir sebepten dolayı
for (a/some) reason(s) best known to (oneself) expr. bilinmeyen/bilmediğim bir sebepten dolayı
at risk to (someone, something, or oneself) expr. (birinin/bir şeyin/kendi) riskini alarak
at risk to (someone, something, or oneself) expr. (birinin/bir şeyin/kendi) riskini önceden kabul ederek
at risk to (someone, something, or oneself) expr. (birinin/bir şeyin/kendi) riskini önceden kabul etmek suretiyle
at risk to (someone, something, or oneself) expr. (birinin/bir şeyin/kendi) riskini önceden üstüne almak suretiyle
at risk to (someone, something, or oneself) expr. (birinin/bir şeyin/kendi) riskini bilerek
at risk to (someone, something, or oneself) expr. (birini/bir şeyi/kendini) riske atarak
at risk to (someone, something, or oneself) expr. (birini/bir şeyi/kendini) riske attığını bilerek
at risk to (someone, something, or oneself) expr. (birini/bir şeyi/kendini) riske attığının bilincinde olarak
at risk to (someone, something, or oneself) expr. (biri/bir şey/kendi) pahasına
Proverb
accommodate oneself to circumstances ayağını yorganına göre uzatmak
Colloquial
keep to oneself v. gizli tutmak
lay oneself open to criticism v. kendini eleştiriye maruz bırakmak
lay oneself open to v. kendini bir şeye maruz bırakmak
keep to oneself v. kendine saklamak
live to oneself v. kendi başına yaşamak
try to hurt oneself v. kendine zarar vermeye çalışmak
not bring oneself to do something v. yapabilecek gücü kendinde bulamamak
owe it to (someone or oneself) to (do something) v. (bir şey yapmayı birine veya kendine) borçlu olmak
trouble oneself (to do something) v. kendini (bir şey yapmak için) sıkıntıya sokmak
trouble oneself (to do something) v. (bir şey yapma) zahmetinde bulunmak
trouble oneself (to do something) v. (bir şey yapma) sıkıntısına girmek
not know what to do with (oneself) v. ne yapacağını bilememek
not know what to do with (oneself) v. nasıl oyalanacağını bilmemek
not know what to do with (oneself) v. nasıl vakit geçireceğini şaşırmak
not know what to do with (oneself) v. (kendiyle) nasıl baş edeceğini bilememek
not know what to do with (oneself) v. (kendini) nasıl yatıştıracağını bilememek
not know what to do with (oneself) v. ne yapacağını şaşırmak
help (oneself) (to something) v. (bir şey) buyurmak
help (oneself) (to something) v. (bir şeyi) istediği gibi/istediği kadar almak
help (oneself) (to something) v. kendi kendine servis yaparak istediği kadar almak
suit oneself to do v. kendi bildiği gibi yapmak
unbosom oneself to v. -e içini dökmek
unbosom oneself to v. '-e açılmak
unburden oneself to v. -e içini dökmek
unburden oneself to v. '-e açılmak
Idioms
not have a penny to bless (oneself) with [old-fashioned] v. cebinde üç kuruşu bile olmamak
not have a penny to bless (oneself) with [old-fashioned] v. çok fakir olmak
not have a penny to bless (oneself) with [old-fashioned] v. parasız/pulsuz olmak
not have a penny to bless (oneself) with [old-fashioned] v. meteliksiz olmak
not have a penny to bless (oneself) with [old-fashioned] v. meteliğe kurşun atmak
not have a penny to bless (oneself) with [old-fashioned] v. çulsuz olmak
be unable to hear (oneself) think v. kendi sesini/kendi düşüncelerini bile duyamamak
be unable to hear (oneself) think v. kafasını toparlayamamak/toplayamamak
be unable to hear (oneself) think v. gürültüden dolayı konsantre olamamak
be unable to hear (oneself) think v. kafası şişmek
screw oneself up to concert pitch v. olabilecek her türlü olaya ya da krize hazırlıklı olmak
screw oneself up to concert pitch v. her ihtimale hazırlıklı olmak
sob oneself to sleep v. ağlamaktan uyuyakalmak
sob oneself to sleep v. ağlarken içi geçmek
cry oneself to sleep v. ağlaya ağlaya uyuyakalmak
unburden oneself to someone v. birine içini dökmek
unbosom oneself to someone v. birine içini dökmek
lower oneself to someone's level v. birinin seviyesine inmek
unbosom oneself to someone v. birine açılmak
unburden oneself to someone v. birine açılmak
lower oneself to one's level v. birinin seviyesine inmek
work oneself to the bone v. çok çalışmak
leave oneself wide open to something v. eleştiriye davetiye çıkarmak
give oneself up to the disease v. hastalığa yenilmek
keep one's hands to oneself v. ellerine hakim olmak (ellerine hakim ol!)
give oneself up to the disease v. hastalığa teslim olmak
keep one's opinions to oneself v. fikirlerini/görüşlerini kendine saklamak
not find it in oneself (to do something) v. gönlü razı olmamak
exert oneself to the utmost v. göbeği çatlamak
open oneself to criticism v. eleştiriye davetiye çıkarmak
not find it in oneself (to do something) v. gönlü istememek
keep oneself to oneself v. içine kapanmak
open oneself to criticism v. kendini eleştiriye maruz bırakmak
harden oneself to something v. kendini zor bir şeye hazırlamak
harden oneself to something v. kendini kötü bir şeye hazırlamak
say something to oneself v. kendi kendine mırıldanmak
keep oneself to oneself v. kendi izole etmek
adjust oneself to v. kendini alıştırmak
come to oneself v. kendine gelmek
harden oneself to something v. kendini güç/meşakkatli bir şeye alıştırmak
harden oneself to something v. kendini acımasızlaşmak
harden oneself to something v. kendini hissizleşmek
address oneself to v. kendini adamak
give oneself over to one's job/work v. kendini işine adamak
harden oneself to something v. kendini güç bir durumdan etkilenmez hale getirmek
say something to oneself v. kendi kendine demek
read oneself to sleep v. kitapla/okuyarak uyumak
adjust oneself to v. kendini yeni koşullara uydurmak
bring one to oneself v. kendini toplamak
give oneself up to one's children v. kendini çocuklarına adamak
keep oneself to oneself v. kendi halinde olmak
bring one to oneself v. kendine gelmek
take it upon oneself to do something v. kendine vazife edinmek
abandon oneself to v. kendini -e vermek
accustom oneself to v. kendini alıştırmak
cry oneself to sleep v. kendinden geçinceye kadar ağlamak
say something to oneself v. kendi kendine söylemek
address oneself to v. kafasını takmak
address oneself to v. kafasına takmak
give oneself over to the police v. polise teslim olmak
come to oneself v. toparlanmak
lend oneself/itself to something v. -e uygun olmak
not know where to put oneself v. utançtan saklanacak yer aramak
leave oneself wide open to something v. (eleştiriye vb) açık vermek
not know where to put oneself v. utancından kaçacak/girecek delik aramak
like to hear oneself talk v. (sadece) kendini dinlemekten hoşlanmak
fall over oneself to do something v. (bir şeyi yapmaya) çok/aşırı hevesli olmak
not know where to put oneself v. utancından saklanacak delik aramak
sob oneself to sleep v. uyuyana kadar ağlamak
fall all over oneself to do something v. (bir şeyi yapmaya) çok/aşırı hevesli olmak
abandon oneself to v. -e kapılmak
read oneself to sleep v. uyumak/uykuya dalmak için birşey okumak
not know where to put oneself v. utançtan kaçıp sığınılacak bir yer aramak
fall all over oneself to do something v. (bir şeyi yapmaya) çok düşkün olmak
find it in oneself (to do something) v. (bir şeyi yapma) isteğinde/cesaretinde olmak
cry oneself to sleep v. yorgun düşünceye kadar ağlamak
fall over oneself to do something v. (bir şeyi yapmaya) çok düşkün olmak
glue oneself to v. (bir işe vb) kendini vermek
not have a penny to bless (oneself) with [old-fashioned] v. beş parasız olmak
not have a penny to bless (oneself) with [old-fashioned] v. beş parası olmamak
drink (oneself) to sleep v. şuurunu kaybedene kadar içmek
drink (oneself) to sleep v. kendinden geçene kadar içmek
drink (oneself) to sleep v. sızana kadar içmek
drink (oneself) to sleep v. içip sızmak
draw (oneself) up (to something) v. tamamen dik durmak
draw (oneself) up (to something) v. dik durmak
draw (oneself) up (to something) v. dimdik durmak
draw (oneself) up to (one's) full height v. dik durmak
draw (oneself) up to (one's) full height v. dimdik durmak
give oneself over to someone or something v. birine/bir şeye teslim olmak
give oneself over to someone or something v. birine/bir şeye boyun eğmek
give oneself over to someone or something v. birine/bir şeye karşı pes etmek
give oneself over to someone or something v. kendini birine/bir şeye kaptırmak
give oneself over to someone or something v. birine/bir şeye odaklanmak
give oneself over to someone or something v. kendini birine/bir şeye tamamen vermek
be falling over (oneself) to (do something) v. (bir şeyi yapmak için) çok hevesli olmak
be falling over (oneself) to (do something) v. (bir şeyi yapmak için) dünden hazır olmak
be falling over (oneself) to (do something) v. (bir şeyi yapmaya) can atmak
be falling over (oneself) to (do something) v. (bir şeyi yapmak için) birbirlerinin üstüne çullanmak
take it on (oneself) to (do something) v. (bir şeyi yapmayı kendi) üstüne almak
take it on (oneself) to (do something) v. (bir şeyi yapmayı kendisi) üstlenmek
take it on (oneself) to (do something) v. (bir şeyi yapmanın) sorumluluğunu (kendisi) almak
think to (oneself) v. (kendi kendine) düşünmek
think to (oneself) v. (kendi içinde) düşünmek
tie (someone or oneself) (up) in(to) a knot v. (birinin/kendi) aklını karıştırmak
tie (someone or oneself) (up) in(to) a knot v. (birinin/kendi) zihnini bulandırmak
tie (someone or oneself) (up) in(to) a knot v. (birinin/kendi) aklını karman çorman etmek
tie (someone or oneself) (up) in(to) a knot v. (birini/kendini) tedirgin etmek
tie (someone or oneself) (up) in(to) a knot v. (birini/kendini) çıkmaza sokmak
tie (someone or oneself) (up) in(to) a knot v. (birini/kendini) alt üst etmek
tie (someone or oneself) (up) in(to) a knot v. (birinin/kendinin) elini kolunu bağlamak
tie (someone or oneself) (up) in(to) a knot v. (birini/kendini) eli kolu bağlı bırakmak
tie (someone or oneself) (up) in(to) a knot v. (birini/kendini) bir şeyin içinde kaybetmek
bring one to oneself v. birini kendine getirmek
bring one to oneself v. birini normale döndürmek
have (only) oneself to blame v. kendi sorunlarından sorumlu olmak
have no one to blame but oneself v. kendi sorunlarından sorumlu olmak
drive (oneself) to an early grave v. erkenden ölüp öbür tarafı boylamak
drive (oneself) to an early grave v. kendi ölümünü hazırlamak
drive (oneself) to an early grave v. erkenden ölüp gitmek
drive (oneself) to an early grave v. erken/zamansız ölümüne neden olacak bir şey yapmak
drive (oneself) to an early grave v. ömrünü kısaltmak
drive (oneself) to an early grave v. erken mezara girmek
drive (oneself) to an early grave v. kendi mezarını erken kazmak
abandon oneself to something v. kendini bir şeye bırakmak/teslim etmek
address oneself to something v. dikkatini bir şeye vermek/yoğunlaştırmak
address oneself to something v. tüm dikkatini bir şeye vermek
address (oneself) to (someone or something) v. (birine/bir şeye) hitap etmek
address (oneself) to (someone or something) v. sözlerini (birine/bir şeye) yöneltmek
address (oneself) to (someone or something) v. (birine/bir şeye) yönelik konuşmak
adjust (oneself) to someone or something v. (kendini) birine/bir şeye göre ayarlamak
adjust (oneself) to someone or something v. (kendini) birine/bir şeye uydurmak
adjust (oneself) to someone or something v. (kendini) birine/bir şeye adapte etmek
adjust (oneself) to someone or something v. (kendini) birine/bir şeye alıştırmak
adjust (oneself or something) to (something) v. (kendini/bir şeyi bir şeye) uydurmak
adjust (oneself or something) to (something) v. (kendini/bir şeyi bir şeye) alıştırmak
adjust (oneself or something) to (something) v. (kendini/bir şeyi bir şeye) adapte etmek
apply oneself to something v. kendini bir şeye/işe vermek
apply oneself to something v. bütün dikkatini bir şeye/işe çevirmek/vermek
apply oneself to something v. kendini bir şeye/işe adamak
apply (oneself) to (something) v. (kendini bir şeye/işe) vermek
apply (oneself) to (something) v. bütün dikkatini (bir şeye/işe) çevirmek/vermek
apply (oneself) to (something) v. (kendini bir şeye/işe) adamak
apply (oneself) to (something) v. (bir şey/iş için) çaba sarf etmek
draw attention to (oneself, someone, or something) v. (kendine/birine/bir şeye) dikkat çekmek
draw attention to (oneself, someone, or something) v. dikkatleri/dikkati (kendine/birine/bir şeye) çekmek
draw attention to (oneself, someone, or something) v. dikkatleri/dikkati (kendinin/birinin/bir şeyin) üstüne yöneltmek
draw attention to (oneself, someone, or something) v. dikkatleri/dikkati (kendinin/birinin/bir şeyin) üstüne çekmek
give oneself over to v. kendini (bir şeye) adamak
give oneself over to v. '-e teslim olmak
give oneself over to v. '-e boyun eğmek
give oneself over to v. '-e kaptırmak
give oneself over to v. '-e odaklanmak
harden oneself to v. kendini (kötü bir şeye) hazırlamak
harden oneself to v. kendini (güç/meşakkatli bir şeye) alıştırmak
harden oneself to v. kendini (zor bir şeye) hazırlamak
harden oneself to v. kendini güç bir durumdan etkilenmez hale getirmek
harden oneself to v. kendini (bir şeye karşı) acımasızlaşmak
harden oneself to v. kendini (bir şeye karşı) hissizleştirmek
have nothing to say for (oneself) v. yaptıklarını açıklayamamak
have nothing to say for (oneself) v. kendini açıklayamamak
have nothing to say for (oneself) v. kendini/yaptığını açıklayacak kelime bulamamak
have nothing to say for (oneself) v. söyleyecek sözü/bir açıklaması olmamak
keep (something) to (oneself) v. (bir şeyi kendine) saklamak
keep (something) to (oneself) v. (bir şeyi) kimseye söylememek
keep (something) to (oneself) v. (bir şeyi) kimseyle paylaşmamak
keep (something) to (oneself) v. (bir şeyi) kimseye açıklamamak
keep (something) to (oneself) v. (bir şeyi) içinde tutmak
knock oneself out (to do something) (for someone or something) v. (biri için bir şey yapmak uğruna) kendini paralamak
knock oneself out (to do something) (for someone or something) v. (biri için bir şey yapmak uğruna) canını dişine takmak
knock oneself out (to do something) (for someone or something) v. (biri için bir şey yapacağım diye) bir tarafını yırtmak
leave (someone, something, or oneself) (wide) open to (something) v. (birini/bir şeyi/kendini bir şeye) karşı savunmasız bırakmak
leave (someone, something, or oneself) (wide) open to (something) v. (birini/bir şeyi/kendini bir şeye) tamamen açık bırakmak
leave (someone, something, or oneself) (wide) open to (something) v. (birini/bir şeyi/kendini bir şeye) maruz bırakmak
lend (oneself) to (something) v. (bir şeye) destek vermek
lend (oneself) to (something) v. (bir projeye, göreve, girişime yeteneğiyle, çabasıyla, becerisiyle) destek vermek/katkı sağlamak
lend oneself or itself to v. -e uygun olmak
lend oneself or itself to something v. bir şeye uygun olmak
lower (oneself) to (some level) v. (kendini bir seviyeye) indirmek
lower (oneself) to (some level) v. (kendini bir seviyeye) düşürmek
lower oneself to some level v. kendini bir seviyeye indirmek
lower oneself to some level v. kendini bir seviyeye düşürmek
make (oneself) known (to someone) v. (kendini birine) tanıtmak
make (oneself) known (to someone) v. (birine) varlığını duyurmak/bildirmek
make (oneself) known (to someone) v. (birini) varlığından haberdar etmek
open (oneself) (up) to criticism v. (kendini) eleştirilere karşı savunmasız bırakmak
open (oneself) (up) to criticism v. (kendini) eleştiriye açmak
open (oneself) (up) to criticism v. eleştiriye açık olmak
put an end to (oneself) v. intihar etmek
put an end to (oneself) v. (kendi) hayatına son vermek
put an end to (oneself) v. (kendi) canına kıymak
wear (oneself) to a frazzle v. kendini helak etmek
wear (oneself) to a frazzle v. kendini paralamak
wear (oneself) to a shadow v. kendini helak etmek
wear (oneself) to a shadow v. kendini paralamak
work (one or oneself) to death v. (birini) eşek gibi çalıştırmak/eşek gibi çalışmak
work (one or oneself) to death v. (birini) öldüresiye çalıştırmak/ölesiye çalışmak
work (one or oneself) to death v. (birini) ölümüne çalıştırmak/ölümüne çalışmak
true to oneself expr. kendi inanç veya değerlerine uygun hareket eden
give (one) enough rope to hang (oneself) expr. bırak kendi kuyusunu kazsın
give (one) enough rope to hang (oneself) expr. sen eline ipi ver o kendini asar
Informal
be greek to oneself v. fransız kalmak
be greek to oneself v. yabancı kalmak
Politics
confine oneself to making a recommendation v. kendini tavsiyede bulunmakla sınırlandırmak
arrogate to oneself v. kendine mal etmek