yağ- - Turkish English Dictionary
History

yağ-



Meanings of "yağ-" in English Turkish Dictionary : 3 result(s)

Turkish English
Medical
yağ- adipo- pref.
yağ- lipo- pref.
yağ- lip- pref.

Meanings of "yağ-" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
yağ un ve yumurta karışımı hamur batter n.
yağ fat n.
yağ oil n.
yağ bulaştırmak smear v.
General
yağ sürme (vücut) unction n.
yağ pompası lubricator n.
yağ emici oil absorbent n.
yağ basınç manometresi oil gauge n.
yağ attar n.
hayvani yağ animal oil n.
yağ tulumu fatty n.
yağ basınçölçeri oil gauge n.
yağ pompası lubricating oil pump n.
yağ hücresi fat cell n.
temizleyici yağ detergent oil n.
kutsal yağ unction n.
yağ embolisi fat embolism n.
yağ tohumu oilseed n.
eriyerek akıp donmuş yağ damlası dripping n.
deniz vb üzerinde yüzen yağ tabakası oil slick n.
aynı adı taşıyan bitkinin tohumlarından elde edilen çok değerli bir yağ primrose evening oil n.
bitkisel yağ herbal oil n.
karbonhidrat ve yağ asitlerinden oluşan bileşik glycolipid n.
yağ süzgeci oil filter n.
bitkilerden elde edilen uçucu yağ essential oil n.
yağ asidi elaeostearic n.
yağ ölçme çubuğu dipstick n.
yağ kisti sebaceous cyst n.
yağ basıncı oil pressure n.
yağ essential oil n.
yağ slush n.
yağ üretimi oil production n.
yağ tabakası layer of fat n.
yağ lube n.
cildi güneş ışınlarından koruma amaçlı krem veya yağ sunblock n.
tortulaşmış yağ (motorda oluşan) sludge n.
ufak yağ fıçısı firkin n.
yağ ointment n.
nebati yağ vegetable oil n.
hidrolik yağ hydraulic grease n.
yağ shortening n.
dökme kabı veya şişesi (sirke, yağ vb için) castor n.
aynı adı taşıyan bitkinin tohumlarından elde edilen çok değerli bir yağ evening primrose oil n.
yağ cebi içine girme encystation n.
yağ flattery n.
yağ bezesi wen n.
ökalüptüsten çıkan yağ eucalyptols n.
yağ karteri crankcase n.
katı yağ (hamur yapımında kullanılan) shortening n.
ilaç olarak kullanılan birkaç çeşit yağ balm n.
yağ deposu oil pan n.
dökme kabı (sirke, yağ vb) caster n.
yağ kutusu crankcase n.
eritilmiş yağ özellikle tavuk yağı schmalz n.
ökalüptüsten çıkan yağ eucalyptole n.
yağ cebi içine girme encysting n.
ağır yağ heavy oil n.
yağ blarney n.
hafif yağ light oil n.
yağ salgılayan seborrhoea n.
yağ yapıcı seborrhoea n.
yağ ya da kir bulaştırma smearing n.
yağ grease n.
yağ oil n.
bitkisel yağ endüstrisi vegetable oil industry n.
doymamış yağ oranı unsaturated fat rate n.
yağ aldırma liposuction n.
yağ reçinesi oleoresin n.
doymamış yağ unsaturated fat n.
kaynamış yağ boiled oil n.
yağ damlama oil dripping n.
yağ deposu reservoir n.
pişirilen etten damlayan yağ dripping n.
yağ toplayıcı fat collector n.
yağ bağlamış kalp fatty heart n.
yağ asidi fatty acid n.
yağ miktarı fat content n.
hızlı yağ fast oil n.
yağ dejenerasyonu fatty degeneration n.
yakıt yağ fuel-oil n.
(hayvansal) yağ grease n.
yağ kutusu grease box n.
yağ kovası grease bucket n.
yağ sürme inunction n.
yağ çekme blarney n.
pişen etten damlayan yağ dripping n.
yağ fat n.
yağ lubricant n.
yağ lambası oil lamp n.
madeni yağ rock oil n.
bitkisel yağ vegetable oil n.
kızgın yağ boiling oil n.
kızgın yağ hot oil n.
karın bölgesindeki yağ abdominal fat n.
zengin yağ içeriğine sahip oil rich n.
içerdiği yağ yönünden zengin oil rich n.
yemeklik yağ cooking oil n.
kir ve yağ dirt and oil n.
saflaştırılmış yağ ghee n.
yağ fabrikası rendering plant n.
10 numara yağ oil no 10 n.
yağ satarım, bal satarım oyunu duck duck goose n.
vücuttaki yağ body fat n.
yağ tutucu oil slinger n.
kutsal yağ şişesi ampulla n.
yağ deposu oil depot n.
yağ salgılayan seborrhea n.
yağ yapıcı seborrhea n.
doymuş yağ saturated fat n.
yağ lambası moderator lamp n.
(ileri yıllarda yok olacak olan) bebeğin vücundaki yağ baby fat n.
yağ topağı fatberg n.
yağ yumrusu fatberg n.
yağ izi oil mark n.
yağ tenekesi oil tin n.
babasu çekirdeklerinden elde edilen hindistan cevizi yağına benzer bir yağ türü babacu oil n.
hazanbel kökünden parfüm olarak kullanılan karsinojenik yağ calamus oil n.
yağ topağı tallow catch n.
kafur ağacından elde edilen yağ camphor oil n.
yağ hücresi adipocyte n.
yağ hücresi adipose cell n.
hayvansal yağ adeps n.
yağ veya gaz haznesinin üstünde pompalama, temizleme gibi amaçlara yarayan çıkıntı casinghead n.
kutsal yağ sürme unction n.
(kutsamak için başına) yağ sürme unction n.
yağ sobası kerosine heater n.
bergamot meyvesinden elde edilen yağ veya parfüm bergamot orange n.
belirli bitkilerden elde edilip içyağı olarak kullanılan mumsu bir yağ vegetable tallow n.
fok derisinden yağ çıkaran kimse blabber n.
fok derisinden yağ çıkaran kimse blubberer n.
tuz, yağ ve undan yapılmış çörek ikramı meat offering n.
öğütme işlemiyle elde edilen yağ tortusu millcake n.
yağ çekmek honeyfuggle [dialect] n.
yağ çekmek honeyfugle [dialect] n.
zufa otundan elde edilip içkilerde kullanılan bir uçucu yağ hyssop oil n.
ylang ylang ağacının çiçeklerinden elde edilen yağ ylang-ylang n.
ylang ylang ağacının çiçeklerinden elde edilen yağ ilang-ilang n.
bel bölgesinde bulunan fazla yağ love handle n.
müslin veya organdi kumaş üzerine sürülüp astar olarak kullanılması amaçlanan yüksek erime noktasına sahip bir yağ mull n.
fitilin yağ veya muma tekrar tekrar batırılması ile yapılan kandil dip n.
hindistan'da yetişen, andropogon gibi cinslere mensup çimlerden elde edilen hoş kokulu uçucu bir yağ grass oil n.
hindistan'da yetişen, andropogon gibi cinslere mensup çimlerden elde edilen hoş kokulu uçucu bir yağ ginger grass oil n.
bazı laden türlerinden elde edilen ve parfüm yapımında kullanılan, hoş kokulu bir yağ reçinesi gum labdanum n.
bazı laden türlerinden elde edilen ve parfüm yapımında kullanılan, hoş kokulu bir yağ reçinesi gum ladanum n.
yağ çekerek konuşma oil n.
yağ çekme oil n.
yağ ile kaplı olma oiliness n.
yağ üreten kimse oilman n.
yağ satan kimse oilman n.
bitkisel yağ ve yağda saklanan gıda satan perakendeci oilman [obsolete] n.
yağ bağlama impinguation [obsolete] n.
(yağ, plastik, reçine) bir diğer maddeye geçmesi için kullanılan madde impregnant n.
pişen etten damlayan yağ ve sıvılar drip n.
hindistan'da içine yağ, sıvı konulan büyük, yuvarlak bir deri şişe dubber n.
hindistan'da içine yağ, sıvı konulan büyük, yuvarlak bir deri şişe dupper n.
saçı dinlendiren yağ veya krem uygulaması pack n.
yağ kuyusu duvarı ve boru arasındaki boşluğu kapatan bir cihaz packer n.
ufak yağ fıçısının yarısına eşdeğer bir hacim birimi pin n.
yağ bağlayan kimse fatner n.
yağ bakımından zengin olma fatness n.
yağ fatness [obsolete] n.
güneydoğu asya'da yağ sürülmüş cilde bozuk para sürülerek yapılan bir alternatif tıp uygulaması coining n.
vücutta istenmeyen yağ flab n.
yağ flesh n.
yağ çıkarılması için sıkıştırılan pamuk çekirdeği miktarı crush n.
(lambada) yağ haznesi fount n.
(lambada) yağ haznesi fountain n.
yağ hazneli lamba fountain lamp n.
üstü yağ tabakası ile kaplı su sleek n.
yağ tabakası sleek n.
yağ çekme soft soap n.
yağ tulumu kimse pock-pudding [scotland] n.
yağ spick [obsolete] n.
(arabada) yağ çubuğu dipstick n.
yağ sürmek (başına kutsamak için) anoint v.
yağ çekmek toady v.
yağ çekmek lay it on thickly v.
yağ çekmek oil v.
yağ bağlamak fatten v.
yağ bağlatmak tallow v.
eritmek (yağ) render v.
yağ katarak kıvamına getirmek (un) shorten v.
erimek (yağ) run v.
yağ çekmek blandish v.
yağ çekmek beslaver v.
yağ çekmek flatter v.
yağ sürmek butter v.
yağ çekmek palaver v.
yağ gibi gitmek ride smoothly v.
yağ çekmek shine up to v.
yağ bağlamak put on fat v.
ekmeğine yağ sürmek play into the hands of v.
ekmeğine yağ sürmek play into somebody's hands v.
yağ sürmek grease v.
yağ sürmek baste v.
yağ çekmek butter up v.
yağ çekmek crawl v.
kutsal yağ sürmek anoint v.
yağ çekmek beslobber v.
yağ çekmek suck up to v.
yağ çekmek blarney v.
yağ sıçratmak sputter v.
yağ çekmek butter somebody up v.
yağ çekmek toady to v.
ekmeğine yağ sürmek help (somebody) inadvertently v.
yağ sürmek anoint v.
erimiş yağ dökmek baste v.
(yumurta) çırpıp yağ ve sütle pişirmek scramble v.
yağ çekilmek be flattered v.
kutsal yağ sürmek inunct v.
kutsal yağ sürmek anele v.
kutsal yağ sürmek embrocate v.
yağ yapmak flatter v.
yağ yakmak burn fat v.
biraz yağ eklemek add some oil v.
(yağ koymayı unutup) motoru yakmak seize engine v.
yağ çekmek apple-polish v.
yağ sürmek enseam v.
yağ ile kirletmek begrease v.
yağ ile sıvamak begrease v.
yağ çekmek beslabber v.
(gemi armasını) ziftle veya siyah yağ ile kaplamak black (down) v.
yağ çekerek kandırmak blarney v.
yağ çekerek etkilemek whilly [scotland] v.
yağ çekerek etkilemek whillywha [scotland] v.
yağ çekerek etkilemek whillywhaw [scotland] v.
boya, yağ ile kirletmek borm [dialect] v.
yağ ile kayganlaştırmak oil v.
yağ temin etmek oil v.
yağ ile kaplamak oil v.
yağ ile cilalamak oil v.
(tereyağı, kalıp yağ) eriterek yağ haline getirmek oil v.
(toprak yola) yağ püskürtmek oil v.
yağ kıvamına gelmek oil v.
yağ geçirmez hale getirmek oilproof v.
yağ sızdırmaz hale getirmek oilproof v.
yağ bağlamak impinguate v.
arasına yağ katmanları eklemek interlard [obsolete] v.
yağ çekmek palp [obsolete] v.
yağ çekmek cotton v.
yağ bağlamak fat v.
yağ çekmek fawner v.
yağ ile kaplamak inseem v.
yağ çekmek sawder v.
yağ çekmek cog [obsolete] v.
iyice yağ çekmek outflatter v.
(vücut geliştirme) yarışmadan önce yağ ve su ağırlığını azaltmak shred v.
(yağ) varlığını tespit etmek prove (up) v.
küflü (yağ) rancid adj.
yağ veren oleaginous adj.
yağ çeken oleophilic adj.
doymuş (yağ vb) saturated adj.
yağ adipose adj.
yağ yapıcı sebiparous adj.
yağ salgılayan sebiparous adj.
yağ yapıcı seborrhoeic adj.
yağ salgılayan seborrhoeic adj.
yağ içermeyen nonfat adj.
(kutsal yağ) yağ sürülmüş anointed adj.
(kutsal yağ ile) yağlanmış anointed adj.
yağ salgılayan seborrheic adj.
yağ yapıcı seborrheic adj.
yağ içermeyen non-fat adj.
yağ kaplı oil-coated adj.
yağ ile kaplı oil-coated adj.
üzeri yağ/petrol olmuş oil-coated adj.
yağ içeren oil-containing adj.
yağ verimi yüksek olan oilyielding adj.
yağ sürülmemiş unoiled adj.
yağ gibi lardaceous adj.
ısıtılmadan sıkılarak çıkarılmış (bitkisel yağ) virgin adj.
yağ içeren blubbery adj.
yağ gibi blubbery adj.
normal sıcaklıklarda dökülemeyecek kadar katı olan (yağ) hard adj.
yağ oranı aşırı düşük olup kasları belirgin olan ripped adj.
yağ lekeleri bulunan grease-stained adj.
alışılmadık miktarda yağ içeren greasy adj.
yağ veren oil adj.
yağ üretimine ilişkin oil adj.
yağ kullanımına ilişkin oil adj.
yağ yakan oil adj.
yağ ile çalışan oil adj.
yağ üretimine ilişkin oil adj.
yağ kullanımına ilişkin oil adj.
yağ ile yapılmış oil adj.
yağ içeren oil-bearing adj.
yağ ile cilalanmış oiled adj.
yağ ile işlenmiş oiled adj.
yağ emdirilmiş oiled adj.
yağ ile dolu oily adj.
yağ içeren oily adj.
yağ çeken oleaginous adj.
yağ içeren pinguidinous [obsolete] adj.
yağ içermeyen fat-free adj.
yağ oranı çok düşük olan fat-free adj.
yağ çeken fawning adj.
yağ sürülmüş inuncted [obsolete] adj.
yağ üreten sebific adj.
(yağ) yarı kuruyan semidrying adj.
(araç) yağ gibi kayan surefooted adj.
(araç) yağ gibi kayan sure-footed adj.
yağ tulumu gibi gross adj.
yağ çeken gushing adj.
yağ çekerek unctuously adv.
yağ çekerek oleaginously adv.
yağ çekerek flatteringly adv.
yağ çekerek flatterously [obsolete] adv.
yağ anlamı veren ön ek oleo- pref.
yağ anlamını veren bir ön ek sebi- pref.
yağ anlamını veren bir ön ek sebo- pref.
Phrasals
yeni ölmüş balinadan yağ almak cut in v.
yağ gibi kayarak (birini) geçmek cruise by v.
yağ çekmek fawn all over someone v.
(bir şeye) (yağ/boya vb) sürmek plaster something with something v.
yağ sürmek grease up v.
her tarafına gres yağı/yağ sürmek grease up v.
yağ sürmek lube up v.
birinin başına kutsal yağ sürmek anoint someone with something v.
kendine kutsal yağ sürmek anoint someone with something v.
kendine yağ/merhem sürmek anoint someone with something v.
yağ çekmek scratch back v.
yağ bağlatmak fatten out v.
Phrases
bu yağ lekesidir this stain is oil expr.
Colloquial
yağ tulumu gutbucket n.
karın bölgesindeki fazlalık yağ ve derinin alındığı estetik operasyon tuck n.
belirli çam ağaçlarının buhar ile damıtılması ile elde edilen uçucu yağ turps [brit] n.
atık yağ yellow grease n.
artık yağ yellow grease n.
yağ çekme hoovering n.
eskimolara ait sabuntaşından geleneksel bir yağ lambası kudlik [canada] n.
yağ soğutmalı motorsiklet motoru oilhead n.
östrojenin etkisi ile büyümüş veya fazla yağ dokusundan büyümüş gibi görünen erkek meme bezi moob n.
yağ üreten bir bölge oil patch n.
yağ üreticisi olan bir bölge oil patch n.
yüksek yağ içeren veya sağlıksız yiyeceklere uygulanan ek vergi fat tax n.
birine yağ çekmek butter someone up v.
yağ çekmek butter up v.
yağ yapmak brown-nose v.
yağ yapmak butter up v.
yağ çekmek brown-nose v.
yağ aldırmak liposuck v.
(birine) yağ çekmek suck up to (one) v.
birine yağ çekmek suck up to someone v.
boşuna yağ çekme flattery will get you nowhere expr.
yağ çekme flattery will get you nowhere expr.
Idioms
karşılıklı yağ çekme backslapping n.
yağ meat on (one's) bones n.
birinin ekmeğine yağ sürmek play into a person's hands v.
birine yağ çekmek flatter someone v.
birine yağ çekmek butter up to someone v.
birine yağ çekmek scratch someone's back v.
birisinin ekmeğine yağ sürmek play into somebody's hands v.
birinin ekmeğine yağ sürmek play into the hands of somebody v.
birinin ekmeğine yağ sürmek play into somebody's hands v.
birine yağ çekmek butter someone up v.
birisinin ekmeğine yağ sürmek play into the hands of somebody v.
birisinin ekmeğine yağ sürmek play into someone's hands v.
ekmeğine yağ sürmek play into someone's hands v.
sinekten yağ çıkarmak penny-pinch v.
spor yaparak ve terleyerek kilo vermek/yağ yakmak sweat something off v.
yağ çekmek stroke someone's ego v.
yağ çekmek polish the apple v.
yağ çekerek yakınlaşmaya çalışmak brown-nose v.
yağ çekmek brown-nose v.
yağ çekmek butter up v.
yağ çekmek soft soap v.
(birinin) ekmeğine yağ sürmek play into someone's hands v.
yağ yakmak polish the apple v.
yağ çekerek yakınlaşmaya çalışmak butter up to v.
yağ çekmek butter up to v.
yağ tulumu gibi olmak run to fat v.
yağ çekmek make fair weather v.
birine yağ çekmek kiss someone’s hind tit v.
sinekten yağ çıkarmak live off smell of an oily rag [australia/new zealand] v.
sinekten yağ çıkarmak live on the smell of an oil rag [australia/new zealand] v.
sinekten yağ çıkarmak survive on the smell of an oil rag [australia/new zealand] v.
birine yağ çekmek blow smoke up someone's ass [us] v.
(birine) yağ çekmek butter up to (one) v.
(birine) yağ çekmek fawn (all) over (one) v.
(birinin) ekmeğine yağ sürmek play (right) into (one's) hands v.
(birinin) ekmeğine yağ sürmek play (right) into the hands of (one) v.
yağ çekmek stroke ego v.
yağ tulumu gibi fat as a pig expr.
yağ gibi like a bird expr.
boşuna yağ çekme flattery will get you everywhere expr.
yağ çekme flattery will get you everywhere expr.
boşuna yağ çekme flattery will get you nowhere expr.
yağ çekme flattery will get you nowhere expr.
yağ ve su gibi oil and water expr.
Speaking
yağ tulumu keech [dialect] n.
tavaya bir miktar yağ koyuyoruz put some oil in the pan expr.
yağ ile birlikte kavurun fry with oil expr.
Trade/Economic
madeni yağ mineral oil n.
mineral yağ mineral oil n.
yağ terminali oil terminal n.
yağ tüketimi oil consumption n.
yağ üretme tesisi oil terminal n.
yağ fabrikası oil factory n.
yağ üretim yeri oil production plant n.
yağ terminali oil production plant n.
yağ üretim yeri oil terminal n.
yağ üretme tesisi oil production plant n.
yağ sarfiyatı oil consumption n.
Politics
saf bitkisel yağ pure vegetable oil n.
Industry
yağ fabrikası işleten kimse renderer n.
yağ çıkarma işçisi degreaser n.
yarpuzdan elde edilen ve sabun yapımında kullanılan nane kokulu bir yağ hedeoma oil n.
amerikan yalancı yarpuzundan elde edilen aromatik yağ hedeoma oil n.
yağ deposu oil box n.
yağ püskürtücü oil burner n.
yağ yağ püskürtme cihaz oil burner n.
yağ ve yağ ürünleri üreten endüstri oil business n.
yağ ve yağ ürünleri temin eden endüstri oil business n.
yağ varili oil drum n.
yağ yakan ocak oil furnace n.
yağ yakan fırın oil furnace n.
yağ ölçeği oil gauge n.
(kerosen) yağ yakan ısıtıcı oil heater n.
(kerosen) yağ yakan ocak oil heater n.
adi huş ağacının kabuğundan elde edilip rus meşine kokusu veren bir yağ oil of birch n.
yağa batırılmış bir tuğlanın distile edilmesiyle elde edilen bir yağ oil of brick n.
yağ bazlı vernik oil varnish n.
evcil hayvan derisine otomatik yağ süren cihaz oiler n.
yağ deliği oilhole n.
(makineye) yağ koyulan delik oilhole n.
musurdan elde edilen sarı renkli yağ porpoise oil n.
şeker portakalı kabuğundan elde edilip aroma ve parfüm olarak kullanılan sarı-koyu turuncu renkli bir yağ sweet orange oil n.
ekşi portakal kabuğundan elde edilen acı tatlı açık sarı veya sarımsı kahverengi renkli bir yağ bitter orange oil n.
Technical
(kereste, yağ veya bira gibi) malzemeleri kimyasallarla işleyen kimse treater n.
soluk sarı-kahverengi renkli uçucu yağ amber oil n.
reçinenin kuru damıtılmasıyla elde edilen hafif ve uçucu yağ amber oil n.
ani kapama yağ devresi emergency oil circuit n.
ana yağ pompası main oil pump n.
aerosol haldeki yağ muhtevası aerosol oil content n.
ana sızdırmazlık yağ pompası main seal oil pump n.
aktarmalı yağ filtresi oil change-over filter n.
ağartılmış yağ bleached oil n.
ağır yağ motoru oil engine n.
ağır yağ yakıcısı heavy-oil burner n.
alkalin yağ base stock n.
alkalin yağ alkaline oil n.
altın için yağ gold essence n.
ana yağ tankı main oil tank n.
ara yağ tankı intermediate oil tank n.
artık yağ residual oil n.
asansörlerdeki sonsuz dişlilerin yağlanmasında kullanılan bir tür sentetik yağ glygoyle n.
atık yağ waste oil n.
atık yağ residual oil n.
basınçlı yağ devresi pressure oil circuit n.
baz karakterli yağ base oil n.
basınçlı yağ pompası pressure oil pump n.
baz kökenli yağ alkaline oil n.
basınçlı yağ reglaj sistemi pressure oil governing system n.
bazik yağ alkaline oil n.
basınçlı yağ reglajı pressure oil control n.
besleme deliği (fren merkez silindirinde hidrolik yağ haznesine bağlantı sağlayan ince dar delik) filling slot n.
basınçlı yağ ile besleme yöntemi forced feed n.
basınçlı yağ ile rotorun kaldırılması oil jacking n.
basınçlı yağ püskürtme memesi oil pressure atomizing nozzle n.
basınçlı yağ besleme hattı pressure oil supply pipe n.
basınçlı yağ pressure oil n.
büyük benzin veya yağ kabı jerrycan n.
buğulu yağ giderme vapour degreasing n.
bitkisel yağ vegetable butter n.
büyük makine ve mekanizmalarda kullanılan yağ heavy-duty oil n.
bir hidrolik yağ markası skydrol n.
buğulaştırmalı yağ yakıcısı pot type oil burner n.
buhar tahrikli yardımcı yağ pompası steam driven auxiliary oil pump n.
bitkisel yağ vegetable oil n.
bileşik yağ compounded oil n.
bileşik yağ compound oil n.
buharlı yağ giderme vapor degreasing n.
beyaz madeni yağ white mineral oil n.
boyalarda kurutucu olarak kullanılan ısıtılmış yağ boiled oil n.
bitüm esaslı yağ asphalt base oil n.
çift yanaklı yağ keçesi seal with double lip n.
çift yanaklı yağ keçesi with seals of the double lip type n.
çok nitelik tutar yağ multigrade oil n.
çok amaçlı yağ all purpose oil n.
çok mevsimli yağ multigrade oil n.
diferansiyel yağ filtresi oil filter rear axle n.
depo kapağı yağ doldurma ağzı filler cab n.
değiştirilebilir ikiz yağ filtresi reversible dual oil filter n.
depo kapağı yağ doldurma ağzı oil level plug n.
çözünür kesme yağ soluble cutting oil n.
doyuran bir madde (yağ/buhar) saturant n.
düşük kaliteli yağ poor quality oil n.
dilimli yağ filtresi plate-type oil strainer n.
drenaj kanalsız yağ yağlamalı kaymalı yataklar oil-lubricated plain journal bearings without drainage grooves n.
doyabilir (yağ/buhar) saturability n.
dolaşımlı yağ dizgeleri circulating oil systems n.
drenaj kanallı yağ yağlamalı kaymalı yataklar oil-lubricated plain journal bearings with drainage grooves n.
dilimli yağ filtresi plate-type oil filter n.
dişli yağ pompası oil gear pump n.
doymuş yağ asiti saturated fatty acid n.
döner başlı yağ yıkayıcısı rotary burner n.
dolaşımlı yağ circulating oil n.
doymamış yağ asitleri polyunsaturated fatty acids n.
doyurucu (buhar/yağ) saturator n.
dilimli yağ filtresi elemanı plate-type oil strainer insert n.