fat - Turkish English Dictionary
History

fat

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "fat" in Turkish English Dictionary : 87 result(s)

English Turkish
Common Usage
fat n. yağ
fat v. şişmanlatmak
fat v. semirtmek
fat adj. şişko
fat adj. tombul
fat adj. yağlı
General
fat n. içyağı
fat n. yağ
fat n. mahsulün en iyi kısmı
fat n. en iyi üretim
fat n. en bereketli üretim
fat n. en iyi kısım
fat n. (dramatik eserde) can alıcı rol veya replik
fat v. besiye çekmek
fat v. şişmanlamak
fat v. semirmek
fat v. yağ bağlamak
fat v. yağlandırmak
fat v. yağlanmak
fat v. kilo aldırmak
fat v. kilo almak
fat v. şişmanlatmak
fat v. tombullaşmak
fat v. etlenmek
fat adj. tıkız
fat adj. apalak
fat adj. kilolu
fat adj. kalın
fat adj. şişkin
fat adj. bereketli
fat adj. karlı
fat adj. kazançlı
fat adj. besili
fat adj. dolgun
fat adj. semiz
fat adj. gres
fat adj. özlü
fat adj. yağlı (et)
fat adj. obez
fat adj. istenen unsurlarla dolu
fat adj. bolluğa sahip
fat adj. iyi stoklanmış
fat adj. aptalca
fat adj. budalaca
fat adj. ahmakça
fat adj. aptal
fat adj. budala
fat adj. ahmak
fat adj. boş
fat adj. morarıp şişmiş
Colloquial
fat adj. balaban
fat adj. harika
fat adj. mükemmel
fat adj. çok fazla
fat adj. bir şeye doymuş
fat adj. bir şeyle dolup taşan
fat adj. bir şeyden geçilmeyen
Technical
fat n. hayvan yağı
fat n. yağ
Computer
fat expr. dosya dizini
Anatomy
fat n. adipoz doku
fat n. adipozit doku
Food Engineering
fat n. katı yağ
Gastronomy
fat n. et yağı
Biochemistry
fat n. yağ katı
Zoology
fat adj. (sümüklüböcek) kabuğu vücudundan büyük
Geology
fat adj. mineralce zengin ve yoğun (kil, toprak)
fat adj. (bira veya şarap) gövdeli ve yumuşak içimli
fat adj. (hava) nemli
fat adj. (koku) nahoş
fat adj. (odun) bol reçineli
fat adj. (kömür) uçucu madde içeriği yüksek
fat adj. (asfalt) bitüm içeriği yüksek
fat adj. (harç) yüksek oranda çimento veya kireç içeren
fat adj. (kireç) saf veya safa yakın olup hızla sönen
fat adj. (beyzbol sahası) vurması kolay
Printery
fat n. kolay ve hızlı ayara duyarlı kopya
fat n. kolay ve hızlı ayara duyarlı baskı karakteri
fat adj. (yazı biçimi) geniş harflerden oluşan
fat adj. (yazı satırı) ölçüye sığamayacak kadar geniş
Archaic
fat adj. kuru ürün taşınan varil
fat adj. kuru ürün haznesi
Slang
fat adj. seksi
fat adj. solda sıfır
fat adj. yok hükmünde
fat adj. önemsiz
fat adj. önemsemeye değmez

Meanings of "fat" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
Common Usage
get fat v. şişmanlamak
fat-free adj. yağsız
General
growing fat n. semirme
the fat n. en iyi kısım
being fat n. şişmanlık
minced liver wrapped in lamb's fat n. ciğer sarması
layer of fat n. yağ tabakası
fat cell n. yağ hücresi
fat person n. şişman kişi
fat embolism n. yağ embolisi
fat rendered from the tail of a sheep n. kuyrukyağı
wool fat n. yün yağı
unsaturated fat rate n. doymamış yağ oranı
fat meat n. yağlı et
unsaturated fat n. doymamış yağ
sheep fat n. koyun yağı
animal fat n. hayvan yağı
fat collector n. yağ toplayıcı
fat content n. yağ miktarı
fat coal n. yağlı kömür
fat coal n. ziftli kömür
a kind of fat-tailed sheep n. dağlıç
fat-free cheese n. yağsız peynir
low-fat milk n. az yağlı süt
fat-head n. mankafa
fat-head n. aptal
non-fat cheese n. yağsız peynir
fat chance n. uzak ihtimal
abdominal fat n. karın bölgesindeki yağ
fat farm n. kilo verme merkezi
fat farm n. zayıflama merkezi
very low-fat diet n. çok az yağlı diet
cohune fat n. kohun yağı
body fat n. vücuttaki yağ
fat free milk n. yağsız süt
caul fat n. kuzu gömleği
lace fat n. kuzu gömleği
fat-free muscle n. yağsız kas
fat man n. şişman adam
saturated fat n. doymuş yağ
deep fat fryer n. fritöz
fat cheeks n. tombul yanaklar
baby fat n. (ileri yıllarda yok olacak olan) bebeğin vücundaki yağ
bone fat n. kemik yağı
fat cat n. zengin kimse
fat cat n. nüfuzlu kimse
fat cat n. yüksek mevkiye sahip kimse
fat cat n. siyasi partilere yardım eden zengin kimse
fat cat n. uyuşuk ve kayıtsız kimse
fat city n. varlık içinde yaşama
fat city n. yüksek refah
fat city n. yüksek yaşam kalitesi
fat farm n. zayıflama kampı
fat farm n. kilo verme merkezi
fat-cat n. nüfuzlu kimse
fat-cat n. yüksek mevki sahibi kimse
fat-cat n. siyasi partilere destek veren zengin kimse
fat-cat n. kendi halinde kimse
fat-cat n. uyuşuk kimse
get fat v. şişmanlamak
grow fat v. etlenmek
grow fat v. palazlanmak
chew the fat v. laklak etmek
get fat v. yağlanmak
fat up v. semirtmek
grow fat v. şişmanlamak
wax fat v. şişmanlamak
fat up v. şişmanlatmak
get fat v. semirmek
make fat v. semirtmek
grow fat v. semirmek
get fat v. şişmek
put on fat v. yağ bağlamak
chew the fat v. geyik muhabbeti yapmak
chew the fat v. geyik yapmak
chew the fat v. makara yapmak
lose one's belly fat v. göbeğini eritmek
burn one's belly fat v. göbeğini eritmek
burn belly fat v. göbek eritmek
lose belly fat v. göbek eritmek
get rid of body fat v. vücuttaki yağlardan kurtulmak
burn fat v. yağ yakmak
fat finger v. klavyede yanlış tuşa basmak
fat finger v. ileride sorun yaratacak bir hata yapmak
as fat as adj. kadar şişman
fat enough adj. yeterince şişman
very fat adj. küp gibi
fat free adj. yağsız
very fat adj. manda gibi
fat-headed adj. aptal
fat-headed adj. kalın kafalı
fat-headed adj. mankafa
without fat adj. yağsız
non-fat adj. yağsız
non-fat adj. yağ içermeyen
low-fat adj. az yağlı
fat [obsolete] adj. büyük küvet
fat [obsolete] adj. büyük sarnıç
fat [obsolete] adj. büyük fıçı
fat [obsolete] adj. büyük kap
fat [obsolete] adj. tank
fat [obsolete] adj. şarap fıçısı
fat-ass adj. şişman
fat-ass adj. tombul
fat-ass adj. kilolu
fat-ass adj. yağlı
fat-ass adj. aşırı yağlı
fat-brained adj. anlayışı kıt
fat-brained adj. geç anlayan
fat-brained adj. zor anlayan
fat-brained adj. idrakı kıt
fat-brained adj. zor idrak eden
fat-free adj. yağ içermeyen
fat-free adj. yağ oranı çok düşük olan
fat-headed adj. algılaması yavaş
fat-headed adj. geç anlayan
fat-headed adj. anlayışı kıt
fat-headed adj. önemli ölçüde aptalca
fat-headed adj. budala
fat-headed adj. mankafa
fat-headed adj. alık
fat-headed adj. beyinsiz
fat-headed adj. salak
fat-headed adj. kafasız
fat-headed adj. dangalak
fat-headed adj. geri zekalı
fat-kidneyed adj. beceriksiz
fat-kidneyed adj. sakar
fat-kidneyed adj. elinden iş gelmeyen
fat-kidneyed adj. aptallara göre olan
fat-kidneyed adj. niteliksiz
fat-kidneyed adj. hantal
fat-kidneyed adj. görgüsüz
fat-kidneyed adj. şişko
fat-kidneyed adj. iğrenç
fat-witted adj. aptal
fat-witted adj. budala
fat-witted adj. kafasız
fat-witted adj. düşüncesiz
fat-witted adj. anlamaz
fat-witted adj. akılsız
fat-witted adj. gafil
fat [scotland] pron. ne
fat [scotland] pron. neyi
fat [scotland] pron. neye
Proverb
better a lean peace than a fat victory ufak bir barış büyük bir zaferden daha iyidir
fat is in the fire kızılca kıyamet kopacak
fat is in the fire işler kötü
fat is in the fire durum fena
fat is in the fire ok yaydan çıktı
fat is in the fire olan oldu
fat is in the fire yakında kıyamet kopacak
Colloquial
my mad fat diary n. benim deli şişko günlüğüm
fat city n. bolluk
fat city n. bereket
fat city n. ekonomik refah
fat city n. ekonomik rahatlık
fat city n. şişmanlık
fat city n. obezlik
fat city n. yüksek refah
fat city n. bolluk
fat city n. zenginlik
fat city n. büyük fayda/yarar
fat city n. büyük kazanç
fat city n. büyük avantaj
fat city n. zenginlik ve rahatlık
fat city n. bir eli yağda bir eli balda olma
fat city n. bolluk bereket içinde olma
fat city n. hali vakti yerinde olma
fat city n. refah içinde olma
fat city n. varlıklı olma
fat city n. şişmanlık
fat city n. obezlik
fat city n. yüksek refah
fat city n. bolluk
fat city n. zenginlik
fat lip n. şişmiş dudak
fat lip n. bir darbeden dolayı şişmiş/patlamış dudak
fat skrill n. çok para
fat skrill n. çuvalla para
fat skrill n. tonla para
full fat coke n. şekerli (normal) kola
fat chance n. imkansızlık
fat chance n. mümkün olmama
fat tax n. yüksek yağ içeren veya sağlıksız yiyeceklere uygulanan ek vergi
get fat v. şişmanlamak
fry the fat out of v. zorla parasını elinden almak
fry the fat out of v. parasını gasp etmek
fry the fat out of v. parasını şantajla/zorbalıkla almak
fry the fat out of v. şiddet uygulayarak parasını almak
fry the fat out of v. döve döve parasını almak
fry the fat out of v. parasını söke söke almak
big fat adj. tam
big fat adj. tam bir
big fat adj. tam anlamıyla
big fat adj. halis
big fat adj. katıksız
big fat adj. su katılmamış
big fat adj. kocaman
big fat adj. devasa
big fat adj. tuğla kadar
big fat adj. dana kadar
big fat adj. iğrenç bir biçimde büyük
big fat adj. ayı gibi kocaman
fat and sassy adj. keyfi gıcır
fat and sassy adj. sapasağlam
fat and sassy adj. sağlıklı
big fat adj. tam
big fat adj. katıksız
big fat adj. gerçek
big fat adj. tamamıyla
big fat adj. su katılmamış
big fat adj. halis
big fat adj. koca
big fat adj. kocaman
big fat adj. devasa
big fat adj. hayvani
bfg (big fat grin) expr. internet dilinde karşıdaki kişinin güldüğünü belirten kısaltma
big fat grin expr. internet dilinde karşıdaki kişinin güldüğünü belirten kısaltma
big fat grin expr. internet dilinde karşıdaki kişinin güldüğünü belirten ifade
fat and firm (meat) expr. buz gibi
fat chance! expr. hiç şans/şansı yok!
suddenly fat hit the fire expr. işler aniden sarpa sardı
big fat grin (bfg) expr. bunu yazarken gülümsüyorum
big fat grin (bfg) expr. yazıyla aktarılan bir ifadenin gülerek söylendiğini belirten bir ifade
Idioms
the fat is in the fire n. baş ağrıtacak iş
fat hit the fire n. işlerin aniden sarpa sarması
the fat is in the fire n. kötü durum
a fat lot of good/use n. zerre kadar yararı olmayan
a fat cat n. zengin kokona
a fat cat n. para babası
a fat lot of good n. bir işe yaramaz (şey)
a fat lot of good n. zerre kadar yararı olmayan (şey)
a fat lot of good n. gereksiz (şey)
a fat lot of good n. uğraştığına/çabaladığına değmeyen (şey)
a fat lot of good/help/use n. bir işe yaramaz
a fat lot of good/help/use n. yararsız
a fat lot of good/help/use n. gereksiz
a fat lot of good/help/use n. uğraştığına/çabaladığına değmez
a fat lot of use n. bir işe yaramaz
a fat lot of use n. yararsız
a fat lot of use n. gereksiz
a fat lot of use n. uğraştığına/çabaladığına değmez
(a) fat chance (of something/doing something) n. (bir şey/bir şeyi yapmak) uzak ihtimal
(a) fat chance (of something/doing something) n. (bir şey/bir şeyi yapmak için) hiç şans yok
(a) fat chance (of something/doing something) n. (bir şeyin/bir şeyi yapmanın) ihtimali/imkanı yok
fat of the land n. bolluk bereket
fat of the land n. bir eli yağda bir eli balda
fat of the land n. çok iyi durumda
fat of the land n. rahat
fat of the land n. tuzu kuru
fat of the land n. yediği önünde yemediği arkasında
work some fat off v. ağır iş yaparak kilo vermek
live off the fat of the land v. bir eli yağda bir eli balda olmak
chew the fat all day v. bütün gün çene çalmak
live on the fat of the land v. bolluk bereket içinde yaşamak
chew the fat v. çene çalmak
live on the fat of the land v. çok iyi durumda olmak
work some fat off v. çalışarak kilo vermek
live on the fat of the land v. her şeyin en iyisi ile geçinmek
chew the fat v. lak lak etmek
live off the fat of the land v. rahat bir yaşam sürmek
live on the fat of the land v. rahat bir yaşam sürmek
live on the fat of the land v. tuzu kuru olmak
run to fat v. yağ tulumu gibi olmak
live on the fat of the land v. yediği önünde yemediği arkasında olmak
cut a fat hog v. yiyemeyeceğin lokmayı ağzına almak
cut a fat hog v. yiyemeyeceğin lokmayı ısırmak
cut a fat hog v. boyundan büyük işlere kalkışmak
cut a fat hog v. sorumluluğunu aşan işler yapmaya çalışmak
cut a fat hog v. yapabileceğinin fazlasını üstlenmeye kalkmak
cut a fat hog v. boyunu aşan işlere kalkışmak
cut a fat hog v. gücünü aşan işlere kalkışmak
cut a fat hog v. yapamayacağı işlere girişmek
cut a fat hog v. yapabileceğinden fazlasını üstlenmek/yüklenmek
cut a fat hog v. kapasitesini aşan bir işi üstlenmek/yüklenmek
fat and happy adj. karnı tok ve rahat
fat and happy adj. karnı tok sırtı pek
a fat lot adv. azıcık
a fat lot adv. zerre kadar
a fat lot adv. bir parça
a fat lot adv. az buçuk
a fat lot adv. birazcık
the fat is in the fire expr. başa bela olacak şey
a fat lot of good/use expr. bir işe yaramayan
it's not over until the fat lady sings expr. dereyi görmeden paçaları sıvama
a fat lot of good/use expr. gereksiz
the fat is in the fire expr. işler kötü
the fat is in the fire expr. kızılca kıyamet kopacak
the fat is in the fire expr. olan oldu
the fat is in the fire expr. kıyamet kopacak
the fat is in the fire expr. ok yaydan çıktı
the fat is in the fire expr. pis durum
it's not over until the fat lady sings expr. son kozu oynamadan her şey bitmiş sayılmaz
the fat is in the fire expr. şimdi kıyamet kopacak
fat as a pig expr. yağ tulumu gibi
what (someone) eats doesn't make (one) fat expr. herkesin kendine kalmış
what (someone) eats doesn't make (one) fat expr. kimin hayatıysa onun seçimi (senin hayatın senin seçimin)
what (someone) eats doesn't make (one) fat expr. birinin seçiminin başkasıyla alakası yok
what (someone) eats doesn't make (one) fat expr. birinin seçiminin başkasına bir faydası/zararı yok
what (someone) eats doesn't make (one) fat expr. herkesin kendi tercihi
what (someone) eats doesn't make (one) fat expr. birinin ne istediğini/neye ihtiyacı olduğunu başkası bilemez
what (someone) eats doesn't make (one) fat expr. her koyun kendi bacağından asılır
it isn't over till/until the fat lady sings expr. her şey bitmiş sayılmaz
it isn't over till/until the fat lady sings expr. henüz her şey bitmedi
it isn't over till/until the fat lady sings expr. son sözümü söylemedim
it isn't over until the fat lady sings expr. her şey bitmiş sayılmaz
it isn't over until the fat lady sings expr. henüz her şey bitmedi
it isn't over until the fat lady sings expr. son sözümü söylemedim
it's not over till the fat lady sings expr. her şey bitmiş sayılmaz
it's not over till the fat lady sings expr. henüz her şey bitmedi
it's not over till the fat lady sings expr. son sözümü söylemedim
it's not over until the fat lady sings expr. her şey bitmiş sayılmaz
it's not over until the fat lady sings expr. henüz her şey bitmedi
it's not over until the fat lady sings expr. son sözümü söylemedim
the fat hit the fire expr. işler sarpa sardı
the fat hit the fire expr. işler yolundan çıktı
till the fat lady sings expr. her şey bitmiş sayılmaz
till the fat lady sings expr. henüz her şey bitmedi
till the fat lady sings expr. daha bitmedi
till the fat lady sings expr. hala şans var
until the fat lady sings expr. her şey tamamen bitene/sona erene kadar
when the fat lady sings expr. son kozu oynayınca
when the fat lady sings expr. son an gelince
when the fat lady sings expr. son sözü söyleyince
when the fat lady sings expr. tamamen bitince
laugh and grow fat gülmek/neşe sağlığa iyi gelir
Speaking
you called me fat expr. bana şişman dedin
you called me fat expr. bana şişko dedin
it isn't over till the fat lady sings expr. her şey bitmiş sayılmaz
it isn't over till the fat lady sings expr. henüz her şey bitmedi
fat chance expr. hiç şansın yok
it isn't over till the fat lady sings expr. son sözümü söylemedim
do Iook fat in this dress? expr. bu elbisede şişman görünüyor muyum?
Trade/Economic
factory acceptance test (fat) n. fabrika kabul testi
fat tax n. obeziteye neden olan ürünlerden alınan vergi
fat tax n. şişmanlığa neden olan besin maddelerine uygulanan vergi
fat finger v. tombul parmak
Technical
fat sand n. aluminalı kum
fat-crested morning glory spillway n. geniş kretli morning glori dolusavak
fat sand n. killi kum
wool fat n. lanolin
fat soil n. özlü toprak
fat coal n. taş kömürü
extraction of fat n. yağ çıkarma
brightening with fat n. yağ avivajı
fat-free dry matter n. yağsız kuru madde
fat solvent n. yağ çözücü
fat content n. yağ miktarı
fat soil n. yağlı toprak
fat coal n. yağlı kömür
deep fat fryer n. yağlı derin kızartıcı
fat lime n. yağlı kireç
fat clay n. yağlı kil
fat mortar n. yapışkan harç
wool fat n. yün yağı
fat burner n. metabolizma hızını artırarak kalori yaktırma vadeden reçetesiz ilaç
fat lute n. lüleci çamuru ve yağ karışımından oluşan derz dolgusu
fat-crested adj. geniş kretli
non-fat adj. yağsız
fat-free adj. yağsız
Computer
fat/rich client n. şişman/zengin istemci
grams fat n. yağ gramı
fat (file allocation table) n. dosya yerleşim tablosu
fat (file allocation table) n. dosya ayırma tablosu
fat (file allocation table) n. kütük dizini
Informatics
fat server n. donatımlı sunucu
fat client n. donatımlı istemci
thin client fat server model n. küçük istemci büyük sunucu modeli
fat provisioning n. şirketin bütün kaynakları satın alarak kullanmasa bile hazır tutması
fat pipe n. yüksek bant genişlikli bağlantı
Telecom
fat server n. dosya dizini sunucusu
fat server n. donatımlı sunucu
thin client fat server model n. ince istemci büyük sunucu modeli
Textile
brightening with fat n. yağ avivajı
wool fat n. yün yağı
Construction
fat concrete n. yağlı beton
fat lime n. yağlı kireç
fat mortar n. yağlı harç
Automotive
fat fenders n. tombul çamurluklar
Mining
fat coal n. taşkömürü
Medical
body fat n. bedendeki yağ
body fat n. beden yağı
regional fat deposition n. bölgesel yağlanma
buccal fat pad n. bukkal yağ pedi
subcutaneous fat n. deri altı yağı
intermuscular fat n. intermusküler yağ
blood fat n. kan yağı
saturated fat n. katı yağ
labial fat pad flap n. labial yağ yastığı flebi
neonatal subcutaneous fat necrosis n. neonatal subkutan yağ doku nekrozu
neonatal subcutaneous fat necrosis n. neonatal subkutan yağ nekrozu
autologous fat transplantation n. otolog yağ transplantasyonu
autologous fat graft n. otojen yağ dokusu grefti
pulmonary fat embolism n. pulmoner yağ embolisi
subcutaneous fat necrosis n. subkutan yağ nekrozu
subcutaneous fat tissue n. subkutan yağ dokusu
one-sided labial fat pad flap n. tek taraflı labial yağ yastığı flebi
suction-assisted fat removal n. vakumla yağ alınması
suction-assisted fat removal n. vakumla yağ aspirasyonu
fat modeling n. vakumla yağ alınması
fat modeling n. vakumla yağ aspirasyonu
fat injection n. yağ enjeksiyonu
fat-free body mass n. yağsız vücut kitlesi
body fat n. vücut yağı
fat emulsion n. yağ emülsiyonu
fat free diet n. yağsız diyet
fat-free mass n. yağsız vücut kütlesi
fat deposit n. yağ katmanı
body fat index n. vücut yağ indeksi
fat soluble vitamin n. yağda çözünen vitamin
fat-fold test n. vücuttaki yağ oranını ölçmek için üst kolun triseps bölümündeki deriyi kıvırarak yapılan antropometrik ölçüm
buccal fat pad n. yanak yağ pedi
body fat n. vücuttaki yağ
fat free weight n. yağsız ağırlık
fat and protein metabolism n. yağ ve protein metabolizması
fat cell n. yağ gözesi
fecal fat test n. vücudun yağ hücrelerini parçalama kapasitesini ölçen bir test
fat deposit n. yağ birikintisi
high fat food n. yağ oranı yüksek gıda
high fat food n. yüksek yağ oranlı gıda
puppy fat n. (bebekte) geçici kilo
puppy fat n. (ileri yıllarda yok olacak olan) bebeğin vücundaki yağ
high-fat diet n. yüksek yağ içerikli diyet
high-fat diet n. yüksek yağlı diyet
fat camp n. çocuklara kilo verdirmeyi amaçlayan yatılı kamp
fat soluble adj. yağda çözünen
fat-suppressed adj. yağ baskılı
Anatomy
fat cell n. yağ hücresi
fat cell n. adipozit hücre
Physiology
brown fat n. kahverengi yağ dokusu
fat metabolism n. yağ metabolizması
fat metabolism n. lipid metabolizması
Pathology
fat necrosis of breast n. memenin yağ nekrozu
fat embolism n. yağların dolaşıma geçerek atardamarı tıkaması
Food Engineering
reduced-fat milk n. az yağlı süt
reduced-fat milk n. yağı azaltılmış süt
supersaturated fat n. aşırı doymuş yağ
polyunsaturated fat n. çoklu doymamış yağ
fat and oil derivatives n. katı ve sıvı yağ türevleri
detection of irradiated foods containing fat n. katı yağ içeren ışınlanmış gıdaların belirlenmesi
tail fat n. kuyruk yağı
separation or breakdown of fat due to lipolysis n. lipolizden dolayı yağın ayrılması veya bozulması
monounsaturated fat n. mono doymamış yağ
intramuscular fat n. mozaik yağ
total fat content of starch n. nişastanın toplam yağ muhtevası
determination of free fat content n. serbest yağ muhtevası tayini
water content of milk fat products n. süt yağı ürünlerinin su içeriği
anhydrous milk fat n. susuz süt yağı
milk fat n. süt yağı
fat content of milk n. sütün yağ içeriği
milk fat products n. süt yağı ürünleri
total fat content n. toplam yağ muhtevası
fat containing foods n. yağ ihtiva eden gıdalar
fat extraction flask n. yağ ekstraksiyon kabı
fat extraction flask n. yağ ekstraksiyon balonu
fat mimetics n. yağ taklitleri
calculation of fat content n. yağ içeriğinin hesaplanması
fat replacer n. yağ yerine geçen
determination of fat content n. yağ içeriği tayini
determination of fat acidity n. yağ asitliği tayini
non-fat solids n. yağ dışındaki katılar
fat acidity n. yağ asitliği
fat substitute n. yağ ikame maddesi
edible fat n. yenilebilir yağ
leaf fat n. domuz içyağı
fat bloom n. yağ kusması (çikolatada)
low-fat diet n. az yağlı beslenme düzeni
low in fat adj. az yağlı
low in fat adj. düşük yağlı
fat-soluble adj. yağda çözünür
fat-reduced adj. yağı azaltılmış
fat-soluble adj. yağda çözünen
Gastronomy
low-fat cheese n. az yağlı peynir
low-fat string cheese of erzurum n. civil
animal fat n. hayvansal yağ
braised lamb meat cubes browned in its own fat n. kavurma
skimmed fat n. kef
tail fat n. kuyruk yağı
fat rendered from the tail of a sheep n. kuyruk yağı
full-fat cheese n. tam yağlı peynir
full-fat milk n. tam yağlı süt
full-fat cheese n. tam yağlı beyaz peynir
whole-fat milk n. tam yağlı süt
whole fat cheese n. tam yağlı peynir
fat-free cocoa n. yağsız kakao
fat-free yoghurt n. yağsız yoğurt
fat cheese n. yağlı peynir
deep fat fryer n. yağlı derin kızartıcı
full-fat ground meat n. yağlı kıyma
fat cheese n. yağlı beyaz peynir
low-fat cheese n. yarım yağlı peynir
deep fat fry v. bol kızgın yağda kızartmak
clarify fat v. yağı temizlemek
gain fat v. yağ bağlamak
non-fat adj. yağsız
low-fat adj. az yağlı
Statistics
fat tail n. olasılık dağılımında yüksek seviye risk belirten kuyruk
Chemistry
trans fat n. trans yağ asidi
trans fat n. trans yağ asitleri