|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
fiziksel çaba |
physical exertion i.
|
|
2 |
Genel |
fiziksel olay |
physical phenomenon i.
|
|
3 |
Genel |
fiziksel özelliklerle ilgilenen coğrafya dalı |
physical geography i.
|
|
4 |
Genel |
fiziksel haritalar |
physical maps i.
|
|
5 |
Genel |
fiziksel madde |
physical object i.
|
|
6 |
Genel |
fiziksel güç |
physical power i.
|
|
7 |
Genel |
katılık (fiziksel olarak) |
hardness i.
|
|
8 |
Genel |
fiziksel basınç |
physical stress i.
|
|
|
9 |
Genel |
fiziksel eğitim ve antrenman |
physical education and training i.
|
|
10 |
Genel |
fiziksel saldırı |
physical assault i.
|
|
11 |
Genel |
yer yüzeyinin fiziksel biçimi |
topography i.
|
|
12 |
Genel |
bir fiziksel harekette harcanan enerji |
cathexis i.
|
|
13 |
Genel |
fiziksel ve teorik kimya |
physical and theoretical chemistry i.
|
|
14 |
Genel |
fiziksel durum |
existence i.
|
|
15 |
Genel |
fiziksel cazibe |
physical attraction i.
|
|
16 |
Genel |
fiziksel envanter |
physical inventory i.
|
|
17 |
Genel |
fiziksel özellik |
physical property i.
|
|
18 |
Genel |
fiziksel bütünlük |
physical integrity i.
|
|
19 |
Genel |
çocuklar için fiziksel eğitim |
physical education for children i.
|
|
20 |
Genel |
kazançta fiziksel dağıtım |
physical distribution of goods i.
|
|
21 |
Genel |
fiziksel şiddet |
bullying i.
|
|
22 |
Genel |
gelişememe (fiziksel olarak) |
failure to thrive i.
|
|
23 |
Genel |
fiziksel özürlüler için aşçılık |
cookery for the physically handicapped i.
|
|
24 |
Genel |
fiziksel çevre |
physical environment i.
|
|
25 |
Genel |
fiziksel saldırı |
strong arm i.
|
|
26 |
Genel |
fiziksel güzellik |
physical beauty i.
|
|
27 |
Genel |
fiziksel dürtülerle hareket etme durumu |
physicality i.
|
|
28 |
Genel |
fiziksel durum |
physical condition i.
|
|
|
29 |
Genel |
fiziksel dürtüler |
physical drives i.
|
|
30 |
Genel |
fiziksel konum |
physical position i.
|
|
31 |
Genel |
fiziksel konum |
physical location i.
|
|
32 |
Genel |
fiziksel yasa |
physical law i.
|
|
33 |
Genel |
fiziksel kanun |
physical law i.
|
|
34 |
Genel |
fiziksel form-test |
physical fitness-testing i.
|
|
35 |
Genel |
fiziksel özellikler |
physical properties i.
|
|
36 |
Genel |
fiziksel tehdit |
physical menace i.
|
|
37 |
Genel |
fiziksel model |
physical model i.
|
|
38 |
Genel |
fiziksel güç |
physical force i.
|
|
39 |
Genel |
fiziksel özellik |
physical characteristic i.
|
|
40 |
Genel |
fiziksel gereklilikler |
physical requirements i.
|
|
41 |
Genel |
fiziksel yöntem |
physical method i.
|
|
42 |
Genel |
fiziksel tehdit |
physical threat i.
|
|
43 |
Genel |
fiziksel aygıt |
physical device i.
|
|
44 |
Genel |
fiziksel güvenlik |
physical security i.
|
|
45 |
Genel |
fiziksel kimya |
physical chemistry i.
|
|
46 |
Genel |
fiziksel yaralanma |
bodily contusion i.
|
|
47 |
Genel |
fiziksel muayene |
physical examination i.
|
|
48 |
Genel |
fiziksel yaralanma |
personal injury i.
|
|
49 |
Genel |
fiziksel sakatlık |
bodily injury i.
|
|
50 |
Genel |
fiziksel sakatlık |
personal injury i.
|
|
51 |
Genel |
fiziksel sakatlık |
bodily contusion i.
|
|
52 |
Genel |
fiziksel yaralanma |
bodily injury i.
|
|
53 |
Genel |
fiziksel sakatlık |
physical disability i.
|
|
54 |
Genel |
maddi/fiziksel imkansızlık |
physical impossibility i.
|
|
55 |
Genel |
fiziksel veya ruhsal acı veren durum |
tormenting i.
|
|
56 |
Genel |
fiziksel süreç |
physical process i.
|
|
57 |
Genel |
fiziksel özellikler |
physical characteristics i.
|
|
58 |
Genel |
fiziksel temas |
physical contact i.
|
|
59 |
Genel |
fiziksel etkiler |
physical effects i.
|
|
60 |
Genel |
fiziksel tepki |
physical response i.
|
|
61 |
Genel |
fiziksel bitkinlik |
physical fatigue i.
|
|
62 |
Genel |
fiziksel bitkinlik |
physical exhaustion i.
|
|
63 |
Genel |
kişinin marka tercihleriyle (tarzı vb gibi) fiziksel görünümle ayırt edilen kimliği |
external personality i.
|
|
64 |
Genel |
fiziksel bozulma |
physical deterioration i.
|
|
65 |
Genel |
fiziksel duyular |
physical senses i.
|
|
66 |
Genel |
fiziksel özellikler |
physical qualities i.
|
|
67 |
Genel |
fiziksel yakınlık |
physical intimacy i.
|
|
68 |
Genel |
(fiziksel olarak) etkisiz hale getirme eğitimi |
physical restraint training i.
|
|
|
69 |
Genel |
fiziksel enerji |
physical energy i.
|
|
70 |
Genel |
fiziksel engelli insanlara karşı önyargı |
ableism i.
|
|
71 |
Genel |
fiziksel refah |
physical welfare i.
|
|
72 |
Genel |
dünya yüzeyindeki fiziksel madde |
land cover i.
|
|
73 |
Genel |
fiziksel görünüş |
physical appearance i.
|
|
74 |
Genel |
fiziksel mükemmeliyeti |
physical perfection i.
|
|
75 |
Genel |
fiziksel engel |
physical disability i.
|
|
76 |
Genel |
fiziksel aktivite |
physical activity i.
|
|
77 |
Genel |
fiziksel egzersiz |
physical exercise i.
|
|
78 |
Genel |
fiziksel bağımsız sinirsel ağ |
physically independent neural network i.
|
|
79 |
Genel |
fiziksel özellik |
physical quality i.
|
|
80 |
Genel |
fiziksel varlık |
physical presence i.
|
|
81 |
Genel |
fiziksel mevcudiyet |
physical presence i.
|
|
82 |
Genel |
fiziksel aktivite danışmanı |
physical activity consultant i.
|
|
83 |
Genel |
fiziksel matematik |
physical mathematics i.
|
|
84 |
Genel |
fiziksel zarar |
physical injury i.
|
|
85 |
Genel |
fiziksel onarım |
physical repair i.
|
|
86 |
Genel |
sözle veya fiziksel olarak yapılan öldürücü vuruş |
recumbentibus i.
|
|
87 |
Genel |
fiziksel temas |
physical encounter i.
|
|
88 |
Genel |
avustralya ve yeni zelanda'da yapılan fiziksel etkinlikli turizm |
adventure tourism i.
|
|
89 |
Genel |
bilişim şirketinde bilgi aktarımını sağlayan fiziksel altyapının hasar görmesi sonucunda hiçbir işin yapılamadığı gün |
backhoe day i.
|
|
90 |
Genel |
sözlü ya da fiziksel saldırı |
cannonade i.
|
|
91 |
Genel |
fiziksel değişim |
change of integrity i.
|
|
92 |
Genel |
ruhani dünya ile fiziksel dünya arasında aracı olma |
channel i.
|
|
93 |
Genel |
ruhani dünya ile fiziksel dünya arasında aracı olma |
channelling i.
|
|
94 |
Genel |
ruhani dünya ile fiziksel dünya arasında aracı olma |
channeling i.
|
|
95 |
Genel |
amaçlara ulaşırken fiziksel güç kullanımından kaçınma |
nonviolence i.
|
|
96 |
Genel |
fiziksel dünya ile ilgili nesne, fenomen veya yasalarla ilgilenen bilim insanı |
natural scientist i.
|
|
97 |
Genel |
fiziksel veya ahlaki açıdan baskı altında olma |
necessity i.
|
|
98 |
Genel |
bir kişinin belirli bir sosyal hizmet için uygun olup olmadığına karar vermek için fiziksel veya sosyal koşullarının incelenmesi |
needs test i.
|
|
99 |
Genel |
ne fiziksel ne de zihinsel olma |
neutralness i.
|
|
100 |
Genel |
fiziksel güçlülük |
thew i.
|
|
101 |
Genel |
fiziksel olarak güçlü olma |
thew i.
|
|
102 |
Genel |
fiziksel güçlülük |
brawn i.
|
|
103 |
Genel |
fiziksel olarak güçlü olma |
brawn i.
|
|
104 |
Genel |
fiziksel güçlülük |
might i.
|
|
105 |
Genel |
fiziksel olarak güçlü olma |
might i.
|
|
106 |
Genel |
fiziksel güçlülük |
muscle i.
|
|
107 |
Genel |
fiziksel olarak güçlü olma |
muscle i.
|
|
108 |
Genel |
fiziksel güçlülük |
potence i.
|
|
109 |
Genel |
fiziksel olarak güçlü olma |
potence i.
|
|
110 |
Genel |
fiziksel güçlülük |
potency i.
|
|
111 |
Genel |
fiziksel olarak güçlü olma |
potency i.
|
|
112 |
Genel |
fiziksel güçlülük |
puissance i.
|
|
113 |
Genel |
fiziksel olarak güçlü olma |
puissance i.
|
|
114 |
Genel |
fiziksel güçlülük |
sinew i.
|
|
115 |
Genel |
fiziksel olarak güçlü olma |
sinew i.
|
|
116 |
Genel |
fiziksel veya zihinsel olarak geri kalmış kimse |
titman i.
|
|
117 |
Genel |
fiziksel rahatlık |
self-ease i.
|
|
118 |
Genel |
fiziksel mesafe |
social distance i.
|
|
119 |
Genel |
fiziksel benzerlik |
physical resemblance i.
|
|
120 |
Genel |
fiziksel enerji veya güç |
foison [scottish] i.
|
|
121 |
Genel |
fiziksel rahatsızlık |
unease i.
|
|
122 |
Genel |
fiziksel kusur |
vice i.
|
|
123 |
Genel |
duygusal veya fiziksel canlılık |
bang i.
|
|
124 |
Genel |
bir gruba yapılan fiziksel saldırı |
bashing i.
|
|
125 |
Genel |
fiziksel varlığı olmama |
untangibility i.
|
|
126 |
Genel |
biriyle kurulan fiziksel temas |
kino i.
|
|
127 |
Genel |
rızaya bağlı olarak fiziksel şiddet ve baskının kullanıldığı cinsel ilişki şekli |
bdsm i.
|
|
128 |
Genel |
fiziksel sağlık |
eucrasia i.
|
|
129 |
Genel |
fiziksel veya zihinsel bir uğraş alanı |
vineyard i.
|
|
130 |
Genel |
fiziksel güç kaybı |
weakening i.
|
|
131 |
Genel |
fiziksel olarak güçsüz olma |
weakliness i.
|
|
132 |
Genel |
fiziksel gücü az olan kimse |
weakling i.
|
|
133 |
Genel |
bir taraftan manevi vasıflardan ve diğer taraftan biçimlenmiş cisimlerden ayrışan fiziksel madde |
matter i.
|
|
134 |
Genel |
eşini fiziksel olarak istismar eden erkek |
wifebeater i.
|
|
135 |
Genel |
zihinsel ve fiziksel görüşü engelleyen şey |
blindfold i.
|
|
136 |
Genel |
fiziksel yardım |
hand i.
|
|
137 |
Genel |
aşırı alkol tüketiminden sonra oluşan fiziksel etki |
hangover i.
|
|
138 |
Genel |
fiziksel dayanıklılık |
hardiness i.
|
|
139 |
Genel |
hareket ve tepki gibi doğa olaylarında görülen veya bu olayların oluşmasından sorumlu temel fiziksel veya kimyasal süreçler |
mechanism i.
|
|
140 |
Genel |
büyük fiziksel acıya sebep olan |
wrenching i.
|
|
141 |
Genel |
fiziksel egzersizlere dayanan bir yoga sistemi |
hatha-yoga i.
|
|
142 |
Genel |
vücuttaki fiziksel ve duygusal travma birikimini gidermeye yönelik bir tür derin doku masajı |
hellerwork i.
|
|
143 |
Genel |
fiziksel veya ruhsal yenilenme kaynağı |
brace i.
|
|
144 |
Genel |
(fiziksel veya zihinsel beceri) mükemmellik |
brilliancy i.
|
|
145 |
Genel |
kişinin fiziksel özellikleri |
build-up i.
|
|
146 |
Genel |
fiziksel olmayan bağ |
hold i.
|
|
147 |
Genel |
fiziksel olarak hulk karakterine benzeyen kimse |
hulk i.
|
|
148 |
Genel |
fiziksel ortam |
mise en scene i.
|
|
149 |
Genel |
eylemin veya olayın gerçekleştiği fiziksel ortam |
mise-en-scène i.
|
|
150 |
Genel |
sürücüsünün fiziksel gücü ile çalışan tek tekerlekli araç |
monocycle i.
|
|
151 |
Genel |
bireyin dünyasını oluşturan fiziksel çevre ile gündelik deneyimler |
lifeworld i.
|
|
152 |
Genel |
fiziksel, zihinsel ve ahlaki yapı |
geography i.
|
|
153 |
Genel |
fiziksel güç |
muscle i.
|
|
154 |
Genel |
fiziksel engelli çocuk |
oaf [obsolete] i.
|
|
155 |
Genel |
doğrudan ölçülebilen veya gözlemlenebilen fiziksel özellik |
observable i.
|
|
156 |
Genel |
içgözlemsel analizde deneycinin belirlediği fiziksel koşullar altında deneyimlerini anlatan kimse |
observer i.
|
|
157 |
Genel |
fiziksel olarak çok çekici erkek |
god i.
|
|
158 |
Genel |
aşırı alkol tüketiminden sonra görülen nahoş fiziksel etkiler (baş ağrısı, uyuşukluk, mide bulantısı) |
holdover i.
|
|
159 |
Genel |
(fiziksel veya zihinsel güçte) aksaklık |
dereliction [obsolete] i.
|
|
160 |
Genel |
kuvvetli fiziksel yatkınlık |
desire i.
|
|
161 |
Genel |
fiziksel idman |
gymnastic i.
|
|
162 |
Genel |
fiziksel beceriklilik |
gymnastic i.
|
|
163 |
Genel |
fiziksel egzersiz |
gymnastic i.
|
|
164 |
Genel |
fiziksel çeviklik |
gymnastics i.
|
|
165 |
Genel |
diğer insanlara fiziksel zarar veren çete |
hit squad i.
|
|
166 |
Genel |
fiziksel saldırı |
offensive i.
|
|
167 |
Genel |
fiziksel tecavüz |
offensive i.
|
|
168 |
Genel |
fiziksel aydınlatma |
illustration [obsolete] i.
|
|
169 |
Genel |
iki veya daha fazla şeyin fiziksel olarak bir araya gelmesi |
impinging i.
|
|
170 |
Genel |
fiziksel veya ahlaki güçle kazanılan mülkiyet |
conquest i.
|
|
171 |
Genel |
fiziksel durum |
disposition i.
|
|
172 |
Genel |
fiziksel görünüş |
insight [obsolete] i.
|
|
173 |
Genel |
(bir şeyi) fiziksel olarak kavrama |
comprehension [obsolete] i.
|
|
174 |
Genel |
fiziksel obje |
concrete quantity i.
|
|
175 |
Genel |
fiziksel objelerden oluşan derleme |
concrete quantity i.
|
|
176 |
Genel |
fiziksel bedenden ayrı hareket edebildiği kabul edilen ruh |
cowalker i.
|
|
177 |
Genel |
fiziksel zayıflık |
craze [obsolete] i.
|
|
178 |
Genel |
hayal gücünün zayıflığından ötürü sadece fiziksel işlerle geçinen kimse |
drudge i.
|
|
179 |
Genel |
fiziksel denklik |
parallel i.
|
|
180 |
Genel |
fiziksel paralellik |
parallel i.
|
|
181 |
Genel |
fiziksel açıklamaların yetersiz kaldığı zihinsel olgu deneyimi |
parapsychism i.
|
|
182 |
Genel |
fiziksel yapı |
contexture i.
|
|
183 |
Genel |
fiziksel güzellik |
feature [obsolete] i.
|
|
184 |
Genel |
fiziksel his |
feeling i.
|
|
185 |
Genel |
fiziksel güçsüzlük |
insufficiency i.
|
|
186 |
Genel |
fiziksel toprak yapısı |
pedality i.
|
|
187 |
Genel |
kurumun sahip olduğu fiziksel ekipman |
plant i.
|
|
188 |
Genel |
fiziksel veya zihinsel engelli bireyler |
disabled i.
|
|
189 |
Genel |
fiziksel güç |
foison [scotland] i.
|
|
190 |
Genel |
fiziksel özellikleri bakımından jelatine benzeyen çeşitli maddelere verilen ad |
gelatin i.
|
|
191 |
Genel |
fiziksel özellikleri bakımından jelatine benzeyen çeşitli maddelere verilen ad |
gelatine i.
|
|
192 |
Genel |
fiziksel, zihinsel veya ahlaki beceriler |
outfit i.
|
|
193 |
Genel |
üstün ahlaki veya fiziksel mükemmellik örneği |
perfection i.
|
|
194 |
Genel |
ışık etkisi altında fiziksel veya kimyasal değişime uğrayan pigment |
photopigment i.
|
|
195 |
Genel |
fiziksel yetenek |
physical ability i.
|
|
196 |
Genel |
fiziksel çekim |
physical attraction i.
|
|
197 |
Genel |
fiziksel vücut |
physical body i.
|
|
198 |
Genel |
fiziksel bileşim |
physical composition i.
|
|
199 |
Genel |
fiziksel varlık |
physical entity i.
|
|
200 |
Genel |
fiziksel güç harcama |
physical exertion i.
|
|
201 |
Genel |
fiziksel nokta |
physical point i.
|
|
202 |
Genel |
fiziksel karakter |
physicality i.
|
|
203 |
Genel |
fiziksel süreçler |
physics i.
|
|
204 |
Genel |
fiziksel olgular |
physics i.
|
|
205 |
Genel |
fiziksel özellikler |
physics i.
|
|
206 |
Genel |
fiziksel bileşim |
physics i.
|
|
207 |
Genel |
ayırt edici fiziksel özellikler |
physiotype i.
|
|
208 |
Genel |
fiziksel oluşum |
physique i.
|
|
209 |
Genel |
fiziksel yapı |
physique i.
|
|
210 |
Genel |
tanrıya fiziksel oluşum atfedilmesi |
physitheism i.
|
|
211 |
Genel |
fiziksel durum |
plight i.
|
|
212 |
Genel |
masaj veya fiziksel egzersizlerde kullanılan alçak sehpa |
plinth i.
|
|
213 |
Genel |
masaj veya fiziksel egzersizlerde kullanılan alçak sehpa |
plint i.
|
|
214 |
Genel |
fiziksel durum |
ply [dialect] i.
|
|
215 |
Genel |
zedelenme veya sakatlık durumunda fiziksel tedavi için verilen yazılı talimat |
prescription i.
|
|
216 |
Genel |
kişinin fiziksel görünümüne bakarak geleceğini görme |
schematomancy i.
|
|
217 |
Genel |
tatmin edici fiziksel durum |
scratch i.
|
|
218 |
Genel |
fiziksel bir nesnenin farkına varmayı sağlayan şey |
sensation i.
|
|
219 |
Genel |
kişinin fiziksel varlığı ile ruhsal varlığı arasındaki bağlantı |
silver cord i.
|
|
220 |
Genel |
(fiziksel) iticilik |
foulness [obsolete] i.
|
|
221 |
Genel |
(fiziksel) tiksindiricilik |
foulness [obsolete] i.
|
|
222 |
Genel |
elektronik bilginin fiziksel ortama aktarımı |
sneakernet i.
|
|
223 |
Genel |
fiziksel medya |
physical media i.
|
|
224 |
Genel |
kişinin fiziksel görünümünü iyileştirmek amacıyla çeşitli vücut bakım rutinleri uygulaması |
looksmaxxing i.
|
|
225 |
Genel |
kişinin fiziksel görünümünü iyileştirmek amacıyla çeşitli vücut bakım rutinleri uygulaması |
looksmax i.
|
|
226 |
Genel |
kişinin fiziksel görünümünü iyileştirmek amacıyla çeşitli vücut bakım rutinleri uygulaması |
looksmaxxing i.
|
|
227 |
Genel |
fiziksel yayım |
physical release i.
|
|
228 |
Genel |
fiziksel yayım |
physical release i.
|
|
229 |
Genel |
fiziksel saldırı |
beating-up i.
|
|
230 |
Genel |
belirli bir (fiziksel) durumda olma |
point [obsolete] i.
|
|
231 |
Genel |
öğrenme güçlüğü çeken, fiziksel engelli veya ruhsal bozukluğu olan kimselere hizmet veren, yerel yönetim sorumluluğundaki merkez |
social education centre i.
|
|
232 |
Genel |
fark edilebilen fiziksel madde |
substance i.
|
|
233 |
Genel |
belirgin fiziksel özelliklere sahip madde |
supermaterial i.
|
|
234 |
Genel |
(fiziksel olgu ve denklemler) değişmezlik |
symmetry i.
|
|
235 |
Genel |
fiziksel güç kullanmak |
use physical force f.
|
|
236 |
Genel |
fiziksel güç kullanmak |
resort to physical force f.
|
|
237 |
Genel |
fiziksel ve duygusal olarak tükenmek |
be physically and emotionally spent f.
|
|
238 |
Genel |
fiziksel olarak zayıf/güçsüz görünmek |
appear physically weak f.
|
|
239 |
Genel |
fiziksel ya da sözle saldırmak |
lace f.
|
|
240 |
Genel |
fiziksel değişime uğratmak |
change integrity f.
|
|
241 |
Genel |
fiziksel değişikliğe uğramak |
change posture f.
|
|
242 |
Genel |
ruhani dünya ile fiziksel dünya arasında aracı olmak |
channel f.
|
|
243 |
Genel |
(konunun, fiziksel bir şeyin) üstünü kapatmak |
envelop f.
|
|
244 |
Genel |
(konuyu, fiziksel bir şeyi) gizlemek |
envelop f.
|
|
245 |
Genel |
fiziksel gücünü elinden almak |
unsinew f.
|
|
246 |
Genel |
metrik sistem kullanarak fiziksel miktarları ifade etmek |
metricate f.
|
|
247 |
Genel |
fiziksel ceza ile aşağılamak |
haze [dialect] [uk] f.
|
|
248 |
Genel |
fiziksel ceza ile yıldırmak |
hazle [dialect] [uk] f.
|
|
249 |
Genel |
fiziksel olarak aynı hizaya getirmek |
line f.
|
|
250 |
Genel |
fiziksel kanıtları toplamak |
collect the physical evidence f.
|
|
251 |
Genel |
fiziksel güce boyun eğmek |
give f.
|
|
252 |
Genel |
fiziksel kuvvete veya baskıya teslim olmak |
give away f.
|
|
253 |
Genel |
fiziksel formunu bozmak |
decondition f.
|
|
254 |
Genel |
fiziksel formunu kaybetmek |
decondition f.
|
|
255 |
Genel |
fiziksel olarak temsil etmek |
imbody f.
|
|
256 |
Genel |
(fiziksel olarak) saldırmak |
impugn [obsolete] f.
|
|
257 |
Genel |
(konunun, fiziksel bir şeyin) üstünü örtmek |
envelop f.
|
|
258 |
Genel |
fiziksel olarak biçimlendirmek |
inform [obsolete] f.
|
|
259 |
Genel |
fiziksel rahatsızlığa neden olmak |
disagree f.
|
|
260 |
Genel |
fiziksel olarak cezalandırmak |
discipline f.
|
|
261 |
Genel |
(birinden) fiziksel güç veya çabayla üstün olmak |
outmuscle f.
|
|
262 |
Genel |
fiziksel saldırıda bulunmak |
seize f.
|
|
263 |
Genel |
(fiziksel reaksiyonu) tetiklemek |
provoke f.
|
|
264 |
Genel |
fiziksel varlığı olmayan |
intangible s.
|
|
265 |
Genel |
fiziksel ya da duygusal duyusal zevk tutkusu ile ilgili |
sensualistic s.
|
|
266 |
Genel |
fiziksel varlığı olmayan |
nonphysical s.
|
|
267 |
Genel |
fiziksel özürlü |
physically handicapped s.
|
|
268 |
Genel |
kimyasal-fiziksel |
chemical-physical s.
|
|
269 |
Genel |
fiziksel olarak çekici |
well-stacked s.
|
|
270 |
Genel |
fiziksel özürlü |
physically disabled s.
|
|
271 |
Genel |
fiziksel özürlü |
physically impaired s.
|
|
272 |
Genel |
fiziksel güç gerektiren |
physically demanding s.
|
|
273 |
Genel |
fiziksel varlığı olmayan |
non-physical s.
|
|
274 |
Genel |
fiziksel olarak imkansız |
physically impossible s.
|
|
275 |
Genel |
fiziksel engelli |
physically-challenged s.
|
|
276 |
Genel |
fiziksel özürlü |
physically-challenged s.
|
|
277 |
Genel |
keşfedilmemiş (fiziksel veya entelektüel anlamda) |
underexplored s.
|
|
278 |
Genel |
normal fiziksel ve zihinsel yetenekleri olan |
abled s.
|
|
279 |
Genel |
fiziksel veya mental acı çekmeye sebep olan |
racking s.
|
|
280 |
Genel |
fiziksel veya mental acıyı belirten |
racking s.
|
|
281 |
Genel |
fiziksel ya da zihinsel olarak zorlayıcı |
taxing s.
|
|
282 |
Genel |
fiziksel temasın olmadığı |
noncontact s.
|
|
283 |
Genel |
fiziksel emek yerine zihinsel veya mekanik efor gerektiren |
nonmanual s.
|
|
284 |
Genel |
fiziksel olmayan |
nonphysical s.
|
|
285 |
Genel |
ne fiziksel ne de zihinsel nitelikte olan |
neutral s.
|
|
286 |
Genel |
fiziksel bir nesneye benzeyen |
thinglike s.
|
|
287 |
Genel |
aşırı fiziksel |
ultraphysical s.
|
|
288 |
Genel |
aşırı fiziksel aktiviteli |
ultraphysical s.
|
|
289 |
Genel |
fiziksel veya sözlü olarak kötü muamele görmemiş |
unabused s.
|
|
290 |
Genel |
fiziksel veya sözlü olarak kötü muamelede bulunmayan |
unabusive s.
|
|
291 |
Genel |
fiziksel yapıda olan |
embodied s.
|
|
292 |
Genel |
fiziksel zarara uğramamış |
unharmed s.
|
|
293 |
Genel |
(fiziksel veya manevi) yara almamış |
unmutilated s.
|
|
294 |
Genel |
(fiziksel olarak) rahatsız olmamış |
unruffled s.
|
|
295 |
Genel |
fiziksel gücü elinden alınmış |
unsinnowed s.
|
|
296 |
Genel |
sosyal ve fiziksel çevreyle ilgilenen |
extravertive s.
|
|
297 |
Genel |
sosyal ve fiziksel çevreyle alakadar olan |
extravertive s.
|
|
298 |
Genel |
sosyal ve fiziksel çevreyle ilgilenen |
extrovertive s.
|
|
299 |
Genel |
sosyal ve fiziksel çevreyle alakadar olan |
extrovertive s.
|
|
300 |
Genel |
yüksek fiziksel güce sahip |
big [obsolete] s.
|
|
301 |
Genel |
fiziksel kabiliyeti yetersiz |
handless s.
|
|
302 |
Genel |
fiziksel güç gerektiren |
hardy s.
|
|
303 |
Genel |
fiziksel dayanıklılık isteyen |
hardy s.
|
|
304 |
Genel |
tamamen fiziksel değişim içeren bir süreçten kaynaklanan |
mechanical s.
|
|
305 |
Genel |
tamamen fiziksel değişim içeren bir süreç sonucu oluşan |
mechanical s.
|
|
306 |
Genel |
tamamen fiziksel değişim içeren bir süreç ile ilişkili |
mechanical s.
|
|
307 |
Genel |
büyük fiziksel gücü olan |
high-powered s.
|
|
308 |
Genel |
iç fiziksel sınır içermeyen (sistem) |
homogeneal s.
|
|
309 |
Genel |
hiçbir iç fiziksel sınır içermeyen sistemde meydana gelen |
homogeneal s.
|
|
310 |
Genel |
hiçbir iç fiziksel sınır içermeyen sistemle ilgili |
homogeneous s.
|
|
311 |
Genel |
sevgisini fiziksel temasla gösteren |
huggy s.
|
|
312 |
Genel |
fiziksel olanın ötesinde olan |
hyperphysical s.
|
|
313 |
Genel |
fiziksel işlerle ifade edilen |
muscular s.
|
|
314 |
Genel |
fiziksel olarak iyi durumda |
gradely [dialect] s.
|
|
315 |
Genel |
fiziksel olarak çekici |
gradely [dialect] s.
|
|
316 |
Genel |
hayati fiziksel niteliklerden yoksun |
gutless s.
|
|
317 |
Genel |
aynı fiziksel ölçekte farklı sonuç aralığı sergileyebilen |
multirange s.
|
|
318 |
Genel |
yaşının fiziksel özelliklerini gösteren |
old s.
|
|
319 |
Genel |
fiziksel güç gerektiren |
rough s.
|
|
320 |
Genel |
yüzünde fiziksel veya ahlaki dayanıklılık emareleri bulunan |
rugged s.
|
|
321 |
Genel |
fiziksel veya mali çöküşe yol açan |
ruinous s.
|
|
322 |
Genel |
fiziksel engelli |
impaired s.
|
|
323 |
Genel |
fiziksel özellikleri uyumsuz duran |
disharmonic s.
|
|
324 |
Genel |
fiziksel olmayan enerji ile ilişkili |
dynamic s.
|
|
325 |
Genel |
fiziksel olmayan güç ile ilişkili |
dynamic s.
|
|
326 |
Genel |
fiziksel yapıya ait |
complexional s.
|
|
327 |
Genel |
fiziksel yapıyla ilgili |
complexional s.
|
|
328 |
Genel |
fiziksel görünüş ile ilgili |
cosmetical s.
|
|
329 |
Genel |
(meskende) fiziksel gereklilikleri karşılayan |
domestic s.
|
|
330 |
Genel |
fiziksel açıklamanın ötesinde |
parapsychological s.
|
|
331 |
Genel |
fiziksel olarak açıklanamayan |
parapsychological s.
|
|
332 |
Genel |
fiziksel açıdan kırılgan |
crocky s.
|
|
333 |
Genel |
(fiziksel olarak) zarif |
coordinated s.
|
|
334 |
Genel |
(fiziksel olarak) yetenekli |
coordinated s.
|
|
335 |
Genel |
(fiziksel olarak) becerikli |
coordinated s.
|
|
336 |
Genel |
girişi fiziksel bariyer, özel güvenlik veya kontrollü geçitle kısıtlanan |
gated s.
|
|
337 |
Genel |
iyi (fiziksel durum) |
gay [dialect] [uk] s.
|
|
338 |
Genel |
fiziksel ya da zihinsel olarak yönünü belirleyen |
orientating s.
|
|
339 |
Genel |
fiziksel ya da zihinsel olarak yönünü belirleyen |
orienting s.
|
|
340 |
Genel |
sağlam ve güçlü fiziksel aktivite ile ilgili |
physical s.
|
|
341 |
Genel |
fiziksel temas öncesine ait veya ilgili |
precontact s.
|
|
342 |
Genel |
fiziksel olarak |
physically zf.
|
|
343 |
Genel |
kütüphane mimarisi ve fiziksel |
library architecture and physically zf.
|
|
344 |
Genel |
fiziksel bir şekilde |
abiotically zf.
|
|
345 |
Genel |
fiziksel olarak |
concretely zf.
|
|
346 |
Genel |
fiziksel anlamda konuşursak |
concretely speaking zf.
|
|
347 |
Genel |
fiziksel olarak |
corporally zf.
|
|
348 |
Genel |
fiziksel olarak |
corporeally zf.
|
|
349 |
Genel |
ne fiziksel ne de zihinsel bir şekilde |
neutrally zf.
|
|
350 |
Genel |
fiziksel varlığı olmadan |
untangibly zf.
|
|
351 |
Genel |
yorucu fiziksel aktiviteyi içerecek şekilde |
physically zf.
|
|
352 |
Genel |
fiziksel olarak |
substantially zf.
|
|
353 |
Genel |
fiziksel anlamını veren bir ön ek |
physico- ök.
|
|
354 |
Genel |
fiziksel anlamını veren bir ön ek |
physio- ök.
|
|
Phrasals |
|
355 |
Öbek Fiiller |
fiziksel saldırıda bulunmak |
bust on (someone or something) f.
|
|
356 |
Öbek Fiiller |
fiziksel saldırıda bulunmak |
bust on someone/something f.
|
|
357 |
Öbek Fiiller |
fiziksel olarak kötü muamelede bulunmak |
bash about f.
|
|
358 |
Öbek Fiiller |
(bir spor takımını) (fiziksel olarak) maça hazırlamak |
warm someone up f.
|
|
359 |
Öbek Fiiller |
(fiziksel olarak) bir yerden geçmek |
go through f.
|
|
360 |
Öbek Fiiller |
fiziksel bir yayının içerisinde yer almak |
print (something) in (something else) f.
|
|
361 |
Öbek Fiiller |
fiziksel bir yayının içerisinde basmak |
print (something) in (something else) f.
|
|
362 |
Öbek Fiiller |
fiziksel bir yayının içerisine dahil etmek |
print (something) in (something else) f.
|
|
363 |
Öbek Fiiller |
fiziksel bir engele rağmen ilerlemek |
press forward f.
|
|
364 |
Öbek Fiiller |
(biriyle/bir şeyle) fiziksel mesafeyi korumak |
keep away (from someone or something) f.
|
|
365 |
Öbek Fiiller |
(biriyle/bir şeyle) fiziksel mesafesini korumak |
keep away (from someone or something) f.
|
|
366 |
Öbek Fiiller |
sözlü veya fiziksel münakaşaya girmek |
get into it f.
|
|
367 |
Öbek Fiiller |
(birine) fiziksel olarak saldırmak |
lay into (someone) f.
|
|
368 |
Öbek Fiiller |
birini birinden fiziksel olarak ayırmak |
pry off f.
|
|
369 |
Öbek Fiiller |
birini birinden fiziksel olarak ayırmak |
pry (someone or something) off of (someone or something) f.
|
|
370 |
Öbek Fiiller |
birini fiziksel, zihinsel, duygusal bir duruma sokmak |
send into (something or some place) f.
|
|
371 |
Öbek Fiiller |
birini fiziksel, zihinsel, duygusal bir duruma sevk etmek |
send into (something or some place) f.
|
|
372 |
Öbek Fiiller |
(birine) (fiziksel/sözlü olarak) saldırmak |
strike out at (one) f.
|
|
373 |
Öbek Fiiller |
fiziksel/sözlü saldırıda bulunmak |
wade into f.
|
|
374 |
Öbek Fiiller |
egzersiz/fiziksel aktiviteyle yediklerini yakmak |
work off f.
|
|
375 |
Öbek Fiiller |
egzersiz/fiziksel aktiviteyle aldığı kalorileri yakmak |
work off f.
|
|
376 |
Öbek Fiiller |
egzersizle/fiziksel aktiviteyle sakinleşmek |
work off f.
|
|
377 |
Öbek Fiiller |
egzersiz/fiziksel aktivite yaparak negatif duygulardan kurtulmak |
work off f.
|
|
378 |
Öbek Fiiller |
egzersiz/fiziksel aktivite yaparak sinirini, stresini atmak |
work off f.
|
|
379 |
Öbek Fiiller |
sözlü/fiziksel saldırıda bulunmak |
work over f.
|
|
380 |
Öbek Fiiller |
sözlü/fiziksel olarak üstüne gitmek |
work over f.
|
|
381 |
Öbek Fiiller |
korkuları, eksikleri, fiziksel travmaları, bağımlılıkları gibi hayatında problemlere neden olan yanlarıyla yüzleşmek |
confront the demons f.
|
|
382 |
Öbek Fiiller |
korkuları, eksikleri, fiziksel travmaları, bağımlılıkları gibi hayatında problemlere neden olan yanlarıyla yüzleşmek |
confront one's demons f.
|
|
383 |
Öbek Fiiller |
(birini) fiziksel olarak olumsuz etkilemek/rahatsız etmek |
disagree with (someone) f.
|
|
384 |
Öbek Fiiller |
aşırı fiziksel güç sergilemek |
hulk out f.
|
|
385 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) sözlü veya fiziksel olarak saldırmak |
lash into (someone or something) f.
|
|
386 |
Öbek Fiiller |
mecliste fiziksel olarak bulunmaksızın meclis arazisi içerisinde oy kullanmak |
nod through f.
|
|
387 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin) altında çalışmak (fiziksel olarak) |
work beneath (someone or something) f.
|
|
388 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin) altında çalışmak (fiziksel olarak) |
work under (someone or something) f.
|
|
389 |
Öbek Fiiller |
fiziksel saldırıda bulunmak |
set about f.
|
|
390 |
Öbek Fiiller |
(sözlü veya fiziksel) şiddet uygulamak |
set about f.
|
|
Phrases |
|
391 |
İfadeler |
hem zihinsel hem fiziksel |
both mental and physical expr.
|
|
Proverb |
|
392 |
Atasözü |
fiziksel güzellik yüzeyseldir |
outer beauty is merely superficial
|
|
393 |
Atasözü |
fiziksel güzellik yüzeyseldir |
true beauty lies within
|
|
394 |
Atasözü |
fiziksel güzellik yüzeyseldir |
physical beauty is superficial
|
|
395 |
Atasözü |
fiziksel güzellik yüzeyseldir |
beauty is only skin-deep
|
|
396 |
Atasözü |
akıl, fiziksel güçten üstündür |
brain is better than brawn
|
|
397 |
Atasözü |
akıl gücü fiziksel güçten üstündür |
brain is better than brawn
|
|
398 |
Atasözü |
akıl gücü fiziksel güçten önemlidir |
brain is better than brawn
|
|
Colloquial |
|
399 |
Konuşma Dili |
amfetamin gibi uyarıcılara benzer fiziksel ve psikolojik etkileri olan öforik bir uyarıcı |
flakka i.
|
|
400 |
Konuşma Dili |
amfetamin gibi uyarıcılara benzer fiziksel ve psikolojik etkileri olan öforik bir uyarıcı |
gravel i.
|
|
401 |
Konuşma Dili |
fiziksel güç harcamayı gerektiren iş |
elbow grease i.
|
|
402 |
Konuşma Dili |
fiziksel güç |
elbow grease i.
|
|
403 |
Konuşma Dili |
birine fiziksel göz dağı veya şiddetle bir şey yaptırması için tutulan adam |
strong-arm man i.
|
|
404 |
Konuşma Dili |
birine fiziksel güç kullanarak bir şey yaptırması için tutulmuş adam |
strong-arm man i.
|
|
405 |
Konuşma Dili |
(zihinsel veya fiziksel) uyuşukluk |
coma i.
|
|
406 |
Konuşma Dili |
(birini/bir şeyi) fiziksel olarak (birine/bir şeye) uygun bulmak |
think (someone or something) is fit for (someone or something) f.
|
|
407 |
Konuşma Dili |
(birinin/bir şeyin) fiziksel olarak (birini/bir şeyi) kaldırabileceğini düşünmek |
think (someone or something) is fit for (someone or something) f.
|
|
408 |
Konuşma Dili |
(birinin/bir şeyin) fiziksel olarak (biriyle/bir şeyle) başa çıkabileceğini düşünmek |
think (someone or something) is fit for (someone or something) f.
|
|
409 |
Konuşma Dili |
birine kendini ruhsal veya fiziksel olarak zayıf hissettirmek |
knock the stuffing out of somebody f.
|
|
410 |
Konuşma Dili |
(fiziksel olarak) saldırmak |
have a go [uk] f.
|
|
411 |
Konuşma Dili |
(fiziksel olarak) saldırmak |
have-a-go [uk] f.
|
|
412 |
Konuşma Dili |
fiziksel olarak zarar vermek |
bust up f.
|
|
413 |
Konuşma Dili |
tüm fiziksel çabasıyla |
eyeballs out expr.
|
|
Idioms |
|
414 |
Deyim |
kişinin takip edilmesini sağlayan fiziksel/dijital iz |
paper trail i.
|
|
415 |
Deyim |
fiziksel güzellik |
the body beautiful i.
|
|
416 |
Deyim |
hem zihinsel hem de fiziksel güç/kuvvet |
brains and brawn i.
|
|
417 |
Deyim |
zeka ve kas gücü/fiziksel güç bir arada |
brains and brawn i.
|
|
418 |
Deyim |
beyin-kas/zeka-fiziksel güç karşılaştırması |
brains versus brawn i.
|
|
419 |
Deyim |
fiziksel güç gerektiren iş/görev |
a labour of hercules i.
|
|
420 |
Deyim |
fiziksel güç isteyen iş/görev |
a labour of hercules i.
|
|
421 |
Deyim |
fiziksel görünüşüyle dalga geçme |
body shaming i.
|
|
422 |
Deyim |
kurumun fiziksel konumu/adresi |
brick-and-mortar i.
|
|
423 |
Deyim |
fiziksel iş yeri |
bricks-and-mortar i.
|
|
424 |
Deyim |
fiziksel satış yeri |
bricks-and-mortar i.
|
|
425 |
Deyim |
bir kurumun fiziksel adresi/konumu |
bricks-and-mortar i.
|
|
426 |
Deyim |
fiziksel iş yeri |
brick-and-mortar i.
|
|
427 |
Deyim |
fiziksel satış yeri |
brick-and-mortar i.
|
|
428 |
Deyim |
bir kurumun fiziksel adresi/konumu |
brick-and-mortar i.
|
|
429 |
Deyim |
yiyecek, giyinme, barınma gibi fiziksel rahatlığı sağlayan ihtiyaçlar |
creature comfort i.
|
|
430 |
Deyim |
fiziksel ihtiyaç |
creature comfort i.
|
|
431 |
Deyim |
fiziksel temas/dokunuş |
human touch i.
|
|
432 |
Deyim |
sadece fiziksel güç |
main strength and awkwardness i.
|
|
433 |
Deyim |
eğilip kalkmayı gerektiren fiziksel iş |
stoop labor i.
|
|
434 |
Deyim |
fiziksel veya zihinsel işkenceye maruz kalmak |
be on the rack f.
|
|
435 |
Deyim |
fiziksel olarak kendini zorlamak |
break a sweat f.
|
|
436 |
Deyim |
fiziksel olarak hazır durumda olmak |
be in fighting trim f.
|
|
437 |
Deyim |
fiziksel müdahalede bulunmak |
be physical with someone f.
|
|
438 |
Deyim |
fiziksel olarak iyi (fit) durumda olmak |
be in fighting trim f.
|
|
439 |
Deyim |
fiziksel müdahalede bulunmak |
get physical with someone f.
|
|
440 |
Deyim |
(fiziksel anlamda) gelişmeye başlamak |
flesh out f.
|
|
441 |
Deyim |
kendini fiziksel ve zihinsel olarak zor bir göreve/aktiviteye hazırlamak |
eat (one's) wheaties f.
|
|
442 |
Deyim |
fiziksel zarar görmek |
do yourself an injury f.
|
|
443 |
Deyim |
kendine/birine fiziksel zarar vermek |
do somebody/yourself an injury f.
|
|
444 |
Deyim |
zihinsel veya fiziksel çaba sarf etmek |
dig deep f.
|
|
445 |
Deyim |
zihinsel veya fiziksel olarak kendini zorlamak |
dig deep f.
|
|
446 |
Deyim |
fiziksel veya zihinsel olarak gayret sarf etmek |
dig deep f.
|
|
447 |
Deyim |
fiziksel veya zihinsel olarak güç sarf etmek |
dig deep f.
|
|
448 |
Deyim |
(birini) sözlü veya fiziksel olarak cezalandırmak |
give it to (one) f.
|
|
449 |
Deyim |
biraz fiziksel güç uygulamak |
use (a little) (bit of) elbow grease f.
|
|
450 |
Deyim |
(birine) fiziksel/duygusal ıstırap vermek |
eat (one) alive f.
|
|
451 |
Deyim |
(birinin) ağzından zorla/fiziksel güç uygulayarak (bir şey) almak |
knock (someone) out of (something) f.
|
|
452 |
Deyim |
(birinden) zorla/fiziksel güç uygulayarak bir bilgi almak |
knock (someone) out of (something) f.
|
|
453 |
Deyim |
(birine) zorla/fiziksel güç uygulayarak (bir şeyi) söyletmek |
knock (someone) out of (something) f.
|
|
454 |
Deyim |
fazla fiziksel/ruhsal sıkıntıyı kaldıramamak |
able to take just so much f.
|
|
455 |
Deyim |
fazla fiziksel/ruhsal sıkıntıya dayanamamak |
able to take just so much f.
|
|
456 |
Deyim |
fazla fiziksel/ruhsal sıkıntıya tahammül edememek |
able to take just so much f.
|
|
457 |
Deyim |
fiziksel/ruhsal sıkıntıyı bir yere kadar kaldırabilmek |
able to take just so much f.
|
|
458 |
Deyim |
fiziksel/ruhsal sıkıntıya bir yere kadar dayanabilmek |
able to take just so much f.
|
|
459 |
Deyim |
fiziksel/ruhsal sıkıntıya bir yere kadar tahammül edebilmek |
able to take just so much f.
|
|
460 |
Deyim |
fazla fiziksel/ruhsal sıkıntıyı kaldıramamak |
able to take only so much f.
|
|
461 |
Deyim |
fazla fiziksel/ruhsal sıkıntıya dayanamamak |
able to take only so much f.
|
|
462 |
Deyim |
fazla fiziksel/ruhsal sıkıntıya tahammül edememek |
able to take only so much f.
|
|
463 |
Deyim |
fiziksel/ruhsal sıkıntıyı bir yere kadar kaldırabilmek |
able to take only so much f.
|
|
464 |
Deyim |
fiziksel/ruhsal sıkıntıya bir yere kadar dayanabilmek |
able to take only so much f.
|
|
465 |
Deyim |
fiziksel/ruhsal sıkıntıya bir yere kadar tahammül edebilmek |
able to take only so much f.
|
|
466 |
Deyim |
fiziksel görünüşüyle dalga geçmek |
body shame f.
|
|
467 |
Deyim |
fiziksel çaba harcamak |
break sweat [uk] f.
|
|
468 |
Deyim |
fiziksel güç uygulamak |
use elbow grease f.
|
|
469 |
Deyim |
fiziksel müdahalede bulunmak |
get physical f.
|
|
470 |
Deyim |
(birine/bir şeye) fiziksel zarar vermek istemek |
have a hard-on for (someone or something) f.
|
|
471 |
Deyim |
birine fiziksel zarar vermek istemek |
have a hard-on for someone f.
|
|
472 |
Deyim |
gidilip fiziksel olarak alışveriş yapılabilecek |
bricks and mortar s.
|
|
473 |
Deyim |
gidilip fiziksel olarak görüşülebilecek |
bricks and mortar s.
|
|
474 |
Deyim |
şirketin fiziksel yeri/mekanı/mağazası olan |
bricks and mortar s.
|
|
475 |
Deyim |
şirketin fiziksel olarak ulaşılabilecek adresi olan |
bricks and mortar s.
|
|
476 |
Deyim |
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen yorgun |
ridden hard and put away wet [us] s.
|
|
477 |
Deyim |
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen hırpalanmış |
ridden hard and put away wet [us] s.
|
|
478 |
Deyim |
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen kötü muamele görmüş |
ridden hard and put away wet [us] s.
|
|
479 |
Deyim |
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen yorgun |
ridden hard and put up wet [us] s.
|
|
480 |
Deyim |
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen hırpalanmış |
ridden hard and put up wet [us] s.
|
|
481 |
Deyim |
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen kötü muamele görmüş |
ridden hard and put up wet [us] s.
|
|
482 |
Deyim |
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen yorgun |
rode hard and put away wet s.
|
|
483 |
Deyim |
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen hırpalanmış |
rode hard and put away wet s.
|
|
484 |
Deyim |
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen kötü muamele görmüş |
rode hard and put away wet s.
|
|
485 |
Deyim |
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen yorgun |
rode hard and put up wet [us] s.
|
|
486 |
Deyim |
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen hırpalanmış |
rode hard and put up wet [us] s.
|
|
487 |
Deyim |
fiziksel olarak/duygusal olarak/zihnen kötü muamele görmüş |
rode hard and put up wet [us] s.
|
|
488 |
Deyim |
(utançtan, güneşten, fiziksel hareketten) kızarmış |
red as a beet s.
|
|
489 |
Deyim |
(utançtan, güneşten, fiziksel hareketten) kıpkırmızı olmuş |
red as a beet s.
|
|
490 |
Deyim |
fiziksel olarak formda |
in training zf.
|
|
491 |
Deyim |
fiziksel güçten ziyade zeka ile |
more with brains than with brawn zf.
|
|
492 |
Deyim |
fiziksel olarak hissedilebilecek/dokunulabilecek yakınlıkta |
at the end of (one's) fingertips expr.
|
|
493 |
Deyim |
fiziksel olarak erişilebilir mesafede |
at the end of (one's) fingertips expr.
|
|
494 |
Deyim |
fiziksel becerisinin zirvesinde |
in (one's) pomp [uk] expr.
|
|
495 |
Deyim |
fiziksel becerisinin zirvesinde |
in your pomp expr.
|
|
496 |
Deyim |
aklın fiziksel güce üstünlüğü |
brains and brawn expr.
|
|
497 |
Deyim |
aklın fiziksel güce üstünlüğü |
brains versus brawn expr.
|
|
Trade/Economic |
|
498 |
Ticaret/Ekonomi |
fiziksel dağıtım sistemi |
physical distribution system i.
|
|
499 |
Ticaret/Ekonomi |
fiziksel varlıklar |
physical assets i.
|
|
500 |
Ticaret/Ekonomi |
fiziksel dağıtım |
physical distribution i.
|
|