anlaşmazlık - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

anlaşmazlık



"anlaşmazlık" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 87 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
anlaşmazlık conflict i.
anlaşmazlık disagreement i.
anlaşmazlık discord i.
General
anlaşmazlık discordance i.
anlaşmazlık division i.
anlaşmazlık disunity i.
anlaşmazlık dissension i.
anlaşmazlık misunderstanding i.
anlaşmazlık imbroglio i.
anlaşmazlık potential difference i.
anlaşmazlık rift i.
anlaşmazlık difference i.
anlaşmazlık embroilment i.
anlaşmazlık altercation i.
anlaşmazlık odds i.
anlaşmazlık disaccord i.
anlaşmazlık disagreement i.
anlaşmazlık dispute i.
anlaşmazlık fight i.
anlaşmazlık strife i.
anlaşmazlık embroglio i.
anlaşmazlık friction i.
anlaşmazlık quarrel i.
anlaşmazlık disunion i.
anlaşmazlık controversy i.
anlaşmazlık holdout i.
anlaşmazlık discrepancy i.
anlaşmazlık mix-up i.
anlaşmazlık run-in i.
anlaşmazlık dissent i.
anlaşmazlık dissidence i.
anlaşmazlık variance i.
anlaşmazlık controversion i.
anlaşmazlık confliction i.
anlaşmazlık traverse [obsolete] i.
anlaşmazlık tuilyie [scottish] i.
anlaşmazlık jar i.
anlaşmazlık litigation i.
anlaşmazlık whid i.
anlaşmazlık hassel i.
anlaşmazlık headshaking i.
anlaşmazlık brush i.
anlaşmazlık misintelligence i.
anlaşmazlık rent i.
anlaşmazlık dislike [obsolete] i.
anlaşmazlık disputison i.
anlaşmazlık dissentation [obsolete] i.
anlaşmazlık dissentience i.
anlaşmazlık dissonance i.
anlaşmazlık dissonancy i.
anlaşmazlık distance [obsolete] i.
anlaşmazlık distraction i.
anlaşmazlık difficulty i.
anlaşmazlık irreconciliation i.
anlaşmazlık piggy i.
anlaşmazlık controverse [obsolete] i.
anlaşmazlık disagreeance i.
anlaşmazlık disassent [obsolete] i.
anlaşmazlık fissure i.
anlaşmazlık flak i.
anlaşmazlık split i.
Colloquial
anlaşmazlık stand-off i.
anlaşmazlık standoff i.
anlaşmazlık face-off i.
Idioms
anlaşmazlık ill feeling i.
anlaşmazlık bad feelings i.
anlaşmazlık ill feelings i.
anlaşmazlık blood and guts i.
anlaşmazlık daylight i.
anlaşmazlık falling-out i.
Trade/Economic
anlaşmazlık dispute i.
anlaşmazlık disagreement i.
anlaşmazlık discrepancy i.
Law
anlaşmazlık conflict i.
anlaşmazlık mix up i.
anlaşmazlık disagreement i.
anlaşmazlık dispute i.
anlaşmazlık quarrel i.
Politics
anlaşmazlık incompatibility i.
anlaşmazlık dispute i.
Literature
anlaşmazlık agon i.
Religious
anlaşmazlık fitna i.
Latin
anlaşmazlık controversia i.
Archaic
anlaşmazlık disgust i.
Slang
anlaşmazlık beef i.
anlaşmazlık shootout i.
anlaşmazlık shoot-out i.

"anlaşmazlık" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 132 sonuç

Türkçe İngilizce
General
yasal anlaşmazlık conflict i.
anlaşmazlık sebebi bone of contention i.
anlaşmazlık nedeni a bone of contention i.
anlaşmazlık konusu bone i.
yasal anlaşmazlık legal conflict i.
anlaşmazlık konusu object at issue i.
ufak anlaşmazlık tiff i.
bir topluluk içinde anlaşmazlık veya ayrılık faction i.
anlaşmazlık yaratan divisiveness i.
anlaşmazlık yaratan kişi disuniter i.
anlaşmazlık çözüm kurulu dispute adjudication board i.
en temel anlaşmazlık major disagreement i.
anlaşmazlık konusu apple of discord i.
aleni anlaşmazlık public dispute i.
çözülemeyen anlaşmazlık unresolvable disagreement i.
anlaşmazlık doğması disagreement arising i.
anlaşmazlık hali dispute i.
anlaşmazlık hali disagreement i.
-den kaynaklanan anlaşmazlık disagreement arising from i.
çözümlenemeyen anlaşmazlık deadlock i.
devam eden/süregelen kişisel anlaşmazlık/çekişme ongoing personal dispute i.
derin anlaşmazlık chasm i.
anlaşmazlık konusu question i.
yakın zamanda bitmiş bir anlaşmazlık veya mücadeleyi anlamlı bir şekilde yansıtan olay epilog i.
yakın zamanda bitmiş bir anlaşmazlık veya mücadeleyi anlamlı bir şekilde yansıtan olay epilogue i.
anlaşmazlık sırasında argüman üreten kimse motionist i.
iki grup arasındaki şiddetli anlaşmazlık divide i.
sözlü anlaşmazlık fight i.
aleni ve şiddetli anlaşmazlık paroxysm [obsolete] i.
karşılıklı utandırma, aşağılama veya küçük düşürme içeren kamuya açık anlaşmazlık roman holiday i.
aile içi anlaşmazlık simulty i.
vasi ile anlaşmazlık durumunda devreye giren ikinci vasi subtutor i.
anlaşmazlık içinde olmak feud f.
kızıştırmak (savaş/anlaşmazlık vb) escalate f.
aralarında anlaşmazlık olmak be at odds f.
anlaşmazlık yaratmak sow discord f.
anlaşmazlık içinde olmak be in disagreement f.
anlaşmazlık içinde tartışmak argue about f.
bir anlaşmazlık yaşamak have a disagreement f.
anlaşmazlık sebebiyle ortaklığı bitirmek part f.
ile anlaşmazlık içinde at odds with s.
çatışma/anlaşmazlık dolu conflict-ridden s.
anlaşmazlık çıkaran divisive s.
anlaşmazlık çıkarmaya meyilli gladiatorial s.
anlaşmazlık çıkarmaya meyilli gladiatory [obsolete] s.
anlaşmazlık yaşamış fissured s.
Phrasals
(anlaşmazlık içindeki iki kişi veya gruba) müdahale etmek step between (someone or something) f.
anlaşmazlık başlatmak face off f.
anlaşmazlık çıkarmak face off f.
(biri/bir şey) hakkında anlaşmazlık yaşamak fight about (someone or something) f.
(biriyle bir şey/biri) hakkında anlaşmazlık yaşamak fight (with) someone or something about (someone or something) f.
biri/bir şey hakkında anlaşmazlık yaşamak fight about someone or something f.
(tartışma/anlaşmazlık bir yere) yayılmak rage through (something) f.
(tartışma/anlaşmazlık bir yerde) alevlenmek rage through (something) f.
(tartışma/anlaşmazlık) herkesi sarmak rage through (something) f.
(bir yerde bir tartışma/anlaşmazlık) dönmek rage through (something) f.
(tartışma/anlaşmazlık bir yeri) kasıp kavurmak rage through (something) f.
(bir konuda) münakaşa/anlaşmazlık yaşamak war over (something) f.
(biriyle/bir grupla) münakaşa/anlaşmazlık yaşamak war with (someone or something) f.
Phrases
anlaşmazlık halinde in case of dispute expr.
anlaşmazlık halinde in case of disagreement expr.
herhangi bir anlaşmazlık durumunda in case of any dispute expr.
herhangi bir anlaşmazlık halinde in case of any dispute expr.
Colloquial
anlaşmazlık nedeni a bone of contention i.
şiddetli anlaşmazlık/geçimsizlik blowout i.
şiddetli anlaşmazlık/geçimsizlik blowout i.
anlaşmazlık içinde at odds expr.
(biriyle) çekişme/anlaşmazlık içerisinde at (someone) expr.
Idioms
bir dava veya anlaşmazlık hakkında televizyonda, medyada veya sosyal medyada bir kişiye karşı suçlama veya suçlama iması içerecek şekilde yapılan tartışma trial by the media i.
anlaşmazlık sebebi a bone of contention i.
küçük bir anlaşmazlık handbags at six paces [uk] i.
uzun süren anlaşmazlık a running battle i.
süregelen anlaşmazlık/çekişme/tartışma a running battle i.
devam eden anlaşmazlık/çekişme/tartışma a running battle i.
anlaşmazlık sebebi an act of war i.
anlaşmazlık sebebi an act of war i.
anlaşmazlık sebebi the bone of contention i.
anlaşmazlık halinde olmak be at six and seven with f.
ciddi bir anlaşmazlık içinde olmak be on a collision course f.
anlaşmazlık tohumu etmek sow dragon's teeth f.
bir konu üzerinde anlaşmazlık içinde olmak be at odds over something f.
ile anlaşmazlık yaşamak have a brush with f.
(biriyle/bir şeyle) anlaşmazlık içinde olmak run foul of (someone or something) f.
ile anlaşmazlık içinde olmak run foul of f.
(biriyle) arasındaki anlaşmazlık ortadan kalkmak be square (with one) f.
(biriyle bir konuda) anlaşmazlık içerisinde olmak be at loggerheads with (one) (over something) f.
bir anlaşmazlık konusu olmak be a moot point f.
bir anlaşmazlık konusu olmak be a moot question f.
(bir konuda) anlaşmazlık içinde at odds over (something) expr.
ciddi anlaşmazlık içinde at daggers drawn [uk/australia] expr.
(biriyle bir konuda) anlaşmazlık içerisinde at loggerheads (with somebody) (over something) expr.
(bir konuda) anlaşmazlık içerisinde at loggerheads over (something) expr.
(biriyle) anlaşmazlık içerisinde at loggerheads with (someone) expr.
kendi içerisinde anlaşmazlık içinde at odds with (oneself) expr.
(biriyle/bir şeyle) anlaşmazlık içinde at odds with (someone or something) expr.
biriyle anlaşmazlık içinde at odds with someone expr.
uyuşmazlık/anlaşmazlık içinde at outs expr.
uyuşmazlık/anlaşmazlık içinde on the outs [us] expr.
anlaşmazlık içinde at variance expr.
(biriyle/bir şeyle) anlaşmazlık içinde at variance (with somebody/something) expr.
anlaşmazlık içinde/halinde at war expr.
ciddi bir anlaşmazlık içinde on a collision course expr.
Speaking
bir anlaşmazlık/uyuşmazlık var gibi görünüyor there seems to be a disagreement expr.
bir anlaşmazlık/uyuşmazlık varmış gibi görünüyor there seems to be a disagreement expr.
Trade/Economic
bir ülkenin siyasi anlaşmazlık içinde bulunduğu bir ülkeden mal alıp satmayı yasaklaması boycott i.
ticari anlaşmazlık commercial dispute i.
ticari anlaşmazlık commercial litigate i.
Law
hak talebi, tahvil vb. anlaşmazlık konusunun eşitlik gerekçesiyle adli düzenlemesi chancery [obsolete] i.
aile içi anlaşmazlık parental discord i.
aileler arasında uzun süredir süregelen anlaşmazlık lengthy conflict between families i.
anlaşmazlık konusu subject of dispute i.
anlaşmazlık konusu object at issue i.
anlaşmazlık konusu değeri ile ilgili davacıya verilen yemin oath in litem i.
nihai bir kararın verilmesiyle bir anlaşmazlık veya davanın sonuçlanması determination i.
şiddetli anlaşmazlık incompatibility of temperament i.
yasal anlaşmazlık conflict of laws i.
ölüm, boşanma veya anlaşmazlık nedeniyle ayrılmak break f.
mahkemeye taşınma evresine gelmiş (anlaşmazlık) ripe s.
anlaşmazlık durumunda in case of dispute expr.
anlaşmazlık halinde in case of dispute expr.
anlaşmazlık vukuunda in case of dispute expr.
Politics
bölgesel anlaşmazlık regional disagreement i.
bölgesel anlaşmazlık regional dispute i.
Derinleşen Politik Anlaşmazlık deepening political row i.
diplomatik anlaşmazlık diplomatic row i.
nükleer anlaşmazlık nuclear conflict i.
Telecom
uluslararası anlaşmazlık çözüm oranı international settlement rate i.
Social Sciences
yerleşmiş bir uyuşmazlık/anlaşmazlık hali settling disagreement i.
Military
anlaşmazlık sonrası barış faaliyetleri peace building i.
Mythology
(roma mitolojisinde) anlaşmazlık tanrıçası discordia i.
Archaic
anlaşmazlık nedeni argument i.
anlaşmazlık yaşamak dissent f.