aynı anda - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

aynı anda



"aynı anda" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 22 sonuç

Türkçe İngilizce
General
aynı anda simultaneous s.
aynı anda together s.
aynı anda meanwhile zf.
aynı anda at once zf.
aynı anda at the same time zf.
aynı anda at one and the same time zf.
aynı anda tout de suite (french) zf.
aynı anda attonce zf.
aynı anda mean time zf.
aynı anda contemporaneously zf.
aynı anda in the mean space [obsolete] zf.
Phrases
aynı anda all in one expr.
aynı anda in one expr.
Colloquial
aynı anda all at once zf.
aynı anda at one time expr.
aynı anda at/in one go [uk] expr.
Idioms
aynı anda in one blow expr.
aynı anda at one fell swoop expr.
aynı anda in one fell swoop expr.
aynı anda by turn(s) expr.
Technical
aynı anda simultaneously zf.
Archaic
aynı anda whiles [scotland] zf.

"aynı anda" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
General
aynı anda yapılan işlem simultaneous operation i.
aynı anda olma simultaneousness i.
aynı anda olma concurrency i.
aynı anda her yerde bulunma ubiquity i.
aynı anda iki zıt fikre inanma doublethink i.
aynı anda çeşitli meteorolojik olguları kaydeden cihaz meteograph i.
iki farklı maddeyi aynı anda yakma cofiring i.
iki farklı maddeyi aynı anda yakma cofire i.
aynı anda iki yerde birden olma bilocation i.
aynı anda olma concurrence i.
aynı anda iki farklı yöne sallanan ikili oyun ipi double dutch i.
aynı anda hem özne hem de nesne konumunda olma durumu assujetissement i.
bir bölgede birden fazla dilin aynı anda bulunması polyglossia i.
aynı anda birçok yerde olma yetisi ubiquity i.
aynı anda iki aracın yarıştığı bir çeşit araba/motor yarışı drag racing i.
aynı anda çekildiğinde kaybolan iki halkadan oluşan hokkabaz düğümü tom fool knot i.
aynı anda çekildiğinde kaybolan iki halkadan oluşan hokkabaz düğümü tom fool's knot i.
aynı anda iki kriteri sağlayan şey twofer i.
aynı anda birden fazla yerde olma ubiquitariness i.
aynı anda aynı şeyleri söyleme unison i.
aynı anda dört eşi olan kimse quadrigamist i.
aynı anda hem iyi bir eş olan hem de profesyonel bir kariyere sahip olabilen bir kadın wonder woman i.
aynı anda tek bir karısı olma monogyny i.
bir oyuncunun rakibiyle aynı anda ellerini açarak aynı sayıda parmaklarını uzattığı bir italyan oyunu mora i.
bir oyuncunun rakibiyle aynı anda ellerini açarak aynı sayıda parmaklarını uzattığı bir italyan oyunu morra i.
(pamuk, yün) kordonları aynı anda çekip kıvırarak ipliğe dönüştürüp masuraya saran makine mule i.
müziksel gösterimde çubukları çizmek için kullanılan, aynı anda beş paralel çizgi çizebilen kalem music pen i.
(bütün çanların aynı anda çalınması ile elde edilen) şıngırtı clam i.
(grup üyelerine aynı anda ikram edilen) likör round i.
(pul koleksiyonculuğunda) birkaç ülkede aynı anda genellikle hatıra amaçlı basılan pul omnibus i.
(aynı anda) her yerde bulunma omnipresency i.
(birden fazla şey) aynı anda doğum connascence i.
(birden fazla şey) aynı anda doğum connascency i.
birden fazla cesedin aynı anda yakılması concremation i.
birden fazla şeyin aynı anda yakılması concremation i.
(jonglörlük) aynı anda iki topun atılması duplex i.
(develerde ve atlarda) vücudun aynı tarafındaki iki bacağın ayın anda kaldırılıp indirilmesi pace i.
aynı anda gerçekleşen birbiri ile alakasız durumları birbiri ile ilişkilendirme parataxis i.
isa'nın bedeni ve kanının komünyondaki ekmek ve şarabın özüyle aynı anda var olduğu öğretisini benimsemiş kimse consubstantialist i.
aynı anda birden fazla özelliğe göre sınıflandırma cross-division i.
aynı anda tek bir alıcıya yönlendirilen posta postbag i.
aynı anda gerçekleşme coinstantaneity i.
aynı anda birden fazla makamda görev alma pluralism i.
aynı anda doğan dört çocuktan biri fourling i.
bir şey için aynı anda birden fazla isim/eş anlamlı sözcük kullanılması poecilonymy i.
bir şeyin aynı anda meydana gelmesini sağlayan uyarlama synchronising i.
bir şeyin aynı anda meydana gelmesini sağlayan uyarlama synchronizing i.
aynı anda görülen şeyler bütünü syndrome i.
aynı anda yapmak accompany f.
aynı anda olmak synchronize f.
iki farklı maddeyi aynı anda yakmak cofire f.
aynı anda dikmek interplant f.
aynı anda söze karışmak intercede with f.
aynı anda söze başlamak intercede with f.
aynı anda olmak concur f.
aynı anda iki eşe birden sahip olmak have two spouses at the same time f.
aynı anda var olmak coexist f.
aynı anda yaratmak concreate f.
aynı anda bulunmak co-exist f.
aynı anda aynı şeyi hissetmek feel the same thing at the same time f.
aynı anda birkaç iş/görev yapmak juggle several tasks at once f.
aynı anda olmak synchronise f.
aynı anda birkaç görevi yerine getirmek multitask f.
bir tarlayı aynı anda sulayıp gübrelemek fertigate f.
(aynı anda birden çok işi, sorumluluğu) yönetmek juggle f.
(aynı anda birden çok işi, sorumluluğu) idare etmek juggle f.
(sesin) işitilebilirlik eşiğini aynı anda başka bir sesin varlığı ile yükseltmek mask f.
aynı anda iki farklı kaynaktan veya yönden saldırıya maruz kalmak whipsaw f.
(kart) aynı anda üstten ve alttan bir kart çekerek karıştırmak milk f.
aynı anda birden fazla erkekle ilişkiye girmek gang-bang f.
(yayın sırasında) olayı veya hareketleri izleyip aynı anda anlatmak describe f.
savunmayı aynı anda çok fazla iş yapmaya zorlamak open up f.
(rastgele iki değişken) aynı anda değişkenlik göstermek co-vary f.
(aynı anda haber vermek için) çok sayıda kapı zilini çalmak doorbell f.
aynı anda birden fazla müşterinin kullanımı için rezerve etmek double-book f.
iki kaynaktan aynı anda para elde etmek double-dip f.
iki şeyi aynı anda veya sırayla yapmak couple f.
aynı anda sevmek coenamour f.
aynı anda sevmek coenamor f.
tüm çanları aynı anda çalmak fire f.
programı birden fazla lokasyondan aynı anda yayınlamak simulcast f.
(makale veya karikatürü) aynı anda çok sayıda gazeteye satmak syndicate f.
aynı anda birden fazla yerde olan omnipresent s.
aynı anda olan simultaneous s.
aynı anda birden fazla yerde olan ubiquitous s.
aynı anda her yerde olabilen omnipresent s.
birden fazla dilin aynı anda bulunduğu (bölge) polyglossic s.
aynı anda birden fazla yerde olan totipresent [obsolete] s.
aynı anda birden fazla yerde olan ubiquarian [rare] s.
aynı anda birden fazla yerde olan ubiquitary [obsolete] s.
aynı anda olmayan unsynchronous s.
aynı anda hem dört kenarlı düşey bir prizmanın kenarlarına hem de yatay bir prizmaya paralel olan dilinimleri bulunan diprismatic s.
aynı anda ölen commorient s.
aynı anda olan conjugate s.
aynı anda doğan connascent s.
aynı anda üretilen connascent s.
aynı anda büyüyen connascent s.
aynı anda doğan connate s.
aynı anda üretilen connate s.
aynı anda hisseden cosentient s.
aynı anda iki birimden sadece biri ile çalışabilen dual s.
(şifreleme) aynı anda çok sayıda ardışık harf grubu uygulayan polygraphic s.
aynı anda veya yerde biten conterminable s.
aynı anda biten conterminant s.
aynı anda gerçekleşen coinstantaneous s.
aynı anda gerçekleşen co-occurrent s.
aynı anda çalışan co-occurrent s.
aynı anda meydana gelen co-occurrent s.
hep birlikte ve aynı anda in chorus zf.
ile aynı anda with ed.
ikisi aynı anda both at the same time zm.
iki kişinin aynı anda söylediği şeyden sonra ifade edilen bir ünleme snap [uk] [australia/new zealand] ünl.
aynı anda anlamına gelen bir ön ek sym- ök.
aynı anda anlamına gelen bir ön ek syn- ök.
Phrasals
aynı anda iki iş yapmak double up f.
aynı anda iki şeyi yapmak double up f.
aynı anda iki karşıt tarafı desteklemek run with f.
iki karşıt görüşü aynı anda desteklemek run with f.
-e aynı anda/hep beraber binmek load onto f.
bir araca aynı anda/hep beraber binmek load onto f.
-e aynı anda/hep birlikte bindirmek load onto f.
bir araca aynı anda/hep birlikte bindirmek load onto f.
aynı anda çalışmasını sağlamak sync up f.
(biriyle/bir şeyle) aynı anda okumak read along (with someone or something) f.
aynı anda gerçekleşmek construe with f.
aynı anda gerçekleşmek collocate with f.
aynı anda gerçekleşmek cooccur with f.
aynı anda gerçekleşmek co-occur with f.
aynı anda gerçekleşmek go with f.
Phrases
çok sayıda kişinin aynı anda benzer davranışları göstermesini niteleyen bir ifade it must be something in the water expr.
aynı anda aynı şeyi yapmaya çalışan iki kişi için kullanılan bir deyim after you, my dear alphonse expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı anda in company with (someone or something) expr.
biriyle/bir şeyle aynı anda in company with somebody/something expr.
Proverb
aynı anda iki şeyi birden yapmak için çabalarsan ikisinden de olursun if you run after two hares you will catch neither
on tane elim yok. her yere aynı anda koşamam/yetişemem one cannot be in two places at once
aynı anda iki tavşan kovalayan hiçbirini yakalayamaz if you run after two hares you will catch neither
bütün taşları aynı anda oynatırsan duvar/bina (başına) yıkılır moving three times is as bad as a fire
bütün taşları aynı anda oynatırsan duvar/bina (başına) yıkılır three moves are as bad as a fire
bütün taşları aynı anda oynatırsan duvar/bina (başına) yıkılır moving three times is as bad as a fire
aynı anda her yere yetişemezsin you can't dance at two weddings at once
aynı anda bir çok işi yapamazsın you can't dance at two weddings at once
aynı anda her yere yetişemezsin you can't sit in two chairs at once
aynı anda bir çok işi yapamazsın you can't sit in two chairs at once
iki seçeneğe aynı anda sahip olamazsın a door must be either shut or open
bir kişi iki şeyi aynı anda aynı kalitede yapamaz a man cannot serve two masters
aynı anda iki işi yürütmek iki işi de düzgün yapamamaya neden olur a man cannot serve two masters
aynı anda iki şeyi birden yapmak için çabalarsan ikisinden de olursun if you chase two rabbits, you will not catch either one
aynı anda iki tavşan kovalayan hiçbirini yakalayamaz if you chase two rabbits, you will not catch either one
aynı anda her yere yetişemezsin you can't dance at two weddings at the same time
aynı anda bir çok işi yapamazsın you can't dance at two weddings at the same time
iki şey aynı anda yapılamaz you can't dance at two weddings at the same time
aynı anda her yere yetişemezsin you can't sit in two chairs at the same time
aynı anda bir çok işi yapamazsın you can't sit in two chairs at the same time
iki şey aynı anda yapılamaz you can't sit in two chairs at the same time
aynı anda her yere yetişemezsin you can't sit in two chairs with one butt
aynı anda bir çok işi yapamazsın you can't sit in two chairs with one butt
iki şey aynı anda yapılamaz you can't sit in two chairs with one butt
Colloquial
aynı anda bitirme dead heat i.
garsonun çalışma anında aynı anda birden fazla kişiye servis yapması in the weeds i.
aynı anda aynı şeyi söylemek jinx f.
aynı anda birden fazla fikir veya konu ile baş edemeyen one-track s.
iki kişinin aynı anda aynı şeyi söylediği durumlarda kullanılan bir ifade jinx ünl.
hep birden aynı anda all at once expr.
Idioms
aynı anda birden fazla şey yapmak zorunda kalınan durum a balancing act i.
aynı anda birden fazla şey yapmak zorunda kalınan durum a juggling act i.
aynı anda veya arka arkaya meydana gelen iki olumsuz durum a one-two punch i.
birbirini ardına veya aynı anda meydana gelen iki olumsuz durum a double whammy i.
herkese aynı anda servis yapılmaya çalışırken tavuğun/etin lastik gibi olduğu toplu yemek rubber chicken dinner i.
aynı anda baş edebileceğinden fazla iş/proje lots of irons in the fire i.
aynı anda haddinden fazla iş/proje lots of irons in the fire i.
aynı anda yapılması mümkün olmayacak kadar çok iş/proje lots of irons in the fire i.
aynı anda idare edebileceğinden fazla iş/proje lots of irons in the fire i.
aynı anda kıvırabileceğinden fazla iş/proje lots of irons in the fire i.
aynı anda başarabileceğinden fazla iş/proje lots of irons in the fire i.
aynı anda baş edebileceğinden fazla iş/proje too many irons in the fire i.
aynı anda haddinden fazla iş/proje too many irons in the fire i.
aynı anda yapılması mümkün olmayacak kadar çok iş/proje too many irons in the fire i.
aynı anda idare edebileceğinden fazla iş/proje too many irons in the fire i.
aynı anda kıvırabileceğinden fazla iş/proje too many irons in the fire i.
aynı anda başarabileceğinden fazla iş/proje too many irons in the fire i.
birkaç işin aynı anda yürütülmesi gereken zor durum a juggling act i.
aynı anda iyi/olumlu ve kötü/olumsuz sonuçları olan bir durum a mixed blessing i.
aynı anda iyi/olumlu ve kötü/olumsuz yanları olan bir durumun tanımı a mixed picture i.
aynı anda bir sürü işle uğraşma finger in every pie i.
aynı anda hem olumlu hem olumsuz duygular/hisler mixed feelings i.
aynı anda yürütülen birkaç değişik faaliyet several irons in the fire i.
on işi aynı anda yapamamak (one's) only got one pair of hands f.
aynı anda başka bir işlevi daha görmek do double duty as f.
aynı anda bin türlü takla atmak juggle six things at the same time f.
aynı anda bir sürü değişik işle uğraşmak have many irons in the fire f.
aynı anda bir sürü işle uğraşmak have a finger in every pie f.
aynı anda bir sürü planı olmak have many irons in the fire f.
aynı anda birçok iş yapmak keep/have balls in the air f.
aynı anda iki farklı görevde bulunmak wear two hats f.
aynı anda iki farklı görevde bulunmak wear more than one hat f.
aynı anda iki iş birden yapmak do double duty f.
aynı anda pek çok işle uğraşmak stretch oneself too thin f.
aynı anda pekçok işle uğraşmak spread oneself too thin f.
birbirine zıt iki şeyi aynı anda istemek have it both ways f.
birkaç değişik faaliyeti aynı anda yürütmek have several irons in the fire f.
değişik alanlarda aynı anda değişik işler yapmak have many irons in the fire f.
iki/ birçok işi aynı anda yapabilmek walk and chew gum at the same time f.
aynı anda başkasının işini de yapmak double in brass f.
aynı anda birden fazla pozisyonda görev almak/çalışmak wear another hat f.
aynı anda birden fazla rolde/görevde olmak wear another hat f.
aynı anda başka bir rolü/görevi daha olmak wear another hat f.
birbiriyle çelişen işleri aynı anda yapmaya çalışmak ride two horses at once f.
birbiriyle çelişen işleri aynı anda yapmaya çalışmak ride two horses at the same time f.
on işi aynı anda yapamamak (one) only has one pair of hands f.
aynı anda sınırlı sayıda iş yapabilmek (one) only has one pair of hands f.
aynı anda birden fazla/birçok sorumluluk almak wear too many hats f.
aynı anda birden fazla/birçok sorumluluğu üstlenmek wear too many hats f.
aynı anda birden fazla görev/rol üstlenmek wear too many hats f.
aynı anda bir çok görevi/rolü üstlenmek wear too many hats f.
aynı anda birden fazla işe koşmak/bakmak wear too many hats f.
aynı anda birçok işi yürütmek wear too many hats f.
aynı anda birçok işe bölünmek wear too many hats f.
aynı anda iki görev/rol üstlenmek wear two hats f.
aynı anda iki işe birden koşmak wear two hats f.
aynı anda iki iş birden yürütmek wear two hats f.
iki karşıt görüşü aynı anda desteklemek run with the hare, hunt with the hounds f.
aynı anda birden çok şeyle uğraşmak juggle balls in the air f.
aynı anda birden çok şeyle uğraşmak have too many balls in the air f.
bir çok şeyi aynı anda yürütmeye/yapmaya çalışmak run off in all directions f.
bir çok şeyi aynı anda idare etmeye çalışmak run off in all directions f.
bir çok şeye aynı anda yetişmeye çalışmak run off in all directions f.
aynı anda bir çok rol üstlenmek run off in all directions f.
aynı anda her şeye yetişmeye çalışmak run off in all directions f.
aynı anda birden çok şeyle uğraşmak have (an amount of) plates spinning f.
aynı anda birden çok şeyle uğraşmak keep (an amount of) plates spinning f.
aynı anda birden çok şeyle uğraşmak keep all the plates spinning f.
aynı anda iki yerde birden olmak be in two places at once f.
her şeye aynı anda yetişmek be in two places at once f.
her yere aynı anda koşamamak/yetişememek can't be in two places at once f.
aynı anda iki yerde birden olamamak can't be in two places at once f.
(bir şey) olarak iki işi/görevi aynı anda yapmak do double duty as (something) f.
(biriyle/bir şeyle) aynı anda hareket etmek get in sync (with someone or something) f.
(biriyle/bir şeyle) aynı anda/senkronize hareket etmemek get out of sync (with someone or something) f.
aynı anda (birçok/birkaç) iş yapmak keep (an amount of) balls in the air f.
aynı anda (birden çok) şeyle uğraşmak keep (an amount of) balls in the air f.
aynı anda birçok iş yapmak keep balls in the air f.
aynı anda bir çok işi yürütmek keep balls in the air f.
aynı anda birden çok şeyle uğraşmak keep balls in the air f.
aynı anda birçok iş yapmak juggle balls in the air f.
aynı anda bir çok işi yürütmek juggle balls in the air f.
aynı anda birden çok şeyle uğraşmak juggle balls in the air f.
aynı anda pek çok işle uğraşmak spread (oneself) thin f.
aynı anda birçok işe bölünmek spread (oneself) thin f.
aynı anda pek çok işle uğraşmak spread thin f.
aynı anda birçok işe bölünmek spread thin f.
aynı anda pek çok işle uğraşmak spread too thin f.
aynı anda birçok işe bölünmek spread too thin f.
aynı anda pek çok işle uğraşmak spread yourself too thin f.
aynı anda birçok işe bölünmek spread yourself too thin f.
aynı anda birden fazla iş ile uğraşmak spread oneself thin f.
aynı anda iki kişiye rezerve etmiş double booked s.
on işi aynı anda yapamam I've only got one pair of hands expr.
on işi aynı anda yapamam I’ve only got one pair of hands expr.
aynı anda hem onu hem bunu yapamazsın you can’t dance at two weddings expr.
(biriyle/bir şeyle) aynı anda hareket eden in lockstep (with someone or something) expr.
iki iş aynı anda yapılmaz between two stools, one falls to the ground [uk] expr.
iki zıt şeye aynı anda sahip olunmaz can't have it both ways expr.
iki zıt şeye aynı anda sahip olamazsın, olunmaz you can't have it both ways expr.
on işi aynı anda yapamam I have only got one pair of hands expr.
Trade/Economic
aynı anda açılan kapalı zarf teklifi sealing i.
aynı anda birkaç tane küçük firmanın satın alınarak birleşmeye zorlanmalarına dayanan bir yatırım biçimi rollup i.
aynı anda çeşitli kanallar kullanılarak yapılan satış range selling i.
bir broker’ın aynı menkul kıymetle ilgili emirleri tutarak hem alım hem de satım emirlerini aynı anda gerçekleştirdiği işlemler cross trades i.
bir grup yatırımcının aynı anda bir hisse senedine yasa dışı olarak oynamaları painting the tape i.
değişik fiyatlardaki veya vadelerdeki bir opsiyonun aynı anda alınması. spread i.
ödeme ile teslimin aynı anda gerçekleştirildiği satış işlemi window settlement i.
aynı anda çift taraflı mağlubiyet almak whipsawing f.
birçok tüketici tarafından aynı anda ve rekabet olmadan tüketilen nonrival s.
aynı anda yalnızca bir kişinin tükettiği (mal) rivalrous s.
Law
aynı anda iki kişiyle evli olan kimse bigamist i.
aynı anda ölenler commorientes i.
aynı anda ölenler simultaneous deaths i.
aynı anda ölümler commorientes i.
aynı anda ölümler simultaneous deaths i.
karşılıklı edimlerin aynı anda yerine getirildiği sözleşme concurrent covenant i.
Industry
çok sayıdaki çalışan tarafından aynı anda protesto amaçlı alınan izin mass leave [india] i.
Media
bir dizi sezonunun tüm bölümlerinin aynı anda yayınlanması binge model i.
(makale veya karikatürü) aynı anda çok sayıda gazeteye satma syndication i.
birkaç gazete veya dergide aynı anda yayınlanmayan nonsyndicated s.
Technical
aynı anda başlayan coincide i.
aynı anda erişim simultaneous access i.
aynı anda işlem kontrolü concurrency control i.
aynı anda karşılaşma simultaneous engagement i.
aynı anda meydana gelme veya oluşma concurrence i.
aynı anda olma simultaneity i.
aynı anda oluşma synchronization i.
aynı anda oluşma synchronisation i.
aynı anda sıcaklık çevrimi combined temperature cycling i.
cihazın aynı anda çalışması synchronisation i.
cihazın aynı anda / noktada çalışması synchronisation i.
cihazın aynı anda / noktada çalışması synchronization i.
cihazın aynı anda çalışması synchronization i.
aynı anda yalnızca tek kişinin geçebildiği u veya v şeklinde bir kapı düzeneği kissing gate i.
her biri farklı bir yöne bakacak şekilde yerleştirilmiş birden fazla megafon tarafından aynı anda üretilen sesi yükseltilmiş sis işareti megafog i.
aynı anda birden fazla parçayı çalmak veya kaydetmek için sıkıca birbirine bağlanmış manyetik kayıt kafaları yoke i.
gelen arama ile giden aramanın aynı anda olması glare i.
ekvatorun nesneyle aynı anda sağ kürenin ufkunun altına inen derecesi right descension i.
ekvatorun nesneyle aynı anda sağ kürenin ufkunun altına inen yayı right descension i.
çevrelenmiş bir alandaki tüm yanıcı malzemelerin neredeyse aynı anda tutuşması flashover i.
aynı anda yayınlamak (program) simulcast f.
aynı anda dökmek cocast f.
aynı anda görülmek concur f.
aynı anda meydana gelen concurrent s.
bir tel üzerinden aynı anda sekiz iletinin gönderilebildiği bir telgraf türü ile ilgili octuplex s.
aynı zamanda veya aynı anda concurrently zf.
Computer
iş istasyonu olarak aynı anda kullanılabilen dosya sunucusu non-dedicated file server i.
birbirine bağlı birçok unsurun aynı anda bilgileri işleyerek geçmiş öğrenme biçimlerini uyarladığı ve dolayısıyla onları öğrendiği cihaz veya yazılım programı neural net i.
aynı anda birkaç işlem yapabilme özelliğine sahip bir tür işletim sistemi kronos i.
aynı anda kullanım concurrency i.
aynı anda veya farklı zamanlarda giriş yapan web-sitesi ziyaretçiler unique visitors i.
bir siteye çok sayıda ziyaretçinin aynı anda bağlanması sonrası sitenin çökmesi slashdot i.
bir programın aynı anda çalışan diğer kopyaları multiple instances i.
binlerce kişinin internet üzerinden aynı anda oynayabildiği oyun massively multiplayer online game (mmo) i.
binlerce kişinin internet üzerinden aynı anda oynayabildiği oyun massively multiplayer online game (mmog) i.
bilgisayar klavyesinde control-alt-delete tuşlarına aynı anda basma three-finger salute (tfs) i.
bilgisayar klavyesinde control-alt-del tuşlarına üç parmak kullanarak aynı anda basma three-finger salute (tfs) i.
windows işletim sisteminde bir program çalışmayı durdurduğunda control, alternate, delete tuşlarına aynı anda basma a three-finger salute i.
bilgisayar klavyesinde control-alt-delete tuşlarına aynı anda basma a three-finger salute i.
bilgisayar klavyesinde control-alt-del tuşlarına üç parmak kullanarak aynı anda basma a three-finger salute i.
aynı anda uç veya daha fazla tuşa basılarak verilen bir klavye komutu vulcan nerve pinch i.
klavyede aynı anda basılan tuşları algılamama sorunu ghosting i.
aynı anda birden fazla işlem gerçekleştiren tekli bilgisayar mimarisi parallel processing i.
beş tuşa aynı anda basmayı gerektiren klavye komutu bear paw i.
(bilgisayar işlemcisi) bir görevin belirli bir bölümünü aynı anda gerçekleştiren mikro işlemcilerden oluşan bit–slice s.
aynı anda birden fazla kişi tarafından kullanılabilen (bilgisayar) multi-user s.
(bilgisayar) aynı anda birden fazla işlem yürüten superscalar s.
belgeyi tüm alıcılara aynı anda gönder route document to all recipients all at once expr.
tümüne aynı anda all at once expr.
Informatics
grafik görüntüleme ve bilgisayar simülasyonunun aynı anda çalıştığı sistem visulation i.
aynı anda tek bir alıcıya yönlendirilen posta post bag i.
Telecom
(telgraf hattını) iki mesaj aynı anda iletilebilecek şekilde düzenlemek duplex f.
tek bir istasyon, anten veya taşıyıcı frekans üzerinden karşılıklı enterferans olmaksızın bağımsız iki sinyalin aynı anda haberleşmesine olanak sağlayan diplex s.
telgraf ile aynı anda zıt yönlere iki mesaj gönderebilen contraplex s.
aynı anda yalnızca tek yönde telekomünikasyona izin veren simplex s.
Mechanic
aynı anda ve beraber çalışır duruma getirme synchronisation i.
aynı anda ve beraber çalışır duruma getirme synchronization i.
Television
aynı anda farklı mecralarda yayınlanan içerik syndication i.
Textile
aynı anda birden fazla ilmek alarak yapılan dekoratif bir örgü stili tuck stitch i.
(halı dokumada) bir figür oluşturmak için aynı anda çekilmesi gereken ip grubu lash i.
(pamuk, yün) kordonları aynı anda çekip kıvırarak ipliğe dönüştürüp masuraya sarmak için kullanılan makine mule-jenny i.
Dyeing
krom mordanı ve boyayı aynı anda uygulayarak yapılan tek banyolu boyama yöntemiyle ilgili monochrome s.
Automotive
aynı anda açılan çift boğazlı karbüratör dual-throat downdraft carburetor i.
Railway
farklı şeyleri aynı anda taşımak için birkaç parçaya bölünmüş yolcu treni vagonu combine i.
Aeronautic
aynı anda iki uçağın alçalma yapması simultaneous approach i.
uçağın burun aşağı ve burun yukarı yunuslama hareketiyle birlikte hızının da aynı anda azalıp artması phugoid i.
Marine
(iki halatı) aynı anda kavranıp çekilebilmesi için yan yana koymak marry f.
Medical
aynı anda doğan dokuz bebekten her biri nonuplet i.
dokuyu aynı anda kesip dağlayan iğne şeklinde elektrot needle i.
cilde aynı anda temas ettirilen iki farklı noktanın birbirinden ayırt edilebildiği en küçük mesafe two-point threshold i.
cilde aynı anda temas ettirilen iki farklı noktanın birbirinden ayırt edilebildiği en küçük mesafe two-point limen i.
bir organda aynı anda iki farklı tümör saptanması synchronous tumor i.
erkek ve kadın özelliklerini aynı anda gösterme gynandromorphous i.
iki veya daha fazla ilacın aynı anda uygulanması cotreatment i.
birkaç halka ve merkezden oluşan, aynı anda hem yakın hem de uzak mesafeye ayarlanabilen bir lens implantı multifocal iol i.
birkaç halka ve merkezden oluşan, aynı anda hem yakın hem de uzak mesafeye ayarlanabilen bir lens implantı multifocal lens implant i.
aynı anda verilen iki ilacın yarattığı sinerjistik etki potentiation i.
iki mikroorganizma ile aynı anda enfekte olma coinfection i.
aynı anda gelişen semptomlar grubu symptomatology i.
aynı anda gelişen semptomlar grubu symptomology i.
(birine) aynı anda iki enfeksiyon bulaştırmak coinfect f.
aynı anda olan monochronic s.
Psychology
iki bilince aynı anda sahip olma double consciousness i.
her iki kulağın aynı anda farklı seslerle uyarılmasıyla ilgili dichotic s.
her iki kulağın aynı anda farklı seslerle uyarılmasını içeren dichotic s.
Physiology
aynı anda çok sayıda yumurta oluşturma superovulation i.
Pathology
tüm eklemlerin aynı anda iltihaplanması hamarthritis i.
bir grup içindeki insanların aynı anda sahip olduğu, ruhsal kökenli bir hastalık mass psychogenic illness i.
aynı anda farklı perdelerden iki ses çıkarma diphonia i.
görme ve işitmenin aynı anda kaybı dual sensory impairment i.
aynı anda birden fazla kası etkileyen hastalık polymyopathy i.
birden fazla istemli kasın aynı anda iltihaplanması polymyositis i.
Optics
aynı anda hem yakın hem uzak objelere odaklanan pantoscopic s.
Gastronomy
aynı anda fırında pişirilmiş çeşitli ürünler topluluğu baking i.
Logic
aynı anda doğru olmayacak iki önerme arasındaki ilişki mutual exclusiveness i.
aynı anda doğru olamayan önermeler incompatibles i.
aynı anda aynı nesneye ait olamayan birden fazla özellik incompatibles i.
aynı anda her ikisi de doğru olamayan iki önermeden her biri contrary i.
aynı anda her ikisi de doğru olamayan ifadeler contraries i.
Statistics
eldeki verilerin görsel değerlendirmeye dayalı olarak alındığı durumlarda aynı durumu birbirinden bağımsız olarak aynı anda aynı ölçüm aracı ile ölçmeye çalışan sistem kappa coefficient i.
Physics
nem ve ısının aynı anda etki ettiği koşul hygrothermal i.
iki cismin aynı anda aynı yeri işgal edememe özelliği impenetrability i.
Chemistry
aynı anda bir madde indirgenirken diğerinin yükseltgendiği kimyasal süreç redox chemistry i.
kimyasal işlem sırasında iki veya daha fazla maddenin ortamdan aynı anda uzaklaştırılması co-eluting i.
keton ve alkenin aynı anda bir kimyasal bileşikte bulunması durumu enone i.
aynı anda meydana gelen iki kimyasal reaksiyon coupled reaction i.
Biology
bir hayvanın aynı anda iki farklı duyu organından gelen uyaranlara cevaben hareketi tropotaxis i.
parçanın bütünle aynı anda büyümesi isauxesis i.
iki genetik işaretleyicinin yeni bir konakçı bakteriye transfer edilmek üzere aynı anda tek bir bakteriyofaj içinde paketlenmesi cotransduction i.
birden fazla genin aynı anda transfer edilmesi cotransfer i.
ekolojik ihtiyaçları aynı olan iki türün aynı anda aynı alanda olamayacağı ilkesi gause's principle i.
ekolojik ihtiyaçları aynı olan iki türün aynı anda aynı alanda olamayacağı ilkesi gause's rule i.
aynı anda etkileyen symmetric s.
aynı anda vuran symmetric s.
aynı anda etkileyen symmetrical s.
aynı anda vuran symmetrical s.
Biochemistry
aynı anda çok sayıda deneyin yapılabilmesine olanak veren bir altlığa sıralanmış bir dizi minyatürize deney sahası microarray i.
Marine Biology
aynı anda kullanabildiği birden fazla diş dizisine sahip olup sığ ve tropikal denizlerde yaşayan bir köpekbalığı cinsi ginglymostoma i.
Astronomy
bir grup yıldızın aynı anda yandığını gösteren havai fişek sinyali cluster i.
Zoology
aynı anda doğan yavrulardan az gelişmiş olanı reckling [dialect] i.
aynı anda doğan yavrulardan az gelişmiş olanı wallydrag i.
keseli memelilerde aynı anda yaşayan bir grup metatheria i.
aynı anda iki yumurta üreten ditokous s.
aynı anda iki yavru veren ditokous s.
aynı anda çok sayıda yavrulayan polytocous s.
Botanic
bitkinin aynı anda birden fazla tomurcuk verdiği çiçeklenme pleiochasium i.
(çiçekte) erkek organ ve tepeciklerin aynı anda olgunlaşması synacme i.
(çiçekte) erkek organ ve tepeciklerin aynı anda olgunlaşması synanthesis i.
çiçekliğinde aynı anda üç farklı seks organı (erkek, dişi ve erdişi) olan trigamous s.
(çiçek) erkek organ ve tepecikleri aynı anda olgunlaşan synanthetic s.
çiçek ve yaprakları aynı anda açan synanthous s.
Agriculture
ot ve tahılın aynı anda ekildiği tarla layer [dialect] [uk] i.
gübre, su ve çim tohumunu aynı anda püskürten makine flosser i.
Fishery
aynı anda birer balık yakalayan iki balıkçı double-header i.
Social Sciences
30-40'lı yaşlarda olup hem yaşlanan ebeveynlerinin hem de çocuklarının bakımıyla aynı anda ilgilenen jenerasyon sandwich generation i.
birden fazla insanla aynı anda romantik bir ilişki sürdürme polyamory i.
konuşmacının sarf ettiği kelimeleri dinleyici kalabalığına aynı anda tekrar ettirme tekniği human megaphone i.
aynı anda birden fazla karısı olmayan kimse monogynist i.
aynı anda birden fazla kadın ile evlenilmemesi gerektiğine inanan kimse monogynist i.
(teolojide) aynı anda birden fazla yerde bulunabilme pluripresence i.
aynı anda bir karısı olmama durumuna ait veya ilişkin monogynous s.
aynı anda birden fazla karısı olmayan monogynous s.
Education
aynı anda belirli bir aktivite yapan öğrenci grubu platoon i.
bir diğeriyle aynı anda alınması gereken ders corequisite i.
Religious
(tanrı'nın) aynı anda her yerde bulunabilme özelliği omnipresence i.
isa'nın bedeni ve kanının komünyondaki ekmek ve şarabın özüyle aynı anda var olduğu öğretisi consubstantialism i.
isa'nın bedeni ve kanının komünyondaki ekmek ve şarabın özüyle aynı anda var olduğunu ileri süren öğreti consubstantiation i.
aynı anda birden fazla kilise makamında bulunması pluralism i.
(isa'nın bedeni ve kanı ile komünyondaki ekmek ve şarabın özü) aynı anda var olmak consubstantiate f.
aynı anda birden fazla arpalığa sahip olmak pluralize f.
aynı anda birden fazla makamda bulunmak pluralize f.
aynı anda birden fazla arpalığa sahip olmak pluralise f.
aynı anda birden fazla makamda bulunmak pluralise f.
Philosophy
çeşitli kişileri aynı anda ilgilendiren intersubjective s.
Environment
iki veya daha fazla canlının sınırlı bir çevresel kaynağa aynı anda rağbet etmesi competition i.
Geography
atmosfer sıcaklığını ve basıncını aynı anda kaydeden cihaz thermobarograph i.
harita üzerindeki gelgitlerin aynı anda yüksek olduğu yerlerden geçen çizgiler cotidal lines i.
Meteorology
yağmur ve karın aynı anda yağması sleet i.
aynı anda gerçekleşen kasırga ve deprem hurriquake i.
Geology
aynı-anda tasfiye codisposal i.
aynı-anda üretim cogeneration i.
deprem dalgalarının aynı anda birkaç yeri vurduğunu gösteren çizgi coseismal i.
deprem dalgasının aynı anda birden fazla yerde etkili olduğunu gösteren çizgi coseismal i.
aynı anda meydana gelen connate s.
belirli bir sismik darbenin aynı fazından aynı anda etkilenen coseismal s.
belirli bir sismik darbenin aynı fazından aynı anda etkilenen coseismic s.
Military
iki veya daha fazla tankerin iki veya daha farklı tipteki uçağa aynı anda yakıt ikmali yaptığı koldur mixed air refuelling cell i.
tekrar doldurmaya gerek kalmadan aynı anda birden fazla atış yapabilen bir tabanca battery gun i.
yalnızca iki veya daha fazla farklı etkinin aynı anda veya önceden belirlenmiş bir sırayla gerçekleşmesiyle patlamak üzere tasarlanmış bir mayın combined influence mine i.
Hunting
(iki merminin aynı anda hazneye girmesi sonrası oluşan) silahın tutukluk yapması double feed i.
çifteyle aynı anda havada vurulan iki kuş doublet i.
Sport
aynı anda çeşitli boks organizasyonlarında şampiyon olan boksör undisputed world champion i.
(kriket) iki vurucunun aynı anda sahada bulunduğu süre wicket i.
(hedef vurma oyununda) aynı anda iki hedefi vurma double i.
(binicilik) aynı anda ileri doğru çapraz hareket eden ön ve arka ayak ikilisi diagonal i.
bir oyuncunun aynı anda birden fazla rakibe karşı oynadığı gösteri simul i.
aynı anda üç oyuncuyu (rakibi) engellemek triple-team f.
Basketball
iki rakibin aynı anda dokunup paylaşamadığı top tie ball i.
iki rakibin aynı anda dokunup paylaşamadığı top held ball i.
iki rakibin aynı anda topa dokunup topu paylaşamadığı ve hava atışıyla sonuçlanan bir durum held ball i.
Chess
bir oyuncunun aynı anda birden fazla rakibe karşı oynadığı gösteri simultaneous i.
Wagering
karşılaşmanın aynı anda iki yarışmacı tarafından bitirilmesi dead heat i.
aynı anda açılan ilk üç kart flop i.
(pokerde eli) aynı anda açılan ilk üç kart ile kazanmak flop f.
Art
farklı bakış açılarından aynı anda çekilen çeşitli fotoğrafların kullanıldığı süreç photosculpture i.
Music
portenin beş paralel çizgisini aynı anda çizebilen tırmık benzeri kalem rastrum i.
ikisine de aynı anda basılabilmesi için orgda iki pedalı bağlayan mekanizma tirasse i.
aynı anda çalınan bitişik notalar grubu tone cluster i.
üç konunun hem ayrı ayrı hem de aynı anda zamanda işlendiği müzikal triple fugue i.
aynı anda hem mikrofona verilen sesleri hem de önceden kaydedilmiş müziği çalan bir makine karaoke machine i.
akort oluşturmak için aynı anda çalınan iki veya daha fazla nota harmony i.
bagetle davulun kasnağı ve derisine aynı anda vurarak çıkarılan keskin ses rimshot i.
bir oktav aralıklı tuş veya pedalların aynı anda çalınmasını sağlayan mekanizma octave coupler i.
tüm şarkıcıların aynı anda farklı şarkılar söyledikleri konser dutch concert i.
iki yüksek sesli nota aynı anda çalındığında duyulan ses combination tone i.
iki yüksek sesli nota aynı anda çalındığında duyulan ses resultant tone i.
iki teli durdurarak aynı anda iki nota çalma double stopping i.
notanın ve kromatik değişikliğinin aynı anda veya art arda ortaya çıkması cross relation i.
(telli çalgıda) aynı anda birkaç ses çıkarmak double stop f.
(telli çalgıda) aynı anda birkaç ses üretmek double stop f.
yayı iki telin üzerinden çekerek aynı anda (iki nota) çalmak double-stop f.
birbiriyle birleşik olup aynı anda çalınarak ses çıkarılan (nefesli çalgı) double-reed s.
Cinema
görüntü ve sesin aynı anda çekildiği ve sesin ayrıca bir manyetik bant üzerine kaydedildiği sistem double-system sound recording i.
Photography
(kameraya aynı anda yerleştirmek için) istiflenmiş ayrı fotoğraf filmleri pack i.
Printery
renklendirme kağıtlarını ince beyaz kağıtlara sararak üzerindeki işaretlerin kopya kalemi veya daktilo ile aktarıldığı, birden fazla kopyanın aynı anda yapılmasını sağlayan bir metot manifold writing i.
görme engelliler için tasarlanmış olan kabartmalı yazı ile sıradan yazıyı aynı anda üreten bir cihaz diplograph i.
Archaic
aynı anda atılan kurşunlar platoon i.
aynı anda gerçekleşmek tryst [scottish] f.
Engineering
farklı mimariye sahip birden fazla ürünün etkileşimi ve aynı anda çalışması interoperation i.
aynı anda hem radyo hem de ses frekans amplifikatörü olarak çalışan bir amplifikatör tüpüne sahip (aygıt) reflex s.
bitlerin aynı anda farklı kanallarca iletildiği bilgisayar bağlantısı ile ilgili parallel s.
(bilgisayar bağlantısı) aynı anda farklı kanallarca bitleri ileten parallel s.
Entomology
vücudun bir tarafındaki iki bacağı ile diğer tarafındaki bir bacağı aynı anda hareket ettirerek yürüme tripodic walk i.
aynı anda su yüzüne çıkan olgun böceklerin oluşturduğu grup hatch i.
aynı anda su yüzüne çıkan kanatlı böceklerin oluşturduğu grup hatch i.
vücudun bir tarafındaki iki bacağı ile diğer tarafındaki bir bacağı aynı anda hareket eden tripodic s.