bring on - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

bring on

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"bring on" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 31 sonuç

İngilizce Türkçe
General
bring on f. gelişmesine neden olmak
bring on f. sebep olmak
bring on f. geliştirmek
bring on f. neden olmak
Phrasals
bring on f. başlamasına sebep olmak
bring on f. kaynaklanmak
bring on f. bir hastalığın gelişmesine neden olmak
bring on f. ortaya çıkarmak
bring on f. sahneye çıkarmak
bring on f. meydana çıkarmak
bring on f. getirmek
bring on f. takıma katmak
bring on f. transfer etmek
bring on f. arasına katmak
bring on f. azdırmak
bring on f. cinsel yönden uyarmak
bring on f. harekete geçirmek
bring on f. uyandırmak
bring on f. kendi başına iş açmak
bring on f. kendi başına felaket getirmek
bring on f. kendi kuyusunu kazmak
bring on f. kendi kaşınmak
bring on f. kendi başına çorap örmek
bring on f. piyasaya sürmek
bring on f. çıkarmak
Colloquial
bring on f. saldırmak
bring on f. zorluk yaratmak
bring on f. tehlike arz etmek
Idioms
bring on f. gelişmesini hızlandırmak
bring on f. neden olmak
bring on f. sebep olmak

"bring on" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 127 sonuç

İngilizce Türkçe
General
bring something to bear on f. bir şeyi uygulatmak
bring someone in on f. birinin bir işe katılmasını sağlamak
bring trouble on f. başına dert açmak
bring pressure to bear on f. sıkıştırmak
bring trouble on f. başına iş açmak
bring pressure to bear on f. zorlamak
bring someone in on f. birini bir işe katmak
bring shame on f. rezil etmek
bring disgrace on somebody f. utandırmak
bring disgrace on somebody f. rezil etmek
bring on a headache f. baş ağrısına neden olmak
bring on a headache f. başını ağrıtmak
bring (something) on oneself f. çanak tutmak
bring one on one's way f. eşlik etmek
bring one on one's way f. katılmak
bring one on one's way f. yol göstermek
bring that up again and we'll vote on it ünl. konuyu tekrar aç ve oylayalım
Phrasals
bring someone on f. birini sahneye çıkarmak
bring someone on f. birini baştan çıkarmak
bring someone on f. birini ayartmak
bring someone on f. birini azdırmak
bring someone out (on something) f. sahneye çıkarmak
bring someone out (on something) f. alkışlarla sahneye getirmek
bring (something) on (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) başına bir şey getirmek
bring (something) on (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) başına dert açmak
bring something on someone f. birinin başına bir şey getirmek
bring something on someone f. birinin başına dert açmak
bring something on f. bir şey olmasına neden olmak
bring something on f. bir şeye yol açmak
bring something on f. bir şeye neden olmak
bring something on f. bir hastalığa neden olmak
bring down on f. üstüne/tepesine inmesine neden olmak
bring down on f. üstüne/başına düşürmek
bring down on f. tepesine/tepesinden aşağı indirmek
bring down on f. başına dert açmak/almak
bring down on f. başını belaya/derde sokmak
bring someone in (on something) f. (bir şeyle ilgili) birini almak
bring someone in (on something) f. (bir şeyle ilgili) birini dahil etmek
bring someone in (on something) f. (bir şeyle ilgili) birini işe katmak
bring someone in (on something) f. (bir şeyle ilgili) birini işin içine katmak
bring someone in (on something) f. (bir şeyle ilgili) birini getirmek
bring up on f. bir alışkanlıkla yetiştirmek
bring up on f. belli bir şekilde yetiştirmek
bring up on f. ile büyütmek/beslemek
Idioms
bring (one) up on (something) f. çocuğunu bir alışkanlıkla yetiştirmek
bring (one) up on (something) f. bol bol (bir şey) yedirerek/yaptırarak çocuğunu büyütmek/yetiştirmek
bring (one) up on (something) f. çocuğunu (bir şeyle) büyütmek/beslemek
bring someone up on something f. çocuğunu bir alışkanlıkla yetiştirmek
bring someone up on something f. bol bol (bir şey) yedirerek/yaptırarak çocuğunu büyütmek/yetiştirmek
bring someone up on something f. çocuğunu (bir şeyle) büyütmek/beslemek
bring (one) up on charges f. (birine) dava açmak
bring (one) up on charges f. (birini bir şeyle) suçlamak
bring (something) down on (one's) head f. (birinin) üstüne/tepesine inmesine neden olmak
bring (something) down on (one's) head f. (birinin) üstüne/başına düşürmek
bring (something) down on (one's) head f. (birinin) tepesine/tepesinden aşağı indirmek
bring (something) down on (one's) head f. başına dert açmak/almak
bring (something) down on (one's) head f. başını belaya/derde sokmak
bring (something) down on (one's) head f. başına belalı bir iş açmak
bring (something) down on (oneself) f. üstüne/tepesine inmesine neden olmak
bring (something) down on (oneself) f. üstüne/başına düşürmek
bring (something) down on (oneself) f. tepesine/tepesinden aşağı indirmek
bring (something) down on (oneself) f. başına dert açmak/almak
bring (something) down on (oneself) f. başını belaya/derde sokmak
bring (something) down on (oneself) f. başına belalı bir iş açmak
bring something down on f. üstüne/tepesine inmesine neden olmak
bring something down on f. üstüne/başına düşürmek
bring something down on f. tepesine/tepesinden aşağı indirmek
bring something down on f. başına dert açmak/almak
bring something down on f. başını belaya/derde sokmak
bring something down on f. başına belalı bir iş açmak
bring (one) up on charges f. (birine) dava açmak
bring (one) up on charges f. (birini) mahkemeye vermek
bring (one) up on charges f. (birini) hakim önüne çıkarmak
bring someone up-to-date on f. birisini son gelişmelerle ilgili bilgilendirmek
bring the curtain down on something f. bir dönemi bitirmek/sona erdirmek
bring something on oneself f. kendi başına (dert) açmak
bring the curtain down on something f. (oyunun sonunda) perdeyi indirmek
bring someone up-to-date (on someone or something) f. birini (biri/bir şey hakkında/konusunda) güncellemek
bring someone up-to-date (on someone or something) f. birine (biri/bir şey hakkında/konusunda) son gelişmeleri anlatmak/bildirmek/aktarmak
bring someone up-to-date (on someone or something) f. birini (biriyle/bir şeyle ilgili) güncellemek
bring someone up-to-date (on someone or something) f. birine (biriyle/bir şeyle ilgili) son gelişmeleri anlatmak/bildirmek/aktarmak
bring something to bear (on something) f. (bir şeyin üstüne) silah doğrultmak/yöneltmek
bring something to bear (on something) f. (bir şeye) silah çekmek
bring something to bear (on something) f. (bir şeye) nişan almak
bring something to bear (on something) f. bir şeyi (bir şey üzerinde) kullanmak
bring something to bear (on something) f. bir şeyi (bir şey) üzerinde uygulamak
bring down the curtain (on something) f. (bir şeyi) bitirmek
bring down the curtain (on something) f. (bir şeyi) sona erdirmek
bring down the curtain (on something) f. (bir şeyin sonunda) perdeyi indirmek
bring down the curtain (on something) f. (oyunun sonunda) perdeyi indirmek
bring down the curtain (on something) f. (oyunun sonunda) perdeyi kapatmak
bring down the curtain (on something) f. (bir işte) kepenk kapatmak
bring down the curtain (on something) f. (bir işte) kepenkleri indirmek
bring down the curtain (on something) f. (bir şeyi) sona erdirmek
bring down the curtain (on something) f. (bir şeyi) sonlandırmak/bitirmek
bring down the curtain on f. -i sonlandırmak/bitirmek
bring down the curtain on f. -i sona erdirmek
bring down the curtain on f. perdeyi indirmek/kapatmak
bring down the curtain on f. kepenk indirmek/kapatmak
bring on oneself f. çanak tutmak
bring the curtain down on something f. bir şeyi bitirmek
bring the curtain down on something f. bir dönemi bitirmek/sona erdirmek/kapatmak
bring the curtain down on something f. bir şeyi sona erdirmek
bring down the curtain on something f. bir şeyi bitirmek
bring down the curtain on something f. bir dönemi bitirmek/sona erdirmek/kapatmak
bring down the curtain on something f. bir şeyi sona erdirmek
bring/ring down the curtain (on something) f. (bir şeyi) bitirmek
bring/ring down the curtain (on something) f. (bir şeye) son vermek
bring/ring down the curtain (on something) f. (bir şeyi) sona erdirmek
bring/ring the curtain down (on something) f. (bir şeyi) bitirmek
bring/ring the curtain down (on something) f. (bir şeye) son vermek
bring/ring the curtain down (on something) f. (bir şeyi) sona erdirmek
bring the curtain down (on something) f. perdeyi indirmek/kapatmak
bring the curtain down (on something) f. sona erdirmek
bring the curtain down (on something) f. son vermek
bring the curtain down (on something) f. bitirmek
bring the curtain down (on something) f. kepenkleri indirmek
bring the curtain down (on something) f. perdeyi kapatmak
bring that up again and we'll vote on it expr. tekrar geğir de oylayalım
bring that up again and we'll vote on it expr. o nasıl bir geğirmeydi
Speaking
bring it on expr. elinden geleni ardına koyma
bring it on! expr. hodri meydan!
if you were stranded on a deserted island name three things you would bring? expr. ıssız adaya düşsen yanına alacağın üç şey ne olurdu?
if you were stranded on a deserted island what three things would you bring? expr. ıssız adaya düşsen yanına alacağın üç şey ne olurdu?
bring it on expr. sıkıyorsa gelin
bring it on expr. yap da görelim
Technical
bring a turbine on steam f. buhar türbinine yol vermek