faith - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

faith

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"faith" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 26 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
faith i. güven
faith i. inanç
faith i. iman
General
faith i. inanış
faith i. emniyet
faith i. söz
faith i. bağlılık
faith i. tevekkül
faith i. din
faith i. vaat
faith i. inan
faith i. niyet
faith i. iman
faith i. itimat
faith i. itikat
faith i. sadakat
faith i. güçlü inanç
faith i. inanç sistemi
Politics
faith i. inanma
Geography
faith i. güney dakota eyaletinde şehir
faith i. north carolina eyaletinde yerleşim yeri
Archaic
faith f. inanmak
faith f. güvenmek
faith ünl. doğrusu
faith ünl. aslında
faith ünl. sahiden

"faith" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 249 sonuç

İngilizce Türkçe
General
bahai faith i. bahai inancı
religious faith i. akide
pillars of faith i. imanın şartları
warrior for the faith i. gazi
good faith i. iyiniyet
breach of faith i. güveni kötüye kullanma
good faith i. güven (birine karşı beslenen)
good faith i. niyetin ciddiliği
good faith i. itimat
breach of faith i. sadakatin bozulması
good faith i. hüsnüniyet
good faith i. iyi niyet
punic faith i. hainlik
blind faith i. kör inanç
faith-base i. inanç temeli
book outlining the doctrines of a religious faith i. akait kitabı
articles of faith i. din akideleri
articles of faith i. din şartları
articles of faith i. din veya imanın şarları
leap of faith i. inanılan bir şeyden vazgeçip ona zıt başka bir şeye inanabilme
pillar of faith i. imanın şartı
leap of faith i. inanç sıçraması
multi-faith world i. çok dinli dünya
multi-faith world i. çok inançlı dünya
weakness of faith i. inanç zayıflığı
misuse of faith i. inancın kötüye kullanılması
abuse of faith i. inancı kötüye kullanma
misuse of faith i. inancı kötüye kullanma
abuse of faith i. inancın kötüye kullanılması
bad faith i. kötü niyet
faith healer i. inançla iyileştiren kimse
faith healer i. inanç şifacısı
faith healing i. inançla iyileştirme
islamic confession of faith i. kelime-i şahadet
living faith i. güçlü iman
strong faith i. güçlü iman
blind faith i. körü körüne inanç
freedom of thought and faith i. düşünce ve inanç özgürlüğü
article of faith i. kuvvetli kanaat
attic faith i. sarsılmaz inanç
faith community i. aynı dini inancı paylaşan insan topluluğu
faith leader i. inanç önderi
fbo (faith-based organization) i. inanç temelli kuruluş
take something on faith f. kanıt olmadan bir şeye inanmak
break one's faith f. sözünde durmamak
put faith in f. güvenmek
put faith in f. inanmak
have faith in god f. iman etmek
put faith in f. inancı olmak
act contrary to the faith and practice of the community f. akideyi bozmak
give faith something f. bel bağlamak
have faith in f. inanç duymak
lose one's faith in someone/something f. sıtkı sıyrılmak
have faith in f. inancı olmak
have faith in f. güvenmek
have faith in f. inanmak
have faith in f. güveni olmak
not to lose faith f. inancını kaybetmemek
not lose faith f. inancını yitirmemek
have faith f. güveni olmak
act in good faith f. iyi niyetli davranmak
break one's faith f. sözünü tutmamak
keep the faith f. umudu kesmemek
lose one's faith f. inancını yitirmek
lose one's faith f. inancını kaybetmek
lose one’s faith f. inancını kaybetmek
lose one’s faith f. inancını yitirmek
have little faith in drugs f. ilaçlara pek güvenmemek
put faith in f. güven duymak
have a good faith belief f. samimi olarak inanmak
lose faith in humanity f. insanlığa dair inancını kaybetmek
faith-based s. inanç temelli
faith-based s. dinle ilişkili
faith-based s. bir dini grupla ilişkili
good faith s. iyi niyetli
good faith s. iyi niyetle yapılmış
in good faith zf. samimiyetle
in faith whereof zf. işbu belgenin kanıtı olarak
in faith whereof zf. işbu belgeye şahadeten
in faith zf. gerçekten
in faith zf. hakikaten
in bad faith zf. kötü niyetle
in faith zf. itimatla
in good faith zf. sadece birinin sözüne güvenerek
in faith zf. itimatla gerçekten
in good faith zf. iyi niyetle
on faith zf. güvenle
Proverb
faith will move mountains azimli insan duvarı deler
faith will move mountains azmin önünde dağlar duramaz
put your faith in god, and keep your powder dry eşeğini önce sağlam kazığa bağla sonra tanrı'ya emanet et
put your faith in god, but keep your powder dry eşeğini önce sağlam kazığa bağla sonra tanrı'ya emanet et
Colloquial
breach of faith i. dürüst olmayan davranış
breach of faith i. güveni kötüye kullanma
breach of faith i. güveni sarsma
breach of faith i. sözünü tutmama
breach of faith i. sözünden dönme
oh ye of little faith expr. siz inanmayanlar/güvenmeyenler!
keep the faith (baby)! exclam. umudunu kaybetme/yitirme (bebeğim)!
keep the faith (baby)! exclam. umudunu kesme (bebeğim)!
keep the faith (baby)! exclam. inancını kaybetme (bebeğim)!
Idioms
act of faith i. iman gücünü gösteren eylem
act of faith i. birinin ilgisini veya itimadını gösteren eylem
act of faith i. kişinin ahlakını veya inançlarını sınayan bir eylem
an act of faith i. kişinin inancını/güvenini gösteren bir davranış
bad faith i. kötü niyet
bad faith i. güvensizlik
bad faith i. itimatsızlık
bad faith i. sahtekarlık
bad faith i. ikiyüzlü davranış
bad faith i. şerefsizlik
pin one's faith upon f. güvenmek
take something on faith f. bir şeye gözü kapalı inanmak
have faith in someone f. birine inancı olmak
pin one's faith upon someone f. birine bel bağlamak
pin one's faith on f. bel bağlamak
take something on faith f. bir şeye sorgusuz sualsiz inanmak
pin one's faith on someone f. birine umutlarını bağlamak
shatter one's faith f. düşüncesini değiştirmek
break faith with someone f. desteğini çekmek
shake someone's faith f. güvenini sarsmak
shatter one's faith f. inancını tamamen değiştirmek
shatter one's faith f. ilkelerinden vazgeçmek
show good faith f. iyi niyet göstermek
pin one's faith on f. körü körüne inanmak
keep faith with promises made f. sözlerine/vaatlerine sadık kalmak
keep faith with f. sadık olmak
pin one's faith on f. tamamen inanmak
pin one's faith on f. tümüyle güvenmek
pin one's faith on f. ümit bağlamak
restore someone's faith in something f. (birinin bir şeye olan) güvenini yeniden sağlamak
take a leap of faith f. (bir düşünceyi benimsemek için) gözünü karartmak
pin one's faith upon someone f. umut bağlamak
break faith with (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) güvenini kırmak
break faith with (someone or something) f. (birini/bir şeyi) yarı yolda bırakmak
break faith with (someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı sözünü tutmamak
break faith with (someone or something) f. (birine/bir şeye) verdiği sözü yerine getirememek
break faith with somebody f. sözüne sadık kalmamak
break faith with somebody f. güvenini boşa çıkarmak
keep faith with somebody f. sözünü tutmak
keep faith with somebody f. sözüne sadık kalmak
keep faith with somebody f. güvenini boşa çıkarmak
keep faith with somebody f. sözünde durmak
have faith in (someone or something) f. (birine/bir şeye) inanç duymak
have faith in (someone or something) f. (birine/bir şeye) inanmak
have faith in (someone or something) f. (birine/bir şeye) güvenmek
have faith in (someone or something) f. (birine/bir şeye) inancı olmak
have faith in (someone or something) f. (birine/bir şeye) güveni olmak
keep faith with (someone or something) f. (birine/bir şeye) sadık olmak
keep faith with (someone or something) f. (birine/bir şeye) sadık kalmak
keep faith with (someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı sadakatini korumak/sözünü tutmak
lose (one's) faith (in something or someone) f. (bir şeye/birine) olan güvenini/inancını kaybetmek
lose (one's) faith (in something or someone) f. (bir şeye/birine) olan güvenini/inancını yitirmek
lose (one's) faith (in something or someone) f. (birinden/bir şeyden) şüphe duymaya başlamak
make a leap of faith f. (bir düşünceyi benimsemek için) gözünü karartmak
pin (one's) faith on (someone or something) f. (birine/bir şeye) bel bağlamak
pin (one's) faith on (someone or something) f. (birine/bir şeye) ümit bağlamak
pin (one's) faith on (someone or something) f. (birine/bir şeye) umutlarını bağlamak
pin (one's) faith on (someone or something) f. (birine/bir şeye) tümüyle güvenmek
pin faith on f. -e bel bağlamak
pin faith on f. '-e ümit bağlamak
pin faith on f. '-e umutlarını bağlamak
pin faith on f. '-e tümüyle güvenmek
pin your faith on somebody/something f. birine/bir şeye bel bağlamak
pin your faith on somebody/something f. birine/bir şeye ümit bağlamak
pin your faith on somebody/something f. birine/bir şeye umutlarını bağlamak
pin your faith on somebody/something f. birine/bir şeye tümüyle güvenmek
restore (one's) faith in (someone or something) f. (birinin birine/bir şeye olan) güvenini yeniden sağlamak
restore (one's) faith in (someone or something) f. (birini birine/bir şeye) tekrar güvendirmek
restore (one's) faith in (someone or something) f. (birinin/birine/bir şeye) tekrar güvenmesini sağlamak
take on faith f. kanıt olmadan inanmak
take on faith f. sorgusuz sualsiz inanmak
take on faith f. gözü kapalı inanmak
an article of faith expr. doğru olarak kabul edilmiş olan
in good faith expr. dürüst
in good faith expr. iyi niyetli
in bad faith expr. kötü amaçla
in bad faith expr. kötü niyetle
o ye of little faith expr. siz inanmayanlar/güvenmeyenler!
Speaking
I have faith expr. inancım var
you have to have faith expr. inancın olmalı
where is your faith? expr. inancın nerede?
Trade/Economic
good-faith deposit i. avans
bad faith i. aldatma
utmost good faith i. azami iyi niyet anlamında sözleşmelerin uygulamasında kullanılan bir terim
good faith i. dürüstlük
good faith i. hüsnüniyet
good faith i. iyi niyet
good-faith deposit i. kapora
good-faith deposit i. kısmi tediye
bad faith i. kötü niyet
good-faith deposit i. pey akçesi
bad faith i. suiniyet
contest in good faith f. iyi niyetle itiraz etmek
Law
bad faith i. aldatma kastı
extinction of good faith i. ayni hakkın sukutu
utmost good faith i. azami iyi niyet
good faith i. dürüstlük kuralı
freedom of thought and faith i. din ve vicdan hürriyeti
breach of faith i. güveni kötüye kullanma
claim contrary to good faith i. hüsnüniyete aykırılık davası
principle of good faith i. hüsnüniyet prensibi
good faith i. hüsnüniyet
good faith i. iyi niyet
possessor in good faith i. iyi niyetli zilyet
act in good faith i. iyi niyetle hareket
good faith i. iyiniyet
affidavit of good faith i. iyi niyet taşıyan yeminli beyan
possession in good faith i. iyi niyetli zilyetlik
holder in good faith i. iyi niyetli hamil
bad faith i. kötü niyet
bad faith i. kötü niyet
possession in bad faith i. kötü niyetli zilyetlik
compensation for bad faith damages i. kötü niyet tazminatı
possessor in bad faith i. kötü niyetli zilyet
objective good faith i. objektif iyi niyet
breach of faith i. sadakatin bozulması
subjective good faith i. subjektif iyi niyet
bad faith i. suiniyet
breach of faith i. sözünü yerine getirmeme
breach of faith i. sözünde durmama
Politics
letter of good faith i. iyi niyet mektubu
full faith and credit clause i. tam güven ve itimat maddesi (abd anayasası 4. maddesi)
Insurance
utmost good faith i. azami iyi niyet
good faith i. iyi niyet
Tourism
faith tourism i. inanç turizmi
Psychology
faith healing i. inançla iyileşme
Social Sciences
faith-based organizations i. inanç temelli organizasyonlar
defender of faith i. inanç/inancın savunucusu
faith hate i. dinlerinden ötürü belirli gruplara karşı önyargı
faith hate i. dini önyargı sebebiyle işlenen suç
Education
faith school [uk] i. belirli bir dini inanç çerçevesinde eğitim veren okul
Religious
six pillars of faith i. imanın şartları
a concise manual of Islamic faith, worship and ethics i. ilmihal
article of faith i. (hristiyanlıkta) inanç veya doktrinlerin ayrıldığı bölümlerden biri
baha'í faith i. bahailik inancı
testimony of faith i. kelime-i şahadet
declaration of faith i. kelime-i şahadet
justification by faith i. mağfiret
justification by faith i. yargılama
justification by faith i. tanrı'nın sadece tövbe eden ve hz. isa'ya inananları bağışlayacağını savunan doktrin
faith cure i. hastalıkları dua ve tanrı inancı ile tedavi etme
faith cure i. dua ve tanrı inancı ile bulunan şifa
walk by faith f. kurtuluş için incil'e inanıp mesih'e güvenmek
Philosophy
bad faith i. kötü inanç
bad faith i. sartre'ın felsefesinde, kötü eylemlerde özgür iradenin sorumluluğunu üstlenmemek için koşulları suçlayarak kendini kandırma
Modern Slang
aktf (always keep the faith) expr. asla umudu kesme
aktf (always keep the faith) expr. asla umudunu kaybetme
aktf (always keep the faith) expr. daima inanmaya devam et
Star Wars
mountains of faith i. inanç dağı