Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
göz önünde
"göz önünde"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 3 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
göz önünde
in sight
zf.
Idioms
2
Deyim
göz önünde
(as) clear as day
s.
3
Deyim
göz önünde
at the forefront
expr.
"göz önünde"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 197 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
göz önünde tutma
consideration
i.
2
Yaygın Kullanım
göz önünde bulundurmak
consider
f.
General
3
Genel
göz önünde tutma
allowance
i.
4
Genel
göz önünde tutma
consideration
i.
5
Genel
göz önünde tutma
account
i.
6
Genel
göz önünde bulundurma
taking into consideration
i.
7
Genel
göz önünde bulundurma
bearing in mind
i.
8
Genel
göz önünde tutma
considerance [obsolete]
i.
9
Genel
göz önünde bulundurulacak husus
phase
i.
10
Genel
göz önünde tutmak
regard
f.
11
Genel
göz önünde tutmak
consult
f.
12
Genel
göz önünde tutmak
take into account
f.
13
Genel
göz önünde tutmak
bear in mind
f.
14
Genel
göz önünde bulundurmak
take into consideration
f.
15
Genel
göz önünde bulundurmak
conceive
f.
16
Genel
göz önünde bulundurmak
bear in mind
f.
17
Genel
göz önünde tutmak
keep in view
f.
18
Genel
göz önünde tutmak
consider
f.
19
Genel
göz önünde olmak
be in the limelight
f.
20
Genel
göz önünde tutmak
count
f.
21
Genel
göz önünde bulundurmak
to show regard to
f.
22
Genel
göz önünde bulundurmak
take in consideration
f.
23
Genel
göz önünde bulundurmak
show regard to
f.
24
Genel
göz önünde bulundurmak
pay regard to
f.
25
Genel
ihtimali göz önünde bulundurmak
entertain the possibility
f.
26
Genel
sabit bir fiyatla ileride satın alma hakkını göz önünde bulundurmak
buy the refusal
f.
27
Genel
göz önünde bulundurmak
have in contemplation
f.
28
Genel
göz önünde bulundurmak
see about a thing
f.
29
Genel
göz önünde bulundurmamak
let alone
f.
30
Genel
göz önünde bulundurmak
envision
f.
31
Genel
göz önünde bulundurmak
mark
f.
32
Genel
göz önünde bulundurulmuş
heard
f.
33
Genel
göz önünde bulundurmak
revolve
f.
34
Genel
göz önünde bulundurmak
impute [obsolete]
f.
35
Genel
göz önünde bulundurmak
fame
f.
36
Genel
göz önünde bulundurmak
prepend
f.
37
Genel
göz önünde bulunmak
stir
f.
38
Genel
göz önünde tutulabilir
regardable
s.
39
Genel
göz çukurunun önünde yer alan
preorbital
s.
40
Genel
tam göz önünde
in full view
zf.
41
Genel
her şey göz önünde tutulursa
relatively
zf.
42
Genel
her şey göz önünde tutulursa
all round
zf.
43
Genel
her şeyi göz önünde tutarak
at the end of the day
zf.
44
Genel
göz önünde tutulursa
in the light of
zf.
45
Genel
göz önünde tutularak
by considering
zf.
46
Genel
göz önünde bulundurarak
by taking into consideration
zf.
47
Genel
göz önünde bulundurularak
by taking into consideration
zf.
48
Genel
göz önünde bulundurarak
up
zf.
49
Genel
her şey göz önünde bulundurulduğunda
generally
zf.
50
Genel
göz önünde bulundurularak
forward
zf.
51
Genel
göz önünde tutarak
in regard to
ed.
52
Genel
göz önünde tutulursa
considering
ed.
53
Genel
göz önünde tutarak
in consideration of
ed.
54
Genel
şartlar göz önünde tutulursa
considering
ed.
55
Genel
göz önünde bulundurarak
in view of the fact that
bağ.
56
Genel
göz önünde tutulursa
given
bağ.
57
Genel
göz önünde tutulursa
given the fact that
bağ.
58
Genel
göz önünde tutulursa
assuming
bağ.
59
Genel
göz önünde bulundurursak
considering that
bağ.
60
Genel
göz önünde bulundurursak
taking into consideration that
bağ.
61
Genel
göz önünde bulundurduğumuzda
taking into consideration that
bağ.
62
Genel
göz önünde bulundurduğumuzda
considering that
bağ.
63
Genel
göz önünde bulundurulduğunda
being [dialect]
bağ.
64
Genel
göz önünde bulundurarak
seeing (that)
bağ.
65
Genel
göz önünde bulundurarak
seeing (as)
bağ.
66
Genel
... göz önünde bulundurularak
in as much as
expr.
Phrasals
67
Öbek Fiiller
göz önünde bulundurmak
reckon with
f.
68
Öbek Fiiller
göz önünde bulundurmak
keep in sight
f.
69
Öbek Fiiller
göz önünde bulundurmak
take for
f.
70
Öbek Fiiller
bir şeyi göz önünde bulundurmak
allow something for something
f.
71
Öbek Fiiller
önceden göz önünde bulundurmak
allow for
f.
72
Öbek Fiiller
bir şeyi göz önünde bulundurmak
allow something for something
f.
73
Öbek Fiiller
önceden göz önünde bulundurmak
allow for
f.
74
Öbek Fiiller
(birini/bir şeyi) göz önüne almak/göz önünde bulundurmak
look at (someone or something)
f.
75
Öbek Fiiller
(birini/bir şeyi) göz önünde bulundurmak
reckon with (someone or something)
f.
76
Öbek Fiiller
(birini/bir şeyi) göz önünde bulundurmamak
reckon without (someone or something)
f.
77
Öbek Fiiller
birinin tepkilerini göz önünde bulundurmadan konuşmak
talk at
f.
78
Öbek Fiiller
(birini/bir şeyi) göz önünde bulundurmak
think about (someone or something)
f.
79
Öbek Fiiller
göz önünde bulundurmak
figure on
f.
Phrases
80
İfadeler
göz önünde tutarak
in view of
f.
81
İfadeler
göz önünde bulundurulduğunda
whereas
zf.
82
İfadeler
aktivitesi göz önünde tutulursa
given the activity of
expr.
83
İfadeler
davalının geçmişini de göz önünde bulundurarak
given the history that I am aware of the defendant
expr.
84
İfadeler
göz önünde bulundurarak
due regard being had to
expr.
85
İfadeler
göz önünde bulundurursak
by taking into account
expr.
86
İfadeler
göz önünde tutularak
by taking into account
expr.
87
İfadeler
göz önünde bulundurursak
if we consider
expr.
88
İfadeler
göz önünde bulundurursak
when we consider
expr.
89
İfadeler
göz önünde bulundurduğumuzda
by taking into account
expr.
90
İfadeler
göz önünde tutulursa
in view of
expr.
91
İfadeler
göz önünde bulundurduğumuzda
if we consider
expr.
92
İfadeler
göz önünde tutarak
with an eye to
expr.
93
İfadeler
göz önünde tutulursa
taking into account
expr.
94
İfadeler
göz önünde tutulursa
bearing in mind
expr.
95
İfadeler
göz önünde bulundurduğumuzda
when we consider
expr.
96
İfadeler
göz önünde bulundurulduğunda
considering
expr.
97
İfadeler
göz önünde bulundurulduğunda
taking into account
expr.
98
İfadeler
lütfen göz önünde bulundururuz
please note that
expr.
99
İfadeler
lütfen göz önünde bulundurunuz
please note that
expr.
100
İfadeler
tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda
taking into account all of these
expr.
101
İfadeler
-i göz önünde bulundurarak
bearing in mind that
expr.
102
İfadeler
(birini/bir şeyi) göz önünde bulundurarak
with (something or someone) in mind
expr.
103
İfadeler
bir şeyi göz önünde bulundurarak
with something in mind
expr.
104
İfadeler
bir şey göz önünde bulundurulduğunda
judging by something
expr.
105
İfadeler
bir şey göz önünde bulundurulduğunda
judging from something
expr.
106
İfadeler
(bir şey) göz önünde bulundurulduğunda
judging from (something)
expr.
107
İfadeler
(bir şeyi) göz önünde bulundurarak
out of consideration of (something)
expr.
108
İfadeler
'-i göz önünde tutarak/bulundurarak
with an eye on
expr.
109
İfadeler
(bir şeyi) göz önünde tutarak
in consideration of (something)
expr.
110
İfadeler
göz önünde tutulursa
in light of
expr.
111
İfadeler
göz önünde tutulursa
in the light of
expr.
112
İfadeler
göz önünde tutulursa
in view of
expr.
113
İfadeler
(bir şeyi) göz önünde tutarak/bulundurarak
in view of (something)
expr.
114
İfadeler
(bir şey) göz önünde bulundurularak
in view of (something)
expr.
115
İfadeler
-i göz önünde tutarak
with an eye towards
expr.
Colloquial
116
Konuşma Dili
göz önünde olmak
be in view
f.
117
Konuşma Dili
göz önünde olmak
be in sight
f.
118
Konuşma Dili
göz önünde olmak
be in evidence
f.
119
Konuşma Dili
(bir bilgiyi, tavsiyeyi, talimatı) göz önünde bulundurmak
take home
f.
120
Konuşma Dili
göz önünde bulundurulması gereken
serious
s.
121
Konuşma Dili
her şey göz önünde bulundurulduğunda
at the end of the day
expr.
122
Konuşma Dili
(şunu) göz önünde bulundur ki
bear in mind (that)
expr.
123
Konuşma Dili
… olduğunu göz önünde bulundurmak
bear in mind that...
expr.
124
Konuşma Dili
şunu göz önünde bulundur ki ...
bear in mind that...
expr.
125
Konuşma Dili
göz önünde bulundurmak gerek ki
mark you [old-fashioned]
exclam.
Idioms
126
Deyim
ihtimali göz önünde bulundurulan şey
a twinkle in someone's eye
i.
127
Deyim
ihtimali göz önünde bulundurulan şey
a gleam in someone's eye
i.
128
Deyim
göz önünde olmayan yer
any (old) nook or cranny
i.
129
Deyim
göz önünde olma
a high profile
i.
130
Deyim
perde arkasında asıl işi yapan ve göz önünde olmayan kişiler (bilim adamları, araştırmacılar
the back-room boys [uk]
i.
131
Deyim
göz önünde bulundurmak
take stock
f.
132
Deyim
göz önünde bulundurmak
be blowing in the wind [us]
f.
133
Deyim
göz önünde/hedef olmaktan kaçınmak
keep (one's) head below the parapet
f.
134
Deyim
göz önünde/hedef olmaktan sakınmak
keep (one's) head below the parapet
f.
135
Deyim
göz önünde olduğundan emin olmak
keep someone in sight
f.
136
Deyim
gelecekte olabilecekleri göz önünde bulundurmak
take the longer view
f.
137
Deyim
göz önünde fark edilmemek
hide in plain sight
f.
138
Deyim
gelecekte olabilecekleri göz önünde bulundurmak
take the long view
f.
139
Deyim
göz önünde bulundurmak
take something on board
f.
140
Deyim
toplumun göz önünde olmak
be in the public eye
f.
141
Deyim
göz önünde olmaya çalışmak
adopt/keep a high profile
f.
142
Deyim
bir şeyi göz önünde bulundurmak
keep something in sight
f.
143
Deyim
(birini/bir şeyi) göz önünde bir yere saklamak
hide (someone or something) in plain view
f.
144
Deyim
göz önünde fark edilmemek
hide in plain view
f.
145
Deyim
göz önünde olup/olmasına rağmen görülmemek
hide in plain view
f.
146
Deyim
göz önünde olmak
be in sight
f.
147
Deyim
göz önünde olmak
be within sight
f.
148
Deyim
bir şeyi düşünmeye/göz önünde bulundurmaya istekli olmak
be open to something
f.
149
Deyim
(birini/bir şeyi) göz önünde bulundurmak
bear (someone or something) in mind
f.
150
Deyim
birini/bir şeyi göz önünde bulundurmak
keep somebody/something in mind
f.
151
Deyim
birini/bir şeyi göz önünde bulundurmak
bear somebody/something in mind
f.
152
Deyim
birini/bir şeyi (biri/bir şey için) göz önünde bulundurmak
keep someone or something in mind (for someone or something)
f.
153
Deyim
tüm olasılıkları göz önünde bulundurmak
cover all bases
f.
154
Deyim
tüm olasılıkları göz önünde bulundurmak/düşünmek/ele almak
cover all the bases [us]
f.
155
Deyim
tüm olasılıkları göz önünde bulundurmak/düşünmek/ele almak
cover one's bases [us]
f.
156
Deyim
(birini/bir şeyi) göz önünde bulundurmak
give ear to (someone or something)
f.
157
Deyim
'-i göz önünde bulundurarak/tutarak
have one's eye on
f.
158
Deyim
(birini/bir şeyi) göz önünde kamufle etmek
hide (someone or something) in plain sight
f.
159
Deyim
(birini/bir şeyi) göz önünde saklamak/görünmez kılmak
hide (someone or something) in plain sight
f.
160
Deyim
(bir şeyi) göz önünde bulundurmak
keep (something) in sight
f.
161
Deyim
(birini/bir şeyi) göz önünde bulundurmak
take account of (someone or something)
f.
162
Deyim
(birini/bir şeyi) göz önünde bulundurmak
take into account (someone or something)
f.
163
Deyim
(birini/bir şeyi) göz önünde bulundurmamak
take no account of (someone or something)
f.
164
Deyim
bir şeyi göz önünde bulundurmak
take something into account
f.
165
Deyim
bir şeyi göz önünde tutmak
take something into account
f.
166
Deyim
bir şeyi göz önünde bulundurmak
take account of something
f.
167
Deyim
bir şeyi göz önünde tutmak
take account of something
f.
168
Deyim
göz önünde fark edilmeyen
hidden in plain view
s.
169
Deyim
göz önünde olup/olmasına rağmen görülmeyen
hidden in plain view
s.
170
Deyim
göz önünde fark edilmeyen
hidden in plain sight
s.
171
Deyim
göz önünde olup/olmasına rağmen görülmeyen
hidden in plain sight
s.
172
Deyim
göz önünde bulunmamış
below the radar
zf.
173
Deyim
göz önünde bulunmamış
under the radar (screen)
zf.
174
Deyim
göz önünde bulunmamış
below the radar (screen)
zf.
175
Deyim
göz önünde bulunmamış
under (the/someone's) radar
zf.
176
Deyim
her şeyi göz önünde tutarak
on balance
expr.
177
Deyim
(bir şey) göz önünde bulundurulduğunda
judging by
expr.
178
Deyim
göz önünde bulundurarak
out of consideration
expr.
179
Deyim
gözle görülenden/göz önünde olandan daha fazlası var
there is more to (someone or something) than meets the eye
expr.
180
Deyim
gözle görülenden/göz önünde olandan daha fazlası var
there's more than meets the eye
expr.
Trade/Economic
181
Ticaret/Ekonomi
projenin her etabında göz önünde bulundurulması gereken çok önemli konu
cross-cutting issue
i.
Law
182
Hukuk
göz önünde bulundurma
consideration
i.
Politics
183
Siyasal
göz önünde tutarak
considering that
i.
184
Siyasal
göz önünde tutmak
regard a policy
f.
185
Siyasal
göz önünde bulundurmak
consider
f.
186
Siyasal
göz önünde tutarak
having regard to
expr.
187
Siyasal
göz önünde tutar
considers
expr.
Anatomy
188
Anatomi
göz çukurunun önünde bulunan
antorbital
s.
Optics
189
Optik
göz yörüngesinin önünde bulunan
anteorbital
s.
Physics
190
Fizik
sadece ısıtma etkilerinden hareketle göz önünde bulundurulan ışın spektrumu
thermal spectrum
i.
Marine Biology
191
Deniz Biyolojisi
göz çukurunun önünde yer alan bölüm
preorbital
i.
192
Deniz Biyolojisi
(gerçek kemikli balıklarda) göz çukuru önünde yer alan büyük bir zar kemik
preorbital
i.
Religious
193
Dini
kötülüğün varlığını göz önünde tutarak, tanrı'nın iyiliğini ve her şeye kadir oluşunu savunmak
theodicy
i.
Archaic
194
Eski Kullanım
göz önünde tutma
management
i.
195
Eski Kullanım
göz önünde bulundurma
revolution
i.
196
Eski Kullanım
göz önünde bulundurmak
poise
f.
Slang
197
Argo
ayrıcalıklarını göz önünde bulundurmak
check your privilege
f.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of göz önünde
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy