sıkışmış - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

sıkışmış



"sıkışmış" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 18 sonuç

Türkçe İngilizce
General
sıkışmış tight s.
sıkışmış compressed s.
sıkışmış in a tight squeeze s.
sıkışmış oppressed s.
sıkışmış embattled s.
sıkışmış locked s.
sıkışmış thronged s.
sıkışmış enbattled [obsolete] s.
sıkışmış fast s.
sıkışmış crutched s.
sıkışmış squinch s.
sıkışmış stalled s.
sıkışmış strangulate s.
Colloquial
sıkışmış boxed in s.
sıkışmış pushed s.
Speaking
sıkışmış it's jammed expr.
Technical
sıkışmış entrapped s.
sıkışmış jammed s.

"sıkışmış" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 71 sonuç

Türkçe İngilizce
General
sıkışmış havanın çıkardığı ani ve gürültülü ses blast i.
iki kişi arasında sıkışmış kimse bodkin [uk] i.
diğerlerinin arasında sıkışmış malzeme katmanı interlayer i.
köşeye sıkışmış hissetmek feel trapped f.
dar ya da yetersiz bir yere sıkışmış shoehorned s.
kanal içinde sıkışmış impacted s.
tırtıklarına talaş sıkışmış (metal eğe) pinny s.
zamana sıkışmış pressed s.
paraya sıkışmış pressed s.
köşeye sıkışmış stalemated s.
iki şey arasında sıkışmış halde bodkin [uk] zf.
Colloquial
kapana/deliğe sıkışmış/kısılmış gibi like a beached whale s.
köşeye sıkışmış boxed in s.
köşeye sıkışmış in a box s.
köşeye sıkışmış cornered s.
köşeye sıkışmış at bay s.
köşeye sıkışmış treed s.
köşeye sıkışmış trapped s.
sıkışmış durumda pushed s.
'-e sıkışmış crushed by s.
(bir şeye) sıkışmış strapped for (something) s.
Idioms
köşeye sıkışmış domuz gibi ciyaklamak squeal like a stuck pig f.
kendilerini köşeye sıkışmış hissetmek find themselves with their backs against the wall f.
(birini) köşeye sıkışmış hissettirmek bind (one) hand and foot f.
birini köşeye sıkışmış hissettirmek bind someone hand and foot f.
birini köşeye sıkışmış hissettirmek tie someone hand and foot f.
nakde sıkışmış strapped for cash s.
paraya sıkışmış pushed for money s.
paraya sıkışmış pressed for cash s.
paraya sıkışmış pushed for cash s.
paraya sıkışmış pressed for money s.
paraya sıkışmış strapped for cash s.
köşeye sıkışmış back to the wall s.
bir şeye çok sıkışmış hard up for something s.
zamana sıkışmış pushed for time s.
(bir şeyden) dolayı sıkışmış seized with (something) s.
(tuvalete) sıkışmış bir halde caught short taken short zf.
köşeye sıkışmış with your/its back against the wall expr.
millerce uzamış/sıkışmış (trafik) back up for miles expr.
köşeye sıkışmış bir halde with your/its back against the wall expr.
köşeye sıkışmış with your/its back to the wall expr.
köşeye sıkışmış bir halde with your/its back to the wall expr.
sıkışmış vaziyette up a gum-tree expr.
köşeye sıkışmış with one's back to the wall expr.
köşeye sıkışmış in a (tight) corner expr.
köşeye sıkışmış in a corner expr.
köşeye sıkışmış in a tight corner expr.
köşeye sıkışmış in a tight spot expr.
köşeye sıkışmış on the ropes expr.
köşeye sıkışmış with (one's) back against the wall expr.
köşeye sıkışmış bir halde with (one's) back against the wall expr.
Speaking
fermuarım kolyeme sıkışmış my zipper got caught on my necklace expr.
Technical
sıkışmış basınç trapped pressure i.
sıkışmış haldeki maksimum kuru yoğunluk maximum compacted dry density i.
sıkışmış su squeezed water i.
sıkışmış tabakada hava boşluğu değeri air void value in compacted layer i.
sıkışmış yoğunluk pressed density i.
sıkışmış gaz entrapped gas i.
sertçe sıkışmış kar packed snow i.
yuvasında sıkışmış piston segmanları stuck rings i.
disk sürücüsüne sıkışmış diski çıkarmak için ataşı bükerek yapılan geçici alet ejectrode i.
yuvasında sıkışmış (piston segmanı) stuck s.
Aeronautic
sıkışmış kar compacted snow i.
Medical
(kan damarı) sıkışmış coarctate s.
Pathology
(fıtık) sıkışmış incarcerated s.
Agriculture
sıkışmış yeraltı suyu confined water i.
Entomology
(pupa evresinin son dönemindeki deri) sert bir kabuğun içinde sıkışmış coarctate s.
Slang
başı sıkışmış jammed up s.
başı sıkışmış jammed s.
tuvalete sıkışmış caught short s.
British Slang
köşeye sıkışmış done up like a kipper s.