Geçmiş

toward

"toward" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 35 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	toward ed.	karşı
General
2	Genel	toward s.	yumuşak başlı
3	Genel	toward s.	çok şey vaat eden
4	Genel	toward s.	uysal
5	Genel	toward s.	şu anda gerçekleşen
6	Genel	toward s.	müsait
7	Genel	toward s.	elverişli
8	Genel	toward ed.	bir şeyin ödenmesi olarak
9	Genel	toward ed.	yönünde
10	Genel	toward ed.	için
11	Genel	toward ed.	hakkında
12	Genel	toward ed.	doğrultusunda
13	Genel	toward ed.	tarafına doğru
14	Genel	toward ed.	-e doğru
15	Genel	toward ed.	-in yanına doğru
16	Genel	toward ed.	-e yakın (bir zaman)
17	Genel	toward ed.	-e karşı
18	Genel	toward ed.	ile ilgili olarak
19	Genel	toward ed.	-e kıyasla
20	Genel	toward ed.	varlığında
21	Genel	toward ed.	mevcudiyetinde
22	Genel	toward ed.	-den kısa süre önce
23	Genel	toward ed.	-den hemen önce
24	Genel	toward ed.	-e yardım etmek için
25	Genel	toward ed.	-in gelişmesi yolunda
26	Genel	toward ed.	kısmi ödemesi için
27	Genel	toward ed.	maliyetlerinin karşılanmasında
28	Genel	toward ed.	yaklaşık olarak
29	Genel	toward ed.	sularında
30	Genel	toward ed.	-e/a
31	Genel	toward ed.	yakınında
32	Genel	toward ed.	.-e doğru
33	Genel	toward ed.	-den önce
34	Genel	toward ed.	-e yönelik
35	Genel	toward ed.	olmadan

"toward" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 383 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	gesture toward i.	-e karşı güzel davranış
2	Genel	gesture toward i.	-e karşı jest
3	Genel	conduce toward f.	neden olmak
4	Genel	conduce toward f.	vesile olmak
5	Genel	behave as an older sister (toward) f.	ablalık etmek
6	Genel	behave unjustly toward f.	mağdur etmek
7	Genel	lean toward f.	sıcak bakmak
8	Genel	lean toward f.	olumlu bakmak
9	Genel	pull toward oneself f.	kendine çekmek
10	Genel	go a long way toward doing something f.	bir şeye çok katkıda bulunmak
11	Genel	go a long way toward doing something f.	çok yararlı olmak
12	Genel	drive toward someone f.	direksiyonu üstüne kırmak
13	Genel	steer toward someone f.	direksiyonu üzerine kırmak
14	Genel	drive toward someone f.	direksiyonu üzerine kırmak
15	Genel	steer toward someone f.	direksiyonu üstüne kırmak
16	Genel	aim one's attention toward something f.	dikkatini bir şeye vermek
17	Genel	make a difference in one's attitude toward doctors f.	doktorlara yönelik düşüncesini/tavrını vs değiştirmek
18	Genel	pull toward oneself f.	kendine doğru çekmek
19	Genel	toward [obsolete] s.	eli kulağında
20	Genel	toward [obsolete] s.	yardımsever
21	Genel	toward [obsolete] s.	iyi niyetli
22	Genel	toward [obsolete] s.	öğrenmeye eğilimli
23	Genel	toward [obsolete] s.	çabuk öğrenen
24	Genel	toward the past zf.	geçmişe doğru
25	Genel	toward noon zf.	öğleye doğru
26	Genel	toward the front zf.	öne doğru
27	Genel	toward the side zf.	kenara doğru
28	Genel	toward [obsolete] ed.	görünürde
29	Genel	toward [obsolete] ed.	mağazada
Phrasals
30	Öbek Fiiller	steer toward (something) f.	yönlendirmek
31	Öbek Fiiller	steer toward (something) f.	(başka bir şeye) çekmek
32	Öbek Fiiller	steer toward (something) f.	aklını çelmek
33	Öbek Fiiller	steer toward (something) f.	yöneltmek
34	Öbek Fiiller	steer toward (something) f.	gözünü (bir şeye) çevirtmek
35	Öbek Fiiller	steer toward something f.	bir yere doğru ilerlemek
36	Öbek Fiiller	steer toward something f.	arabayı, tekneyi, uçağı vs. bir yere doğru yöneltmek
37	Öbek Fiiller	steer toward something f.	arabanın vs. burnunu bir yere doğru çevirmek
38	Öbek Fiiller	steer toward something f.	bir araya getirmeye çalışmak
39	Öbek Fiiller	steer toward something f.	birine doğru yönlendirmek
40	Öbek Fiiller	steer toward something f.	seçmesi için ikna etmeye çabalamak
41	Öbek Fiiller	advance toward (something or some place) f.	(bir yere veya amaca doğru) ilerlemek
42	Öbek Fiiller	advance toward (something or some place) f.	(bir yere doğru) yürümek
43	Öbek Fiiller	advance toward someone or something f.	(birine veya bir şeye doğru) ilerlemek/yürümek
44	Öbek Fiiller	slope (down) toward something f.	aşağıya doğru uzanmak
45	Öbek Fiiller	fall away toward something f.	aşağıya doğru uzanmak
46	Öbek Fiiller	lean toward f.	dayanmak
47	Öbek Fiiller	barrel toward f.	depar atmak
48	Öbek Fiiller	barrel toward f.	ileri atılmak
49	Öbek Fiiller	barrel toward f.	koşmak
50	Öbek Fiiller	barrel toward f.	paldır küldür gitmek
51	Öbek Fiiller	save money toward something f.	(bir şey almak/belli bir amaç/hedef için) para biriktirmek
52	Öbek Fiiller	drift toward something f.	-e doğru gelmek/sürüklenmek
53	Öbek Fiiller	head toward f.	-e doğru yol almak
54	Öbek Fiiller	progress toward something f.	'e doğru ilerlemek
55	Öbek Fiiller	lean toward f.	yaslanmak
56	Öbek Fiiller	move toward f.	'e doğru hareket etmek
57	Öbek Fiiller	point toward f.	(birşeyin) göstergesi olmak
58	Öbek Fiiller	head toward f.	-e doğru yöneltmek
59	Öbek Fiiller	push someone toward someone or something f.	'e doğru itmek
60	Öbek Fiiller	push toward someone or something f.	'e doğru hareket etmek/ilerlemek
61	Öbek Fiiller	swim toward someone or something f.	-e/doğru yüzmek
62	Öbek Fiiller	point toward f.	(birşeyi) işaret etmek
63	Öbek Fiiller	reach toward f.	'e uzanmak/davranmak
64	Öbek Fiiller	draw someone or something toward someone or something f.	birini/bir şeyi çekmek
65	Öbek Fiiller	draw someone or something toward someone or something f.	birini/bir şeyi yaklaştırmak
66	Öbek Fiiller	draw someone or something toward someone or something f.	birini/bir şeyi yanaştırmak
67	Öbek Fiiller	fall toward something f.	bir şeye doğru düşmek
68	Öbek Fiiller	fall toward something f.	bir şeye doğru devrilmek
69	Öbek Fiiller	fall toward something f.	bir şeye doğru eğrilmek/yatmak
70	Öbek Fiiller	gear toward (someone or something) f.	(birine/bir şeye) göre düzenlemek
71	Öbek Fiiller	gear toward (someone or something) f.	(birine/bir şeye) göre tasarlamak
72	Öbek Fiiller	gear toward (someone or something) f.	(birine/bir şeye) göre ayarlamak
73	Öbek Fiiller	gear toward (someone or something) f.	(birine/bir şeye) hitap edecek şekilde planlamak
74	Öbek Fiiller	gear toward (someone or something) f.	(biri/bir şey) için tasarlamak
75	Öbek Fiiller	gear toward (someone or something) f.	belli bir amaç için tasarlamak
76	Öbek Fiiller	lurch toward someone or something f.	birine veya bir şeye doğru sendelemek
77	Öbek Fiiller	lurch toward someone or something f.	birine veya bir şeye doğru yalpalamak
78	Öbek Fiiller	lurch toward someone or something f.	birine veya bir şeye doğru sallana sallana yürümek
79	Öbek Fiiller	go toward f.	'-e katkıda bulunmak
80	Öbek Fiiller	go toward f.	'-e katkı sağlamak
81	Öbek Fiiller	go toward someone or something f.	birine/bir şeye doğru gitmek
82	Öbek Fiiller	go toward someone or something f.	birine/bir şeye doğru yönelmek
83	Öbek Fiiller	go toward someone or something f.	birine/bir şeye yönelmek
84	Öbek Fiiller	go toward someone or something f.	bir şey için kullanılmak
85	Öbek Fiiller	go toward someone or something f.	bir amaca gitmek
86	Öbek Fiiller	draw (someone or something) toward (someone or something) f.	(birini/bir şeyi birine/bir şeye) çekmek
87	Öbek Fiiller	draw (someone or something) toward (someone or something) f.	(birini/bir şeyi birine/bir şeye) yaklaştırmak
88	Öbek Fiiller	draw (someone or something) toward (someone or something) f.	(birini/bir şeyi birine/bir şeye) doğru çekmek
89	Öbek Fiiller	draw (someone or something) toward (someone or something) f.	(birini/bir şeyi birine/bir şeye) doğru yaklaştırmak
90	Öbek Fiiller	sway toward (something) f.	(bir şeye/tarafa) eğilmek
91	Öbek Fiiller	sway toward (something) f.	(bir şeye/tarafa) meyil etmek
92	Öbek Fiiller	sway toward (something) f.	(bir şeye/tarafa) doğru yön değiştirmek
93	Öbek Fiiller	sway toward (something) f.	(bir şeye/tarafa) dönmek
94	Öbek Fiiller	sway toward (something) f.	(bir şeye/tarafa) sapmak
95	Öbek Fiiller	sway toward (something) f.	(bir şeye/tarafa) yönelmeye başlamak
96	Öbek Fiiller	sway toward (something) f.	(başka bir şeye/tarafa) yönelmeye başlamak
97	Öbek Fiiller	sway toward (something) f.	(başka bir şeye/tarafa) meyletmeye başlamak
98	Öbek Fiiller	sway toward (something) f.	(başka bir şeye/tarafa) eğilim göstermek
99	Öbek Fiiller	sway toward (something) f.	(başka bir şeye/tarafa) doğru yönlenmek
100	Öbek Fiiller	sway toward (something) f.	(bir şeyi) kabul etmeye/benimsemeye yatkın olmak
101	Öbek Fiiller	sway toward (something) f.	(bir şeyi) kabul etmeye/benimsemeye meyilli olmak
102	Öbek Fiiller	sway toward (something) f.	(bir şeyi) yapmaya ikna etmek
103	Öbek Fiiller	sway toward (something) f.	(bir şeyi) yapmaya razı etmek
104	Öbek Fiiller	sway toward (something) f.	(bir şeyi) benimsemeye ikna etmek
105	Öbek Fiiller	sway toward (something) f.	(bir şeye) doğru çekmek
106	Öbek Fiiller	sway toward (something) f.	(bir şeye) doğru aklını çelmek
107	Öbek Fiiller	sway toward (something) f.	(bir şeye) doğru meyil ettirmek
108	Öbek Fiiller	sway toward (something) f.	(bir şeye) doğru saptırmak
109	Öbek Fiiller	sway toward (something) f.	(bir şeye) doğru yönlendirmek
110	Öbek Fiiller	incline toward someone or something f.	birine/bir şeye doğru eğilmek
111	Öbek Fiiller	incline toward someone or something f.	birine/bir şeye daha yakın hissetmek
112	Öbek Fiiller	incline toward someone or something f.	birini/bir şeyi tercih etmeye meyilli olmak
113	Öbek Fiiller	incline toward someone or something f.	tercihi birinden/bir şeyden yana olmak
114	Öbek Fiiller	incline toward someone or something f.	birine/bir şeye olumlu bakmak
115	Öbek Fiiller	incline toward someone or something f.	birine/bir şeye sıcak bakmak
116	Öbek Fiiller	push toward f.	-e doğru ilerlemek/hareket etmek
117	Öbek Fiiller	push toward f.	'-e doğru zar zor ilerlemek
118	Öbek Fiiller	push toward f.	birini/bir şeyi birine/bir şeye doğru itmek
119	Öbek Fiiller	push toward f.	-e doğru ilerleme kaydetmek
120	Öbek Fiiller	push toward f.	'-e yolunda aşama kaydetmek
121	Öbek Fiiller	push toward f.	-e teşvik etmek
122	Öbek Fiiller	push toward f.	konusunda baskı yapmak
123	Öbek Fiiller	push toward f.	'-e zorlamak
124	Öbek Fiiller	push toward f.	'-e mecbur bırakmak
125	Öbek Fiiller	push toward f.	birini/bir şeyi bir amaca doğru ilerletmek
126	Öbek Fiiller	push toward f.	birini/bir şeyi bir sonuca doğru ilerletmek
127	Öbek Fiiller	push toward f.	birini/bir şeyi bir amaca yaklaştırmak
128	Öbek Fiiller	push toward f.	birini/bir şeyi bir sonuca yaklaştırmak
129	Öbek Fiiller	push toward f.	birini/bir şeyi bir amaca itmek
130	Öbek Fiiller	push toward f.	birini/bir şeyi bir sonuca itmek
131	Öbek Fiiller	work toward (something) f.	yoğun bir şekilde (bir şeye) ulaşmaya çalışmak
132	Öbek Fiiller	work toward (something) f.	(bir şey) için yoğun çaba sarf etmek
133	Öbek Fiiller	work toward (something) f.	tüm enerjisini, zamanını, çabasını bir şeye sarf etmek
134	Öbek Fiiller	work toward (something) f.	(bir şeyi) bir yere götürmeye çalışmak
135	Öbek Fiiller	work toward (something) f.	(bir şeyi) bir yere doğru ilerletmeye çalışmak
136	Öbek Fiiller	work toward (something) f.	güçlükle (bir şeyi) bir yere doğru taşımaya çalışmak
137	Öbek Fiiller	work toward (something) f.	(bir şeyi) bir yere doğru çekmeye/itmeye çalışmak
138	Öbek Fiiller	work toward something f.	bir amaca doğru ilerlemek
139	Öbek Fiiller	work toward something f.	terfiye, göreve doğru ilerlemek
140	Öbek Fiiller	work toward something f.	bir şeye/yere ulaşmaya çalışmak
141	Öbek Fiiller	work toward something f.	bir şeye/yere doğru gitmeye çalışmak
142	Öbek Fiiller	work toward something f.	bir şeye/yere doğru ilerlemeye çalışmak
143	Öbek Fiiller	work toward f.	bir amaç için gayret sarf etmek
144	Öbek Fiiller	work toward f.	bir amaç için çabalamak
145	Öbek Fiiller	work toward f.	bir amaca ulaşmak için uğraşmak
146	Öbek Fiiller	work toward f.	bir yere götürmeye çalışmak
147	Öbek Fiiller	work toward f.	bir yere doğru ilerletmeye çalışmak
148	Öbek Fiiller	work toward f.	güçlükle bir yere doğru taşımaya çalışmak
149	Öbek Fiiller	work toward f.	bir yere doğru çekmeye/itmeye çalışmak
150	Öbek Fiiller	make toward (something) f.	(bir şeye/yere) doğru hızla ilerlemek
151	Öbek Fiiller	make toward (something) f.	(bir şeye/yere) doğru hızla gitmek
152	Öbek Fiiller	make toward (something) f.	(bir şeye/yere) doğru hızla yol almak
153	Öbek Fiiller	make toward (something) f.	(bir şeye/yere) doğru kaçarcasına ilerlemek
154	Öbek Fiiller	make toward f.	-e doğru hızla ilerlemek
155	Öbek Fiiller	make toward f.	'-e doğru hızla gitmek
156	Öbek Fiiller	make toward f.	'-e doğru hızla yol almak
157	Öbek Fiiller	make toward f.	'-e doğru kaçarcasına ilerlemek
158	Öbek Fiiller	make toward f.	'-e hızla ulaşmaya çalışmak
159	Öbek Fiiller	point toward (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) işaret etmek
160	Öbek Fiiller	point toward (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) göstermek
161	Öbek Fiiller	point toward (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) parmağıyla işaret etmek
162	Öbek Fiiller	point toward (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) parmağıyla göstermek
163	Öbek Fiiller	point toward (someone or something) f.	yüzü (birine/bir şeye) dönük olmak
164	Öbek Fiiller	point toward (someone or something) f.	yüzü (birine/bir şeye) bakmak
165	Öbek Fiiller	point toward (someone or something) f.	önü (bir yere/bir şeye) dönük olmak
166	Öbek Fiiller	point toward (someone or something) f.	önü (bir yere/bir şeye) bakmak
167	Öbek Fiiller	point toward (someone or something) f.	yüzü (birine/bir şeye) döndürmek
168	Öbek Fiiller	point toward (someone or something) f.	yüzü (birine/bir şeye) baktırmak
169	Öbek Fiiller	point toward (someone or something) f.	önü (bir yere/bir şeye) döndürmek
170	Öbek Fiiller	point toward (someone or something) f.	önü (bir yere/bir şeye) baktırmak
171	Öbek Fiiller	point toward (someone or something) f.	işaret ederek (birinin/bir şeyin) yerini göstermek/tarif etmek
172	Öbek Fiiller	point toward (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) yerini işaret etmek
173	Öbek Fiiller	point toward (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) yerini göstermek/tarif etmek
174	Öbek Fiiller	put (something) toward (something) f.	(bir şey) için kenara para koymak
175	Öbek Fiiller	put (something) toward (something) f.	(bir şey) için para ayırmak
176	Öbek Fiiller	put (something) toward (something) f.	parayı (bir şey, borç, fatura) için kullanmak
177	Öbek Fiiller	put (something) toward (something) f.	(bir şey) için (bir şey) sarf etmek
178	Öbek Fiiller	put (something) toward (something) f.	(bir şey) için (bir şey) harcamak
179	Öbek Fiiller	put (something) toward (something) f.	(bir şeyi) elde etmek için (bir şey) yapmak/harcamak
180	Öbek Fiiller	put toward f.	için ayırmak
181	Öbek Fiiller	put toward f.	için kenara koymak
182	Öbek Fiiller	put toward f.	için sağlamak
183	Öbek Fiiller	angle off (to or toward something) f.	(bir şeye doğru) bir açıyla hareket etmek
184	Öbek Fiiller	angle off (to or toward something) f.	(bir şeye doğru) bir açı yapmak
185	Öbek Fiiller	angle off (to or toward something) f.	(bir şey yönünde) açı yapmak
186	Öbek Fiiller	angle off (to or toward something) f.	(bir şeye doğru) bir açıyla dönmek
187	Öbek Fiiller	angle off (to or toward something) f.	(bir şeye doğru) açılı dönmek
188	Öbek Fiiller	come out toward someone or something f.	çıkıp birine/bir şeye saldırmak
189	Öbek Fiiller	come out toward someone or something f.	çıkıp birinin/bir şeyin üstüne atlamak
190	Öbek Fiiller	come out toward someone or something f.	ortaya çıkıp birine/bir şeye saldırmak
191	Öbek Fiiller	come out toward someone or something f.	birden birine/bir şeye saldırmak
192	Öbek Fiiller	come out toward someone or something f.	birden birinin/bir şeyin üstüne atlamak
193	Öbek Fiiller	come out toward (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) üstüne atlamak
194	Öbek Fiiller	come out toward (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) üstüne saldırmak
195	Öbek Fiiller	come out toward (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) üstüne doğru gelmek/hücum etmek
196	Öbek Fiiller	drift toward f.	-e doğru gelmek/sürüklenmek
197	Öbek Fiiller	drift toward (someone or something) f.	(birine/bir şeye) doğru gelmek/sürüklenmek
198	Öbek Fiiller	drift toward (someone or something) f.	(birine/bir şeye) doğru yaklaşmak
199	Öbek Fiiller	fall away toward f.	aşağıya doğru uzanmak
200	Öbek Fiiller	fall away toward f.	-e doğru uzanmak
201	Öbek Fiiller	fall toward f.	-e doğru düşmek
202	Öbek Fiiller	fall toward f.	-e doğru devrilmek
203	Öbek Fiiller	fall toward f.	-e doğru eğrilmek/yatmak
204	Öbek Fiiller	gear toward f.	-e göre düzenlemek
205	Öbek Fiiller	gear toward f.	'-e göre tasarlamak
206	Öbek Fiiller	gear toward f.	'-e göre ayarlamak/uyarlamak
207	Öbek Fiiller	gear toward f.	'-e hitap edecek şekilde planlamak
208	Öbek Fiiller	gear toward f.	'-e göre değiştirmek
209	Öbek Fiiller	gear toward f.	için tasarlamak
210	Öbek Fiiller	gear toward f.	… olacak şekilde tasarlamak/düzenlemek/değiştirmek
211	Öbek Fiiller	gear toward f.	'-e uyacak şekilde tasarlamak/düzenlemek/değiştirmek
212	Öbek Fiiller	gravitate toward (someone or something) f.	(birine/bir şeye) doğru yönelmek
213	Öbek Fiiller	gravitate toward (someone or something) f.	(birine/bir şeye) yönelmek
214	Öbek Fiiller	gravitate toward (someone or something) f.	(birine/bir şeye) meyletmek
215	Öbek Fiiller	gravitate toward (someone or something) f.	(birine/bir şeye) eğilim göstermek
216	Öbek Fiiller	harbor (something) toward (someone or something) f.	birine/bir şeye karşı bir his beslemek/duymak
217	Öbek Fiiller	head toward someone or something f.	dosdoğru birine/bir şeye gitmek
218	Öbek Fiiller	head toward someone or something f.	direkt/doğrudan birine/bir şeye gitmek
219	Öbek Fiiller	head toward someone or something f.	birine/bir şeye doğru yol almak/yönelmek
220	Öbek Fiiller	head toward something f.	bir şeye doğru ilerlemek/evrilmek
221	Öbek Fiiller	head toward something f.	bir sonuca doğru gitmek/ilerlemek
222	Öbek Fiiller	incline toward f.	-e doğru eğilmek
223	Öbek Fiiller	incline toward f.	'-e daha yakın hissetmek
224	Öbek Fiiller	incline toward f.	'-den yana olmak
225	Öbek Fiiller	incline toward f.	'-e olumlu bakmak
226	Öbek Fiiller	incline toward f.	'-i tercih etmeye meyilli olmak
227	Öbek Fiiller	incline toward f.	'-e meyilli olmak
228	Öbek Fiiller	incline toward f.	'-e sıcak bakmak
229	Öbek Fiiller	lean toward (someone or something) f.	(birine/bir şeye) doğru eğilmek
230	Öbek Fiiller	lean toward (someone or something) f.	(birinden/bir şeyden) yana olmak
231	Öbek Fiiller	lean toward (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) tercih etmek
232	Öbek Fiiller	lean toward (someone or something) f.	(birine/bir şeye) meyilli olmak
233	Öbek Fiiller	lean toward (someone or something) f.	(birine/bir şeye) olumlu/sıcak bakmak
234	Öbek Fiiller	lean toward doing f.	yapmaktan yana olmak
235	Öbek Fiiller	lean toward doing f.	yapmayı tercih etmek
236	Öbek Fiiller	lean toward doing f.	yapmaya meyilli olmak
237	Öbek Fiiller	lean toward doing f.	yapmaya olumlu/sıcak bakmak
238	Öbek Fiiller	go toward f.	bir yöne doğru gitmek
239	Öbek Fiiller	pay (something) toward (something else) f.	(bir şey) için (bir miktar) para ödemek
240	Öbek Fiiller	pay (something) toward (something else) f.	(bir şeye) yönelik olarak (bir miktar) para ödemek
241	Öbek Fiiller	progress toward f.	-e doğru ilerlemek
242	Öbek Fiiller	pull (someone or something) toward (someone, something, or oneself) f.	(birini/bir şeyi birine/bir şeye/kendine) çekmek
243	Öbek Fiiller	pull (someone or something) toward (someone, something, or oneself) f.	(birini/bir şeyi birine/bir şeye/kendine) doğru çekmek
244	Öbek Fiiller	reach toward (someone or something) f.	(birine/bir şeye) uzanmak
245	Öbek Fiiller	reach toward (someone or something) f.	(birine/bir şeye) elini uzatmak
246	Öbek Fiiller	reach toward (someone or something) f.	(birine/bir şeye) doğru uzanmak
247	Öbek Fiiller	reach toward (someone or something) f.	elini (birine/bir şeye) doğru uzatmak
248	Öbek Fiiller	reach toward (someone or something) f.	bir şeyi (birine/bir şeye) doğru uzatmak
249	Öbek Fiiller	save toward (something) f.	(bir şey) için para biriktirmek
250	Öbek Fiiller	save toward (something) f.	(bir şey) için kenara para koymak
251	Öbek Fiiller	save toward (something) f.	(bir şey) almak için para biriktirmek
252	Öbek Fiiller	slant toward f.	-e doğru meyletmek
253	Öbek Fiiller	slant toward f.	-e doğru eğilmek
254	Öbek Fiiller	slant toward f.	-e dayanmak/yaslanmak
255	Öbek Fiiller	slant toward f.	'-e doğru kaykılmak
256	Öbek Fiiller	slant toward f.	'-e doğru yan yatmak
257	Öbek Fiiller	slant toward f.	-in tarafını tutmak
258	Öbek Fiiller	slant toward f.	-den yana olmak
259	Öbek Fiiller	slant toward f.	-in tarafına meyilli olmak
260	Öbek Fiiller	slant toward f.	-in tarafını temsil etmek
261	Öbek Fiiller	slant toward f.	-in tarafını desteklemek
262	Öbek Fiiller	slant toward f.	taraflı yazı yazmak
263	Öbek Fiiller	slant toward f.	taraflı bir şey sunmak
264	Öbek Fiiller	slope toward f.	-e doğru uzanmak
265	Öbek Fiiller	slope toward f.	aşağıya doğru uzanmak
266	Öbek Fiiller	slope toward f.	yokuş aşağı uzanmak
267	Öbek Fiiller	slope toward (something) f.	(bir şeye) doğru meyillenmek
268	Öbek Fiiller	slope toward (something) f.	(bir şeye) doğru yokuş aşağı uzanmak
269	Öbek Fiiller	slope toward (something) f.	(bir şeye) doğru meyillendirmek
270	Öbek Fiiller	slope toward (something) f.	(bir şeye) doğru yokuş aşağı uzatmak
271	Öbek Fiiller	strive toward (something) f.	(bir şey) için gayret etmek
272	Öbek Fiiller	strive toward (something) f.	(bir şey) için uğraşmak
273	Öbek Fiiller	swim toward f.	-e/doğru yüzmek
274	Öbek Fiiller	tend toward f.	-e meyilli olmak
275	Öbek Fiiller	tend toward f.	-e yatkın olmak
276	Öbek Fiiller	tend toward f.	-e eğilimli olmak
277	Öbek Fiiller	tend toward f.	-e yönelmek
278	Öbek Fiiller	tend toward f.	-e doğru yönelmek
279	Öbek Fiiller	tend toward (something) f.	(bir şeye) meyilli olmak
280	Öbek Fiiller	tend toward (something) f.	(bir şeye) yatkın olmak
281	Öbek Fiiller	tend toward (something) f.	(bir şeye) eğilimli olmak
282	Öbek Fiiller	tilt toward (something) f.	(bir şeye) doğru eğilmek
283	Öbek Fiiller	tilt toward (something) f.	(bir şeye) doğru eğmek
284	Öbek Fiiller	trend toward f.	-e doğru eğilim göstermek
285	Öbek Fiiller	trend toward f.	'-e doğru yönelmek
286	Öbek Fiiller	turn toward (someone or something) f.	(birine/bir şeye) doğru dönmek
287	Öbek Fiiller	turn toward (someone or something) f.	(birine/bir şeye) doğru döndürmek
288	Öbek Fiiller	turn toward (someone or something) f.	(birine/bir şeye) doğru yöneltmek
289	Öbek Fiiller	turn toward (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) kabul etmek
290	Öbek Fiiller	turn toward (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) benimsemek
291	Öbek Fiiller	turn toward (someone or something) f.	(birine/bir şeye) sarılmak
292	Öbek Fiiller	turn toward (someone or something) f.	(birine/bir şeye) inanmak
293	Öbek Fiiller	turn toward (someone or something) f.	(birine/bir şeye) dönmek
294	Öbek Fiiller	turn toward (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) kabul etmek
295	Öbek Fiiller	turn toward (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) benimsetmek
296	Öbek Fiiller	turn toward (someone or something) f.	(birine/bir şeye) inanmasını sağlamak
297	Öbek Fiiller	turn toward (someone or something) f.	(biriyle/bir şeyle) ilgilenmesini sağlamak
298	Öbek Fiiller	turn toward (someone or something) f.	(birine/bir şeye) merak duymasını sağlamak
299	Öbek Fiiller	turn toward (someone or something) f.	(birine/bir şeye) dönmesini sağlamak
Phrases
300	İfadeler	slant toward (someone or something) f.	(birine/bir şeye) doğru meyletmek
301	İfadeler	slant toward (someone or something) f.	(birine/bir şeye) doğru eğilmek
302	İfadeler	slant toward (someone or something) f.	(birine/bir şeye) dayanmak/yaslanmak
303	İfadeler	slant toward (someone or something) f.	(birine/bir şeye) doğru kaykılmak
304	İfadeler	slant toward (someone or something) f.	(birine/bir şeye) doğru yan yatmak
305	İfadeler	slant toward (someone or something) f.	(birine/bir şeye) doğru yatmak
306	İfadeler	slant toward (someone or something) f.	(birine/bir şeye) doğru devrilmek
307	İfadeler	slant toward (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) tarafını tutmak
308	İfadeler	slant toward (someone or something) f.	(birinden/bir şeyden) yana olmak
309	İfadeler	slant toward (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) tarafına meyilli olmak
310	İfadeler	slant toward (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) tarafını temsil etmek
311	İfadeler	slant toward (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) tarafında olmak
312	İfadeler	slant toward (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) tarafını desteklemek
313	İfadeler	slant toward (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) tarafını yansıtmak
314	İfadeler	slant toward (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) tarafını destekleyen yazı yazmak
315	İfadeler	slant toward (someone or something) f.	taraflı yazı yazmak
316	İfadeler	slant toward (someone or something) f.	taraflı bir şey sunmak
317	İfadeler	slant toward (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) tarafını destekleyen bir şey sunmak
318	İfadeler	slant toward (someone or something) f.	(birinden/bir şeyden) yana bir yazı yazmak
319	İfadeler	slant toward (someone or something) f.	(birinden/bir şeyden) yana bir şey sunmak
320	İfadeler	slant toward (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) tarafını tutan bir yazı yazmak
321	İfadeler	slant toward (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) tarafını tutan bir şey sunmak
322	İfadeler	slant toward (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) tarafını temsil eden bir yazı yazmak
323	İfadeler	slant toward (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) tarafını temsil eden bir şey sunmak
324	İfadeler	slant something toward someone or something f.	bir şeyi birinden/bir şeyden tarafa yapmak
325	İfadeler	slant something toward someone or something f.	bir şeyi birinin/bir şeyin tarafına saptırmak
326	İfadeler	slant something toward someone or something f.	bir şeyi birinin/bir şeyin lehine çevirmek
327	İfadeler	slant something toward someone or something f.	bir şeyi birini/bir şeyi destekler şekilde yapmak
328	İfadeler	slant something toward someone or something f.	bir şeyi birinin/bir şeyin tarafına çevirmek
329	İfadeler	slant something toward someone or something f.	bir şeyi birinin/bir şeyin tarafına meyillendirmek
330	İfadeler	slant toward someone or something f.	birine/bir şeye doğru meyletmek
331	İfadeler	slant toward someone or something f.	birine/bir şeye doğru eğilmek
332	İfadeler	slant toward someone or something f.	birine/bir şeye dayanmak/yaslanmak
333	İfadeler	slant toward someone or something f.	birine/bir şeye doğru kaykılmak
334	İfadeler	slant toward someone or something f.	birine/bir şeye doğru yan yatmak
335	İfadeler	slant toward someone or something f.	birine/bir şeye doğru yatmak
336	İfadeler	slant toward someone or something f.	birine/bir şeye doğru devrilmek
337	İfadeler	slant toward someone or something f.	birinin/bir şeyin üstüne doğru eğilmek
338	İfadeler	veer toward someone or something f.	aniden birine/bir şeye dönmek
339	İfadeler	veer toward someone or something f.	aniden birine/bir şeye doğru kırmak
340	İfadeler	veer toward someone or something f.	birden birine/bir şeye doğru sapmak
341	İfadeler	veer toward someone or something f.	keskin bir şekilde birine/bir şeye doğru kırmak
342	İfadeler	toward the future expr.	geleceğe doğru
Colloquial
343	Konuşma Dili	be getting on toward (a time) f.	(bir zamana) yaklaşmak
344	Konuşma Dili	be getting on toward (a time) f.	neredeyse (bir zaman) olmak
345	Konuşma Dili	getting on toward expr.	(bir şeyin zamanı) geliyor/yaklaşıyor
Idioms
346	Deyim	be well disposed toward someone f.	birine karşı iyi/nazik olmak
347	Deyim	gravitate toward someone f.	birine meyletmek
348	Deyim	gravitate toward someone f.	birinin çekim alanına girmek
349	Deyim	go a long way toward something f.	çok yardımcı olmak
350	Deyim	trend toward something f.	-e doğru bir eğilim olmak
351	Deyim	make (one's) way toward (something or some place) f.	(bir şeye/birine) doğru ilerlemek
352	Deyim	make (one's) way toward (something or some place) f.	(bir şeye/birine) doğru yönelmek
353	Deyim	make (one's) way toward (something or some place) f.	(bir şeye/birine) doğru gitmek/yol almak
354	Deyim	harbor ill will toward (someone or something) f.	(birine/bir şeye) karşı kin gütmek
355	Deyim	harbor ill will toward (someone or something) f.	(birine/bir şeye) karşı kin beslemek/duymak
356	Deyim	harbor ill will toward (someone or something) f.	(birine/bir şeye) karşı düşmanlık beslemek
357	Deyim	harbor ill will toward (someone or something) f.	(birine/bir şeye) karşı garezi olmak
358	Deyim	go a long way toward f.	-e çok katkıda bulunmak/katkısı olmak
359	Deyim	go a long way toward f.	'-e çok yararlı olmak
360	Deyim	go a long way toward f.	'-e çok yardımcı olmak
361	Deyim	go a long way toward doing f.	yapmaya çok katkıda bulunmak/katkısı olmak
362	Deyim	go a long way toward doing f.	yapmaya çok yararlı olmak
363	Deyim	go a long way toward doing f.	yapmaya çok yardımcı olmak
364	Deyim	geared toward (someone or something) s.	(birine/bir şeye) göre düzenlenmiş
365	Deyim	geared toward (someone or something) s.	(birine/bir şeye) göre tasarlanmış
366	Deyim	geared toward (someone or something) s.	(birine/bir şeye) göre ayarlanmış
367	Deyim	geared toward (someone or something) s.	(birine/bir şeye) hitap edecek şekilde planlanmış
368	Deyim	geared toward (someone or something) s.	(birinin/bir şeyin) kullanımı için tasarlanmış
369	Deyim	geared toward (someone or something) s.	(biri/bir şey) için tasarlanmış
370	Deyim	geared toward (someone or something) s.	belli bir amaç için tasarlanmış
371	Deyim	well disposed toward (someone or something) s.	(birine/bir şeye) karşı iyi/nazik
372	Deyim	trend toward something expr.	-e eğilimin/rağbetin artması
Speaking
373	Konuşma	hands toward heaven! expr.	ellerinizi yukarı kaldırın!
Politics
374	Siyasal	trend toward military dictatorship i.	askeri diktatörlük kurma eğilimi
Technical
375	Teknik	tendency toward sliding i.	kaymaya karşı meyil
376	Teknik	tendency toward sliding i.	kayma eğilimi
Computer
377	Bilgisayar	look toward f.	'e doğru bakmak
Telecom
378	Telekom	increasing trend toward integrating and interconnecting computer i.	bütünleştirici ve arabağlantı bilgisayara doğru artan eğilim
Aeronautic
379	Havacılık	rapid plunge toward earth i.	uçağın yere çakılması
380	Havacılık	rapid plunge toward earth i.	uçağın düşmesi
Statistics
381	İstatistik	regression toward the mean i.	seçilen x değerleri ile gözlenen y değerleri arasındaki ilişki
382	İstatistik	regression toward the mean i.	ortalamaya doğru regresyon
383	İstatistik	regression toward the mean i.	ortalamaya bağlanım