uzağa - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

uzağa



"uzağa" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 22 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
uzağa away zf.
General
uzağa far away zf.
uzağa far afield zf.
uzağa to a distance zf.
uzağa clear zf.
uzağa apart zf.
uzağa afield zf.
uzağa far zf.
uzağa off zf.
uzağa away zf.
uzağa aff zf.
uzağa avaunt [obsolete] zf.
uzağa way zf.
uzağa fer zf.
Phrases
uzağa far afield expr.
uzağa farther afield expr.
uzağa further afield expr.
uzağa into the distance expr.
Colloquial
uzağa away zf.
Idioms
uzağa into the distance expr.
Technical
uzağa away zf.
Archaic
uzağa awayward zf.

"uzağa" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 164 sonuç

Türkçe İngilizce
General
topu çok uzağa atabilmesiyle ünlü olan amerikalı profesyonel beyzbol oyuncusu babe ruth i.
başkalarından uzağa yerleşen kimse outsettler i.
uzağa gitmek go far away f.
uzağa koymak distance f.
daha uzağa koymak set back from f.
daha uzağa uçmak overfly f.
çok uzağa atlamak overjump f.
(birini) çok uzağa sıçrayarak mağlup etmek overleap f.
aşırı uzağa yürümek overmarch f.
daha uzağa koşmak overrun f.
uzağa gitmek overstride f.
uzağa fırlatmak overthrow f.
uzağa göndermek detrude f.
uzağa göndermek detrude f.
uzağa koymak disloign [obsolete] f.
uzağa yürümek dismarch f.
uzağa almak distance f.
(oku) hedeften uzağa atmak drib [obsolete] f.
topu daha uzağa atmak outhit f.
(bir diğerinden) daha uzağa tekmelemek outkick f.
daha uzağa sıçramak outleap f.
daha uzağa ve isabetli atış yapmak outthrow f.
uzaktan uzağa very distant s.
uzağa yapılan vuruş lively s.
uzağa giden distant s.
merkezden uzağa hareket eden outward-moving s.
merkezden uzağa yönlendirilen outward-moving s.
daha uzağa farther zf.
uzaktan uzağa from a great distance zf.
en uzağa farthest zf.
daha uzağa further zf.
en uzağa furthest zf.
daha da uzağa further away zf.
daha uzağa değil no farther zf.
konuşmacıdan uzağa doğru off zf.
nesneden uzağa doğru off zf.
merkezden uzağa outward zf.
başlangıç noktasından uzağa outward zf.
daha uzağa still zf.
Phrasals
uzağa defetmek carry off f.
(şahin) sahibinden çok uzağa uçmak rake away f.
(şahin) sahibinden çok uzağa uçmak rake off f.
(şahin) sahibinden çok uzağa uçmak rake out f.
(bir şeyi başka bir şeyden) uzağa götürmek bring away f.
(bir şeyi başka bir şeyden) uzağa taşımak bring away f.
(bir şeyi başka bir şeyden) uzağa almak bring away f.
uzağa atmak discard away f.
bir şeyi başka bir şeyden uzağa götürmek bring something away from something f.
bir şeyi başka bir şeyden uzağa taşımak bring something away from something f.
bir şeyi başka bir şeyden uzağa almak bring something away from something f.
(birinden veya bir şeyden) uzağa atmak hurl away (from someone or something) f.
(birinden veya bir şeyden) uzağa fırlatmak hurl away (from someone or something) f.
(birinden veya bir şeyden) uzağa savurmak hurl away (from someone or something) f.
(bir şeyi birinden veya bir şeyden) uzağa atmak hurl something away (from someone or something) f.
(bir şeyi birinden veya bir şeyden) uzağa fırlatmak hurl something away (from someone or something) f.
(bir şeyi birinden veya bir şeyden) uzağa savurmak hurl something away (from someone or something) f.
uzağa almak stretch away f.
(birinden/bir şeyden) uzağa almak stretch away from (someone or something) f.
sedyeyle (birinden/bir şeyden) uzağa taşımak stretch away from (someone or something) f.
sedyeyle (birinden/bir şeyden) uzağa götürmek stretch away from (someone or something) f.
uzağa götürmek bear off f.
(birinden/bir şeyden) uzağa götürmek bear off from (someone or something) f.
birini/bir şeyi birinden/bir şeyden uzağa itmek push someone or something off (of) someone or something f.
birini/bir şeyi birinden/bir şeyden uzağa itmek push someone or something off f.
birini/bir şeyi (bir şeyden) uzağa sürmek, itmek, hareket ettirmek back someone or something off (from something) f.
(gemiyi, tekneyi) (bir şeyden) uzağa/başka tarafa yönlendirmek bear off from (something) f.
(gemiyi, tekneyi) bir engelden uzağa/başka tarafa yönlendirmek bear off from (something) f.
(gemiyi, tekneyi) bir tehlikeden uzağa/başka tarafa yönlendirmek bear off from (something) f.
uzağa götürmek carry off f.
(birinden/bir şeyden) uzağa gelmek come away (from someone or something) f.
ile uzağa gelmek/gitmek come away with f.
birini (birinden/bir şeyden) uzağa götürmek conduct someone away (from someone or something) f.
(birini/bir şeyi) uzağa götürmek conduct (someone or something) away f.
birini/bir şeyi birinden bir şeyden uzağa götürmek/uzaklaştırmak get someone or something away from someone or something f.
(birinden/bir şeyden) uzağa gitmek get away from (someone or something) f.
(birinden/bir şeyden) uzağa götürmek get away from (someone or something) f.
(birinden/bir şeyden) uzağa süzülmek/kaymak glide away (from someone or something) f.
birine birinden/bir şeyden uzağa doğru eşlik etmek guide someone away from someone or something f.
(birinden/bir şeyden) uzağa almak/götürmek guide away (from someone or something) f.
-den uzağa savurmak hurl away f.
'-den uzağa fırlatmak hurl away f.
'-den uzağa atmak hurl away f.
uzağa fırlatmak/savurmak knock away f.
çarpıp uzağa fırlatmak/savurmak knock away f.
(birinden/bir şeyden) uzağa püskürtmek repel from (someone or something) f.
(birini/bir şeyi) geriye/uzağa koymak set (someone or something) back f.
(birini/bir şeyi) geriye/uzağa yerleştirmek set (someone or something) back f.
(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) geriye/uzağa koymak set (someone or something) back from (someone or something else) f.
Phrases
gidebildiğin kadar uzağa git go as far as you can expr.
bir yerden/bir şeyden uzağa far afield expr.
evden uzağa far afield expr.
bir yerden/bir şeyden uzağa farther afield expr.
evden uzağa farther afield expr.
evden uzağa farther afield expr.
bir yerden/bir şeyden uzağa further afield expr.
evden uzağa further afield expr.
evden uzağa further afield expr.
bir yerden/bir şeyden uzağa far afield expr.
bir yerden/bir şeyden uzağa farther afield expr.
bir yerden/bir şeyden uzağa further afield expr.
Colloquial
topun sert şekilde panyaya veya çembere çarpıp uzağa sekmesine yol açan dengesiz şut brick i.
beyzbolda ikinci kaleyi almayı sağlayacak kadar uzağa yapılan vuruş double-bagger i.
beyzbolda ikinci kaleyi almayı sağlayacak kadar uzağa yapılan vuruş double bagger i.
-den uzağa offa ed.
çok uzağa country mile expr.
(birinden/bir şeyde) uzağa off of (someone or something) expr.
-den uzağa off of expr.
Idioms
(birini/bir şeyi birinden, bir şeyden kendinden) uzağa itmek push (someone or something) off (of) (someone, something, or oneself) f.
uzağa dalmak gaze into space f.
uzağa dalmak gaze off into space f.
birini/bir şeyi uzağa taşımak blow someone or something away f.
krikette topu altı koşu kazandıracak kadar uzağa vurmak hit/knock something for six f.
uzağa dalmak look/stare/gaze into space f.
rüzgardan uzağa off the wind s.
konudan sapmış/uzağa çekilmiş far off the mark expr.
çok uzakta/uzağa over the hills and far away expr.
Trade/Economic
bir iş ekibinin bir günlüğüne veya hafta sonu için çalışılan mekandan uzağa toplantıya gitmesi corporate away day i.
Technical
kişinin sağından uzağa açılan (kapı) right-hand s.
Mechanic
krank milinden uzağa doğru hareket eden piston instroke i.
Marine
kıyıdan uzağa demir atma offing i.
çok uzağa gitmek enavigate f.
kıyıdan uzağa doğru off zf.
karadan uzağa doğru off zf.
rüzgardan uzağa doğru off zf.
bir karaya doğru bir karadan uzağa giderek off and on zf.
bir karaya doğru bir karadan uzağa giderek off-and-on zf.
limandan uzağa doğru outward zf.
rüzgardan uzağa doğru room zf.
Medical
bir uzvu vücudun orta ekseninden uzağa çekme abduction i.
bir uzvu vücudun orta ekseninden uzağa çekmek abduct f.
Psychology
yakından uzağa gelişme proximodistal development i.
Physiology
merkezi sinir sisteminden uyarıları uzağa ileten centrifugal s.
Biology
organizmanın belirli bir uyarana doğru veya uyarandan uzağa hareketi telotaxis i.
ağızdan uzağa aboral s.
Astronomy
galaksinin merkezinden milyonlarca ışık yılı uzağa yayılan muazzam radyo emisyon bölgeleri radio lobes i.
Zoology
kafadanbacaklı kabuğunda delikten uzağa doğru dışbükey sütür lobe i.
bir veya daha fazla bacağını vücudundan uzağa sallamak (at) wing [obsolete] f.
Agriculture
pulluğun toprağı ekinlerden uzağa atması outthrow i.
pulluğun ekinlerden uzağa attığı toprak miktarı outthrow i.
Geography
nehrin asıl yerinden uzağa taşıdığı kaya river boulder i.
Geology
gerçekte bulundukları yerden çok uzağa fay boyunca taşınan kaya parçaları allochthon i.
gerçekte bulundukları yerden çok uzağa fay boyunca taşınan kaya parçaları allochthone i.
gerçekte bulundukları yerden çok uzağa fay boyunca taşınan kaya parçaları allochthonous s.
gerçekte bulundukları yerden çok uzağa fay boyunca taşınan kaya parçaları allocthonous s.
Military
atış mevziinden uzağa ve deneme atış mevziine doğru downrange s.
atış mevziinden uzağa ve deneme atış mevziine doğru downrange zf.
Sport
beysbol, softbol ya da krikette vuruşları çok kuvvetli olan ve uzağa giden oyuncu power hitter i.
(kriket) vurucunun bacaklarından uzağa doğru yapılan atış off side i.
(futbolda) kaleden veya orta sahadan uzağa doğru kavisli bir şekilde atılan top outswinger i.
uzağa koşmak go deep f.
(boksör) rakibin darbelerinden kaçarak rakibe doğru veya rakipten uzağa hareket etmek weave f.
(frizbide) uzağa atmak huck f.
(golfte) topu fazla uzağa atan bir sopa kullanmak overclub f.
(tenis topunu çok uzağa atmak overhit f.
topu savunma hedefinden uzağa atarak savunma yapmak clear f.
Basketball
topun panyaya yahut çembere çarpıp uzağa sekmesine neden olan şut brick i.
Baseball
üçüncü kaledeki koşucunun başlangıç kalesine dönüp sayı yapabilmesi için topu çok uzağa atma sac fly i.
üçüncü kaledeki koşucunun başlangıç kalesine dönüp sayı yapabilmesi için topu çok uzağa atma sacrifice fly i.
yakalayıcının tutamayacağı kadar yükseğe/uzağa/aşağı yapılan ve koşucunun diğer kaleye ulaşmasına izin veren isabetsiz atış wild pitch i.
kıvrılıp uzağa kaçan yavaş top atışı roundhouse i.
Archaic
uzağa götürmek eloign f.
daha uzağa atlamak overleap f.
Modern Slang
iki kişinin uzaktan uzağa karşılıklı yaptığı beşlik çakma hareketi air five i.
iki kişinin uzaktan uzağa karşılıklı yaptığı beşlik çakma hareketi air high-five i.