The sample sentences have been compiled from various sources and although they have been proofread, there may be some omissions. The sentences do not necessarily reflect the ideology and opinions of Tureng.com. Please let us know about sentences with political, social and sensitive content that offend you.

	Englisch	Türkisch
1	involved	ilgili	adj.
	The people involved have for years vigorously disputed how necessary or pointless this is. İlgili kişiler yıllardır bunun ne kadar gerekli veya anlamsız olduğunu şiddetle tartışmaktadır. The protocol clarifies the conditions for global trade involving genetically-modified products. Protokol, genetiği değiştirilmiş ürünlerle ilgili küresel ticaret koşullarına açıklık getirmektedir. The third series of measures on which the European Union would like to work involves the funding of terrorism. Avrupa Birliği'nin üzerinde çalışmak istediği üçüncü tedbirler dizisi terörizmin finansmanıyla ilgilidir. The real challenges involved in genetic modifications are ethical and environmental. Genetik modifikasyonlarla ilgili gerçek zorluklar etik ve çevreseldir. Yet our greatest failings in human rights involve these very people. Oysa insan hakları alanındaki en büyük başarısızlıklarımız tam da bu insanlarla ilgilidir. The third important point is the need for all the agencies involved to work together. Üçüncü önemli nokta ise ilgili tüm kurumların birlikte çalışması gerekliliğidir. I cannot help thinking that the road of integration will lead to greater cohesion of the parties involved. Entegrasyon yolunun, ilgili tarafların daha fazla kaynaşmasına yol açacağını düşünmeden edemiyorum. The countries involved should be the poorest ones, to start with. İlgili ülkeler başlangıçta en yoksul ülkeler olmalıdır. The Union has made repeated demarches to the parties involved for this purpose. Birlik bu amaçla ilgili taraflara defalarca talepte bulunmuştur. There are clearly other factors involved in terms of productivity and which affect the labour market. Verimlilikle ilgili olan ve işgücü piyasasını etkileyen başka faktörlerin de olduğu açıktır. There are no safety implications involved. Güvenlikle ilgili herhangi bir sonuç yoktur. There are risks involving third-country aircraft, often because these are obsolete. Üçüncü dünya ülkelerinin uçakları ile ilgili riskler söz konusudur, zira bu uçaklar genellikle eskimiş durumdadır. We call on the parties involved to at last give a signal for peace. İlgili tarafları nihayet barış için bir sinyal vermeye çağırıyoruz. The two cases involving Grigori Pasko and Igor Sutyagin are more or less identical. Grigori Pasko ve Igor Sutyagin ile ilgili iki dava aşağı yukarı aynıdır. We expect the EU Member States involved to continue contributing to the ISAF troops. İlgili AB Üye Devletlerinin ISAF birliklerine katkıda bulunmaya devam etmelerini bekliyoruz. We urge all the parties involved to return to the negotiating table. İlgili tüm tarafları müzakere masasına dönmeye çağırıyoruz. I especially welcome the committee's decision to lower the thresholds involved. Komitenin ilgili eşikleri düşürme kararını özellikle memnuniyetle karşılıyorum. I fear that the ignorance and nationalism of many of the people involved will only grow. Korkarım ki ilgili birçok kişinin cehaleti ve milliyetçiliği daha da artacak. Indeed, I call on those involved to ensure this is done. İlgilileri bunun yapılmasını sağlamaya çağırıyorum. An entire section of the regulation deals with forestry, involving an annual subsidy of EUR 450 million. Yönetmeliğin bütün bir bölümü ormancılıkla ilgilidir ve yıllık 450 milyon Euro'luk bir sübvansiyon içermektedir. That is the way to solve problems involving minorities. Azınlıklarla ilgili sorunları çözmenin yolu budur. The countries involved must be reminded of their duty to monitor existing rules effectively. İlgili ülkelere mevcut kuralları etkin bir şekilde izleme görevleri hatırlatılmalıdır. The Presidency was closely involved in the deliberations which led to the letter's being sent. Başkanlık mektubun gönderilmesine yol açan müzakerelerle yakından ilgilenmiştir. There are marked distinctions to be drawn between the successes and failures in the various lines of business involved. İlgili çeşitli iş kollarındaki başarılar ve başarısızlıklar arasında belirgin ayrımlar vardır. European success in global competition is built on skilled and involved people. Avrupa'nın küresel rekabetteki başarısı, yetenekli ve ilgili insanlar üzerine inşa edilmiştir. However, we should, first and foremost, help the people involved and alleviate the despair in that region. Bununla birlikte, her şeyden önce ilgili insanlara yardım etmeli ve o bölgedeki umutsuzluğu hafifletmeliyiz. I am referring here especially to the earlier scandals involving ECHO. Burada özellikle ECHO ile ilgili daha önceki skandallardan bahsediyorum. I am referring here especially to the earlier scandals involving ECHO. Burada özellikle ECHO ile ilgili daha önceki skandallara atıfta bulunuyorum. We also know that the steps involved were complex and difficult. İlgili adımların karmaşık ve zor olduğunu da biliyoruz. I believe that what is needed is to achieve social consensus on the part of everyone involved. İhtiyaç duyulan şeyin, ilgili herkesin toplumsal mutabakatını sağlamak olduğuna inanıyorum. The Commission does not have information about the number of manufacturers involved. Komisyon, ilgili üreticilerin sayısı hakkında bilgi sahibi değildir. The Commission has made this known to the people involved. Komisyon bunu ilgili kişilere bildirmiştir. The court must only be involved if the country concerned is unwilling or unable to deal with the matter. Mahkeme sadece ilgili ülkenin konuyla ilgilenmek istememesi veya ilgilenememesi durumunda devreye girmelidir. The firms involved, however, claim that biotechnology is needed to solve the food shortage. Ancak ilgili firmalar gıda sıkıntısını çözmek için biyoteknolojiye ihtiyaç olduğunu iddia ediyor. The first is that we need to analyse and redefine the tasks involved and establish a common set of legal regulations. İlki, ilgili görevleri analiz edip yeniden tanımlamamız ve ortak bir yasal düzenlemeler seti oluşturmamız gerektiğidir. That means that there was excellent communication between all the parties involved. Bu da, ilgili tüm taraflar arasında mükemmel bir iletişim olduğu anlamına gelmektedir. That falls within the jurisdiction of national governments, as do ethical issues involving embryos. Embriyolarla ilgili etik konular gibi bu da ulusal hükümetlerin yetki alanına girmektedir. The second measure involves the systems to limit catches. İkinci tedbir ise avlanmanın sınırlandırılmasına yönelik sistemlerle ilgilidir. The first of these, and the one that overshadows everything else, involves the implementation of the budget. Bunlardan ilki ve diğer her şeyi gölgede bırakanı bütçenin uygulanmasıyla ilgilidir. That means that there was excellent communication between all the parties involved. Bu, ilgili tüm taraflar arasında mükemmel bir iletişim olduğu anlamına gelir. For the industries involved, there are a range of specific issues which are being presented to you today. İlgili endüstriler için, bugün size sunulan bir dizi spesifik konu var. All possible solutions have been set out to the parties involved. Tüm olası çözümler ilgili taraflara sunulmuştur. As for top-level sport, we first need to understand the issues involved. Üst düzey spora gelince, öncelikle ilgili konuları anlamamız gerekiyor. That should give us politicians, and indeed everyone involved, food for thought. Bu, biz politikacılara ve aslında ilgili herkese düşünmek için yiyecek vermelidir. As for top-level sports, we first need to understand the issues involved. Üst düzey spora gelince, öncelikle ilgili konuları anlamamız gerekiyor. One of the aspects involved is the legal basis of this proposal. İlgili hususlardan biri de bu teklifin yasal dayanağıdır. The components for a solution, which take account of the interests and concerns of all involved, are well documented. İlgili herkesin çıkar ve endişelerini dikkate alan bir çözümün bileşenleri iyi bir şekilde belgelenmiştir. It is very important for all those involved that a distinction is made between control and anti-fraud. Kontrol ve dolandırıcılıkla mücadele arasında bir ayrım yapılması ilgili herkes için çok önemlidir. Mr Goodwill has indeed referred to the many problems involved in disposal. Sayın Goodwill gerçekten de elden çıkarma ile ilgili pek çok soruna değindi. Mr Goodwill has indeed referred to the many problems involved in disposal. Sayın Goodwill gerçekten de bertarafla ilgili pek çok soruna değinmiştir. Mr Goodwill has indeed referred to the many problems involved in the disposal. Bay Goodwill gerçekten de elden çıkarma ile ilgili pek çok soruna değinmiştir. Parliament wants to give the sectors involved a clear signal. Parlamento, ilgili sektörlere net bir sinyal vermek istiyor. Political clarity is something from which, ultimately, all parties involved benefit. Siyasi netlik, nihayetinde ilgili tüm tarafların yararına olan bir şeydir. This should first and foremost address noise charges, the expenses involved and the relationship between the two. Bu çabalar her şeyden önce gürültü ücretleri, ilgili masraflar ve bu ikisi arasındaki ilişkiyi ele almalıdır. Those involving financial commitments should be dealt with according to normal procedures. Mali taahhütlerle ilgili olanlar normal prosedürlere göre ele alınmalıdır. Will the Commission indicate how it will publish such information and the timeframe involved? Komisyon, bu tür bilgileri nasıl yayınlayacağını ve ilgili zaman dilimini belirtecek mi? Like my colleagues, I would like to see Parliament more closely involved in this work. Meslektaşlarım gibi ben de Parlamentonun bu çalışmayla daha yakından ilgilendiğini görmek istiyorum. Political clarity is something from which, ultimately, all parties involved benefit. Siyasi netlik, nihayetinde ilgili tüm tarafların fayda sağlayacağı bir şeydir. Problems and accidents involving cruise control can be seen all over Europe. Seyir kontrolüyle ilgili sorunlar ve kazalar tüm Avrupa'da görülebilir. There are also other institutions involved in fisheries such as SPO, statistics and foreign trade. DPT, istatistik ve dış ticaret gibi, balıkçılık konusuyla ilgilenen başka kurumlar da vardır. Indeed, States that are equivalent and involved form the keystone of the European Union. Gerçekten de eşdeğer ve ilgili Devletler Avrupa Birliği'nin kilit taşını oluşturmaktadır. This is particularly so where those involved have a particular constitutional status. Bu durum özellikle ilgili tarafların belirli bir anayasal statüye sahip olduğu durumlarda geçerlidir. Indeed, States that are equivalent and involved form the keystone of the European Union. Gerçekten de, eşdeğer ve ilgili Devletler Avrupa Birliği'nin kilit taşını oluşturmaktadır. It argued that there is no crisis involving hake and completely removed it from the proposal. Hake balığı ile ilgili bir kriz olmadığını savunmuş ve bunu tekliften tamamen çıkarmıştır. This should first and foremost address noise charges, the expenses involved and the relationship between the two. Bu, her şeyden önce gürültü ücretleri, ilgili masraflar ve ikisi arasındaki ilişkiyi ele almalıdır. Under the strategy, each of the partners involved is required to present its own action plan. Strateji kapsamında, ilgili ortakların her birinin kendi eylem planını sunması gerekmektedir. We can then reach agreement with everyone involved and achieve all these fine goals. O zaman ilgili herkesle anlaşmaya varabilir ve tüm bu güzel hedeflere ulaşabiliriz. We can then reach agreement with everyone involved and achieve all these fine goals. Böylece ilgili herkesle anlaşmaya varabilir ve tüm bu güzel hedeflere ulaşabiliriz. We have considered the opinions of experts of both sexes, the governments involved and non-governmental organisations. Her iki cinsiyetten uzmanların, ilgili hükûmetlerin ve sivil toplum kuruluşlarının görüşlerini dikkate aldık. It contains a diversity of ideas, and I would like to pick up two main points, which refer to the procedure involved. Çeşitli fikirler içeriyor ve ben ilgili prosedüre atıfta bulunan iki ana noktayı ele almak istiyorum. It is therefore only fair to do justice to the concerns of all the parties involved. Bu nedenle ilgili tüm tarafların endişelerine hak vermek adil olacaktır. We have not forgotten the whole chapter involving the BTB. BTB ile ilgili bölümün tamamını unutmadık. We shall also have to look into how this information is handled by the institutions involved. Ayrıca bu bilgilerin ilgili kurumlar tarafından nasıl ele alındığını da incelememiz gerekecek. I shall follow that decision and respect the procedures involved. Bu kararı takip edeceğim ve ilgili prosedürlere saygı duyacağım. I think everyone involved agrees with that. Sanırım ilgili herkes bu konuda hemfikirdir. I think that the incidents involving the Prestige and the Erika should give us cause for reflection. Prestige ve Erika ile ilgili olayların bizi düşünmeye sevk etmesi gerektiğini düşünüyorum. I was faced with exactly that situation involving a Dutch development aid organisation. Hollandalı bir kalkınma yardımı kuruluşu ile ilgili olarak tam da bu durumla karşı karşıya kaldım. If these explanations prove to be less than satisfactory, things are going to get unpleasant for everyone involved. Bu açıklamaların tatmin edici olmadığı ortaya çıkarsa, ilgili herkes için işler tatsız bir hal alacaktır. If these explanations prove to be less than satisfactory, things are going to get unpleasant for everyone involved. Bu açıklamaların tatmin edici olmaması halinde, ilgili herkes için işler tatsız bir hal alacaktır. They do not add any serious or onerous burden either on the employers of the workers involved or on governments. Ne ilgili işçilerin işverenlerine ne de hükümetlere ciddi ya da ağır bir yük getirmezler. They do not add any serious or onerous burden either on the employers of the workers involved or on governments. Bunlar ne ilgili işçilerin işverenlerine ne de hükümetlere ciddi ya da külfetli bir yük getirmez. This has in fact to do with the work involved in bringing in the new Financial Regulation. Bu durum aslında yeni Mali Tüzüğün uygulamaya konulmasıyla ilgili çalışmalarla ilgilidir. In a moment I shall refer to some of the issues involved. Birazdan ilgili bazı konulara değineceğim. This is a broad debate which reaches much further than the people involved. Bu, ilgili kişilerden çok daha öteye uzanan geniş bir tartışmadır. In conclusion, my congratulations go to the rapporteur and all the others involved. Sonuç olarak, raportörü ve ilgili diğer herkesi tebrik ediyorum. In conclusion, my Group supports the compromise and tabled the full set of amendments involved. Sonuç olarak, Grubum uzlaşmayı desteklemekte ve ilgili tüm değişiklikleri masaya yatırmaktadır. This balance, however, must be based on a fair assessment of all the elements involved. Ancak bu denge, ilgili tüm unsurların adil bir şekilde değerlendirilmesine dayanmalıdır. This in an impressive list and the Commission, ECHO and the various aid organisations involved deserve credit. Bu etkileyici bir liste ve Komisyon, ECHO ve ilgili çeşitli yardım kuruluşları övgüyü hak ediyor. This is particularly so where those involved have a particular constitutional status. Bu durum özellikle ilgili kişilerin belirli bir anayasal statüye sahip olduğu durumlarda geçerlidir. I praise everyone involved, particularly the rapporteurs, on a very successful budget outcome. Başta raportörler olmak üzere ilgili herkesi çok başarılı bir bütçe sonucu elde ettikleri için takdir ediyorum. I put the groups and various committees involved in this matter on notice in respect of that. Bu konuyla ilgili grupları ve çeşitli komiteleri bu konuda bilgilendirdim. Indeed you have been involved in this issue longer than I have. Gerçekten de bu konuyla benden daha uzun süredir ilgileniyorsunuz. A further important victory for MEPs involved the protection of groundwater. MEP'ler için bir diğer önemli zafer de yeraltı sularının korunmasıyla ilgiliydi. Since 1992, the European Union has been deeply involved in Cambodia. Avrupa Birliği 1992'den bu yana Kamboçya ile yakından ilgilenmektedir. The Commission is not involved in the purely military aspects of European security and defence policy. Komisyon, Avrupa güvenlik ve savunma politikasının tamamen askeri yönleriyle ilgilenmemektedir. There are risks involving third-country aircraft, often because these are obsolete. Üçüncü dünya ülkelerinin uçaklarıyla ilgili riskler söz konusudur, çünkü bunlar genellikle eskimiştir. There have been far too many scare stories and accidents across the EU involving blood and blood components. AB genelinde kan ve kan bileşenleriyle ilgili çok fazla korku hikayesi ve kaza yaşandı. There have been far too many scare stories and accidents across the EU involving blood and blood components. AB genelinde kan ve kan bileşenleriyle ilgili çok fazla korku hikayesi ve kaza yaşanmıştır. There is no comparison at all between the resources involved, nor between the activities concerned. Ne ilgili kaynaklar arasında ne de ilgili faaliyetler arasında hiçbir karşılaştırma yoktur. These proposals focus on the particular sectors of the ministers involved, and do not take an overall view. Bu öneriler ilgili bakanların belirli sektörlerine odaklanmakta ve genel bir bakış açısı getirmemektedir. Each gets its name from the type of cells involved. Her biri adını ilgili hücre türünden alır. He and his team are very involved. Kendisi ve ekibi çok ilgili. Were you involved with science when you were a kid? Çocukken bilimle ilgili miydiniz? Each gets its name from the kind of cells involved. Her biri adını ilgili hücre türünden alır. There is very little risk involved with having your blood taken. Kanınızın alınmasıyla ilgili çok az risk vardır. One of the changes involved the director himself. Değişikliklerden biri yönetmenin kendisiyle ilgiliydi. The collaboration aspects come from the inevitable cross-functionalism of a scrum structure and all parties involved. İşbirliği yönleri, bir scrum yapısının ve ilgili tüm tarafların kaçınılmaz çapraz işlevselliklerinden kaynaklanmaktadır. You should not invest more than you can afford to lose and should ensure that you fully understand the risks involved. Kaybetmeyi göze alabileceğinizden daha fazla yatırım yapmamalı ve ilgili riskleri tam olarak anladığınızdan emin olmalısınız. Communicate those limits to doctors, family members, and other people involved. Bu sınırları doktorlara, aile üyelerine ve ilgili diğer kişilere iletin. The steps involved are the same for all SIM cards. İlgili adımlar tüm SIM kartlar için aynıdır. Play with the concepts and words involved with death. Ölümle ilgili kavramlar ve kelimelerle oynayın. The amount of charge is dependent on the materials involved and the amount of surface area that is connecting them. Yük miktarı, ilgili malzemelere ve bunları birbirine bağlayan yüzey alanı miktarına bağlıdır. In this procedure, all those involved have the right to speak before the court. Bu prosedürde, ilgili herkesin mahkeme önünde konuşma hakkı vardır. The benefits in question depend on the type of financial instruments involved. Söz konusu faydalar, ilgili finansal araçların türüne bağlıdır. It creates a natural synergy that benefits all the plants involved. İlgili tüm bitkilere fayda sağlayan doğal bir sinerji yaratır. Product placement marketing is becoming extremely popular today because it offers many advantages to all parties involved. Ürün yerleştirme pazarlaması günümüzde son derece popüler hale geliyor çünkü ilgili tüm taraflara birçok avantaj sunuyor. The primary form is defined by the type of immune cells involved. Birincil form, ilgili bağışıklık hücrelerinin türüne göre tanımlanır. They reasoned that the solidness of the material corresponded to the shape of the atoms involved. Malzemenin katılığının ilgili atomların şekline karşılık geldiğini düşündüler. This helps protect the legal rights of all parties involved. Bu, ilgili tüm tarafların yasal haklarının korunmasına yardımcı olur. The outcome of the disease often depends on the organs involved. Hastalığın sonucu genellikle ilgili organlara bağlıdır. You have some new projects involving him, I believe. Onunla ilgili yeni projeleriniz var sanırım. Tom and Mary aren't involved. Tom ve Mary ilgili değil. He seems to be involved in that matter. Bu konuyla ilgili gibi görünüyor. The people who were involved in Pierrette's death do not have the slightest regrets. Pierrette'nin ölümüyle ilgili olanların en ufak pişmanlıkları yoktu. Are you involved in politics? Siyasetle ilgileniyor musun? Are you involved in politics? Politika ile ilgileniyor musunuz? Tom seems to be involved with Mary. Tom, Mary ile ilgileniyor gibi görünüyor. I want to become more involved. Daha ilgili olmak istiyorum. Sami was involved in Layla's disappearance. Sami, Layla'nın kaybolmasıyla ilgiliydi. Sami was somehow involved in Layla's disappearance. Sami bir şekilde Layla'nın kaybolmasıyla ilgiliydi. There's a lot of red tape involved in this procedure. Bu prosedürle ilgili çok fazla bürokrasi var. Show More (128)
2	involved	(sanat hareketine) dahil olan	adj.
	If the choices were clear, then citizens could become involved in the subject of climate. Eğer seçenekler net olsaydı, vatandaşlar iklim konusuna dahil olabilirlerdi. It is also important that the people in a region can become involved in these programmes. Bir bölgedeki halkın bu programlara dahil olabilmesi de önemlidir. In this way, Wall Street institutions would be more easily involved in the world of crypto money, he added. Bu sayede Wall Street kurumlarının kripto para dünyasına daha kolay dahil olacağını sözlerine ekledi. Dynamic meditation is a form of meditation in which physical actions are involved. Dinamik meditasyon, fiziksel eylemlerin dahil olduğu bir meditasyon şeklidir. All the work centers involved in a particular production process can be compared and optimized. Belirli bir üretim sürecine dahil olan tüm iş merkezleri karşılaştırılabilir ve optimize edilebilir. Being involved in a family law dispute is always stressful and can feel overwhelming. Bir aile hukuku anlaşmazlığına dahil olmak her zaman streslidir ve bunaltıcı olabilir. Just how deeply were German companies involved in Syria's program? Alman şirketleri Suriye'nin programına ne kadar derinden dahil oldu? This dream means that you are involved in a situation that may be very uncomfortable for you. Bu rüya sizin için çok rahatsız edici olabilecek bir duruma dahil olduğunuz anlamına gelir. Ask about their homework policies and how you should be involved. Ev ödevi politikalarını ve nasıl dahil olmanız gerektiğini sorun. Ask about their homework policies and the way you ought to be involved. Ev ödevi politikalarını ve nasıl dahil olmanız gerektiğini sorun. Excitingly, each project has a map so students can see which countries are involved in the project. Heyecan verici bir şekilde, her projenin bir haritası vardır, böylece öğrenciler projeye hangi ülkelerin dahil olduğunu görebilirler. Get therapy or stay involved in a support group. Terapi alın veya bir destek grubuna dahil olun. How will Europeana Research be involved in your project? Europeana Research projenize nasıl dahil olacak? How did you become involved in the investigation? Soruşturmaya nasıl dahil oldunuz? How can art become involved in that? Sanat buna nasıl dahil olabilir? John believes this is an issue everyone should be involved in. John bunun herkesin dahil olması gereken bir konu olduğuna inanıyor. Trotsky does not say who else was involved with these proposals. Troçki bu önerilere başka kimlerin dahil olduğunu söylemiyor. This novel dives into how America became involved in the Vietnam War. Bu roman Amerika'nın Vietnam Savaşı'na nasıl dahil olduğunu anlatıyor. SCLC became involved in this movement in December. SCLC Aralık ayında bu harekete dahil oldu. Rather than give up, get more involved. Vazgeçmek yerine, daha fazla dahil olun. I wanted to become involved in some way. Bir şekilde dahil olmak istedim. In this way, the patient is more involved in the diagnosis and can also give better feedback. Bu şekilde hasta tanıya daha fazla dahil olur ve daha iyi geri bildirim verebilir. We see product safety as the responsibility of all who are involved in the product development process. Ürün güvenliğini, ürün geliştirme sürecine dahil olan herkesin sorumluluğu olarak görüyoruz. Show More (20)
3	involved	bulaşmış	adj.
	Tom didn't have to get involved. Tom bu işe bulaşmak zorunda değildi. Tom is unlikely to want to get involved. Tom'un bu işe bulaşmak istemesi pek olası değil. Tom shouldn't have ever gotten involved. Tom bu işe hiç bulaşmamalıydı. I'm sorry I got you involved in this. Seni bu işe bulaştırdığım için özür dilerim. Don't get me involved. Beni bu işe bulaştırma. I didn't want Tom involved in this. Bu işe Tom'u bulaştırmak istemedim. Sorry, Tom, I didn't want to get you involved. Üzgünüm Tom, seni bu işe bulaştırmak istemedim. Don't get me involved in this. Beni bu işe bulaştırma. I'm sorry that I got you involved in this. Seni bu işe bulaştırdığım için özür dilerim. Don't get involved. Bu işe bulaşmayın. Tom was deeply involved. Tom bu işe çok bulaşmıştı. I don't know why you're involved in this. Neden bu işe bulaştığını bilmiyorum. Why did you get involved? Neden bu işe bulaştın? Show More (10)
4	involved	müdahil	adj.
	The private sector will be more involved. Özel sektör daha fazla müdahil olacaktır. We agree with the contents, but also want to be involved. Raporun içeriğine katılıyoruz ama aynı zamanda müdahil olmak istiyoruz. She invited the Norwegian Government to become involved as far back as 1997. Norveç Hükûmeti'ni 1997'den bu yana bu konuya müdahil olmaya davet etmiştir. Nevertheless, they would prefer another protagonist such as the European Union to be more involved. Bununla birlikte Avrupa Birliği gibi başka bir aktörün daha fazla müdahil olmasını tercih ederler. Perhaps it should be involved to the point of criminal prosecution. Belki de cezai kovuşturma noktasına kadar müdahil olmalıdır. Unfortunately, the central and eastern European countries are still not involved enough. Ne yazık ki Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri hala yeterince müdahil değil. She invited the Norwegian Government to become involved as far back as 1997. Norveç Hükümeti'ni 1997'de bu konuya müdahil olmaya davet etmiştir. The Commission is not directly involved in this issue. Komisyon bu konuya doğrudan müdahil değildir. Unfortunately, the central and eastern European countries are still not involved enough. Ne yazık ki, Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri hala yeterince müdahil değil. In this respect, the ECB must be more involved. Bu bağlamda Avrupa Merkez Bankası daha fazla müdahil olmalıdır. Nevertheless, they would prefer another protagonist such as the European Union to be more involved. Bununla birlikte, Avrupa Birliği gibi başka bir aktörün daha fazla müdahil olmasını tercih ederler. People should get more involved. İnsanlar daha fazla müdahil olmalı. Show More (9)
5	involved	karmaşık	adj.
	The research project was highly involved, requiring many experts. Araştırma projesi oldukça karmaşıktı ve pek çok uzmana ihtiyaç vardı. They are involved in national and international large and complex projects. Ulusal ve uluslararası büyük ve karmaşık projelerde yer almaktadırlar. Show More (-1)
6	involved	cinsel ilişkiye giren	adj.
	Layla got involved with Sami sexually. Leyla, Sami ile cinsel ilişkiye girdi. Layla got involved with Sami sexually. Layla, Sami ile cinsel ilişkiye girdi. Show More (-1)
7	involved	karışan	adj.
	There were two people involved in the accident. Kazaya karışan iki kişi vardı. Show More (-2)
8	involved	duygusal ilişki yaşayan	adj.
	He was romantically involved with a co-worker. Bir iş arkadaşıyla romantik bir ilişkisi vardı. Show More (-2)
9	involved	harcanan	adj.
	The effort involved in establishing a business was enormous. İş kurmak için harcanan çaba çok büyüktü. Show More (-2)
10	involved	ilişkili	adj.
	This process is to ensure input and participation by all interested and involved parties. Bu süreç, ilgili ve ilişkili tüm tarafların girdi ve katılımını sağlayacaktır. Show More (-2)
11	involved	kapsamak	v.
	We have to have a bottom-up approach which involves the Iraqi people first and foremost. Her şeyden önce Irak halkını kapsayan aşağıdan yukarıya bir yaklaşım benimsemeliyiz. Show More (-2)
12	involved	etkilenmiş	adj.
	Tom was deeply involved. Tom derinden etkilenmişti. Show More (-2)