|
Kategorie |
Englisch |
Türkisch |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
stock market n.
|
borsa |
|
The emission allowances are to be sold on the stock market.
Emisyon izinleri borsada satılacaktır.
More Sentences
|
General |
|
2 |
General |
flea market n.
|
bit pazarı |
|
When was the last time you went to a flea market?
En son ne zaman bir bit pazarına gittiniz?
More Sentences
|
3 |
General |
home market n.
|
iç pazar |
|
It is also very important to consider the legitimate interest of Trade mark holders in their home markets.
Ticari marka sahiplerinin kendi iç pazarlarındaki meşru menfaatlerinin dikkate alınması da çok önemlidir.
More Sentences
|
4 |
General |
black market n.
|
karaborsa |
|
The black market in hard currency was reborn.
Döviz karaborsası yeniden doğdu.
More Sentences
|
5 |
General |
free market economy n.
|
serbest piyasa ekonomisi |
|
It will contribute to the development of greater free market economies.
Daha büyük serbest piyasa ekonomilerinin gelişmesine katkıda bulunacaktır.
More Sentences
|
6 |
General |
world market n.
|
dünya pazarı |
|
That reduces prices on the world market.
Bu dünya pazarındaki fiyatları düşürür.
More Sentences
|
7 |
General |
social market economy n.
|
sosyal piyasa ekonomisi |
|
There is no precise description of what a social market economy in good working order is.
İyi işleyen bir sosyal piyasa ekonomisinin ne olduğuna dair kesin bir tanım yoktur.
More Sentences
|
8 |
General |
flea market n.
|
bitpazarı |
|
Let's go to the flea market tomorrow.
Yarın bitpazarına gidelim.
More Sentences
|
9 |
General |
finance market n.
|
finans piyasası |
|
Liberalisation of the finance markets would help to make funding available to business.
Finans piyasalarının liberalleştirilmesi, işletmelere finansman sağlanmasına yardımcı olacaktır.
More Sentences
|
10 |
General |
gold market n.
|
altın piyasası |
|
They tried to take control of the gold market.
Onlar altın piyasasını kontrol altına almaya çalıştılar.
More Sentences
|
11 |
General |
energy market n.
|
enerji piyasası |
|
Adherence to market conditions in the EU will not solve the problems of the energy market.
AB'deki piyasa koşullarına bağlı kalmak enerji piyasasındaki sorunları çözmeyecektir.
More Sentences
|
12 |
General |
domestic market n.
|
iç pazar |
|
The euro zone will be a domestic market within the internal market.
Avro bölgesi, iç pazar içerisinde bir iç pazar olacaktır.
More Sentences
|
13 |
General |
fish market n.
|
balık pazarı |
|
This sector is the main supplier of seafood products to the domestic fresh fish market.
Bu sektör, yerel taze balık pazarına deniz ürünleri sağlayan ana tedarikçi konumundadır.
More Sentences
|
14 |
General |
bond market n.
|
tahvil piyasası |
|
Certainly we are delighted to see the flexibility that has been introduced for the bond market.
Tahvil piyasasına getirilen esnekliği görmekten kesinlikle memnuniyet duyuyoruz.
More Sentences
|
15 |
General |
stock market n.
|
menkul kıymetler borsası |
|
Istanbul has an active stock market quoting over 700 companies.
İstanbul'da, 700'den fazla şirketin kayıtlı olduğu aktif bir Menkul Kıymetler Borsası vardır.
More Sentences
|
16 |
General |
real estate market n.
|
emlak piyasası |
|
Tokyo landlords are in a panic because the real estate market went soft.
Tokyo'daki ev sahipleri panik içinde çünkü emlak piyasası güç kaybetti.
More Sentences
|
17 |
General |
capital market n.
|
sermaye piyasaları |
|
Nor is it a solution to the substantial problem of an inadequate capital market.
Yetersiz sermaye piyasası gibi önemli bir soruna da çözüm değildir.
More Sentences
|
18 |
General |
housing market n.
|
konut piyasası |
|
The housing market is stagnant.
Konut piyasası durgun.
More Sentences
|
19 |
General |
niche market n.
|
niş pazar |
|
These products should not become a costly niche market.
Bu ürünler maliyetli bir niş pazar haline gelmemelidir.
More Sentences
|
20 |
General |
market access n.
|
pazara erişim |
|
What we are discussing is a combination of market access and rules.
Tartıştığımız şey pazara erişim ve kuralların bir kombinasyonu.
More Sentences
|
21 |
General |
free market n.
|
serbest piyasa |
|
In the free market their global reach gives them unprecedented options.
Serbest piyasada küresel erişimleri onlara eşi benzeri görülmemiş seçenekler sunmaktadır.
More Sentences
|
22 |
General |
free market n.
|
serbest pazar |
|
Globalisation is meant to be about freer markets and about increased competition.
Küreselleşme daha serbest pazarlar ve artan rekabet anlamına gelmektedir.
More Sentences
|
23 |
General |
market development n.
|
pazar gelişimi |
|
I'll focus on the market development for 1999.
1999 pazar gelişimi üzerine odaklanacağım.
More Sentences
|
24 |
General |
on the market adv.
|
piyasada |
|
We need greater competition when it comes to pension types available on the market too.
Piyasada mevcut emeklilik türleri söz konusu olduğunda da daha fazla rekabete ihtiyacımız var.
More Sentences
|
Colloquial |
|
25 |
Colloquial |
in the market expr.
|
piyasada |
|
This reform will let them stay in the market, this reform will give them the chance to continue trading.
Bu reform onların piyasada kalmasını sağlayacak, bu reform onlara ticarete devam etme şansı verecektir.
More Sentences
|
Idioms |
|
26 |
Idioms |
black market n.
|
kara borsa |
|
Don't tell me there's no black market in your town.
Şehrinizde kara borsa yok deme bana.
More Sentences
|
27 |
Idioms |
corner the market (in something) v.
|
(bir şeyde) piyasayı ele geçirmek |
|
Tom's company cornered the market.
Tom'un şirketi piyasayı ele geçirdi.
More Sentences
|
28 |
Idioms |
on the market expr.
|
satılık |
|
Sami's beloved mansion was on the market.
Sami'nin sevgili malikanesi satılıktı.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
29 |
Trade/Economic |
gold market n.
|
altın piyasası |
|
Zurich is the second largest gold market in the world after London.
Zürih, Londra'dan sonra dünyanın ikinci büyük altın piyasasıdır.
More Sentences
|
30 |
Trade/Economic |
the american market n.
|
amerikan pazarı |
|
The price difference between the American market and the European market has increased.
Amerikan pazarı ile Avrupa pazarı arasındaki fiyat farkı artmıştır.
More Sentences
|
31 |
Trade/Economic |
eu market n.
|
ab pazarı |
|
What is behind the proposal instead is, in essence, interruptions in supplies to the EU market.
Bunun yerine önerinin arkasında yatan şey, özünde, AB pazarına yapılan tedarikin kesintiye uğratılmasıdır.
More Sentences
|
32 |
Trade/Economic |
asian market n.
|
asya pazarı |
|
Asian markets were mixed.
Asya pazarları karışıktı.
More Sentences
|
33 |
Trade/Economic |
asian market n.
|
asya piyasası |
|
Asian markets were mixed.
Asya piyasaları karışıktı.
More Sentences
|
34 |
Trade/Economic |
gold market n.
|
altın piyasası |
|
They tried to take control of the gold market.
Altın piyasasının kontrolünü ele geçirmeye çalıştılar.
More Sentences
|
35 |
Trade/Economic |
european market n.
|
avrupa pazarı |
|
These are poor countries that think that they can make money as low-cost competitors in the European market.
Bunlar, Avrupa pazarında düşük maliyetli rakipler olarak para kazanabileceklerini düşünen fakir ülkelerdir.
More Sentences
|
General |
|
36 |
General |
parts market n.
|
parça tavuk pazarı |
|
37 |
General |
market segmentation n.
|
pazar bölümleme |
|
38 |
General |
representative market n.
|
temsili pazar |
|
|
39 |
General |
labour market n.
|
iş piyasası |
|
40 |
General |
current market rate n.
|
sürüm değeri |
|
41 |
General |
drug on the market n.
|
satılmayan mal |
|
42 |
General |
commodity exchange market n.
|
ticaret borsası |
|
43 |
General |
market gardening n.
|
bostancılık |
|
44 |
General |
foreign market n.
|
dış pazar |
|
45 |
General |
common market n.
|
avrupa ekonomik topluluğu |
|
46 |
General |
market segmentation n.
|
piyasa bölünmesi |
|
47 |
General |
market place n.
|
pazaryeri |
|
48 |
General |
free market board n.
|
serbest piyasa kurulu |
|
49 |
General |
livestock market n.
|
hayvan pazarı |
|
50 |
General |
domestic market n.
|
iç piyasa |
|
51 |
General |
employment market n.
|
emek piyasası |
|
52 |
General |
foreign exchange market n.
|
döviz piyasası |
|
53 |
General |
wholesale fish market n.
|
balıkhane |
|
54 |
General |
covered market n.
|
kapalı çarşı |
|
55 |
General |
exchange market n.
|
borsa |
|
56 |
General |
bull market n.
|
borsada fiyatların devamlı yükselişi |
|
57 |
General |
market latter n.
|
borsa cetveli |
|
58 |
General |
market surveys n.
|
pazar araştırmaları |
|
59 |
General |
state bound by market and price mechanism n.
|
piyasa ve fiyat mekanizmasına dayalı devlet |
|
60 |
General |
job market n.
|
amele pazarı |
|
61 |
General |
market surveys n.
|
piyasa incelemeleri |
|
62 |
General |
labour market n.
|
emek pazarı |
|
63 |
General |
parts market n.
|
parça pazarı |
|
64 |
General |
market value n.
|
rayiç |
|
65 |
General |
market value n.
|
piyasa fiyatı |
|
66 |
General |
seller in a market n.
|
pazarcı |
|
67 |
General |
employment market n.
|
iş piyasası |
|
68 |
General |
commodity market n.
|
ham maddeler piyasası |
|
69 |
General |
market size n.
|
piyasa ebadı |
|
70 |
General |
farmers market n.
|
pazar |
|
71 |
General |
labour market n.
|
emek piyasası |
|
72 |
General |
futures market n.
|
vadeli sözleşmeler piyasası |
|
73 |
General |
futures market n.
|
vadeli işlemler piyasası |
|
74 |
General |
market suveillance n.
|
piyasa gözetimi |
|
75 |
General |
current market rate n.
|
rayiç |
|
76 |
General |
market price n.
|
rayiç fiyat |
|
77 |
General |
foreign exchange market n.
|
kambiyo piyasası |
|
78 |
General |
market basket n.
|
market sepeti |
|
79 |
General |
competitive market n.
|
rekabetçi pazar |
|
80 |
General |
energy market board n.
|
enerji piyasası kurulu |
|
81 |
General |
labor market n.
|
iş talebi |
|
82 |
General |
market stall n.
|
salaş |
|
83 |
General |
oil market n.
|
petrol pazarı |
|
84 |
General |
market town n.
|
pazar kurulan kasaba |
|
85 |
General |
market share n.
|
pazar paylaşımı |
|
86 |
General |
stock exchange market n.
|
menkul kıymetler borsası |
|
87 |
General |
the common market n.
|
ortak pazar |
|
88 |
General |
market boom n.
|
piyasada yaşanan canlılık |
|
89 |
General |
market investigation n.
|
piyasa araştırması |
|
90 |
General |
share market n.
|
borsa |
|
91 |
General |
drug in the market n.
|
satılmayan mal |
|
92 |
General |
market gardener n.
|
bostancı |
|
93 |
General |
junk market n.
|
bit pazarı |
|
94 |
General |
market garden n.
|
bostan |
|
95 |
General |
weak market n.
|
zayıf piyasa |
|
96 |
General |
demand for market n.
|
pazar isteği |
|
97 |
General |
market introduction date n.
|
piyasaya sürülüş tarihi |
|
98 |
General |
real estate market n.
|
gayrimenkul piyasası |
|
99 |
General |
open market operations n.
|
açık piyasa işlemleri |
|
100 |
General |
foreign market n.
|
dış piyasa |
|
101 |
General |
labor market n.
|
iş piyasası |
|
102 |
General |
market penetration n.
|
pazara girme |
|
103 |
General |
market estimate n.
|
pazar tahmini |
|
104 |
General |
market penetration n.
|
pazara nüfuz etme |
|
105 |
General |
domestic market n.
|
yurtiçi piyasa |
|
106 |
General |
market estimate n.
|
piyasa tahmini |
|
107 |
General |
gap in the market n.
|
piyasa boşluğu |
|
108 |
General |
market day n.
|
pazarın kurulduğu gün |
|
109 |
General |
market opportunities n.
|
pazar fırsatları |
|
110 |
General |
market opportunity n.
|
pazar fırsatı |
|
111 |
General |
mass market n.
|
kitle pazar |
|
112 |
General |
capital market performance n.
|
sermaye piyasası performansı |
|
113 |
General |
property market n.
|
emlak piyasası |
|
114 |
General |
property market n.
|
konut piyasası |
|
115 |
General |
core market n.
|
çekirdek pazar |
|
116 |
General |
core market n.
|
çekirdek piyasa |
|
117 |
General |
market network n.
|
pazar ağı |
|
118 |
General |
market discipline n.
|
piyasa disiplini |
|
119 |
General |
construction market n.
|
yapı pazarı |
|
120 |
General |
building market n.
|
inşaat piyasası |
|
121 |
General |
construction market n.
|
inşaat piyasası |
|
122 |
General |
fish market n.
|
balık hali |
|
123 |
General |
fruit market n.
|
sebze hali |
|
124 |
General |
vegetable market n.
|
sebze hali |
|
125 |
General |
wholesale market hall n.
|
balık hali |
|
126 |
General |
wholesale market hall n.
|
meyve hali |
|
127 |
General |
wholesale market hall n.
|
sebze hali |
|
128 |
General |
super market n.
|
süper market |
|
129 |
General |
chinese market n.
|
çin pazarı |
|
130 |
General |
municipal market n.
|
belediye pazarı |
|
131 |
General |
market chain n.
|
marketler zinciri |
|
132 |
General |
capital market instruments n.
|
sermaye piyasası araçları |
|
133 |
General |
seafood market n.
|
su ürünleri piyasası |
|
134 |
General |
free market economy n.
|
serbest piyasa-pazar ekonomisi |
|
135 |
General |
euro-dollar market n.
|
avrupa para piyasası |
|
136 |
General |
market-square n.
|
pazar yeri |
|
137 |
General |
euro-dollar market n.
|
euro-dolar piyasası |
|
138 |
General |
euro-bond market n.
|
avrupa tahvil piyasası |
|
139 |
General |
euro-bond market n.
|
euro-bond piyasası |
|
140 |
General |
public-market n.
|
halk pazarı |
|
141 |
General |
money-market n.
|
borsa |
|
142 |
General |
up-market n.
|
pahalı mal satılan yer |
|
143 |
General |
established market n.
|
yerleşik piyasa |
|
144 |
General |
market gardening zone n.
|
bostan bölgesi |
|
145 |
General |
market face n.
|
kerestenin esas yüzü |
|
146 |
General |
market for n.
|
-e rağbet |
|
147 |
General |
market for n.
|
-e talep |
|
148 |
General |
world's market n.
|
dünya piyasası |
|
149 |
General |
general market n.
|
genel pazar |
|
150 |
General |
general market n.
|
genel piyasa |
|
151 |
General |
black market ticket n.
|
karaborsa bilet |
|
152 |
General |
night market n.
|
gece pazarı |
|
153 |
General |
night market n.
|
akşam pazarı |
|
154 |
General |
market attendant n.
|
şarküteri görevlisi |
|
155 |
General |
market attendant n.
|
market görevlisi |
|
156 |
General |
high-end flea market n.
|
sosyete pazarı |
|
157 |
General |
wet market n.
|
pazar |
|
158 |
General |
wet market n.
|
meyve sebze satılan pazar |
|
159 |
General |
market square n.
|
şehir meydanı |
|
160 |
General |
market square n.
|
kent meydanı |
|
161 |
General |
floating market n.
|
su üstünde kurulmuş pazar |
|
162 |
General |
a meat market n.
|
et pazarı |
|
163 |
General |
a cattle market n.
|
sığır pazarı |
|
164 |
General |
covered market n.
|
kapalı pazar yeri |
|
165 |
General |
open-air market n.
|
halk pazarı |
|
166 |
General |
market square n.
|
halka pazarı |
|
167 |
General |
unscientific market research n.
|
bilimsel olmayan piyasa araştırması |
|
168 |
General |
outdoor market n.
|
pazar |
|
169 |
General |
flower market n.
|
çiçek pazarı |
|
170 |
General |
friday market n.
|
cuma pazarı |
|
171 |
General |
colourful market n.
|
renkli pazar |
|
172 |
General |
colorful market n.
|
renkli pazar |
|
173 |
General |
market net n.
|
pazar filesi |
|
174 |
General |
music market n.
|
müzik piyasası |
|
175 |
General |
market vendor n.
|
pazar satıcısı |
|
176 |
General |
market stall n.
|
pazar standı |
|
177 |
General |
market booth n.
|
pazar tezgahı |
|
178 |
General |
primary market n.
|
ana pazar |
|
179 |
General |
market beater n.
|
dayılık taslayan zorba |
|
180 |
General |
market beater n.
|
yaygaracı kabadayı |
|
181 |
General |
market cross n.
|
pazar kurularak tebligatların verilmesi veya ilamların okunması gibi faaliyetlerin yürütüldüğü haç şeklinde bina |
|
182 |
General |
market price n.
|
(restoran menülerinde) tedarik bedeline göre alınan fiyat |
|
183 |
General |
meat market n.
|
çok sayıda erkek bulunan yer veya durum |
|
184 |
General |
meat market n.
|
çok sayıda kaslı erkeğin bulunduğu yer |
|
185 |
General |
easing of the capital market n.
|
sermaye piyasasının rahatlaması |
|
186 |
General |
street market n.
|
semt pazarı |
|
187 |
General |
put something on the market v.
|
piyasaya sürmek |
|
188 |
General |
glut the market with v.
|
piyasayı aşırı miktarda mala boğmak |
|
189 |
General |
remove from market v.
|
piyasadan çekmek |
|
190 |
General |
go on the black market v.
|
karaborsaya düşmek |
|
191 |
General |
set up on open market v.
|
pazar kurmak |
|
192 |
General |
have a market v.
|
alıcı bulmak |
|
193 |
General |
play the market v.
|
spekülasyon yapmak |
|
194 |
General |
put on the market v.
|
satışa çıkarmak |
|
195 |
General |
introduce into the market v.
|
piyasaya sürmek |
|
196 |
General |
be in the market for v.
|
satın alma niyetinde olmak |
|
197 |
General |
come on the market v.
|
çıkmak |
|
198 |
General |
put on the market v.
|
satışa sunmak |
|
199 |
General |
come onto the market v.
|
piyasaya çıkmak |
|
200 |
General |
conduct a market research v.
|
pazar araştırması yapmak |
|
201 |
General |
place on the market v.
|
piyasaya sürmek |
|
202 |
General |
remove from the market v.
|
piyasadan çekmek |
|
203 |
General |
come onto the market v.
|
satışa çıkmak |
|
204 |
General |
put something on the market v.
|
satışa çıkarmak |
|
205 |
General |
recall from market v.
|
piyasadan çekmek |
|
206 |
General |
put on the market v.
|
piyasaya çıkarmak |
|
207 |
General |
extend one's market share v.
|
pazar payını genişletmek |
|
208 |
General |
pull from market v.
|
piyasadan çekmek |
|
209 |
General |
sell on the black market v.
|
kara borsada satmak |
|
210 |
General |
be on the black market v.
|
kara borsaya düşmek |
|
211 |
General |
be available on the black market v.
|
kara borsaya düşmek |
|
212 |
General |
be sold on the black market v.
|
kara borsada satılmak |
|
213 |
General |
dominate the market v.
|
piyasada hakim olmak |
|
214 |
General |
become a dominant player in the market v.
|
piyasada hakim olmak |
|
215 |
General |
command the market v.
|
piyasada hakim olmak |
|
216 |
General |
dominate the market v.
|
pazara hakim olmak |
|
217 |
General |
recall from the market v.
|
piyasadan toplatmak |
|
218 |
General |
withdraw from the market v.
|
piyasadan toplatmak |
|
219 |
General |
pull out of the market v.
|
piyasadan çekilmek |
|
220 |
General |
extend to the market v.
|
pazara yayılmak |
|
221 |
General |
extend out to the market v.
|
pazara yayılmak |
|
222 |
General |
spread to the market place v.
|
pazara yayılmak |
|
223 |
General |
spread to the market v.
|
pazara yayılmak |
|
224 |
General |
put (a product) on the market v.
|
piyasaya çıkarmak |
|
225 |
General |
penetrate the market v.
|
piyasaya girmek |
|
226 |
General |
extend one's market v.
|
pazar genişletmek |
|
227 |
General |
break into the market v.
|
piyasaya girmek |
|
228 |
General |
corner the market v.
|
piyasayı kaplamak |
|
229 |
General |
lose one's market v.
|
pazarını kaybetmek |
|
230 |
General |
capture the market v.
|
piyasayı kaplamak |
|
231 |
General |
be released to the market v.
|
piyasaya sürülmek |
|
232 |
General |
develop one's market v.
|
piyasasını genişletmek |
|
233 |
General |
release to the market v.
|
piyasaya vermek |
|
234 |
General |
corner the market v.
|
piyasaya hakim olmak |
|
235 |
General |
capture the market v.
|
piyasaya hakim olmak |
|
236 |
General |
enlarge one's market v.
|
piyasasını genişletmek |
|
237 |
General |
sniff the market v.
|
piyasayı koklamak |
|
238 |
General |
enlarge one's market v.
|
pazarını genişletmek |
|
239 |
General |
extend one's market v.
|
piyasasını genişletmek |
|
240 |
General |
extend one's market v.
|
pazarını genişletmek |
|
241 |
General |
enlarge one's market v.
|
pazar genişletmek |
|
242 |
General |
get into the market v.
|
piyasaya girmek |
|
243 |
General |
release to the market v.
|
piyasaya sunmak |
|
244 |
General |
dominate the market v.
|
piyasaya hakim olmak |
|
245 |
General |
develop one's market v.
|
pazarını genişletmek |
|
246 |
General |
lose one's market v.
|
pazar kaybetmek |
|
247 |
General |
put something on the market v.
|
piyasaya sokmak |
|
248 |
General |
develop one's market v.
|
pazar genişletmek |
|
249 |
General |
(market) rally v.
|
piyasa açılmak |
|
250 |
General |
(market) pick up v.
|
piyasa açılmak |
|
251 |
General |
develop market v.
|
pazar genişletmek |
|
252 |
General |
get a market share v.
|
pazar payı almak |
|
253 |
General |
be released to market v.
|
pazara çıkarılmak |
|
254 |
General |
create a market v.
|
pazar oluşturmak |
|
255 |
General |
expand market v.
|
pazar genişletmek |
|
256 |
General |
have a market share v.
|
pazar payı almak |
|
257 |
General |
expand one's market share v.
|
pazar payını genişletmek |
|
258 |
General |
be released to the market v.
|
piyasaya çıkarılmak |
|
259 |
General |
put on market v.
|
piyasaya sunmak |
|
260 |
General |
put on market v.
|
pazara sunmak |
|
261 |
General |
be put on the market v.
|
satışa sunulmak |
|
262 |
General |
be on the market v.
|
satışa çıkarılmak |
|
263 |
General |
break into market v.
|
piyasaya açılmak |
|
264 |
General |
get into market v.
|
piyasaya açılmak |
|
265 |
General |
conduct a market study v.
|
pazar araştırması yapmak |
|
266 |
General |
do a market study v.
|
pazar araştırması yapmak |
|
267 |
General |
offer to market v.
|
piyasaya arzetmek |
|
268 |
General |
offer to market v.
|
piyasaya sunmak |
|
269 |
General |
price out of the market v.
|
değerini yükseltmek |
|
270 |
General |
price out of the market v.
|
çok fazla değer biçmek |
|
271 |
General |
price out of the market v.
|
fiyatını yükseltmek |
|
272 |
General |
price out of the market v.
|
yüksek fiyata satmak |
|
273 |
General |
be favoured in the market v.
|
piyasada tutmak |
|
274 |
General |
close the market v.
|
piyasayı kapatmak |
|
275 |
General |
go to the market v.
|
markete gitmek |
|
276 |
General |
close the market v.
|
pazarı kapatmak |
|
277 |
General |
test the market v.
|
piyasayı incelemek |
|
278 |
General |
launch to the market v.
|
piyasaya sürmek |
|
279 |
General |
find a rapid market v.
|
seri sürüm imkanı bulmak |
|
280 |
General |
throw on the market v.
|
piyasaya sürmek |
|
281 |
General |
put on the market v.
|
piyasaya sürmek |
|
282 |
General |
find a quick market v.
|
seri sürüm imkanı bulmak |
|
283 |
General |
find a large market v.
|
büyük sürüm imkanı bulmak |
|
284 |
General |
introduce to the market v.
|
piyasaya sürmek |
|
285 |
General |
put upon the market v.
|
piyasaya arz etmek |
|
286 |
General |
put on the market v.
|
piyasaya sunmak |
|
287 |
General |
introduce something into the market v.
|
piyasaya tanıtmak |
|
288 |
General |
conquer the market v.
|
piyasayı elde etmek |
|
289 |
General |
be on the market v.
|
pazarda olmak |
|
290 |
General |
present to the market v.
|
piyasaya arz edilmek |
|
291 |
General |
be on the market v.
|
satılmakta olmak |
|
292 |
General |
sell into the domestic market v.
|
iç piyasaya satmak |
|
293 |
General |
release to the domestic market v.
|
iç piyasaya sürmek |
|
294 |
General |
price out of the market v.
|
(piyasanın) çok üzerinde fiyat biçmek/koymak |
|
295 |
General |
pull something from the market v.
|
piyasadan toplatmak |
|
296 |
General |
pull something from the market v.
|
piyasadan çekmek |
|
297 |
General |
attain a place in the market v.
|
piyasada yerini almak |
|
298 |
General |
attain a place in the market v.
|
pazarda yerini almak |
|
299 |
General |
attain a place in the market v.
|
pazarda/piyasada yer edinmek |
|
300 |
General |
gain a place in the market v.
|
pazarda/piyasada yer edinmek |
|
301 |
General |
gain a place in the market v.
|
piyasada yerini almak |
|
302 |
General |
gain a place in the market v.
|
pazarda yerini almak |
|
303 |
General |
get into market v.
|
pazara açılmak |
|
304 |
General |
put onto the market v.
|
piyasaya sürmek |
|
305 |
General |
have the market cornered v.
|
(piyasa) tekelinde olmak |
|
306 |
General |
have the market cornered v.
|
(piyasayı) tekeline almak |
|
307 |
General |
forestall the market v.
|
piyasaya sürülen malların tümünü daha yüksek fiyata satmak için toplamak |
|
308 |
General |
take over the market v.
|
piyasayı ele geçirmek |
|
309 |
General |
down-market adj.
|
düşük nitelikli |
|
310 |
General |
up-market adj.
|
pahalı ve kaliteli |
|
311 |
General |
at a fair market price adv.
|
normal pazar fiyatına |
|
312 |
General |
down-market adv.
|
düşük nitelikli bir şekilde |
|
Phrases |
|
313 |
Phrases |
on a market by market basis expr.
|
ayrı ayrı/tek tek piyasa/pazar bazında |
|
314 |
Phrases |
on a market by market basis expr.
|
her bir pazar/piyasa için ayrı ayrı |
|
315 |
Phrases |
the market is flat expr.
|
piyasa durgun |
|
Proverb |
|
316 |
Proverb |
If old things were in fashion light from heaven would illuminate the flea market
|
eskiye rağbet olsaydı, bit pazarına nur yağardı |
|
Colloquial |
|
317 |
Colloquial |
a rising market n.
|
yükselen bir pazar/piyasa |
|
318 |
Colloquial |
dragon market n.
|
(pasifik okyanusu'na kıyısı olan ülkelerde) gelişmekte olan pazar |
|
319 |
Colloquial |
flood the market v.
|
piyasayı/çarşıyı/pazarı istila etmek |
|
320 |
Colloquial |
kill the market v.
|
piyasayı öldürmek |
|
321 |
Colloquial |
in the market adj.
|
pazara çıkmış |
|
Idioms |
|
322 |
Idioms |
cattle market n.
|
genelev |
|
323 |
Idioms |
meat market n.
|
et pazarı |
|
324 |
Idioms |
cattle market n.
|
kerhane |
|
325 |
Idioms |
meat market n.
|
genelev |
|
326 |
Idioms |
cattle market n.
|
kırmızıfener |
|
327 |
Idioms |
meat market n.
|
kerhane |
|
328 |
Idioms |
cattle market n.
|
umumhane |
|
329 |
Idioms |
meat market n.
|
kırmızıfener |
|
330 |
Idioms |
cattle market n.
|
et pazarı |
|
331 |
Idioms |
meat market n.
|
umumhane |
|
332 |
Idioms |
cattle market n.
|
podyum |
|
333 |
Idioms |
meat market n.
|
podyum |
|
334 |
Idioms |
cattle market n.
|
sergi |
|
335 |
Idioms |
meat market n.
|
sergi |
|
336 |
Idioms |
drug on the market n.
|
elde kalan mal |
|
337 |
Idioms |
a buyer's market n.
|
alıcı piyasası |
|
338 |
Idioms |
a buyer's market n.
|
mal arzının talebe göre yüksek olduğu, dolayısıyla fiyatların düşük ve seçeneğin çok olduğu piyasa |
|
339 |
Idioms |
a buyer's market n.
|
alıcıların hakim olduğu pazar |
|
340 |
Idioms |
a drug on the market n.
|
satılamaz mal |
|
341 |
Idioms |
a drug on the market n.
|
satılamayan mal |
|
342 |
Idioms |
a drug on the market n.
|
değersiz mal |
|
343 |
Idioms |
a drug on the market n.
|
sürümsüz mal |
|
344 |
Idioms |
a seller's market n.
|
satıcı tekelindeki piyasa |
|
345 |
Idioms |
a seller's market n.
|
satıcı piyasası |
|
346 |
Idioms |
a seller's market n.
|
satıcının avantajlı/hakim olduğu piyasa |
|
347 |
Idioms |
a seller's market n.
|
talebin arzı aştığı piyasa |
|
348 |
Idioms |
glut on the market n.
|
piyasada bol miktarda bulunan şey |
|
349 |
Idioms |
glut on the market n.
|
piyasada bol olduğu için pek talep görmeyen şey |
|
350 |
Idioms |
bring (one's) pigs to market v.
|
yeteneğini tamamen ortaya koymak |
|
351 |
Idioms |
bring (one's) pigs to market v.
|
bütün hünerlerini göstermek |
|
352 |
Idioms |
bring your pigs to market v.
|
potansiyelini sonuna kadar kullanmak |
|
353 |
Idioms |
bring your pigs to market v.
|
potansiyelini açığa çıkarmak |
|
354 |
Idioms |
drive your pigs to market v.
|
potansiyelini sonuna kadar kullanmak |
|
355 |
Idioms |
drive your pigs to market v.
|
potansiyelini açığa çıkarmak |
|
356 |
Idioms |
play the (stock) market v.
|
borsada oynamak |
|
357 |
Idioms |
play the (stock) market v.
|
borsaya yatırım yapmak |
|
358 |
Idioms |
drive one's pigs to market v.
|
horlamak |
|
359 |
Idioms |
drive one's pigs to market v.
|
horul horul horlamak |
|
360 |
Idioms |
corner the market v.
|
piyasada söz sahibi olmak |
|
361 |
Idioms |
have a corner on the market v.
|
piyasada söz sahibi olmak |
|
362 |
Idioms |
have a corner on the market v.
|
pazarda söz sahibi olmak |
|
363 |
Idioms |
be a glut on the market v.
|
piyasada bol miktarda bulunmak |
|
364 |
Idioms |
be a drug on the market v.
|
piyasada bol miktarda bulunmak |
|
365 |
Idioms |
find (oneself) in the market for (something) v.
|
(kendini bir şeyin) peşinde bulmak |
|
366 |
Idioms |
find (oneself) in the market for (something) v.
|
(kendini) piyasada (bir şey) ararken bulmak |
|
367 |
Idioms |
find (oneself) in the market for (something) v.
|
piyasaya düşmek |
|
368 |
Idioms |
make a market v.
|
piyasa yapmak |
|
369 |
Idioms |
make a market v.
|
(yatırımcı) alım veya satım yapmaya hazır olduğu fiyatı sunmak |
|
370 |
Idioms |
corner the market on something v.
|
bir şeyde piyasaya hakim olmak |
|
371 |
Idioms |
corner the market on something v.
|
bir şey piyasasına hakim olmak |
|
372 |
Idioms |
corner the market on something v.
|
bir şey piyasasında söz sahibi olmak |
|
373 |
Idioms |
corner the market on something v.
|
bir şey piyasasını ele geçirmek |
|
374 |
Idioms |
corner the market on something v.
|
bir şeyde piyasayı ele geçirmek |
|
375 |
Idioms |
corner the market on something v.
|
bir şey piyasasını tekeline almak |
|
376 |
Idioms |
corner the market on something v.
|
bir şeyde piyasayı tek eline almak |
|
377 |
Idioms |
corner the market on something v.
|
bir şey piyasasında tek/rakipsiz olmak |
|
378 |
Idioms |
corner the market on something v.
|
bir şey piyasasını kaplamak |
|
379 |
Idioms |
corner the something market v.
|
bir şeyde piyasaya hakim olmak |
|
380 |
Idioms |
corner the something market v.
|
bir şey piyasasına hakim olmak |
|
381 |
Idioms |
corner the something market v.
|
bir şey piyasasında söz sahibi olmak |
|
382 |
Idioms |
corner the something market v.
|
bir şey piyasasını ele geçirmek |
|
383 |
Idioms |
corner the something market v.
|
bir şeyde piyasayı ele geçirmek |
|
384 |
Idioms |
corner the something market v.
|
bir şey piyasasını tekeline almak |
|
385 |
Idioms |
corner the something market v.
|
bir şeyde piyasayı tek eline almak |
|
386 |
Idioms |
corner the something market v.
|
bir şey piyasasında tek/rakipsiz olmak |
|
387 |
Idioms |
corner the something market v.
|
bir şey piyasasını kaplamak |
|
388 |
Idioms |
be on the market v.
|
piyasaya çıkmak |
|
389 |
Idioms |
be on the market v.
|
piyasada olmak |
|
390 |
Idioms |
be on the market v.
|
yalnız/bekar olmak |
|
391 |
Idioms |
be on the market v.
|
yeni bir ilişkiye açık olmak |
|
392 |
Idioms |
be in the market for v.
|
arayışında olmak |
|
393 |
Idioms |
be in the market for v.
|
peşinde olmak |
|
394 |
Idioms |
corner the market (in something) v.
|
(bir şeyde) piyasaya hakim olmak |
|
395 |
Idioms |
corner the market (in something) v.
|
(bir şeyde) piyasanın hakimi olmak |
|
396 |
Idioms |
corner the market (in something) v.
|
(bir şey) piyasasını tekeline almak |
|
397 |
Idioms |
corner the market (in something) v.
|
(bir şey) piyasasını ele geçirmek |
|
398 |
Idioms |
corner the market (in something) v.
|
(bir şey) piyasasında tek/rakipsiz olmak |
|
399 |
Idioms |
corner the market on v.
|
-de piyasaya hakim olmak |
|
400 |
Idioms |
corner the market on v.
|
'-de piyasanın hakimi olmak |
|
401 |
Idioms |
corner the market on v.
|
'-de piyasayı ele geçirmek |
|
402 |
Idioms |
corner the market on v.
|
(bir şey) piyasasını tekeline almak |
|
403 |
Idioms |
corner the market on v.
|
(bir şey) piyasasını ele geçirmek |
|
404 |
Idioms |
corner the market on v.
|
(bir şey) piyasasında tek/rakipsiz olmak |
|
405 |
Idioms |
find oneself in the market v.
|
piyasaya düşmek |
|
406 |
Idioms |
find oneself in the market v.
|
(kendini bir şeyin) peşinde bulmak |
|
407 |
Idioms |
find oneself in the market v.
|
(kendini) piyasada (bir şey) ararken bulmak |
|
408 |
Idioms |
price (oneself, someone, or something) out of the market v.
|
piyasanın dışında/üstünde fiyatlandırmak |
|
409 |
Idioms |
price (oneself, someone, or something) out of the market v.
|
fiyatını yükseltmek |
|
410 |
Idioms |
price (oneself, someone, or something) out of the market v.
|
değerini yükseltmek |
|
411 |
Idioms |
price (oneself, someone, or something) out of the market v.
|
yüksek fiyata satmak |
|
412 |
Idioms |
price (oneself, someone, or something) out of the market v.
|
çok fazla değer biçmek |
|
413 |
Idioms |
price (oneself, someone, or something) out of the market v.
|
piyasa ortalamasının üzerinde fiyat vermek |
|
414 |
Idioms |
price yourself out of the market v.
|
piyasanın dışında/üstünde fiyatlandırmak |
|
415 |
Idioms |
price yourself out of the market v.
|
fiyatını yükseltmek |
|
416 |
Idioms |
price yourself out of the market v.
|
değerini yükseltmek |
|
417 |
Idioms |
price yourself out of the market v.
|
yüksek fiyata satmak |
|
418 |
Idioms |
price yourself out of the market v.
|
çok fazla değer biçmek |
|
419 |
Idioms |
price yourself out of the market v.
|
piyasa ortalamasının üzerinde fiyat vermek |
|
420 |
Idioms |
price yourself out of the market v.
|
fiyatını çok fazla artırmak |
|
421 |
Idioms |
like a blind dog in a meat market expr.
|
darı ambarına düşmüş tavuk gibi |
|
422 |
Idioms |
the bottom drops out of the market expr.
|
piyasa/pazar çöktü |
|
423 |
Idioms |
the bottom falls out of the market expr.
|
piyasa/pazar çöktü |
|
424 |
Idioms |
like a blind dog in a meat market expr.
|
tamamen kontrolden çıkmış |
|
425 |
Idioms |
on the market expr.
|
satışta |
|
426 |
Idioms |
on the open market expr.
|
serbest/açık piyasada |
|
427 |
Idioms |
on the open market expr.
|
serbest satışta |
|
428 |
Idioms |
on the open market expr.
|
koşulsuz olarak satışta |
|
429 |
Idioms |
on the open market expr.
|
serbest olarak alınıp satılabilir |
|
430 |
Idioms |
on the open market expr.
|
koşulsuz olarak alınabilir |
|
431 |
Idioms |
on the open market expr.
|
herkes tarafından alınıp satılabilir |
|
432 |
Idioms |
in the market for expr.
|
arayışında |
|
433 |
Idioms |
in the market for expr.
|
peşinde |
|
434 |
Idioms |
in the market for expr.
|
talebinde |
|
435 |
Idioms |
in the market for expr.
|
sahip olma isteğinde |
|
436 |
Idioms |
in the market for expr.
|
alma niyetinde |
|
437 |
Idioms |
in the market for (something) expr.
|
(bir şey) arayışında |
|
438 |
Idioms |
in the market for (something) expr.
|
(bir şey) peşinde |
|
439 |
Idioms |
in the market for (something) expr.
|
(bir şey) talebinde |
|
440 |
Idioms |
in the market for (something) expr.
|
(bir şeye) sahip olma isteğinde |
|
441 |
Idioms |
in the market for (something) expr.
|
(bir şey) alma niyetinde |
|
Speaking |
|
442 |
Speaking |
the stock market peaked expr.
|
borsa tavan yaptı |
|
443 |
Speaking |
what about going to the market? expr.
|
markete gitmeye ne dersin? |
|
Trade/Economic |
|
444 |
Trade/Economic |
near-market research n.
|
yakın pazar araştırması |
|
445 |
Trade/Economic |
near-market research n.
|
ticari olarak istifade edilebilir olması muhtemel bilimsel araştırma |
|
446 |
Trade/Economic |
tiger market n.
|
(özellikle doğu asya'da) hızlı büyüyen ekonomi |
|
447 |
Trade/Economic |
alternative investment market (aim) n.
|
küçük şirketlerin sermaye artırmasına olanak sağlayan londra menkul kıymetler borsası |
|
448 |
Trade/Economic |
adaptive market hypothesis n.
|
adaptif piyasa hipotezi |
|
449 |
Trade/Economic |
spot delivery market n.
|
anında teslim piyasası |
|
450 |
Trade/Economic |
open market operations n.
|
açık piyasa işlemleri |
|
451 |
Trade/Economic |
bear market n.
|
ayı piyasası |
|
452 |
Trade/Economic |
open market n.
|
açık piyasa |
|
453 |
Trade/Economic |
assets market n.
|
aktifler piyasası |
|
454 |
Trade/Economic |
buyer's market n.
|
alıcı piyasası |
|
455 |
Trade/Economic |
European Single Market n.
|
avrupa tek pazarı |
|
456 |
Trade/Economic |
imperfect market n.
|
aksak piyasa |
|
457 |
Trade/Economic |
spot exchange market n.
|
anında teslim döviz piyasası |
|
458 |
Trade/Economic |
open market paper n.
|
açık piyasa senedi |
|
459 |
Trade/Economic |
buyers' market n.
|
alıcı piyasası |
|
460 |
Trade/Economic |
active market n.
|
aktif piyasa |
|
461 |
Trade/Economic |
open market sales n.
|
açık piyasa satışları |
|
462 |
Trade/Economic |
land market n.
|
arsa piyasası |
|
463 |
Trade/Economic |
assets market n.
|
aktifler piyasası |
|
464 |
Trade/Economic |
bear-bearish market n.
|
aşağı yönlü hareket eden piyasa |
|
465 |
Trade/Economic |
hectic market n.
|
ateşli piyasa |
|
466 |
Trade/Economic |
oligopoly market n.
|
alıcısı çok satıcısı az piyasa |
|
467 |
Trade/Economic |
open market operation n.
|
açık piyasa muamelesi |
|
468 |
Trade/Economic |
open market n.
|
açık piyasa |
|
469 |
Trade/Economic |
buyer's market n.
|
alıcı piyasası |
|
470 |
Trade/Economic |
open market paper n.
|
açık piyasa ıskonto senetleri |
|
471 |
Trade/Economic |
open market paper n.
|
açık piyasa politikası |
|
472 |
Trade/Economic |
primary market n.
|
ana piyasa |
|
473 |
Trade/Economic |
buyer’s market n.
|
alıcı piyasası |
|
474 |
Trade/Economic |
open market purchases n.
|
açık piyasa alımları |
|
475 |
Trade/Economic |
spot foreign exchange market n.
|
anında teslim döviz piyasası |
|
476 |
Trade/Economic |
lower-of-cost-or-market method n.
|
alış fiyatı veya piyasa fiyatından düşük olanı ile değerleme |
|
477 |
Trade/Economic |
common market n.
|
avrupa ortak pazarı |
|
478 |
Trade/Economic |
open market operation n.
|
açık piyasa işlemi |
|
479 |
Trade/Economic |
open market policy n.
|
açık piyasa politikası |
|
480 |
Trade/Economic |
open market discount rate n.
|
açık piyasa ıskonto haddi |
|
481 |
Trade/Economic |
eurocapital market n.
|
avrupa sermaye piyasası |
|
482 |
Trade/Economic |
land market n.
|
arazi piyasası |
|
483 |
Trade/Economic |
fair market value n.
|
adil piyasa değeri |
|
484 |
Trade/Economic |
euromoney market n.
|
avrupa para piyasası |
|
485 |
Trade/Economic |
low-end market n.
|
alt pazar/alt piyasa |
|
486 |
Trade/Economic |
key market n.
|
anahtar piyasa |
|
487 |
Trade/Economic |
futures market n.
|
alivre alım satım piyasası |
|
488 |
Trade/Economic |
market trolley n.
|
alışveriş arabası |
|
489 |
Trade/Economic |
spot market n.
|
anında teslim ve peşin para ile alınıp satılan mallar piyasası |
|
490 |
Trade/Economic |
fair market price n.
|
adil piyasa fiyatı |
|
491 |
Trade/Economic |
fair market n.
|
adil piyasa |
|
492 |
Trade/Economic |
federal funds market n.
|
abd'de çoğunlukla ticari bankalardan oluşan ve bankaların diğer bankalardan genellikle gecelik ödünç alma amacıyla kullandıkları özel bir piyasa |
|
493 |
Trade/Economic |
heavy market n.
|
ağır piyasa |
|
494 |
Trade/Economic |
job market n.
|
amele pazarı |
|
495 |
Trade/Economic |
open market operation n.
|
açık piyasa faaliyeti |
|
496 |
Trade/Economic |
open market n.
|
açık pazar |
|
497 |
Trade/Economic |
open market operations n.
|
açık piyasa işlemler |
|
498 |
Trade/Economic |
open market credit n.
|
açık piyasa kredisi |
|
499 |
Trade/Economic |
pre-market trading n.
|
açılış öncesi işlemler |
|
500 |
Trade/Economic |
fair market n.
|
adil pazar |
|