çalıştıran - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

çalıştıran



Bedeutungen von dem Begriff "çalıştıran" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 7 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
çalıştıran employer n.
çalıştıran keeper n.
çalıştıran driving adj.
çalıştıran recruiting adj.
çalıştıran moving adj.
çalıştıran gimlet adj.
Technical
çalıştıran actuating adj.

Bedeutungen, die der Begriff "çalıştıran" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 77 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
çalıştıran kişi operator n.
General
yalnız sendika üyelerini çalıştıran fabrika closed shop n.
sendikasız işçi çalıştıran kuruluş open shop n.
köle gibi çalıştıran patron sweater n.
saati çalıştıran düzenek clockwork n.
(eskiden avustralya ve yeni zelanda'da) sahil kurtarma ekibinde cankurtaranın yüzerken bağlı olduğu kemerin makarasını çalıştıran görevli reel man n.
(eskiden avustralya ve yeni zelanda'da) sahil kurtarma ekibinde cankurtaranın yüzerken bağlı olduğu kemerin makarasını çalıştıran görevli reelman n.
et, kauçuk gibi malzemeleri küçük parçalara ayırmaya yarayan makineyi çalıştıran kimse masticator n.
(hayvanı) çalıştıran kimse whisperer n.
(belirli bir hayvan türünü) çalıştıran eğitmen whisperer n.
himalayalar'da yerlileri veya hamalları çalıştıran kadın dağcı memsahib n.
atları çalıştıran ve bazen jokeylik de yapabilen küçük ölçekli yarış atı sahibi gipsy n.
google glass ürününü çalıştıran uygulamalar glassware n.
pamuk tarağını çalıştıran atın gittiği yol gin race n.
pamuk tarağını çalıştıran atın yörüngesi gin race n.
elektronik devreyi kısa süre boyunca çalıştıran sinyal gate n.
önceden ayarlanmış cihazı çalıştıran düğme preset n.
insanın kafasını çalıştıran (yazı vb) piquant adj.
çok sayıdaki tek bir tip nesneyi çalıştıran manifold adj.
çalıştıran kısmı çalışan kısmın tepesinde olan overhead adj.
astlarını aşırı çalıştıran driving adj.
kendiliğinden çalıştıran self-activating adj.
bağımsız çalıştıran self-activating adj.
bağırsakları çalıştıran soluble [obsolete] adj.
mekanik aleti veya düzeneği çalıştıran anlamındaki son ek -ist suf.
Proverb
kafayı çalıştıran/kafası çalışan kolay para kazanmanın yolunu bulur only fools and horses work
Idioms
yalnız belli bir sendikaya üye kişileri çalıştıran fabrika, işyeri a closed shop n.
köle gibi çalıştıran iş yeri sweat-shop n.
nasıl çalışıyor/onu çalıştıran ne? what makes it tick? expr.
Speaking
nasıl çalışıyor/onu çalıştıran ne? what makes it work? expr.
Trade/Economic
az para verip çok çalıştıran işyeri sweatshop n.
az paraya çok çalıştıran işveren sweater n.
düşük ücretle işçi çalıştıran iş yeri swearshop n.
işçi çalıştıran özel kişiler private persons employing worker n.
işçi çalıştıran employer n.
köle gibi çalıştıran amir slave driver n.
sendika üyesi işçileri çalıştıran yer closed shop n.
yalnız sendika üyelerini çalıştıran iş yeri closed shop n.
daha az insanı çalıştıran downsized adj.
Industry
tel çekme bloklarını çalıştıran işçi blocker n.
derinin yağlanmasından sonra sert silindirle üzerinden geçerek parlak görünüm veren makineyi çalıştıran kimse glazer n.
döner pres çalıştıran işçi clammer n.
döner pres çalıştıran işçi clamper n.
döner pres çalıştıran işçi clammer n.
dondurma yapma makinesini çalıştıran kimse freezer n.
freze tezgahını çalıştıran kimse slabber n.
köle gibi çalıştıran işveren slave-driver n.
Insurance
sosyal sigortalar yasasına bağlı olan işçilerin ve bunları çalıştıran işverenlerin sosyal sigortalar kurumuna ödemek zorunda oldukları ücretin belli bir yüzdesiyle belirlenen paraya verilen isim premium n.
Technical
bir regülatörü çalıştıran mekanizma governor drive n.
operatör tarafından çalıştıran canlandırıcı operator-powered resuscitator n.
tek uç çalıştıran şalter single-pole switch n.
bir aleti çalıştıran mekanik cihaz vice n.
cihazı çalıştıran manivela hook n.
çubuk değirmeni çalıştıran kimse roller n.
duvar kağıdı rulolarını sarmak için makine çalıştıran kimse roller n.
ses üretmek için diyaframlı hoparlörü çalıştıran manyetik cihaz driver n.
(buhar makinesini çalıştıran) ateşçi fire teaser n.
demir ve çelik çubukları fırına sokup çıkarmak için kullanılan sürgüyü çalıştıran kimse plunger n.
çubuk üretmede kullanılan haddeleme makinesini çalıştıran işçi plunger n.
Computer
bilgisayar sistemini çalıştıran programcı, operatör ve yöneticiler wetware n.
windows uygulamalarını x86'lı bilgisayarlarda linux ve unix altında çalıştıran bir yazılım wine n.
Mechanic
makineyi çalıştıran kol arm n.
Textile
yumak sarma makinesini çalıştıran kimse tuber n.
yumak sarma makinesini çalıştıran kimse copper n.
elektrikli dokuma tezgahında harniş iplerini çalıştıran makine parçası drawboy n.
Automotive
elektrik akımını değiştirip modüle ederek kontrol mekanizmalarını çalıştıran aygıt coder n.
Railway
teleferiği çalıştıran kimse telpherman n.
demiryolu hattındaki trende basıldığında alarmı çalıştıran pedallı cihaz track instrument n.
Marine
tekneyi çalıştıran hafif takma motor kicker n.
Mining
mayın patlatma gerecini çalıştıran tank benzeri araç flail n.
Biochemistry
hipofiz bezini çalıştıran hipotalamik bir peptid lhrh abrev.
Social Sciences
(eskiden) köleleri zorla çalıştıran kimse slave-driver n.
History
kadınları hayat kadını olarak çalıştıran kimse white-slaver n.
Military
füzeleri tasarlayan, inşa eden veya çalıştıran kimse missileman n.
Music
piyanolu provalara katılan ve şarkıcıları çalıştıran opera topluluğu üyesi répétiteur n.
Printery
düzeltmeleri yapmak için kullanılan linotip makinesini çalıştıran kimse ringman n.
Engineering
altı voltluk jenaratörü çalıştıran küçük bir rüzgar gülü windcharger n.