|
Kategorie |
Englisch |
Türkisch |
|
| Common Usage |
|
| 1 |
Common Usage |
because conj.
|
çünkü |
|
I think that you must have done so, because you have not mentioned it.
Sanırım bunu yapmış olmalısınız çünkü bundan bahsetmediniz.
More Sentences
|
| 2 |
Common Usage |
because conj.
|
zira |
|
I did not mention it in my speech, but not because I had forgotten it, since we always have it very much on our minds.
Konuşmamda bundan bahsetmedim ama unuttuğum için değil, zira bu konu her zaman aklımızdadır.
More Sentences
|
| 3 |
Common Usage |
because conj.
|
dolayı |
|
We are pleased today because the Färm and Stenmarck reports have brought consensus to this House.
Bugün Färm ve Stenmarck raporlarının bu Meclise uzlaşma getirmesinden dolayı memnuniyet duyuyoruz.
More Sentences
|
| 4 |
Common Usage |
because conj.
|
nedeniyle |
|
It will, however, be historic because it is the last budget with the old budgetary terminology.
Bununla birlikte eski bütçe terminolojisinin kullanıldığı son bütçe olması nedeniyle tarihi bir öneme sahip olacaktır.
More Sentences
|
| General |
|
| 5 |
General |
because conj.
|
nedeniyle |
|
Is this silence because the summit concerns an intergovernmental initiative and is therefore ideologically unsound?
Bu sessizliğin nedeni zirvenin hükümetler arası bir girişim olması ve bu nedenle ideolojik olarak sağlam olmaması mı?
More Sentences
|
| 6 |
General |
because conj.
|
için |
|
Because the governments have not used them?
Hükümetler onları kullanmadığı için mi?
More Sentences
|
| 7 |
General |
because conj.
|
zira |
|
This is because better coordination between Member States overcomes the problem described to a large extent.
Zira Üye Devletler arasında daha iyi bir koordinasyon, söz konusu sorunun büyük ölçüde üstesinden gelecektir.
More Sentences
|
| 8 |
General |
because conj.
|
çünkü |
|
Firstly, it claims that the two decisions are not connected because they are not simultaneous.
İlk olarak, bu iki kararın birbiriyle bağlantılı olmadığını çünkü eş zamanlı olmadıklarını iddia etmektedir.
More Sentences
|
| 9 |
General |
because conj.
|
dolayı |
|
She was absent from school because she was sick.
Hasta olduğundan dolayı o okula gelmedi.
More Sentences
|
| 10 |
General |
because conj.
|
yüzünden |
|
Dan dislikes Matt because he's blunt and insensitive.
Dan, dobralığı ve duyarsızlığı yüzünden Matt'ten hoşlanmıyor.
More Sentences
|
| Technical |
|
| 11 |
Technical |
because conj.
|
çünkü |
|
I should like to highlight just a few points, because my fellow group members have already addressed a number of issues.
Sadece birkaç noktanın altını çizmek istiyorum, çünkü grup üyesi arkadaşlarım zaten bir dizi konuya değindiler.
More Sentences
|
| Common Usage |
|
| 12 |
Common Usage |
because conj.
|
-dığı için |
|
| General |
|
| 13 |
General |
because conj.
|
-dığı için |
|
| 14 |
General |
because conj.
|
-den dolayı |
|
| 15 |
General |
because conj.
|
-diği için |
|
| 16 |
General |
because conj.
|
diği için |
|
| 17 |
General |
because conj.
|
dığı için |
|
| Phrases |
|
| 18 |
Phrases |
because expr.
|
olması sebebiyle |
|
|
Kategorie |
Englisch |
Türkisch |
|
| Common Usage |
|
| 1 |
Common Usage |
because of prep.
|
yüzünden |
|
It is not because of us that the procedure would have failed.
Prosedür bizim yüzümüzden başarısız olmuş olamaz.
More Sentences
|
| General |
|
| 2 |
General |
because of conj.
|
dolayı |
|
Because of the famine, the cattle starved to death.
Kıtlıktan dolayı sığır açlıktan öldü.
More Sentences
|
|
|
| 3 |
General |
because of conj.
|
için |
|
Malta is even being reproached for attracting too many offshore companies because of its favourable tax laws.
Malta, elverişli vergi yasaları nedeniyle çok sayıda offshore şirketi kendine çektiği için bile suçlanıyor.
More Sentences
|
| 4 |
General |
because of conj.
|
nedeniyle |
|
In the United Kingdom, sheep farmers have suffered greatly because of foot-and-mouth.
Birleşik Krallık'ta, koyun çiftçileri şap hastalığı nedeniyle büyük zarar görmüştür.
More Sentences
|
| 5 |
General |
because of conj.
|
sebebiyle |
|
The trip was canceled because of the terrible storm.
Şiddetli fırtına sebebiyle gezi iptal edildi.
More Sentences
|
| 6 |
General |
just because conj.
|
öylesine |
|
Just because the medicine man says so?
Sırf büyücü doktor öyle diyor diye mi?
More Sentences
|
| 7 |
General |
because of conj.
|
sayesinde |
|
This has only been possible because of an unprecedented degree of cooperation.
Bu ancak eşi benzeri görülmemiş bir işbirliği sayesinde mümkün oldu.
More Sentences
|
| Phrases |
|
| 8 |
Phrases |
because of me expr.
|
benim yüzümden |
|
I don't want you getting hurt because of me.
Benim yüzümden incinmeni istemiyorum.
More Sentences
|
| 9 |
Phrases |
because of that expr.
|
bu yüzden |
|
We are where we are today because of that.
Bugün bulunduğumuz yere bu yüzden geldik.
More Sentences
|
| 10 |
Phrases |
this is because expr.
|
çünkü |
|
This is because it really is a case of interests of power.
Çünkü bu gerçekten de güç çıkarları ile ilgili bir durumdur.
More Sentences
|
| 11 |
Phrases |
because of that expr.
|
nedeniyle |
|
Because of that, the British Labour delegation voted for the ELDR/Green/GUE/NGL resolution.
Bu nedenle, İngiliz İşçi Partisi delegasyonu ELDR/Yeşil/GUE/NGL karar tasarısına oy verdi.
More Sentences
|
| 12 |
Phrases |
because of that expr.
|
yüzünden |
|
He began to get restless because of that noise.
O gürültü yüzünden huzursuz olmaya başladı.
More Sentences
|
| Speaking |
|
| 13 |
Speaking |
this is because n.
|
bunun nedeni |
|
This is because there is status and all kinds of other benefits attached to it.
Bunun nedeni, statü ve buna bağlı diğer her türlü avantajın olmasıdır.
More Sentences
|
| 14 |
Speaking |
this is because n.
|
bunun sebebi |
|
I believe that this is because these goals were too abstract.
Bunun sebebinin bu hedeflerin çok soyut olması olduğuna inanıyorum.
More Sentences
|
| 15 |
Speaking |
because of me expr.
|
benim yüzümden |
|
It's because of me that Tom is here.
Benim yüzümden Tom burada.
More Sentences
|
| 16 |
Speaking |
because of you expr.
|
sayende |
|
Because of you, I'm a free man tonight.
Senin sayende bu gece özgür bir adamım.
More Sentences
|
| 17 |
Speaking |
because of you expr.
|
sizin yüzünüzden |
|
How many have died because of you?
Sizin yüzünüzden kaç kişi öldü?
More Sentences
|
| 18 |
Speaking |
because of you expr.
|
senin yüzünden |
|
Ugh, because of you, now I have to redo everything!
Öf, senin yüzünden şimdi her şeyi yeniden yapmak zorundayım!
More Sentences
|
| General |
|
| 19 |
General |
knowledge because of god’s blessing n.
|
vehbi bilim |
|
| 20 |
General |
knowledge because of god’s blessing n.
|
ledünni ilim |
|
| 21 |
General |
knowledge because of god’s blessing n.
|
ilm-i vehbi |
|
| 22 |
General |
knowledge because of god’s blessing n.
|
ilm-i ledün |
|
|
|
| 23 |
General |
be damaged because of v.
|
-den dolayı zarar görmek |
|
| 24 |
General |
be damaged because of v.
|
yüzünden zarar görmek |
|
| 25 |
General |
fail because of absence v.
|
devamsızlıktan kalmak |
|
| 26 |
General |
fail because of absence v.
|
devamsızlıktan sınıfta kalmak |
|
| 27 |
General |
fail because of absence v.
|
devamsızlık yüzünden kalmak |
|
| 28 |
General |
fail because of absence v.
|
devamsızlık yüzünden sınıfta kalmak |
|
| 29 |
General |
be because of v.
|
ileri gelmek |
|
| 30 |
General |
because of its rarity adv.
|
nadir olması nedeniyle |
|
| 31 |
General |
because of this adv.
|
bunun için |
|
| 32 |
General |
because of force majeure adv.
|
zorunlu nedenlerle |
|
| 33 |
General |
because of loss adv.
|
kayıp nedeniyle |
|
| 34 |
General |
because of the above stated reasons adv.
|
yukarda açıklanan nedenlerle |
|
| 35 |
General |
because of unhappiness adv.
|
mutsuzluktan |
|
| 36 |
General |
because of conj.
|
dolayısıyla |
|
| 37 |
General |
because of conj.
|
-den dolayı |
|
| 38 |
General |
just because conj.
|
çünkü |
|
| 39 |
General |
not because ... but because conj.
|
için değil ancak … için |
|
| 40 |
General |
because of conj.
|
cihetiyle |
|
| 41 |
General |
because of conj.
|
ile |
|
| 42 |
General |
just because conj.
|
sırf öyle diye |
|
| 43 |
General |
because of conj.
|
-den ötürü |
|
| 44 |
General |
simply because conj.
|
sırf bu nedenle |
|
| 45 |
General |
simply because conj.
|
sırf bu yüzden |
|
| 46 |
General |
because of conj.
|
dolayısı ile |
|
| 47 |
General |
all because conj.
|
bütün nedeni |
|
| 48 |
General |
because of these conj.
|
bunlardan dolayı |
|
| Phrases |
|
| 49 |
Phrases |
because of this reason expr.
|
bu sebepten dolayı |
|
| 50 |
Phrases |
because of these reasons expr.
|
bu sebeplerden dolayı |
|
| 51 |
Phrases |
partly because of the weather expr.
|
biraz da hava yüzünden |
|
| 52 |
Phrases |
because of that expr.
|
bundan mütevellit |
|
| 53 |
Phrases |
because of these reasons expr.
|
bu nedenlerden dolayı |
|
| 54 |
Phrases |
because of this reason expr.
|
bu nedenden dolayı |
|
| 55 |
Phrases |
because of this situation expr.
|
bu durum yüzünden |
|
| 56 |
Phrases |
because of this expr.
|
bundan ötürü |
|
| 57 |
Phrases |
because of this expr.
|
bundan dolayı |
|
| 58 |
Phrases |
because of this reason expr.
|
bu sebepten ötürü |
|
| 59 |
Phrases |
because of this reason expr.
|
bu nedenden ötürü |
|
| 60 |
Phrases |
partly because of the weather expr.
|
bir ölçüde hava yüzünden |
|
| 61 |
Phrases |
because of that expr.
|
dolayısıyla |
|
| 62 |
Phrases |
because of the fact that expr.
|
dolayısıyla |
|
|
|
| 63 |
Phrases |
it's mostly because of the weather expr.
|
çoğunlukla hava yüzünden |
|
| 64 |
Phrases |
it's mostly because of the weather expr.
|
genelde hava yüzünden |
|
| 65 |
Phrases |
because of civil war expr.
|
iç savaş dolayısı ile |
|
| 66 |
Phrases |
because of civil war expr.
|
iç savaş yüzünden |
|
| 67 |
Phrases |
just because of this reason expr.
|
işte bu sebepten ötürü |
|
| 68 |
Phrases |
just because of this reason expr.
|
işte bu sebepten dolayı |
|
| 69 |
Phrases |
because of civil war expr.
|
iç savaş nedeniyle |
|
| 70 |
Phrases |
because of civil war expr.
|
iç savaş nedeni ile |
|
| 71 |
Phrases |
because of him/her expr.
|
onun yüzünden |
|
| 72 |
Phrases |
because of the fact that expr.
|
nedeniyle |
|
| 73 |
Phrases |
partly because of the weather expr.
|
kısmen hava yüzünden |
|
| 74 |
Phrases |
because of the urgency of the matter expr.
|
konunun aciliyetine binaen |
|
| 75 |
Phrases |
a river cuts through rock not because of its power but because of its persistence expr.
|
kayayı aşındıran dalgaların gücü değil sürekliliğidir |
|
| 76 |
Phrases |
because of expr.
|
olması sebebiyle |
|
| 77 |
Phrases |
because of loss expr.
|
kayıp nedeni ile |
|
| 78 |
Phrases |
because of health reasons expr.
|
sağlık nedenleriyle |
|
| 79 |
Phrases |
because of health reasons expr.
|
sağlık nedeniyle |
|
| 80 |
Phrases |
because of health reasons expr.
|
sağlık sebebiyle |
|
| 81 |
Phrases |
because of that expr.
|
sebebiyle |
|
| 82 |
Phrases |
because of the fact that expr.
|
sebebiyle |
|
| 83 |
Phrases |
because of a technical problem expr.
|
teknik bir sorundan dolayı |
|
| 84 |
Phrases |
because of a technical failure expr.
|
teknik bir hatadan dolayı |
|
| 85 |
Phrases |
because of a technical problem expr.
|
teknik bir sorundan ötürü |
|
| 86 |
Phrases |
because of a technical problem expr.
|
teknik bir sorun yüzünden |
|
| 87 |
Phrases |
because of a technical failure expr.
|
teknik hatadan ötürü |
|
| 88 |
Phrases |
precisely because of that expr.
|
tam da bu yüzden |
|
| 89 |
Phrases |
because of the fact that expr.
|
-den ötürü |
|
| 90 |
Phrases |
because of heavy snow expr.
|
yoğun kar yağışından dolayı |
|
| 91 |
Phrases |
because of that expr.
|
-den ötürü |
|
| 92 |
Phrases |
because of the fact that expr.
|
yüzünden |
|
| 93 |
Phrases |
because of the fact that expr.
|
-den dolayı |
|
| 94 |
Phrases |
because of that expr.
|
-den dolayı |
|
| 95 |
Phrases |
(be) careful what you wish for(, (because) you just might get it) expr.
|
eksik dilek dileme |
|
| 96 |
Phrases |
(be) careful what you wish for(, (because) you just might get it) expr.
|
ne dilediğin konusunda dikkatli ol (bakarsın gerçek olur) |
|
| 97 |
Phrases |
(be) careful what you wish for(, (because) you just might get it) expr.
|
ne dilediğine dikkat et (bakarsın gerçek olur) |
|
| 98 |
Phrases |
(be) careful what you wish for(, (because) you just might get it) expr.
|
dikkatli dilek dile (bakarsın gerçek olur) |
|
| Proverb |
|
| 99 |
Proverb |
early money is like yeast, because it helps to raise the dough
|
damlaya damlaya göl olur |
|
| 100 |
Proverb |
early money is like yeast, because it helps to raise the dough
|
sakla samanı gelir zamanı |
|
| 101 |
Proverb |
early money is like yeast, because it helps to raise the dough
|
ak akçe kara gün içindir |
|
| Colloquial |
|
| 102 |
Colloquial |
coz (because) expr.
|
çünkü |
|
| 103 |
Colloquial |
cuz (because) expr.
|
çünkü |
|
| 104 |
Colloquial |
cos (because) expr.
|
çünkü |
|
| 105 |
Colloquial |
just because! expr.
|
çünkü canım öyle istedi! |
|
| 106 |
Colloquial |
for no reason except because they feel like it expr.
|
sebepsiz yere sadece canları istediği için |
|
| 107 |
Colloquial |
just because of this expr.
|
zaten bu yüzden |
|
| 108 |
Colloquial |
because is why [cliché] expr.
|
çünkü öyle gerekiyor |
|
| 109 |
Colloquial |
because is why [cliché] expr.
|
çünkü öyle |
|
| 110 |
Colloquial |
because is why [cliché] expr.
|
nedeni yok |
|
| 111 |
Colloquial |
because is why [cliché] expr.
|
öyle işte |
|
| 112 |
Colloquial |
because reasons [cliché] expr.
|
çünkü öyle gerekiyor |
|
| 113 |
Colloquial |
because reasons [cliché] expr.
|
çünkü öyle |
|
| 114 |
Colloquial |
because reasons [cliché] expr.
|
nedeni yok |
|
| 115 |
Colloquial |
because reasons [cliché] expr.
|
öyle işte |
|
| 116 |
Colloquial |
watch what you wish for(, (because) you just might get it) expr.
|
ne arzu ettiğine/dilediğine dikkat et |
|
| 117 |
Colloquial |
watch what you wish for(, (because) you just might get it) expr.
|
eksik dilek dileme |
|
| 118 |
Colloquial |
watch what you wish for(, (because) you just might get it) expr.
|
ne dilediğin konusunda dikkatli ol (bakarsın gerçek olur) |
|
| 119 |
Colloquial |
watch what you wish for(, (because) you just might get it) expr.
|
ne dilediğine dikkat et (bakarsın gerçek olur) |
|
| 120 |
Colloquial |
watch what you wish for(, (because) you just might get it) expr.
|
dikkatli dilek dile (bakarsın gerçek olur) |
|
| 121 |
Colloquial |
you must be tired, because you've been running through my mind all day expr.
|
tüm gün aklımdan çıkmadın |
|
| 122 |
Colloquial |
you must be tired, because you've been running through my mind all day expr.
|
tüm gün kafamı meşgul ettin, yorulmuş olmalısın (bir kadını tavlamak için kullanılan klişe bir söz) |
|
| 123 |
Colloquial |
cuz (because) abrev.
|
çünkü |
|
| Speaking |
|
| 124 |
Speaking |
because it is urgent expr.
|
aciliyet arz ettiğinden |
|
| 125 |
Speaking |
you should not die because of me expr.
|
benim yüzümden ölmemelisiniz |
|
| 126 |
Speaking |
because of this reason expr.
|
bu sebepten dolayı |
|
| 127 |
Speaking |
are you sad because you're living here? expr.
|
burada yaşadığın için mi üzgünsün? |
|
| 128 |
Speaking |
because of what he did to me expr.
|
bana yaptığı şey yüzünden |
|
| 129 |
Speaking |
he said he could not kiss me because he's married expr.
|
beni öpemeyeceğini çünkü evli olduğunu söyledi |
|
| 130 |
Speaking |
you should not die because of me expr.
|
benim yüzümden ölmemelisin |
|
| 131 |
Speaking |
because of some irresponsible person expr.
|
bazı kendini bilmezler yüzünden |
|
| 132 |
Speaking |
because of some irresponsible person expr.
|
bir iki kendini bilmez yüzünden |
|
| 133 |
Speaking |
because of one's nature expr.
|
doğası gereği |
|
| 134 |
Speaking |
because the weather is cold expr.
|
çünkü hava soğuk |
|
| 135 |
Speaking |
yesterday we couldn't go out because it rained expr.
|
dün dışarı çıkamadık çünkü yağmur yağdı |
|
| 136 |
Speaking |
because i'm stupid expr.
|
çünkü ben aptalım |
|
| 137 |
Speaking |
because I believe in you expr.
|
çünkü sana inanıyorum |
|
| 138 |
Speaking |
because I'm ill expr.
|
hasta olduğum için |
|
| 139 |
Speaking |
because i was ill expr.
|
hasta olduğum için |
|
| 140 |
Speaking |
because we told the truth expr.
|
gerçeği söylediğimiz için |
|
| 141 |
Speaking |
because the weather is cold expr.
|
hava soğuk olduğundan |
|
| 142 |
Speaking |
this is because expr.
|
işte bu sebeple |
|
| 143 |
Speaking |
because of necessity expr.
|
ihtiyaçtan |
|
| 144 |
Speaking |
this is because expr.
|
işte bu nedenle |
|
| 145 |
Speaking |
because you know him/her better than i do expr.
|
onu benden daha iyi tanıdığından ötürü/dolayı |
|
| 146 |
Speaking |
because you know him/her better than i do expr.
|
onu benden daha iyi tanıdığına göre |
|
| 147 |
Speaking |
because you know him/her better than i do expr.
|
onu benden daha iyi tanıdığın için |
|
| 148 |
Speaking |
because you say so? expr.
|
sen söylüyorsun diye mi? |
|
| 149 |
Speaking |
because of you expr.
|
senden dolayı |
|
| 150 |
Speaking |
I don't trust you because you lied to me expr.
|
sana güvenmiyorum çünkü sen bana yalan söyledin |
|
| 151 |
Speaking |
is it because they're scared of you? expr.
|
senden korktukları için mi? |
|
| 152 |
Speaking |
because of you expr.
|
senden ötürü |
|
| 153 |
Speaking |
because I don't have enough sleep expr.
|
uykumu alamadığım için |
|
| 154 |
Speaking |
just because you're older it doesn't mean you 're right expr.
|
yaşlısın diye haklı olman gerekmiyor |
|
| 155 |
Speaking |
because of the place where they live expr.
|
yaşadıkları yer yüzünden |
|
| 156 |
Speaking |
because I didn't have enough sleep expr.
|
uykumu alamadığım için |
|
| 157 |
Speaking |
don't be fooled by what you see because nothing is what it seems expr.
|
gördüklerinize aldanmayın çünkü hiçbir şey göründüğü gibi değil |
|
| 158 |
Speaking |
because I'm interested in learning new information expr.
|
yeni bilgiler öğrenmeye meraklı olduğum için |
|
| 159 |
Speaking |
because I'm curious to learn new information expr.
|
yeni bilgiler öğrenmeye meraklı olduğum için |
|
| 160 |
Speaking |
cos (because) exclam.
|
çünkü |
|
| Trade/Economic |
|
| 161 |
Trade/Economic |
increase or decrease occurred depreciation expenses of the period because of changes in depreciation methods and depreciation calculating techniques n.
|
amortisman hesaplama yöntemleri ile bu yöntemlerde yapılan değişikliklerin dönemin amortisman giderlerinde meydana getirdiği artış veya azalış |
|
| Law |
|
| 162 |
Law |
common because of vicinage n.
|
komşu iki kasabada yaşayan sakinlerin çiftlik hayvanlarını birbirlerinin arazisinde otlatma hakkı |
|
| Medical |
|
| 163 |
Medical |
patients who admits to emergency department because of chest pain n.
|
acil servislere göğüs ağrısıyla başvuran hastalar |
|
| 164 |
Medical |
visited the emergency-department because of asthma exacerbation v.
|
acil polikliniğine astım atağı ile başvurmak |
|
| 165 |
Medical |
admit because of headache v.
|
baş ağrısı şikayetiyle başvurmak |
|
| 166 |
Medical |
admit because of headache v.
|
baş ağrısı yakınması ile başvurmak |
|
| Archaic |
|
| 167 |
Archaic |
because of conj.
|
naşi |
|
| Slang |
|
| 168 |
Slang |
because you touch yourself at night expr.
|
çünkü öyle gerekiyor |
|
| 169 |
Slang |
because you touch yourself at night expr.
|
çünkü öyle |
|
| 170 |
Slang |
because you touch yourself at night expr.
|
nedeni yok |
|
| 171 |
Slang |
because you touch yourself at night expr.
|
öyle işte |
|
