alınacak - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

alınacak



Bedeutungen von dem Begriff "alınacak" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 2 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
alınacak receivable adj.
Trade/Economic
alınacak receivable adj.

Bedeutungen, die der Begriff "alınacak" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 83 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
örnek alınacak nitelikte olma exemplariness n.
kucağa alınacak küçüklükte köpek lapdog n.
gezilip hava alınacak yer journey n.
alınacak ders moral n.
ibret alınacak öykü parable n.
iç acıtan/ibret veren/ibret alınacak öykü moving parable n.
ele alınacak işler listesi plate n.
alınacak kararlardan sorumlu kimse doctor n.
ele alınacak bölüm phase n.
(daha sonra internetten alınacak ürünler için) mağazaya giderek ürünleri incelemek showroom v.
örnek alınacak exemplary adj.
ibret alınacak noteworthy adj.
hafife alınacak türden to be trifled with adj.
göz önüne alınacak olursa in the light of adv.
göz önüne alınacak olursa considering prep.
göz önüne alınacak olursa assuming conj.
göz önüne alınacak olursa given the fact that conj.
Phrasals
birine (alınacak bir şey/hediye için) katkıda bulunmak kick in on something for someone v.
Phrases
alınacak önlem action to be taken n.
alınacak önlemler actions to be taken n.
alınacak tedbirler actions to be taken n.
hızla alınacak aksiyonlar actions to be taken quickly n.
alınacak aksiyon planları tanımlanacak the action plans to be taken will be defined expr.
göz önüne alınacak olursa taking into account expr.
göz önüne alınacak olursa bearing in mind expr.
göz önüne alınacak olursa in view of expr.
göz önüne alınacak olursa in light of expr.
göz önüne alınacak olursa in the light of expr.
göz önüne alınacak olursa in view of expr.
Idioms
düşündürücü/ibret alınacak sözler words to live by n.
alınacak intikam a score to settle n.
hafife alınacak/küçümsenecek bir konu olmamak be nothing to sniff at v.
hafife alınacak/küçümsenecek bir konu olmamak be nothing to sneeze at v.
hafife alınacak/küçümsenecek bir konu olmamak not to be sniffed at v.
hafife alınacak/küçümsenecek bir konu olmamak not to be sneezed at v.
(bir şeyi) aksiyon alınacak/eyleme geçilecek noktaya getirmek bring (something) to a head v.
alaya alınacak şey değil no laughing matter expr.
hafife alınacak/küçümsenecek bir şey/konu değil nothing to be sneezed at expr.
hafife alınacak/küçümsenecek bir şey/konu değil nothing to be sniffed at expr.
hafife alınacak/küçümsenecek bir şey/konu değil nothing to sneeze at expr.
hafife alınacak/küçümsenecek bir şey/konu değil nothing to sniff at expr.
Speaking
o hafife alınacak bir kimse değildir he is not a man to trifle with expr.
Trade/Economic
alınacak pazarlama bütçesi marketing budget to be received n.
alınacak taahhütler ve duran varlıkların elden çıkarılması commitments to acquire and dispose of fixed assets n.
alınacak faturalar invoices to be received n.
alınacak taahhütler commitments to acquire n.
alınacak taahhütlere ilişkin alacaklılar creditors in respect of commitments to acquire n.
alınacak ulusal varlık indirimi national presence rebates to be received n.
alınacak vergi tax receivable n.
bağlı kuruluşlardan alınacak miktarlar amounts receivable from affiliated enterprises n.
duran varlıklar ve bir yıl sonunda alınacak miktarlar fixed assets and amounts receivable after one year n.
geri alınacak vergiler ve stopaj vergileri taxes and withholding taxes to be recovered n.
işçilerle ilgili alınacak kararlara yasal olarak işçilerin de katılımının sağlanması industrial democracy n.
ödünç alınacak paranın pahalılaştırılması dear money n.
alınacak vadeli satın alınan mallar goods purchased forward to be received n.
alınacak vadeli alınan dövizler currencies purchased forward to be received n.
vergisi alınacak ticari makbuzlar tax on business receipts n.
satın alınacak şirketten vazgeçilmesi durumunda bu satın alım için kredi vermiş olan bankaya geri ödenen faiz drop-dead fee [uk] n.
devamlı satışta olup satın alınacak miktarla sınırlandırılmamış (devlet tahvilleri) on tap adv.
Law
mahkeme tarafından dikkate alınacak beyan veya iddialar matter n.
ölümcül hastalık halinde yaşamı uzatmak için alınacak tıbbi önlemleri reddetme hakkı right to die n.
(kararname veya karar) alınacak eylemi belirtmeden tarafların haklarını açıklayan declaratory adj.
Politics
karayolu dışında kullanılan hareketli makinelere takılan içten yanmalı motorlardan çıkan gaz ve partikül kirleticilerin emisyonuna karşı alınacak tedbirlerle ilgili üye devlet kanunlarının yakınlaştırılması komitesi committee for the approximation of the laws of the member states relating to measures against the emission of gaseous and particulate pollutants from internal combustion engines to be installed in non-road mobile machinery n.
yüksek derece ihtiyat ve sorgusuz bağlılıkla ele alınacak olan sensitive adj.
Technical
alınacak önlemler action be taken n.
dikkate alınacak hususlar considerations n.
Computer
alınacak dosya adı receive filename n.
alınacak dosya file to import n.
alınacak dosya from file n.
alınacak yer import to expr.
Automotive
araçlarda kullanılan sıkıştırma ateşlemeli motorlardan çıkan gaz ve partikül kirleticilerin emisyonlarına karşı alınacak tedbirler measures to be taken against the emission of gaseous pollutants from diesel engines for use in vehicles n.
bakım esnasında alınacak tedbirler maintenance precautions n.
motorlu araçların pozitif ateşleme sisteminden çıkan gazların neden olduğu hava kirliliğine karşı alınacak tedbirler measures to be taken against air pollution by gases from positive-ignition engines of motor vehicles n.
motorlu taşıtlardan yayılan emisyonların oluşturduğu hava kirliliğine karşı alınacak tedbirler measures to be taken against air pollution by emission from motor vehicles n.
Medical
günde üç kere alınacak (reçetelerde) tds (to be taken three times a day) n.
ameliyatla alınacak kadar gelişmiş (katarakt) ripe adj.
Pharmaceutics
haricen alınacak external adj.
Agriculture
tarım veya orman traktörlerinde kullanılan dizel motorlardan çıkan kirletici emisyonlara karşı alınacak tedbirler measures to be taken against the emission of pollutants from diesel engines for use in wheeled agricultural or forestry tractors n.
Education
kullanım esnasında alınacak tedbirler measures to be taken during utilization n.
History
kiracısı ölen arazinin varisinden alınacak paylara ilişkin eski bir derebeylik kanunu primer seizin n.
Environment
karayolu dışında kullanılan hareketli makinelara takılan içten yanmalı motorlardan çıkan gazlara ve partikül halindeki kirleticilere karşı alınacak tedbirler measures against the emission of gaseous and particulate pollutants from internal combustion engines to be installed in non-road mobile machinery n.
Cinema
filme alınacak sahnelerin ışıklandırmasını tasarlayan ve denetleyen kimse lighting cameraman n.
Modern Slang
çekilecek olan sıkıntının/yapılacak olan fedakarlığın alınacak olan sonuca değip değmeyeceğinden emin ol always know if the juice is worth the squeeze expr.