Türkisch - Englisch
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Französisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Englisch Synonyme
Synonyme
Über uns
Werkzeuge
Quellen
Kontakt
Einloggen / Registrieren
Licht Ausschalten
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyme
Werkzeuge
Über uns
Quellen
Kontakt
Einloggen / Registrieren
EN-TR
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Spanisch - Englisch
Französisch - Englisch
Englisch Synonyme
Türkisch - Englisch
Französisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Verlauf
alarak
Bedeutungen von dem Begriff
"alarak"
im Englisch Türkisch Wörterbuch : 2 Ergebniss(e)
Kategorie
Türkisch
Englisch
General
1
General
alarak
taking
adv.
2
General
alarak
receiving
adv.
Bedeutungen, die der Begriff
"alarak"
mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 338 Ergebniss(e)
Kategorie
Türkisch
Englisch
General
1
General
hava hattından elektrik alarak çalışan otobüs
trolley
n.
2
General
tabiattaki modelleri inceleyip bu tasarımları taklit ederek veya bunlardan ilham alarak insanların ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan bilim dalı
biomimicry
n.
3
General
saati ileri alarak zaman kazanma
daylight saving time
n.
4
General
doğadaki modelleri inceleyip taklit ederek veya bunlardan ilham alarak insanların problemlerine çözüm getirmeyi amaçlayan bilim dalı
biomimicry
n.
5
General
cesaretle ve risk alarak hakikati söyleme
parrhesia
n.
6
General
hisse senedi satın alarak yapılan şirket devri
takeover
n.
7
General
fidye alarak serbest bırakma
ransoming
n.
8
General
oyuncuların sırayla dizilmiş yığınlardan çeşitli miktarlarda alarak, en sonda tek kalan nesneyi alan kişiye oyunu kaybettirmeye çalıştığı zeka oyunu
nim
n.
9
General
yaşanılan mekanda, temel önlemler alarak, dışarıdan gelen tehditlere karşı oluşturulan güvenli bir alan
shelter in place
n.
10
General
hava hattından elektrik alarak çalışan otobüs
trolly
n.
11
General
erkeklerin yanlarına tazıları alarak av için toplanması
meet
n.
12
General
insanın örnek alarak yetiştiği model
mould
n.
13
General
insanın gerçeği sadece aklı temel alarak bilemeyeceğini ve gerçek ortaya çıksa dahi tümüyle anlayamayacağını ifade eden, tanrı tarafından tebliğ edilmiş dini öğreti
mystery
n.
14
General
ileri vadeli etkenleri göz önüne alarak bir sorunu inceleme
long view
n.
15
General
etraflıca ele alarak tanıtma
coverage
n.
16
General
eğlence gösterisinde en sonda yer alarak mizahi konuşmayı sürdüren kimse
corner man
n.
17
General
oyuncuların üzüm veya diğer atıştırmalıkları yanan brendiden alarak yemeye çalıştığı bir oyun
snapdragon
n.
18
General
oyuncuların üzüm gibi atıştırmalıkları yanan brendiden alarak yemeye çalıştığı bir oyun
flapdragon
n.
19
General
işini ağırdan alarak vakit kaybetmek
dawdle
v.
20
General
fidye alarak serbest bırakmak
ransom
v.
21
General
izin alarak işe gitmemek
take off from work
v.
22
General
-i örnek alarak bir şeyi yapmak
model something on
v.
23
General
seçimleri büyük çoğunluğun oyunu alarak kazanmak
landslide
v.
24
General
satın alarak stoklamak
buy in
v.
25
General
bir yeri merkez alarak çalışmak
work out of somewhere
v.
26
General
(birini) etki altına alarak bir şeye ikna ya da teşvik etmek
charm [obsolete]
v.
27
General
(kaynakları) kenar boşluklarına not alarak belirtmek
margin
v.
28
General
bir şeyden destek alarak uzanmak
repose
v.
29
General
(alfabeyi veya metni) belirli sıradaki her harfi alarak başka bir sıraya sokmak
decimate
v.
30
General
(edebi eserde ele alarak) sonsuz ün kazandırmak
immortalize
v.
31
General
(edebi eserde ele alarak) sonsuz ün kazandırmak
immortalise
v.
32
General
bir şeyi haz alarak deneyimlemek
feast
v.
33
General
üst üste darbe alarak düşmek
pelt
v.
34
General
üst üste darbe alarak düşmek
pelter
v.
35
General
(bir kimseye) kredi puanını baz alarak (kredi kartı) vermek
preapprove
v.
36
General
(bir kimseye kredi puanını baz alarak) kredi vermek
preapprove
v.
37
General
(tr) risk alarak şansını zorlamak
push
v.
38
General
(armada başı ön pati üzerinde yer alarak) uzanan
dormant
adj.
39
General
tad alarak
savorily
adv.
40
General
tad alarak
savourily
adv.
41
General
tat alarak
gustatorially
adv.
42
General
zevk alarak
savorily
adv.
43
General
intikam alarak
retaliatingly
adv.
44
General
garantiye alarak
hedgingly
adv.
45
General
ağırdan alarak
aversely
adv.
46
General
dikkate alarak
consideringly
adv.
47
General
güneşi arkasına alarak
with the sun
adv.
48
General
tat alarak
gustatorily
adv.
49
General
sırtına alarak
piggyback
adv.
50
General
ağırdan alarak
unwillingly
adv.
51
General
zevk alarak
savourily
adv.
52
General
göze alarak
at the risk of
adv.
53
General
geri alarak
withdrawing
adv.
54
General
ağırdan alarak
hesitantly
adv.
55
General
ağırdan alarak
reluctantly
adv.
56
General
tedbir alarak
with caution
adv.
57
General
engelleyici önlemler alarak
proactively
adv.
58
General
önceden önlemler alarak
proactively
adv.
59
General
sırtına alarak
pick-a-back
adv.
60
General
hafife alarak
airily
adv.
61
General
belirli bir kişiyi veya şeyi hedef alarak
pointedly
adv.
62
General
riski göze alarak
venturesomely
adv.
63
General
dikkate alarak
up
adv.
64
General
zorla alarak
usurpedly
adv.
65
General
haksız yollarla alarak
usurpedly
adv.
66
General
zorla alarak
usurpingly
adv.
67
General
haksız yollarla alarak
usurpingly
adv.
68
General
intikam alarak
vindicatorily
adv.
69
General
öç alarak
vindicatorily
adv.
70
General
ağırdan alarak
lingeringly
adv.
71
General
geri alarak
revokingly
adv.
72
General
tiye alarak
deridingly
adv.
73
General
alaya alarak
derisively
adv.
74
General
tiye alarak
derisively
adv.
75
General
tiye alarak
derisorily
adv.
76
General
devletten düzenli işsizlik yardımı alarak
on the dole
adv.
77
General
rüzgarı arkadan alarak
down-wind
adv.
78
General
eleştiri alarak
on the pan
adv.
79
General
zevk alarak
savorly
adv.
80
General
dalgaya alarak
fleeringly
adv.
81
General
ağırdan alarak
ploddingly
adv.
82
General
kesik nefes alarak
puffingly
adv.
83
General
öç alarak
with a siserary [dialect]
adv.
84
General
kaymağını alarak
skimmingly
adv.
85
General
yağını alarak
skimmingly
adv.
86
General
hafife alarak
sniffishly
adv.
87
General
koruma altına alarak
protectingly
adv.
88
General
kare şeklini alarak
square
adv.
89
General
kontrol altına alarak
stanchly
adv.
90
General
göz önüne alarak
in defiance of
prep.
91
General
dikkate alarak
in deference to
prep.
92
General
dikkate alarak
in the face of
prep.
93
General
ihtimalini göz önüne alarak
in contemplation of
prep.
94
General
dikkate alarak
considering
prep.
95
General
gözönüne alarak
having regard to
prep.
96
General
temel alarak
based on
prep.
97
General
temel alarak
based upon
prep.
98
General
...olgusunu/unsurunu/gerçeğini dikkate alarak
taking account of the fact that...
conj.
Phrasals
99
Phrasals
(birini veya bir fikri) merkeze alarak oluşturmak
build around (someone or something)
v.
100
Phrasals
(birini veya bir fikri) merkeze alarak oluşturmak
build around
v.
101
Phrasals
(bir alanı) çöküntüleri/çukurları kapayarak veya çıkıntıları alarak düzlemek
buff out
v.
102
Phrasals
(bir kişiyi/fikri) odak noktasına/merkeze alarak (bir şeyi) oluşturmak/geliştirmek
build around (someone or something)
v.
103
Phrasals
(bir şeyi) belli bir düşünceyle/bir fikir etrafında/bir düşünceyi temel alarak oluşturmak/geliştirmek
build around
v.
104
Phrasals
bir şeyi satarak/yenisini alarak elden çıkarmak
trade something off
v.
105
Phrasals
işini ağırdan alarak vakit kaybetmek
dawdle about
v.
106
Phrasals
işini ağırdan alarak vakit kaybetmek
dawdle over something
v.
107
Phrasals
işini ağırdan alarak vakit kaybetmek
dawdle something away
v.
108
Phrasals
satın alarak tüketmek
buy something out
v.
109
Phrasals
hafife alarak bahsetmek
talk down
v.
110
Phrasals
bir şeyi başka bir şeyi örnek alarak yapmak
fashion (something) after (something else)
v.
111
Phrasals
bir şeyi başka bir şeyi örnek alarak yapmak
fashion (something) on (something else)
v.
112
Phrasals
bir şeyi başka bir şeyi örnek alarak yapmak
fashion something on something
v.
113
Phrasals
rüzgarı arkasına alarak rotasında ilerlemek
fill away
v.
114
Phrasals
bir şeyi referans alarak çizmek
draw from
v.
115
Phrasals
kokusunu alarak bulmak
sniff out
v.
116
Phrasals
(bir şeyin, işin, görevin) sorumluluğunu alarak/üstlenerek sıkıntıya girmek
trouble (someone or oneself) with (something)
v.
117
Phrasals
golfte çok yavaş oynadıkları için izin alarak öndeki grubu geçip oynamaya devam etmek
play through
v.
118
Phrasals
golfte önünde bulunan yavaş ilerleyen bir gruptan izin alarak oynamaya devam etmek
play through
v.
119
Phrasals
(bir şeyi başka bir şeyi) temel alarak anlamak
see (something) against (something else)
v.
120
Phrasals
(bir şeyi başka bir şeyi) temel alarak anlamak
see something against something
v.
121
Phrasals
zorunlu bir dersi sınavdan belli bir not alarak atlamak
test out
v.
122
Phrasals
bir yerden destek alarak ayağa kalkmak
lever oneself up
v.
123
Phrasals
bir yerden destek alarak hareket etmek
lever oneself up
v.
124
Phrasals
bir yerden destek alarak ayağa kalkmak
lever yourself out of something
v.
125
Phrasals
bir yerden destek alarak hareket etmek
lever yourself out of something
v.
126
Phrasals
bir yerden destek alarak ayağa kalkmak
lever yourself onto something
v.
127
Phrasals
bir yerden destek alarak hareket etmek
lever yourself onto something
v.
128
Phrasals
(bir şeyi) temel alarak üstüne ekleme yapmak
build on (something)
v.
129
Phrasals
işini ağırdan alarak vakit kaybetmek
dawdle over
v.
130
Phrasals
(bir şeyi) referans alarak çizmek
draw from (something)
v.
131
Phrasals
-i örnek alarak yapmak
fashion on
v.
132
Phrasals
(birinin) ölçülerini alarak (bir giysiye) uygun olduğundan emin olmak
fit (one) for (something)
v.
133
Phrasals
birinin ölçülerini alarak bir giysiye uygun olduğundan emin olmak
fit someone for something
v.
134
Phrasals
(bir şey) alarak ileriye yatırım yapmak
invest in (something)
v.
135
Phrasals
(kendini/bir şeyi birini/bir şeyi) örnek alarak geliştirmek
model (oneself or something) on (someone or something else)
v.
136
Phrasals
(kendini/bir şeyi birini/bir şeyi) model alarak geliştirmek
model (oneself or something) on (someone or something else)
v.
137
Phrasals
(bir şeyi başka bir şeyi) örnek alarak yapmak/geliştirmek
model (something) after (something else)
v.
138
Phrasals
(bir şeyi başka bir şeyi) temel alarak yapmak/geliştirmek
model (something) after (something else)
v.
139
Phrasals
(bir şeyi başka bir şeyi) örnek alarak yapmak/geliştirmek
model (something) on (something else)
v.
140
Phrasals
(bir şeyi başka bir şeyi) temel alarak yapmak/geliştirmek
model (something) on (something else)
v.
141
Phrasals
-i örnek alarak yapmak/geliştirmek
model on
v.
142
Phrasals
'-i temel alarak yapmak/geliştirmek
model on
v.
143
Phrasals
(bir şeyi başka bir şeyi) örnek alarak yapmak
pattern (something) after (something else)
v.
144
Phrasals
(bir şeyi başka bir şeyi) temel alarak yapmak
pattern (something) after (something else)
v.
145
Phrasals
(bir şeyi başka bir şeyi) örnek alarak yapmak
pattern (something) on (something else)
v.
146
Phrasals
(bir şeyi başka bir şeyi) temel alarak yapmak
pattern (something) on (something else)
v.
147
Phrasals
'-i örnek alarak yapmak
pattern on
v.
148
Phrasals
'-i temel alarak yapmak
pattern on
v.
149
Phrasals
'-i örnek alarak yapmak
pattern after
v.
150
Phrasals
'-i temel alarak yapmak
pattern after
v.
151
Phrasals
-i temel alarak anlamak
see against
v.
152
Phrasals
(bir şey) alarak büyümek/serpilmek
thrive on (something)
v.
Phrases
153
Phrases
kendi/birinin/bir şeyin riskini alarak
at risk to yourself/somebody/something
v.
154
Phrases
bu durumu göz önüne alarak
considering this situation
expr.
155
Phrases
bu durumu göz önüne alarak
bearing/keeping this situation in mind
expr.
156
Phrases
bu gerçeği dikkate alarak
taking into account this fact
expr.
157
Phrases
bu durumu göz önüne alarak
(by) taking this situation into account/consideration
expr.
158
Phrases
gerçeğini dikkate alarak
having regard to the fact
expr.
159
Phrases
esas alarak/alınarak
based on
expr.
160
Phrases
-i göz önüne alarak
bearing in mind that
expr.
161
Phrases
-i dikkate alarak
bearing in mind that
expr.
162
Phrases
(birinin/bir şeyin/kendi) riskini alarak
at risk to (someone, something, or oneself)
expr.
163
Phrases
(bir şeyi) dikkate alarak
out of consideration of (something)
expr.
164
Phrases
sözünü alarak
in profile
expr.
165
Phrases
güvencesini alarak
on a promise
expr.
166
Phrases
riskini/sorumluluğunu kendisi alarak
at (one's) own peril
expr.
167
Phrases
(bir şeyin) mesuliyetini (kendisi) alarak (yapmak)
(do something) at your (own) peril
expr.
168
Phrases
(bir şeyin) riskini/sorumluluğunu (kendisi) alarak (yapmak)
(do something) at your (own) peril
expr.
169
Phrases
(bir şey yapmayı) göze alarak
at the risk of (doing something)
expr.
170
Phrases
(bir şeyi) dikkate alarak
in (the) light of (something)
expr.
171
Phrases
bir şeyi dikkate alarak
in the light of something [uk]
expr.
172
Phrases
bir şeyi dikkate alarak
in light of something [us]
expr.
Proverb
173
Proverb
yaptığın hata/yanlıştan ders alarak bir daha tekrar etmezsin
a fall into a ditch makes you wiser
Colloquial
174
Colloquial
(yarışlarda sporcular) hız alarak yapılan çıkış
flyer
n.
175
Colloquial
sırf medyada yer alarak ünlü
famous for being famous
adj.
176
Colloquial
her şeyi göze alarak
neck or nothing
expr.
177
Colloquial
her şeyi göze alarak
if it kills (one)
expr.
178
Colloquial
her şeyi göze alarak
if it kills you
expr.
179
Colloquial
her şeyi göze alarak
if it's the last thing I do
expr.
Idioms
180
Idioms
orduda kadınların rütbe alarak ilerlemesine karşı soyut engel
brass ceiling
n.
181
Idioms
askerlerin bir düzen alarak girdiği savaş
a pitched battle
n.
182
Idioms
küçük bir risk alarak büyük bir kazanç sağlama
a sprat to catch a mackerel [old-fashioned] [uk]
n.
183
Idioms
bir şeyden güç alarak çalışmak
run on
v.
184
Idioms
(birine) bir hediye veya özel bir şey alarak eve gelmek
bring (something) home (to someone)
v.
185
Idioms
(birine) bir hediye veya özel bir şey alarak eve gelmek
bring something home to someone
v.
186
Idioms
bir şeyin kokusunu alarak peşine düşmek
be on the scent of something
v.
187
Idioms
borcunu bir başkasından borç alarak ödemek
rob peter to pay paul
v.
188
Idioms
mahkemede kralın/kraliçenin/devletin safında yer alarak suç ortağı aleyhine ifade vermek
turn state's evidence
v.
189
Idioms
mahkemede kralın/kraliçenin/devletin safında yer alarak suç ortağı aleyhine ifade vermek
turn queen's evidence
v.
190
Idioms
mahkemede kralın/kraliçenin/devletin safında yer alarak suç ortağı aleyhine ifade vermek
turn king's evidence
v.
191
Idioms
riski göze alarak harekete geçmek
take the plunge
v.
192
Idioms
riski göze alarak bir işe girişmek
take the plunge
v.
193
Idioms
(sonu ne olursa olsun) her türlü riski alarak sonuna kadar götürmek
go to the wall on something
v.
194
Idioms
(bir şeyi) riski göze alarak yapmak
do (something) at (one's) own risk
v.
195
Idioms
tehlikede/risk alarak hareket etmek
sail near the wind
v.
196
Idioms
riski kendi üzerine alarak yapmak
do something at your own risk
v.
197
Idioms
sorumluluğu kendin alarak yapmak
do something at your own risk
v.
198
Idioms
riski kendin göze alarak yapmak
do something at your own risk
v.
199
Idioms
(hayatı) risk alarak yaşamak
live (life) on the edge
v.
200
Idioms
her şeyi göz önüne alarak
upon the matter
adv.
201
Idioms
her şeyi göz önüne alarak
upon the whole
adv.
202
Idioms
işsizlik yardımı alarak
on the dole
adv.
203
Idioms
kuyruğunu bacaklarının arasına alarak
with one's tail tucked between one's legs
expr.
204
Idioms
kuyruğunu bacaklarının arasına alarak
with your tail tucked between your legs
expr.
205
Idioms
sırtına alarak
pickaback
expr.
206
Idioms
büyük risk alarak
all (one's) life is worth
expr.
207
Idioms
büyük bir tehlikeyi göze alarak
all (one's) life is worth
expr.
208
Idioms
büyük risk alarak
all (one's) life's worth
expr.
209
Idioms
büyük bir tehlikeyi göze alarak
all (one's) life's worth
expr.
210
Idioms
büyük risk alarak
all (one's) life is worth
expr.
211
Idioms
büyük bir tehlikeyi göze alarak
all (one's) life is worth
expr.
212
Idioms
büyük risk alarak
all (one's) life's worth
expr.
213
Idioms
büyük bir tehlikeyi göze alarak
all (one's) life's worth
expr.
214
Idioms
risk alarak
on the fast lane
expr.
215
Idioms
risk alarak
on the wild side
expr.
216
Idioms
dikkate alarak
out of consideration
expr.
Speaking
217
Speaking
çocukların birbirini sırtına alarak at taklidi yaptığı oyun
horsey
n.
218
Speaking
çocukların birbirini sırtına alarak at taklidi yaptığı oyun
horsy
n.
Trade/Economic
219
Trade/Economic
hisse senetlerinin büyük çoğunluğunu alarak şirketin kontrolünü ele geçirme girişimi
raid
n.
220
Trade/Economic
big mac'in fiyatını referans alarak ülkeler arasındaki satın alma gücü paritesini ölçümleyen bir araştırma
big mac index
n.
221
Trade/Economic
çeşitli fiyatları baz alarak tüketicilerin satın alacakları miktarları gösteren eğri
demand curve
n.
222
Trade/Economic
hisse senedi alarak işletmeye ortak olma
equity participation
n.
223
Trade/Economic
personelin hisse alarak ortak olma planı
employee share ownership plan
n.
224
Trade/Economic
posta ile sipariş alarak yapılan satış
mail order selling
n.
225
Trade/Economic
satın alarak stoklama
buy-in
n.
226
Trade/Economic
tüyo alarak alıp satma
insider dealing
n.
227
Trade/Economic
gelişmekte olan ülkelerde ürünü garanti edilen fiyata doğrudan üreticiden satın alarak üreticiye fayda sağlama
fair trade
n.
228
Trade/Economic
hisselerinin çoğunluğunu satın alarak şirketi kontrol etme tehdidinde bulunan kişi veya şirket
greenmailer
n.
229
Trade/Economic
malları satın alarak piyasadan kaldırma
offtake
n.
230
Trade/Economic
(gizlice hisse senedi alarak) firmanın başına geçmeyi bekleyen kimse
corporate raider
n.
231
Trade/Economic
yabancı vatandaşların genellikle hisse senedi alarak abd işletmelerine yatırım yapması
foreign direct investment
n.
232
Trade/Economic
tazminat alarak polislikten erken emekli olma
perfing [new zealand]
n.
233
Trade/Economic
belirli bir hisse senedini büyük miktarlarda satın alarak piyasanın kontrolünü geçici olarak ele geçirmek
rig the market
v.
234
Trade/Economic
belirli bir hisse senedini büyük miktarlarda satın alarak piyasanın kontrolünü geçici olarak ele geçirmek
rig the market
v.
235
Trade/Economic
(fiyat düşmeden hemen önce) hisse alarak/satarak olası karı kaybetmek
whipsaw
v.
236
Trade/Economic
arza göre çok fazla satın alarak kötü şekilde etkilemek
overbuy
v.
237
Trade/Economic
(önceden yapılmış karşılıksız satış için) mal alarak teslimatı telafi etmek
cover
v.
238
Trade/Economic
alıcının ürünü incelemesi ve tüm riskleri üzerine alarak satın alması durumu
as is where is
expr.
Law
239
Law
kişinin kendisini yüksek mahkeme üyesi vb gibi tanıtarak telefonla aradığı şahsın kişisel (kimlik) bilgilerini ve sosyal sigorta numarasını alarak yaptığı dolandırıcılık
jury duty scam
n.
240
Law
hükümdarın safında yer alarak suç ortağı aleyhine verilen ifade
queen's evidence [uk]
n.
241
Law
menkul eşyaları borç alarak tüketip karşılığında ödeme yapması beklenen kimse
mutuary
n.
242
Law
bu beyan ve taahhütlerin doğruluğunu esas alarak
in reliance on the truth of these representations and warranties
expr.
243
Law
göz önüne alarak
having regard to
expr.
Politics
244
Politics
abd hükümetinin çalışmalarını askıya alarak tüm zorunlu olmayan federal hizmetleri kapatması
government shutdown
n.
245
Politics
belli bir bölgenin petrol haklarını alarak araziyi (parseller halinde) satın almak veya kiralamak
checkerboard
v.
246
Politics
seçimleri büyük çoğunluğun oyunu alarak kazanmak
landslide
v.
247
Politics
kayda alarak
take due note of
expr.
248
Politics
saati ileri alarak zaman kazanma
dst (daylight saving time)
abrev.
Industry
249
Industry
silindirin kağıt hamurunu alarak kurutma silindirine gönderdiği bir makine
cylinder engine
n.
250
Industry
(sağlık izni alarak) toplu iş bırakma eylemi
sick-out
n.
251
Industry
(sağlık izni alarak) toplu iş bırakma eylemine katılmak
sick out
v.
Technical
252
Technical
deneye tabi tutulan kaynak sarf malzemelerini baz alarak kaynak prosedürü vasıflandırılması
qualification of welding procedures based on tested consumables
n.
253
Technical
erime noktaları farklarını baz alarak metalleri birbirinden ayırma
liquation
n.
254
Technical
x ekseninde yer alarak kendi eksenindeki normal koordinatı kesen bölüm
subnormal
n.
255
Technical
nemini alarak kurutmak
desiccate
v.
256
Technical
referans değerini esas alarak ayar yapmak
adjust to the reference
v.
257
Technical
ekseni tam alarak merkezde olmayan
eccentric
adj.
258
Technical
esas alarak
with respect
expr.
Computer
259
Computer
oyuncunun nişan alarak atış yaptığı bir bilgisayar oyunu türü
first-person shooter
n.
Informatics
260
Informatics
şirketin bütün kaynakları satın alarak kullanmasa bile hazır tutması
fat provisioning
n.
Radio
261
Radio
jeneratör çıkışını yüksek enerji darbeleri şeklinde alarak antene ileten radyo devresi
tank circuit
n.
Textile
262
Textile
aynı anda birden fazla ilmek alarak yapılan dekoratif bir örgü stili
tuck stitch
n.
Automotive
263
Automotive
geri gitmek (geri vitese alarak)
reverse
v.
Aeronautic
264
Aeronautic
mevsimlik bilet alarak her gün aynı noktalar arasında yolculuk yapan kimse
commuter
n.
265
Aeronautic
rüzgarı arkadan alarak iniş
down-wind landing
n.
Marine
266
Marine
yelkenle rüzgarı başa alarak tekneyi geriletmek
abox
v.
267
Marine
(gemi) rüzgarı arkasına alarak ilerlemek
spoon
v.
268
Marine
rüzgarı arkaya alarak denize açılmak
stand down
v.
269
Marine
tam yol alarak
at the top of speed
adv.
270
Marine
tam yol alarak
at full speed
adv.
271
Marine
yarım yol alarak
at half speed
adv.
Mining
272
Mining
(kömür ocağında) çıkarılan madenden pay alarak çalışma
pitchwork
n.
Medical
273
Medical
bir zehri aşamalı olarak artan dozlarda alarak kazanılan tolerans
mithridatism
n.
274
Medical
ciğerlere hava alarak kirli kanı temiz kana dönüştürmek
arterialise
v.
275
Medical
ciğerlere hava alarak kirli kanı temiz kana dönüştürmek
arterialize
v.
Anatomy
276
Anatomy
damarlardan kanı alarak ventriküle pompalayan kalp odacığı
atrium
n.
277
Anatomy
üst bölgede yer alarak
superiorly
adv.
Psychology
278
Psychology
model alarak öğrenme
observational learning
n.
Dentistry
279
Dentistry
diş pulpasını içine alarak
pulpally
adv.
Physiology
280
Physiology
sinir dokusundan köken alarak
neurogenically
adv.
Pathology
281
Pathology
yumuşak peynirsi kıvam alarak ölü dokuya dönüşmek
caseate
v.
Pharmaceutics
282
Pharmaceutics
reçetesiz alarak
over-the-counter
adv.
Food Engineering
283
Food Engineering
tortusunu alarak aktarma (bira)
racking
n.
Math
284
Math
tam sayı alarak elde edilemeyen sayı
imperfect power
n.
Physics
285
Physics
ısı alarak oluşan (nükleer reaksiyon)
endoergic
adj.
Chemistry
286
Chemistry
yerini alarak kimyasal bileşmeden ayırmak
displace
v.
287
Chemistry
elektron alarak negatif iyon oluşturmaya yatkın
electro-negative
adj.
Biology
288
Biology
başka bir bakteri türünün yanında kalıp onun özelliklerini alarak bir bakteri türünün oluşması
entrainement
n.
Biochemistry
289
Biochemistry
iltihaplanan dokunun peynirsi kıvam alarak ölü hale gelmesi
caseous degeneration
n.
Botanic
290
Botanic
köklendirmek için mevcut bitkiden parça alarak yeni bitki yaratma yöntemi
rooting
n.
291
Botanic
aşağı doğru daralıp yumurta şeklini alarak
obovately
adv.
Breeding
292
Breeding
çoban köpeğinin koyunları ürkütmeyecek şekilde genişten alarak koşması
outrun
n.
Fishery
293
Fishery
(ab'de) balıkçılardan sertifikalarını satın alarak bir ülkenin avrupa sularında avlanma kotasının bir kısmını elde etme
quota-hopping
n.
Social Sciences
294
Social Sciences
akıl sağlığını baz alarak yapılan ayrımcılık
mental health discrimination
n.
Education
295
Education
(cambridge üniversitesi'nde) üst düzey derece alarak mesleğini öğretip icra etme hakkı kazanmak
incept
v.
Linguistics
296
Linguistics
parantez arasına alarak koymak
parenthesize
v.
297
Linguistics
parantez arasına alarak koymak
parenthesise
v.
History
298
History
(ikinci dünya savaşında) ana dilini temel alarak bir kod tasarlayıp kullanılmış olan navaholu bir gizli ajan
windtalker
n.
299
History
(ikinci dünya savaşında) ana dilini temel alarak bir kod tasarlayıp kullanılmış olan navaholu bir gizli ajan
codetalker
n.
300
History
fransız modelini baz alarak kurulan italyan cumhuriyetlerinde eyalet başkanı
consul
n.
301
History
güncel standartları baz alarak geçmişi yeniden değerlendiren
revisionist
adj.
Religious
302
Religious
rahip sınıfından olan/olmayan herkesin hem kadeh hem de ekmeği alarak ayin yapmaları gerektiğini savunan hussites üyesi
calixtine
n.
303
Religious
incelenen eserde sözcükleri temel alarak anlamlarını araştıran eleştiri çalışması
lower criticism
n.
304
Religious
aracı olarak seçtiği kimseyi etkisi altına alarak onun aracılığıyla dile gelen ruh
guide
n.
Philosophy
305
Philosophy
subjektivizmi temel alarak
subjectivist
adv.
Geography
306
Geography
saati standart zamanın bir saat ilerisine alarak akşamları gün ışığından bir saat daha faydalanma
daylight savings
n.
307
Geography
saati standart zamanın bir saat ilerisine alarak akşamları gün ışığından bir saat daha faydalanma
daylight-savings time
n.
308
Geography
ikinci dünya savaşı sırasında britanya'da saatleri standart saatin iki saat ilerisine alarak uygulanan yaz saati
dst (double summer time)
abrev.
Geology
309
Geology
kil yönünden çok zengin olan ve yağışlı dönemlerde bünyesine su alarak şişen kurak dönemlerde ise suyunun buharlaşması ile derin yarıklar şeklinde çatlayan toprak
vertisol soil
n.
310
Geology
kil yönünden çok zengin olan ve yağışlı dönemlerde bünyesine su alarak şişen kurak dönemlerde ise suyunun buharlaşması ile derin yarıklar şeklinde çatlayan toprak
vertisol
n.
Military
311
Military
küçük bir yenilgiyi göze alarak yapılan erken ve önleyici saldırı
bloody nose attack
n.
312
Military
disiplin altına alarak
regimentally
adv.
Hunting
313
Hunting
av köpeğinin avının kokusunu alarak avına kitlenmesi
point
n.
314
Hunting
(köpek) av kokusu alarak havlamak
challenge
v.
Sport
315
Sport
hız alarak yapılan çıkış
flying start
n.
316
Sport
jimnastik ve dövüş sporlarında sırt üstü yatan kimsenin bacaklarından ve ellerinden kuvvet alarak doğrudan ayağa kalkarken yaptığı manevra
kip
n.
317
Sport
puan veya sayı alarak kendi takımına maçı kazandıran oyuncu
match-winner
n.
318
Sport
krikette kale direklerini yerinden alarak günün oyununu bitirmek
draw stumps
v.
319
Sport
(krikette) maçtan alarak vuruş sırasını kaybettirmek
go
v.
320
Sport
(sayı alarak) son dakikada işi bitirmek
finish
v.
Football
321
Football
uzun pasları kesme amaçlı ek defans oyuncusu alarak savunmayı güçlendirme
prevent defense
n.
Baseball
322
Baseball
topu baş parmak ve parmak uçları arasında tutarak yapılan ve topun falso alarak kaleye gittiği yavaş bir atış türü
knuckle ball
n.
Card
323
Card
masada açık duran kartları eldeki uygun kartlarla alarak oynanan iskambil oyunu
casino
n.
324
Card
masada açık duran kartları eldeki uygun kartlarla alarak oynanan iskambil oyunu
casino
n.
325
Card
masada açık duran kartları eldeki uygun kartlarla alarak oynanan iskambil oyunu
cassino
n.
326
Card
masada açık duran kartları eldeki uygun kartlarla alarak oynanan bir tür iskambil oyunu
scop
n.
327
Card
masada açık duran kartları eldeki uygun kartlarla alarak oynanan bir tür iskambil oyunu
scopa
n.
Wagering
328
Wagering
(oyunu alarak veya dalavere yaparak) zorla ödetmek
stick
v.
Cinema
329
Cinema
popüler bir filmi tiye alarak çekilen film
spoof movie
n.
330
Cinema
çekilmiş bir filme konuşmaları tek sahneyi döngüye alarak senkronize şekilde ekleme işlemi
looping
n.
Printery
331
Printery
parantez arasına alarak koymak
parenthesize
v.
332
Printery
parantez arasına alarak koymak
parenthesise
v.
Archaic
333
Archaic
(şarap, bal gibi sıvıyı) üzerindeki köpüğü alarak arıtmak
despumate
v.
334
Archaic
zevk alarak
savourly
adv.
335
Archaic
ciddiye alarak
solidly
adv.
Slang
336
Slang
(bilgisayar oyunu) iyi bir sonuç alarak devam etmek için oyun dosyasını saklayan oyuncu
scummer
n.
337
Slang
(bilgisayar oyunu) iyi bir sonuç alarak devam etmek için oyun dosyasını saklama
scumming
n.
338
Slang
damardan uyuşturucu alarak kafayı bulmuş
shot up
adj.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of alarak
×
Term Options
Übersetzung Vorschlagen / Korrigieren
Französisch Englisch Wörterbuch
Spanisch Englisch Wörterbuch
Deutsch Englisch Wörterbuch
Englisch Synonyme Wörterbuch
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy