büyük ölçüde - Türkisch Englisch Wörterbuch

büyük ölçüde

Bedeutungen von dem Begriff "büyük ölçüde" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 48 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
büyük ölçüde substantially adv.
The compromise we are reaching does not differ substantially from the Commission's initial proposals.
Varmakta olduğumuz uzlaşma, Komisyon'un ilk tekliflerinden büyük ölçüde farklı değildir.

More Sentences
büyük ölçüde largely adv.
The fund was largely financed through government borrowing.
Fon büyük ölçüde devlet borçlanması yoluyla finanse edilmiştir.

More Sentences
büyük ölçüde widely adv.
The availability of rentals varies widely across NY.
Kiralık evlerin mevcudiyeti New York genelinde büyük ölçüde farklılıklar göstermektedir.

More Sentences
büyük ölçüde considerably adv.
The adoption of this measure would improve the protection of human rights in Turkey considerably.
Bu düzenlemenin benimsenmesi, Türkiye'de insan haklarının korunmasını çok büyük ölçüde iyileştirecektir.

More Sentences
büyük ölçüde pretty much adv.
I've pretty much gotten over it.
Onu büyük ölçüde aştım.

More Sentences
büyük ölçüde radically adv.
The coal prices changed radically with the war.
Savaşla birlikte kömür fiyatları büyük ölçüde değişti.

More Sentences
büyük ölçüde considerable [dialect] adv.
A war that turns mainly on the considerable natural wealth of the country.
Büyük ölçüde ülkenin önemli doğal zenginliklerine dayanan bir savaş.

More Sentences
büyük ölçüde a vast scale adj.
büyük ölçüde whole slew (of) adj.
büyük ölçüde to a great extent adv.
büyük ölçüde to a large extent adv.
büyük ölçüde on a large scale adv.
büyük ölçüde majorly adv.
büyük ölçüde pretty well adv.
büyük ölçüde in no small measure adv.
büyük ölçüde all too adv.
büyük ölçüde only too adv.
büyük ölçüde big adv.
büyük ölçüde big-time adv.
büyük ölçüde materially adv.
büyük ölçüde with a witness adv.
büyük ölçüde widewhere adv.
büyük ölçüde meikle [scotland] adv.
büyük ölçüde mickle [scotland] adv.
büyük ölçüde right smart adv.
büyük ölçüde powerful adv.
büyük ölçüde gayly [scotland] adv.
büyük ölçüde far adv.
Phrases
büyük ölçüde a bit of a/an expr.
Colloquial
büyük ölçüde super dooper adv.
büyük ölçüde hang of a expr.
büyük ölçüde a hang of expr.
Idioms
büyük ölçüde to great effect adv.
büyük ölçüde to fine effect adv.
büyük ölçüde to outstanding effect adv.
büyük ölçüde to good effect adv.
büyük ölçüde leaps and bounds adv.
büyük ölçüde on a biblical scale expr.
büyük ölçüde a whole lot expr.
büyük ölçüde by the yard expr.
büyük ölçüde by/in leaps and bounds expr.
büyük ölçüde to pieces expr.
büyük ölçüde with a capital (some letter) expr.
Trade/Economic
büyük ölçüde on a big scale expr.
büyük ölçüde on a large scale expr.
Archaic
büyük ölçüde thrice adv.
Slang
büyük ölçüde bare adv.
büyük ölçüde like buggery [uk] expr.

Bedeutungen, die der Begriff "büyük ölçüde" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 85 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
büyük ölçüde/oranda in large measure adv.
The Commission has moved, in large measure, to implement what we in the temporary committee recommended.
Komisyon, büyük ölçüde, geçici komitede bizim önerdiklerimizi uygulamak üzere harekete geçti.

More Sentences
büyük ölçüde bütünleşik devre large scale integrated circuit n.
çoğunlukla valilerce yönetilen ve yönetim bakımından bir ölçüde bağımsızlığı olan büyük il state n.
büyük ölçüde can kaybı mortality n.
daha büyük ölçüde tartışma further discussion n.
muadillerinden anormal ölçüde büyük olan şey lunker n.
biyografileri büyük ölçüde izlenemeyen bir grup insanın ortak özelliklerinin araştırılması prosopography n.
bağımsız unsurların büyük etki yaratacak ölçüde etkileşimi synergism n.
büyük ölçüde artmak redouble v.
büyük ölçüde farklılık göstermek differ greatly v.
büyük ölçüde etkilemek overimpress v.
normalden daha büyük ölçüde olana ait kingsize adj.
büyük ölçüde etkili largely effective adj.
büyük ölçüde değiştirilmiş heavily modified adj.
büyük ölçüde kısıtlı görüş mesafesine sahip near-blind adj.
daha büyük ölçüde more of adj.
toplumun davranış normlarından büyük ölçüde farklılık gösteren deviate adj.
çelişkili görünmesine karşın büyük ölçüde doğru olan paradoxical adj.
büyük bir ölçüde largely adv.
büyük ölçüde/çapta largely adv.
büyük ölçüde/çapta to a large extent adv.
büyük ölçüde/çapta in great measure adv.
büyük ölçüde/çapta to a great extent adv.
daha büyük ölçüde to a greater extent adv.
daha büyük ölçüde more so adv.
çok büyük ölçüde particularly adv.
daha büyük ölçüde still [obsolete] adv.
en büyük ölçüde furthest adv.
büyük ölçüde anlamı veren ön ek be- pref.
daha büyük ölçüde anlamı veren ön ek be- pref.
Phrases
büyük, az, hatırı sayılır ölçüde to good, little, etc. effect expr.
Colloquial
olabilecek en büyük ölçüde for fair expr.
çok büyük oranda/ölçüde a whole heap expr.
büyük ölçüde (bir şey) all too (something) expr.
büyük ölçüde (bir şey) all too (something) expr.
Idioms
(bir şeyi) büyük ölçüde azaltmak pare (something) to the bone v.
(bir şeyi/konuyu) büyük ölçüde aydınlatmak throw a lot of light on (something) v.
(bir şeye/konuya) büyük ölçüde ışık tutmak throw a lot of light on (something) v.
(bir şeye/konuya) büyük ölçüde açıklık getirmek/kazandırmak throw a lot of light on (something) v.
(bir şeyi/konuyu) büyük ölçüde açıklamak throw a lot of light on (something) v.
(bir şeyi/konuyu) büyük ölçüde açıklığa kavuşturmak throw a lot of light on (something) v.
(bir şeyi/konuyu) büyük ölçüde aydınlığa kavuşturmak throw a lot of light on (something) v.
bir eşiği/sınırı kolaylıkla ve büyük ölçüde geçmek blow past (something) v.
büyük ölçüde bir şey yapmak do something in a big way v.
(bir şeyin) fiyatını büyük ölçüde artırmak place a premium on (something) v.
ciddi/büyük ölçüde gerilemek take a drubbing v.
büyük ölçüde tahrip edici slash-and-burn adj.
önemli/büyük ölçüde big time adv.
Trade/Economic
önemli ölçüde birikmiş karı ve çok miktarda ödenmemiş adi hisse senedi bulunan büyük şirketlerin hisselerine yatırım yapan yatırım fonlarına ait large-capitalization adj.
önemli ölçüde birikmiş karı ve çok miktarda ödenmemiş adi hisse senedi bulunan büyük şirketlerin hisselerine yatırım yapan yatırım fonlarına ait large-capitalisation adj.
önemli ölçüde birikmiş karı ve çok miktarda ödenmemiş adi hisse senedi bulunan büyük şirketlerin hisselerine yatırım yapan yatırım fonlarına ait large-cap adj.
önemli ölçüde birikmiş karı ve çok miktarda ödenmemiş adi hisse senedi bulunan büyük şirketlerin hisselerine yatırım yapan yatırım fonları ile ilişkili large-cap adj.
önemli ölçüde birikmiş karı ve çok miktarda ödenmemiş adi hisse senedi bulunan büyük şirketlerin hisselerine yatırım yapan yatırım fonları ile ilişkili large-capitalisation adj.
önemli ölçüde birikmiş karı ve çok miktarda ödenmemiş adi hisse senedi bulunan büyük şirketler ile ilişkili large-capitalisation adj.
önemli ölçüde birikmiş karı ve çok miktarda ödenmemiş adi hisse senedi bulunan büyük şirketlere ait large-cap adj.
önemli ölçüde birikmiş karı ve çok miktarda ödenmemiş adi hisse senedi bulunan büyük şirketler ile ilişkili large-cap adj.
önemli ölçüde birikmiş karı ve çok miktarda ödenmemiş adi hisse senedi bulunan büyük şirketler ile ilişkili large-capitalization adj.
önemli ölçüde birikmiş karı ve çok miktarda ödenmemiş adi hisse senedi bulunan büyük şirketlere ait large-capitalization adj.
önemli ölçüde birikmiş karı ve çok miktarda ödenmemiş adi hisse senedi bulunan büyük şirketlerin hisselerine yatırım yapan yatırım fonları ile ilişkili large-capitalization adj.
önemli ölçüde birikmiş karı ve çok miktarda ödenmemiş adi hisse senedi bulunan büyük şirketlere ait large-capitalisation adj.
Law
bir tarafı büyük ölçüde kısıtlarken diğer tarafı serbest bırakan bir sözleşme contract of adhesion n.
Politics
(büyük ölçüde britanya kolumbiyası'nda) terör destekçisi bir doukhobor tarikatı freedomites n.
(büyük ölçüde britanya kolumbiyası'nda) terör destekçisi bir doukhobor tarikatı sons of freedom n.
Technical
büyük ölçüde kılavuz çekilmiş oversized tapped adj.
Anatomy
mesane duvarının büyük ölçüde uzunlamasına olan dış kas sistemi detrusor n.
mesane duvarının büyük ölçüde uzunlamasına olan dış kas sistemi detrusor muscle n.
mesane duvarının büyük ölçüde uzunlamasına olan dış kas sistemi detrusor n.
Food Engineering
büyük ölçüde eşdeğerlik substantial equivalence n.
tamamen veya büyük ölçüde graham unundan yapılmış graham adj.
Biology
kalitatif bir özelliğin dışavurumunu büyük ölçüde etkileyen gen oligogene n.
Zoology
metabolizmanın büyük ölçüde yavaşlaması torpor n.
metabolizması büyük ölçüde yavaşlamış torpid adj.
Botanic
kayaların altında veya alt yüzeyinde bulunup büyük ölçüde ışıksız bir ortamda yaşayan hypolithic adj.
kayaların altında veya alt yüzeyinde bulunup büyük ölçüde ışıksız bir ortamda olan hypolithic adj.
Education
büyük ölçüde bağımsız enstitülerin oluşturduğu (üniversite) federal [uk] adj.
Linguistics
büyük ölçüde ingilizceye dayalı yapay bir uluslararası dil volapük n.
büyük ölçüde ingilizceye dayalı yapay bir uluslararası dil volapuk n.
Religious
(hinduizm'de) büyük ölçüde rahip büyülerinden oluşan dördüncü ve sonuncu veda atharva-veda n.
Environment
altındaki mineralli topraktan farklı olarak büyük ölçüde organik madde katmanından oluşan humuslu orman toprağı mor n.
Geography
büyük ölçüde değiştirilmiş su kütlesi heavily modified water body n.
Geology
büyük ölçüde zirkonyum dioksit içeren, zirkonyum kaynağı bir mineral baddeleyite n.
nehir ağzına yakın olup büyük ölçüde açık sulardan korunan çamurlu lagün, bataklık veya göl liman n.
Archaic
özgürlüğe büyük ölçüde izin veren large adj.
Ornithology
kuzey amerika'daki bataklık ve kıyılarda bulunan büyük ölçüde gri renkli bir kuş turkeyback (tringa melanoleuca) n.
Modern Slang
vücudun her yerinin büyük ölçüde zayıflayıp kafanın büyük kalması al roker syndrome n.