|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
| General |
|
| 1 |
General |
büyük ölçüde/oranda |
in large measure adv.
|
|
The Commission has moved, in large measure, to implement what we in the temporary committee recommended.
Komisyon, büyük ölçüde, geçici komitede bizim önerdiklerimizi uygulamak üzere harekete geçti.
More Sentences
|
| 2 |
General |
büyük ölçüde bütünleşik devre |
large scale integrated circuit n.
|
|
| 3 |
General |
çoğunlukla valilerce yönetilen ve yönetim bakımından bir ölçüde bağımsızlığı olan büyük il |
state n.
|
|
| 4 |
General |
büyük ölçüde can kaybı |
mortality n.
|
|
| 5 |
General |
daha büyük ölçüde tartışma |
further discussion n.
|
|
| 6 |
General |
muadillerinden anormal ölçüde büyük olan şey |
lunker n.
|
|
| 7 |
General |
biyografileri büyük ölçüde izlenemeyen bir grup insanın ortak özelliklerinin araştırılması |
prosopography n.
|
|
| 8 |
General |
bağımsız unsurların büyük etki yaratacak ölçüde etkileşimi |
synergism n.
|
|
| 9 |
General |
büyük ölçüde artmak |
redouble v.
|
|
| 10 |
General |
büyük ölçüde farklılık göstermek |
differ greatly v.
|
|
| 11 |
General |
büyük ölçüde etkilemek |
overimpress v.
|
|
| 12 |
General |
normalden daha büyük ölçüde olana ait |
kingsize adj.
|
|
| 13 |
General |
büyük ölçüde etkili |
largely effective adj.
|
|
| 14 |
General |
büyük ölçüde değiştirilmiş |
heavily modified adj.
|
|
| 15 |
General |
büyük ölçüde kısıtlı görüş mesafesine sahip |
near-blind adj.
|
|
| 16 |
General |
daha büyük ölçüde |
more of adj.
|
|
| 17 |
General |
toplumun davranış normlarından büyük ölçüde farklılık gösteren |
deviate adj.
|
|
| 18 |
General |
çelişkili görünmesine karşın büyük ölçüde doğru olan |
paradoxical adj.
|
|
| 19 |
General |
büyük bir ölçüde |
largely adv.
|
|
| 20 |
General |
büyük ölçüde/çapta |
largely adv.
|
|
| 21 |
General |
büyük ölçüde/çapta |
to a large extent adv.
|
|
| 22 |
General |
büyük ölçüde/çapta |
in great measure adv.
|
|
| 23 |
General |
büyük ölçüde/çapta |
to a great extent adv.
|
|
| 24 |
General |
daha büyük ölçüde |
to a greater extent adv.
|
|
| 25 |
General |
daha büyük ölçüde |
more so adv.
|
|
| 26 |
General |
çok büyük ölçüde |
particularly adv.
|
|
| 27 |
General |
daha büyük ölçüde |
still [obsolete] adv.
|
|
| 28 |
General |
en büyük ölçüde |
furthest adv.
|
|
| 29 |
General |
büyük ölçüde anlamı veren ön ek |
be- pref.
|
|
| 30 |
General |
daha büyük ölçüde anlamı veren ön ek |
be- pref.
|
|
| Phrases |
|
| 31 |
Phrases |
büyük, az, hatırı sayılır ölçüde |
to good, little, etc. effect expr.
|
|
| Colloquial |
|
| 32 |
Colloquial |
olabilecek en büyük ölçüde |
for fair expr.
|
|
|
|
| 33 |
Colloquial |
çok büyük oranda/ölçüde |
a whole heap expr.
|
|
| 34 |
Colloquial |
büyük ölçüde (bir şey) |
all too (something) expr.
|
|
| 35 |
Colloquial |
büyük ölçüde (bir şey) |
all too (something) expr.
|
|
| Idioms |
|
| 36 |
Idioms |
(bir şeyi) büyük ölçüde azaltmak |
pare (something) to the bone v.
|
|
| 37 |
Idioms |
(bir şeyi/konuyu) büyük ölçüde aydınlatmak |
throw a lot of light on (something) v.
|
|
| 38 |
Idioms |
(bir şeye/konuya) büyük ölçüde ışık tutmak |
throw a lot of light on (something) v.
|
|
| 39 |
Idioms |
(bir şeye/konuya) büyük ölçüde açıklık getirmek/kazandırmak |
throw a lot of light on (something) v.
|
|
| 40 |
Idioms |
(bir şeyi/konuyu) büyük ölçüde açıklamak |
throw a lot of light on (something) v.
|
|
| 41 |
Idioms |
(bir şeyi/konuyu) büyük ölçüde açıklığa kavuşturmak |
throw a lot of light on (something) v.
|
|
| 42 |
Idioms |
(bir şeyi/konuyu) büyük ölçüde aydınlığa kavuşturmak |
throw a lot of light on (something) v.
|
|
| 43 |
Idioms |
bir eşiği/sınırı kolaylıkla ve büyük ölçüde geçmek |
blow past (something) v.
|
|
| 44 |
Idioms |
büyük ölçüde bir şey yapmak |
do something in a big way v.
|
|
| 45 |
Idioms |
(bir şeyin) fiyatını büyük ölçüde artırmak |
place a premium on (something) v.
|
|
| 46 |
Idioms |
ciddi/büyük ölçüde gerilemek |
take a drubbing v.
|
|
| 47 |
Idioms |
büyük ölçüde tahrip edici |
slash-and-burn adj.
|
|
| 48 |
Idioms |
önemli/büyük ölçüde |
big time adv.
|
|
| Trade/Economic |
|
| 49 |
Trade/Economic |
önemli ölçüde birikmiş karı ve çok miktarda ödenmemiş adi hisse senedi bulunan büyük şirketlerin hisselerine yatırım yapan yatırım fonlarına ait |
large-capitalization adj.
|
|
| 50 |
Trade/Economic |
önemli ölçüde birikmiş karı ve çok miktarda ödenmemiş adi hisse senedi bulunan büyük şirketlerin hisselerine yatırım yapan yatırım fonlarına ait |
large-capitalisation adj.
|
|
| 51 |
Trade/Economic |
önemli ölçüde birikmiş karı ve çok miktarda ödenmemiş adi hisse senedi bulunan büyük şirketlerin hisselerine yatırım yapan yatırım fonlarına ait |
large-cap adj.
|
|
| 52 |
Trade/Economic |
önemli ölçüde birikmiş karı ve çok miktarda ödenmemiş adi hisse senedi bulunan büyük şirketlerin hisselerine yatırım yapan yatırım fonları ile ilişkili |
large-cap adj.
|
|
| 53 |
Trade/Economic |
önemli ölçüde birikmiş karı ve çok miktarda ödenmemiş adi hisse senedi bulunan büyük şirketlerin hisselerine yatırım yapan yatırım fonları ile ilişkili |
large-capitalisation adj.
|
|
| 54 |
Trade/Economic |
önemli ölçüde birikmiş karı ve çok miktarda ödenmemiş adi hisse senedi bulunan büyük şirketler ile ilişkili |
large-capitalisation adj.
|
|
| 55 |
Trade/Economic |
önemli ölçüde birikmiş karı ve çok miktarda ödenmemiş adi hisse senedi bulunan büyük şirketlere ait |
large-cap adj.
|
|
| 56 |
Trade/Economic |
önemli ölçüde birikmiş karı ve çok miktarda ödenmemiş adi hisse senedi bulunan büyük şirketler ile ilişkili |
large-cap adj.
|
|
| 57 |
Trade/Economic |
önemli ölçüde birikmiş karı ve çok miktarda ödenmemiş adi hisse senedi bulunan büyük şirketler ile ilişkili |
large-capitalization adj.
|
|
| 58 |
Trade/Economic |
önemli ölçüde birikmiş karı ve çok miktarda ödenmemiş adi hisse senedi bulunan büyük şirketlere ait |
large-capitalization adj.
|
|
| 59 |
Trade/Economic |
önemli ölçüde birikmiş karı ve çok miktarda ödenmemiş adi hisse senedi bulunan büyük şirketlerin hisselerine yatırım yapan yatırım fonları ile ilişkili |
large-capitalization adj.
|
|
| 60 |
Trade/Economic |
önemli ölçüde birikmiş karı ve çok miktarda ödenmemiş adi hisse senedi bulunan büyük şirketlere ait |
large-capitalisation adj.
|
|
| Law |
|
| 61 |
Law |
bir tarafı büyük ölçüde kısıtlarken diğer tarafı serbest bırakan bir sözleşme |
contract of adhesion n.
|
|
| Politics |
|
| 62 |
Politics |
(büyük ölçüde britanya kolumbiyası'nda) terör destekçisi bir doukhobor tarikatı |
freedomites n.
|
|
| 63 |
Politics |
(büyük ölçüde britanya kolumbiyası'nda) terör destekçisi bir doukhobor tarikatı |
sons of freedom n.
|
|
| Technical |
|
| 64 |
Technical |
büyük ölçüde kılavuz çekilmiş |
oversized tapped adj.
|
|
| Anatomy |
|
| 65 |
Anatomy |
mesane duvarının büyük ölçüde uzunlamasına olan dış kas sistemi |
detrusor n.
|
|
| 66 |
Anatomy |
mesane duvarının büyük ölçüde uzunlamasına olan dış kas sistemi |
detrusor muscle n.
|
|
| 67 |
Anatomy |
mesane duvarının büyük ölçüde uzunlamasına olan dış kas sistemi |
detrusor n.
|
|
| Food Engineering |
|
| 68 |
Food Engineering |
büyük ölçüde eşdeğerlik |
substantial equivalence n.
|
|
| 69 |
Food Engineering |
tamamen veya büyük ölçüde graham unundan yapılmış |
graham adj.
|
|
| Biology |
|
| 70 |
Biology |
kalitatif bir özelliğin dışavurumunu büyük ölçüde etkileyen gen |
oligogene n.
|
|
| Zoology |
|
| 71 |
Zoology |
metabolizmanın büyük ölçüde yavaşlaması |
torpor n.
|
|
| 72 |
Zoology |
metabolizması büyük ölçüde yavaşlamış |
torpid adj.
|
|
| Botanic |
|
| 73 |
Botanic |
kayaların altında veya alt yüzeyinde bulunup büyük ölçüde ışıksız bir ortamda yaşayan |
hypolithic adj.
|
|
| 74 |
Botanic |
kayaların altında veya alt yüzeyinde bulunup büyük ölçüde ışıksız bir ortamda olan |
hypolithic adj.
|
|
| Education |
|
| 75 |
Education |
büyük ölçüde bağımsız enstitülerin oluşturduğu (üniversite) |
federal [uk] adj.
|
|
| Linguistics |
|
| 76 |
Linguistics |
büyük ölçüde ingilizceye dayalı yapay bir uluslararası dil |
volapük n.
|
|
| 77 |
Linguistics |
büyük ölçüde ingilizceye dayalı yapay bir uluslararası dil |
volapuk n.
|
|
| Religious |
|
| 78 |
Religious |
(hinduizm'de) büyük ölçüde rahip büyülerinden oluşan dördüncü ve sonuncu veda |
atharva-veda n.
|
|
| Environment |
|
| 79 |
Environment |
altındaki mineralli topraktan farklı olarak büyük ölçüde organik madde katmanından oluşan humuslu orman toprağı |
mor n.
|
|
| Geography |
|
| 80 |
Geography |
büyük ölçüde değiştirilmiş su kütlesi |
heavily modified water body n.
|
|
| Geology |
|
| 81 |
Geology |
büyük ölçüde zirkonyum dioksit içeren, zirkonyum kaynağı bir mineral |
baddeleyite n.
|
|
| 82 |
Geology |
nehir ağzına yakın olup büyük ölçüde açık sulardan korunan çamurlu lagün, bataklık veya göl |
liman n.
|
|
| Archaic |
|
| 83 |
Archaic |
özgürlüğe büyük ölçüde izin veren |
large adj.
|
|
| Ornithology |
|
| 84 |
Ornithology |
kuzey amerika'daki bataklık ve kıyılarda bulunan büyük ölçüde gri renkli bir kuş |
turkeyback (tringa melanoleuca) n.
|
|
| Modern Slang |
|
| 85 |
Modern Slang |
vücudun her yerinin büyük ölçüde zayıflayıp kafanın büyük kalması |
al roker syndrome n.
|
|