biriyle konuşmak - Türkisch Englisch Wörterbuch

biriyle konuşmak

Bedeutungen von dem Begriff "biriyle konuşmak" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 10 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
biriyle konuşmak have a word with someone v.
Phrasals
biriyle konuşmak talk with v.
biriyle konuşmak talk to v.
biriyle konuşmak talk at someone v.
biriyle konuşmak speak with v.
biriyle konuşmak dialogue with someone v.
biriyle konuşmak go to someone v.
biriyle konuşmak go to someone v.
biriyle konuşmak communicate with someone v.
Colloquial
biriyle konuşmak be onto somebody v.

Bedeutungen, die der Begriff "biriyle konuşmak" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 100 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Phrasals
(biriyle) konuşmak contact with (one) v.
In the contact with Turkey it is always a question of who are we talking to?
Türkiye ile temaslarda her zaman kiminle konuştuğumuz sorusu gündeme gelmektedir.

More Sentences
General
biriyle selamlaşıp konuşmak be on speaking terms with v.
biriyle küçümseyici bir biçimde konuşmak talk down to v.
biriyle anladığı dilden konuşmak give somebody a taste of their own medicine v.
biriyle anladığı dilden konuşmak give somebody a dose of their own medicine v.
biriyle özel konuşmak talk to someone privately v.
(biriyle) hayran hayran konuşmak honey v.
(biriyle) konuşmak conversation v.
(biriyle) konuşmak speech v.
Phrasals
(biriyle) bir konuda konuşmak broach (something) with (someone) v.
(biriyle) bir konuda konuşmak broach something with someone v.
(biriyle) bir konuda konuşmak broach something to someone v.
(biriyle) bir konuda konuşmak/görüşmek dialogue with (one) v.
(biriyle) konuşmak dialogue with (one) v.
biriyle bi konu veya biri hakkındaki problemlerini/sıkıntılarını konuşmak go to someone v.
biriyle bir konu/sorun hakkında konuşmak go to someone v.
biriyle sıkıntılı bir durumu konuşmak go to someone v.
biriyle sıkıntılı bir durumu konuşmak go to someone v.
biriyle bir konu/sorun hakkında konuşmak go to someone v.
(biriyle) bir şeyi konuşmak raise with (someone) v.
(biriyle) bir meseleyi konuşmak take something up (with someone) v.
(biriyle) konuşmak rap with (one) v.
(biriyle) görüşüp son görüşmeden beri neler olup bittiğini konuşmak catch up with (someone) v.
(biriyle) konuşmak communicate with (one) v.
(biriyle biri/bir şey) hakkında/üzerine konuşmak confer on (someone or something) with (one) v.
(biriyle biri/bir şey) hakkında/üzerine konuşmak confer with (one) on (someone or something) v.
(biriyle biri/bir şey) hakkında konuşmak confer with (one) about (someone or something) v.
(biriyle) telefonda konuşmak connect (with someone) v.
(biriyle/bir şeyle) konuşmak converse with (someone or something) v.
biriyle (biri/bir şey) hakkında konuşmak converse (with someone) about someone or something v.
(biriyle/bir şeyle biri/bir şey) hakkında konuşmak converse with (someone or something) about (someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle biri/bir şey) hakkında konuşmak converse about (someone or something) with (someone or something) v.
biriyle (biri/bir şey) hakkında konuşmak converse with someone (about someone or something) v.
(biriyle bir şekilde) konuşmak do (something) by (one) v.
(biriyle biri/bir şey) hakkında konuşmak discuss (someone or something) with (one) v.
biriyle biri/bir şey hakkında konuşmak discuss someone or something with someone v.
biriyle açık açık konuşmak give it to someone (straight) v.
(biriyle) konuşmak/görüşmek istemek inquire for (one) v.
biriyle açık konuşmak level with someone v.
(biriyle) açık konuşmak level with (one) v.
(biriyle) konuşmak link with (someone) v.
(biriyle) fısıltıyla konuşmak murmur at (one) v.
(biriyle) fısır fısır konuşmak murmur at (one) v.
(biriyle biri/bir şey hakkındaki) anılardan konuşmak/bahsetmek reminisce with (one) (about someone or something) v.
(biriyle) konuşmak speak with (someone) v.
(biriyle) bir meseleyi konuşmak take (something) up with (one) v.
(biriyle) konuşmak talk to (one) v.
biriyle saygısızca konuşmak talk at v.
(biriyle/bir şeyle) ilgili konuşmak/dedikodu yapmak/tartışmak talk of (someone or something) v.
(biriyle) yüksekten konuşmak talk down to (one) v.
(biriyle) küçümseyici bir biçimde konuşmak talk down to (one) v.
Colloquial
biriyle konuşmak istemek need someone to talk to v.
(biriyle) açık açık konuşmak give it to (one) straight v.
biriyle bir problemi çözmek için samimi bir şekilde konuşmak/tartışmak have it out with someone v.
biriyle açık açık konuşmak have it out with someone v.
Idioms
biriyle anladığı dilden konuşmak give someone a dose of their own medicine v.
biriyle anladığı dilden konuşmak give someone a taste of their own medicine v.
biriyle özel konuşmak have a word in somebody's ear v.
biriyle bir konuyu konuşmak/tartışmak hash something over with someone v.
biriyle para konuşmak talk money with someone v.
(bir şeyler konuşmak için) biriyle bir kenara çekilmek step off to the side with someone v.
(bir şeyler konuşmak için) biriyle bir kenara çekilmek go off to the side with someone v.
(bir şeyler konuşmak için) biriyle bir kenara çekilmek move off to the side with someone v.
(bir şeyler konuşmak için) biriyle bir kenara çekilmek get off to the side with someone v.
güvensizlik sergilemeden biriyle dürüst bir şekilde konuşmak look someone in the eye v.
(biriyle) konuşmak get ahold of (one) v.
(biriyle) kısa ve sert bir şekilde konuşmak get short with (one) v.
(biriyle) kinayeli konuşmak have a jab at (someone or something) v.
(biriyle) kısa konuşmak be short with (one) v.
(biriyle) ters ve kısa konuşmak be short with (one) v.
(biriyle) alaycı bir şekilde konuşmak call (one) names v.
(biriyle) başka zaman görüşmek/konuşmak catch (someone) some other time v.
(biriyle) sonra görüşmek/konuşmak catch (someone) some other time v.
(biriyle) kendi aralarında konuşmak get into a huddle (with somebody) v.
(biriyle) kafa kafaya verip konuşmak get into a huddle (with somebody) v.
(biriyle) kafa kafaya verip konuşmak go into a huddle (with somebody) v.
(biriyle) kendi aralarında konuşmak go into a huddle (with somebody) v.
(biriyle) baş başa verip konuşmak get/go into a huddle (with somebody) v.
(biriyle) kafa kafaya verip konuşmak get/go into a huddle (with somebody) v.
(biriyle) özel olarak konuşmak have a word in (one's) ear v.
(biriyle bir şey hakkında) özel olarak konuşmak have a word (with somebody) (about something) v.
(biriyle) ayaküstü konuşmak have a word in someone's ear v.
(biriyle bir şey hakkında) çabucak/hızlıca bir şeyler konuşmak have a word (with somebody) (about something) v.
(biriyle) çabucak/hızlıca bir şeyler konuşmak have a word in someone's ear v.
(biriyle) özel olarak konuşmak have a word in someone's ear v.
(biriyle) ayaküstü konuşmak have a word in (one's) ear v.
(biriyle) biraz konuşmak have a word with (one) v.
(biriyle) çabucak/hızlıca bir şeyler konuşmak have a word in (one's) ear v.
(biriyle bir şey hakkında) ayaküstü konuşmak have a word (with somebody) (about something) v.
(biriyle) konuşmak have a word with (one) v.
(biriyle) alakasız şekilde konuşmak talk past (one) v.
(biriyle) konuşmak touch base (with someone) v.
(bir şeyler konuşmak için biriyle) bir kenara çekilmiş off to the side (with someone) adj.
Slang
(biriyle) konuşmak holler at (someone) v.
(biriyle) başka zaman görüşmek/konuşmak catch (one) another time v.
(biriyle) başka zaman görüşmek/konuşmak catch (one) on the flip side v.
(biriyle) sonra görüşmek/konuşmak catch (one) on the flip side v.
(biriyle) sonra görüşmek/konuşmak catch (one) another time v.
(biriyle) sonra görüşmek/konuşmak catch (one) later v.
(biriyle) saçma sapan konuşmak shit v.