dolusu - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

dolusu



Bedeutungen von dem Begriff "dolusu" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
dolusu fill n.

Bedeutungen, die der Begriff "dolusu" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 292 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
kucak dolusu armful n.
çuval dolusu sacksful n.
araba dolusu yük carload n.
kova dolusu pailful n.
servis kaşıgı dolusu tablespoonful n.
masa dolusu tableful n.
sepet dolusu basketful n.
etek dolusu heaps n.
çay kaşığı dolusu teaspoonful n.
fincan dolusu cupful n.
bir kavanoz dolusu jarful n.
sandık dolusu crateful n.
kutu veya sandık dolusu box n.
kepçe dolusu scoopful n.
çay kaşıgı dolusu teaspoonful n.
çuval dolusu sackful n.
bir fıçı dolusu cask n.
bardak dolusu glassful n.
cep dolusu pocketful n.
bir varil dolusu cask n.
kaşık dolusu spoonful n.
şişe dolusu bottleful n.
şişe dolusu flaskful n.
çay kaşığı dolusu teaspoonsful n.
kap dolusu containerful n.
vagon dolusu yük carload n.
torba dolusu sacksful n.
tabak dolusu dishful n.
kepçe dolusu ladleful n.
testi dolusu jugful n.
oda dolusu roomful n.
yüksük dolusu thimbleful n.
bir araba dolusu şey cartload n.
kova dolusu bucketful n.
fincan dolusu miktar cupful n.
ağız dolusu mouthful n.
bir kova dolusu pailful n.
vagon dolusu carload n.
çuval dolusu bagful n.
fıçı dolusu barrelful n.
kucak dolusu lapful n.
fıçı dolusu caskful n.
bardak dolusu mug n.
kutu dolusu canful n.
kucak dolusu an armful n.
avuç dolusu fistful n.
kap dolusu potful n.
sofra kaşığı dolusu tablespoonsful n.
tas dolusu basinful n.
bir tabak dolusu plateful n.
çay fincanı dolusu teacupful n.
tabak dolusu plateful n.
bir çaydanlık dolusu çay a pot of tea n.
raf dolusu shelfful n.
büyük su bardağı dolusu tumblerful n.
avuç dolusu handful n.
varil dolusu tubful n.
avuç dolusu handsful n.
şapka dolusu hatful n.
sınıf dolusu classful n.
bir çanta dolusu a bagload n.
kucak dolusu armload n.
bir oda dolusu insan a room of people n.
bir otobüs dolusu turist a busload of tourists n.
tekne dolusu boatload n.
leğen dolusu basinful n.
kap dolusu basinful n.
bot dolusu boatload n.
kayık dolusu boatload n.
bir kamyon dolusu adam a truck-load of men n.
torba/çuval dolusu bag n.
bir kafes dolusu cageful n.
bir kupa, kadeh veya bardak dolusu tass n.
bir kupa, kadeh veya bardak dolusu tassie n.
bir kupa, kadeh veya bardak dolusu tass n.
bir kupa, kadeh veya bardak dolusu tassie n.
bir kupa, kadeh veya bardak dolusu tass n.
bir kupa, kadeh veya bardak dolusu tassie n.
bir kutu dolusu (miktar) can n.
bir kutlama ya da yıldönümü için içinde not olan bir kutu dolusu şeker veya çikolata candygram n.
çay fincanı dolusu teacup n.
şişe kapağı dolusu miktar capful n.
bir el arabası dolusu yük cartload n.
bir karton kutu dolusu miktar cartonful n.
kutu dolusu caseful n.
sandık dolusu caseful n.
kasa dolusu caseful n.
ağız dolusu ısırıkla çıkan ses champ n.
tank dolusu miktar tank n.
ağız dolusu ısıran kimse champer n.
ağız dolusu ısırıkla ses çıkaran kimse champer n.
bir yanak dolusu cheekful n.
bir yuva dolusu kuş, böcek vb. nest n.
çadır dolusu tentful n.
bir teneke (dolusu) miktar tin n.
bir teneke (dolusu) miktar tinful n.
bardak altlığı dolusu saucerful n.
tepsi dolusu malzeme trayful n.
varil dolusu miktar tub n.
tüp dolusu miktar tubeful n.
bir küvet dolusu miktar tubful n.
büyük su bardağı dolusu miktar tumbler n.
bir sadak dolusu ok a quiver of arrows n.
önlük dolusu miktar apronful n.
bir çatal dolusu forkful n.
sürahi dolusu jug n.
çuval dolusu sack n.
ahır dolusu barnful n.
fıçı dolusu barrel n.
bir el arabası dolusu miktar barrow n.
sepet dolusu miktar basket n.
kavanoz dolusu miktar jar n.
çaydanlık dolusu miktar kettle n.
bir çaydanlık dolusu miktar kettleful n.
bir beher dolusu miktar beaker n.
beher dolusu miktar beakerful n.
sandık dolusu miktar chest n.
fıçı dolusu miktar vatful n.
bir vagon dolusu miktar wagonload n.
kutu dolusu binful n.
sepet dolusu leapful n.
avuç dolusu miktar maniple n.
şarap kadehi dolusu miktar wineglass n.
şarap kadehi dolusu miktar wineglassful n.
avuç dolusu hantle [scotland] n.
kitap dolusu bookful n.
kase dolusu miktar bowl n.
kase dolusu miktar bowlful n.
kova dolusu bucket n.
kova dolusu miktar bucketload n.
kafes dolusu hayvan hutch n.
avuç dolusu loofful n.
bahçe dolusu miktar gardenful n.
bardak dolusu glass n.
ağız dolusu yiyecek gob n.
ağız dolusu yiyecek gobbet n.
avuç dolusu claut [scotland] n.
kepçe dolusu miktar dipperful n.
iki el dolusu gowpen [scotland] n.
el dolusu gowpenful n.
el dolusu şey gripe n.
ağız dolusu sıvıyı hızla içme gulping n.
mide dolusu yiyecek miktarı gutful n.
tabak dolusu miktar dish n.
ahır dolusu miktar barnful n.
ambar dolusu miktar barnful n.
arabalar dolusu miktar waggonload n.
dolap dolusu miktar closetful n.
otobüs dolusu insan coachload [uk] n.
bir çekmece dolusu miktar drawerful n.
faraş dolusu miktar dustpan n.
faraş dolusu miktar dustpanful n.
bir kap dolusu miktar pan n.
tava dolusu miktar panful n.
ağıl/kümes dolusu hayvan pen n.
bir kalem dolusu mürekkep penful n.
sürahi dolusu miktar pitcherful n.
küçük tabak dolusu platterful n.
bir çanta dolusu miktar satchelful n.
kulplu sürahi dolusu miktar flagon n.
bir oda dolusu miktar roomful n.
kepçe dolusu miktar scoop n.
kaşık dolusu miktar scoop n.
su mancanası dolusu miktar scuttleful n.
bir sadak dolusu ok sheaf n.
hangar dolusu miktar shedful n.
raf dolusu içerik shelf n.
kabuk dolusu miktar shellful n.
bir gemi dolusu miktar shipful n.
ayakkabı dolusu miktar shoeful n.
dükkan dolusu shopful n.
mağaza dolusu shopful n.
kürek dolusu miktar shovelful n.
elek dolusu malzeme sifting n.
vagon dolusu fother [dialect] [uk] n.
bir vagon dolusu miktar fother [dialect] [uk] n.
bir sepet kovan dolusu miktar skep n.
bir sepet kovan dolusu miktar skepful n.
cepler dolusu pocketsful n.
çanta dolusu pokeful n.
torba dolusu pokeful n.
bir kaşık dolusu sowp [dialect] n.
kürek dolusu spadeful n.
kaşık dolusu spoon n.
bir sahne dolusu stageful n.
bir sokak dolusu streetful n.
kucak dolusu sevgilerini yollamak send lots of love v.
kucak dolusu sevgilerini göndermek send lots of love v.
bir araba dolusu laf işitmek be chewed out v.
bir araba dolusu laf işitmek be scolded v.
kadehler dolusu içki içmek bumper v.
araba dolusu carload adj.
oda dolusu roomful of adj.
el arabası dolusu barrowful adj.
kürek dolusu spadeful adj.
avuç dolusu handfuls of adj.
kürek dolusu shovel adj.
kürek dolusu shovelful adj.
şehvet dolusu lustful adj.
fıçı dolusu tubful adj.
bir çuval dolusu a sack of adj.
tüp dolusu tubful adj.
ev dolusu houseful adj.
bir kamyon dolusu a lorry load of adj.
bir otobüs dolusu a coachload of adj.
otobüs dolusu busload adj.
kamyon dolusu truckload adj.
fıçı dolusu kegful adj.
pipo dolusu pipeful adj.
sandık dolusu chestful adj.
ekran dolusu screenful adj.
sandık dolusu trunkful adj.
sürahi dolusu jugful adj.
kazan dolusu vesselful adj.
tekne dolusu boatful adj.
el dolusu grip [dialect] [uk] adj.
torba dolusu pouchful adj.
çanta dolusu pouchful adj.
kese dolusu pouchful adj.
sayfa dolusu sheetful adj.
bir çanta dolusu a bag of adv.
çanta dolusu bags of adv.
Phrases
avuç dolusu by the handful expr.
Colloquial
çuval dolusu para a roll jack rice couldn't jump over [old-fashioned] [australia] n.
bir çuval dolusu yalan pack of lies n.
bir çanta dolusu para a bag of money n.
bir torba dolusu yalan pack of lies n.
çantalar dolusu bags n.
bir tabut dolusu para kistful [dialect] n.
kova dolusu miktar bucket-load n.
nefes dolusu snootful n.
burun dolusu snootful n.
avuç dolusu hand over fist expr.
bir çanta dolusu a bag-full expr.
Idioms
çuval dolusu para a pile jack rice couldn't jump over [old-fashioned] n.
kucak dolusu para hard coin n.
ağız dolusu gülmek/kahkaha atmak beam from ear to ear v.
ağız dolusu gülmek/kahkaha atmak grin from ear to ear v.
ağız dolusu gülmek/kahkaha atmak smile from ear to ear v.
birine ağız dolusu küfretmek give someone a mouthful [uk] v.
tepsiler/tencereler dolusu yemek yapmak bake up a storm v.
bir araba dolusu laf işitmek put through the ringer v.
(birine) ağız dolusu küfretmek give (one) a mouthful [uk] v.
-den kucak dolusu sevgiler lots of love (from) expr.
Speaking
kucak dolusu sevgiler lots of love expr.
Trade/Economic
vagon dolusu sevkıyat carload shipment n.
vapur dolusu full cargo n.
Politics
bir otobüs dolusu sığınmacı a bus-load of asylum seekers n.
Technical
kepçe dolusu ladleful n.
kutu dolusu boxful n.
pencere dolusu kaydırma scroll by the windowful n.
tank dolusu tankful n.
varil dolusu cask n.
vagon dolusu miktar wagonful n.
Computer
ekran dolusu bilgi page n.
pencere dolusu kaydır scroll by the windowful expr.
Textile
yüksük dolusu thimble n.
Construction
mala dolusu miktar trowelful n.
Automotive
bagaj dolusu trunkful n.
Transportation
bir kamyon dolusu miktar truckful n.
bir kamyon dolusu yükün nakliye fiyatı truckload rate n.
Medical
akciğer dolusu lungful adj.
nefes dolusu lungful adj.
Pharmaceutics
kaşık dolusu spoonful n.
ilaç şişesi dolusu miktar vialful n.
Food Engineering
öze dolusu loopfull adj.
Gastronomy
çorba kasesi dolusu miktar tureenful n.
avuç dolusu handful n.
döküm tavaya bir kaşık dolusu sulu hamur dökerek yapılan düz ve yumuşak kek girdlescone n.
döküm tavaya bir kaşık dolusu sulu hamur dökerek yapılan düz ve yumuşak kek girdle scone n.
döküm tavaya bir kaşık dolusu sulu hamur dökerek yapılan düz ve yumuşak kek girdlecake n.
döküm tavaya bir kaşık dolusu sulu hamur dökerek yapılan düz ve yumuşak kek drop scone n.
döküm tavaya bir kaşık dolusu sulu hamur dökerek yapılan düz ve yumuşak kek scotch pancake n.
Marine Biology
ağ dolusu balık netful n.
Zoology
kursak dolusu miktar cropfull n.
Botanic
ağaç dolusu miktar treeful n.
Agriculture
sandık dolusu ürün crate n.
History
avuç dolusu miktar maniple n.
Military
bir helikopter dolusu asker veya ekipmanın operasyon için alınmayı beklediği yer ready position n.
Hunting
saçma dolusu mühimmatın kullanıldığı silahlar scattergun n.
Sport
sadak dolusu miktar quiverful n.
Printery
sayfa dolusu miktar pageful n.
Latin
avuç dolusu miktar manipulus n.
Slang
bir araba dolusu sorun a lorry load of trouble n.
ağız dolusu sıvı slurp n.
ağız dolusu kusmak talk to earl v.
klozete eğilip ağız dolusu kusmak pray to the enamel god v.
diz çöküp tuvalete/klozete ağız dolusu kusmak pray to the enamel god v.
ağız dolusu kusmak toss (one's) tacos v.
klozete eğilip ağız dolusu kusmak pray to the porcelain goddess v.
diz çöküp tuvalete/klozete ağız dolusu kusmak pray to the porcelain goddess v.
bir araba dolusu a lorry load of expr.