elde bir - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

elde bir



Bedeutungen von dem Begriff "elde bir" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 6 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
elde bir cinch n.
elde bir certain thing n.
elde bir a sure thing n.
Colloquial
elde bir good bet n.
elde bir down adj.
Idioms
elde bir a safe bet n.

Bedeutungen, die der Begriff "elde bir" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
brezilya palmiyesinden elde edilen sağlam bir iplik türü tecum n.
aynı adı taşıyan bitkinin tohumlarından elde edilen çok değerli bir yağ primrose evening oil n.
greyfurt, turunç ve mandalinayı melezleyerek elde edilen jamaika'ya özgü bir narenciye ugli n.
kendirden elde edilen bir uyuşturucu cannabis n.
aynı adı taşıyan bitkinin tohumlarından elde edilen çok değerli bir yağ evening primrose oil n.
sütten elde edilen bir şeker milk sugar n.
bir çeşit sağlam ve esnek kereste ve bu kerestenin elde edildiği ağacın adı lancewood n.
bir şeyi elde etme tutkusu ambition n.
bir şeyi elde etmek için başka bir şeyden vazgeçme trade-off n.
kişinin kendi çıkarları doğrultusunda bir şeyi elde etmek için gösterdiği sahte sevgi cupboard love n.
bir şeyi elde etmek için başka bir şeyden vazgeçme tradeoff n.
bazı ağaçlardan elde edilen çabuk yanabilen bir odun torchwood n.
bir takı m bilgilerin kullanıcının omuzu üzerinden bakılarak elde edilmesi shoulder surfing n.
babasu çekirdeklerinden elde edilen hindistan cevizi yağına benzer bir yağ türü babacu oil n.
bölgedeki iş ya da politikalardan kişisel çıkar elde etmek için bir yere yerleşen kimse carpetbagger n.
aşantiler'in törenlerde giydikleri parlak desenli elde dokunmuş bir elbise kente n.
mum ağacından elde edilen ve mum yapımında kullanılan kokulu yeşil bir mum bayberry tallow n.
sapodila ağacından elde edilen sakız benzeri bir madde chicle gum n.
yeni elde edilmiş kaynakları daha önceki bir açığı kapatmak için kullanmak lap n.
belirli bitkilerden elde edilip içyağı olarak kullanılan mumsu bir yağ vegetable tallow n.
özel çıkar elde ettikleri mevcut bir sistemi sürdürmeyi veya kontrol etmeyi amaçlayan gruplar vested interest n.
ucu sürtünme ile tutuşan yanıcı bir karışımla kaplanmış tahtadan veya kolay tutuşan başka bir malzemeden elde edilen kısa ve ince parça match n.
bir ticari faaliyetten elde edilen ve üretim maliyetini ancak karşılayan gelir margent n.
tavuskuşu tüylerinden elde edilen ve olta sineği yapımında kullanılan narin bir iplik marl n.
haksız bir şekilde öncelik elde etme queue-jumping n.
bir kravatı bağlarken ekstra döndürmeler yapılarak elde edilen geniş ve üçgen bir düğüm windsor knot n.
cep telefonu gibi elde kullanılır bir cihaza indirilebilen elektronik kitap m-book n.
meskit ağacının tohum zarflarından elde edilen, akasya zamkına benzer bir sakız mesquite gum n.
croton cinsi bir ağaçtan elde edilen reçine mexican lac n.
elde taşınabilir bir kasetçalarda kullanılan küçük kaset minicassette n.
bir yaşından küçük ve henüz yünü kırpılmamış kuzudan elde edilen yün hogget [uk] n.
zufa otundan elde edilip içkilerde kullanılan bir uçucu yağ hyssop oil n.
sert bir kahvenin demlenmesiyle elde edilen bir aroma mocha n.
kahve ile kakao veya çikolatanın karıştırılmasıyla elde edilen bir aroma mocha n.
topraktan elde edilen bir pigment motey [obsolete] n.
lekeli bir görünüm elde etmek için kullanılan boya fırçası mottler n.
çevredeki kırsal bölgeye hakim bir nokta elde etmek için bahçeye inşa edilen yüksek alan mount [obsolete] n.
bir şeyi yeniden elde etme reprisal n.
daha avantajlı koşullar elde etme umuduyla bir sözleşmeyi imzalamayı geciktiren kimse holdout n.
hindistan'da yetişen, andropogon gibi cinslere mensup çimlerden elde edilen hoş kokulu uçucu bir yağ grass oil n.
hindistan'da yetişen, andropogon gibi cinslere mensup çimlerden elde edilen hoş kokulu uçucu bir yağ ginger grass oil n.
(uzay uçuşunda) çekim alanı sayesinde enerji elde etmek için gezgin bir cisme yakın geçen güzergah gravity-assist n.
siyam baklasından elde edilen, gıdalarda kıvam arttırıcı olarak kullanılan bir zamk guar n.
çeşitli tropik bitkilerden elde edilen, kanama durdurucu ve bronzlaştırıcı olarak kullanılan bir reçine gum kino n.
bazı laden türlerinden elde edilen ve parfüm yapımında kullanılan, hoş kokulu bir yağ reçinesi gum labdanum n.
bazı laden türlerinden elde edilen ve parfüm yapımında kullanılan, hoş kokulu bir yağ reçinesi gum ladanum n.
doğal bir şekilde ölen hayvandan elde edilen post murrain n.
belirli bir sonuç elde etmek için peş peşe yapılan iki hareket one-two punch n.
commiphora cinsi iki afrika ağacından elde edilen bir zamk reçine karışımı opopanax n.
bir dizi oyunun çoğunluğunun kazanılmasıyla elde edilen zafer rubber n.
altın rengi elde etmek için sülfür dioksit uygulanan bir kuru üzüm çeşidi golden raisin n.
brezilya odunundan elde edilen bir pigment drop lake n.
bir dizi gözlem sonucu elde edilerek gösterge olarak kullanılan faktör index n.
meksika'ya özgü bir yuka türünün yapraklarından elde edilen soluk ve sert lif palma n.
kozmetik macundan elde edilen bir tür pudra pack n.
farklı renkteki ipliklerle örülerek elde edilen bir kumaş deseni pincheck n.
baskıcı veya kısıtlayıcı bir politikayla elde edilen sonuç containment n.
genellikle beyaz kurşunun tav edilmesi ile elde edilen kırmızı bir pigment sandix n.
genellikle beyaz kurşunun tav edilmesi ile elde edilen kırmızı bir pigment sandyx n.
esas olarak roccella cinsi likenlerden elde edilen mor renkli bir boya maddesi orseille n.
esas olarak roccella cinsi likenlerden elde edilen mor renkli bir boya maddesi orselle n.
belirli bir duyusal sonuç elde etmek için yapılan aktivite sensory activity n.
kısa iplerin birbirine dolanması ile elde edilen bir ip örgüsü short splice n.
amerika sabırından elde edilen hazır bir lif çeşidi sisal grass n.
(bir elde) iki değerli kart kombinasyonu fourchette n.
(plastik nesnenin bir diğer nesneye bastırılması ile elde edilen) kalıp squeeze n.
(plastik nesnenin bir diğerine bastırılması ile elde edilen) kalıp squeezing n.
bir bitkiden elde edilen sulu yiyecek succulence n.
bir bitkiden elde edilen sulu yiyecek succulency n.
çok istenilen bir şeyi elde etmek snare v.
elde avuçta bir şey kalmamak have nothing left v.
sıkı bir pazarlık sonucu birçok şey elde etmek drive a hard bargain v.
birinin elde edemeyeceği bir şey olmak be beyond someone's grasp v.
birini tatlı sözlerle kandırarak bir şey elde etmek coax something out of someone v.
bir payını elde etmek (bir piyasanın) make inroads on v.
elde etmek (yarışma veya başka bir uğraşı sonucunda) win v.
birinin elde edebileceği bir şey gibi olmak be within someone's grasp v.
bir servet elde etmek earn a fortune v.
bir şeyi elde etmek get out of v.
(bir şey elde etmek için) birisiyle arkadaş olmak buddy up v.
(bir şey elde etmek için) birisiyle samimiyet kurmak buddy up v.
ticaretle küçük bir kar elde etmek turn a penny v.
(bir şeyden) en zevkli veya doyurucu deneyimi elde etmek make v.
ustalıklı bir idare ile elde etmek manoeuver v.
haksız bir şekilde avantaj elde etmek queue-jump v.
zengin bir kaynaktan elde etmek mine v.
birkaç kaynaktan elde edilen bilgi parçaları bir araya getirerek yüzeysel bilgi edinmek glean v.
özellikle hileli kazanç elde etmek için (hileyle veya korkutarak) bir düşmanlık veya karşıtlığın üsteden gelmek muscle v.
bir şey karşılığında elde etmek buy v.
(bir şeyi) dolandırıcılıkla elde etmek chisel v.
(bir şeyi) hileyle elde etmek chisel v.
(bir yazarın eserini) sinemaya uyarlama hakkını elde etmek option v.
nihai bir şekilde elde etmek clench v.
olumsuz bir durumdan kişisel fayda elde etmek fish in troubled waters v.
bir maddeden elde etmek press out v.
çok küçük bir fark ile elde etmek squeeze v.
zorlu bir başarı elde etmek squeeze out v.
kıran kırana bir galibiyet elde etmek squeeze out v.
bir şeyler elde etmeye çok hevesli acquisitive adj.
köpek sidiğinden elde edilen bir tür asit kynurenic adj.
seçimle elde edilen (bir makam) elective adj.
bir şeyler elde etmeye hevesli olmayan unacquisitive adj.
ölümcül hastalığı olan bir poliçe sahibinin bir sigorta poliçesinin satışından elde ettiği nakit para ile ilgili viatical adj.
bir maddenin ayrışmasından elde edilen breakdown adj.
nasıl işlediklerini anlatmadan bir çözüm elde etmek için kademeli prosedürler kullanan cookbook adj.
kesin bir sonuç elde edemeden inconclusively adv.
elde edilemez bir şekilde unattainably adv.
elde edilemez bir şekilde unachievably adv.
Phrasals
(bir şey) yapmakla (bir şey) elde etmek gain (something) by (doing something) v.
(bir şey) yapmakla (bir şey) elde etmek gain something by doing something v.
bir sonuç elde etmek için uğraşmak battle it out v.
(bir şeyi elde etmek için) peşinden koşmak strive after something v.
(bir şeyi elde etmek için) peşinde olmak set out after v.
(birine veya bir şeye) karşı üstünlük elde etmek gain dominion over (someone or something) v.
uzun bir araştırma sonucu bulmak/elde etmek dredge up v.
büyük çabalar sonucu bir şeye ulaşmak/bir şeyi elde etmek dredge up v.
(birinden bir şeyi) elde etmek elicit (something) from (someone) v.
(birinden bir şeyi) zorla elde etmek exact (something) from (one) v.
(birinden bir şeyi) tehdit yoluyla elde etmek exact (something) from (one) v.
(bir şeyden) fayda elde etmek gain from (something) v.
bir deneyimden (bir şey) elde etmek gain from (something) v.
bir davranış sonucunda (bir şey) elde etmek/kazanmak gain from (something) v.
bir deneyimden başka bir şey elde etmek gain something from something v.
(birinden bir şeyi) geri elde etmek regain (something) from (one) v.
birinden/bir şeyden hakkını geri kazanmak/elde etmek regain something from someone or something v.
(birinden/bir şeyden bir şey) elde etmeye çabalamak seek (something) from (someone or something) v.
(birinden/bir şeyden bir şey) elde etmeye çalışmak seek (something) from (someone or something) v.
(birinden/bir şeyden) bir şey elde etmeye uğraşmak seek (something) from (someone or something) v.
birinden/bir şeyden bir şey elde etmeye çabalamak seek something from someone or something v.
birinden/bir şeyden bir şey elde etmeye çalışmak seek something from someone or something v.
birinden/bir şeyden bir şey elde etmeye uğraşmak seek something from someone or something v.
birinden/bir şeyden bir şey elde etmenin peşine düşmek seek something from someone or something v.
(birinden/bir şeyden) elde etmek take from (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) bir mücadeleyle elde etmek wrestle (someone or something) (away) from (someone or something) v.
(bir şeyi biri/bir şey) için elde etmek get (something) for (someone or something) v.
(bir şeyi bir şey) için elde etmek get (something) for (someone or something) v.
(bir şeyi) elde etmek için çabalamak battle for v.
bir durum/koşul elde etmek go for v.
bir şeyi almak/elde etmek için biriyle pazarlık etmek bargain for v.
hızla bir şeyi (ünü, başarıyı) elde etmek rocket into something v.
hızla bir şeyi (ünü, başarıyı) elde etmek rocket to something v.
(birinden/bir şeyden/bir yerden bir şeyi) elde etmek score (something) off (someone, something, or some place) v.
bir başarıyı elde etmek vault into (something or some place) v.
bir anda bir şey elde etmek vault into v.
hızla (bir şey) elde etmek sweep into (something) v.
yeni bir şey elde etmek/bir şeyi değiştirmek için iki veya daha fazla farklı şeyi birleştirmek splice together v.
yeni bir şey elde etmek/bir şeyi değiştirmek için iki veya daha fazla farklı şeyi birbirine eklemek splice together v.
yeni bir şey elde etmek/bir şeyi değiştirmek için iki veya daha fazla farklı şeyi bir araya getirmek splice together v.
(birini) sıkıştırıp (bir şey) elde etmek squeeze (something) from (someone) v.
yüksek miktarda bir şey elde etmek log up v.
birinin başının etini yiyerek bir şey elde etmek worry something out of someone v.
birini taciz ederek bir şey elde etmek/almak worry something out of someone v.
(birinden/bir şeyden) zorla (bir şey) elde etmek wrench (something) out of (someone or something) v.
(bir şeyi) elde etmek için (bir şey) yapmak/harcamak put (something) toward (something) v.
biri için bir şeyi elde etmek get something for someone v.
(bir şeyi) dolaylı yoldan elde etmeye çalışmak angle at (something) v.
bir planla/dalavereyle (bir şeyi) elde etmeye çalışmak angle at (something) v.
zor veya zahmetli bir şekilde elde etmek wring from v.
belirli bir sonuç elde etmek work out v.
(bir şeyi) kurnazlıkla elde etmeye çalışmak angle for (something) v.
(bir şeyi) dolaydı yoldan elde etmeye çalışmak angle for (something) v.
(bir şeyi) entrikayla/dümenle elde etmeye çalışmak angle for (something) v.
(bir şeyden) elde etmek base off (of) (something else) v.
bir şeyi almak/elde etmek için savaş vermek battle for something v.
bir şeyi almak/elde etmek için savaşmak battle for something v.
bir şeyi elde etmek için mücadele etmek/çekişmek battle for something v.
bir şeyi elde etmek/kazanmak için uğraşmak battle for something v.
bir şeyi elde etmek/kazanmak için kavga vermek battle for something v.
bir şey elde etmek için çekişmek battle out v.
bir sonuç elde etmek için uğraşmak battle something out v.
(bir şeyi) elde etmeye çalışmak buck for (something) v.
(bir şey elde etmek için) biriyle samimiyet kurmak buddy up to (someone) v.
(bir şeyi) elde etmek come at (something) v.
(birini/bir şeyi) elde etmek için gelmek come for (someone or something) v.
(bir şeyi/yeri) elde etmek come into (something or some place) v.
(bir gücü/makamı) elde etmek come into (something or some place) v.
(bir olgunluğu/özgürlüğü/başarıyı) elde etmek come into (something or some place) v.
(bir şeyden bir şey) elde etmek derive (something) from (something) v.
(birinden bir şeyi) elde etmek elicit from v.
sonunda (bir şey) elde etmek end up with (something) v.
bir şeyden bir şey elde etmek get something out of something v.
bir şeyden bir fayda elde etmek get something out of something v.
(bir şeyden bir şey) elde etmek get (something) out of (something) v.
(bir şeyi) elde etmek için uğraşmak get after (something) v.
(biri) aleyhinde bir bilgi elde etmek get on (one) v.
(bir şeyi) elde etmeye çalışmak grab at (something) v.
(birini/bir şeyi) elde tutmak hang onto (someone or something) v.
(bir şey) elde etmek latch onto (something) v.
(biri/bir şey) için (bir şey) elde etmek obtain (something) for (someone or something) v.
için (bir şey) elde etmek procure (something) for v.
(bir şeyi) elde etmeye çalışmak reach for (something) v.
(bir şeyden bir şey) elde etmek reap (something) from (something) v.
(bir şeyden/bir yerden/bir aktiviteden bir şey) elde ederek dönmek return (from something) with (something) v.
hızla (bir şeyi) yakalamak/elde etmek rocket into v.
hızla (bir şeyi) yakalamak/elde etmek rocket to v.
(bir şeyi) elde etmeye çalışmak run after (something) v.
(bir şeyde) en iyi performansı göstermek/kolayca başarı elde etmek run away with (something) v.
(bir şeyde) en iyi performansı göstermek/kolayca başarı elde etmek run off with (something) v.
çabucak (bir şey) elde etmeye çalışmak rush for (someone or something) v.
(bir şeyi) elde etmek için komplo düzenlemek/gizli plan yapmak scheme for (something) v.
(birinden/bir şeyden) bir şey elde etmek score off (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı bir avantaj elde etmek score off (someone or something) v.
-den (bir şey) elde etmeye çabalamak seek from v.
-den (bir şey) elde etmenin peşine düşmek seek from v.
(bir şeyi) elde etmek için peşine düşmek/kovalamak set after (something) v.
(bir şeyi) elde etmek için uğraşmak/çabalamak set after (something) v.
(bir şeyi elde ettikten sonra) bırakmak/durmak stop at (something) v.
(bir şeyi elde ettikten sonra) çekilmek/vazgeçmek stop at (something) v.
(bir şeyde) başarı elde etmek succeed in (something) v.
(bir şeyi) elde etmeye çalışmak try for (something) v.
(bir şey) elde etmek için yarışmak/çabalamak vie for (something) v.
(bir şey) elde etmek için yarışmak/çabalamak vie over (something) v.
(biriyle bir şey) elde etmek için rekabet etmek vie with (one) for (something) v.
(biriyle bir şey) elde etmek için rekabet etmek vie with (one) over (something) v.
(bir şeyi) elde etmek için savaşmak war over (something) v.
hileyle (birinin bir şeyini) çalmak/elde etmek wheedle (one) out of (something) v.
hileyle (birinin bir şeyini) çalmak/elde etmek wheedle (something) away from (one) v.
hileyle (birinin bir şeyini) çalmak/elde etmek wheedle (something) out of (one) v.
bir şeyi elde etmek uğruna başka bir işi geciktirmek buy time v.
Phrases
(bir şey) elde etmek için in the interest of (something) expr.
Proverb
bir şeyi elde etmek için onu istemek gerekir a dumb priest never got a parish
çekingen davranırsan bir şey elde edemezsin a cat in gloves catches no mice
Colloquial
hiçbir şeyi umursamadan herhangi bir durumda tüm zorluklara rağmen istediğini elde etmek anlamına gelen bir ifade thug life n.
pokerde ilk elde bir ikili bir as gelmesi drinking age (acey deucey) (a2) n.
aile işletmesinden yüksek gelir elde etmesine rağmen kar amacı güden bir kurumda çalışan kimse lota [philippines] n.
poker gibi kumar oyunlarında bir elde oyuncular tarafından riske edilen toplam para the pot n.
(bir şey) elde etmek/almak için çok uğraşmak/çalışmak be out for (something) v.
bir servet elde etmek make a killing v.
(birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek have one up on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı üstünlük elde etmek have one up on (someone or something) v.
bir şeyi elde etmesine engel olmak cut out v.
(bir şeyi) hileyle elde etmek lie (one's) way into (something) v.
değerli bir şeyi elde etmek make a score v.
pokerde bir elde ilk bahsi yapmak bet out v.
(bir şey) elde etmek land (something) v.
yağcılık yaparak bir şey elde edemezsin flattery will get you nowhere expr.
(bir şeyi) elde etmeye çalışan out for (something) expr.
(bir şeyi) elde etmek için ne yapıyorsun/yapıyorsunuz? what do you do for (something)? expr.
Idioms
bir bölgeyi elde etme savaşı a turf war n.
(birinin) istediği/iyi bir şeyi elde etmesinin anahtarı (one's) passport to (something) n.
elde son bir oyun daha a game in hand n.
üst üste başarıların elde edildiği bir dönem/süreç a hot hand n.
bir tarafın sayı elde edemediği oyun/maç clean sheet [uk] n.
büyük bir başarı elde etmiş gibi görünen kimse the cat that ate the canary n.
büyük bir başarı elde etmiş gibi görünen kimse the cat that swallowed the canary n.
(bir şeyi) elde etmek get (something) under (one's) belt v.
(bir şeyi) elde etmek have (something) under (one's) belt v.
(bir şeyi) dürüst/hilesiz yollardan elde etmek/kazanmak come by (something) honestly v.
(bir şeyi) dürüst/hilesiz yollardan elde etmek/kazanmak come by something honestly v.
(bir şeyi) dürüstçe elde etmek come by (something) honestly v.
(bir özelliğini) şerefli/namuslu yollardan elde etmek come by (something) honestly v.
büyük bir başarı elde etmek capture lightning in a bottle [us] v.
büyük bir başarı elde etmek catch lightning in a bottle v.
büyük bir başarı elde etmek set the thames on fire v.
bir şeyi elde etmek için dişini tırnağına takmak fight tooth and nail v.
birinin bir şeyi elde etmesini engellemek dash the cup from one's lips v.
bir şeyi para ile elde etmek buy one's way in to something v.
büyük bir başarı elde etmiş gibi görünmek look like the cat that swallowed the canary v.
bir şeyi bir süre için elde tutmak sit on v.
bir şeyi dürüstçe elde etmek/kazanmak come by something honestly v.
büyük bir başarı elde etmek hit it out of the park v.
bir şeyi elde etmek için dişini tırnağına takmak fight tooth and claw v.
elde edilmesi/tekrarlanması zor bir başarı elde etmek be a hard act to follow v.
elde edilmesi zor bir şey istemek ask for the moon v.
elde avuçta bir şey kalmamak not have two pennies to rub together v.
elde edilmesi zor bir şey istemek cry for the moon v.
elde edilmesi/tekrarlanması zor bir başarı elde etmek be a tough act to follow v.
(bir şeyi) elde etmek lay hold v.
(bir amacı vb) elde etmek istemek go after v.
[bir şeyi elde etmek] gerekenden fazlasını yapmak walk the extra mile v.
(bir şeyi elde etmek için) gerekenden fazlasını yapmak go the extra mile v.
(birine/bir şeye karşı) bir avantaj elde etmek/avantajlı duruma geçmek get the drop on (someone or something) v.
(birine/bir şeye karşı) bir avantaj elde etmek/avantajlı duruma geçmek have the drop on (someone or something) v.
hızlı fayda/para elde etmek için değerli bir bir şeyi elden çıkarmak sell the family silver v.
(bir şeyi) elde etmek get (one's) mitts on (something) v.
(bir şeyi) elde etmek get a hand on (something) v.
biri/bir şey üzerinden çıkar elde etmek get one over on somebody/something v.
biri/bir şey üstünden menfaat elde etmek get one over on somebody/something v.
biri/bir şey üzerinden çıkar elde etmek put one over on somebody/something v.
biri/bir şey üstünden menfaat elde etmek put one over on somebody/something v.
(birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek get one up on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı üstünlük elde etmek get one up on (someone or something) v.
bir şeyi elde edememek not get a sniff of something v.
bir şeyi elde etmeyi başaramamak not get a sniff of something v.
(birine) bir şeyi ilk elde etme şansını vermek give (one) (the right of) first refusal v.
(birine) bir şeyi ilk elde etme şansını vermek give (one) (the right to) first refusal v.
(bir şeyi yapmak için) ilk şansı elde etmek get the first crack at (something) v.
(bir şeyi yapmada) ilk fırsatı elde etmek get the first crack at (something) v.
(bir şeyi yapmak için) ilk şansı elde etmek have (the) first crack at (something) v.
(bir şeyi yapmada) ilk fırsatı elde etmek have (the) first crack at (something) v.
(bir şeyi) elde etmek have (one's) hands on (something) v.
(bir şeyi) elde etmek put (one's) hands on (something) v.
(birine/bir şeye) karşı beklenmedik bir avantaj elde etmek steal a march over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı beklenmedik bir avantaj elde etmek steal a march upon (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı beklenmedik bir avantaj elde etmek steal the march over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı beklenmedik bir avantaj elde etmek steal the march upon (someone or something) v.
bir şey elde etmek için bir plan yapmak work (one's) ticket v.
istediği şeyi elde etmenin bir yolunu bulmak work (one's) ticket v.
birinin bir şeyi fazla çaba harcamadan kolaylıkla elde etmesini sağlamak serve up on a plate v.
olağanüstü bir başarı elde etmek knock (something) out of the ballpark v.
olağanüstü bir başarı elde etmek knock (something) out of the park v.
bir şeyi elde edebilecek konuma gelmek/yükselmek move within range v.
(birine bir şeyi) başarma/elde etme şansı vermek put (one) in the way of (something) v.
(birini/bir şeyi) elde etmeye çalışmak put salt on the tail of (someone or something) [obsolete] v.
bir şeyi elde etmek put something to bed v.
tam bir başarı elde etmek scoop the pool v.
tam bir başarı elde etmek scoop the kitty v.
belli bir siyasi güç elde etmek/kazanmak get into power v.
kısa süren bir başarı elde etmek rise like a rocket (and fall like a stick) v.
elde tutmaya değer bir şey olmak be a keeper v.
başarı elde etmiş bir girişime/işe dahil olmak be in on the act v.
başarı elde etmiş bir girişime/işe dahil olmak get in on the act v.
(birini/bir şeyi) elde etmeye/deneyimlemeye ramak kalmak come within a hair of (someone or something) v.
bir şeyi kazanıp/elde edip dönmek bring home the bacon v.
büyük bir başarı elde etmiş gibi görünmek (look) like the cat that swallowed the canary v.
(bir şeyi) elde etmeye ramak kalmak come short of (something) v.
elde edilmesi zor bir şey istemek cry/ask for the moon [uk] v.
elde edilmesi zor bir şey istemek want the moon [uk] v.
(bir şeyi) elde etmek get (one's) hands on (something) v.
(bir kariyere) başlama/giriş şansı/fırsatı elde etmek get (one's) start (in something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek get an edge on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek get the edge on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek get an edge over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek get the edge over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek get the best of (someone or something) v.
birine/bir şeye karşı avantaj elde etmek get the better of somebody/something v.
(birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek get the jump on (someone or something) v.
(bir şeyden) en yüksek yararı sağlamak/elde etmek get the most out of (something) v.
bir şeyi ele geçirmek/elde etmek get your hands on something v.
bir şeyi ele geçirmek/elde etmek lay your hands on something v.
bir şeyi elde etmek get/lay your hands on something v.
biri/bir şey üzerinden çıkar elde etmek get/put one over on somebody/something v.
biri/bir şey üstünden menfaat elde etmek get/put one over on somebody/something v.
(birine) bir şeyi ilk elde etme şansını vermek give (one) (the right of) first refusal v.
(birine) bir şeyi ilk elde etme şansını vermek give (one) (the right to) first refusal v.
(birine bir şeyi) başarma, elde etme şansı vermek give (one) a shot at (something) v.
bir şey elde etmek için yaklaşmak go (in) for the kill v.
bir şey elde etmek için yaklaşmak go for the kill v.
(büyük bir uğraş sonrası bir şey) elde etmek have (something) to show for (something) v.
(büyük bir uğraş sonrası) bir şey elde etmek have something to show for something v.
(büyük bir uğraş sonrası) bir şey elde edememek have nothing to show for something v.
sıra dışı/olağanüstü bir başarı elde etmek hit (something) out of the ballpark v.
sıra dışı/olağanüstü bir başarı elde etmek hit (something) out of the park v.
(bir şeyi) elde tutmak keep (something) in reserve v.
büyük bir başarı elde etmiş gibi görünmek look like the cat that ate the canary v.
(bir alanda) başarı elde etmeye çalışmak make (one's) way in (something) v.
(bir şeyi) elde etmeye çalışmak make a grab at (something) v.
(bir şeyi) elde etmek/yakalamak için hamle yapmak make a grab at (something) v.
(bir şeyi) elde etme girişiminde bulunmak make a grab at (something) v.
(birini/bir şeyi) oyunla elde etmeye çalışmak make a play for (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) bir plan yaparak elde etmeye çalışmak make a play for (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) dalavereyle elde etmeye çalışmak make a play for (someone or something) v.
bir şeyi oyunla elde etmeye çalışmak make a play for something v.
bir şeyi bir plan yaparak elde etmeye çalışmak make a play for something v.
bir şeyi dalavereyle elde etmeye çalışmak make a play for something v.
(bir şeyi) elde etmeye çalışmak make a run at (something) v.
öyle ya da böyle/ne yaparsan yap (bir şeyi) elde edememek not able to get (something) for love or money v.
büyük bir başarı elde etmemek not set the thames on fire v.
büyük bir başarı elde etmemek not set the world on fire v.
büyük bir başarı elde etmemek never set the world on fire v.
etkileyici/önemli bir şey elde etmek score big v.
önemli bir başarı elde etmek score big v.
konuşup ikna ederek bir şeyi elde etmek/bir yere girmek talk (one's) way into (something or some place) v.
elde birkaç parça bir şey yıkamak wash a few things out v.
(bir şeyi) yapmış/başarmış/elde etmiş under one's belt adj.
(büyük bir uğraş sonrası) eldeki/elde edilen şey something to show for something expr.
yağcılık yaparak bir şey elde edemezsin flattery will get you everywhere expr.
yağcılık yaparak bir şey elde edemezsin flattery will get you nowhere expr.
(bir şeyi) elde etmeye çok yaklaşmış within an ace of (doing) (something) expr.
önce (bir yerde) başarı elde edilecek, sonra dünyaca duyulacak first (some place), then the world expr.
elde edilmeyi bekleyen (bir şey) (something) to be had expr.
(eğer biri) var olan bir şeyin daha iyisini yapabilirse/var olan bir şeyi geliştirebilirse başarıyı elde eder (if one can) build a better mousetrap expr.
bir şans elde etmiş in with a chance [uk] expr.
iyi bir başarı/başarma/kazanma şansı elde etmiş in with a shout expr.
bir şeyi elde etmeye çok yaklaşmış within an ace of something expr.
(bir şeyi) elde etmeye çok yaklaşmış within an inch of (something) expr.
bir şeye/bir şeyi elde etmeye çok yaklaşmış within an inch of something/of doing something expr.
Speaking
elde var bir carry the 1 expr.
elde var bir carry over the 1 expr.
elde var bir carry the one expr.
elde var bir carry one expr.
Trade/Economic
bir kişi, kurum ya da durum hakkında açık kaynaklardan (gazete, televizyon, internet vb.) elde edilen bilgiler open source intelligence (osint) n.
hisseleri satın almak isteyen kişinin çoğunluğu elde etmek adına kalan hisselerin değerine kıyasla çok daha fazla para önerdiği bir satın alım teklifi two-tier bid n.
belli bir yenilik veya buluş dolayısıyla aynı emek miktarının kullanılmasıyla daha yüksek bir üretim elde edilmesi labor saving technological progress n.
belli bir şeyden elde edilen kazanç proceed n.
bir iş ya da hizmetten elde edilen para remuneration n.
bir spor müsabakasında bilet satışlarından elde edilen hasılat gate receipts n.
çeşitli fiyat seviyelerinden sunulan bir alanın kontrolünden elde edilen gelir yield n.
gelecek bir dönemde elde edilmesi planlanan ve yapılması öngörülen harcamaları gösteren tablo budget n.
işten ayrılan veya tekaüt edilen bir kimsenin işin bitiminde elde ettiği bir miktar para benefit severance n.
projeden gelir elde edilebilmesi için önce bir miktar harcama yapmanın gerekli olması pump priming n.
satılan bir satış opsiyonunun karşılığı olan mali değerin elde bulunması durumu covered call n.
aşırı kazanç elde ettiği düşünülen bir kuruluşa uygulanan vergi windfall tax n.
kaynağın hali hazırdaki kullanımına alternatif olan bir yolla elde edilebilecek olan fayda opportunity cost n.
bir işten elde edilen karı aynı işe yeniden yatırmak plowback n.
spekülatörün hızlıca yaptığı bir işlemden elde ettiği küçük kazanç scalp n.
(bir yetkili veya komisyoncu tarafından elde edilen) gizli kar squeeze n.
bir maldan elde kalmamak sell out of something v.
bir malı başka bir mal elde etmek için talep etmek derived demand v.
mülkü belirli süreliğine sabit bir fiyata satma veya alma hakkını elde etmek option v.
birkaç vergi alanından faiz vergi gideri elde etmek için tek bir borçlanma senedi kullanmak double-dip [us] v.
kazanç elde etmek için bir proje veya şirkete yatırılmamış uninvested adj.
Law
uluslararası hukuka göre siyasi yollarla bir devlet tarafından elde edilen topraklar title by occupancy n.
bir şeyi hile ile elde etme obreption n.
bir mülke belirli bir süre sahip olarak mülkiyet hakkı elde eden kimse usucapient n.
bir mülke belirli bir süre sahip olarak mülkiyet hakkı elde etme usucapion n.
siber bir suçun işlenip işlenmediğine dair kanıt elde etmek için siber ipuçlarını inceleyen bilim forensics n.
hileli bir şekilde elde edilen obreptitious adj.
Politics
bir başkasına yönelik şantaj, itibarsızlaştırma ya da manipülasyon hedefiyle elde edilmiş yüz kızartıcı/uygunsuz/suçlayıcı bilgi kompromat (compromising material) n.
kadınların oy verme hakkını elde etmesinden sonra kamu işlerinde daha büyük roller alabilmeleri için abd'de kurulan kar amacı gütmeyen bir kuruluş lwv (league of women voters) abrev.
Industry
tüm yüzeyi sırlanmış metal bir levha, vazo gibi nesnenin emaye renklerine boyanması ile elde edilen bir eşya türü limoges enamel n.
oksidize balık yağı uygulanması sonrası derinin sıkılması ile elde edilen yağlı bir madde degras n.
derinin sıkılması ile elde edilen yağlı madde ve diğer yağlardan oluşan bir karışım degras n.
yarpuzdan elde edilen ve sabun yapımında kullanılan nane kokulu bir yağ hedeoma oil n.
adi huş ağacının kabuğundan elde edilip rus meşine kokusu veren bir yağ oil of birch n.
yağa batırılmış bir tuğlanın distile edilmesiyle elde edilen bir yağ oil of brick n.
güney amerika ağaçlarından elde edilen bir kauçuk para rubber n.
çeşitli alglerden elde edilen bir kolloidal özütleyici madde isinglass n.
birlikte kullanılıp hoş bir kontrast elde etmek için tasarlanmış ürünler coordinates n.
şeker portakalı kabuğundan elde edilip aroma ve parfüm olarak kullanılan sarı-koyu turuncu renkli bir yağ sweet orange oil n.
ekşi portakal kabuğundan elde edilen acı tatlı açık sarı veya sarımsı kahverengi renkli bir yağ bitter orange oil n.
mantarların işlenmesiyle elde edilen bir tür sünger pyrotechnical sponge n.
Insurance
bir yatırım üzerinde elde edilen gelir yield n.
ölümcül hastalığı olan bir poliçe sahibinin bir sigorta poliçesinin satışından elde ettiği nakit para viatical settlement n.
Technical
maden cevherinden dökme demir elde etmeye yarayan bir tür ocak Catalan furnace n.
belirli bir derinlikten su örnekleri elde etmeye yarayan, korozyonu önlemek için plastikten yapılmış bir alet niskin bottle n.
erimiş alüminyum oksitten elde edilen bir madde alundum® n.
bir karışımdan bir maddenin elde edilmesi işlemi extraction n.
bir elde tutarak içine sözcükleri oluşturan harfler dizilen metal kap composing machine n.
bir cam çubuğun ipeğe sürtünmesi ile elde edilen pozitif elektrik vitreous electricity n.
düzensiz bir kesitte paneller halinde hesaplanan debilerin toplanması ile elde edilen bir kesitten geçen toplam anlık debi total instantaneous discharge n.
hareket eden bir cismin kütle ve hızının çarpımıyla elde edilen hareket miktarı momentum n.
petrolün damıtılmasından elde edilen bir gaz pintsch gas n.
süzme işlemiyle elde edilen kül suyu gibi bir çözelti lixivium n.
doğu hindistan'a özgü bir sütleğen bitkisinden elde edilen kauçuk benzeri madde kattimundoo n.
palmira palmiyesinden elde edilen sert bir lif bassine n.
metal çözümlemedeki küpelasyon işleminden elde edilen bir değerli metal küresi bead n.
trent nehri'nin kıyılardan elde edilip parlatma tozu olarak kullanılan bir tür ince kum wharp n.
kalayı sıvılaştırarak saflaştırma sırasında elde edilen beyaz renkli kırılgan bir atık madde hardhead n.
akçaağaçları kimyasal işleme tabi tutarak ve boyayarak elde edilen yeşilimsi gri renkli bir orta sertlikte bir kereste harewood n.
18. yüzyılda dolap yapımında kullanılmak üzere (No Suggestions) cinsinden elde edilen sert bir kereste türü harewood n.
bir ağaçtan yaşını gösteren halkaların elde edildiği bir kesit almayı sağlayan boş bir burgu borer n.
bir ağaçtan yaşını gösteren halkaların elde edildiği bir kesit almayı sağlayan boş bir burgu accretion borer n.
birden fazla dergiden elde edilen matrislerin otomatik olarak tek bir satıra yazılabileceği dizgi veya fotodizgi makinesi mixer n.
belirli derilen balık yağıyla oksitlendikten sonra preslenmesiyle elde edilip deri işlemede kullanılan yağlı bir madde moellon degras n.
pik demirinin tanelenmesi ile başlayan özel bir işlemle elde edilen çelik türü granulated steel n.
ultramarin üretiminde ilk ürün olarak elde edilen yeşil bir pigment green ultramarine n.
costus bitkisinin kökünden elde edilip parfümlerde kullanılan uçucu bir esansiyel yağ costus oil n.
palmira palmiyesinden elde edilen sert bir lif palmyra n.
palmira palmiyesinden elde edilen sert bir lif palmyra fiber n.
vateria cinsi bir ağacın tohumlarından elde edilen yağlı madde piney tallow n.
vateria cinsi bir ağacın tohumlarından elde edilen yağlı madde dupada oil n.
bakır ve çinkodan elde edilen sarımsı bir alaşım semilor n.
pik demire belirli bir oranda hurda çelik karıştırılarak elde edilen düşük karbonlu dökme demir semisteel n.
alkolde çözünememe özelliği ile şellaktan ayrılarak elde edilen sert bir parafin shellac wax n.
açıklık elde etmek için kesme makinesinden küçük bir miktar kesmek relieve v.
doğal bir unsuru elde etmek için işlemek mine v.
indirgeme veya karıştırma yoluyla tek tip bir hal veya yoğunluk elde etmek homogenize v.
indirgeme veya karıştırma yoluyla tek tip bir hal veya yoğunluk elde etmek homogenise v.
spiral haddeleme işlemi ile ısıtılmış katı bir çubuktan elde edilen (kaynaksız boru) solid-drawn adj.
Computer
telif hakkı ödenmemiş materyal yükleyerek bir siteye erişim elde eden kullanıcı courier n.
Telecom
dinleme cihazıyla elde edilen bilgilere sahip olduğunu iddia eden bir dolandırıcı wire tapper n.
satır besleme yerine yayılan bir yayın sinyalinin alınmasıyla elde edilen off-air adj.
satır besleme yerine yayılan bir yayın sinyalinin alınmasıyla elde edilen off-air adv.
Electric
telin düzgün bir boru etrafına sarılmasıyla elde edilen bobin helix n.
Textile
pamuk, yün veya ipeğin eğrilmesiyle elde edilen bir tür kumaş cassinette n.
brezilya'ya özgü palmiye yapraklarından elde edilen sağlam bir lif tucum n.
brezilya'ya özgü palmiye yapraklarından elde edilen sağlam bir lif tecum fiber n.
brezilya'ya özgü palmiye yapraklarından elde edilen sağlam bir lif tucuma n.
proteinden elde edilen bir tekstil lifi azlon n.
kırmızı ipek pamuk ağacından elde edilen bitkisel bir lif red silk cotton n.
boyanmamış ve ağartılmamış yünden elde edilen yumuşak bir kumaş beige n.
cheviot koyununun yününden elde edilen yünlü bir kumaş cheviot n.
elde eğrilmiş ipliğin yarda ölçüsüne göre uzunluğunu hesaplamak için kullanılan bir tür iplik sarıcı weasel n.
farklı ırk koyunlardan elde edilip güney amerika'dan ithal edilen bir yün mestizo wool n.
(uzun yünlü koyunlardan elde edilen) kalın yapılı gösterişli bir tür yün luster n.
(uzun yünlü koyunlardan elde edilen) kalın yapılı, gösterişli bir yün lustre n.
önce boyanan sonra elde dokunan bir kumaş ikat n.
ıhlamur ağacının iç kabuğundan elde edilen ve rusya'da üretilen bir hasır russia matting n.
furcraea andina yapraklarından elde edilen sert ve doğal bir lif fique n.
tibet antilobundan elde edilen ipeksi bir yün türü shahtoosh n.
likenlerden elde edilip kumaşlarda kullanılan bir boyarmadde french purple n.
Construction
portland çimentosu ile yüksek fırın cürufunun karışımından elde edilen bir tür çimento blast-furnace cement n.
Woodworking
bir çeşit sağlam ve esnek kereste ve bu kerestenin elde edildiği ağacın adı lancewood n.
karri ağacından elde edilen ve inşaatta kullanılan dayanıklı bir ahşap karri n.
meksika'da elde edilen bir tür maun odunu bay n.
filipinler'e özgü bir ağaçtan elde edilen kırmızımsı kahverengi kereste tanguile n.
çeşitli ağaçlardan elde edilen sert ve elastik bir odun grass tree n.
avustralya'ya özgü küçük bir akasya ağacından elde edilip oymacılık ve küçük ince ahşap işlerinde kullanılan sert, ağır ve ince taneli bir odun myall n.
avustralya'ya özgü küçük bir akasya ağacından elde edilen dayanıklı, hoş kokulu ve koyu renkli bir odun myall wood n.
guaiacum cinsi ağaçlardan elde edilen yeşilimsi kahverengi sert bir ahşap guaiac n.
guaiacum cinsi ağaçlardan elde edilen yeşilimsi kahverengi sert bir ahşap gaiac n.
malay takımadaları'nda yetişen dipterocarpaceae familyasına mensup birtakım ağaçlardan elde edilip vernik ve matbaa mürekkebi yapımında kullanılan yumuşak bir reçine gum damar n.
amerika'nın tropik bölgelerinde yetişen guaiacum cinsi çeşitli ağaçlardan elde edilen, tıpta ve vernik üretiminde kullanılan yeşilimsi kahverengi bir reçine guiac n.
amerika'nın tropik bölgelerinde yetişen guaiacum cinsi çeşitli ağaçlardan elde edilen, tıpta ve vernik üretiminde kullanılan yeşilimsi kahverengi bir reçine guiacum n.
gurjun balsamı elde edilen bir ağaç gurjan n.
Dyeing
boya pigmenti elde etmede kullanılan bakır rengi parlaklığa sahip koyu mavi bir madde turnbull's blue n.
anil bitkisinden veya sentetik olarak elde edilen mavi bir boya anil n.
anil bitkisinden veya sentetik olarak elde edilen mavi bir boya indigotin n.
anil bitkisinden veya sentetik olarak elde edilen mavi bir boya indigo n.