Türkisch - Englisch
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Französisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Englisch Synonyme
Synonyme
Über uns
Werkzeuge
Quellen
Kontakt
Einloggen / Registrieren
Licht Ausschalten
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyme
Werkzeuge
Über uns
Quellen
Kontakt
Einloggen / Registrieren
EN-TR
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Spanisch - Englisch
Französisch - Englisch
Englisch Synonyme
Türkisch - Englisch
Französisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Verlauf
enjekte
Bedeutungen von dem Begriff
"enjekte"
im Englisch Türkisch Wörterbuch : 2 Ergebniss(e)
Kategorie
Türkisch
Englisch
General
1
General
enjekte
injection
n.
2
General
enjekte
injected
adj.
Bedeutungen, die der Begriff
"enjekte"
mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 111 Ergebniss(e)
Kategorie
Türkisch
Englisch
Common Usage
1
Common Usage
enjekte etmek
inject
v.
General
2
General
enjekte etme
injecting
n.
3
General
enjekte etme
injection
n.
4
General
eroin enjekte etmek için boş damar arama
trainspotting
n.
5
General
enjekte edilebilirlik
injectability
n.
6
General
kolda veya bacakta bulunan, madde enjekte etmek için elverişli ana damar
main-line
n.
7
General
(ilaç) enjekte edilebilir madde
injectable
n.
8
General
enjekte eden kimse
injector
n.
9
General
enjekte etmek
syringe
v.
10
General
deri altına uyuşturucu enjekte etmek
skin-pop
v.
11
General
enjekte etmek
inject
v.
12
General
enjekte etmek
administer (a medicine)
v.
13
General
damara ilaç enjekte etmek
mainline
v.
14
General
(yasa dışı madde) enjekte etmek
shoot
v.
15
General
(deri altına) ilaç enjekte etmek
skin pop
v.
16
General
enjekte edilen
injected
adj.
17
General
enjekte edilebilir
perfusive
adj.
Phrasals
18
Phrasals
(sıvıyı) enjekte etmek
throw in
v.
19
Phrasals
birine bir şey enjekte etmek
inject something into someone
v.
20
Phrasals
birine bir şey enjekte etmek
inject someone with something
v.
21
Phrasals
(birine/bir şeye bir şey) enjekte etmek
inject (something) into (someone or something)
v.
22
Phrasals
(birine/bir şeye/bir varlığa bir şey) enjekte etmek
inject (something) into (someone, something, or some creature)
v.
23
Phrasals
(birine/bir şeye/bir varlığa bir şey) enjekte etmek
inject (someone, something, or some creature) with (something)
v.
24
Phrasals
birine bir şey vermek (enjekte etmek, yedirmek)
get something into someone
v.
25
Phrasals
birine bir şey vermek (enjekte etmek, yedirmek)
get something in someone
v.
26
Phrasals
(birine/bir şeye bir şey) enjekte etmek
inject (someone or something) with (something)
v.
27
Phrasals
enjekte etmek
inject into
v.
Colloquial
28
Colloquial
kendine uyuşturucu enjekte eden
jabber
n.
29
Colloquial
(eroin gibi yasadışı veya bağımlılık yapıcı maddeleri) ana damara doğrudan enjekte etmek
mainline
v.
Industry
30
Industry
enjekte edilme
injection
n.
Technical
31
Technical
mafsala basınçla gres enjekte etmekte kullanılan bir yöntem
alemite
n.
32
Technical
enjekte etmek
inject
v.
33
Technical
sıvı enjekte etmek
liquid injection
v.
34
Technical
basınçlı enjekte edilmiş
pressure-grouted
adj.
Computer
35
Computer
(kodu) enjekte etmek
inject
v.
Telecom
36
Telecom
enjekte ahşap direk
injected wooden pole
n.
Construction
37
Construction
pomba basıncı yardımıyla kuyu içindeki sorunlu alana çimento enjekte edilmesi
squeeze job
n.
38
Construction
pomba basıncı yardımıyla kuyu içindeki sorunlu alana çimento enjekte edilmesi
squeeze cementing
n.
39
Construction
pomba basıncı yardımıyla kuyu içindeki sorunlu alana çimento enjekte edilmesi
remedial cementing
n.
Medical
40
Medical
enjekte etme
perfusion
n.
41
Medical
hastalık teşhisi için enjekte edilen izotop
tracer
n.
42
Medical
performansı arttırmak veya kas büyümesini teşvik etmek için kaslara genetik materyalin enjekte edildiği bir tür doping
gene doping
n.
43
Medical
damarları tıkama amacıyla madde enjekte etme
embolisation
n.
44
Medical
damarları tıkama amacıyla madde enjekte etme
embolization
n.
45
Medical
enjekte edilen sıvı
injection
n.
46
Medical
kadın idrarının bir kısmını birleşmemiş bir dişi tavşana enjekte etmeyi ve daha sonra tavşanın yumurtalıklarını incelemeyi içeren hamilelik testi
rabbit test
n.
47
Medical
oral ve şırınga ile enjekte
oral and injection
n.
48
Medical
rektuma enjekte edilen sıvı
enema
n.
49
Medical
tümör dokusu içine enjekte etme
intratumoral injection
n.
50
Medical
tümör içine enjekte edilme
intratumoral injection
n.
51
Medical
zehir enjekte edilmeyen ısırık
dry bite
n.
52
Medical
enjekte edilen bir antijene karşı aşırı duyarlılık
anaphylaxis
n.
53
Medical
enjekte edilen bir antijene karşı aşırı duyarlılık
anaphylaxy
n.
54
Medical
enjekte edilen bir antijene aşırı duyarlılık sonucu sistemik damar genişlemesinin neden olduğu şok
anaphylactic shock
n.
55
Medical
enjekte edilen bir antijene aşırı duyarlılık sonucu sistemik damar genişlemesinin neden olduğu şok
anaphylaxis
n.
56
Medical
kalbe radyopak madde enjekte edilmesinden sonra kalbin ve kan damarlarının tepkisini gösteren x-ışınları
angiocardiogram
n.
57
Medical
kalbe radyopak madde enjekte edilmesinden sonra kalbin ve kan damarlarının tepkisini gösteren x-ışınları
angiogram
n.
58
Medical
kalbe radyopak madde enjekte edilmesinden sonra kalbin ve kan damarlarının tepkisini gösteren x-ışınları
angiography
n.
59
Medical
ağrıları gidermek için deri altına su enjekte edilmesi
aquapuncture
n.
60
Medical
atardamarların radyoopak madde enjekte edildikten sonra radyolojik olarak görüntülenmesi
arteriography
n.
61
Medical
ekleme kontrast madde enjekte edildikten sonra çekilen röntgen
arthrogram
n.
62
Medical
ekleme radyopak kontrast madde enjekte edildikten sonra çekilen röntgenin incelenmesi
arthrography
n.
63
Medical
antikor üretimini stimüle etmek için enjekte edilen immünojen
vaccinum
n.
64
Medical
deri altına küçük bir miktar tüberkülin enjekte edilmesi ile yapılan bir tüberkülin testi
mantoux test
n.
65
Medical
içinde tanı koymaya veya tedavi etmeye yarayan bir madde bulunan ve kana enjekte edilen parçacık
microsphere
n.
66
Medical
tek bir ilaç dozunun kısa süre içinde damardan enjekte edilmesi
bolus
n.
67
Medical
(yavaşça emilmek üzere vücuda enjekte edilen) ilaç kütlesi
depot
n.
68
Medical
(besin sağlamak veya kan basıncını düzenlemek amacıyla) vücuda bol sıvı enjekte etmek
clysis
n.
69
Medical
deriye kızıl hastalığı toksini enjekte ederek yapılan bir test
dick test
n.
70
Medical
röntgen veya floroskopik muayenede dokulara kontrast arka plan oluşturmak için (mide, bağırsak) vücudun bir bölgesine enjekte edilen radyoopak bir madde
contrast medium
n.
71
Medical
diske kontrast madde enjekte edildikten sonra çekilen omurga radyografisi
discography
n.
72
Medical
mesaneye enjekte edilen opak solüsyon ve röntgen ile yapılan mesane muayenesi
crystography
n.
73
Medical
yeniden enjekte etmek
reinject
v.
74
Medical
ilaç enjekte etmek
hype
v.
75
Medical
hasta edici unsuru enjekte etmek
inoculate
v.
76
Medical
(tedavi amaçlı) sifiliz virüsü enjekte etmek
syphilise
v.
77
Medical
(tedavi amaçlı) sifiliz virüsü enjekte etmek
syphilize
v.
78
Medical
enjekte edilebilen
injectable
adj.
79
Medical
enjekte edilemeyen
noninjectable
adj.
80
Medical
enjekte edilen bir antijene karşı aşırı duyarlılıkla ilgili
anaphylactic
adj.
81
Medical
deri altına enjekte edilen
hypodermic
adj.
82
Medical
ilaçları deri altına enjekte etmek için kullanılan
hypodermic
adj.
Pathology
83
Pathology
tifo ateşine karşı bağışıklığı test etmek üzere deri altına enjekte edilen ölü tifo basili kültürü
typhoidin
n.
84
Pathology
(tedavi amaçlı) sifiliz virüsü enjekte etme
syphilisation
n.
Pharmaceutics
85
Pharmaceutics
yatıştırıcı olarak kullanılan enjekte edilebilir bir benzodiazepin çeşidi
versed®
n.
86
Pharmaceutics
deri altına enjekte edilerek ilaçların yayılmasını kolaylaştıran bir madde
hyaluronidase
n.
87
Pharmaceutics
teknetyum izotopu içeren enjekte edilebilir bir ilaç türü
sestamibi
n.
88
Pharmaceutics
enjekte edilemeyen (ilaç)
uninjectable
adj.
89
Pharmaceutics
enjekte edilemez (ilaç)
uninjectable
adj.
Veterinary
90
Veterinary
bağışıklanmış deney hayvanına hastalık etkenini enjekte ederek test yapmak
challenge
v.
Chemistry
91
Chemistry
kimyasal numunenin analiz için enjekte edilebildiği bir cihaz
auto-injector
n.
92
Chemistry
teofilinle birlikle enjekte edildiğinde idrar söktürücü olarak kullanılan cıvalı organik bir bileşik
mersalyl sodium
n.
Biology
93
Biology
zehir enjekte eden hayvan
venomous animal
n.
Geology
94
Geology
enjekte gnays
injection gneiss
n.
Archaic
95
Archaic
enjekte etme
immission
n.
96
Archaic
enjekte etmek
immit
v.
Slang
97
Slang
deri altına uyuşturucu enjekte etmek için kullanılan şırınga
nail
n.
98
Slang
uyuşturucu enjekte etmekte kullanılan araç
biz
n.
99
Slang
kolda veya bacakta madde enjekte etmek için elverişli ana damar
main line
n.
100
Slang
yasadışı maddeleri enjekte etmekte kullanılan iğne
mainer
n.
101
Slang
uyuşturucu enjekte etme
jabpop [obsolete]
n.
102
Slang
enjekte dilerek kullanmak için küçük cam şişede sıvı amfetamin
jug
n.
103
Slang
şah damarı (uyuşturucu enjekte edilmiş)
jug
n.
104
Slang
aciz/çaresiz bir uyuşturucu bağımlısının kendine uyuşturucu enjekte etmesi için tuttuğu adam
hit man
n.
105
Slang
metamfetamini iğnesiz şırıngayla rektuma enjekte etme
booty bump
n.
106
Slang
(bir uyuşturucu) enjekte etme
shoot up (on something)
n.
107
Slang
uyuşturucu enjekte etmek
get narkied
v.
108
Slang
uyuşturucu enjekte etmek
jab pop
v.
109
Slang
damara uyuşturucu enjekte etmek
hit up
v.
110
Slang
(bir uyuşturucu) enjekte etmek
shoot up (on something)
v.
Modern Slang
111
Modern Slang
bir fast food çalışanının aids olduğuna ve hamburgerci müdavimlerine rastgele bulaştırmak için hamburger köftelerine kanını enjekte etiğine dair bir şehir efsanesi
aids burger
n.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of enjekte
×
Term Options
Übersetzung Vorschlagen / Korrigieren
Französisch Englisch Wörterbuch
Spanisch Englisch Wörterbuch
Deutsch Englisch Wörterbuch
Englisch Synonyme Wörterbuch
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy