fixing - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

fixing

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "fixing" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 31 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
fixing n. dikme
fixing n. teçhizat
fixing n. uyma
fixing n. su ürünleri yetiştiriciliği
fixing n. sabitleme
fixing n. tamir
fixing n. aksesuar
fixing n. bağlama
fixing n. tutturma
fixing n. saptama
fixing n. tespit
fixing n. kurma
fixing n. tamir etme
fixing n. düzeltme
fixing n. seçimi iptal etme
fixing n. oylamayı geçersiz kılma
fixing adj. saptayıcı
fixing adv. sabitleştirerek
Trade/Economic
fixing n. tespit
fixing n. takdir
Law
fixing n. ayarlama
Technical
fixing n. sağlamlaştırma
fixing n. tutturma
Computer
fixing n. saptama
Automotive
fixing n. sabitleme
fixing n. tespit
fixing n. tesbit etme
fixing n. tespit etme
fixing n. tespit parçası
Breeding
fixing n. kısırlaştırma
Cinema
fixing n. saptama

Bedeutungen, die der Begriff "fixing" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 158 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
commission of fixing the minimum wages n. asgari ücret tespit komisyonu
exchange rate fixing n. kur belirleme
action for fixing of period of service n. hizmet tespit davası
price-fixing n. fiyat dondurma
need fixing v. tamir edilmesi gerekmek
need fixing v. tamire gerek duymak
get involved in match-fixing activities v. şike faaliyetleri içerisinde bulunmak
get involved in match-fixing activities v. şikeye adı karışmak
be involved in match-fixing activities v. şike faaliyetlerine adı karışmak
be involved in match-fixing activities v. şike faaliyetlerinde bulunmak
get involved in match-fixing activities v. şike faaliyetlerine adı karışmak
be involved in match-fixing activities v. şikeye adı karışmak
get involved in match-fixing activities v. şike faaliyetlerinde bulunmak
be involved in match-fixing activities v. şike faaliyetleri içerisinde bulunmak
break one's silence over match-fixing allegations against him/her v. hakkındaki şike iddialarına karşı sessizliğini bozmak
be detained under allegations of match-fixing v. şike soruşturması kapsamında gözaltına alınmak
supposedly being involved in match-fixing scandal adj. şike skandalında adı geçen
Colloquial
fixing to die expr. ölüme yaklaşıyor
fixing to die expr. büyük ihtimalle ölecek
fixing to die (ftd) expr. ölüyor
fixing to die (ftd) expr. ölmek üzere
fixing to (do something) expr. (bir şey yapmak) için hazırlanma
fixing to (do something) expr. (bir şeye başlamak) üzere hazırlanma
ftd (fixing to die) abrev. ölmek üzere
ftd (fixing to die) abrev. ölebilir
ftd (fixing to die) abrev. bir ayağı çukurda
ftd (fixing to die) abrev. her an ölebilir
Speaking
what are you fixing for dinner? expr. akşam yemeği için ne hazırlıyorsun?
what are you fixing for dinner? expr. akşam yemeği için ne yapıyorsun?
I'm fixing the car expr. arabayı onarıyorum
I'm fixing the car expr. arabayı tamir ediyorum
Trade/Economic
price fixing n. anlaşmalı fiyat sabitleme
price fixing n. asgari veya azami fiyat koyma
price fixing n. devlet tarafından fiyatların belirlenmesi
fixing of the price n. fiyat tespiti
price fixing n. fiyat sabitleme
price fixing n. fiyatları belirleme
price-fixing n. fiyat tespiti
price-fixing n. fiyat sabitleme
price fixing n. fiyat tespiti
price fixing n. hükümetin sabit fiyat koyması
price fixing n. narh
advance-fixing certificate n. ön izin belgesi
price fixing n. rakip şirketlerin anlaşmalı olarak fiyatları ayarlamaları
horizontal price fixing n. yatay fiyat belirlemesi
gold fixing n. altın sabitleme
Law
race fixing n. şike yapma
match fixing n. şike yapma
game fixing n. şikecilik
game fixing n. şike yapma
match fixing n. şikecilik
race fixing n. şikecilik
sports fixing n. şikecilik
sports fixing n. şike yapma
indictment in match-fixing probe n. şike soruşturması iddianamesi
fixing the degree of punishment n. verilen cezanın takdiri
match-fixing adj. şike yapan
game-fixing adj. şike yapan
Politics
advance-fixing certificate n. ön tespit sertifikası
Technical
fixing agent n. bağlayıcı malzeme
fixing angle n. bağlantı açısı
fixing strip n. bağlama çıtası
fixing bolt n. bağlama cıvatası
fixing screw n. bağlama vidası
dye fixing agent n. boya fiksaj maddesi
parallel shank fixing for end-thrust n. çakma uç için paralel yanaklı sabitleme
bolt fixing insert n. cıvata tespit takozu
fixing plug n. dübel
elastic fixing n. esnek bağlama
fixing agent n. fiksaj maddesi
fixing bath n. fiksaj banyosu
fixing agent n. fiksaj banyosu
expanding fixing n. genleşir bağlama
cover fixing plate n. kapak tespit plakası
blade fixing n. kanat sabitleme
body fixing plate n. kanepe tespit parçası
partial fixing n. kısmi ankastelik
conical fixing n. konik bağlama
position fixing equipment n. konum belirleme donanımı
conical fixing n. konik sabitleme
insulating boards fixing anchor n. mantolama tespit dübeli
morse taper fixing n. mors konik sabitlemesi
parallel shank fixing n. paralel yanaklı sabitleme
parallel shank fixing n. paralel saplı bağlama
fixing bolt n. sabitleme cıvatası
fixing plate n. sabitleme plakası
fixing bolt n. sabitleme civatası
fixing nut n. sabitleme somunu
fixing element n. sabitleyici eleman
fixing screws n. sabitleme vidaları
insert with cylindrical fixing hole n. silindirik tespit delikli uç
fixing bath n. tespit banyosu
fixing block n. tespit takozu
fixing hole n. tespit deliği
fixing plate n. tespit sacı
insert without fixing hole n. tespit deliği olmayan (mekanik sıkmalı) uç
fixing sleeve n. tamir manşonu
fixing holes n. tespit delikleri
fixing agent n. tespit maddesi
fixing agent n. tespit banyosu
fixing bolt n. tespit cıvatası
three-point fixing n. üç noktadan sabitleme
triangular top plate with three fixing holes n. üç tespit deliği olan üçgen üst plaka
imperfect fixing n. yan ankastrelik
bearing fixing screw n. yatak tespit vidası
Computer
heat fixing n. ısıl kaynaşma
Textile
dye fixing agent n. boya fiksaj maddesi
dye fixing agent n. boya fıksaj maddesi
fixing yarn n. fikse edilmiş iplik
Construction
fixing brick n. ahşap tuğla
fixing moment n. ankastrelik momenti
fixing point n. bağlama noktası
fixing in concrete n. gömme bağlama
fixing plate n. oturma plakası
fixing point n. sabitleştirme noktası
fixing ceramic tiles n. seramik karoların döşenmesi
fixing medium n. tespit maddesi
fixing brick n. tespit takozu
fixing plate n. tespit plakası
bar fixing n. donatı sabitleme
bar fixing n. çubuk sabitleme
Automotive
bajonet fixing n. geçme bağlantı
door check arm fixing n. kapı açma kolu bağlantısı
light fixing n. lamba bağlantısı
light fixing n. lamba tespiti
light fixing n. lamba montajı
space for mounting and the fixing of rear registration plates on motor vehicles and their trailers n. motorlu araçların ve römorklarının arka kısmına plaka takılması
fixing clamp n. sabitleme kıskacı
fixing bolt n. tespit cıvatası
u-shaped fixing n. u-şeklinde bağlantı
Aeronautic
clearance and fixing dimensions n. açıklık ve montaj boyutları
Marine
fixing letter n. bağlanış mektubu
Medical
fixing solution n. bağlayıcı çözelti
fixing solution n. bağlayıcı solüsyon
Chemistry
fixing agent n. görüntü sabitleyici
fixing agent n. renk sabitleyici
fixing agent n. kimyasal sabitleme maddesi
Biochemistry
nitrogen-fixing adj. azot bağlayıcı
nitrogen-fixing adj. azot bağlanmasına yardımcı olan
Environment
nitrogen-fixing plants n. nitrojen fikse eden bitkiler
Military
sound fixing and ranging n. ses kayıt ve mesafe tespiti
Hunting
manual fixing screw n. elle ayarlama vidası
Sport
match fixing n. şike
match-fixing n. şike
game fixing n. şike
Football
match-fixing case n. şike davası
match fixing scandal n. şike skandalı
match-fixing activities n. şike faaliyetleri
match-fixing allegations n. şike iddiaları
ethics committee report on match-fixing probe n. şike soruşturması etik kurulu raporu
match-fixing probe n. şike soruşturması
Wagering
spot fixing n. şike yapma
spot fixing n. kumar oyununda sonucun kasten düzenlenmesi
Slang
fixing [dialect] n. hazır olma
fixing [dialect] n. hazırlanma
fixing [dialect] n. gitme
fixing [dialect] n. yola çıkma
fixing [dialect] n. hazırlık