giving - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

giving

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "giving" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 8 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
giving n. verme
giving n. bağışlama
giving n. bağış
giving n. hibe
giving n. verilen şey
giving n. allah vergisi
giving n. hediye
giving adj. verici

Bedeutungen, die der Begriff "giving" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 119 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
giving out smoke n. tütme
giving in marriage n. evlendirme
string giving the lowest sound n. bamteli
giving away n. ele verme
giving off n. neşir
quarrel over giving or not giving pass n. yol verdin yol vermedin kavgası
giving back n. iade
giving evidence n. şahitlik
giving up n. vazgeçme
giving glory to god n. hamd
quarrel over not giving pass n. yol vermedin kavgası
places for giving alms n. ihtiyaçgah
aid giving nation n. yardım eden ülke
(battery) giving out n. pil bitmesi
giving a security n. teminat verme
giving a decision n. karar verme
giving instruction n. talimat verme
prize-giving ceremony n. ödül töreni
milk-giving animal n. sağım
giving forth n. yayma
giving forth n. yayın
alms-giving n. sadaka
alms-giving n. sadaka verme
giving gift n. hediye verme
giving gift n. ihda
unselfish giving n. kendini düşünmeden verme/bağışlama
charitable giving n. hayırsever bağışı
name giving n. ad verme
name giving n. isim verme
giving off n. yayma
giving off n. saçma
giving off n. dağıtma
giving birth n. doğurma
giving birth n. doğum yapma
giving in n. içe çökme
giving in n. çöküş
giving in n. yığılma
giving out n. dile getirilen şey
giving out n. iddia edilen şey
giving out n. ilan edilen şey
giving out n. bildiri
giving up n. yenilgiyi kabul etme
giving up n. koyverme
sit giving oneself airs v. beşlik simit gibi kurulmak
be self-giving v. özverili olmak
break the tradition of gift giving v. hediye verme geleneğini bozmak
know what she's giving the children to read v. çocuklara okumaları için verdiği şeyleri bilmek
make someone feel like giving up v. cesaretini kırmak
giving no sound adj. sağır
life-giving adj. canlandıran
health-giving adj. şifalı
giving birth to adj. doğum yapan
light giving adj. ışık saçan
self-giving adj. fedakar
energy-giving adj. enerji verici
energy-giving adj. enerji veren
life-giving adj. hayat veren
like giving a charity adv. sadaka verir gibi
without giving information adv. bilgi vermeksizin
not giving rise to prep. mahal bırakmaksızın
Phrases
without giving any reason expr. herhangi bir neden göstermeden
without giving any chance expr. fırsat vermeden
without giving any chance expr. fırsat tanımadan
without giving any excuse expr. mazeret bildirmeksizin
without giving any chance expr. şans tanımadan
Colloquial
always taking never giving n. hep alıp hiç vermeme
make someone feel like giving up v. bırakma/pes etme noktası getirmek
make someone feel like giving up v. canından bezdirmek
without giving any chance expr. şans vermeden
Idioms
stop giving me hard time n. bana sıkıntı verme
giving tuesday n. abd'de insanların yardım bağışları yapmaya teşvik edildiği şükran günü'nden sonraki salı günü
giving tuesday n. yardım salısı/günü
giving tuesday n. hayırsever salı
giving tuesday n. kara cuma ve siber pazartesi gibi insanları tüketime teşvik eden günlere tepki olarak ortaya çıkmış bir yardım günü
stop giving me hard time expr. bana huzur ver
stop giving me hard time expr. benim üzerime gelme
stop giving me hard time expr. beni rahat bırak
like giving a donkey strawberries expr. eşek hoşaftan ne anlar durumu
like giving strawberries to a donkey expr. eşek hoşaftan ne anlar durumu
Speaking
i would like to take liberty at giving/expressing/stating (my opinion etc) expr. anlayışınıza sığınarak
I'm giving you the ball expr. gerisi sana kalmış
I'm not giving it up expr. ondan vazgeçmiyorum
the teacher is giving the lecture expr. öğretmen ders anlatıyor
the teacher is giving the lecture expr. öğretmen dersi anlatıyor
we're not giving up expr. pes etmiyoruz
be grateful for what i'm giving you expr. verdiklerime şükredin
Trade/Economic
giving out n. dağıtım
time allowed for giving notice n. müsaade edilen bildirme süresi
giving effect statement n. proforma tablo
giving effect statement n. proforma hesap durumu
third parties giving guarantees on behalf of the enterprise n. şirket adına garanti verilen üçüncü şahıslar
giving out n. tevzi
warm-glow giving n. bağış yapmanın verdiği hoş duygu
Law
giving of evidence n. delil ikamesi
giving order n. emir verme
decision of giving back to duty n. göreve iade kararı
pleasure-giving substance n. keyif verici madde
giving death penalty n. ölüme mahkum etme
giving death penalty n. ölüm cezası verme
giving testimony n. şahitlik etme
giving instruction n. talimat verme
Politics
giving electricity n. elektrik verme
Technical
weight giving finish n. ağırlaştırma apresi
weight giving finish n. dolgu apresi
weight giving finish n. dolgunluk apresi
Computer
before giving up retry expr. vazgeçmeden önce
Telecom
prefix giving access to the long-distance telex network n. uzun mesafeli teleks şebekesine erişim sağlayan ön numara
Textile
weight giving finish n. ağırlaştırma apresi
weight giving finish n. dolgu apresi
weight giving finish n. dolgunluk apresi
Medical
experience of giving birth n. doğum deneyimi
giving bad news to patients' family n. hasta ailesine kötü haberi verme
giving bad news to patient n. hastaya kötü haberi verme
giving oxygen via tracheotomy canula n. trakeotomi kanülünden oksijen verme
giving sets n. verme setleri
giving-up/given-up complex n. vazgeçme/vazgeçilme kompleksi
giving medication n. ilaç tedavisi uygulama
giving medication n. ilaç verme
Physiology
giving suck n. süt verme