hikaye - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

hikaye



Bedeutungen von dem Begriff "hikaye" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 31 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
hikaye story n.
hikaye tale n.
General
hikaye yarn n.
hikaye narration n.
hikaye story n.
hikaye claptrap n.
hikaye boloney n.
hikaye baloney n.
hikaye fable n.
hikaye account n.
hikaye fabulation n.
hikaye affaire n.
hikaye version n.
hikaye fish story n.
hikaye recital n.
hikaye short story n.
hikaye narrative n.
hikaye geste n.
hikaye anecdote n.
hikaye récit n.
hikaye relation n.
hikaye hearsal [obsolete] n.
hikaye crack n.
hikaye discourse [obsolete] n.
Idioms
hikaye a fish story n.
hikaye a fish tale n.
Trade/Economic
hikaye state of affairs n.
Literature
hikaye treatise [obsolete] n.
hikaye history n.
Archaic
hikaye tell [dialect] n.
British Slang
hikaye jackanory n.

Bedeutungen, die der Begriff "hikaye" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 421 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
uzun ve uydurma hikaye yarn n.
hikaye tarzında narrative adj.
General
kısa hikaye vignette n.
hikaye anlatan kimse storyteller n.
mesaj (hikaye) purpose n.
resimli komik hikaye comic strip n.
hikaye kitabı (çocuklar için) storybook n.
kısa hikaye sketch n.
aşk ve macera dolu hikaye romance n.
esrarlı hikaye mystery story n.
kişi (roman/hikaye/oyun vb'nde) character n.
roman ve hikaye edebiyatı fiction n.
ahlaki hikaye apologue n.
acıklı hikaye sob story n.
bir ders vermek amacıyla kaleme alınmış kısa hikaye exemplum n.
heyecanlı hikaye thriller n.
hikaye söyleşi analizi narrative discourse analysis n.
kısa hikaye parable n.
hikaye kitabı storybook n.
hikaye anlatma narrative n.
içinde gerçek payı olan kısa alegorik hikaye parable n.
hikaye anlatımı story telling n.
gülünç hikaye shaggy dog story n.
müstehcen hikaye nasty story n.
hikaye anlatıcı storyteller n.
uzun hikaye long story n.
kısa hikaye short story n.
heyecanlı hikaye shocker n.
uydurma (hikaye vb) fabulation n.
kısa hikaye novelle n.
kısa hikaye novella n.
hikaye anlatıcısı storyteller n.
hikaye anlatma sanatı storytelling n.
hikaye anlatıcılığı storytelling n.
hikaye anlatma storytelling n.
epik hikaye epic tale n.
uyduruk/uydurulmuş hikaye fiction n.
uydurma hikaye make-up n.
hikaye anlatma story-telling n.
hikaye anlatıcı story-teller n.
inanılması güç hikaye tall story n.
hikaye eden relator n.
öğretici hikaye didactic tale n.
öğretici hikaye a teaching story n.
öğretici hikaye didactic story n.
ilginç bir hikaye an interesting story n.
film gibi hikaye a movie-like story n.
yan hikaye byplay n.
hikaye özeti summary of story n.
hikaye özeti story summary n.
eğlenceli bir hikaye an amusing anecdote n.
hep anlatılan hikaye oft-told story n.
hep anlatılan hikaye oft-told tale n.
resmi hikaye the official story n.
afrika'yla ilgili bir hikaye a story about africa n.
mantıklı düşünceyle cevaplanması mümkün olmayan sadece sezgilerle anlaşılabilen hikaye koan n.
kısa hikaye/roman recit n.
sıkıcı hikaye boring story n.
evrensel bir hikaye a universal story n.
hikaye tahtası storyboard n.
polisiye hikaye/roman thriller n.
gerçek hikaye true story n.
(film/hikaye) kötü karakter villain n.
bir hikaye ya da makaleden çıkarılacak sonuçlar take-aways n.
fotoğrafın ardındaki hikaye the story behind a photo n.
üzücü hikaye sad story n.
hüzünlü hikaye sad story n.
kısa hikaye anecdote n.
polisiye hikaye detective story n.
yürek burkan/acıklı hikaye/öykü harrowing story n.
eskiden sokak satıcılarından alınan, içinde türlü çeşitli hikaye, tekerleme ve anlatıların bulunduğu eğlencelik kitap chapbook n.
heyecanlı/gerilim dolu hikaye chiller n.
usta hikaye anlatıcısı master storyteller n.
hikaye anlatıcı raconteur n.
doğan bebeğin leylekler tarafından getirildiği yönündeki hikaye stork myth n.
tüm hikaye full story n.
genellikle insan üstü öğeleri içeren abartılı hikaye tall tale n.
her zamanki hikaye usual story n.
uzun bir hikaye veya izahat megillah n.
uydurma hikaye made up story n.
hikaye içinde hikaye story within a story n.
gerçek bir hikaye a true story n.
yaşanmış bir hikaye a true story n.
yaşanmış hikaye true story n.
dramatik bir hikaye içinde yer alan mizahi içerik veya karakterler comic relief n.
asıl hikaye action n.
hikaye anlatıcı (kadın) raconteuse n.
yalan/uydurma hikaye tale n.
hikaye anlatma taletelling n.
hikaye sonucu story conclusion n.
ilgi çekici olmayan hikaye nonstory n.
önemsiz hikaye nonstory n.
kayda değer olmayan hikaye nonstory n.
heyecan verici hikaye thrill n.
karmaşık ve ağır hikaye toughy n.
karmaşık ve ağır hikaye toughie n.
saçma sapan hikaye trifle [obsolete] n.
sonsuz hikaye endless story n.
bayat hikaye chestnut n.
yavan hikaye chestnut n.
kaba tadı veren hikaye chestnut n.
komik kısa hikaye baur [scotland] n.
hikaye anlatıcı magsman n.
uydurma hikaye makeup n.
dramatik olaylar veya bölümler içeren çok uzun hikaye saga n.
bilinçli ve esprili bir şekilde kendine işaret eden bir hikaye, konuşma meta n.
kurgusal ve fantastik hikaye fairy tale n.
mantıksızlık veya yalan barındıran hikaye fairy tale n.
yanıltmak veya göz boyamak için tasarlanmış hikaye fairy tale n.
mazeret olarak uydurulan saçma sapan hikaye fairytale n.
uyarıcı hikaye cautionary tale n.
gerçeği örtülü olarak açıklamak için uydurulmuş hikaye myth n.
manevi bir gerçeği göstermek için anlatılan hikaye myth n.
mitlerle örülü hikaye myth history n.
mitlerle karışık hikaye myth history n.
kökeni bilinmese de bazı tarihi olaylarla ilişkilendirilebilen ve genellikle dini ritüel ve inançlara ışık tutan hikaye mythoi n.
komik hikaye rib-tickler n.
kahkaha tufanı yaratan hikaye rib-tickler n.
hikaye anlatıcısı gestour [obsolete] n.
uzun ve trajik hikaye iliad n.
eğlenceli bir olayı anlatan hikaye good story n.
komik ve eğlenceli hikaye drollery n.
uzunluğu kısa hikaye ile roman arasında olan anlatı conte n.
esas hikaye feature story n.
ana hikaye feature story n.
uydurulmuş hikaye figment n.
genellikle yanlış veya batıl inanca dayalı olup geleneksel olarak sonraki nesillere aktarılan inanış veya hikaye folk tale n.
(anlatı, hikaye serisinde) ilk bölüm premiere n.
romantik hikaye romant n.
(film/hikaye) kötü karakter scelerate n.
(film/hikaye) kötü karakter scelerat n.
yetenekli hikaye anlatıcısı kadın scheherezade n.
resmi olmayan hikaye screed n.
(kuzey iskoçya ve irlanda'da) geleneksel hikaye anlatıcısı seannachie [scotland/ireland] n.
(kuzey iskoçya ve irlanda'da) geleneksel hikaye anlatıcısı sennachie [scotland/ireland] n.
(kuzey iskoçya ve irlanda'da) geleneksel hikaye anlatıcısı seannachy [scotland/ireland] n.
(kuzey iskoçya ve irlanda'da) geleneksel hikaye anlatıcısı shanachie [scotland/ireland] n.
aile şecerelerini, tarihi ve efsaneleri konu alan profesyonel hikaye anlatıcısı sennachie [scotland/ireland] n.
(iskoçya ve irlanda'da) aile şecerelerini, tarihi ve efsaneleri konu alan profesyonel hikaye anlatıcısı sennachy n.
kesin bir sonu olmayan uzun hikaye shaggy-dog story n.
mizah unsurunun en vurucu cümlenin anlamsızlığında yattığı gülünç bir hikaye türü shaggy-dog story n.
okuyucuları/izleyicileri bir nesne veya olay hakkında merak içerisinde bırakarak bir sonraki bölümü okumalarını/izlemelerini sağlamak amacıyla kullanılan hikaye anlatım tekniği mystery box n.
görsel hikaye anlatımı visual storytelling n.
bir hikaye boyunca ana karakterin gelişimi ve değişimi hero's journey n.
derinliği olmayan ve hikaye boyunca değişime uğramayan karakter shallow character n.
derinliği olmayan ve hikaye boyunca değişime uğramayan karakter flat character n.
derinliği olmayan ve hikaye boyunca değişime uğramayan karakter one-dimensional character n.
duygu sömürüsü amacı taşıyan hikaye sob story n.
abartılmış hikaye stretcher n.
uzun hikaye novella n.
hikaye etmek relate v.
manevi bir gerçeği göstermek için anlatılan hikaye parable v.
hikaye etmek narrate v.
hikaye anlatmak yarn v.
hikaye şekline sokmak fictionalize v.
hikaye anlatmak tell a story v.
uydurmak (hikaye/yalan) concoct v.
hikaye etmek recount v.
geçirmek (bir hikaye vb'ni belirli bir mekan ve zaman içinde) set v.
hikaye uydurmak make up a story v.
bir hikaye uydurmak plant a story v.
masal/hikaye anlatmak fabulate v.
hikaye kurmak set a story v.
hikaye şekline sokmak fictionalise v.
(hikaye vb) yutturmaya çalışmak try to sell v.
hikaye yazmak write a story v.
(hikaye, öykü) yetersiz geliştirmek undercook v.
hikaye etmek history [obsolete] v.
hikaye türünden narrative adj.
hikaye edilmiş storied adj.
macera dolu ve heyecan verici (hikaye/roman vb) swashbuckling adj.
hikaye edilebilir narratable adj.
hikaye edilen related adj.
gerçekten yaşanmış (olay, hikaye) true adj.
(dansta hikaye yansıtmak için) beden dili kullanan pantomime adj.
masal ya da hikaye biçiminde talewise adv.
Irregular Verb
(hikaye bileşik zamanda) öncülük etmek ladde [obsolete] v.
tide - tidde (hikaye bileşik zaman) tidde [obsolete] v.
reach fiilinin hikaye ve miş'li geçmiş zamanda çekimi (eski) raught [obsolete] adj.
reach fiilinin hikaye ve miş'li geçmiş zamanda çekimi (eski) raught [obsolete] adj.
Phrasals
ayrı bölümlerden bir hikaye oluşturmak weave something into something v.
(bir bilgiden) bir hikaye uydurmak weave (something) from (something) else v.
(bir bilgiden) bir hikaye oluşturmak weave (something) from (something) else v.
(bir bilgiden) bir hikaye yaratmak weave (something) from (something) else v.
(bir bilgiden) bir hikaye çıkarmak/meydana getirmek weave (something) from (something) else v.
bir bilgiden yola çıkarak bir hikaye yazmak weave (something) from (something) else v.
ufak bir bilgiden bir hikaye yazmak/oluşturmak weave something from something v.
duyulan bir şeyden/varsayımdan yola çıkarak bir hikaye uydurmak weave something from something v.
(bir şey) hakkında kabak tadı veren bir konuşma yapmak/hikaye anlatmak set off on (something) v.
(bir şey) hakkında uzun ve sıkıcı bir konuşma yapmak/hikaye anlatmak set off on (something) v.
(bir şey) hakkında kabak tadı veren bir konuşma yapmasına/hikaye anlatmasına neden olmak set off on (something) v.
(bir şey) hakkında uzun ve sıkıcı bir konuşma yapmak/hikaye anlatmak set off on (something) v.
hakkında bir hikaye anlatmak sing of v.
(biri/bir şey) hakkında bir hikaye anlatmak sing of (someone or something) v.
ayrı bölümlerden bir hikaye oluşturmak weave into v.
Phrases
(bir şey hakkında) bir hikaye dolaşıyor the story goes (that) expr.
hikaye şu ki the story goes (that) expr.
Proverb
bir hikaye her anlatıldığında üstüne bir şeyler daha katılır a tale never loses in the telling
bir hikaye her anlatıldığında biraz daha süslenir/abartılır a tale never loses in the telling
Colloquial
acıklı hikaye, öykü veya film tear-jerker n.
abartılı hikaye a tall story n.
bilindik hikaye ancient history n.
büyük bir hikaye a big story n.
çok acıklı bir hikaye a very sad story n.
çok hoş bir hikaye a very lovely story n.
eski hikaye ancient history n.
inanılmaz bir hikaye an incredible story n.
inanılması güç hikaye a tall story n.
sürükleyici hikaye ripping yarn n.
uzun bir hikaye a long story n.
yerel bir hikaye a local story n.
inanılması zor iddia, hikaye, söylem horse pill n.
asılsız iddia, hikaye, söylem horse pill n.
yutturulamayacak iddia, hikaye, söylem horse pill n.
yutturması zor iddia, hikaye, söylem horse pill n.
bir hikaye uydurmak make up a story v.
aynı eski hikaye same o(l)' same o(l)' expr.
aynı hikaye same story expr.
bana hikaye anlatma don't give me that story expr.
bana hikaye anlatma don't hand me that story expr.
(bir söylenti, rapor, hikaye) fos (there's) nothing in it expr.
her zamanki hikaye (that's a) likely story expr.
yine aynı hikaye (that's a) likely story expr.
eski hikaye it's the old story expr.
aynı eski hikaye same o' same o' expr.
aynı eski hikaye same ol' same ol' expr.
aynı eski hikaye same old expr.
aynı eski hikaye same old story expr.
Idioms
abuk sabuk/ana fikri olmayan hikaye/öykü banbury story of a cock and a bull n.
her zamanki hikaye (birinin söylediğinin yalan olduğu düşünülerek söylenir) a likely story n.
hüzünlü hikaye tale of woe n.
inanılması zor hikaye a tall story/tale n.
vurdulu kırdılı (hikaye) blood and thunder n.
abuk sabuk hikaye banbury tale n.
bir sonu olmayan dolambaçlı hikaye banbury tale n.
abuk sabuk hikaye banbury story n.
bir sonu olmayan dolambaçlı hikaye banbury story n.
japon sarmaşığı gibi hikaye kudzu plot n.
aşırı karmaşık hikaye kudzu plot n.
çözülmeyen, karmaşık hikaye kudzu plot n.
aşırı dolambaçlı hikaye kudzu plot n.
farklı yönlere dallanıp budaklanan/uzayıp giden hikaye kudzu plot n.
gereksiz şekilde karmaşık hikaye kudzu plot n.
arap saçı gibi hikaye kudzu plot n.
dağılmış hikaye kudzu plot n.
uzun soluklu bir hikaye the whole megillah n.
uzayıp giden/sonu olmayan hikaye banbury story of a cock and a bull n.
abuk sabuk hikaye a cock and bull story n.
apayrı bir hikaye/mesele a different kettle of fish n.
uydurma hikaye a fish story n.
uydurma hikaye a fish tale n.
birinin kötü talihini anlatan hikaye a hard-luck story n.
absürt hikaye a shaggy-dog story n.
bir sonuca varmayan absürt ve eğlenceli bir hikaye/espri a shaggy-dog story n.
bir yere varmayan saçma/absürt hikaye/espri a shaggy-dog story n.
acıklı hikaye a sob story n.
kendini acındırmak için anlatılan hikaye a sob story n.
yalanlarla dolu bir hikaye, bahane a tissue of lies n.
bambaşka bir hikaye/konu a whole nother story n.
apayrı bir hikaye/konu a whole nother story n.
çok farlı bir hikaye/konu a whole nother story n.
başka/bambaşka bir hikaye another kettle of fish n.
tamamen ayrı/farklı bir hikaye another story n.
başka/bambaşka bir hikaye another story n.
başka türlü bir hikaye another story n.
uydurma hikaye bedtime story n.
saçma sapan hikaye cockamamie story n.
gülünç hikaye cockamamie story n.
anlamsız hikaye cockamamie story n.
her zamanki hikaye likely story n.
yine aynı hikaye likely story n.
hep aynı hikaye/terane likely story n.
eski hikaye old story n.
her zamanki şey/hikaye old story n.
bir şeyi olduğundan daha ciddi/korkunç gösteren bir hikaye/söylenti scare story n.
aynı eski hikaye the same old rigmarole n.
başka bir hikaye olmak be a different kettle of fish v.
başka bir hikaye olmak be another kettle of fish v.
hikaye (masal) anlatmak draw the longbow v.
hikaye anlatmak spin a yarn v.
hikaye uydurup anlatmak spin a yarn v.
başka/farklı bir hikaye anlatmak tell a different story v.
başka/farklı bir hikaye anlatmak tell another tale/story v.
başka/farklı bir hikaye anlatmak tell a different tale v.
başka/farklı bir hikaye anlatmak tell another story v.
başka/farklı bir hikaye anlatmak tell another tale v.
tamamen ayrı bir hikaye olmak be a whole other kettle of fish v.
(birine) hikaye/mazeret uydurmak pitch a line (to somebody) v.
(birine) hikaye/mazeret uydurmak pitch a story (to somebody) v.
(birine) hikaye/mazeret uydurmak pitch a yarn (to somebody) v.
(birine) hikaye/mazeret uydurmak pitch (one) a story v.
(birine) hikaye/mazeret uydurmak pitch (one) a yarn v.
(birine) bir hikaye uydurmak spin (one) a story v.
(birine) yalan bir hikaye anlatmak spin (one) a story v.
(birine) bir hikaye uydurmak spin (one) a tale v.
(birine) yalan bir hikaye anlatmak spin (one) a tale v.
(birine) bir hikaye uydurmak spin (somebody) a yarn v.
(birine) yalan bir hikaye anlatmak spin (somebody) a yarn v.
(birine) bir hikaye uydurmak spin (somebody) a tale v.
(birine) yalan bir hikaye anlatmak spin (somebody) a tale v.
aynı şey/hikaye okunmak tell the same tale (of something) v.
aynı şey/hikaye okunmak tell the same story (of something) v.
seyirci ve hikaye arasındaki ayrımı kaldırmak break the fourth wall v.
hikaye uydurmak spin (one) a yarn v.
başka/farklı bir hikaye anlatmak tell a different, another tale/story v.
(özellikle fantastik nitelikte) hikaye anlatmak pitch a tale pitch a yarn v.
aynı eski hikaye it's the same old story expr.
aynı eski hikaye it's an old story expr.
bambaşka bir hikaye the leader behind the curtain expr.
bu başka bir hikaye but that's another story expr.
çok uzun hikaye thereby/therein hangs a tale expr.
çok iyi bir iş/parti/hikaye a whale of a (job/party/story) expr.
harika bir iş/parti/hikaye a whale of a (job/party/story) expr.
aynı eski hikaye it's the same old rigmarole expr.
tamamen ayrı/farklı bir hikaye (quite) another story expr.
başka/bambaşka bir hikaye (quite) another story expr.
başka türlü bir hikaye (quite) another story expr.
tamamen ayrı/farklı bir hikaye a (quite) different story expr.
başka/bambaşka bir hikaye a (quite) different story expr.
başka türlü bir hikaye a (quite) different story expr.
bunun altında yatan bir hikaye var thereby hangs a tale expr.
bunun altında yatan bir hikaye var herein lies a tale expr.
bunun altında yatan bir hikaye var therein lies a tale expr.
bunun altında yatan bir hikaye var thereby lies a tale expr.
Speaking
hep aynı hikaye tell me the old old story n.
aynı eski hikaye it's the same old story expr.
aynı eski hikaye same old same old expr.
bu hikaye ne ile ilgili? what's this story about? expr.
bu anlatılması gereken bir hikaye this is a story that needs to be told expr.
hikaye nerede geçiyor? where does the story take place? expr.
sana bir hikaye anlatabilir miyim? can I tell you a story? expr.
uzun hikaye it's a long story expr.
Law
ürkütücü hikaye spooky story n.
Media
haber/hikaye taslağı story pitch n.
özel hikaye exclusive n.
ana hikaye feature n.
sansasyonel hikaye feature n.
olağandışı hikaye feature n.
(hikaye, reklam) gazetenin herhangi bir bölümünde yer alan run-of-paper adj.
(hikaye, reklam) editörün talebi doğrultusunda yerleştirilen run-of-paper adj.
Computer
genellikle internetten kasıtlı olarak yayılan yanıltıcı hikaye veya yanlış bilgi turklebaum n.
hikaye kitabı story book n.
Television
film veya tv programının ana hikaye veya konuya dair bağlam sağlayan kısa bölümü wraparound n.
Medical
klinik hikaye clinical history n.
Psychology
hikaye uydurma fabulation n.
Education
hikaye inceleme ve romana giriş introduction to the novel and the short story n.
hikaye piramidi story pyramid n.
Literature
üç parçadan oluşan hikaye triptych n.
acıklı hikaye tearjerker n.
çerçeve hikaye frame narrative n.
çerçeve hikaye frame story n.
çerçeve hikaye frame tale n.
hikaye alanı story space n.
hayattan bir kesit hikaye slice of life story n.
hikaye zamanı story time n.
hikaye naratolojisi story narratology n.
manzum hikaye narrative in verse n.
geleneksel anlatı kurallarına uymayan hikaye antistory n.
geoffrey crayon'ın karalama defteri'nde yayınlanan, ismini başkahramanından alan bir hikaye rip van winkle n.
iki zıt bölümden oluşan edebi eser (aynı olayı birbirine zıt iki bakış açısından anlatan hikaye) diptych n.
kurgu hikaye ghost story n.
abartılı hikaye munchausen n.
abartılı hikaye anlatan kimse munchausen n.
tek bölümden oluşan hikaye one shot n.
tek bölümden oluşan hikaye one-shot n.
esas hikayenin arasında kalan hikaye midquel n.
100 kelimelik kurgusal hikaye drabble n.
ucuz ve sansasyonel hikaye dreadful n.
ortaçağ fransız edebiyatında düzyazı hikaye roman n.
yazarın hikaye içerisine kendi karakterini dahil etmesi self-insertion n.
doğrudan karakterlerin ağzından hikaye ile ilgili bilgilerin açıklanması exposition n.
kusurlu ve hikaye boyunca büyüyüp gelişen karakter complex character n.
bir hikaye, film, oyun veya benzeri içerikte, izleyicinin önceden tahmin ettiği veya beklediği sonuçların veya olayların bilinçli olarak değiştirilmesi subvert expectations n.
karakterlere öncelik veren hikaye character-driven story n.
olay akışına öncelik veren hikaye plot-driven story n.
bir hikaye, film, oyun veya benzeri içerikte, izleyicinin önceden tahmin ettiği veya beklediği sonuçların veya olayların bilinçli olarak değiştirilmesi subverting expectations n.
kusurlu ve hikaye boyunca büyüyüp gelişen karakter three-dimensional character n.
(öykü, fable, hikaye) uydurmak fabulate v.
hikaye biçiminde olan narrational adj.
anlatı metni gibi yollarla olayları hikaye biçiminde açıklayan narratory adj.
hikaye biçiminde olan narratory adj.
derinlikten yoksun (hikaye, anlatım) two-dimensional adj.
borges'in hikaye ve yazılarındaki labirent, ayna, gerçeklik gibi unsurları anımsatan borgesian adj.
Linguistics
hikaye bileşik zaman imperfect n.
(sami dilinde) hikaye bileşik zaman ile bitmişlik çekimini bağlayan consecutive adj.
History
canterbury hikayeleri eserindeki hikaye anlatan hacılar canterbury pilgrims n.
Religious
incil'de geçen bir hikaye handwriting on the wall n.
incil'de geçen bir hikaye writing on the wall n.
azizlerin hayatı veya dini törenlerin anlatıldığı kısa hikaye/kutsal kitap synaxarion n.
azizlerin hayatı veya dini törenlerin anlatıldığı kısa hikaye/kutsal kitap synaxarium n.
azizlerin hayatı veya dini törenlerin anlatıldığı kısa hikaye/kutsal kitap synaxary n.
Sport
hikaye koşusu story running n.
Art
beden hareketleri ile hikaye canlandıran dans pantomime n.
hikaye canlandırılan bale gösterisi pantomime n.
(dansta hikaye yansıtmak için) beden dili kullanan pantomimic adj.
Music
kuzey hindistan'a özgü hikaye anlatımlı bir dans kathak n.
müzikle eşliğinde okunan kısa lirik hikaye romance n.
Painting
victoria döneminde ingiltere'de çok popüler olan hikaye anlatımı tarzında resim türü narrative painting n.
Theatre
ünlü bir lokasyonda gece sahnelenen ses ve ışık efektli hikaye anlatımı gösterisi son et lumière n.
Cinema
hikaye çizgisi plot line n.
hikaye çizgisi plotline n.
günlük olarak yayınlanan hikaye içerikli karikatür veya çizgi roman continuity n.
bir roman veya filmde, hikaye ile ilgili çok sayıda bilginin tek seferde açıklanması exposition dump n.
yan hikaye subplot n.
Mythology
güneş ile ilgili efsaneleşmiş hikaye solar myth n.
Archaic
(edebiyat) içinde gerçek payı olan kısa alegorik hikaye similitude n.
abartılmış hikaye stretch n.
carve fiilinin eski/edebi dilde hikaye geçmiş zaman çekimi carven v.
Slang
çok dokunaklı hikaye a bathetic novel n.
çok acıklı hikaye a bathetic novel n.
gerçek dışı hikaye airy fairy n.
uydurma hikaye hook-up n.
uyduruk hikaye lame-ass story n.
inanılması zor hikaye windy n.
uzun soluklu hikaye megilla n.
kuşe kağıda basılı bir hikaye dergisi çeşidi smoothy n.
bana hikaye anlatma don´t give me that line/story/bullshit expr.
aynı eski hikaye soso (same old same old) expr.
Modern Slang
(bir film, hikaye) için kolaya kaçılmış bir son aliens did it expr.
işte sonra onu arkadan becerdim (bir hikaye anlatırken kimsenin dinlemediğini fark edince kurulan absürt/alakasız bir ifade) and then I fucked her up the ass expr.
sonra da işte yattık/seviştik (bir hikaye anlatırken kimsenin dinlemediğini fark edince insanların dikkatini çekmek için kurulan absürt/alakasız bir ifade) and then we made out expr.