kaybeden - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

kaybeden



Bedeutungen von dem Begriff "kaybeden" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 3 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
kaybeden loser n.
kaybeden losing adj.
Sport
kaybeden loser n.

Bedeutungen, die der Begriff "kaybeden" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 73 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
kaybeden kimse loser n.
yolda hayatını kaybeden kimse dead on arrival n.
zafer kazanan ülkenin savaşı kaybeden ülkeden aldığı vergi tribute n.
tartışmada kaybeden taraf touche n.
hastaneye giderken yolda hayatını kaybeden kişi dead on arrival n.
iki kere kaybeden kimse twicer [brit] n.
kaybeden konumu hole n.
servetini kaybeden kimse declinant n.
cesaretini kaybeden kimse drooper n.
(damada) taş kaybeden oyuncunun attığı shot shot n.
kaybeden ata oynamak bet on a losing racehorse v.
hastaneye giderken yolda hayatını kaybeden dead in the field adj.
kan kaybeden bleed adj.
hızını kaybeden impeded adj.
parmaklarını kaybeden fingerless adj.
değerini kaybeden finished adj.
yolunu kaybeden straying adj.
Colloquial
birinciliği kaybeden first loser n.
birinci kaybeden first loser n.
doğuştan kaybeden two-time loser n.
hep kaybeden two-time loser n.
kumarda kaybeden aşkta kazanır unlucky at cards, lucky in love expr.
kaybeden kimse also ran expr.
kaybeden kimse also-ran expr.
kaybeden kimse also ran expr.
kaybeden kimse also-ran expr.
Idioms
değer kaybeden hisse/bono fallen angel n.
form kaybeden şey fallen angel n.
doğuştan kaybeden two time loser n.
doğuştan kaybeden a confirmed loser n.
hep kaybeden two time loser n.
hep kaybeden a confirmed loser n.
kaybeden tarafın olmaması durumu a no-lose situation n.
kavgada kaybeden/dayak yiyen taraf olmak come by the worst v.
kaybeden taraf olmak come by the worst v.
kaybeden taraf olmak come off worst v.
kaybeden tarafı desteklemek back the wrong horse v.
kaybeden olmak get the worst of it v.
kendini kaybeden pearl-clutching adj.
'-in yokluğunda işlevini kaybeden lost without adj.
(birinin/bir şeyin) yokluğunda işlevini kaybeden lost without (someone or something) adj.
kazandığından fazlasını kaybeden penny wise adj.
(bir şeyin) kaybeden/yenilen tarafında on the wrong end of (something) expr.
(biriyle/bir şeyle) olan senkronu kaybeden out of sync (with someone or something) expr.
(biriyle/bir şeyle) uyumu kaybeden out of sync (with someone or something) expr.
Trade/Economic
bir şirket başka bir şirket tarafından devralınınca devralınan şirkette sözleşme gereği işlerini kaybeden üst kademe yöneticilerine ödenecek büyük miktardaki paralar golden parachutes n.
kendi isteği ile olmayarak işini kaybeden kimse job loser n.
sürekli değer kazanıp kaybeden riskli hisse senedi yo-yo stock n.
Law
bir dava sonucunda kaybeden tarafın kazanan tarafa ödeyeceği tutarı belgeleyen mahkeme kararı belgesi allocatur n.
kaybeden taraf losing party n.
davayı kaybeden tarafa kesilen masraflar cost n.
Technical
zamanla malzemesini kaybeden anot sacrificial anode n.
Automotive
zamanla malzemesini kaybeden anot sacrificial anode n.
Psychology
annelerini kaybeden ve yerini tutacak uygun birini bulamayan bebeklerde meydana gelen şiddetli depresyon anaclitic depression n.
iradesini kaybeden aboulic adj.
iradesini kaybeden abulic adj.
Botanic
(çürüdüğü için dallarını kaybeden) çotuk dotard [obsolete] n.
Breeding
kilo kaybeden (kümes hayvanı) light adj.
Religious
(hinduizm'de) adet görmeye başlayana kadar tanrıça taleju'nun inkarnasyonu olduğu fikriyle tapınılan, adet gördükten sonra tanrısal özelliklerini kaybeden genç bir kız kumari n.
(hinduizm'de) adet görmeye başlayana kadar tanrıça taleju'nun inkarnasyonu olduğu fikriyle tapınılan, adet gördükten sonra tanrısal özelliklerini kaybeden genç bir kız kumari devi n.
Military
savaşta yaralanmadığı halde hastalık gibi nedenlerle sağlığını veya hayatını kaybeden kimse non-battle casualty n.
savaşta yaralanmadığı halde hastalık gibi nedenlerle sağlığını veya hayatını kaybeden kimse nonbattle injury n.
savaşta hayatını kaybeden killed in action n.
Sport
yarışmayı kaybeden sporcu also ran n.
kazanan-kaybeden kaydı won-lost record n.
Tennis
(kendi servisini kaybeden oyuncu) rakibin servisini kırarak oyunu kazanmak break back v.
Wagering
crap oyununda kaybeden atış craps n.
(zar atarken) bir sonraki atışta kaybeden wrong adj.
(zar atarken) bir sonraki atış serisinde kaybeden wrong adj.
Mythology
ilham perilerine şarkı yarışmasında meydan okuyup kaybeden dokuz teselyalı bakire pierides n.
Slang
kaybeden kimse hoser [canada] n.
kaybeden tarafın olmadığı no-lose adj.
türünün diğer örneklerine göre daha sık kaybeden losingest adj.