organ - Türkisch Englisch Wörterbuch

organ

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "organ" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 33 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
organ n. organ
The bullet didn't damage any internal organs.
Kurşun hiçbir iç organa zarar vermemiş.

More Sentences
General
organ n. org
He will bring his organ to class on music day.
Müzik gününde orgunu sınıfa getirecek.

More Sentences
organ n. alet
John was trying to hide his organ with his hands.
John elleriyle aletini saklamaya çalışıyordu.

More Sentences
organ n. org
The organ is the main instrument in the movie's song.
Org, filmi müziğindeki ana enstrümandır.

More Sentences
organ n. kilise orgu
Tom plays organ at our church.
Tom kilisemizde org çalıyor.

More Sentences
Anatomy
organ n. organ
The case will be examined by the inspecting organs.
Kasa, denetleme organları tarafından incelenecek.

More Sentences
Music
organ n. org
The larger church organs use infrasound, which people do not hear, but feel as vibrations in their bodies.
Büyük kilise orgları, insanların duymadığı ancak vücutlarında titreşim olarak hissettikleri infrasound kullanır.

More Sentences
General
organ n. erganun
organ n. kuruluş
organ n. örgüt
organ n. yayın organı
organ n. uzuv
organ n. vasıta
organ n. araç
organ n. süreli yayın
organ n. laterna
Colloquial
organ n. penis
Trade/Economic
organ n. araç
organ n. yayın aracı
Politics
organ n. heyet
organ n. idari birim
Anatomy
organ n. örgen
organ n. üye
organ n. uzuv
Biology
organ n. örgen
Music
organ n. kesintisiz tonlar üretip klavye aracılığıyla çalınan çeşitli büyük müzik aletlerine verilen ad
organ n. armonyum
organ n. kilise orguna benzer bir sesi elektronik cihazlar yardımıyla çıkaran bir müzik aleti
organ n. laterna gibi büyük müzik aletlerine verilen ad
organ v. org çalmak
Archaic
organ n. müzik aleti
organ n. nefesli çalgı
organ n. üflemeli çalgı

Bedeutungen von dem Begriff "organ" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 11 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
organ organ n.
The call for the protest was published in the organ of the party.
Protesto çağrısı partinin yayın organında yayınlandı.

More Sentences
General
organ branch n.
We all work for the executive branch of our government.
Hepimiz hükümetimizin yürütme organı için çalışıyoruz.

More Sentences
Politics
organ body n.
Only 16% of the members are women on a body which is directly involved in planning the whole future of Europe.
Avrupa'nın tüm geleceğinin planlanmasında doğrudan rol oynayan bir organda üyelerin sadece %16'sı kadındır.

More Sentences
Anatomy
organ organ n.
The quality and safety of organs is a major concern of the European Parliament.
Organların kalitesi ve güvenliği Avrupa Parlamentosu'nun temel kaygılarından biridir.

More Sentences
General
organ member n.
organ limb n.
Trade/Economic
organ organization n.
organ agency n.
organ organisation n.
Anatomy
organ body part n.
Archaic
organ orb n.

Bedeutungen, die der Begriff "organ" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 324 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
male genital organ n. erkek üreme organı
General
vital organ n. hayati organ
The vital organ systems are continuing to grow.
Hayati organ sistemleri büyümeye devam ediyor.

More Sentences
organ mafia n. organ mafyası
The organ mafia is following the Syrians.
Organ mafyası Suriyelilerin peşinde.

More Sentences
organ donation n. organ bağışı
It is far preferable to encourage legal and legitimate organ donation.
Yasal ve meşru organ bağışını teşvik etmek çok daha tercih edilir bir yöntemdir.

More Sentences
organ system n. organ sistemi
This will lower the risk of chronic disease and improve the overall functioning of the metabolism and organ systems.
Bu, kronik hastalık riskini azaltacak ve metabolizmanın ve organ sistemlerinin genel işleyişini iyileştirecektir.

More Sentences
organ meat n. organ eti
Red meats and organ meats like liver are particularly good sources.
Kırmızı etler ve karaciğer gibi organ etleri özellikle iyi kaynaklardır.

More Sentences
sensory organ n. duyu organı
Just like sharks, piranhas are equipped with special sensory organs which help them detect blood in the water.
Tıpkı köpekbalıkları gibi piranalar da sudaki kanı tespit etmelerine yardımcı olan özel duyu organlarıyla donatılmıştır.

More Sentences
Medical
organ transplantation n. organ nakli
There has been much debate on whether organ transplantation should be included in this directive.
Organ naklinin bu yönergeye dahil edilip edilmemesi gerektiği konusunda çok fazla tartışma olmuştur.

More Sentences
organ transplant n. organ nakli
The problems to solve in the area of organ transplants are quite different.
Organ nakli alanında çözülmesi gereken sorunlar oldukça farklıdır.

More Sentences
organ donation n. organ bağışlama
Organ donations save lives.
Organ bağışları hayat kurtarır.

More Sentences
organ function n. organ fonksiyonu
Newborns may need to stay in the hospital until their organ functions return to normal.
Yenidoğanların organ fonksiyonları normale dönene kadar hastanede kalmaları gerekebilir.

More Sentences
organ failure n. organ yetmezliği
SIRS can cause organ failure in one or several organs.
SIRS bir veya birkaç organda organ yetmezliğine neden olabilir.

More Sentences
Anatomy
vital organ n. hayati organ
The skeleton protects vital organs and tissues.
İskelet hayati organları ve dokuları korur.

More Sentences
General
hand organ n. laterna
executive organ n. yürütme organı
end organ n. uç organ
pipe organ n. org
organ of hearing n. işitme organı
organ bank n. organ bankası
mouth organ n. ağız mızıkası
party organ n. parti organı
barrel organ n. org
organ of smell n. koku alma organı
mouth organ n. mızıka
mouth organ n. armonika
pipe organ n. borulu org
olfactory organ n. burun
managing organ n. yürütme organı
sexual organ n. cinsel organ
press organ n. basın organı
central organ n. merkezi organ
media organ n. medya organı
organ trade n. organ ticareti
respective organ n. ilgili organ
male genital organ n. erkek cinsel organı
principle organ n. temel organ
visceral organ n. iç organ
suctorial organ n. emme organı
house organ n. firma dergisi
house organ n. bir şirketin özellikle çalışanları için yayınladığı dergi
media organ n. basın yayın organı
donated organ n. bağışlanmış organ
female genital organ n. kadın cinsel organı
organ meat n. (iç organlardan) sakatat
mouth organ n. ağza yakın bulunan yapı veya uzantı (böcek)
plastic organ n. oyuncak org
house organ n. özel ilgi konusu olan bir meslek grubu tarafından veya onlar için hazırlanmış bir yayın
house organ n. bir işletme, kurum tarafından çalışanlar, müşteriler için çıkarılıp kuruluş ve personeller hakkında haberler veren bir süreli yayın
donate organ v. organ bağışlamak
be an organ donor v. organ bağışçısı olmak
make an organ donation v. organ bağışında bulunmak
donate an organ v. organ bağışlamak
donate an organ v. organ bağışında bulunmak
organ [obsolete] v. organlarla uyum sağlamak
organ [obsolete] v. organ sağlamak
organ- pref. organik anlamı veren ön ek
organ- pref. organometalik anlamı veren ön ek
organ- pref. organ anlamı veren ön ek
Idioms
organ grinder's monkey [uk] n. başkasının adına hareket eden kişi
organ grinder's monkey [uk] n. başkasının isteğini yerine getiren kişi
the organ grinder's monkey [uk] n. birinin ayakçısı
organ grinder's monkey [uk] n. başkası için işleri yürüten kişi
the organ grinder's monkey [uk] n. güç sahibi birine hizmet veren kişi
organ grinder's monkey [uk] n. birinin maşası
the organ grinder's monkey [uk] n. birinin ayak işlerini yapan kişi
organ grinder's monkey [uk] n. başkasının hesabına çalışan kişi
the organ grinder's monkey [uk] n. güç sahibi birinin işlerini gören kişi
organ grinder's monkey [uk] n. başkasını temsil eden kişi
organ grinder's monkey [uk] n. başkasının işini gören kişi
Trade/Economic
media organ n. yayın organı
house organ n. firma dergisi
external house organ n. dış yayın organı
house organ n. periyodik yayın organı
internal house organ n. iç yayın organı
external house organ n. şirket dışı yayın organı
Law
executive organ n. idari organ
executive organ n. idari kurum
executive organ n. yürütme organı
judicial organ n. yargı organı
judicial organ n. adli müessese
legislative organ n. yasama organı
Politics
subsidiary organ n. yan kuruluş
subsidiary organ n. ikincil kuruluş
party organ n. siyasi parti organı
party organ n. parti organı
executive organ n. icra organı
executive organ n. yürütme organı
state organ n. devlet organı
Technical
electronic organ n. elektronik org
critical organ n. kritik organ
hand organ n. laterna
organ donor n. yedek parça olarak kullanılan eksi bir donanım parçası
Electric
aperiodic organ n. aperiyodik organ
Medical
organ of sight n. görme organı
organ specificity n. organa özgüllük
effector organ n. efektör organ
respiratory organ n. solunum organı
organ involvement n. organ tutulumu
organ preservation n. organ korunması
critical organ n. kritik organ
multiple organ failure n. multipl organ yetmezliği
corti organ n. corti organı
target organ n. hedef organ
solution for organ preservation n. organ saklama çözeltisi
lymphatic organ n. lenfatik organ
organ transplantation n. organ transplantasyonu
target organ of toxicity n. toksisistenin hedef organı
organ factor n. organ faktörü
target organ damage n. hedef organ hasarı
organ rejection n. organ reddi
organ rejection n. nakledilen organın hastanın vücudu tarafından reddedilmesi
tissue and organ donation n. doku ve organ bağışı
accessory digestive organ n. sindirime yardımcı organ
end organ n. sinir ucu
organ culture n. organ kültürü
olfactory organ n. koklama organı
organ and tissue transplantation n. organ ve doku nakli
organ and tissue transplantation n. organ ve doku transplantasyonu
organ donor shortage n. organ bağışlayanların sayısındaki azlık
multiple organ failure n. multiorgan yetmezliği
brain death in organ donation n. organ aktarımlarında beyin ölümü
organ transplantation donors n. organ transplantasyonu donörleri
multiple organ failure n. çoklu organ yetmezliği
multi-organ failure n. çoklu organ yetmezliği
development of multiple organ failure n. çoklu organ yetmezliği gelişimi
sofa organ dysfunction parameters n. sofa organ disfonksiyon parametreleri
organ-limited amyloidosis n. organa sınırlı amiloidoz
hollow organ injury n. içi boş organ yaralanması
intraabdominal organ injury n. intraabdominal organ yaralanması
organ-specific symptoms n. organa özgü semptomlar
solid organ malignancy n. solid organ tümörü
organ-confined prostate cancer n. organa sınırlı prostat kanseri
organ-confined tumors n. organa sınırlı tümörler
pre-operative prediction of organ confined tumors n. organa sınırlı tümörlerin preoperatif saptanabilmesi
organ-preserving surgery n. organ koruyucu cerrahi girişim
pelvic organ prolapse n. pelvik organ prolapsusu
accompanying organ damage n. postoperatif yandaş organ hasarı
adjacent organ invasion n. komşu organ invazyonu
organ injury scale n. organ yaralanma skalası
double-jacketed organ bath n. çift çeperli organ banyosu
multiple organ injuries n. çoklu organ yaralanmaları
organ bath n. organ banyosu
end organ damage n. hedef organ hasarı
internal organ involvement n. iç organ tutulumu
tissue rejection after organ transplantation n. organ transplantasyonu sonrası doku reddi
digestive organ n. sindirim organı
intra-abdominal organ emergencies n. karın içi organ acilleri
dialyzing organ n. diyaliz organı
solid organ transplantation n. solid organ transplantasyonu
extracorporeal organ support system n. ekstrakorporeal organ destek sistemi
organ support system n. organ destek sistemi
hydatid cyst case with multiple organ involvement n. multipl organ tutulumlu kist hidatik olgusu
living organ donation n. canlı organ bağışı
multiple organ dysfunction n. çoklu organ yetmezliği
target organ n. belirli bir hormondan en çok etkilenen organ
jacobson’s organ n. jacobson organı
donor organ n. bağışlanan organ
organ donor n. nakil için organı alınan kimse
threaten organ function v. organ fonksiyonunu tehdit etmek
Anatomy
internal organ n. iç organ
organ of hearing n. işitme organı
olfactory organ n. koklama organı
organ of vision n. görme organı
respiratory organ n. solunum organı
gustatory organ n. tat alma organı
excretory organ n. boşaltım organı
excretion organ n. boşaltım organı
organ of touch n. dokunma organı
organ of sight n. görme organı
jacobson's organ n. sürüngenlerde ağız çatısında bulunan bir çift koku alma cebi
jacobsons organ n. sürüngenlerde ağız çatısında bulunan bir çift koku alma cebi
urinary organ n. idrar çıkaran organ
excretory organ n. idrar çıkaran organ
speech organ n. konuşma organı
organ of speech n. konuşma organı
vocal organ n. konuşma organı
external organ n. eksternal organ
external organ n. dış organ
male internal reproductive organ n. erkek üreme organları
bojanus organ n. bojanus organı
genital organ n. genital organ
genital organ n. cinsellik organı
pineal organ n. kozalaksı bez
pineal organ n. beyinde yer alıp melatonin salgılayan koni biçimli küçük bir yapı
pineal organ n. konaryum
pineal organ n. epifiz bezi
female genital organ n. dış genital organ
female internal reproductive organ n. iç genital organ
female genital organ n. kadın üreme organı
female internal reproductive organ n. kadın üreme organı
contractile organ n. kasılıp gevşeyen organ
rosenmuller's organ n. rosenmüller organı
rosenmuller's organ n. epooforon
rosenmuller's organ n. paraovaryum
rosenmuller's organ n. rosenmüller cismi
inter-organ adj. birden fazla uzuv içeren
inter-organ adj. organlar arası
inter-organ adj. uzuvlar arası
Psychology
vomeronasal organ n. sapan kemiği organı
sense organ n. duyu organı
organ mode n. organ işlev biçimi
organ eroticism n. organ erotizmi
organ inferiority n. organ aşağılığı
organ libido n. organ libidosu
Physiology
sense organ n. dokunma duyusu
secretory organ n. kan dolaşımına madde salgılayan organ
Pathology
male genital organ n. erkek genital organı
injury of unspecified pelvic organ n. pelvik organ tanımlanmamış yaralanması
malignant neoplasm urinary organ unsp n. üriner organ habis neoplazmı
benign neoplasm urinary organ n. üriner organ benign neoplazmı
Gastronomy
organ [dialect] [uk] n. mercanköşkü otu
Biology
reproductive organ n. üreme sistemi
reproductive organ n. üreme organı
vestigial organ n. küçülerek işlevini yitirmiş organ
cell organ n. hücrenin bölümü
cell organ n. hücre örgenciki
cell organ n. hücre organeli
erectile organ n. erektil organ
erectile organ n. sertleşebilen organ
corti's organ n. corti organı
Biochemistry
target organ n. erek organ
organ specific enzyme n. özgen
Marine Biology
labyrinth organ n. labirentli balıklarda bulunan solunum organı.
labyrinth organ n. labirent organı
light organ n. ışık organı
discoidal organ n. diskimsi organ
lateral line organ n. yanal çizgi organı
organ specificenzyme n. örgenil özgen
target organ n. erekörgen
perfusion organ n. dışınlanmış örgen
organ of sachs n. saks organı
organ specific enzyme n. örgenil
organ pipe coral n. hint okyanusu'nda görülen bir sekiz dokunaçlı yumuşak mercan türü
electric organ n. (bazı balıklarda) elektrik şoku veren uzantı
organ-pipe coral n. tubipora cinsi mercan
organ fish n. sciaenidae familyasından olup davul sesi çıkaran bir balık
Zoology
electrical organ n. elektrik organı
lymphatic organ n. lenf organı
male organ n. erkeklik organı
organ of bojanus n. bojanus organı
organ of corti n. corti organı
organ systems n. organ sistemleri
tympanal organ n. timpanal organı
voice producing organ n. ses çıkarma organı
x organ n. x organı
olfactory organ n. (hayvanlarda) hortum
olfactory organ n. (hayvanlarda) koku alma organı
copulatory organ n. çiftleşme organı
chordotonal organ n. duyu organı
tympanal organ n. böcek ses alma organları
tympanal organ n. böcek işitme organları
Botanic
plant organ n. bitki organı
organ-pipe cactus n. cactaceae familyasından olan uzun bir kaktüs
organ pipe n. bir kaktüs türü
organ (stenocereus thurberi) n. bir kaktüs türü
organ-pipe cactus (stenocereus thurberi) n. meksika'nın kuzeyi ve abd'nin güneybatısına özgü, uzun ve ince gövdeli bir kaktüs
organ-pipe cactus n. saguaro kaktüsü
organ-pipe cactus n. abd'nin güneybatısı ve meksika'ya özgü çeşitli uzun ve dik kaktüslere verilen ad
Apiculture
copulatory organ n. çiftleşme organı
chordotonal organ n. duyu organı
Religious
barrel organ n. laternaya benzer bir kilise orgu
Environment
target organ dose n. hedef organ dozu
Military
organ gun n. yan yana koyulmuş namlulardan oluşan bir çeşit top
Music
hand organ n. latarna
swell organ n. koruncak içinde bulunan borular takımı
organ swell n. orgun sesini yükseltmeye yarayan düzen
organ builder n. org yapan
organ grinder n. laternacı
hand organ n. elle çevrilerek çalınan çalgı
organ screen n. orga özgü yüksek ve süslü yer
organ stop n. org düğmesi
barrel organ n. laterna
organ loft n. kiliselerde org galerisi
organ point n. durak noktası
organ grinder n. latarnacı
barrel-organ n. laterna
barrel-organ n. laterna (bir müzik aleti)
barrel-organ n. bir müzik aleti
hand organ n. (sokaklarda çalınan) mekanik kollu müzik kutusu
grind organ n. (sokaklarda çalınan) mekanik kollu müzik kutusu
street organ n. (sokaklarda çalınan) mekanik kollu müzik kutusu
barrel organ n. (sokaklarda çalınan) mekanik kollu müzik kutusu
street organ n. laterna
reed organ n. armonyum
cabinet organ n. tapınak ya da ev içi kullanım için küçük piyano
steam organ n. buharlı organ
steam organ n. buharlı piyano
steam organ n. buharlı org
steam organ n. on dokuzuncu yüzyılda yaygın olan buharla çalışan bir piyano
chamber organ n. klasik öncesi dönemde kullanılan küçük org
american organ n. amerikan orgu
echo organ n. yankı klavyesi
electric organ n. elektronik borulu org
electric organ n. elektronik org
electric organ n. elektrikli org
hammond organ® n. iki klavyeli bir elektrikli org türü
mouth organ n. ağız kopuzu
mouth organ n. küçük bir harp türü
choir organ n. org üzerinde elle kontrol edilen tuşlardan her biri
chord organ n. armonyum
chord organ n. (akor düğmeli) elektronik org
organ rest n. pan flüte benzer tasarımlı bir arma
great organ n. çok büyük borulara sahip yüksek sesli bir org
great organ n. büyük borulu org türünün el ile kontrolü
coupler of an organ n. org tuşlarını birleştiren bağlayıcı
pedal organ n. pedallı org
portative organ n. taşınabilir borulu org
organ-builder n. org yapan kimse
organ stop n. genellikle tonik veya baskın olan tek bir tondan üretilen tını
organ point n. genellikle tonik veya baskın olan tek bir ton
organ-grinder n. para kazanmak için laterna çalan sokak müzisyeni
organ stop n. benzer ton kalitesine sahip org borusu seti
organ pipe n. borulu orgun boruları ve tuşları
organ-builder n. org üreticisi
organ harmonium n. büyük kapasite ve gücü olan armonyum
full organ n. tam ses çıkaran org
full organ n. düğmeleri basılı olmayan kilise orgu
full organ adj. tam ses verecek şekilde çalınan
full organ adj. (org) düğmelere basılmamış
full organ adv. tam ses verecek şekilde
full organ adv. (org) düğmelere basmadan
Ornithology
organ bird (gymnorhina organicum) n. tazmanya'ya özgü bir saksağan
Slang
organ donor [us] n. (kask takmayan) motosiklet sürücüsü
Star Wars
red ball jett organ n. kırmızı top jett orgu