araç - Türkisch Englisch Wörterbuch

araç

Bedeutungen von dem Begriff "araç" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 55 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
araç vehicle n.
A gun was found in the vehicle.
Araçta bir tabanca bulunmuştur.

More Sentences
araç tool n.
His ability to do in-depth research has become a valuable tool for him at work.
Derinlemesine araştırma yapma yeteneği, iş yerinde onun için değerli bir araç haline gelmişti.

More Sentences
araç means n.
Landlines were the only means of communication on the island.
Sabit hatlar adadaki tek iletişim aracıydı.

More Sentences
araç instrument n.
The main reason behind the crash was the failure of speed-detecting instruments.
Kazanın arkasındaki ana neden hız tespit araçlarının arızalanmasıdır.

More Sentences
General
araç implement n.
These implements are in common use.
Bu araçlar ortak kullanımdadır.

More Sentences
araç car n.
I am delighted at the ban on bullbars, not only when cars are sold, but also an as after-sales purchase.
Sadece araç satışında değil, satış sonrası satın alımlarda da boğa barlarının yasaklanmasından memnuniyet duyuyorum.

More Sentences
araç device n.
Learning Krav Maga is a useful device for self-defense.
Krav Maga öğrenmek kendini savunma konusunda faydalı bir araçtır.

More Sentences
araç tool n.
Ensure too, that training becomes a management tool.
Eğitimin bir yönetim aracı haline gelmesini de sağlayın.

More Sentences
araç means n.
The time will come when it will be necessary to make available means that match our stated ambitions.
Belirtilen hedeflerimize uygun araçların kullanıma sunulmasının gerekli olacağı zaman gelecektir.

More Sentences
araç medium n.
Graffiti can be an excellent medium for making a statement.
Bir mesaj vermek için grafiti mükemmel bir araç olabilir.

More Sentences
araç conveyance n.
The sharp rise in the prices for transport conveyances raised an uproar.
Ulaşım araçlarının fiyatlarındaki ani artış büyük tepki yarattı.

More Sentences
araç vehicle n.
He used his weekly column as a vehicle for publicity.
Haftalık köşe yazısını tanıtım için bir araç olarak kullandı.

More Sentences
Trade/Economic
araç means n.
The speedy implementation of these means comes next, and finally monitoring.
Daha sonra bu araçların hızlı bir şekilde uygulanması ve son olarak da izlenmesi gelmektedir.

More Sentences
Technical
araç vehicle n.
The new series was a perfect vehicle for his introduction to the American audience.
Yeni dizi onun Amerikan izleyicisiyle tanışması için mükemmel bir araç olmuştu.

More Sentences
araç means n.
We think that other means should be employed.
Başka araçların kullanılması gerektiğini düşünüyoruz.

More Sentences
araç medium n.
The Internet, Minitel, the post are nothing more than the medium.
İnternet, Minitel, posta sadece birer araçtır.

More Sentences
Informatics
araç instrument n.
The vote has been an instrument of democracy for centuries.
Oy, yüzyıllardır demokrasinin elinde bir araç olmuştur.

More Sentences
Automotive
araç vehicle n.
Will it reopen to heavy goods vehicles or not?
Ağır yük araçlarına yeniden açılacak mı açılmayacak mı?

More Sentences
Chemistry
araç vehicle n.
At the moment, car manufacturers can specify how many stock vehicles dealers must display on their forecourts.
Şu anda otomobil üreticileri, bayilerin ön cephelerinde kaç adet stok araç sergilemeleri gerektiğini belirleyebiliyor.

More Sentences
Linguistics
araç instrument n.
The Stabilisation and Association Process is a powerful instrument and we must use it vigorously.
İstikrar ve Ortaklık Süreci güçlü bir araçtır ve bunu güçlü bir şekilde kullanmalıyız.

More Sentences
Engineering
araç instrumentation n.
They were trained to use all types of crane instrumentations.
Her tür vinç aracını kullanmak üzere eğitim almışlardı.

More Sentences
General
araç instrumentality n.
araç means to an end n.
araç facility n.
araç appliance n.
araç craft n.
araç motor n.
araç organ n.
araç transport n.
araç aid n.
araç facilities n.
araç voiture [obsolete] n.
araç hand n.
araç loom [scotland] n.
araç door n.
araç doorway n.
araç intermediary n.
araç intermedium n.
araç stepping stone n.
araç stepping-stone n.
araç property [obsolete] n.
araç vehicular adj.
Colloquial
araç door opener n.
Trade/Economic
araç organ n.
araç appliance n.
araç implement n.
araç equipment n.
Technical
araç agent n.
araç appliance n.
araç carrier n.
Computer
araç transport n.
araç mobile n.
Automotive
araç conveyance n.
Food Engineering
araç agent n.
British Slang
araç set of wheels n.

Bedeutungen, die der Begriff "araç" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
araç gereç equipment n.
General
çekici araç wrecker n.
The wrecker arrived at the scene of the accident.
Çekici araç kaza mahalline ulaştı.

More Sentences
araç kiralama rent a car n.
Renting a car was the best option.
Araç kiralamak en iyi seçenekti.

More Sentences
dizel motorlu araç diesel n.
He preferred driving a diesel for its better mileage.
Daha iyi kilometre performansı için dizel motorlu araç kullanmayı tercih ediyordu.

More Sentences
araç trafiği vehicle traffic n.
All roadways are open to vehicle traffic.
Tüm yollar araç trafiğine açıktır.

More Sentences
araç takip sistemi vehicle tracking system n.
Many GPS vehicle tracking systems require a monthly subscription fee.
Birçok GPS araç takip sistemi aylık abonelik ücreti gerektirir.

More Sentences
özel araç private car n.
You are all familiar with the regular technical examination of private cars.
Hepiniz özel araçların düzenli olarak teknik incelemeye tabi tutulduğunu biliyorsunuz.

More Sentences
motorlu araç motor vehicle n.
We are creating a provision for trailers on motor vehicles.
Motorlu araçlardaki römorklar için bir hüküm oluşturuyoruz.

More Sentences
ticari araç commercial vehicle n.
Recently, there has been a marked increase in the frequency of accidents involving lighter commercial vehicles.
Son zamanlarda hafif ticari araçların karıştığı kazaların sıklığında belirgin bir artış görülmektedir.

More Sentences
alkollü araç kullanma drunk driving n.
We all know how dangerous drunk driving is.
Alkollü araç kullanmanın ne kadar tehlikeli olduğunu hepimiz biliyoruz.

More Sentences
dikkatsiz araç kullanma reckless driving n.
He gets a kick out of reckless driving.
O dikkatsiz araç kullanmaktan hoşlanır.

More Sentences
dikkatsiz araç kullanma careless driving n.
The accident was due to his careless driving.
Kaza dikkatsiz araç kullanmasından kaynaklanmıştır.

More Sentences
binek araç passenger car n.
We can therefore rely on the test procedure for passenger cars.
Bu nedenle binek araçlara yönelik test prosedürüne güvenebiliriz.

More Sentences
hafif ticari araç light commercial vehicle n.
When will light commercial vehicle values change?
Hafif ticari araç değerleri ne zaman değişecek?

More Sentences
zırhlı araç armoured vehicle n.
We also have heavy weapons and armoured vehicles.
Ağır silahlarımız ve zırhlı araçlarımız da var.

More Sentences
özel araç private vehicle n.
The daily entrance fee for private vehicles is $3.
Özel araçlar için günlük giriş ücreti 3 Dolardır.

More Sentences
vitesli araç stick n.
Are you sure you can drive a stick?
Vitesliyi sürebileceğinden emin misin?

More Sentences
araç kullanma driving n.
Reckless driving is punishable by law.
Dikkatsiz araç kullanımı kanunlar tarafından cezalandırılır.

More Sentences
alkollü araç kullanmak drink and drive v.
Don't drink and drive.
Alkollü araç kullanma!

More Sentences
araç kullanmak drive v.
You are allowed to drive, no one is stopping you from doing so, and no measures are taken.
Araç kullanmanıza izin veriliyor, kimse bunu yapmanıza engel olmuyor ve hiçbir önlem alınmıyor.

More Sentences
(araç) sarsıla sarsıla ilerlemek bump v.
The old car was slowly bumping along the forest road.
Eski araba orman yolunda yavaşça sarsıla sarsıla ilerliyordu.

More Sentences
(araç) uçmak run v.
The truck ran off the bridge and into the river.
Kamyon köprüden çıkarak nehre uçtu.

More Sentences
(araç vb. içine kişi) almak take v.
This tent has two rooms and takes a maximum of six people.
Bu çadırın iki odası var ve en fazla altı kişi alabiliyor.

More Sentences
hareket halindeki (motorlu araç) moving adj.
My work keeps me moving all the time.
İşim beni sürekli hareket halinde tutuyor.

More Sentences
bir araç olarak as a means adv.
War must definitely be rejected as a means of resolving conflicts.
Savaş, çatışmaların çözümünde bir araç olarak kesinlikle reddedilmelidir.

More Sentences
Colloquial
boşta (araç vitesi) in neutral expr.
You can accelerate as much as you want, but since the car's in neutral, we won't be going anywhere.
İstediğin kadar hızlanabilirsin ama araba boşta olduğu için hiçbir yere gidemeyiz.

More Sentences
Trade/Economic
kiralık araç rental n.
How can I find car rentals near me in Santa Cruz de Tenerife?
Santa Cruz de Tenerife yakınlarındaki kiralık araçları nasıl bulabilirim?

More Sentences
ticari araç commercial vehicle n.
The cooperation is continuing also in the field of commercial vehicles.
İşbirliği ticari araçlar alanında da devam ediyor.

More Sentences
finansal araç financial instrument n.
Nine timeframes are available for each financial instrument.
Her finansal araç için dokuz zaman dilimi mevcuttur.

More Sentences
General
araç endüstrisi vehicle industry n.
ürün veya hizmetlerin müşterilere ulaştırıldığı araç distribution channel n.
genişletici araç divulsor n.
suçluların taşındığı araç tumbrel n.
amfibi araç amphibian n.
araç dışı manevra birimi extravehicular maneuvering unit n.
mekanik araç mechanical device n.
araç şase numarası vehicle identification number n.
araç ruhsatı vehicle licence n.
tekerlekli araç wheeled vehicle n.
askeri motorlu araç military motor vehicle n.
boş araç deadheading n.
araç mekaniği car mechanic n.
marifetli küçük araç gadget n.
içkili araç kullanma drink driving [uk] n.
uzaktan kumandalı araç remote operating vehicle n.
tekerlekli araç wheeler n.
odun taşımak için kullanılan araç jinker n.
motorlu araç machine n.
silindir (motorlu araç olarak) steamroller n.
araç gereç outfit n.
rahimiçi araç intrauterine device n.
araç park yeri parking lot n.
su akışını düzenleyen araç sluice n.
sürücülü kiralanan araç chauffeur drive n.
vücuda idman yaptıran araç exerciser n.
araç ikaz levhası vehicle warning placard n.
yürüyen kişi tarafından kuşanılan ve yürünen mesafeyi ölçen araç pedometer n.
araç alt düzeni running gear n.
araç trafiği vehicular traffic n.
yangın söndürme ekipmanını taşıyan motorlu araç fire engine n.
araç gereç findings n.
araç gereç kit n.
resmi araç official car n.
ehliyetsiz araç kullanma unlicensed driving n.
uzun araç long vehicle n.
limanlarda ya da havaalanlarında araç kiralayan şirketlerden alınan bedel port surcharge n.
araç gereç instruments n.
yolcuların veya malların taşınmasına yönelik tasarlanmış her türlü araç vehicle n.
alkollü araç kullanma drink driving [uk] n.
trafikte diğer araçların arkasına yapışan araç tail gater n.
araç gereç plant n.
kar üzerinde kaymak üzere üretilmiş araç sledge n.
yanmayı başlatan her hangi bir araç incendiary device n.
üç tekerli araç tricycle n.
otobüs gibi kamunun ihtiyaçlarına yönelik işletilen araç public service vehicle n.
su kayağı araç water ski n.
külüstür araç crock n.
araç muayanesi vehicle inspection n.
ağır araç heavy vehicle n.
tohum taşıyan araç seedcase n.
hatalı araç kullanma vehicle misuse n.
araç kullanıcıları vehicle operators n.
kayak yapan kişinin bir at ya da araç tarafından buzlu bir yüzeyin üzerinden çekilmesi skijoring n.
motorlu araç parkı vehicle park n.
araç yoğunluğu vehicle density n.
araç parkı vehicle park n.
araç motoru vehicle’s engine n.
araç telefonu car phone n.
cevizin içini çıkarmak için kullanılan sivri uçlu araç nutpick n.
araç kapısı car door n.
araç yıkama car wash n.
araç filosu car fleet n.
araç filosu vehicle fleet n.
araç çakmağı car lighter n.
araç alımı vehicle purchase n.
askeri personel taşıyan araç the vehicle carrying military personnel n.
araç alımı vehicle buying n.
araç kabini vehicle cabin n.
motorlu araç tüneli vehicular tunnel n.
araç gereç paraphernalia n.
çalıntı araç stolen vehicle n.
dört tekerli araç four wheeler n.
araç çekme çubuğu towbar n.
araç tanıma sistemi vehicle identification system n.
yana doğru hareket eden (araç) understeering n.
yana doğru hareket etme (araç) understeering n.
araç ve gereçler tools and materials n.
grafik araç çubuğu graphic toolbar n.
pert araç scrap car n.
pert araç waste car n.
araç yakıtı vehicle fuel oil n.
motorsuz araç motorless vehicle n.
tercihli araç yolu bus lane n.
geniş araç large vehicle n.
paletli araç crawler n.
her tür arazide kullanılan araç all-terrain vehicle n.
araç-gereç tasarımı equipment design n.
araç anahtarı car-key n.
askeri araç half-track n.
araç-gereç ve donanımlar equipment and supplies n.
araç-gereç equipment n.
motorsuz araç non-motorized vehicle n.
tasarım olarak bisiklete benzeyen ancak tekerlek yerine kayakları olan araç ski-bob n.
araç kullanabilen eski insan homo faber n.
motorlu araç tescil belgesi motor vehicle registration certificate n.
itici araç pushing vehicle n.
sızıntı önleyen araç seal n.
sarhoş araç kullanma drunk driving n.
araç seçimi media selection n.
dikkatsiz araç sürme reckless driving n.
dikkatsiz araç sürme careless driving n.
bir maddenin etkisi altında araç kullanma dui n.
araç takip ve güvenlik sistemleri vehicle tracking and security system n.
misafir araç visitor vehicle n.
misafir araç guest vehicle n.
yürümeye yardımcı araç walker n.
özel üretim araç purpose built vehicle n.
özel bir amaç için üretilmiş araç purpose built vehicle n.
araç konvoyu autocade n.
bomba yüklü araç bomb-laden vehicle n.
yabancı plakalı araç a vehicle with foreign license plates n.
bombalı araç bomb vehicle n.
binek araç kiralama passenger car rental n.
ticari araç kiralama commercial car rental n.
uyuşturucu maddenin etkisinde araç kullanma drug driving n.
yaşamları tehlikeye atmadan zamandan ve paradan tasarruf edecek şekilde araç kullanma defensive driving n.
ticari araç sürücü belgesi commercial driver's licence (uk) n.
ticari araç sürücü belgesi commercial driver's license (usa) n.
araç altı ziftleme undercoating n.
zırhlı araç armored car n.
zırhlı araç armor-plated car n.
tek kişi tarafından çekilen iki tekerli araç rickshaw n.
araç devrilmesi rollover n.
ayrılmış araç park yeri reserved parking space n.
sıkışmalı araç kazası stuck-inside vehicle accident n.
park halindeki araç yangını parked vehicle fire n.
park edilmiş araç parked vehicle n.
park halindeki araç parked vehicle n.
araç tasarımcısı vehicle designer n.
balık avı araç gereçlerinin satıldığı dükkan tackle store n.
araç şasi numarası vin number n.
araç filosu" fleet of vehicles n.
benzinli araç gasoline-powered vehicle n.
dizel araç diesel-powered vehicle n.
araç göstergesi vehicle gauge n.
sıradan görünüşünün aksine çok yüksek motor gücüne sahip araç sleeper car [us] n.
sıradan görünüşünün aksine çok yüksek motor gücüne sahip araç q-car [uk] n.
hususi araç private vehicle n.
öncü araç opening car n.
öncü araç zero car n.
araç markası vehicle make n.
(araç) takip cihazı tracking device n.
araç ruhsatı car title n.
araç ruhsatı vehicle title n.
formula 1 gibi yarışlarda kaza durumlarında piste girip güvenlik sağlamak amacıyla yarışçıların hızlarını ayarlayan araç safety car n.
formula 1 gibi yarışlarda kaza durumlarında piste girip güvenlik sağlamak amacıyla yarışçıların hızlarını ayarlayan araç pace car n.
lunaparklardaki gibi eğlence amacıyla kullanılan mekanik araç amusement n.
araç tamircisi vehicle mechanic n.
araç için bebek koltuğu baby car seat n.
bir eşyayı hareket ettirmek ya da taşımak için kullanılan araç caddie n.
motorlu araç yarışı motor racing n.
narkotik madde kullanım amaçlı araç gereçler drug paraphernalia n.
hızlı araç racer n.
trafiğin sıkışması nedeniyle oluşan araç kuyruğu tailback n.
mum yakmak için kullanılan herhangi bir araç veya nesne candlelighter n.
yüksek hızlı araç cannon ball n.
yüksek hızlı araç cannonball n.
üstü kapalı büyük yolcu veya yük arabası, taşıt/araç katarı caravan n.
araç paylaşarak bir yere giden kimse(ler) carpooler n.
araç paylaşarak bir yere giden kimse(ler) carshare n.
sırayla gelen araç veya gemiler cavalcade n.
ritüelde kullanılan sembol veya araç ceremony [obsolete] n.
arka arkaya oturan iki veya daha fazla kişi tarafından kullanılmak üzere tasarlanmış bisiklet veya kano benzeri araç tandem n.
bir şeyi karıştırmada kullanılan çubuk vb. araç oar n.
araç (izlenecek yol/yöntem) channel n.
at arabasının okunu aksa bağlamakta kullanılan araç thill coupling n.
birinci sınıf araç thoroughbred n.
hindistan'ın kırsal bölgelerinde kullanılan iki tekerlekli hafif bir araç tonga n.
kule biçimli araç veya süs (şamdan) turricula n.
alışılmadık ve dikkat çekici araç plaka numaralarının incelenmesi autonumerology n.
dengeleyici araç ballast n.
ana araç main tool n.
ana araç primary tool n.
ana araç primary means n.
(bir şeyi) dik tutan araç underpinning n.
çok hızlı araç hotshot n.
kapalı araç park yeri barn n.
araç gereç equipt n.
itfaiye ve kanun uygulayıcı personel tarafından bir yere zorla girerken kullandıkları metal araç halligan tool n.
itfaiye ve kanun uygulayıcı personel tarafından bir yere zorla girerken kullandıkları metal araç halligan bar n.
itfaiye ve kanun uygulayıcı personel tarafından bir yere zorla girerken kullandıkları metal araç hooligan tool n.
kontrol etmek için gerekli araç key n.
erişim için gerekli araç key n.
istenen sonuca ulaşmak için kullanılan araç key n.
alkollüyken araç kullanmaya karşı annelerin oluşturduğu bir örgüt madd (mothers against drunk driving) n.
italya'ya özgü dört tekerlekli bir araç vettura n.
italya'ya özgü dört tekerlekli bir araç vetturino n.
bıçaklı araç blader n.
parıltısız ve donuk yüzey yaratmaya yarayan araç mat n.
baskıda kullanılan matbaa harfi, linotip gibi araç gereç matter n.
kiralanabilir araç hackney n.
araç basamağı block n.
araç basamağı horse block n.
editörün silme işlemi yapmak için kullandığı bir araç blue pencil n.
eylemi tamamlamaya yönelik araç mean n.
makine ve araç-gereç yapımında usta kimse mechanician n.
araç mezarlığı boneyard n.
ingiltere'nin doğusunda kullanılan, üstü gelişigüzel biçimde kapatılmış araç veya koltuk booby hutch n.
sihirbazın illüzyon yaratmak için kullandığı araç fake n.
sihirbazın illüzyon yaratmak için kullandığı araç feke n.
taşımacılık veya kamyonculukta kullanılan araç hauler n.
taşımacılıkta kullanılan araç haulier n.
kamyonculukta kullanılan araç haulier n.
bot gövdesini çizmek için kullanılan araç boot crimp n.
avcıları ve ekipmanını taşıyan araç brake n.
(gemi, araç) hurdacı breaker [uk] n.
(hindistan'da) üstü katlanan iki tekerlekli hafif bir araç buggy n.
araç kaçırma hijacking n.
araç gereçleri taşımak için halkaları veya yuvaları olan kemer holster n.
sürücüsünün fiziksel gücü ile çalışan tek tekerlekli araç monocycle n.
araç kiralama şirketi livery n.
rezaleti ifşa etmek için kullanılan araç muckrake n.
araç ile yolculuk yapmak rider n.
(kirlilik ve trafiği azaltma amacıyla gerçekleştirilen) araç paylaşımı ridesharing [us] n.
finansal araç deliverable n.
karada veya suda seyahat etmek için kullanılan hava yastıklı bir araç ground-effect machine n.
araç ve lokomotif arasındaki bağlantı hitch n.
çoğaltma için gerekli araç multiply n.
yerel trafik için araç yolu road n.
yollarda araç kullanılarak yapılan tanıtım faaliyetleri roadshow n.
yön değiştiren araç rudder n.
yön veren araç rudder n.
araç görevi üstlenen kimse implement n.
kelimenin araç durumu instrumental n.
araç durumu instrumental n.
nihai hedef için araç good n.
uzaktan kumandalı araç radio-controlled car n.
araç sürme becerisi coachmanship n.
araç sürücüsü coacher [obsolete] n.
(birlik, araç) tüm unsurların birbirini takip ettiği oluşum column n.
kavramayı desteklemek için ayakkabılara takılan sivri uçlu demir araç crampoons n.
araç sürerek yapılan kısa yolculuk drive n.
araç gereç doodah [uk] n.
alkollüyken araç kullanan kimse drink-driver n.
bir arada giden araç grubu pack n.
araç arkasına bağlı paraşüt ile gerçekleştirilen bir spor parakiting n.
araç filosu pool n.
bisiklet sürerken pantolon paçasının altını koruyan araç clip n.
finansal araç item n.
(bisiklet araç sepeti panier n.
özel araç pov (privately owned vehicle) n.
ıslak kum pompalayan araç sandpump n.
bir konuşmacının veya yazarın başka bir kişi veya nesne olarak konuşarak izleyiciyle iletişim kurduğu retorik bir araç prosopopoeia n.
birinci sınıf araç first-class car n.
beş atın yan yana araç çekmesini sağlayan düzenek five-abreast n.
beş atın yan yana araç çekmesini sağlayan düzenek five-horse string out n.
araç gereç fit-out n.
yan yana araç çeken beş at five-abreast n.
yan yana araç çeken beş at five-horse string out n.
her bir parçasının hem bir araç hem de amaç olduğu bir varlık organism n.
araç park eden kimse parker [obsolete] n.
araç akslarında kullanılan bir tür yastık perch n.
tutukları taşıyan araç prison van n.
çiftlik işletmek için gerekli mobilya, araç gereç ve hayvan plenishing n.
bilimsel araç scientific instrument n.
amfibi araç seep n.
kendinden ittirmeli tekerlekli araç self-propelled vehicle n.
konuşmacının farklı bir nesne veya kimse üzerinden izleyici ile iletişim kurduğu retorik bir araç türü sermocination [obsolete] n.
sevkiyata veya bir şeyi taşımaya yarayan kayış avara kolu gibi araç shipper n.
araç yan darbe koruyucusu side-impact protection n.
altı kişilik araç six-seater n.
arama kurtarma araç ve personeli csar-dedicated assets n.
izole personelin kurtarılmasında kullanılan araç, taşıt ve personel csar-dedicated assets n.
dört koltuklu araç four-seater n.
dört kişilik araç four-seater n.
araç üstü kayak taşıyıcı ski rack n.
yatak mekanizmalı araç koltuğu sleeping berth n.
çok yolculu araç şeritlerini kullanabilmek için arabaya alınan yabancı slug [dialect] n.
yavaş hareket eden araç smv (slow-moving vehicle) n.
uzaktaki orman yangınlarının yerini tespit eden bir araç protractor n.
araç park yerlerini tayin eden sistem spotter n.
aerodinamik araç streamliner n.
seçimde kullanılan araç gereç suffrage n.
hantal araç sulky n.
otomatik vitesli araç automatic n.
hisse alma hakkı veren araç warrant n.
sert/ileri derecede ağır hizmete uygun (araç) severe duty (vehicle) n.
ford (marka araç) ford n.
crossover araç crossover n.
suv araç suv n.
(araç) manevra swerve n.
(bir şeyi) yeniden haddeleyen araç reroller n.
kişinin kendine veya başkalarına zarar veren hareketlerini kısıtlayan araç restraint n.
ata biner gibi sürülen araç steed n.
dümenle ilerletilen araç steerer n.
araç ve makine kullanma yöntemleri industrial arts n.
buhar gücüyle çalışan araç steam vessel n.
mekanik itişli araç steam vessel n.
yaşamsal güçleri uygulayan araç fulcrum n.
eyleme geçiren araç fulcrum n.
gebelik önleyici araç prophylactic n.
ısıyla ekstraksiyon yapan araç sweatbox n.
araç süspansiyon sistemi suspension n.
bir yandan bir yana hafifçe sallanarak gitmek/ilerlemek (motorlu araç) careen v.
motorlu araç bir yandan bir yana hafifçe sallanarak ilerlemek careen down the road v.
araç kaldırmak lift a vehicle v.
gitmek (tekerlekli bir araç) wheel v.
motorlu araç yan yatarak köşeyi dönmek careen around the corner v.
ehliyetine geçici olarak el konulmuş olmasına rağmen araç kullanmak be driving on a suspended driving licence v.
araç ile çiğnemek run over v.
araç ile ezmek run over v.
araç kiralamak rent a vehicle v.
araç kiralamak rent a car v.
araç ile çiğnemek crush v.
araç tahsis etmek allocate a vehicle v.
araç kaçırmak highjack v.
araç olarak kullanmak use as a means of v.
(araç vb) el konulmak be impounded v.
(araç) kafa kafaya çarpışmak head on crash v.
alkollü araç kullanmakla suçlanmak be charged with drunk driving v.
hareketli bir araç/uçak grubundan ayrılarak farklı yöne gitmek peel v.
bir araç/araba çalmak steal a vehicle v.
motorlu araç kullanmak drive a motor vehicle v.
araç kullanırken sms atmak text while driving v.
araç kullanırken mesajlaşmak text while driving v.
(araç) kiraya vermek job v.
(araç veya kaykayı) akrobasi sırasında yerden yükseltmek huck v.
(araç) sürmek hurl [scotland] v.
araç ile gitmek rider v.
araç ile seyahat etmek rider v.
araç görevi görmek go v.
araç teşkil etmek implement v.
açıklayıcı bir araç yoluyla sunmak clothe v.
araç ile göndermek packet v.
araç göndermek packet v.
araç ile götürmek feeze [obsolete] v.
(araç) dönüşümlü kullanmak co-drive v.
istenilen hedefe giden yolda araç olarak kullanmak parlay v.
kazanç elde etmek için araç olarak kullanmak parlay v.
çok yolculu araç şeritlerini kullanabilmek için arabasına yabancıları alanlara otostop çekmek slug v.
(araç hareketini) tek yönlü kavrama ile kontrol etmek sprag v.
(araç koltuğunu) yatırmak recline v.
araç içinde yolculuk yapmak passenger v.
(at, araç) ustalıkla sürmek spank v.
(araç gövdesini) tekerlek ve akslar üzerinde tutmak suspend v.
arkasına başka bir araç takılmış tailgated adj.
araç dışı extravehicular adj.
araç üzeri on-vehicle adj.
tamamıyla tahrip olmuş (araç) totaled adj.
tamamıyla tahrip olmuş (araç) totalled adj.
uzay yolculuğu yapan veya uzaya araç gönderen spacefaring adj.
şoförlü (araç) chauffeured adj.
özel şoförlü (araç) chauffeur-driven adj.
hareketsiz (araç) neutral adj.
araç görevi gören vehicular adj.
araç görevi gören vehiculatory adj.
araç görevi gören vehiculary adj.
araç veya yöntem olarak işlev gören ministerial adj.
ortalamadan daha yüksek gelir sağlayan (finansal araç) high-income adj.
araç ile geçilebilen ridable adj.
araç ile gitmeye uygun ridable adj.
(araç, plan) kaçışa ait getaway adj.
sağdaki araç olan off adj.
araç ile ilgili implemental adj.
araç olan implemental adj.
(yasal hak, araç, çıkar) henüz netleştirilmemiş inchoate adj.
sivil ve kamuya ait (araç) commercial adj.
kar amacıyla yolcu veya mal taşıyan (araç) commercial adj.
insanların motorlu araç sürerken izleyebileceği şekilde tasarlanmış drive-through adj.
insanların motorlu araç sürerken izleyebileceği şekilde tasarlanmış drive-thru adj.
araç gereç yardımı olmadan yapılmış seat-of-the-pants adj.
standby yolcuyu kabul eden (araç) standby adj.
(araç) yağ gibi kayan sure-footed adj.
(araç) yola iyi tutunan surefooted adj.
(araç) yağ gibi kayan surefooted adj.
(araç) yola iyi tutunan sure-footed adj.
pert (araç) totaled adj.
düz kontak yapılarak çalınmış (araç) hot-wired adj.
(hayvan, araç) sağda giden far adj.
alkollü araç kullanma ve kazaya neden olma şüphesiyle on suspicion of driving while intoxicated and on causing an accident adv.
araç veya eleman anlamı veren isim son eki -le suf.
belirli bir araç ile üretmeye uygun anlamı veren son ek -genic suf.
belirli bir araç ile çoğaltmaya uygun anlamı veren son ek -genic suf.
'-li (araç, makine) -powered suf.
görmek için kullanılan araç -scope suf.
gözlemlemek için kullanılan araç -scope suf.
insan gücüyle çalışan araç hpv (human-powered vehicle) abrev.
zırhlı araç ironclad n.
Phrasals
(tekerlekli bir araç, top) bir yerden aşağı doğru gitmek roll down something v.
bir araç üstünde veya içerisinde çömelerek gitmek ride down on (something) v.
(bir araç) içerisinde/üzerinde kayıt almak record on (something) v.
(ticari bir araç) içinde/üzerinde çekim yapmak record on (something) v.
bir araç/hayvan üzerinde bir yerden geçmek ride over v.
(bir araç) içerisinde/üzerinde çekim yapmak record on (something) v.
(ticari bir araç) içinde/üzerinde kayıt almak record on (something) v.
tekerlekli bir araç ilerleyip bir yerden aşağı düşmek wheel off v.
tekerlekli bir araç ilerleyip bir şeyin dışına çıkmak wheel off v.
tekerlekli bir araç bir yerden aşağı yuvarlanmak/yürümek wheel off v.
(buharlı bir araç) ilerlemek/uzaklaşmak/yola çıkmak steam ahead v.
(buharlı bir araç bir şeyden/bir yerden) uzaklaşmak/yola çıkmak/ayrılmak steam out of (something or some place) v.
(buharlı bir araç) uzaklaşmak/yola çıkmak/ayrılmak steam out v.
(tekerlekli bir araç) gitmek/uzaklaşmak wheel away v.
Phrases
amaç değil araç a means rather than an end n.
Colloquial
polisin suçluları taşıdığı araç black maria n.
uzun araç stretch n.
bir tür dört çekerli araç remuera tractor [new zeland] n.
sevişmek ya da küçük kaçamaklar yapmak için kullanılan yataklı minibüs/karavan gibi araç sin-bin n.
mercedes-benz marka araç/araba benz n.
araç hareket eder etmez yolcunun uykuya dalması carcolepsy n.
mafsallı araç artic n.
arkasında kurulan mutfakta yiyecek yapıp satılan araç gut truck n.
araç hareket halindeyken lastiğin yerinden fırlaması blowout n.
römorkun araç üzerine katlandığı kamyon kazası jack-knife n.
belirli bir araç, makine veya eşya kullanan kimse jockey n.
(belirli bir iş için) doğru araç the boy [ireland] n.
çok hızlı araç hot-shot n.
fırsat yaratan araç door opener n.
römork araç üzerine katlanacak şekilde kontrolden çıkmak jackknife v.
jet gibi araç sürmek bomb (along) v.
jet gibi araç sürmek bomb v.
jet gibi araç sürmek bomb (off) v.
(motorlu araç) hızlanmak open up v.
(birden fazla araç) hızla çarpışmak pile up v.
(araç) çok hızlı kullanmak hot rod v.
turboşarjlı (araç) blown adj.
(araç) oldukça hızlanabilir hot adj.
elektronik sigara ile araç kullanma don't drip and drive expr.
alkollü/uyuşturucu etkisinde araç kullanma dwai (driving while ability impaired) expr.
(kaza veya kaza tehlikesi durumunda bir araç sürücüsü tarafından bir bisikletliye ya da motor sürücüsüne bahane olarak söylenen) pardon görmedim/seni fark etmedim smidsy (sorry, mate, I didn't see you) [uk] expr.
Idioms
bir görüşü yansıtmak için araç olarak kullanılan şey a peg to hang (something) on n.
bir görüşü yansıtmak için araç olarak kullanılan şey a peg on which to hang something n.
bir görüşü yansıtmak için araç olarak kullanılan şey a peg on which to hang (something) n.
kavranması zor bir iç işleyişi olan herhangi bir sistem ya da araç black box n.
dibine giren araç bumper sticker n.
tamponuna yapışan araç bumper sticker n.
yakın takip yapan araç bumper sticker n.
dışkıları taşımada kullanılan araç honey cart n.
dışkıları taşımada kullanılan araç honey wagon n.
tüm dünyayı tanımaya yarayan araç window on the world n.
tüm dünyayı tanımaya yarayan araç a window on the world n.
nedeni bilinmeyen şekilde içindekilerle birlikte terk edilmiş yer/araç marie celeste n.
ipotek borçlusunun sahip olduğu her şeyin (araç, kredi, iş, arsa) borcu güvence altına almak için kullanıldığı ipotek türü anaconda mortgage n.
amaca götüren bir araç (olmak) (be) a means to an end n.
emniyetsiz/kuralsız araç kullanan sürücü a road hog n.
tehlikeli araç kullanan sürücü a road hog n.
(uçak veya araç için) düştü düşecek/her an parçalarına ayrılacakmış gibi gelmek come in on a wing and a prayer v.
(uçak veya araç için) düştü düşecek/her an parçalarına ayrılacakmış gibi gelmek arrive on a wing and a prayer v.
(araç) yoldan çıkıp kaza yapmak run out of road v.
(araç) yoldan çıkmak run out of road v.
benzini/yakıtı koklamak (araç) run off smell of an oily rag [australia/new zealand] v.
benzini/yakıtı koklamak (araç) run on the smell of an oily rag [australia/new zealand] v.
gösterişli bir araç sürmek ride in style v.
kullanılan araç mesajı yansıtır the medium is the message expr.
araç mesajdır the medium is the message expr.
araç hazır your chariot awaits [cliché] expr.
Speaking
üç gün önce bir araç çalarken güvenlik kamerasına yakalanmışlar they were spotted on a security camera three days ago stealing a vehicle expr.
kazaya kaç araç karıştı? how many vehicles were involved in the crash? expr.
Trade/Economic
bir televizyonun ayarlanmış olduğu kanalı kaydetmeye yarayan mekanik bir araç audiometer n.
araç kredisi auto loan n.
makine araç gereçleri machinery n.
özkaynağa dayalı finansal araç equity instrument n.
yaratıcılık araç kutusu creativity tool box n.
mali araç financial intermediary n.
hisse alma hakkı veren finansal araç warrant n.
araç gereçler tools n.
pazarlama planlan hazırlanmasında yardımcı bir araç action item list n.
transfer edilen finansal araç karşılığında teminata bağlanmış borç collaterised borrowing n.
araç anlayışı instrumentality n.
araç sigortası motor insurance n.
bileşik araç compound instrument n.
kullanılan araç sayısı vehicle population n.
asal finansal araç host instrument n.
mala dayalı türev araç commodity derivatives n.
ciro edilebilir ticari araç negotiable instrument n.
araç-gereç accessory equipment n.
nakdi araç pecuniary means n.
kaçakçılığı önlemekle görevli zırhlı araç revenue cutter n.
araç tahsisi vehicle allocation n.
hurda araç teşviki clunkers incentive n.
hurda araç teşviki car scrappage incentive n.