stick

Bedeutungen von dem Begriff "stick" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 295 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
Common Usage
1	Common Usage	stick n.	sopa
In this case, we must wield the carrot and the stick. Bu durumda, hem havuç hem de sopa kullanmalıyız. More Sentences
2	Common Usage	stick n.	çubuk
She gave him a stick of candy. Oğlana bir şeker çubuğu verdi. More Sentences
3	Common Usage	stick v.	saplamak
He stuck his knife into the tree. Bıçağını ağaca sapladı. More Sentences
4	Common Usage	stick v.	yapışmak
Metal springs were sticking through the couch cushions. Metal yaylar kanepenin minderlerine yapışmıştı. More Sentences
5	Common Usage	stick v.	yapıştırmak
Can I stick my smoke detector to the ceiling? Duman dedektörümü tavana yapıştırabilir miyim? More Sentences
6	Common Usage	stick v.	batırmak
General
7	General	stick n.	kol
Slowly push the stick forward to descend. Alçalmak için kolu yavaşça ileri itin. More Sentences
8	General	stick n.	değnek
Until 1986, in the schools of England, it was legal to punish children with belts, sticks, and clubs. 1986'ya kadar İngiltere'nin okullarında, çocukları kemerlerle, değneklerle ve sopalarla cezalandırmak yasaldı. More Sentences
9	General	stick n.	baston
My grandfather used a wooden walking stick. Büyükbabam tahta bir baston kullanırdı. More Sentences
10	General	stick n.	(spor) sopa
I can balance a puck on a hockey stick. Hokey sopası üzerinde diski dengede tutabiliyorum. More Sentences
11	General	stick n.	vitesli araç
Are you sure you can drive a stick? Vitesliyi sürebileceğinden emin misin? More Sentences
12	General	stick v.	sıkışmak
I can't open this jar; the lid is stuck. Bu kavanozu açamıyorum; kapağı sıkışmış. More Sentences
13	General	stick v.	takılıp kalmak
Finally, don’t get stuck in one style. Son olarak tek bir stile takılıp kalmayın. More Sentences
14	General	stick v.	ayrılmamak
We'll stick together. Birbirimizden ayrılmayacağız. More Sentences
15	General	stick v.	uzatmak
Then I learned to stick my hand out. Daha sonra elimi uzatmayı öğrendim. More Sentences
16	General	stick v.	koymak
Could you stick this cake in the fridge? Bu pastayı buzdolabına koyabilir misin? More Sentences
17	General	stick v.	sadık kalmak
But it will not be a tragedy if we fail to stick precisely to 2004 as the accession date. Ancak katılım tarihi olarak 2004'e tam olarak sadık kalamazsak bu bir trajedi olmayacaktır. More Sentences
18	General	stick v.	sokmak
When I looked curiously at him, he realized he’d stuck his foot in his mouth. Merakla ona baktığımda ayağını ağzına soktuğunu fark etti. More Sentences
19	General	stick v.	dayanmak
She can't stick the sight of blood. Kan görmeye dayanamıyor. More Sentences
20	General	stick v.	takılmak
It was one of the sticking points in the discussion of the guidelines for the health fund. Sağlık fonuna ilişkin kılavuz ilkelerin tartışılmasında takıldığımız noktalardan biriydi. More Sentences
21	General	stick v.	yapıştırmak
Stick them on your buses and win the hearts of your passengers. Bunları otobüslerinize yapıştırın ve yolcularınızın kalbini kazanın. More Sentences
22	General	stick v.	direnmek
Tom stuck it out. Tom direndi. More Sentences
23	General	stick v.	sadık kalmak
Tom didn't stick around. Tom sadık kalmadı. More Sentences
24	General	stick v.	(dışarı) çıkarmak
Don't stick your head out the window of a moving vehicle. Hareket eden bir aracın camından başınızı dışarı çıkarmayın. More Sentences
25	General	stick v.	(akılda) kalmak
A good brand name sticks in your mind. İyi bir marka ismi aklınızda kalır. More Sentences
26	General	stick v.	üstüne yapışmak
The teacher called me "Tiny Tina," and the name stuck. Öğretmen bana "Minik Tina" dedi ve bu isim üstüme yapışıp kaldı. More Sentences
Colloquial
27	Colloquial	stick v.	sırtına yüklemek
Even though Tom had promised to pay, he stuck Mary with the bill. Tom ödemeye söz vermiş olmasına rağmen faturayı Mary'nin sırtına yükledi. More Sentences
Technical
28	Technical	stick n.	çubuk
The children made a tiny raft from sticks. Çocuklar çubuklardan minik bir sal yaptılar. More Sentences
29	Technical	stick n.	sopa
The Danish Foreign Minister did not talk about using a stick against the applicant countries. Danimarka Dışişleri Bakanı, başvuran ülkelere karşı bir sopa kullanmaktan bahsetmedi. More Sentences
30	Technical	stick v.	yapışmak
My coat stuck to the newly painted door. Paltom yeni boyanmış kapıya yapıştı. More Sentences
Automotive
31	Automotive	stick n.	çubuk
Some kits require the user to place a test stick in her urine stream. Bazı kitler kullanıcının idrar akışına bir test çubuğu yerleştirmesini gerektirir. More Sentences
Music
32	Music	stick n.	baget
All grocery shopping bags contain at least one stick of French bread. Tüm market alışverişi poşetlerinde en az bir baget Fransız ekmeği bulunur. More Sentences
General
33	General	stick n.	ince dal
34	General	stick n.	hödük
35	General	stick n.	tahta
36	General	stick n.	kumpas
37	General	stick n.	çam yarması
38	General	stick n.	çomak
39	General	stick n.	vites kolu
40	General	stick n.	çıta
41	General	stick n.	dal parçası
42	General	stick n.	ağaç
43	General	stick n.	cirit
44	General	stick n.	direk
45	General	stick n.	sap
46	General	stick n.	engel (yarış)
47	General	stick n.	tokmak
48	General	stick n.	asa
49	General	stick n.	esrarlı sigara
50	General	stick n.	parça (mobilya için)
51	General	stick n.	art arda atılan bombalar
52	General	stick n.	uçaktan art arda atlayan askerler
53	General	stick n.	kazık
54	General	stick n.	kalas
55	General	stick n.	tomruk
56	General	stick n.	kütük
57	General	stick n.	(silah olarak kullanılan) ahşap sopa
58	General	stick n.	zorunluluk
59	General	stick n.	yükümlülük
60	General	stick n.	insanın üzerine yapışan şey
61	General	stick n.	falaka
62	General	stick n.	değnek ile vurma
63	General	stick n.	çubuk ile vurma
64	General	stick n.	sopa ile vurma
65	General	stick n.	(bir mesleği temsil eden) cop
66	General	stick n.	baton
67	General	stick n.	orkestra şefi
68	General	stick n.	cop/baton taşıma yetkisi bulunan kimse
69	General	stick n.	kargı
70	General	stick n.	tütün kurutma kamışı
71	General	stick n.	bölüm
72	General	stick n.	kısım
73	General	stick n.	taraf
74	General	stick n.	(bina) yüz
75	General	stick n.	çetele çubuğu
76	General	stick n.	şamdan
77	General	stick n.	mumluk
78	General	stick n.	çubuk kadar miktar
79	General	stick n.	bir sopanın tutabileceği miktar
80	General	stick n.	(sütunda) iki inçlik yer kaplayan baskı harfi
81	General	stick n.	iki inçlik baskı harfi ile yazılmış nüsha
82	General	stick n.	dolma kalem
83	General	stick n.	birey
84	General	stick n.	kimse
85	General	stick n.	kişi
86	General	stick n.	çığırtkan
87	General	stick n.	değnekçi
88	General	stick n.	karnavalda ortamı canlı tutan kimse
89	General	stick n.	çalılık arazi
90	General	stick n.	alt lig
91	General	stick n.	bahçe
92	General	stick n.	avlu
93	General	stick n.	eşya
94	General	stick n.	mobilya ürünü
95	General	stick n.	tek parça
96	General	stick n.	ahşap korumalık
97	General	stick n.	bacak
98	General	stick n.	ahşap çit
99	General	stick n.	ahşap kapı
100	General	stick n.	ahşap atlama engeli
101	General	stick n.	itfaiye merdiveni
102	General	stick n.	bıçak
103	General	stick n.	şiş
104	General	stick n.	gecikme
105	General	stick n.	erteleme
106	General	stick n.	(gecikme anlamında) bir yere takılma
107	General	stick n.	mola
108	General	stick n.	engel
109	General	stick n.	mani
110	General	stick n.	köstek
111	General	stick n.	yapışkanlık
112	General	stick n.	bütünleşme özelliği
113	General	stick n.	teşvik eden şey
114	General	stick n.	kışkırtan şey
115	General	stick n.	tahrik eden şey
116	General	stick n.	baskı yapan şey
117	General	stick n.	mecbur bırakan şey
118	General	stick n.	(tereyağı veya margarin) dört eşit parçadan biri
119	General	stick n.	tehdit cezası
120	General	stick v.	tutturmak
121	General	stick v.	çıkamamak
122	General	stick v.	kandırmak
123	General	stick v.	alıkoymak
124	General	stick v.	kar tutmak
125	General	stick v.	geçirmek
126	General	stick v.	saplanıp kalmak
127	General	stick v.	bırakmamak
128	General	stick v.	çakmak
129	General	stick v.	çıkmak
130	General	stick v.	çıkıntı yapmak
131	General	stick v.	bıçaklamak
132	General	stick v.	takmak
133	General	stick v.	dayanışmak
134	General	stick v.	şaşırtmak
135	General	stick v.	çakılıp kalmak
136	General	stick v.	bulaşmak
137	General	stick v.	katlanmak
138	General	stick v.	iğnelemek
139	General	stick v.	çekinmek
140	General	stick v.	tutmak
141	General	stick v.	hançerlemek
142	General	stick v.	delmek
143	General	stick v.	saplanmak
144	General	stick v.	hayret ettirmek
145	General	stick v.	şaşkınlık uyandırmak
146	General	stick v.	hayret uyandırmak
147	General	stick v.	-e dayanmak
148	General	stick v.	-e sokmak
149	General	stick v.	-e tahammül etmek
150	General	stick v.	-e koymak
151	General	stick v.	(keresteleri) istiflemek
152	General	stick v.	(keresteleri) yığmak
153	General	stick v.	(bitkiyi, asmayı) çubuk ile desteklemek
154	General	stick v.	oluşturmak
155	General	stick v.	yazmak
156	General	stick v.	(sayfayı) hazırlamak
157	General	stick v.	boynuzlamak
158	General	stick v.	boynuz ile delmek
159	General	stick v.	sivri bir alet ile öldürmek
160	General	stick v.	sivri bir alet ile parçalamak
161	General	stick v.	(domuzu) boğazına bıçak vurarak öldürmek
162	General	stick v.	(balığı veya yaban domuzunu) mızrak ile avlamak
163	General	stick v.	(balığı veya yaban domuzunu) mızrak ile yakalamak
164	General	stick v.	iterek yerleştirmek
165	General	stick v.	iterek sabitlemek
166	General	stick v.	(vücudun bir bölümünü) ittirmek
167	General	stick v.	(vücudun bir bölümünü) dürtmek
168	General	stick v.	ücretlendirmek
169	General	stick v.	görevlendirmek
170	General	stick v.	kazıklamak
171	General	stick v.	fahiş fiyatla satmak
172	General	stick v.	fazla para istemek
173	General	stick v.	bozmak
174	General	stick v.	bozguna uğratmak
175	General	stick v.	kaybettirmek
176	General	stick v.	şaşırtmak
177	General	stick v.	kafasını karıştırmak
178	General	stick v.	aklını bulandırmak
179	General	stick v.	aldatmak
180	General	stick v.	kandırmak
181	General	stick v.	kerizlemek
182	General	stick v.	dolandırmak
183	General	stick v.	engellemek
184	General	stick v.	yüklemek
185	General	stick v.	yük bindirmek
186	General	stick v.	mecbur bırakmak
187	General	stick v.	başına kalmak
188	General	stick v.	sebat etmek
189	General	stick v.	dayanmak
190	General	stick v.	pes etmemek
191	General	stick v.	vazgeçmemek
192	General	stick v.	üstelemek
193	General	stick v.	makamı bırakmamak
194	General	stick v.	yapışıp kalmak
195	General	stick v.	görevden vazgeçmemek
196	General	stick v.	sadakatli davranmak
197	General	stick v.	sabit kalmak
198	General	stick v.	duruşunu bozmamak
199	General	stick v.	aynı tutumu sürdürmek
200	General	stick v.	kıran kırana mücadele etmek
201	General	stick v.	sabitlenmek
202	General	stick v.	sıkışmak
203	General	stick v.	kilitlenmek
204	General	stick v.	yerleşmek
205	General	stick v.	isteksiz olmak
206	General	stick v.	ayak diremek
207	General	stick v.	inat etmek
208	General	stick v.	tereddüt etmek
209	General	stick v.	kuşkulu olmak
210	General	stick v.	ağırdan almak
211	General	stick v.	zorluk yaşamak
212	General	stick v.	ürkmek
213	General	stick v.	korkmak
214	General	stick v.	ürpermek
215	General	stick v.	zorlanmak
216	General	stick v.	ilerleme kaydedememek
217	General	stick v.	ilerleyememek
218	General	stick v.	devamını getirememek
219	General	stick v.	tıkanmak
220	General	stick v.	çıkıntı yapmak
221	General	stick v.	öne doğru çıkmak
222	General	stick v.	dışarı fırlamak
223	General	stick v.	fışkırmak
224	General	stick v.	yapışkan bir maddeye bulamak
225	General	stick v.	yapışkan bir madde ile çevrelemek
Irregular Verb
226	Irregular Verb	stick v.	stuck - stuck
Colloquial
227	Colloquial	stick v.	suçlamak
228	Colloquial	stick v.	mesuliyet yüklemek
229	Colloquial	stick v.	zan altında bırakmak
230	Colloquial	stick v.	sorumluluk yüklemek
Technical
231	Technical	stick n.	bum ucu
232	Technical	stick n.	(linotip makinesine ait) taslak
233	Technical	stick n.	(linotip makinesine ait) ilk dizgi
234	Technical	stick n.	kontrol kolu
235	Technical	stick n.	kumanda kolu
236	Technical	stick n.	yapışkan madde
237	Technical	stick n.	sıvının buharlaştırılmasıyla elde edilen yoğun kıvamlı çözelti
238	Technical	stick v.	kaynamak
239	Technical	stick v.	tutukluk yapmak
240	Technical	stick v.	yapıştırarak bağlamak
241	Technical	stick v.	(kalıpları) makine ile düzeltmek
Television
242	Television	stick n.	stik
Automotive
243	Automotive	stick n.	levye
Aeronautic
244	Aeronautic	stick n.	levye
245	Aeronautic	stick n.	uçak kumanda çubuğu
246	Aeronautic	stick n.	uçak lövyesi
Gastronomy
247	Gastronomy	stick n.	meşrubata eklenen alkollü likör
Chemistry
248	Chemistry	stick n.	cam çubuk
249	Chemistry	stick n.	sırık
Marine Biology
250	Marine Biology	stick n.	yirmi beşli yılan balığı grubu
251	Marine Biology	stick n.	yirmi beş poundluk balık
252	Marine Biology	stick n.	11.34 kilogramlık balık
Botanic
253	Botanic	stick n.	yenebilir bitki sapı/kökü
254	Botanic	stick n.	kurumuş bitki sapı
Agriculture
255	Agriculture	stick n.	sırık
256	Agriculture	stick n.	aşılık filiz
257	Agriculture	stick n.	göz aşısı kabuğu
Forestry
258	Forestry	stick n.	ağaç gövdesi
259	Forestry	stick n.	kerestelik ağaç
260	Forestry	stick n.	kereste
Military
261	Military	stick n.	paraşütçü grubu
Sport
262	Sport	stick n.	müsabakada vuruş yaparken kullanılan sopa
263	Sport	stick n.	hokey sopası
264	Sport	stick n.	lacrosse sopası
265	Sport	stick n.	lakros sopası
266	Sport	stick n.	kriket kalesi
267	Sport	stick n.	atlama engeli
268	Sport	stick v.	(basketbol) başarılı atış yapmak
269	Sport	stick v.	(basketbol) sayı almak
270	Sport	stick v.	(jimnastik) kusursuz iniş yapmak
271	Sport	stick v.	(jimnastik) yere başarı ile inmek
Boxing
272	Boxing	stick v.	yumruk atmak
273	Boxing	stick v.	yumruk geçirmek
Card
274	Card	stick v.	(iskambil oyununda) deklarasyon yapmamak
275	Card	stick v.	(iskambil oyununda) eli açmamak
276	Card	stick v.	(iskambil oyununda) kartları masaya açmamak
Wagering
277	Wagering	stick n.	(atılmış zarı almak için kullanılan) krupiye sopası
278	Wagering	stick v.	(oyunu alarak veya dalavere yaparak) zorla ödetmek
Music
279	Music	stick n.	davul sopası
280	Music	stick n.	orkestra şef batonu
281	Music	stick n.	keman yayı
282	Music	stick n.	arşe
283	Music	stick n.	gayda üfleme borusu
284	Music	stick n.	yan flüt
285	Music	stick n.	flüt
Entomology
286	Entomology	stick v.	(böcek örneğini) raptiye ile sabitlemek
Slang
287	Slang	stick n.	dost
288	Slang	stick n.	esrarlı sigara
289	Slang	stick n.	yakın arkadaş
290	Slang	stick n.	tabanca
291	Slang	stick n.	sözlü şiddet
292	Slang	stick n.	eleştiri
293	Slang	stick n.	tenkit
294	Slang	stick n.	fiziksel güç
295	Slang	stick n.	kuvvet

Bedeutungen, die der Begriff "stick" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
Common Usage
1	Common Usage	walking stick n.	baston
My grandfather cannot walk without a walking stick. Büyükbabam bastonsuz yürüyemez. More Sentences
2	Common Usage	stick together v.	bir arada kalmak
The best we can do is stick together. Yapabileceğimiz en iyi şey bir arada kalmak. More Sentences
3	Common Usage	stick together v.	ayrılmamak
4	Common Usage	stick out v.	çıkıntı yapmak
General
5	General	selfie stick n.	selfie çubuğu
Selfie sticks are banned in many museums and galleries. Selfie çubukları, birçok müze ve galeride yasaklandı. More Sentences
6	General	stick to v.	bırakmamak
I think you had better stick to your present job. Sanırım şu andaki işini bırakmasan iyi olur. More Sentences
7	General	stick to v.	yapışmak
This tape does not stick to the bird's feathers. Bu bant kuşun tüylerine yapışmaz. More Sentences
8	General	stick on v.	yapışmak
Any substance that sticks on either end should be removed. Her iki uca yapışan herhangi bir madde çıkarılmalıdır. More Sentences
9	General	stick out v.	çıkarmak
Why do kids stick out their tongues when they're concentrating? Çocuklar konsantre olurken neden dillerini çıkarırlar? More Sentences
10	General	stick in v.	saplanmak
We found a nail stuck in the tire. Lastiğe saplanmış bir çivi bulduk. More Sentences
11	General	stick up for v.	desteklemek
I will never forgive you because you did not stick up for me at the meeting. Toplantıda beni desteklememen nedeniyle seni asla affetmeyeceğim. More Sentences
12	General	stick to v.	sadık kalmak
We must urge the Commission to stick to its well-considered way. Komisyon'u iyi düşünülmüş yoluna sadık kalmaya teşvik etmeliyiz. More Sentences
13	General	stick with v.	beraber kalmak (biriyle)
I'm sticking with him. Onunla beraber kalıyorum. More Sentences
14	General	stick up for v.	savunmak
I will never forgive you because you did not stick up for me at the meeting. Toplantıda beni savunmadığın için seni asla affetmeyeceğim. More Sentences
15	General	stick it v.	dayanmak
Tom stuck it out. Tom dayandı. More Sentences
16	General	stick out v.	çıkmak
His shoes were so old that his toes were sticking out of them. Ayakkabıları o kadar eskiydi ki ayak parmakları dışarı çıkıyordu. More Sentences
17	General	stick around v.	takılmak
I don't want to stick around. Etrafta takılmak istemiyorum. More Sentences
18	General	stick together v.	birbirine yapışmak
Rats usually stick together in groups called packs. Sıçanlar genellikle paket adı verilen gruplar halinde birbirine yapışır. More Sentences
19	General	stick together v.	birleştirmek
The last ingredient is necessary so that the powder does not stick together and does not form lumps. Son bileşen, tozun birbirine yapışmaması ve topaklar oluşturmaması için gereklidir. More Sentences
20	General	stick out v.	uzatmak
It's going to stick out its hands. Ellerini uzatacak. More Sentences
21	General	stick out v.	dışarı çıkarmak
Please stick out your tongue. Lütfen dilinizi dışarı çıkarın. More Sentences
22	General	stick a stamp v.	pul yapıştırmak
I forgot to stick a stamp on the envelope. Zarfa pul yapıştırmayı unuttum. More Sentences
Phrasals
23	Phrasals	stick up v.	çıkmak
Tom stuck up for me. Tom bana arka çıktı. More Sentences
24	Phrasals	stick with (someone or something) v.	(birine/bir şeye) sadık kalmak
We have only just begun it and we must stick with it. Daha yeni başladık ve buna sadık kalmalıyız. More Sentences
25	Phrasals	stick in v.	sıkışmak
Currently, 4 800 soldiers from the international peacekeeping force are stuck in Kabul. Şu anda uluslararası barış gücünden 4 800 asker Kabil'de sıkışmış durumdadır. More Sentences
26	Phrasals	stick in v.	sıkıştırmak
She got a piece of bread stuck in her throat. O, boğazına bir parça ekmek sıkıştırdı. More Sentences
27	Phrasals	stick in v.	sıkışıp kalmak
Yet, they are stuck in the position of not even being able to return home. Yine de evlerine bile dönemeyecek bir konumda sıkışıp kalmış durumdalar. More Sentences
General
28	General	pieces of grilled meat on a stick n.	çöp kebabı
29	General	ski stick n.	kayak sopası
30	General	stick around n.	yakınında bekle
31	General	wrong end of the stick n.	işin kötü tarafı
32	General	tally stick n.	çetele
33	General	dull stick n.	hödük
34	General	dry stick n.	çam yarması
35	General	composing stick n.	kumpas
36	General	short end of the stick n.	işin kötü tarafı
37	General	dull stick n.	çam yarması
38	General	stick toothbrush n.	misvak
39	General	laundry stick n.	tokaç
40	General	stick in the mud n.	uyuşuk
41	General	polo stick n.	çevgen
42	General	licorice stick n.	meyan kökü çubuğu
43	General	dry stick n.	hödük
44	General	dirty end of the stick n.	işin kötü tarafı
45	General	glow stick n.	lazer çubuğu
46	General	cracker stick n.	kırıkkırak
47	General	control stick n.	levye
48	General	cleft stick n.	zor durum
49	General	cleft stick n.	çıkmaz
50	General	stick-up n.	silahlı soygun
51	General	pogo-stick n.	yaylı baston
52	General	self-stick interlocking fastener n.	iç içe geçmeli yapışkan bant
53	General	self stick interlocking fastener n.	iç içe geçmeli yapışkan bant
54	General	cornel stick n.	kızılcık sopası
55	General	stick thin n.	sıfır beden
56	General	self-stick note n.	yapışkanlı not kağıdı
57	General	self-stick note pad n.	yapışkanlı not kağıdı
58	General	stick man n.	çubuk adam
59	General	stick man n.	çöp adam
60	General	a sharp stick n.	keskin bir sopa
61	General	sharpened stick n.	ucu sivri sopa/çubuk
62	General	stick-thin models n.	sıska mankenler
63	General	electric stick broom n.	elektrikli süpürge
64	General	swizzle stick n.	buz/kokteyl karıştırıcı
65	General	cocktail stick n.	kokteyl çubuğu
66	General	swizzle stick n.	kokteyl çubuğu
67	General	killer stick n.	ölüm çubuğu
68	General	mop stick n.	paspas sapı
69	General	wooden walking stick n.	tahta baston
70	General	wooden stick n.	tahta baston
71	General	composing stick n.	dizgi harf yatağı
72	General	dogwood stick n.	kızılcık sopası
73	General	pixy stick n.	peri değneği
74	General	fairy stick n.	peri değneği
75	General	chew stick n.	misvak
76	General	stick deodorant n.	mum deodorant
77	General	candy stick n.	çubuk şeker
78	General	stick candy n.	çubuk şeker
79	General	ice cream stick n.	dondurma cubuğu
80	General	stick crackers n.	çubuk kraker
81	General	ball-and stick model n.	top-çubuk modeli
82	General	stick-to-itiveness n.	istikrar
83	General	stick-to-itiveness n.	devamlılık
84	General	stick-to-itiveness n.	süreklilik
85	General	glow stick n.	fosforlu çubuk
86	General	stick pin n.	kıravat iğnesi
87	General	stick pin n.	yaka iğnesi
88	General	pan stick n.	fondoten
89	General	chap stick® n.	dudak nemlendirici
90	General	night stick n.	cop
91	General	night stick n.	polis copu
92	General	stick figure n.	çöp adam
93	General	throw stick n.	bumerang
94	General	throwing stick n.	bumerang
95	General	throwing-stick n.	mızrak veya dart atmak için kullanılan alet
96	General	throwing-stick n.	bumerang
97	General	toddy stick n.	hurma içkisi yapımında kullanılan çubuk
98	General	carrot and stick method n.	havuç sopa yöntemi
99	General	lemon stick [baltimore] n.	içine nane şekeri batırılmış limon
100	General	reverse stick n.	ters tutuş
101	General	reverse stick n.	(hokeyde) sopayı tersine çevirme
102	General	gambrel stick n.	kasap çengeli
103	General	gold stick n.	ingiliz hükümdarı tarafından ingiliz muhafızlarına verilen altın başlı sopa
104	General	gold stick n.	devlet törenlerinde altın başlı sopayı taşımaya yetkili kimse
105	General	gum-stick n.	ince uzun çubuk sakız
106	General	cue stick n.	isteka
107	General	pick-up stick n.	mikado oyun çubuğu
108	General	pick-up stick n.	argacın arıştan geçirilmesi için kullanılan sivri uçlu alet
109	General	cleft stick n.	eskiden koşucuların mesaj taşımada kullandıkları ucu yarık sopa
110	General	salt stick n.	tuzlu çubuk kraker
111	General	orange stick n.	manikürde kullanılan sivri ve yuvarlak uçlu genellikle portakal ağacından yapılan kaleme benzeyen ince bir çubuk
112	General	pugil stick n.	(askeri eğitimlerde kullanılan) boks sopası
113	General	shooting stick n.	(matbaada) ahşap vizoların sıkıştırılması veya gevşetilmesi için kullanılan kısa bir çubuk türü
114	General	shooting stick n.	atış dayanağı
115	General	silver stick [uk] n.	sarayda görevli olan bazı ingiliz süvarilerine verilen bir unvan
116	General	smudge stick n.	buhur
117	General	smudge stick n.	yakıldığında hoş koku veren bitki tütsüsü
118	General	poking-stick n.	(yaka fırfırlarının sabitlenmesi için kullanılan) küçük çubuk
119	General	stick horse n.	sopadan yapılan oyuncak at
120	General	stick-on n.	yapışkanlı etiket
121	General	stick figure n.	tip
122	General	stick-on n.	yapışkanlı kağıt
123	General	stick figure n.	tek boyutlu karakter
124	General	stick heart and soul v.	dört elle sarılmak
125	General	stick out v.	katlanmak
126	General	stick to it v.	ısrar etmek
127	General	stick with sticky tape v.	bantlamak
128	General	stick up to v.	göğüs germek
129	General	stick in one's gizzard v.	gücüne gitmek
130	General	stick up v.	saplamak
131	General	stick into v.	batırmak
132	General	stick to v.	ayrılmamak
133	General	stick out v.	dışarı uzatmak
134	General	stick around for v.	bir şey için kalmak
135	General	stick on v.	yapıştırmak
136	General	make something stick v.	kanıtlamak
137	General	stick in one's gizzard v.	kursağında kalmak
138	General	stick up v.	dikilmek
139	General	stick by v.	desteklemek
140	General	stick it on v.	yüklenmek
141	General	stick like a leech v.	sülük gibi yapışmak
142	General	stick into v.	oyulgalamak
143	General	stick into v.	saplanmak
144	General	stick out v.	dayanmak
145	General	stick at v.	bir işi bırakmamak
146	General	stick into v.	saplamak
147	General	stick to the pan and burn v.	dibi tutmak
148	General	give the stick v.	azarlamak
149	General	stick something out v.	uzatmak
150	General	stick in (one's) mind and bother v.	akla takılmak
151	General	stick well v.	tutmak
152	General	stick together v.	tutturmak
153	General	stick in one's throat v.	boğazında kalmak
154	General	stick with in v.	saplanıp kalmak (çamur kum vb'ne)
155	General	give the stick v.	fırça atmak
156	General	stick around v.	bir yerden ayrılmamak
157	General	stick by v.	sadık kalmak
158	General	stick in one's gizzard v.	ağırına gitmek
159	General	give the stick v.	dayak atmak
160	General	stick it v.	katlanmak
161	General	stick up to v.	karşı koymak
162	General	stick to v.	terketmemek
163	General	stick by v.	terketmemek
164	General	stick in (one's) mind v.	akla takılmak
165	General	stick in v.	batırmak
166	General	stick with in v.	sıkışıp kalmak (bir yerde)
167	General	get hold the wrong end of the stick v.	ters anlamak
168	General	stick firmly v.	sıkıca yapışmak
169	General	stick with v.	üzerinde sebatla çalışmaya devam etmek (bir iş)
170	General	stick out v.	fırlamak
171	General	beat with a stick v.	sopalamak
172	General	stick up for v.	tarafını tutmak
173	General	stick out v.	dayatmak
174	General	stick in v.	saplamak
175	General	stick to v.	tutmak
176	General	stick in v.	sokuvermek
177	General	stick around v.	ayrılmamak
178	General	stick in v.	sokmak
179	General	stick to it v.	diretmek
180	General	stick together v.	dayanışarak tek bir cephe oluşturmak
181	General	stick at v.	bir iş üzerinde sebatla çalışmaya devam etmek
182	General	stick around v.	bir yerde çakılı kalmak
183	General	stick firmly v.	sıkıca yapıştırmak
184	General	be caught in a cleft stick v.	açmaza getirmek
185	General	be caught in a cleft stick v.	açmaza sürüklemek
186	General	be caught in a cleft stick v.	açmaza girmek
187	General	be caught in a cleft stick v.	açmaza düşmek
188	General	make something stick v.	ispatlamak
189	General	stick in the mind v.	akılda kalmak
190	General	speak softly but carry a big stick v.	aba altından değnek sopa göstermek
191	General	stick to v.	bir konuya yoğunlaşmak
192	General	stick out one's tongue v.	dil çıkarmak
193	General	stick one's tongue out v.	dilini dışarı çıkarmak
194	General	stick in one's mind v.	aklında yer etmek
195	General	stick to the agreement v.	anlaşmaya uymak
196	General	stick to the agreement v.	anlaşmaya bağlı kalmak
197	General	stick to the schedule v.	programa sadık kalmak
198	General	stick to the schedule v.	programa uymak
199	General	hit with a stick v.	sopayla vurmak
200	General	stick one's tongue out at someone v.	dilini çıkarmak
201	General	stick one's tongue out at someone v.	birine dilini çıkarmak
202	General	stick one's tongue out at someone v.	dil çıkarmak
203	General	stick to the agreement v.	sözleşmeye uymak
204	General	stick in one's mind v.	zihninde yer etmek
205	General	(one's stomach) to stick out v.	karnı şişmek
206	General	stick in one's mind v.	belleğine kazımak
207	General	stick in one's mind v.	belleğine almak
208	General	stick to the rules v.	kurallara bağlı kalmak
209	General	stick by the rules v.	kurallara bağlı kalmak
210	General	stick with on v.	-e yapışıp kalmak
211	General	stick up through v.	-den yukarı çıkmak
212	General	stick in through v.	-den içeri girmek
213	General	stick out v.	-den dışarı çıkmak
214	General	stick in v.	-e dikine saplamak
215	General	stick in through v.	-den içeri sokmak
216	General	stick up through v.	-den yukarı uzanmak
217	General	stick out v.	-den dışarı uzanmak
218	General	stick in through v.	-den içeri uzatmak
219	General	stick in through v.	-den içeri uzanmak
220	General	stick up through v.	-den yukarı çıkarmak
221	General	stick to v.	-e yapışmak
222	General	stick up through v.	-den yukarı uzatmak
223	General	stick in v.	-e dikmek
224	General	stick on v.	-e yapışmak
225	General	stick on v.	-e yapıştırmak
226	General	stick to v.	bağlı kalmak
227	General	stick up v.	dik durmak
228	General	stick up v.	dikmek
229	General	stick out v.	çıkıntılı olmak
230	General	stick at v.	-den çekinmek
231	General	stick out v.	ucu çıkmak
232	General	stick at v.	yapmayı reddetmek
233	General	stick to one's decision v.	kararına bağlı kalmak
234	General	stick to a budget v.	bütçeye bağlı kalmak
235	General	stick to the plan v.	plana uymak
236	General	stick with v.	bırakmamak (bir işi)
237	General	stick a knife in v.	bıçak saplamak
238	General	stick a knife in v.	bıçaklamak
239	General	stick a knife in v.	bıçak batırmak
240	General	stick the knife right into his stomach v.	bıçağı adamın böğrüne saplamak
241	General	stick a candle v.	(bir) mum dikmek/yakmak
242	General	stick to the point v.	konuya odaklanmak
243	General	stick to the plan till the end v.	sonuna kadar plana bağlı kalmak
244	General	stick to the plan v.	plana bağlı kalmak
245	General	stick in the ground v.	yere saplanmak
246	General	stick in the ground v.	zemine saplanmak
247	General	stick to the timetable v.	zaman çizelgesine uymak
248	General	cue stick v.	bilardo sopası
249	General	stick up v.	para dilenmek
250	General	stick out v.	şaşmamak
251	General	stick up v.	çevirerek pişirmek
252	General	stick out for (something) v.	kabul etmemek
253	General	stick out v.	(işçiler) grev yapmak
254	General	stick up v.	çevirmede pişirmek
255	General	stick out v.	(işçiler) eylem yapmak
256	General	stick about v.	kullanıma hazır olmak
257	General	stick out v.	inat etmek
258	General	stick out v.	ısrar etmek
259	General	stick up v.	(kısmen şekillendirilmiş camı) sıcak demir çubuğa/pipoya takmak
260	General	stick out for (something) v.	geri çevirmek
261	General	stick up v.	para için darlamak
262	General	stick out v.	direnmek
263	General	stick up v.	(pişmemiş çömleği) cilalamak
264	General	stick out v.	(biriyle) inatlaşmak
265	General	stick up v.	(pişmemiş çömleği) pürüzlerini gidermek
266	General	stick out v.	(birine) ters düşmek
267	General	stick out v.	ayak diremek
268	General	stick out for (something) v.	reddetmek
269	General	stick out for (something) v.	reddeylemek
270	General	stick up v.	para istemek
271	General	stick up v.	para için taciz etmek
272	General	stick out v.	düşüncesini/isteğini diretmek
273	General	non-stick adj.	(tava) yapışmaz
274	General	non-stick adj.	yapışmaz
275	General	self-stick adj.	kendinden yapışkanlı
276	General	self-stick adj.	kendinden yapışan
277	General	stick-on adj.	(kağıt etiketi veya posta pulu) önceden yapıştırılmış
Phrasals
278	Phrasals	stick up v.	bir yeri soymak
279	Phrasals	stick something down v.	bir şeyi yapıştırmak/tutturmak
280	Phrasals	stick with v.	bir şeyi sürdürmek
281	Phrasals	stick by v.	arkasında durmak
282	Phrasals	stick upon v.	üzerinde durmak
283	Phrasals	stick out v.	saygın olmak
284	Phrasals	stick up for v.	hakkını savunmak
285	Phrasals	stick by v.	sadık kalmak
286	Phrasals	stick by v.	desteklemek
287	Phrasals	stick out v.	belirgin olmak
288	Phrasals	stick upon v.	vazgeçmemek
289	Phrasals	stick by v.	arkasında durmak
290	Phrasals	stick out v.	bir amaç için sebat etmek
291	Phrasals	stick out v.	ümit vermek
292	Phrasals	stick out v.	vaat etmek
293	Phrasals	stick down v.	birinin bir isteğini/ricasını/siparişini not almak
294	Phrasals	stick down v.	birinin rolünü/pozisyonunu not etmek
295	Phrasals	stick down v.	yapıştırmak
296	Phrasals	stick down v.	olarak not almak/yazmak
297	Phrasals	stick down v.	tutturmak
298	Phrasals	stick down v.	sabitlemek
299	Phrasals	stick something up v.	bir şeyi görünür bir yere yapıştırmak
300	Phrasals	stick up v.	dışarı fırlamak
301	Phrasals	stick up v.	yükseğe koymak
302	Phrasals	stick up v.	silah doğrultarak soymak
303	Phrasals	stick up v.	yükseğe iliştirmek/tutturmak
304	Phrasals	stick up v.	yüksek bir yere iliştirmek/tutturmak
305	Phrasals	stick up v.	dik durmak
306	Phrasals	stick up v.	yüksek bir yere koymak
307	Phrasals	stick up v.	aradan fırlamak
308	Phrasals	stick up v.	sürekli havada tutmak
309	Phrasals	stick up v.	yüksekte bir yere sokmak
310	Phrasals	stick up v.	fırlamak
311	Phrasals	stick up v.	köşeye sıkıştırıp soymak
312	Phrasals	stick up v.	yükseğe takmak/yapıştırmak
313	Phrasals	stick up v.	havada tutmak
314	Phrasals	stick up v.	yüksek bir yere takmak/yapıştırmak
315	Phrasals	stick up v.	silahlı soygun yapmak
316	Phrasals	stick up v.	dikilmek
317	Phrasals	stick up v.	çıkıntı yapmak
318	Phrasals	stick up v.	silahla tehdit ederek soymak
319	Phrasals	stick up v.	görünür yere koymak
320	Phrasals	stick up v.	aradan çıkmak
321	Phrasals	stick up v.	havaya kalkmak
322	Phrasals	stick up v.	görünür yere iliştirmek/tutturmak
323	Phrasals	stick up v.	köşeye kıstırıp soymak
324	Phrasals	stick up v.	görünür yere yapıştırmak
325	Phrasals	stick up v.	ilan yapıştırmak
326	Phrasals	stick something up v.	bir şeyi havaya kaldırmak
327	Phrasals	stick something up v.	bir şeyi havada tutmak
328	Phrasals	stick up v.	savunmak
329	Phrasals	stick something up v.	bir şeyi görünür bir yere iğnelemek/zımbalamak
330	Phrasals	stick up v.	desteklemek
331	Phrasals	stick up v.	havaya kaldırmak
332	Phrasals	stick up v.	havaya dikmek
333	Phrasals	stick up v.	fotoğraf koymak
334	Phrasals	stick up v.	afişe etmek
335	Phrasals	stick up v.	arkasında durmak
336	Phrasals	stick up v.	dik durmak
337	Phrasals	stick up v.	görünür bir yere tutturmak/iliştirmek
338	Phrasals	stick up v.	görünür bir yere yapıştırmak
339	Phrasals	stick up v.	ilan etmek
340	Phrasals	stick up v.	görünür bir yere iğnelemek/zımbalamak
341	Phrasals	stick up v.	yapıştırmak
342	Phrasals	stick something up v.	bir şeyi görünür bir yere tutturmak/iliştirmek
343	Phrasals	stick at nothing v.	engel tanımamak
344	Phrasals	stick at nothing v.	elinden gelen her şeyi yapmak
345	Phrasals	stick into (something) v.	(bir şeye/yere) hapsetmek
346	Phrasals	stick into (something) v.	(bir şeyin) arasına/içine sıkıştırmak
347	Phrasals	stick in v.	bir yerde tutmak
348	Phrasals	stick in v.	içine atmak
349	Phrasals	stick into (something) v.	(bir şeye) iğnelemek
350	Phrasals	stick into (something) v.	(bir şeyde/yerde) tutmak
351	Phrasals	stick with (something) v.	(bir şeyi) yapmakta/kullanmakta ısrarcı olmak
352	Phrasals	stick into (something) v.	hesaba para göndermek
353	Phrasals	stick in v.	yuvasına sokmak
354	Phrasals	stick in something v.	bir şeyin içinde sabit kalmak
355	Phrasals	stick in v.	hesaba para yatırmak
356	Phrasals	stick (one) with (someone or something) v.	birini/bir şeyi birinin başına sarmak
357	Phrasals	stick in v.	içine sokmak
358	Phrasals	stick with (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) yanında kalmak
359	Phrasals	stick (one) with (someone or something) v.	(birini/bir şeyi birinin) üstüne atmak
360	Phrasals	stick in v.	hesaba para göndermek
361	Phrasals	stick with (something) v.	(bir şeyi) denemeye devam etmek
362	Phrasals	stick in v.	not etmek
363	Phrasals	stick into (something) v.	(bir şeyin) içine itmek
364	Phrasals	stick into (something) v.	(bir şeye) sıkıştırmak
365	Phrasals	stick with (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) yanından ayrılmamak
366	Phrasals	stick into (something) v.	(bir şeyin) içine atmak
367	Phrasals	stick up v.	havada tutmak
368	Phrasals	stick into (something) v.	hesaba para yatırmak
369	Phrasals	stick in v.	bir yere kapatmak
370	Phrasals	stick in something v.	bir şeye yerleşip kalmak
371	Phrasals	stick in v.	yerleştirmek
372	Phrasals	stick into (something) v.	(bir şeye/yere) sokmak
373	Phrasals	stick in v.	kaydetmek
374	Phrasals	stick into (something) v.	yuvasına sokmak
375	Phrasals	stick in v.	bir yere almak/sokmak
376	Phrasals	stick with (something) v.	(bir şeye) inancını sürdürmek
377	Phrasals	stick into (something) v.	(bir şeyi) bıçaklamak
378	Phrasals	stick (one) with (someone or something) v.	(birini istemediği biriyle/bir şeyle) baş başa bırakmak
379	Phrasals	stick with (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) destekçisi olmak
380	Phrasals	stick someone or something up v.	birini/bir şeyi soymak
381	Phrasals	stick in something v.	bir şeyin içine oturmak
382	Phrasals	stick with (something) v.	(bir şeyi) yapmaya devam etmek
383	Phrasals	stick with (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) arkasında durmak
384	Phrasals	stick in v.	aklına takılmak
385	Phrasals	stick up v.	duyuru, poster, ilan asmak
386	Phrasals	stick in v.	takmak
387	Phrasals	stick with (something) v.	(bir şeyde) ısrarcı olmak
388	Phrasals	stick into (something) v.	(bir şeye/yere) gelişigüzel koymak
389	Phrasals	stick into (something) v.	(bir şeye) not etmek
390	Phrasals	stick (one) with (someone or something) v.	(birini/bir şeyi birinin) sırtına yüklemek
391	Phrasals	stick up v.	yukarıda tutmak
392	Phrasals	stick with (something) v.	(bir şeyi) inatla sürdürmek
393	Phrasals	stick into (something) v.	(bir şeyin)eklemek
394	Phrasals	stick with (someone or something) v.	kendini (birine/bir şeye) adamak
395	Phrasals	stick in v.	bir yere hapsetmek
396	Phrasals	stick (one) with (someone or something) v.	(birini/bir şeyi birine) yüklemek
397	Phrasals	stick into (something) v.	(bir şeye/yere) almak
398	Phrasals	stick in v.	içine itmek
399	Phrasals	stick into (something) v.	(bir şeyi) delmek
400	Phrasals	stick with (something) v.	(bir şeyi) kullanmaya devam etmek
401	Phrasals	stick in something v.	bir şeye takılmak
402	Phrasals	stick (one) with (someone or something) v.	(birini/bir şeyi birinin) üstüne yıkmak
403	Phrasals	stick someone or something up v.	birini/bir şeyi gasp etmek
404	Phrasals	stick up v.	gasp etmek
405	Phrasals	stick in v.	eklemek
406	Phrasals	stick with (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) desteklemek
407	Phrasals	stick in v.	boğazında düğümlenmek/kalmak
408	Phrasals	stick in v.	gelişigüzel koymak
409	Phrasals	stick with (something) v.	(bir şeyin) üstüne gitmek
410	Phrasals	stick in something v.	bir şeyde takılı kalmak
411	Phrasals	stick into (something) v.	(bir şeye) batmak
412	Phrasals	stick into (something) v.	(bir şeyin) içine sokmak
413	Phrasals	stick into (something) v.	(bir şeye/yere) yerleştirmek
414	Phrasals	stick into (something) v.	(bir şeyin) içine tıkmak
415	Phrasals	stick in something v.	bir şeyin içinde durmak
416	Phrasals	stick in v.	arasına/içine sıkıştırmak
417	Phrasals	stick in v.	iğnelemek
418	Phrasals	stick into (something) v.	(bir şeye) takmak
419	Phrasals	stick into (something) v.	(bir şeye) kaydetmek
420	Phrasals	stick into (something) v.	(bir şeye/yere) kapatmak
421	Phrasals	stick up v.	yukarı kaldırmak
422	Phrasals	stick in v.	delmek
423	Phrasals	stick in v.	içine tıkmak
424	Phrasals	stick with (something) v.	(bir şeye) bağlı kalmak
425	Phrasals	stick with (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) devam etmek
426	Phrasals	stick with (something) v.	(bir şeyden) vazgeçmemek
427	Phrasals	stick in v.	batmak
428	Phrasals	stick into (something) v.	(bir şeye) saplanmak
429	Phrasals	stick with (someone) v.	(birinin) aklında kalmak
430	Phrasals	stick with (someone) v.	(birinin) hafızasında yer etmek
431	Phrasals	stick someone with something v.	bir şeyi birine yüklemek
432	Phrasals	stick someone with someone or something v.	birini/bir şeyi birinin sırtına yüklemek
433	Phrasals	stick someone with something v.	birini istemediği bir şeyle baş başa bırakmak
434	Phrasals	stick with v.	hafızasında yer etmek
435	Phrasals	stick with v.	vazgeçmemek
436	Phrasals	stick someone with someone or something v.	birini birine/bir şeye esir etmek
437	Phrasals	stick someone with something v.	bir şeyi birinin başına sarmak
438	Phrasals	stick someone with something v.	bir şeyi birinin üstüne yıkmak
439	Phrasals	stick someone with someone or something v.	birini istemediği biriyle/bir şeyle başbaşa bırakmak
440	Phrasals	stick with v.	sırtına yüklemek
441	Phrasals	stick with v.	yanından ayrılmamak
442	Phrasals	stick with v.	aklında kalmak
443	Phrasals	stick with v.	yanında kalmak
444	Phrasals	stick someone with someone or something v.	birini/bir şeyi birinin başına sarmak
445	Phrasals	stick with v.	sadık kalmak
446	Phrasals	stick someone with someone or something v.	birini/bir şeyi birine yüklemek
447	Phrasals	stick with v.	istemediği biriyle/bir şeyle baş başa bırakmak
448	Phrasals	stick with v.	kendini adamak
449	Phrasals	stick with v.	esir etmek
450	Phrasals	stick with v.	üstüne atmak
451	Phrasals	stick with v.	devam etmek
452	Phrasals	stick someone with someone or something v.	birini/bir şeyi birinin üstüne yıkmak
453	Phrasals	stick with v.	üstüne yıkmak
454	Phrasals	stick someone with someone or something v.	birini/bir şeyi birinin üstüne atmak
455	Phrasals	stick with v.	başına sarmak
456	Phrasals	stick someone with something v.	bir şeyi birinin sırtına yüklemek
457	Phrasals	stick with v.	devam ettirmek
458	Phrasals	stick someone with something v.	bir şeyi birinin üstüne atmak
459	Phrasals	stick through (something) v.	(bir şeyin) sonuna kadar devam etmek
460	Phrasals	stick on v.	üstüne yüklemek
461	Phrasals	stick through (someone or something) v.	(birine/bir şeye) bir şey sokmak
462	Phrasals	stick through (something) v.	(bir şeyin) sonuna kadar dayanmak
463	Phrasals	stick on v.	gereksiz/fuzuli şeyler eklemek
464	Phrasals	stick through (something) v.	(bir şeyi) sonuna kadar sürdürmek/devam ettirmek
465	Phrasals	stick through (something) v.	(bir şeyin) sonuna kadar durmak
466	Phrasals	stick on v.	üstüne bindirmek
467	Phrasals	stick on v.	üstüne koymak
468	Phrasals	stick on v.	üstüne eklemek
469	Phrasals	stick through (someone or something) v.	(birine/bir şeye) bir şey saplamak
470	Phrasals	stick through (someone or something) v.	(birine/bir şeye) bir şey batırmak
471	Phrasals	stick through (something) v.	(bir şeyin) sonunu getirmek
472	Phrasals	stick on v.	eklemek
473	Phrasals	stick out to (something) v.	(bir şeye) dayanmak
474	Phrasals	stick to (something) v.	(bir şeyle/bir şeye) devam etmek
475	Phrasals	stick to (something) v.	(bir şeyi) sürdürmek
476	Phrasals	stick out to (something) v.	(bir yöne) doğru çıkıntı yapmak
477	Phrasals	stick out to (someone) v.	(birinin) gözüne çarpmak
478	Phrasals	stick up for (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) savunmak
479	Phrasals	stick out against v.	önünde belirgin/görünür olmak
480	Phrasals	stick up for (oneself) v.	kararlarının, yaptıklarının, fikirlerinin arkasında durmak
481	Phrasals	stick out to (something) v.	(bir şeyi) sürdürmek
482	Phrasals	stick by (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) terk etmemek
483	Phrasals	stick by (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) arkasında durmak
484	Phrasals	stick up for (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) arkasında durmak
485	Phrasals	stick out to (something) v.	(bir şeye) tahammül etmek
486	Phrasals	stick to (something) v.	(bir şeyden) vazgeçmemek
487	Phrasals	stick out to (someone) v.	(biri) için uygunsuz olmak
488	Phrasals	stick out to (someone) v.	(biri) için dikkat çekici olmak
489	Phrasals	stick to (something) v.	(bir şeyin) arkasında durmak
490	Phrasals	stick to (something) v.	(bir şeyi) bırakmamak
491	Phrasals	stick out to (someone or something) v.	(birine/bir şeye) doğru uzatmak
492	Phrasals	stick to (something) v.	(bir şeye) bağlı kalmak
493	Phrasals	stick out to (something) v.	(bir yöne) doğru uzamak
494	Phrasals	stick by (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) desteklemek
495	Phrasals	stick up for (oneself) v.	(kendini) savunmak
496	Phrasals	stick by (someone or something) v.	(birine/bir şeye) sadık kalmak
Phrases
497	Phrases	stick around expr.	bizi izlemeye devam edin
498	Phrases	stick to the script expr.	plana sadık kal
499	Phrases	stick to the script expr.	plana sadık kal
500	Phrases	walk softly and carry a big stick expr.	müzakereye açık ol ama gardını düşürme