takmak - Türkisch Englisch Wörterbuch

takmak

Bedeutungen von dem Begriff "takmak" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 49 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
takmak affix v.
The filling and discharge devices may be affixed to a manifold.
Doldurma ve boşaltma cihazları bir manifolda takılabilir.

More Sentences
takmak wear v.
General
takmak fix v.
She tried again to fix the earring into her ear.
O tekrar küpeyi kulağına takmaya çalıştı.

More Sentences
takmak fasten v.
Tom fastened his seatbelt.
Tom emniyet kemerini taktı.

More Sentences
takmak hang v.
I tried hanging the door on my own, but I couldn't do it properly.
Kapıyı kendi başıma takmayı denedim ama düzgün yapamadım.

More Sentences
takmak hook v.
She hooked her belt under the chair and dragged it over.
Kemeri sandalyenin altına takarak onu sürükledi.

More Sentences
takmak attach v.
Attach an Xbox 360 Hard Drive to increase the capacity of your console.
Konsolunuzun kapasitesini artırmak için bir Xbox 360 Sabit Sürücüsü takın.

More Sentences
takmak care v.
I no longer care.
Artık takmıyorum.

More Sentences
takmak give a damn v.
Who gives a damn.
Kim takar.

More Sentences
takmak put in v.
However, you may need to put in batteries first.
Ancak, önce pilleri takmanız gerekebilir.

More Sentences
takmak mount v.
The jeweler mounted a big pearl in the brooch.
Kuyumcu broşa büyük bir inci taktı.

More Sentences
takmak put on v.
Clara told me to put on the hat.
Clara bana şapkayı takmamı söyledi.

More Sentences
takmak catch v.
Her hair got caught in the hairdryer.
Saçı fön makinesine takılmış.

More Sentences
Trade/Economic
takmak attach v.
Attach a piece of the wood in every corner and this will be the frame.
Her köşeye bir parça tahta takın ve bu çerçeve olacaktır.

More Sentences
Technical
takmak install v.
We know that installing filters increases the output of CO2.
Filtre takmanın CO2 üretimini arttırdığını biliyoruz.

More Sentences
takmak insert v.
Only insert one disk at a time.
Bir seferde yalnızca bir disk takın.

More Sentences
takmak put on v.
Do not forget to put on a shower cap.
Duş başlığı takmayı unutmayın.

More Sentences
Automotive
takmak fit v.
I had a new stereo fitted to my car.
Arabama yeni bir teyp taktırdım.

More Sentences
General
takmak fixate v.
takmak set v.
takmak stick v.
takmak fit on v.
takmak gird oneself with v.
takmak surpass v.
takmak beat v.
takmak have a down on somebody v.
takmak reassemble v.
takmak hang on v.
takmak affix v.
takmak bother v.
takmak have it in for somebody v.
takmak incur v.
takmak snag v.
takmak hitch v.
takmak infix v.
takmak assemble v.
takmak wear v.
takmak affix v.
takmak threaddle v.
takmak threadle [dialect] v.
takmak ketch [rare] v.
takmak input v.
takmak span v.
Phrasals
takmak stick in v.
Idioms
takmak lay in v.
Technical
takmak wear v.
takmak offer up v.
Automotive
takmak joggle v.
Archaic
takmak set v.

Bedeutungen, die der Begriff "takmak" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
koşum takmak harness v.
It was impossible to harness the large foal.
İri olan taya koşum takmanın imkanı yoktu.

More Sentences
tel takmak wire v.
General
lakap takmak nickname v.
I give everyone nicknames, just like the president.
Herkese lakaplar takarım, müdür gibi mesela.

More Sentences
asma kilit takmak padlock v.
Her friends had to padlock the freezer to prevent her from eating ice cream.
Arkadaşları onun dondurma yemesini engellemek için buzluğa asma kilit takmak zorunda kaldılar.

More Sentences
etiket takmak tag v.
Were you wearing a name tag?
İsim etiketi takıyor muydun?

More Sentences
tekrar yerine takmak reset v.
Mr. Wilkinson had his arm reset; a procedure called a fracture reduction.
Bay Wilkinson'ın kolu, kırık redüksiyonu adı verilen bir prosedürle tekrar yerine takıldı.

More Sentences
prize takmak plug in v.
Tom plugged in the TV.
Tom televizyonu prize taktı.

More Sentences
kelepçe takmak handcuff v.
Handcuffing an artist is quite disrespectful.
Bir sanatçıya kelepçe takmak oldukça saygısızca.

More Sentences
tel takmak string v.
She knows how to string a violin.
Kemana nasıl tel takılacağını biliyor.

More Sentences
(kemerine vb.) takmak strap v.
The stranger had a gun strapped to his belt.
Yabancının kemerine takılı bir silah vardı.

More Sentences
kulp takmak find fault with v.
The teacher is always finding fault with his students.
Öğretmen her zaman öğrencilerine kulp takıyor.

More Sentences
lakap takmak call v.
I don't like it when people call me names.
İnsanların bana lakaplar takmasından hoşlanmıyorum.

More Sentences
eldiven takmak wear glove v.
Why aren't you wearing gloves?
Neden eldiven takmıyorsun?

More Sentences
kafaya takmak care v.
Why do you care about Tom?
Tom'a neden kafanı takıyorsun?

More Sentences
kafaya takmak mind v.
I've never minded her behaving badly.
Onun kötü davranışını hiç kafama takmadım.

More Sentences
çelme takmak trip v.
Our right fielder was tripped and brought down.
Sağ saha oyuncumuz çelme takılarak yere düşürüldü.

More Sentences
ağızlık takmak muzzle v.
Casey couldn't muzzle Rocket as he headed for the hills.
Casey, tepelere doğru ilerleyen Roket'e ağızlık takamamış.

More Sentences
gözlük takmak wear glasses v.
At present I am not wearing glasses.
Şu anda gözlük takmıyorum.

More Sentences
fişe takmak plug in v.
Imagine a flash drive you can't plug in except to charge it.
Şarj etmek dışında fişe takamadığınız bir flash bellek düşünün.

More Sentences
ad takmak call v.
I called them fat pigs.
Onlara şişko domuzlar adını taktım.

More Sentences
tüy takmak feather v.
The ranger has a bunch of feathered arrows in his quiver.
Korucunun sadağında bir sürü tüy takılmış ok var.

More Sentences
ökçe takmak heel v.
The poor man's shoes need heeling.
Zavallı adamın ayakkabılarına ökçe takılması lazım.

More Sentences
takmak (gözlük/kolye/küpe vb'ni) wear v.
I wear another hat as the Chairman of the committee, thereby keeping an eye on the rapporteur.
Komite Başkanı olarak bir şapka daha takıyorum ve böylece raportöre göz kulak oluyorum.

More Sentences
yüzük takmak wear a ring v.
Tom was married, but he didn't wear a ring.
Tom evliydi ama yüzük takmıyordu.

More Sentences
küpe takmak wear earring v.
Why is it okay to wear earrings, but not nose rings?
Neden küpe takmak sorun olmuyor da hızma takmak sorun oluyor?

More Sentences
şapka takmak don a hat v.
I donned a hat yesterday, because it was very cold.
Dün şapka taktım çünkü hava çok soğuktu.

More Sentences
prize takmak plug into v.
Tom pushed the plug into the socket.
Tom fişi prize taktı.

More Sentences
saat takmak wear watch v.
Do many people still wear watches?
Hala saat takan çok insan var mı?

More Sentences
emniyet kemeri takmak wear seat belt v.
When I was a child, no one wore seat belts.
Ben çocukken kimse emniyet kemeri takmazdı.

More Sentences
madalya takmak decorate v.
The police officer was decorated for her bravery.
Polis memuruna cesaretinden dolayı madalya takıldı.

More Sentences
kafayı takmak become obsessed v.
When Tom was a kid, he became obsessed with the girl who lived across the street from him.
Tom çocukken, sokağın karşısında yaşayan kıza kafayı takmıştı.

More Sentences
maske takmak wear a mask v.
I was not wearing a mask, as they claim.
İddia ettikleri gibi maske takmıyordum.

More Sentences
peruk takmak wear a wig v.
I'm pretty sure Tom wears a wig.
Tom'un peruk taktığından oldukça eminim.

More Sentences
diş teli takmak wear braces v.
Tom is wearing braces.
Tom diş teli takıyor.

More Sentences
(bir şeyi) kafaya takmak be obsessed with v.
They were obsessed with detail.
Detaylara kafayı takmışlardı.

More Sentences
kulaklık takmak wear headphone v.
Tom is wearing headphones.
Tom kulaklık takıyor.

More Sentences
(üzerine) dinleme cihazı takmak wear a wire v.
The police asked Tom to wear a wire.
Polis Tom'dan dinleme cihazı takmasını istedi.

More Sentences
kask takmak wear a helmet v.
Please always wear a helmet.
Lütfen her zaman kask takın.

More Sentences
bileklik takmak wear a wristband v.
She wears a wristband on her right hand, similar to P1.
Sağ elinde P1'e benzer bir bileklik takıyor.

More Sentences
kask takmak wear a helmet v.
Always wear a helmet when you're riding.
Motor ve bisiklete binerken her zaman kask takın.

More Sentences
kuşak takmak sash v.
He wore a red sash across his chest.
Göğsüne kırmızı bir kuşak takmıştı.

More Sentences
(pil vb.) takmak get v.
I need to get the batteries in the torch.
El fenerine pil takmam lazım.

More Sentences
peşine takmak sic v.
He decided to sic the authorities on his cheating business partner.
Kendisini aldatan iş ortağının peşine yetkilileri takmaya karar verdi.

More Sentences
duvak takmak veil v.
I have a wedding party today, I need you to veil my hair immediately.
Bugün bir düğünüm var, saçıma hemen duvak takmanı istiyorum.

More Sentences
tasma takmak leash v.
John leashed his dog before going for a walk.
John yürüyüşe çıkmadan önce köpeğine tasma taktı.

More Sentences
lakap takmak name v.
From now on we will name you shorty.
Şu andan itibaren sana bücür lakabını takıyoruz.

More Sentences
kep takmak (simge) cap n.
şahinin bacağına zil takmak için kullanılan deri parçası bewet n.
şahinin bacağına zil takmak için kullanılan deri parçası bewit n.
bileğe takmak için bir halkası bulunan cüzdan veya çanta wristlet n.
saati zincire takmak için kullanılan saat gövdesi halkası bow n.
olta ipine sinek takmak için kullanılan bir balıkçı düğümü figure of eight n.
kafaya takmak have a bee in one's bonnet about something v.
tasma takmak collar v.
sırım takmak thong v.
kafasını takmak have a bee in one's bonnet about something v.
motor takmak motorize v.
cam takmak (pencereye) glaze v.
tasma takmak put a collar on v.
kafasına takmak fasten on v.
kafaya takmak have a bee in one's bonnet v.
ata koşum takmak harness v.
burunsalık takmak muzzle v.
canını dişine takmak make great efforts v.
sap takmak haft v.
takmak (film) thread v.
maske takmak put a mask on v.
takmak (bir aygıtı) install v.
kolayca takmak cinch v.
kiriş takmak joist v.
yüzük takmak ring v.
lakap takmak give a nickname v.
tıpa takmak tap v.
kelepçe takmak manacle v.
kemer takmak belt v.
musluk takmak tap v.
kuron takmak crown v.
takmak (ip vb) string v.
çember takmak hoop v.
yular takmak halter v.
aklını takmak have a bee in one's bonnet v.
yaka takmak collar v.
topuk takmak heel v.
maske takmak put on a mask v.
kancayı takmak hook on v.
bir şeyi başka bir şeye fermuarla takmak zipper one thing into another v.
atmaca kösteğini takmak jess v.
ad takmak nickname v.
kafasını takmak have a bee in one's bonnet v.
ad takmak dub v.
isim takmak nickname v.
tel takmak wire v.
makine takmak engine v.
kancayı takmak hook v.
ad takmak give a bad name v.
uç takmak tip v.
isim takmak style v.
kafaya takmak nurse v.
kancayı takmak have one's knife into somebody v.
kullanılmış parça takmak cannibalize v.
yeni pervane takmak reprop v.
ata başlık takmak bridle v.
aklına takmak be obsessed by v.
nal kayarı takmak rough v.
yerine takmak ship v.
tıpa takmak stopper v.
emniyet kemerini takmak belt up v.
fiş takmak tag v.
boynuz takmak be cuckolded v.
peçe takmak veil v.
ad takmak style v.
cam takmak glaze v.
boru vb dirsek takmak offset v.
kafasına takmak keep one's mind v.
burun takmak (çorap/ayakkabı vb'ne) toe v.
kancayı takmak get one's claws into v.
çelme takmak trip up v.
diz bağı takmak garter v.
perde takmak curtain v.
vitese takmak gear v.
koşum takmak gear v.
kancayı takmak set one's cap at v.
parmaklık takmak bar v.
kuyruk takmak tail v.
kuron takmak (dişe) crown v.
takmak (sabitleştirecek bir şekilde) fix v.
kafasına takmak turn one's mind v.
şerit takmak fillet v.
kapak takmak trap v.
saçak takmak fringe v.
yem takmak bait v.
ad takmak give a name v.
aklına takmak be obsessed with v.
ayağına çelme takmak trip up v.
çengel takmak barb v.
omza takmak shoulder v.
elektrik tellerini takmak (bir aygıtın) wire v.
aklını takmak have a bee in one's bonnet about something v.
takmak (kıymetli bir taşı bir yüzük vb'ne) set in v.
maske takmak mask v.
cam takmak glass v.
dişini tırnağına takmak break one's neck v.
kafasına takmak keep one's mind on v.
pencere çerçevesi takmak sash v.
isim takmak give a name v.
kanat takmak wing v.
lakap takmak give a name v.
kafasına takmak fasten upon v.
takmak (borç) not to pay debts v.
kafasına takmak turn one's mind to v.
dişini tırnağına takmak work tooth and nail v.
tel takmak (pencereye vb/sinek vb'ne karşı) screen v.
kenar takmak flange v.
film şeridini takmak thread v.
isimlik takmak tag v.
kafaya takmak saw sawdust v.
gereksiz şeylere kafayı takmak sweat the small stuff v.
atkı takmak shawl v.
eşarp takmak shawl v.
kravat takmak tie a tie v.
şal takmak shawl v.
borç takmak bilk v.
yular takmak bridle v.
dizgin takmak bridle v.
kafasına takmak address oneself to v.
kafasını takmak address oneself to v.
ucuna bir şey takmak tip v.
kancayı takmak be down on somebody v.
yeniden takmak (tel/ip) restring v.
zincir takmak chain v.
canını dişine takmak put one's back in it v.
canını dişine takmak give it one's all v.
canını dişine takmak go all out v.
canını dişine takmak make great or desperate efforts v.
koşum takmak inspan v.
altın takmak give gold jewellery (bride and groom) v.
altın takmak pin gold coin v.
galoş takmak wear overshoes v.
madalya takmak give somebody a medal v.
yem takmak set out the bait v.
yem takmak put out the bait v.
küpe takmak clip on earring v.
küpe takmak put in earring v.
küpe takmak put on earring v.
küpe takmak have on earring v.
kartı takmak insert the card v.
takı takmak pin jewelry v.
fişe takmak plug into v.
şapka takmak place a hat v.
saat takmak have on watch v.
toka takmak fasten buckle v.
toka takmak do up the buckle v.
söz takmak give to in marriage v.
söz takmak bind with a promise to wed v.
söz takmak plight v.
söz takmak affiance v.
kullanılmış parça takmak cannibalise v.
çıkma parça takmak cannibalize v.
bir şey yapmayı kafaya takmak be bent on doing something v.
yaka kartı takmak pin a name holder v.
yaka kartı takmak pin a name badge v.
yaka kartı takmak wear a name tag on v.
isimlik takmak pin a name tag v.
isimlik takmak wear a name tag on v.
yaka kartı takmak have a name tag on v.
yaka kartı takmak clip a name badge v.
isimlik takmak pin a name badge v.
isimlik takmak pin a name holder v.
yaka kartı takmak clip a name tag v.
yaka kartı takmak clip a name holder v.
isimlik takmak clip a name holder v.
yaka kartı takmak pin a name tag v.
isimlik takmak clip a name tag v.
isimlik takmak clip a name badge v.
isimlik takmak have a name tag on v.
kancayı takmak make a dead set at v.
kolan takmak girth v.
kuşak takmak girth v.
kenar takmak fringe v.
emniyet kemeri takmak fasten seat belt v.
-i kafasına takmak fasten on v.
-e kafasını takmak hang up v.
emniyet kemeri takmak put on seat belt v.
sap takmak helve v.
menteşe takmak hinge v.
kancayı takmak get one's hooks on v.
(disket) takmak insert v.
çelenk takmak crown v.
ad takmak entitle v.
-e takmak fit v.
sökülen parçaları yerine takmak reassemble v.
filmi projeksiyon makinesine takmak thread v.
takı takmak pin a piece of jewellery onto someone v.
takı takmak pin a piece of jewellery to someone v.
takı takmak pin a piece of jewellery onto something v.
takı takmak pin a piece of jewellery to something v.
takı takmak pin a piece of jewellery on something v.
takı takmak pin a piece of jewellery on someone v.
peruk takmak bewig v.
bentlere kapak takmak sluice v.
çelme takmak trip someone up v.
(kamyon vb) arkayı takmak hook up the back v.
(kamyonun vb) arkasını takmak hook up the back v.
(birisine) kafayı takmak be fixated on someone v.
(birisine) kafayı takmak be obsessed with someone v.
ata eyer/semer takmak put a saddle on a horse v.
ata eyer/semer takmak saddle up a horse v.
koşum takmak harness on an animal v.
numaralı gözlük takmak wear corrective glasses v.
numaralı lens takmak wear corrective lenses v.
bir şeyi yapmaya kafayı takmak be intent on doing something v.
madalyon takmak wear a medallion v.
nişan yüzüğü takmak wear an engagement ring v.
prezervatif takmak put a rubber on v.
peruk takmak get a wig v.
türban/başörtüsü takmak cover one's head v.
kapı takmak install a door v.
emniyet kemerini takmak buckle the seat belt v.
emniyet kemerini takmak fasten the seat belt v.
diş teli takmak have braces v.
lastik takmak mount a tire v.
köpeğe tasma takmak put a leash on the dog v.
vitesi üçe takmak put it into three v.
ikinci vitese takmak put it into second v.
vitesi ikiye takmak put it into second v.
üçüncü vitese takmak put it into three v.
bir öğrenciye takmak (for a teacher) give a student hard time in school v.
prezervatif takmak wear condom v.
ata nal takmak horseshoe v.
ata at nalı takmak horseshoe v.
dizel motor takmak dieselize v.
dizel motor takmak dieselise v.
yenisini takmak replace v.
ağızlık takmak(hayvan vb.'ye) put a muzzle on v.
şarjörü takmak insert the clip v.
şarjörü takmak load a magazine into the gun v.
şarjörü takmak insert the magazine v.
şarjörü takmak insert the mag v.
motor takmak motorise v.
çıkma parça takmak cannibalise v.
takılarını takmak put on her jewelry v.
köpeğe tasma takmak/bağlamak put the dog on a leash v.
altın zincir takmak wear a gold chain v.
zincir takmak put chains on the tires v.
kulaklık takmak put on a headphone v.
kulaklık takmak put on a headset v.
kulaklık takmak wear a headset v.
filtre takmak attach a filter v.
söküp takmak disassemble and assemble v.
prezervatif takmak wear a condom v.
söz yüzüğü takmak bind with a promise to wed v.
şapka takmak wear a hat v.
kılıf takmak clad v.
perde takmak put up the curtains v.
kask takmak be wearing a helmet v.
serum takmak put someone on a drip v.
binek hayvanına koşum takımı takmak tackle v.
kuyruk takmak tail v.
lakap takmak tag v.
telefon hattını gizlice dinlemek için tertibat takmak tap v.
musluk takmak tap v.
şerit takmak tape v.
kurdele takmak tape v.
püskül takmak tassel v.
püskül takmak tassel v.
püskül takmak tassel v.
alarm cihazı takmak alarm v.
kabza takmak tang v.
(nişan/söz/evlilik) yüzük takmak exchange rings v.
ad takmak label v.
rozet takmak badge v.
lakap takmak label v.
yeni kılıf takmak reface v.
yeniden takmak refasten v.
lakap takmak nick v.
emzik takmak nipple v.
kolye takmak necklace v.
(kaleme) uç takmak nib v.
(saça) örtü takmak tire v.
diş takmak tooth v.
boyunduruk takmak yoke v.
oltaya yem takmak bait v.
kanca takmak barb v.
yaka takmak encollar v.
kolye takmak bad v.
sırt çantası takmak knapsack v.
lakap takmak enstyle [obsolete] v.
(ata) süslü eyer takmak barde v.
dişi soketi prize takmak jack v.
jakuzi takmak jacuzzi v.
kapak takmak lid v.
tekerlek takmak wheel v.
defne çelengi takmak laurel v.
(bir şeye) ağızlık takmak bemuzzle v.
valf takmak valve v.
kapakçık takmak valve v.
bıyık takmak bewhisker v.
defne tacı takmak laurel v.
defne dalları takmak laurel v.
(saça) postiş takmak weave v.
peruk takmak wig [obsolete] v.
(oyuncuya, aktöre) peruk takmak wig v.
(ok) tüy takmak wing v.
(ata) at gözlüğü takmak blinker v.
madalya takmak mense [dialect] [uk] v.
kask takmak helmet v.
yay ipini kertiğe takmak brace v.
saça toka takmak braid v.
fren takmak brake v.
kabza takmak hilt v.
boynuzunu takmak hornify v.
tekrar takmak rewear v.
oltanın ucuna yem sineği takmak busk [dialect] [uk] v.
kasap çengeline takmak gambrel v.
(varile veya fıçıya) kasnak takmak gird [scotland] v.
gözlük takmak glass v.
isim takmak byname v.
lakap takmak byname v.
(nişan, rütbe, unvan, madalya vb.) takmak decorate v.
korkuluk takmak guard v.
siper takmak (kitap, makine, pencere) guard v.
çelenk takmak gyrland [obsolete] v.
koşum takmak hitch v.
çelme takmak offend [obsolete] v.
mahmuz takmak rowel v.
kancayı takmak cinch v.
(ata) eyer takmak cinch v.
(fişi) prize takmak connect v.
taç takmak diadem v.
ayakkabılara tahta tabanlık takmak clog v.
ata çiviyle nal takmak cloy [obsolete] v.
korse takmak corset v.
baca şapkası takmak cowl v.
şapkasız dikildikten sonra şapkasını geri takmak cover v.
kravat takmak cravat v.
dübel takmak dowel v.
(boruya) yoğuşma sıvısını boşaltmak için musluk takmak drip v.
vampir dişi takmak fang v.
kancayı takmak cleek [scotland] v.
tasma takmak couple v.
(ağaçtan lateks veya özsuyu almak için) delik açarak kap takmak cup v.
ata nal takmak plate v.
parmaklık takmak portcullis v.
baş örtüsü takmak sash v.
türban takmak sash v.
(birine) lakap takmak cognominate v.
takke takmak coiffe v.
şapka takmak coiffe v.
bone takmak coiffe v.
şerit takmak cordon v.
bant takmak cordon v.
ip takmak cordon v.
korniş takmak cornice v.
taç takmak coronet v.
her şeye kulp takmak find fault v.
kanat takmak fin v.
(oka) tüy takmak fledge v.
(oka) tüy takmak fletch v.
(oka) tüy takmak flight v.
(pencereye) tel örgü takmak gauze [uk] v.
pim takmak preen [scotland] v.
önceden takmak preinsert v.
gözlük takmak sight v.
mercek takmak sight v.
pervaz takmak sill v.
kuskun takmak crupper v.
etek takmak skirt v.
kol takmak sleeve v.
priz takmak socket v.
fiş takmak socket v.
şarja takmak put (phone) on to charge v.
sakal takmak beard v.
(birine) kasket takmak becap v.
(fıçıya) tıpa takmak spile v.
tıkaç takmak spigot v.
boru takmak spout v.
(bir parçayı) pişmemiş çömleğe takmak sprig v.
yay takmak spring v.
klemp takmak spur v.
mahmuz takmak spur v.
yemlik kilidi takmak stanchion v.
tasma takmak stanchion v.
(kısmen şekillendirilmiş camı) sıcak demir çubuğa/pipoya takmak stick up v.
kol takmak stock v.
çıpo takmak stock v.
(silaha) dipçik takmak stock v.
flama takmak streamer v.
tüy takmak streamer v.
musluk takmak strike [obsolete] v.
çelme takmak supplant [obsolete] v.
(ata) kolan takmak surcingle v.
(bir armayı) bir diğer armanın üzerine takmak surcharge v.
(ata) palan kolanı takmak surcingle v.
sıfat takmak surname v.
lakap takmak surname v.
ek isim takmak surname [obsolete] v.
yenisini takmak change v.
tel takmak wire v.
prize takmak house v.
peruk takmak periwig v.
jant teli takmak spoke v.
atkı takmak stole v.
şal takmak stole v.
tıkaç takmak stopple v.
pastal iğnesine takmak spindle v.
sap takmak stem v.
nişan takmak promise v.
Phrasals
kafasına takmak worry oneself about v.
birisine taç takmak crown someone (with something) v.
madalya/nişan takmak decorate someone for something v.
-e bir şey yerleştirmek/takmak implant something in v.
-e bir şey yerleştirmek/takmak implant something into v.
ata koşum takımı takmak tack up v.
kafasına takmak brooded over v.
kapak takmak head up v.
emniyet kemerini takmak/bağlamak buckle up v.
emniyet kemerini takmak/bağlamak buckle up v.
emniyet kemerini takmak/bağlamak buckle someone or something down v.
emniyet kemerini takmak/bağlamak buckle in v.
emniyet kemerini takmak/bağlamak buckle someone in v.
emniyet kemerini takmak/bağlamak buckle down v.
ağzına kilit vurmak/takmak button up v.
kolan takmak cinch up v.
bir şeyi bir şeyin üzerine çatmak/takmak clap something on something v.
bir şeyi bir şeyin üzerine çatmak/takmak clap something onto something v.
(bir şeyi bir şeye) takmak affix (something) to (something) v.
(bir şeyi birine veya bir şeye) takmak affix something to someone or something v.
(kaset, cd) takmak cue up v.
taç takmak crown someone with something v.
taç takmak crown (someone or something) with (something) v.
yükseğe takmak/yapıştırmak stick up v.
yüksek bir yere takmak/yapıştırmak stick up v.
(birine veya bir şeye) takmak pick away at (something) v.
(bir şeyi birine/bir şeye) kancayla takmak hook (something) onto (someone or something) v.
bir şeyi bir şeye takmak pin something on something v.
'-e takmak pin to v.
bir şeyi bir şeye takmak pin something onto something v.
şıp diye oturtmak/takmak snap on v.
tık diye oturtmak/takmak snap onto (something) v.
(bir şeye) şıp diye oturtmak/takmak snap into (something) v.
(bir şeye) takmak stick into (something) v.
emniyet kemerini bağlamak/takmak strap in v.
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) üstüne takmak strap (someone or something) onto (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) kafaya takmak trouble (someone or oneself) with (someone or something) v.
-e çiviyle takmak nail in v.
bir şeyi çevirerek takmak/sokmak screw something into something v.
bir şeyi bir şeye takmak screw something into something v.
bir şeyi döndürerek takmak/sokmak screw something into something v.
bir şeyi burarak takmak/sokmak screw something into something v.
(bir şeye) takmak toss into (something) v.
(bir şeyi başka bir şeye) takmak/asmak mount (something) on (something else) v.
bir şeye takmak/asmak mount up v.
bir şeyi bir şeye takmak/asmak mount something on something v.
(bir şeyi bir şeye) raptiyeyle/çiviyle takmak tack (something) onto (something else) v.
bir şeyi raptiyeyle/çiviyle takmak tack something up v.
bir şeyi bir şeye vurarak takmak hammer something onto something v.
bir şeyi bir şeye vurarak takmak hammer something on v.
bir şeyi bir şeye çakarak takmak hammer something onto something v.
bir şeyi bir şeye çakarak takmak hammer something on v.
bir şeyi birine/bir şeye takmak strap something on to someone or something v.