polar - Türkisch Englisch Wörterbuch

polar

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "polar" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 46 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
polar adj. zıt
We should at last stop depicting business and the protection of the climate as being polar opposites.
Nihayet iş dünyası ile iklimin korunmasını birbirine zıt kutuplar olarak göstermekten vazgeçmeliyiz.

More Sentences
polar adj. kutup
The polar opposites always draw each other.
Zıt kutuplar her zaman birbirini çeker.

More Sentences
Technical
polar adj. polar
The song was recorded between November and December 1978 at Polar Studios in Stockholm, Sweden.
Şarkı Kasım ve Aralık 1978 arasında İsveç'in Stockholm kentindeki Polar Stüdyolarında kaydedildi.

More Sentences
Food Engineering
polar adj. polar
The Scott Polar Research Institute will be open for visits.
Scott Polar Araştırma Enstitüsü ziyarete açık olacak.

More Sentences
Chemistry
polar adj. polar
The Polar Flow service’s data is saved on Polar’s service provider’s servers.
Polar Flow hizmetinin verileri Polar'ın hizmet sağlayıcısının sunucularına kaydedilir.

More Sentences
General
polar n. ucay
polar adj. rehber
polar adj. yol gösteren
polar adj. ucaysal
polar adj. kutupyıldızı gibi
polar adj. kutuplu
polar adj. kutupsal
polar adj. karşıt
polar adj. ters
polar adj. odak noktasında olan
polar adj. merkezi
polar adj. çevresinde olaylar gelişen
polar adj. kutupsal koordinatlara ait veya ilgili
polar adj. kutupsal koordinatlarla ifade edilen
polar adj. kutupsal koordinat sistemine ait veya ilgili
polar adj. aşırı soğuk
polar adj. dondurucu
polar adj. buz kestiren
Technical
polar adj. kutuplu
polar adj. kutupsal
polar adj. ucaysal
polar adj. ucaylı
Food Engineering
polar adj. kutupsal
polar adj. kutuplu
polar adj. ucaylı
Math
polar n. kutup doğrusu
polar adj. (koordinat sisteminde) yarı çap veya açı ile noktanın yerini gösteren
Chemistry
polar adj. elektrovalent
polar adj. elektron değerlikli
polar adj. iyonik
polar adj. dipol ile ilgili
polar adj. dipol ile karakterize
polar adj. (bir madde) iyonik bağlı kristali olan
polar adj. (kristal) iyonik bağlı
Astronomy
polar adj. (gök cisminin) kuzey ve güney kutbu üzerinden geçen
polar adj. kutup yörüngesinde ilerleyen
Linguistics
polar adj. (soru) iki uçlu
polar adj. (soru) çift yanıtlı
polar adj. (soru) hem evet hem hayır şeklinde yanıtlanabilir
Geography
polar n. wisconsin eyaletinde yerleşim yeri
Meteorology
polar adj. kutupsal

Bedeutungen von dem Begriff "polar" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 5 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Technical
polar polar adj.
Press the front button of your M600 to open the Polar app.
Polar uygulamasını açmak için M600'ünüzün ön düğmesine basın.

More Sentences
Food Engineering
polar polar adj.
Polar Seltzer contains carbonated water and natural flavors.
Polar Seltzer karbonatlı su ve doğal aromalar içerir.

More Sentences
Chemistry
polar polar adj.
Polar M430 helps you keep track of the calories you’ve burned.
Polar M430 yaktığınız kalorileri takip etmenize yardımcı olur.

More Sentences
General
polar fleece n.
Automotive
polar fleece jacket n.

Bedeutungen, die der Begriff "polar" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 227 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
polar regions n. kutup bölgeleri
Spring is very short in the polar regions.
Kutup bölgelerinde bahar çok kısa sürer.

More Sentences
polar bear n. kutup ayısı
Polar bears were once the face of global warming.
Kutup ayıları bir zamanlar küresel ısınmanın yüzüydü.

More Sentences
Technical
polar bond n. polar bağ
Not every molecule with polar bonds is a polar molecule.
Polar bağları olan her molekül polar bir molekül değildir.

More Sentences
polar bear n. kutup ayısı
An adult polar bear can extend up to 2 meters.
Yetişkin bir kutup ayısı 2 metreye kadar uzayabilir.

More Sentences
polar axis n. kutup ekseni
Earth rotates on its polar axis.
Dünya kutup ekseninde döner.

More Sentences
polar molecule n. polar molekül
There is a net attraction between the polar molecules.
Polar moleküller arasında net bir çekim vardır.

More Sentences
General
polar climate n. kutup iklimi
polar curve n. kutupsal eğri
non polar bond n. kutupsuz bağ
polar bear n. kutupayısı
polar zone n. kutup bölgesi
polar meteorology n. kutup bölgesi meteorolojisi
polar star n. kutup yıldızı
polar star n. kuzey yıldızı
polar-sea n. kutup denizi
polar bear plunge n. buz gibi suya dalış/atlayış etkinliği
polar plunge n. buz gibi suya dalış/atlayış etkinliği
mars polar lander n. nasa'nın mars’taki kutup bölgesini incelemek üzere gönderdiği uzay aracı
polar star n. rehber
polar star n. kılavuz
polar star n. önder
polar opposite adj. tam zıttı
pogo (polar orbiting geophysical observatory) abrev. birleşik devletler'in proje amaçlı gönderdiği altı insansız uydu
pogo (polar orbiting geophysical observatory) abrev. bir nasa uzay aracı
Idioms
hot enough to burn a polar bear's butt expr. cehennem gibi sıcak
hot enough to burn a polar bear's butt expr. cehennem kadar sıcak
hot enough to burn a polar bear's butt expr. çok sıcak
hot enough to burn a polar bear's butt expr. aşırı sıcak
Trade/Economic
polar opposite n. kutupsal karşıt
Politics
multi-polar system n. çok kutuplu sistem
multi-polar system n. çok kutuplu sistem
multi-polar world economy n. çok kutuplu dünya ekonomisi
Technical
polar angle n. kutupsal açı
polar vector n. kutupsal vektör
polar coordinate n. kutupsal koordinat
polar moment of inertia n. polar atalet momenti
polar line n. kutup çizgisi
polar liquid n. kutupsal sıvı
polar moment of inertia n. polar eylemsizlik momenti
polar compound n. kutupsal bileşik
polar solvent n. çözücü olarak kullanılan kutupsal sıvı
polar form n. kutupsal biçim
polar form n. trigonometrik biçim
polar molecule n. kutupsal molekül
polar tension n. polar gerilim
polar group n. polar grup
polar current n. polarizasyon akımı
polar compound n. ucaylı bileşik
polar compound n. polar bileşik
polar bond n. kutupsal bağ
polar curve n. kutupsal eğri
polar solvent n. polar çözücü
polar lights n. kutup ışınları
polar molecule n. ucaysal molekül
polar axis n. ucay ekseni
polar curve n. kutup eğrisi
polar plot n. kutupsal çizim
polar grid n. kutupsal ızgara
mass and polar moment of inertia n. kütle ve polar eylemsizlik momenti
inverse polar n. ters kutuplu
inverse polar n. ters polariteli
polar compounds n. polar bileşikler
polar group n. ucaylı küme
polar coordinates n. ucaysal konaçlar
polar molecule n. ucaylı molekül
traces of polar compounds n. eser orandaki polar bileşikler
bi-polar machine n. çift kutuplu makine
Computer
polar axis n. kutup ekseni
polar grid n. kutupsal ızgara
polar coordinates n. kutupsal konaçlar
polar plot n. kutupsal çizim
polar curve n. kutup eğrisi
Telecom
antenna cross-polar discrimination n. çapraz kutuplu anten ayrımı
cross-polar discrimination n. çapraz kutuplu ayrıştırma
cross-polar isolation n. çapraz kutuplu ayırım
polar mount n. kutupsal montaj
polar direct-current telegraph transmission n. kutupsal doğru akımlı telgraf iletimi
Electric
zinco-polar adj. çinkonun pil asidi ile teması sonucu kutuplaşan
Textile
polar fleece n. polar kumaş
Dyeing
polar bear n. kırık bir krem rengi
polar bear n. soluk turuncumsu sarı
Automotive
polar winding n. kutupsal sarım
polar moment of inertia n. kutupsal eylemsizlik momenti
Marine
polar coordinates n. kutupsal koordinatlar
polar air mass n. kutupsal hava kütlesi
Medical
polar moment of inertia n. kutupsal atalet momenti
non polar bond n. polar olmayan bağ
hyperintensity in temporal polar region and external capsule n. temporal lob polar bölge ve eksternal kapsülde hiperintensite
Psychology
polar continuum n. kutuplu süreklilik
Food Engineering
polar flagellum n. polar flagella
polar compounds n. polar bileşikler
Math
polar line n. kutup doğrusu
polar angle n. kutup açısı
polar equation n. kutupsal denklem
polar distance n. kutupsal uzaklık
polar radius n. kutupsal yarıçap
polar form n. kutupsal biçim
polar triangle n. kutup üçgeni
polar coordinates n. kutupsal koordinatlar
polar coordinates n. kutupsal konaçlar
polar coordinates n. ucaysal konaçlar
polar form n. ucaysal biçim
polar axis n. kutupsal koordinat sisteminde sabit çizgi
Geometry
polar coordinate system n. düzlemde her noktanın kutupsal koordinat dizisine sahip olduğu bir noktalar grubu
polar equation of a line n. çizginin kutupsal denklemi
polar spherical triangle n. kutupsal küresel üçgen
polar coordinate system n. kutupsal koordinat sistemi
polar spherical triangle n. üç açı noktası verilen üçgen kenarlarının kutbu olduğu küresel bir üçgen
Statistics
polar wedge diagram n. kutupsal köşe diyagramı
Physics
polar components of acceleration n. ivmenin polar koordinat bileşenleri
polar vapors n. polar buharlar
polar adsorption n. polar adsorpsiyon
polar adsorption n. ucaysal yüzerme
non-polar vapors n. polar olmayan buharlar
polar components of acceleration n. ivmenin kutupsal koordinat bileşenleri
polar forces n. zıt kuvvetler
electro-polar adj. elektrikle kutup haline getirilmiş
electro-polar adj. elektrikle kutuplanmış
electro-polar adj. elektropolar
Chemistry
polar bond n. ucaylı bağ
grafted polar polymers n. graft edilmiş polar polimerler
Biology
first polar body n. birinci kutup küreciği
polar globule n. kutup yuvarı
polar body n. polar cisim
polar body n. (bakterinin kuyruklarında yoğunlaşan) metakromatik granül
polar body n. olgunlaşma sırasında oositten ayrılan küçük cisim/hücre
Marine Biology
polar whale n. grönland balinası
polar whale n. kutup balinası
Astronomy
polar flattening n. kutup basıklığı
polar motion n. kutup hareketi
polar distance n. kutup uzaklığı
polar circle n. kutuplar dairesi
polar circle n. kutup çemberi
polar motion n. eksenucu devinimi
polar circle n. kutup dairesi
north polar region n. kuzey kutup bölgesi
north polar distance n. gök cisminin gökyüzünde kuzey kutbuna olan mesafesi
north polar region n. kuzey kutbu'nu çevreleyen kara ve denizler
polar jet n. kutupsal jet
polar-ring galaxy n. kutup halkalı galaksi
polar wind n. kutup rüzgarı
polar cusp n. kutupsal zirve
polar jet n. kutup jeti
polar-ring galaxy n. kutup halkalı gökada
polar orbit n. kutupsal yörünge
polar clock n. yeryüzüne paralel eksende dönerek zamanı gösteren bir tür saat
polar circles n. kuzey ve güney kutup daireleri
polar sequence n. kutupsal dizi
polar sequence n. kuzey gök kutbu yakınlarında yer akan yıldızlar dizisi
polar dial n. dünya kutuplarını geçen büyük daireye paralel düzlemi olan bir halka
polar circles n. kutup daireleri
polar cap n. mars'ta yer alan buzul kuşağı
polar circles n. yeryüzünde yer alan iki kutup dairesi
Zoology
second polar body n. ikinci kutup küreciği
polar fox n. kutup tilkisi
polar fox n. beyaz tilki
polar fox n. kar tilkisi
polar hare n. kutup tavşanı
polar fox n. kuzey kutup bölgelerinde bulunan, kalın tüyleri yazın kahverengimsi kışın beyaz olan bir tilki
polar hare n. kuzey amerika'nın kuzeyinde bulunan, kışın neredeyse tamamen beyaz olan büyük bir kutup tavşanı
Botanic
polar nucleus n. kutupsal çekirdek
polar nucleus n. iki dişi haploid çekirdekten her biri
Linguistics
polar opposition n. karşıt anlamlı bir sözcük çifti arasındaki ilişki
polar opposition n. zıt karşıtlık
Environment
polar front n. kutup cephesi
highly polar adj. polaritesi yüksek
Geography
polar wandering n. dünya manyetik kutup konumundaki kayma
polar motion n. kutup devinmesi
polar region n. kutup bölgesi
polar flattening n. kutup basıklığı
polar zone n. kutup bölgesi
polar high pressure n. kutup yüksek basıncı
polar zone n. eksenucu bölgesi
polar high pressure n. eksenucu yüksek basıncı
polar ice n. kutup buzu
polar ice cap n. buzullarla kaplı kutup bölgesi
polar ice cap n. kutuplardaki buzullar
polar ice cap n. kutuplardaki buz tabakası
polar ice cap n. kutup buz örtüsü
polar winds n. kutup rüzgarları
polar point n. kutup noktası
polar lights n. kuzey ışıkları
polar lights n. kutup ışıkları
polar circles n. kuzey kutup dairesi ve güney kutup dairesi
polar zones n. kuzey ve güney kutup bölgeleri
polar cap n. kutup buz tabakası
polar glacier n. kutup buzulu
polar lights n. güney kutbunda görülen kutup ışığı
polar glacier n. kuzey veya güney dairesi yakınlarında yer alan buzul
north-polar adj. kuzey kutbu ile ilgili
north-polar adj. kuzey kutbu'na ait
south-polar adj. güney kutbu yakınında bulunan
south-polar adj. güney kutbunda olan
Meteorology
polar orbiting satellite n. kutupsal yörüngeli uydular
polar air depression n. kutupsal hava depresyonu
polar jet n. kutupsal jet
polar climate n. kutup iklimi
polar air mass n. kutupsal hava kütlesi
polar front n. kutupsal cephe
polar air mass n. kutup hava kütlesi
polar front n. kutup cephesi
polar air n. kutup havası
polar maritime air n. kutup deniz havası
polar continental air n. kutup kara havası
polar air n. soğuk hava
polar climate n. eksenucu iklimi
ab-polar current n. kutupsal akıntı
polar continental air mass n. kutup-karasal hava kütlesi
polar maritime air mass n. kutup-denizsel hava kütlesi
polar vortex n. kutbi girdap
polar night n. kutup karanlığı
polar night n. kutup gecesi
polar vortex n. kutup girdabı
Geology
polar wander n. kutup kayması
polar wander n. yeryüzünün manyetik kutuplarının hareketi
Military
universal polar stereographic grid n. evrensel kutbi stereo grafik grid
polar coordinates n. kutupsal koordinasyonlar
polar plot n. kutbi işaretleme
polar stereographic grid n. kutbi stereografik grid
polar stereographic projection n. kutbi stereografik projeksiyon
polar distance n. kutuptan ölçülen mesafe
polar distance n. kutup mesafesi
Engineering
polar projection n. kutupsal projeksiyon
Star Wars
north polar spaceport n. kuzey kutbu uzay limanı
northern polar plateau n. kuzey kutbu platosu
north-polar base n. kuzey kutbu üssü
south-polar base n. güney kutbu üssü