rafine - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

rafine



Bedeutungen von dem Begriff "rafine" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 5 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
rafine refined adj.
rafine precieuse adj.
rafine précieux adj.
rafine sophisticated adj.
Food Engineering
rafine refined adj.

Bedeutungen, die der Begriff "rafine" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 124 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
rafine şeker white refined sugar n.
rafine tuz boiled salt n.
rafine petrol refined petroleum n.
rafine şeker white sugar n.
rafine etme refinement n.
rafine nikel refined nickel n.
rafine şeker refined sugar n.
rafine zevk delicacy n.
yumurta ve rafine şarap içeren bir preparat parel [obsolete] n.
rafine eden kimse finer n.
rafine edilmemişlik primitivism n.
rafine edilen şey sift n.
şekeri rafine eden kimse sugar barek n.
rafine edilmek be refined v.
rafine etmek try [obsolete] v.
rafine etmek bolt v.
rafine etmek garble v.
fazla rafine etmek overrefine v.
(bir şeyi) fazla rafine etmek over-refine v.
rafine hale getirmek polish (up) v.
rafine etmek polite [obsolete] v.
rafine etmek fine v.
rafine etmek slick v.
rafine etmek smooth [obsolete] v.
rafine edilmiş refined adj.
yarı rafine semirefined adj.
rafine edilmiş refine [obsolete] adj.
aşırı rafine ultrarefined adj.
rafine zevkli delicate adj.
rafine eden polishing adj.
(özellik) rafine fine-drawn adj.
rafine olmayan finespun adj.
çok rafine superslick adj.
Trade/Economic
nükleer yakıt ve rafine petrol ve kok kömür üretimi sanayii nuclear fuel and refined petroleum and coke coal industry n.
Industry
kısmen rafine edilmiş parafin mumu scale wax n.
kısmen rafine edilmiş parafin mumu paraffin scale n.
Technical
rafine olma refinedness n.
dökme demiri fırınhanede doğrudan rafine ederek veya cevherin doğrudan işlenmesiyle wootz olarak yapılan çelik natural steel n.
rafine edilmiş bakırın yapısı tough-cake n.
rafine edilmiş bakırın yapısı tough cake n.
rafine edilmiş bakırın teknik yapı ve özellikleri tough-pitch n.
yaklaşık yüzde 0,02 ila 0,05 oksijen içeren rafine bakır tough cake n.
yaklaşık yüzde 0,02 ila 0,05 oksijen içeren rafine bakır tough pitch n.
rafine çinko refined zinc n.
rafine altın refined gold n.
rafine kurşun refined lead n.
rafine şeker refined sugar n.
rafine metal refined metal n.
rafine bakır refined copper n.
rafine edilmiş kurşun refined lead n.
rafine edilmemiş kobalt oksit zaffre n.
rafine etmek (şeker vb) defecate n.
rafine gümüş refined silver n.
rafine alüminyum ingotlar refined aluminium ingots n.
rafine yağ refined oil n.
rafine edilmiş keten tohumu yağı degummed linseed oil n.
rafine edilmiş kurşun relined lead n.
rafine bakır dry copper n.
rafine edilmiş potasyum peartash n.
rafine edilmiş baz yağ refined base stock oil n.
rafine edilmemiş kobalt oksit zaffer n.
rafine etme fining n.
rafine nikel refined nickel n.
rafine etmek (şeker vb) defaecate n.
(metalurji) bakırın rafine edildiği yüzeylerde oluşan silika malzemesi çökeltisi bosh n.
çözücüyle rafine edilmiş bir tür lak garnet lac n.
kısmen rafine katı parafin paraffin scale n.
rafine kil içeren seramik karışımı soft paste n.
rafine etmek refine v.
çok rafine damıtılmış overrefined adj.
çok rafine edilmiş overrefined adj.
rafine edilebilir finable adj.
rafine edilmemiş rough adj.
rafine edilmiş bir şekilde refinedly adv.
Textile
tamamen rafine edilmemiş rami bon n.
tamamen rafine edilmemiş rami china grass n.
(ipek) rafine edilmiş bright adj.
Lighting
yakıldığında yayacağı toksik madde miktarını azaltmak için rafine edilmiş gazyağı lamp oil n.
Automotive
petrol ürünlerinin rafine edilmesi oil refining n.
rafine petrol ürünleri refined petroleum products n.
Marine
rafine edilmemiş ürün taşıyan tanker dirty ship n.
Petrol
rafine edilmiş rus petrolünün artık bileşenlerinden elde edilen yakıt astatki n.
boru hattıyla iletilen belirli bir petrol veya rafine ürün miktarı batch n.
petrolden elde edilen kalitesiz bir rafine yağ middlings n.
bir varil ham petrol ile rafine edilmiş petrol ürünleri arasındaki genel fiyatlandırma farkı crack spread n.
bir varil ham petrol ile ondan rafine edilen petrol ürünleri arasındaki genel fiyat farkı crack spread n.
Mining
rafine bakır refined copper n.
yarı rafine uranyum cevheri yellow cake n.
yarı rafine uranyum cevheri yellowcake n.
Food Engineering
rafine edilmemiş şeker cassonade n.
kısmen rafine, açık kahverengi toz şeker turbinado sugar n.
kısmen rafine, açık kahverengi toz şeker turbinado n.
kristal rafine şeker granulated refined sugar n.
rafine şeker kleresi refined liquor n.
rafine şeker refined sugar n.
rafine şeker white direct consumption sugar n.
rafine şeker lapası refined sugar masscuite n.
rafine zeytinyağı refined olive oil n.
yemeklik rafine fındık yağı edible refined hazelnut oil n.
yemeklik rafine prina yağı refined olive pomace oil n.
hurma özünden yapılan rafine edilmemiş esmer şeker jaggary n.
hurma özünden yapılan rafine edilmemiş esmer şeker jagghery n.
karıştırma yoluyla şekeri rafine ederken elde edilen ham şeker ve şurup kitlesi magma n.
özellikle koni veya çubuklar halinde kalıplanmış, rafine edilmemiş şeker piloncillo n.
nispeten daha az rafine edilmiş un clears n.
(gıdaları) temel veya istenen bileşenleri yok olana kadar rafine etmek devitalize v.
(gıdaları) temel veya istenen bileşenleri yok olana kadar rafine etmek devitalise v.
Gastronomy
kristal rafine şeker granulated refined sugar n.
rafine şeker kleresi refined liquor n.
rafine şeker white direct consumption sugar n.
rafine edilip zenginleştirilmiş buğday unu white flour n.
ham şekerin rafine edilmesi ile elde edilen kıvamlı bir şurup melasses [obsolete] n.
(yiyecek) rafine spa adj.
Chemistry
balık zehri veya böcek ilacı olarak kullanılan öğütülmüş ve rafine edilmiş bir malzeme timbo n.
rafine gliserin refined glycerine n.
(alaşımlardan ayırarak) metalleri rafine eden kimse departer [obsolete] n.
rafine petrol ürünlerinden elde edilen asit sludge acid n.
çözücü ile rafine edilmiş solvent-refined adj.
Agriculture
rafine yağ refined oil n.
rafine tuz imalat makinesi salt refining machine n.
yemeklik rafine fındık yağı edible refined hazelnut oil n.
Military
(kimyasal veya biyolojik harp maddesini) silah olarak kullanılmak üzere üretmek veya rafine etmek weaponize v.
(kimyasal veya biyolojik harp maddesini) silah olarak kullanılmak üzere üretmek veya rafine etmek weaponise v.
Archaic
rafine zevkleri olmayan popular adj.