sertleştirilmiş - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

sertleştirilmiş



Bedeutungen von dem Begriff "sertleştirilmiş" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 6 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
sertleştirilmiş tempered adj.
sertleştirilmiş vulcanized adj.
sertleştirilmiş stiffened adj.
sertleştirilmiş vulcanised adj.
sertleştirilmiş old adj.
Technical
sertleştirilmiş hardened adj.

Bedeutungen, die der Begriff "sertleştirilmiş" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 97 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
sertleştirilmiş cam toughened glass n.
sertleştirilmiş madde vulcanized fiber n.
daha yumuşak bir metaldeki tasarımın ters kopyasını basmak için kullanılan sertleştirilmiş kabartmalı çelik silindir mill n.
işlenmiş veya parlatılmış çelik yüzey üzerindeki sertleştirilmiş malzeme bölgesini gösteren açık renkli şerit ghost n.
sertleştirilmiş kıyafet aksesuarı stiff n.
güneşte kurutulup sertleştirilmiş sunbaked adj.
aşırı sertleştirilmiş over-hardened adj.
yüzeyden sertleştirilmiş çelik casehardened adj.
şeker, tuz ve nitrat karışımı ile sertleştirilmiş sugar-cured adj.
sertleştirilmiş olarak temperedly adv.
Industry
(çeşitli şekillere girebilen) sertleştirilmiş deri cuir bouilli n.
(14. yüzyıl öncesi zırhlarda kullanılan) balmumu ile sertleştirilmiş deri cuir-bouilli n.
Technical
dış yüzeyi sertleştirilmiş çelik case-hardened steel n.
bir parçanın üzerine açılacak delikleri doğru yerleştirmekte kullanılan, sertleştirilmiş çelikten yapılmış küçük şablon toolmakers' button n.
aşırı sertleştirilmiş çelik overhardened steel n.
çökelimli sertleştirilmiş çelik precipitation-hardened steel n.
çekiçlemeli sertleştirilmiş hammer hard n.
çökelimli sertleştirilmiş paslanmaz çelik precipitation-hardened stainless steel n.
dış yüzeyi sertleştirilmiş çelik case hardened steel n.
dış yüzeyi sertleştirilmiş hadde case hardened roll n.
doku sertleştirilmiş hadde case hardened roll n.
doku sertleştirilmiş çelik case hardened steel n.
endüklemli sertleştirilmiş kabuk induction hardened case n.
endüklemeli sertleştirilmiş doku induction hardened case n.
hava ile sertleştirilmiş çelik air hardening steel n.
kabuk sertleştirilmiş dişli case hardened gear n.
kabuk sertleştirilmiş merdane case hardened roll n.
kabuk sertleştirilmiş çelik case hardened steel n.
kükürtle sertleştirilmiş kauçuk ebonite n.
sertleştirilmiş cam hardened glass n.
sertleştirilmiş harç hardened mortar n.
sertleştirilmiş ve menevişlenmiş yay quenched and tempered spring n.
sertleştirilmiş çelik bilya hardened steel ball n.
soğutularak sertleştirilmiş çelik chilled steel n.
sertleştirilmiş malzemeler hardened materials n.
sertleştirilmiş çelik hardened steel n.
sertleştirilmiş kabuk hardened case n.
sertleştirilmiş çelik tel hardened steel wire n.
suda sertleştirilmiş çelik water hardened steel n.
tavlanarak sertleştirilmiş adi döküm malleable casting n.
yalazla sertleştirilmiş kabuk flame hardened case n.
yağda sertleştirilmiş çelik oil-hardened steel n.
yeniden sertleştirilmiş çelik rehardened steel n.
yağda sertleştirilmiş çelik yaylık tel oil-hardened spring steel wire n.
yetersiz sertleştirilmiş çelik underhardened steel n.
yüzey sertleştirilmiş çelik surface-hardened steel n.
yüzey sertleştirilmiş metal surface-hardened metal n.
sertleştirilmiş kırmızı kauçuktan üretilen dayanıklı bir çeşit elastik antimony rubber n.
spor sahalarının üst katmanında kullanılan sertleştirilmiş kil veya şeyl blaes n.
(niteleyici olarak) spor sahalarının üst katmanında kullanılan sertleştirilmiş kil veya şeyl blaes n.
öğütülmüş kemik ve mineral maddelerden yapılıp basınçla sertleştirilmiş bir madde boncilate n.
dökümün sertleştirilmiş kısmı chill n.
karbonlanmış veya sertleştirilmiş metalde korunmuş iç bölüm core n.
(ısıtılıp sertleştirilmiş çeliği) yumuşatmak untemper v.
ısıyla sertleştirilmiş treated adj.
aşırı sertleştirilmiş overhardened adj.
çökelimli sertleştirilmiş precipitation hardened adj.
havada sertleştirilmiş air hardened adj.
endüklemli sertleştirilmiş induction hardened adj.
ısıl işlem ile sertleştirilmiş heat-strengthened adj.
indüksiyonla sertleştirilmiş induction-hardened adj.
ile sertleştirilmiş tempered with adj.
önceden sertleştirilmiş prehardened adj.
katı çökeltmeyle sertleştirilmiş precipitation-hardened adj.
ön sertleştirilmiş prehardened adj.
kabuk sertleştirilmiş case hardened adj.
sertleştirilmiş ve temperlenmiş hardened and tempered adj.
suda sertleştirilmiş water hardened adj.
yüzeyi sertleştirilmiş case-hardened adj.
yeniden sertleştirilmiş rehardened adj.
zemini sertleştirilmiş hardened adj.
yağda sertleştirilmiş oil-hardened adj.
yağda sertleştirilmiş oil-hardened adj.
yüzey sertleştirilmiş surface-hardened adj.
yetersiz sertleştirilmiş underhardened adj.
yalazla sertleştirilmiş flame-hardened adj.
sertleştirilmiş (cam) armoured adj.
sertleştirilmiş (cam) armored adj.
Electric
endüklemeli sertleştirilmiş induction hardened adj.
Textile
ince, sertleştirilmiş, açık örgülü bir pamuklu kumaş tarlatan n.
ince, sertleştirilmiş, açık örgülü bir pamuklu kumaş tarletan n.
Construction
sertleştirilmiş beton tabaka/zemin hardened concrete substrate n.
sertleştirilmiş beton hardened concrete n.
yüzeyi sertleştirilmiş çelik cemented steel n.
Woodworking
sertleştirilmiş ahşap bois durci n.
Automotive
sertleştirilmiş külbütör çubuğu hardened pushrod n.
sertleştirilmiş yüzeyli eksantrik hardface overlay camshaft n.
kromla sertleştirilmiş chrome hardened adj.
Aeronautic
uçağın manevra yapabilmesi için kullanılan sertleştirilmiş düz yüzey rampa apron n.
Mining
sertleştirilmiş kil bend n.
Printing
oyulmuş ve sertleştirilmiş çelik boyanın yumuşak çelik rulo üzerine basıldığı baskı makinesi transferring machine n.
Gastronomy
tuz ile sertleştirilmiş domuz pastırması side of bacon n.
dumanda sertleştirilmiş smoke-cured adj.
Chemistry
tarak, düğme ve elektrik izolasyonu için kullanılan, kükürtle sertleştirilmiş plastik vulcanite n.
Fishery
basınçla sertleştirilmiş tuzlu morina balığı crapefish n.
Military
sertleştirilmiş kar blokları ready-made snow blocks n.
zemini sertleştirilmiş mevzi sahası hardened site n.