suçlama - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

suçlama



Bedeutungen von dem Begriff "suçlama" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 60 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
suçlama charge n.
suçlama accusing n.
suçlama accusation n.
General
suçlama condemnation n.
suçlama censure n.
suçlama allegation n.
suçlama crimination n.
suçlama impeachment n.
suçlama rap n.
suçlama incrimination n.
suçlama complaint n.
suçlama incriminating n.
suçlama blame n.
suçlama reproach n.
suçlama indictment n.
suçlama plaint n.
suçlama blaming n.
suçlama descriptio n.
suçlama inculpation n.
suçlama excoriation n.
suçlama denunciation n.
suçlama imputation n.
suçlama accusation n.
suçlama act of charging with crime n.
suçlama accusal n.
suçlama calumny n.
suçlama challenge [obsolete] n.
suçlama threap [scottish] n.
suçlama twit n.
suçlama reprehension n.
suçlama repriefe n.
suçlama revile [obsolete] n.
suçlama damning n.
suçlama dirdum [scotland] n.
suçlama durdum [scotland] n.
suçlama imprecation n.
suçlama contek n.
suçlama injury [obsolete] n.
Trade/Economic
suçlama accusal n.
suçlama accusation n.
Law
suçlama accusal n.
suçlama accusement [obsolete] n.
suçlama denouncement n.
suçlama arraignment n.
suçlama impeachment n.
suçlama charging n.
suçlama accusation n.
suçlama official written accusation n.
suçlama crimination n.
suçlama bill of indictment n.
suçlama delation n.
suçlama denunciation n.
suçlama criminal charge n.
suçlama appeachment [obsolete] n.
suçlama impeach [obsolete] n.
suçlama presentment n.
Archaic
suçlama impression n.
suçlama discommendation n.
Slang
suçlama beef n.
suçlama heat n.

Bedeutungen, die der Begriff "suçlama" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 110 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
sorumluluk almamak adına başkasını suçlama eylemi scapegoatism n.
karşı suçlama countercharge n.
kendi kendini suçlama self accusation n.
şiddetle suçlama excoriation n.
şiddetle suçlama excoriating n.
kurbanı suçlama victim blaming n.
birbirini suçlama recrimination n.
delile dayanmayan suçlama smear n.
kendi kendini suçlama self incrimination n.
alenen suçlama denunciation n.
karşılıklı suçlama recrimination n.
kendi kendini suçlama self-accusation n.
kendini suçlama self-reproach n.
kendini suçlama self-recrimination n.
haksız suçlama unfair accusation n.
üstü kapalı/dile getirilmemiş suçlama veiled accusation n.
üstü kapalı/dile getirilmemiş suçlama unspoken accusation n.
suçlamaya suçlama ile karşılık veren kimse recriminator n.
karşı suçlama yapan kimse recriminator n.
onur kırıcı suçlama attaintment n.
(argüman, suçlama) dayanak underpinning n.
asılsız suçlama hatchet job n.
yeminle suçlama objuration n.
açıkça suçlama denouncement n.
kamu nezdinde suçlama denouncement n.
aleni suçlama detestation [obsolete] n.
haddini aşan suçlama wild accusation n.
önceki suçlama preaccusation n.
eski suçlama preaccusation n.
kendini suçlama self-abuse n.
kendini suçlama self-condemnation n.
kendini suçlama self-delation n.
kendini suçlama self-reproof n.
önemsiz suçlama subincusation n.
haksız olduğunu kanıtlamak (suçlama vb'nin) repulse v.
suçlama yöneltmek accuse v.
asılsız suçlama yapmak mischarge v.
(suçlama vb.) geri çekmek drop v.
hakkında herhangi bir suçlama veya itham bulunmayan sackless adj.
suçlama kabilinden incriminatory adj.
suçlama içeren accusative adj.
suçlama içeren accusatorial adj.
karşı suçlama mahiyetinde recriminative adj.
karşı suçlama mahiyetinde recriminatory adj.
Phrasals
bir kişiye suçlama yapmak cast up v.
(eleştiri, suçlama) yöneltmek cast about v.
(eleştiri, suçlama) yöneltmek cast around v.
Colloquial
bir kimseyi komünist olmakla suçlama red-baiting n.
ne yapacağını görmek için (birine) bir suçlama yöneltmek put it to (one) v.
ne yapacağını görmek için birine bir suçlama yöneltmek put it to someone v.
(birini) suçlama don't blame (one) expr.
beni suçlama don't blame me expr.
Idioms
haksız suçlama bad rap n.
haksız suçlama a bad rap n.
suçlama oyunu blame game n.
suçlama savaşı blame game n.
bir dava veya anlaşmazlık hakkında televizyonda, medyada veya sosyal medyada bir kişiye karşı suçlama veya suçlama iması içerecek şekilde yapılan tartışma trial by the media n.
birisini suçlama fingerpointing n.
birisini suçlama finger-pointing n.
haksız suçlama a bum rap n.
ağır suçlama the finger of responsibility n.
karşılıklı suçlama blame game n.
birbirini suçlama blame game n.
karşılıklı suçlama blame shifting n.
birbirini suçlama blame shifting n.
haksız suçlama bum rap n.
tartışma/münakaşa esnasında birine direkt suçlama veya eleştiri yöneltmemek fire (one's) pistol in the air v.
Speaking
beni suçlama don't point your finger at me expr.
Law
karşıt suçlama recrimination n.
mukabil suçlama recrimination n.
yeniden suçlama reindictment n.
asılsız suçlama false charge n.
gayrimenkul üzerinde meydana gelen hasardan dolayı kiracıyı suçlama impeachment of waste n.
haksız suçlama aspersion n.
karşıt suçlama counteraccusation n.
karşıt suçlama countercharge n.
kendi kendini suçlama self incrimination n.
kendi aleyhine suçlama self-incrimination n.
mukabil suçlama counteraccusation n.
mukabil suçlama countercharge n.
sulh ceza ve/veya ağır ceza mahkemesinde yargılanması yapılabilecek suçlama hybrid offence n.
suçlama (dava dilekçesi veya iddianamede sayılan) count n.
sulh ceza ve/veya ağır ceza mahkemesinde yargılanması yapılabilecek suçlama dual offence n.
sulh ceza ve/veya ağır ceza mahkemesinde yargılanması yapılabilecek suçlama crown option offence n.
sulh ceza ve/veya ağır ceza mahkemesinde yargılanması yapılabilecek suçlama either way offence n.
sulh ceza ve/veya ağır ceza mahkemesinde yargılanması yapılabilecek suçlama wobbler n.
sulh ceza ve/veya ağır ceza mahkemesinde yargılanması yapılabilecek suçlama dual procedure offence n.
(ingiliz hukukunda) suçlama appeal [obsolete] n.
sanığa yöneltilen suçlama bill n.
sanığa yöneltilen suçlama iddianamesi bill n.
suçlama karşısında savunma yapmayı reddeden sanık mute n.
isyancılıkla suçlama denunciation [scotland] n.
birini cinayetle suçlama murder charge n.
birini cinayetle suçlama murder indictment n.
bir durumun ortaya çıkarıldığı veya bir suçlama yapmanın mümkün olduğu delil koşulu circumstance n.
davacının davalıya yönelttiği ikincil suçlama crossclaim n.
karşı tarafla gizlice anlaşarak yalan suçlama veya savunma yapmak prevaricate v.
suçlama içeren accusative adj.
suçlama içeren accusatorial adj.
(soruşturmada) suçlama olarak kullanılabilir impeachable adj.
resmi suçlama öncesi gelişen precharge adj.
suçlama öncesi precharge adj.
Psychology
kurbanı suçlama blaming the victim n.
kendini suçlama self-blame n.
Social Sciences
suçlama kültürü blame culture n.
Military
donanma komutanının kendi birimindeki suçlama yapılan askerleri dinleyip davalarını çözüme kavuşturduğu disiplin soruşturması mast n.
Slang
şaka yollu birini hırsızlıkla/soygunculukla suçlama dick turpin n.
şaka yollu birini dick turpin gibi hırsız olmakla suçlama dick turpin n.
masum birini suçlama fit-up [uk] n.
(suçlama veya cezadan) paçayı kurtarmak beat v.