Türkisch - Englisch
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Französisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Englisch Synonyme
Synonyme
Über uns
Werkzeuge
Quellen
Kontakt
Einloggen / Registrieren
Licht Ausschalten
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyme
Werkzeuge
Über uns
Quellen
Kontakt
Einloggen / Registrieren
EN-TR
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Spanisch - Englisch
Französisch - Englisch
Englisch Synonyme
Türkisch - Englisch
Verlauf
up on (something)
Bedeutungen von dem Begriff
"up on (something)"
im Türkisch Englisch Wörterbuch : 3 Ergebniss(e)
Kategorie
Englisch
Türkisch
Colloquial
1
Colloquial
up on (something)
expr.
(bir şeye) aşina
2
Colloquial
up on (something)
expr.
(bir şeyi) bilen
3
Colloquial
up on (something)
expr.
(bir şeyle) ilgili bilgi sahibi
Bedeutungen, die der Begriff
"up on (something)"
mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 237 Ergebniss(e)
Kategorie
Englisch
Türkisch
General
1
General
set something up on fire
v.
yangın çıkarmak
2
General
set something up on fire
v.
ateşe vermek
Phrasals
3
Phrasals
line up on something
v.
bir şeyin üzerinde sıraya girmek/sıra yapmak
4
Phrasals
stock up on something
v.
bir şeyi stoklamak
5
Phrasals
tank up on something
v.
çok/tıka basa içmek
6
Phrasals
study up on someone or something
v.
hakkında bilgi toplamak
7
Phrasals
slack up on something
v.
serbest bırakmak/gevşetmek
8
Phrasals
read up on something
v.
(kütüphanede/okuyarak) bir şey hakkında bilgi toplamak
9
Phrasals
pull (one) up on (something)
v.
(birini bir şeyden) sorumlu tutmak
10
Phrasals
pull (one) up on (something)
v.
(birini bir şeyden) mesul tutmak
11
Phrasals
load up on (something)
v.
kendini (bir şeyle) doyurmak
12
Phrasals
load up on (something)
v.
bol miktarda (bir şey) yemek/içmek
13
Phrasals
load up on (something)
v.
tıka basa (bir şey) yemek/içmek
14
Phrasals
load up on (something)
v.
doyana kadar (bir şey) yemek/içmek
15
Phrasals
push up on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) yükseltmek
16
Phrasals
push up on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) yukarı doğru itmek
17
Phrasals
push up on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) yukarı doğru kaldırmak
18
Phrasals
stay up on (something
v.
(bir şeyi) yakından takip etmek
19
Phrasals
stay up on (something
v.
(bir şeyden) haberdar olmak
20
Phrasals
stay up on (something
v.
(bir şey) hakkındaki son gelişmelerle ilgili bilgi sahibi olmak
21
Phrasals
bone up (on something)
v.
(bir şeye) çalışmak
22
Phrasals
bone up (on something)
v.
(bir şeye) çalışarak hazırlanmak
23
Phrasals
bone up (on something)
v.
(bir şeyi) iyice öğrenmek
24
Phrasals
brush up (on something)
v.
(bilgisini) tazelemek
25
Phrasals
brush up (on something)
v.
(bilgisini) yenilemek
26
Phrasals
brush up (on something)
v.
(bilgisini) geliştirmek
27
Phrasals
catch someone up on (someone or something)
v.
birine (birinde/bir şeyden) haber vermek
28
Phrasals
catch up on (something)
v.
(bir şeyi) öğrenmek
29
Phrasals
catch up on (something)
v.
gündemi yakalamak
30
Phrasals
catch up on (something)
v.
(bir şeyle) ilgili arayı kapatmak
31
Phrasals
catch up on (something)
v.
(ihmal edilmiş bir işi) yapmak
32
Phrasals
catch up on (something)
v.
(ertelenmiş bir işi) yapmak
33
Phrasals
catch up on (something)
v.
(bir şeyi) telafi etmek
34
Phrasals
check up on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) kontrol etmek
35
Phrasals
check up on (someone or something)
v.
(biriyle/bir şeyle) ilgili her şey yolunda mı diye bakmak
36
Phrasals
check up on (someone or something)
v.
(biri/bir şey) iyi mi diye bakmak/kontrol etmek
37
Phrasals
check up on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) durumunu kontrol etmek
38
Phrasals
check up on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) nasıl olduğuna bakmak
39
Phrasals
check up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) uğrayıp nasıl olduğuna/iyi mi diye bakmak
40
Phrasals
check up (on someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) denetlemek
41
Phrasals
check up (on someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) kontrol etmek
42
Phrasals
clean up on (something)
v.
(bir şeyden) parsayı toplamak
43
Phrasals
creep up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) çaktırmadan yanaşmak
44
Phrasals
creep up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) hissettirmeden yakınlaşmak
45
Phrasals
creep up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) sessizce yaklaşmak
46
Phrasals
creep up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) sezdirmeden sokulmak
47
Phrasals
creep up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak
48
Phrasals
creep up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) yavaşça sokulmak
49
Phrasals
creep up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) sinsice sokulmak
50
Phrasals
creep up on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) yavaş yavaş/hissettirmeden üstüne çökmek
51
Phrasals
ease up (on someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üzerindeki baskıyı azaltmak/kaldırmak
52
Phrasals
ease up (on someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) salmak/bırakmak
53
Phrasals
foist (someone something) (up)on (one)
v.
(birini/bir şeyi birinin) başına yıkmak
54
Phrasals
foist (someone something) (up)on (one)
v.
(birini/bir şeyi birine) yamamak
55
Phrasals
foist (someone something) (up)on (one)
v.
(birini/bir şeyi birine) kakalamak
56
Phrasals
foist (someone something) (up)on (one)
v.
(birini/bir şeyi birinin) üstüne atıp başından savmak
57
Phrasals
follow up on something
v.
araştırmak
58
Phrasals
follow up on something
v.
göz atmak
59
Phrasals
follow up on something
v.
incelemek
60
Phrasals
follow up on something
v.
bir şeyi takip/kontrol etmek
61
Phrasals
follow up on something
v.
bir şeyi izlemek
62
Phrasals
follow up on (something)
v.
(birinden bir şey) hakkında bilgi almak
63
Phrasals
follow up on (something)
v.
biriyle irtibata geçip (bir şeyin) gidişatı/durumu hakkında bilgi almak
64
Phrasals
follow up on (something)
v.
(bir işin) yapılıp yapılmadığından emin olmak için söz konusu kişiyle irtibat halinde olmak
65
Phrasals
follow up on (something)
v.
(bir şeyi) takip/kontrol etmek
66
Phrasals
follow up on (something)
v.
(bir şeyin) gidişatını takip/kontrol etmek
67
Phrasals
gen (someone) up on (something) [uk]
v.
(birini bir konuda) bilgilendirmek
68
Phrasals
gen (someone) up on (something) [uk]
v.
(birine bir şey) hakkında bilgi vermek
69
Phrasals
gen (someone) up on (something) [uk]
v.
(birini bir konuda) eğitmek
70
Phrasals
gen up on (something)
v.
(bir konuda) bilgilenmek
71
Phrasals
gen up on (something)
v.
(bir konuda) kendini eğitmek
72
Phrasals
gen up on (something)
v.
(bir şeye) çalışmak
73
Phrasals
give up (on someone or something)
v.
(birinden/bir şeyden) vazgeçmek
74
Phrasals
give up (on someone or something)
v.
(birinden/bir şeyden) umudunu kesmek
75
Phrasals
give up (on someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) bırakmak
76
Phrasals
give up on (someone or something)
v.
(birinden/bir şeyden) umudu/ümidi kesmek
77
Phrasals
give up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) inancını kaybetmek
78
Phrasals
impose something (up)on someone
v.
birine bir şey dayatmak
79
Phrasals
impose something (up)on someone
v.
birine zorla bir şey kabul ettirmek
80
Phrasals
impose something (up)on someone
v.
birine bir şeyi empoze etmek
81
Phrasals
invoke (something) (up)on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye bir şey) olsun diye dua etmek
82
Phrasals
invoke (something) (up)on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üstüne (bir şey) çağırmak
83
Phrasals
let up (on someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üzerine fazla düşmemek/varmamak
84
Phrasals
let up (on someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı daha hoşgörülü olmak
85
Phrasals
let up (on someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı daha az acımasız olmak
86
Phrasals
let up (on someone or something)
v.
(birine/bir şeye) müsamaha göstermek
87
Phrasals
pin (something) up on (something)
v.
(bir şeyi bir şeye) iğneyle tutturmak/asmak
88
Phrasals
pin (something) up on (something)
v.
(bir şeyi bir şeyin) üstüne iğnelemek/asmak
89
Phrasals
pin (something) up on (something)
v.
(bir şeyi bir şeyin) üstüne raptiyeyle asmak/tutturmak
90
Phrasals
pin (something) up on (something)
v.
(bir şeyi bir şeyin) üstüne iliştirmek
91
Phrasals
press (something) (up)on (one)
v.
(birine bir şeyi) ısrarla/zorla vermeye çalışmak
92
Phrasals
read up on (someone or something)
v.
(biri/bir şey) hakkında okumak
93
Phrasals
read up on (someone or something)
v.
(biri/bir şey) hakkında okuyarak bilgi edinmek
94
Phrasals
read up on (someone or something)
v.
(biri/bir şey) hakkında araştırma yapmak
95
Phrasals
read up on (someone or something)
v.
(biri/bir şey) hakkında okuyup inceleyerek öğrenmek
96
Phrasals
read up on (someone or something)
v.
(biri/bir şey) hakkında kitaplardan bilgi edinmek
97
Phrasals
roll up on (someone or something)
v.
(tekerlekli bir araçla) gelmek
98
Phrasals
roll up on (someone or something)
v.
(tekerlekli bir araçla) ulaşmak
99
Phrasals
roll up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak
100
Phrasals
roll up on (someone or something)
v.
gizlice (birinin/bir şeyin) yanına sokulmak
101
Phrasals
run up on (someone or something)
v.
koşup (birine/bir şeye) saldırmak
102
Phrasals
run up on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üstüne koşmak/yürümek
103
Phrasals
run up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) doğru hızla yaklaşmak
104
Phrasals
run up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) doğru kaçınılmaz bir şekilde yaklaşmak
105
Phrasals
run up on (someone or something)
v.
(rakibiyle/rakibine karşı) arayı açmak
106
Phrasals
slip up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak
107
Phrasals
slip up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) çaktırmadan/fark ettirmeden yaklaşmak
108
Phrasals
slip up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) gizlice yaklaşmak
109
Phrasals
slip up on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) sinsice yanına sokulmak
110
Phrasals
slip up on (something)
v.
(bir şeyde) yanlışlık yapmak
111
Phrasals
slip up on (something)
v.
(bir şeyde) kaydırma yapmak
112
Phrasals
slip up on (something)
v.
(bir şeyde) hata yapmak
113
Phrasals
sneak up (on someone or something)
v.
(birine/bir şeye) gizlice/sinsice yaklaşmak
114
Phrasals
sneak up (on someone or something)
v.
(birine/bir şeye) fark ettirmeden/çaktırmadan yaklaşmak
115
Phrasals
sneak up (on someone or something)
v.
(birine/bir şeye) fark ettirmeden gelip çatmak
116
Phrasals
sneak up (on someone or something)
v.
(birine/bir şeye) doğru sinsi sinsi yaklaşmak
117
Phrasals
steal up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak
118
Phrasals
steal up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) sessizce yaklaşmak
119
Phrasals
swot up (on something)
v.
(bir şeye) çok çalışmak
120
Phrasals
swot up (on something)
v.
(bir şeye) ineklemek
121
Phrasals
swot up (on something)
v.
(bir şeye) yoğun çalışmak
122
Phrasals
swot up (on something)
v.
(bir şeye) sıkı çalışmak
123
Phrasals
take (one) up on (something)
v.
(birinin) daha önceden ettiği bir teklifi kabul etmek/değerlendirmek
124
Phrasals
hung up (on someone or something)
adj.
(birine/bir şeye) kafayı takmış
125
Phrasals
hung up (on someone or something)
adj.
(birini/bir şeyi) seven
126
Phrasals
hung up (on someone or something)
adj.
(birine/bir şeye) düşkün
127
Phrasals
hung up (on someone or something)
adj.
(birine/bir şeye) saplantılı
128
Phrasals
hung up (on someone or something)
adj.
(birine/bir şeye) tutkun
Colloquial
129
Colloquial
have one up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek
130
Colloquial
have one up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı avantaj kazanmak
131
Colloquial
have one up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı üstünlük elde etmek
132
Colloquial
have one up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı üstünlük sağlamak
133
Colloquial
have one up on (someone or something)
v.
(birinden/bir şeyden) bir adım önde olmak
134
Colloquial
goof up (on something)
v.
(bir şeyi) bozmak
135
Colloquial
goof up (on something)
v.
(bir şeyi) becerememek
136
Colloquial
goof up (on something)
v.
(bir şeyi) yüzüne gözüne bulaştırmak
137
Colloquial
jacked up on (something)
adj.
bir şeyle aşırı enerjik olmuş
138
Colloquial
jacked up on (something)
adj.
bir şeyden dolayı aşırı heyecanlı
139
Colloquial
jacked up on (something)
adj.
bir şeyle enerji dolmuş
140
Colloquial
jacked up on (something)
adj.
bir şeyden dolayı yerinde duramayan
141
Colloquial
jacked up on (something)
adj.
bir şeyle enerji patlaması yaşayan
142
Colloquial
hung up (on someone or something)
adj.
(birine/bir şeye) abayı yakmış
143
Colloquial
hung up (on someone or something)
adj.
(birine/bir şeye) tutulmuş
144
Colloquial
hung up (on someone or something)
adj.
(birine/bir şeye) takılıp kalmış
145
Colloquial
hung up (on someone or something)
adj.
(birine/bir şeye) kafayı takmış
146
Colloquial
hepped up on (something)
adj.
(bir şeyden) kafayı bulmuş
147
Colloquial
hepped up on (something)
adj.
(bir şey) nedeniyle kafası güzel/sarhoş
Idioms
148
Idioms
be up on (something)
v.
son bilgileri almak/edinmek
149
Idioms
be up on (something)
v.
son gelişmeleri almak/edinmek
150
Idioms
be up on (something)
v.
güncellemek
151
Idioms
be up on (something)
v.
gelişmeleri bilmek/takip etmek
152
Idioms
be up on (something)
v.
haberdar olmak
153
Idioms
bring (one) up on (something)
v.
çocuğunu bir alışkanlıkla yetiştirmek
154
Idioms
bring (one) up on (something)
v.
bol bol (bir şey) yedirerek/yaptırarak çocuğunu büyütmek/yetiştirmek
155
Idioms
bring (one) up on (something)
v.
çocuğunu (bir şeyle) büyütmek/beslemek
156
Idioms
bring someone up on something
v.
çocuğunu bir alışkanlıkla yetiştirmek
157
Idioms
bring someone up on something
v.
bol bol (bir şey) yedirerek/yaptırarak çocuğunu büyütmek/yetiştirmek
158
Idioms
bring someone up on something
v.
çocuğunu (bir şeyle) büyütmek/beslemek
159
Idioms
pick up on something
v.
anlamak
160
Idioms
be well up on something
v.
bir konuda iyi/kapsamlı bilgi sahibi olmak
161
Idioms
pick up on something
v.
bir konuya değinmek
162
Idioms
pick up on something
v.
çabucak anlamak
163
Idioms
pick up on something
v.
fark etmek
164
Idioms
pick up on something
v.
hemen kavramak
165
Idioms
be jacked up on something
v.
heyecana kapılmak
166
Idioms
be jacked up on something
v.
enerji dolu olmak
167
Idioms
turn thumbs up on something
v.
olumlu bulmak
168
Idioms
pick up on something
v.
önceki (daha önce konuşulan) konuya geri dönmek
169
Idioms
bone up on something
v.
(bir sınava) çalışmak
170
Idioms
clean up on something
v.
(bir şeyden) çok para kazanmak
171
Idioms
fatten up on (something)
v.
(bir şey) yiyerek kilo almak
172
Idioms
get one up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek
173
Idioms
get one up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı avantaj kazanmak
174
Idioms
get one up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı üstünlük elde etmek
175
Idioms
get one up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı üstünlük sağlamak
176
Idioms
get one up on (someone or something)
v.
(birinden/bir şeyden) bir adım önde olmak
177
Idioms
be not well up on something
v.
bir konuda iyi/kapsamlı bilgi sahibi olmamak
178
Idioms
bring someone up-to-date (on someone or something)
v.
birini (biri/bir şey hakkında/konusunda) güncellemek
179
Idioms
bring someone up-to-date (on someone or something)
v.
birine (biri/bir şey hakkında/konusunda) son gelişmeleri anlatmak/bildirmek/aktarmak
180
Idioms
bring someone up-to-date (on someone or something)
v.
birini (biriyle/bir şeyle ilgili) güncellemek
181
Idioms
bring someone up-to-date (on someone or something)
v.
birine (biriyle/bir şeyle ilgili) son gelişmeleri anlatmak/bildirmek/aktarmak
182
Idioms
dig up dirt on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) kirli çamaşırlarını ortaya çıkarmak
183
Idioms
dig up dirt on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) olumsuz yönlerini ortaya çıkarmak
184
Idioms
dig up dirt on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) olumsuz taraflarını ifşa etmek
185
Idioms
dig up dirt on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) foyasını ortaya/meydana çıkarmak
186
Idioms
give up on (something)
v.
(bir şeyi) bırakmak
187
Idioms
give up on (something)
v.
(bir şeyi) yarıda bırakmak
188
Idioms
give up on (something)
v.
(bir şeyden) vazgeçmek
189
Idioms
place (someone or something) (up) on a pedestal
v.
(birini/bir şeyi) yere göğe sığdıramamak
190
Idioms
place (someone or something) (up) on a pedestal
v.
(birini/bir şeyi) baş tacı etmek
191
Idioms
place (someone or something) (up) on a pedestal
v.
(birini/bir şeyi) el üstünde tutmak
192
Idioms
put (someone or something) (up) on a pedestal
v.
(birine/bir şeye) fazla değer vermek
193
Idioms
put (someone or something) (up) on a pedestal
v.
(birine/bir şeye) adeta tapınmak
194
Idioms
put (someone or something) (up) on a pedestal
v.
(birini/bir şeyi) baş tacı etmek
195
Idioms
put (someone or something) (up) on a pedestal
v.
(birini/bir şeyi) yere göğe sığdıramamak
196
Idioms
put (someone or something) (up) on a pedestal
v.
(birini/bir şeyi) el üstünde tutmak
197
Idioms
put (someone or something) (up) on a pedestal
v.
(birini/bir şeyi) göklere çıkarmak
198
Idioms
ring the curtain up (on something)
v.
(bir şeyi) başlatmak
199
Idioms
ring the curtain up (on something)
v.
(bir şeye) start vermek
200
Idioms
ring the curtain up (on something)
v.
(bir şey) üzerindeki perdeyi kaldırmak
201
Idioms
ring the curtain up (on something)
v.
(bir şeyi) açıklamak
202
Idioms
ring up the curtain (on something)
v.
(bir şeyi) başlatmak
203
Idioms
ring up the curtain (on something)
v.
(bir şeye) start vermek
204
Idioms
ring up the curtain (on something)
v.
(bir şey) üzerindeki perdeyi kaldırmak
205
Idioms
ring up the curtain (on something)
v.
(bir şeyi) açıklamak
206
Idioms
set (someone or something) (up) on a pedestal
v.
(birine/bir şeye) fazla değer vermek
207
Idioms
set (someone or something) (up) on a pedestal
v.
(birine/bir şeye) adeta tapınmak
208
Idioms
set (someone or something) (up) on a pedestal
v.
(birini/bir şeyi) idealize etmek
209
Idioms
set (someone or something) (up) on a pedestal
v.
(birini/bir şeyi) yere göğe sığdıramamak
210
Idioms
set (someone or something) (up) on a pedestal
v.
(birini/bir şeyi) göklere çıkarmak
211
Idioms
take up the cudgels on behalf of (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) arka çıkmak
212
Idioms
take up the cudgels on behalf of (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) savunmak
213
Idioms
take up the cudgels on behalf of (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) desteklemek
214
Idioms
take up the cudgel on behalf of (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) arka çıkmak
215
Idioms
take up the cudgel on behalf of (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) savunmak
216
Idioms
take up the cudgel on behalf of (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) desteklemek
217
Idioms
turn up the heat (on someone or something)
v.
(birine/bir şeye) baskı yapmak
218
Idioms
turn up the heat (on someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) sıkıştırmak
219
Idioms
turn up the heat (on someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üzerindeki baskıyı artırmak
220
Idioms
turn up the heat (on someone or something)
v.
(bir şey) üzerindeki baskıyı yoğunlaştırmak
221
Idioms
turn up the heat (on someone or something)
v.
(bir şey) üzerindeki baskıyı artırmak
222
Idioms
turn up the heat (on someone or something)
v.
(bir şey/rakip) karşısında bastırmak
223
Idioms
turn up the heat (on someone or something)
v.
(bir şeye) yoğunlaşmak
224
Idioms
turn up the heat (on someone or something)
v.
(bir konuda) hızlanmak
225
Idioms
up to speed (on something)
expr.
(bir şeyde) beklenen seviye
226
Idioms
up to speed (on something)
expr.
(bir şey) istenen seviye
227
Idioms
up to speed (on something)
expr.
(bir şeyde) beklenen/istenen düzey
228
Idioms
up to speed (on something)
expr.
(bir şeyden) haberdar
229
Idioms
up to speed (on something)
expr.
(bir şeyle ilgili) son ayrıntılar hakkında bilgi sahibi
230
Idioms
up to speed (on something)
expr.
(bir şeyle ilgili) son gelişmelerden haberdar
231
Idioms
up to speed (on something)
expr.
(bir şey hakkında) güncellenmiş durumda
Slang
232
Slang
shoot up (on something)
n.
(bir uyuşturucu) vurma
233
Slang
shoot up (on something)
n.
(bir uyuşturucu) enjekte etme
234
Slang
shoot up (on something)
n.
damardan (bir uyuşturucu) alma
235
Slang
shoot up (on something)
v.
(bir uyuşturucu) vurmak
236
Slang
shoot up (on something)
v.
(bir uyuşturucu) enjekte etmek
237
Slang
shoot up (on something)
v.
damardan (bir uyuşturucu) almak
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of up on (something)
×
Term Options
Übersetzung Vorschlagen / Korrigieren
Französisch Englisch Wörterbuch
Spanisch Englisch Wörterbuch
Deutsch Englisch Wörterbuch
Englisch Synonyme Wörterbuch
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy