vicdan - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

vicdan



Bedeutungen von dem Begriff "vicdan" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 16 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
vicdan conscience n.
General
vicdan the inner man n.
vicdan scruple n.
vicdan inwit n.
vicdan inner man n.
vicdan heart n.
vicdan remorse n.
vicdan conscience n.
vicdan inner conscience n.
vicdan moral compass n.
vicdan graciosity n.
Idioms
vicdan the inner man/woman n.
Law
vicdan conscience n.
Technical
vicdan conscience n.
Psychology
vicdan conscience n.
Religious
vicdan syneidesis [obsolete] n.

Bedeutungen, die der Begriff "vicdan" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 127 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
vicdan azabı remorse n.
vicdan azabı duymayan remorseless adj.
General
vicdan azabı prick of conscience n.
vicdan azabı pressure of conscience n.
vicdan azabı bad conscience n.
vicdan rahatsızlığı qualm n.
vicdan azabı compunction n.
vicdan azabı sting of conscience n.
vicdan rahatsızlığı guilty conscience n.
vicdan azabı pricks of conscience n.
kötü vicdan bad conscience n.
vicdan azabı pangs of remorse n.
vicdan muhasebesi casuistry n.
vicdan azabı qualms of conscience n.
vicdan azabı regret n.
vicdan özgürlüğü liberty of conscience n.
vicdan rahatlığı clear conscience n.
vicdan azabı guilty conscience n.
vicdan azabı qualm n.
vicdan hürriyeti liberty of conscience n.
vicdan azabı pangs of conscience n.
vicdan sancıları pangs of conscience n.
vicdan muhasebesi heart-searching n.
vicdan hürriyeti freedom of conscience n.
iç vicdan inner conscience n.
vicdan azabı remordency n.
vicdan azabı remorsefulness n.
vicdan azabı duymama remorselessness n.
vicdan azabı çekmeme remorselessness n.
vicdan azabı twitch n.
vicdan azabı çekmeme unrepentance n.
vicdan azabı çeken repenter n.
vicdan azabı commorse n.
vicdan azabı prick [obsolete] n.
vicdan yapma conscience n.
(vicdan vb) rahatlatmak unburden v.
vicdan azabı çekmek suffer a twinge of conscience v.
vicdan azabı çekmek feel guilty and full of remorse v.
vicdan azabı çekmek feel a twinge of guilt about something v.
vicdan azabı duymak feel a twinge of guilt about (something) v.
vicdan azabı çekmek felt remorse v.
vicdan azabı çekmek suffer a pang of conscience v.
katılaştırmak (vicdan) sear v.
vicdan azabı çekmek have a guilty conscience v.
rahatlatmak (vicdan) unburthen v.
vicdan azabı duymak feel self-reproach v.
vicdan azabı duymak be on a guilt trip v.
vicdan azabı çekmek be on a guilt trip v.
vicdan azabı vermek nag at v.
vicdan azabı duymak remord [obsolete] v.
vicdan azabı vermek twitch v.
vicdan azabı ile allak bullak etmek scrupulize v.
vicdan azabı ile allak bullak etmek scrupulise v.
vicdan azabı duymak squirm v.
vicdan azabı çeken remorseful adj.
vicdan muhasebesi yapan soul-searching adj.
vicdan azabı çeken conscience-stricken adj.
vicdan azabı duyan remorsed [obsolete] adj.
vicdan azabı çeken remorsed [obsolete] adj.
vicdan azabı duymayan remorseless adj.
vicdan azabı çekmeyen unremorseful adj.
vicdan azabına neden olmayan unremorseful adj.
vicdan azabı çekmeyen unremorseless adj.
vicdan yapmayan unscrupled adj.
vicdan yapmayan unscrupulous adj.
vicdan azabı çekmeyen glad adj.
vicdan azabı çeken guiltsick adj.
aşırı vicdan azabı çeken guilt-sick adj.
vicdan azabı duyan conscious adj.
vicdan azabı çeken compunct [obsolete] adj.
vicdan azabı çekmeyen compunctionless [obsolete] adj.
vicdan azabından gelen compunctious adj.
vicdan azabı çeken compunctious adj.
vicdan azabı çekmeyen fawe [obsolete] adj.
vicdan azabı çekerek remorsefully adv.
vicdan azabı duyarak remorsefully adv.
vicdan azabı duymadan remorselessly adv.
vicdan azabı çekmeyerek remorselessly adv.
vicdan azabıyla repentingly adv.
vicdan azabıyla compunctiously adv.
Phrasals
vicdan azabı çekmek carry around v.
vicdan azabından kurtulamamak carry around v.
(bir karardan) pişman olmak/vicdan azabı çekmek struggle with (something) v.
Proverb
kötü insanda bile vicdan vardır honour among thieves
vicdan hepimizi korkak yapar conscience does make cowards of us all
iyi bir vicdan en rahat yastıktır a clean conscience is a good pillow
vicdan azabı kişiyi itirafa teşvik eder a guilty conscience needs no accuser
vicdan azabı çeken biri dışarıdan birinin suçlaması olmadan da sonunda suçunu itiraf eder a guilty conscience needs no accuser
vicdan azabından kurtulmanın yolu suçunu itiraf etmektir a guilty conscience needs no accuser
kötü insanda bile vicdan vardır there is honor among thieves
Colloquial
vicdan azabı a pang of conscience n.
vicdan azabı a twinge of conscience n.
vicdan meselesi matter of conscience n.
vicdan azabı a prick of conscience n.
vicdan rahatsızlığı qualms n.
vicdan azabı çeken racked with guilt adj.
vicdan azabı duyan racked with guilt adj.
Idioms
vicdan rahatlığı clear conscience n.
vicdan yaptıracak söz a guilt trip n.
vicdan azabı çektirmek prick (one's) conscience v.
vicdan azabı çektirmek prick your conscience v.
vicdan azabı çektirmek your conscience pricks you v.
vicdan muhasebesi yapmak search (one's) conscience v.
vicdan muhasebesi yapmak search (one's) heart v.
vicdan muhasebesi yapmak search your heart/soul/conscience v.
vicdan azabı hissetmesine neden olmak cause (one) qualms v.
vicdan azabı hissetmesine neden olmak cause qualms v.
çok vicdan azabı çekmek feel sick at heart v.
hiç vicdan azabı duymuyor musun? how can you sleep at night? expr.
hiç vicdan azabı duymuyor musunuz? how can you sleep at night? expr.
vicdan azabı içerisinde in sackcloth and ashes expr.
Law
din ve vicdan hürriyeti freedom of thought and faith n.
din ve vicdan özgürlüğü freedom of religion and conscience n.
vicdan hürriyeti freedom of conscience n.
vicdan azabı qualms of conscience n.
vicdan özgürlüğü liberty of conscience n.
vicdan emriyle verilen para conscience money n.
vicdan azabı compunction n.
vicdan mahkemesi court of conscience n.
Politics
fikir ve vicdan hürriyeti freedom of thought and conscience n.
vicdan özgürlüğü right of conscience n.
vicdan özgürlüğü freedom for conscious n.
Psychology
insancıl vicdan humanistic conscience n.
ortak vicdan collective conscience n.
otoriter vicdan authoritarian conscience n.
Religious
(roma katolik kilisesinde) vicdan muhasebesi examen n.
Archaic
(vicdan vb.) rahatlatmak unburthen v.